Sizofreni Spektrum Bozukluklar - Genel Bakis
Bildiginiz gibi sizofreni (ve aslinda benzer psikotik bozukluklari da sayabiliriz), siklikla bireyin egitimsel ve sosyal islevi uzerinde derin bir olumsuz etkiyle iliskilendirilen, psikopatolojinin en yikici bicimlerinden bazilaridir.
Dolayisiyla cok yaygin bir rahatsizlik/ yada rahatsizlik grubu oldugu icin, kisa bir bilgi vermek istedim. Ne yazik ki, bu rahatsizliklar genellikle ergenlikten yetiskinlige geciste cok sik goruluyor, Yani bir anlamda genclerin yetiskinlige gecisinde ortaya cikiyor desek yanlis olmaz. Psikotik bozukluklarin spektrumu neyle iliskilidir diye sorarsaniz , sizofreni [1], sizoaffektif bozukluk [2] sanrili bozukluk [3], sizotipal kisilik bozuklugu [4], sizofreniform bozukluk [5] vs madde kullanimi veya tibbi durumlarla iliskili psikoz ile iliskili oldugu gorulur. Amerikan Saglik Bakanligina Enstitusunde yayimlanan bilimsel bir makaleye gore ise 90% oraniyla genetik oldugu ifade ediliyor. [6] (Tanimlara kisaca bakmak isterseniz, verdigim numaralara tiklayabilirsiniz, sizin icin farkli kaynaklardan adresler ekledim.) Belki de sizofreni hastasi biriyle karsilasmis olaniniz vardir. Veya psikotik bir donem geciren birini gormus olabilirsiniz. Bireyler kendi kendileriyle konusuyor veya goremediginiz birine bagiriyor olabilir. Onlarla konusmaya calistiysaniz, takip etmeleri veya anlamalari zor olabilir veya paranoyak davranmis veya onlara karsi komplo kuran insanlar hakkinda tuhaf bir hikaye anlatmaya baslamis olabilirler. Bu davranislar, bir kisinin psikotik bir donem sirasinda sergiledigi sanri, halusinasyon veya eksantrik davranis turlerinin karakteristigidir. Psikoz, kisinin halusinasyonlar (sesler duymak gibi aslinda orada olmayan bir seyi algilama) ve sanrilar (gercegin hatali yorumlanmasina dayanan yanlis inanclar) deneyimlemesi gibi bir kisinin gerceklikle baglantisinin bir sekilde koptugu bir durumdur. Sizofreni hastasi insanlarla muhtemelen hic bilmeden tanismissinizdir, cunku onlar semptomlarini sizin asla bilemeyeceginiz bir sekilde yonetebilirler. Sizofreni hastalari medyada genellikle tehlikeli olarak tasvir edilirken, sizofreni siddetin bir kaynagi degildir. Nadiren siddet kullanirlar. Bununla birlikte, bu kliseler ve buna eslik eden stigma, toplumdaki cogu insan tarafindan o kadar kabul goruyor ki, bu bozukluklara sahip kisiler, iliskileri (kendi aileleri icinde bile), barinma, istihdam ve diger bircok firsat acisindan siklikla ayrimciliga ugruyor. Nobel Odulu sahibi John Nash gibi sizofreni hastalari etkileyici basarilariyla unludur. https://www.pluggedin.com/wp-content...d-1024x575.jpg Filmi henuz izlemediyseniz bir an once izlemenizi tavsiye ederim. Filmi izlediyseniz, John Nash'in sizofreni hastasi oldugunu hatirlayacaksiniz. Sizofreninin ne oldugunu iyi anlamak gerekiyor. Sizofreni, bir kisinin hayattaki islevlerini yerine getirmesinde bir bozulma anlamina gelen ciddi bir hastaliktir. Sizofreni hastalari halusinasyonlar, sanrilar veya her ikisini birden yasarlar ve duygularini ve davranislarini duzenlemekte asiri gucluk cekebilirler. Dusunme tutarsiz ve daginik olma egilimindedir, hatta iletisim kurma yetenegi de bu durumdan etkilenir, bazi davranislar sosyal standartlara gore alisilmadik olabilir. Yalniz abnormal ve atipikal kavramlarini baska bir baslikta konusmak gerekir. Cogu zaman, sizofreni teshisi konan bir kisinin, ozellikle semptomlari ilk kez ortaya koydugunda, semptomlari dogru bir sekilde degerlendirmek ve tedavi etmek icin hastaneye yatirilmasi gerekecektir; bazi kisiler surekli ek destege ihtiyac duyarlar, bazilari ise tedaviye yanit verirler, bu sayede, calisma yada sosyal yasamina katilabilir/geri doner. Bu arada, sizofreniyi dissosiyatif kimlik bozuklugu ile karistirmayin. Bunlar farkli kavramlaridr. Dissosiyatif bozukluklarin ana ozelligi, insanlarin benlik algilarindan uzaklasmalari, bunun sonucunda hafiza ve kimlik bozukluklarina yol acmasidir; dissosiyatif semptomlar, psikotik semptomlari veya sizofreni spektrum bozukluklarinin karakteristik ozelligi olan duygusal ve iletisim problemlerini icermez; bunlar cok farkli tipte bozukluklardir. Sizofreni spektrum bozukluklari, asagidaki semptomlardan en az iki veya daha fazlasiyla belirgindir:
