Tekil Mesaj gösterimi
  #69  
Alt 06-08-2006, 19:12
hazretikömürcü hazretikömürcü isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 31 Jul 2006
Bulunduğu yer: İzmir
Mesajlar: 100
hazretikömürcü - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart Musa, Tanrı, Muhammed ve Namaz

Namaz, Araplar Müslüman olmadan önceki geleneklerinde, günde iki kez kılarlardı.
Kuran’da kesin olarak zamanı saptanmayan namazın öyküsü de oldukça ilginçtir. Güya; Allah, Muhammed’e namaz emrini vermek için, Cebrail’i göndererek huzuruna çağırır. Muhammed, Burak adında at ile eşek arası bir hayvana binerek Cebrail ile yola çıkar. Gök yedi kattır ve her katta da kat bekçileri olan melekler vardır. Göğün birinci katına geldiklerinde kat bekçisi melek, Cebrail’e; “yanındaki kimdir, nereye gidiyorsun?” diye sorar. Cebrail de; “Allah’ın emri ile Muhammed’i yanına götürüyorum” der. Melek; “niye?” diye sorar. Cebrail de; “Allah, namazı öğretecek”. Der. Böyle olunca melek ne yapsın, Allah’ın emri, üstelik Cebrail’in yanında, izin verir. Diğer katlarda da aynı olaylar tekrarlanır.
Gerçekteyse bugün Amerikalılar, Ruslar, Japonlar, Çinliler ve göreceksiniz ki, en son Müslümanlar olmak şartıyla dünyanın bütün milletleri, Allah’ın emri, Cebrail’in yol göstericiliği ve diğer dinlerden olanlar vın diye uzaya nasıl çıkıyor. Bunlara Allah’ın izni ve gök bekçileri vız geliyor.
Her neyse, Allah, Muhammed’e; “günde 50 kez namaz kıldıracaksın!” diye emir verir. Emri alan Muhammed geri gelir. Daha göğün yedinci ve en üst katında Musa ile karşılaşır. Musa; Muhammed’e sorar: “Hayrola Muhammed, Allah sana ne emir verdi?” Muhammed de; “halkıma namazı emretti” der. Musa; “günde kaç kez?” diye sorar. Muhammed de; “günde 50 kez” diye yanıtlar. Musa; “günde elli kez çok, senin halkın (kabilen) bunu yerine getiremez. Git Allah ile pazarlık yap, bu sayıyı düşürt” der. Muhammed, Musa’yı haklı görür ve Allah’ın huzuruna gider. Pazarlık ile 40’a indirir. Dönüşte tekrar Musa ile karşılaşan Muhammed, Musa’dan “ bu da çok, senin halkın bunu yapamaz. Git, tekrar Allah ile pazarlık yap!” der. Bu böylece, pazarlıkla günde 5 kez namaza kadar indirilir. Dönüşte tekrar Musa; “bu da çok” der ama Muhammed; “artık bir daha pazarlık yapamam. Bu emri halkıma ileteceğim” der. İşte, Kuran’da sayısı belirtilmeyen namazın öyküsü bu…
Şimdi gelin hep birlikte bu olayı yorumlayalım. Bu olayı anlatan 7.yüzyıl Arap aklı bakın ki Allah’ı ve Muhammed’i ne kadar zor durumda bırakıyor:
Allah’ın gelişmiş bir teknolojisi olmadığı için; yularları zümrütten olan, at ile eşek arası bir hayvana bindirerek, Cebrail’in yol göstermesi ile huzuruna çağırıyor. Günde 50 kez namazı halkına emrediyor. Yolda Musa olmasa Araplar ve bu dine inananlar yanmış olacak. Bu arada bu süper akıllı Musa’ya her beş kez namaz kılarlarken dua etmeyi sakın unutmasınlar. Çünkü Musa (Moşe) sayesinde elliden beşe indirilmiştir.
Sanki Tanrı ve Muhammed, günde elli kez namazı halkının yapamayacağını Musa kadar bilememişler. Ve böylece de onun aklıyla Allah ile pazarlık yapıyorlar. Demek ki; Tanı ile pazarlık yapılabiliyor.
Namaz yönü (kıble) önceleri Kudüs’e doğru iken, sonradan Kabe’ye döndürüldüğünü birçok namaz kılanımız ne yazık ki bilmemektedir. Ayrıca, namazın Kuran’da ne şekilde kılınacağına ilişkin hiçbir kural da yoktur. Korku namazını bilmezsek de olur.
Namazı; köpek, eşek, kadın bozar. Yani; namaz kılanın önünden bu saydıklarımız geçerse, namaz bozulur.
Dikkat ediniz: Eşek bozuyor. At bozmaz. Peki, ya katır geçerse ne olur? Bence; namazın yarısı bozulup, diğer yarısının da sağlam kalması gerekir. Namazı kadının bozması da oldukça ilgi çekici… Neden bir erkek geçince bozulmamasını da saymıyoruz.
3-Oruç tutmak. Bu madde de yine herkes tarafından yapılabileceğini kabullenelim ancak; uzaya gidenler, İnuitler, kutuplarda yaşayanlar, bir de çok fakir olup, fitre veremeyenler hariç. Oruç bozulursa; onarımcısı da yoktur. Orucun bozulması