Asagidaki video da bilgilendirici olabilir. Video Ingilizcedir. Arzu ederseniz Turkce altyazi secenegi de mevcuttur. Siz, sosyal yasaminizda tanik oldugunuz durumlar varsa, paylasabilirsiniz. Forum kullanicilarinin ilgisine gore konuya devam edebiliriz. Saygilarimla Alvin |
Alıntı:
2019 da ani kesilen antidepresanların maniye yol açacağını (bunun oldukça yayın olduğunu) öğrenecektim. Tam bu dönemde eleştirel ve anti psikiyatri hareketleri ve kavramlarıyla da tanıştık. 2021-22 de ani alkol bırakmaya bağlı "deliriyum tremens" kavramına tanık olacaktım. Yaşlı psikozları "deliriyum" adı alır. Geriye baktığımda şunu görüyorum. Yaklaşık 2006 da tansiyon, aritmi, taşikardi vb ile yapılmış bir acil servis ziyareti sonrası kardiyoloji muayenesi ve bir haftalık tansiyon ölçümü ile bir beta bloker ilaç reçetelenmiş ve 6 yıl her gün bilfiil kullanmış ve 2012 de aniden kesmiştim. Kendime bakamayacak hale geldiğimde kurtarıcı olarak bir antidepresana sarılıp fayda görmeyince onu da kesmiştim. Bugün arkasında başka nedenler aramıyorum. Muhtemelen yaşananın arkasında onlar vardı. 2012 de her ne kadar kaçıp dursam da bir nöroloji muayenesi beni bipolar olarak etiketledi. Psikiyatristler bulaşmadık oysa psikoz ve türevleri damgası yiyebilirdik. İşin aslı yemediysek tek sebebi uzak durmadır. 2019 a kadar aralıklı küçük mani dalgaları ve bazen kısmi psikozlar geliştirdim ve 2019 dan bu yana bir daha asla yoklar Hiç bir zaman tedavi alınmadı çünkü yok, zaten verilmiyor. Sinek böcek (zararlı ve haşere) ilaçlama gibi sürece ya da muameleye tedavi adı takan deli toplum Aralıklı dönemlerde psikozun bütün belirtilerini taşıdım ve yaşadığımı söyleyebilirdim. Daha sonra yüzlercesiyle internette yazıştık. Şizofreni adı bir zırvalıktır. Bu tek bir doktorun uydurma adı. Bu tıbbi bir gözlem değil. Tarihten gelen bir ad değil. Bu ad da bilinen bir hastalık yok. Kavramın tarihsel geçmişi yok. Tüm kanıtlar düzmece, zırva, sahte. (Beyin ya da genetik) Kavram bir damga ve tuzaktır. Yanlış ele alınmış, yanlış yapılandırılmış bir kavram Psikozlar evet gerçek Neredeyse 3 psikozdan biri esrar kullanımından geliyor. Geri kalanın bir çoğu madde ve ilaç kullanımları (özellikle farmakolojik ilaçlar). Bazıları toksinler, patojenler, mikroorganizmalar, enfeksiyonlar gibi nedenlerden gelir. Çoğu biyolojiktir. (Karaciğer safra ve tiroid yaygın ana eksen gibi) Çok çok azı da gerçek travmalara dayalıdır. Güçlü travma ve istismar kurbanları. Özellikle taciz kurbanları. Belki çok az başka spesifik bilinmeyen neden. Hepsi bu. Sadece bu kadar. Yanlış tıbbi, bilişsel/bilgisel, toplumsal protokol onları çıkmaza ve çatışmaya sürüklüyor. bilinen tek gerçek. Gerisi zırva. |
Şu iyi biliniyor (ve araştıramalara da yansaımıştır) ki Naziler sadece birilerini yoketmeye kalkmadı. Yoketme yolculuğunu kuzeye Sami toplulukları üzerine de sürdüler ve kendi toplumlarındaki akıl hastaları üzerine de. Gerçekte Nazi Almanyası toplumdaki tüm şizofrenleri neredeyse yoketmeyi denedi, bir çoğuna da ulaştı. Bir nesil sonra popülasyonlarındaki şizofren oranı ya aynıydı ve sabit kalmıştı ya da artacaktı. Yani yukarıdaki Amerikan verileri dürüst değil ve analizden yoksun.
Bir başka ilginç bilgide şu. İkinci dünya savaşının buğday kıtlığı bize yepyeni bir hastalık verdi. Çöl-yak. Buğday kıtlığımız olmasaydı hiç bir zaman böylesi bir hastalığa ve ismine sahip olamayabilirdik çünkü buğday kıtlığından önce hasta hisseden bir çok insan onun yokluğunda birden iyileşmeye başlamıştı. Şizofreninin Amerika da ki eski yerel adı ya da hak içindeki yaygın kullanımlarında biri de (bread madness) ekmek deliliğidir. 60-70 lerde şizofreni ve gluteni ilişkilendiren çalışmaları gömme (karşıtlama) içinse özel çaba harcanmış görünüyor. |
Neden yeni, neden uyduruk, neden tarihte yok?
Alıntı:
Alıntı:
Neden genetik değiller ? Alıntı:
Alıntı:
Neden tedavisi yok ? Alıntı:
Alıntı:
Alıntı:
https://www.iacaf.org/resources/articles/ |
Psikiyatri ya da psikiyatrik literatür; toplum, birey ya da ortalama insan gözünden ciddiye alınması gereken bir şey değildir. Tamamen meslek erbabına dönük. Tamamen doktor gözünden hastalık yönetimine dönük olarak hasta gözlemi yoluyla insanı meta kılan bir gözlemin ürünü. İçinde sıfır (eksi) empati) ve dengeli bilgi kırıntısı barındıracak.
Psikiyatrik Tanı El kitabı olan DSM tıpkı İncil konsülleri gibi bir grup Amerikan psikiyatristinin oturup yaptığı toplantılarda derlenmiştir. Burada tek fark papazlar yerine psikiyatristlerin toplanmasıdır. Hastalıkları bunlar belirler ve daha sonra literatür kurgulanır ya da altına mesleki bilgi ilinir. Literatür tamamen doktorun eylemine ve sağlık yönetimine (yönetene) dönüktür. Hastaya hiç bir bilgi, çıkar ya da kolaylık sağlamaz. Nedenler (etiyolojiler) ve çözümler (tedaviler) kayıp ve bu da oldukça ayıp. Psikiyatri aşağılık ve kılıksız bir eylem. Tekno çağ ve ilerleme ile övünüp böbürlenen insanın çağında ilkel, barbar, karanlık, softa gereç Şizofreni kavramı, "patolojik cinsellik" ve "drapetomani" kavramı kadar uyumsuz, çağdışı, aşağılık ve uydurmadır. Alıntı:
Alıntı:
Psikiyatri olsa olsa bir dindir. Psikiyatrist ya bir vaazcı ya da papaz kılığında .Literatür de bunu doğrular. İsteyen inanır ve dileyen DSM ye tapar ,dileyenleri kulluk eder. |
Şizofreni hakkında ne bilmelisiniz?
O bir Harvard psikiyatristi. Şizofrenisi olduğu için onu ziyaret eden ve düzenli ilaçlarını reçetelediği bir hastası aşırı kilo almıştı ve keto diyeti denemek istediğini söyledi. Kilo vermenin ona yararı olabileceğini düşünerek onu motive ettiğini söylüyor. Diyete devam ederken hastası çarpıcı biçimde iyileşti, ilaçları azalttı, onlardan kurtuldu ve önceden şizofreni adı taktıklarını belirtilerden de. O günden sonra o bir metabolik psikiyatrist ve artık bozulmuş mitokondriye ve başka şeylere inanıyor . Yani artık beyne ve genetiğe değil https://twitter.com/ChrisPalmerMD İşin aslı diğer Harvard psikiyatristleri de Ortayaşlara geldi, tuhaf sağlık sorunları belirdi. Herşeyin en güzelini yaptığına inanıyordu ve bunlar neden oldu ki dedi. Emin olamadım ama hatırladığım kadarıyla bir bir süre bir nedenle eve tıkıldı ve dolapta sadece keto şeyler kalmıştı ya da tesadüfen bir kaç düşük karbonhidrat yedi. Her neyse daha iyi hissettiğini farkedecekti ve bunu araştırmaya koyuldu. Bugün artık modern psikiyatriyle bağlantısı var mı bilmiyoruz. Beslenme psikiyatrisi ya da gıda psikiyatrisi denen bir şeylerden sözediyor. Beyin yok, nöropsikiyatri yok, genetik hiç yok. O keto ve carnivore gruplarında diyet reçete eden psikiyatrist olarak tanınır ve neredeyse carnivore'un yenemediği akıl hastalığı sorunu bilmediğini ifade ettiği rivayet edilir. https://twitter.com/GeorgiaEdeMD Diyor ki; diğer şeyler bunun yanına bile yaklaşamıyor Bu hikaye ilginçtir. Alıntı:
|
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 15:07 . |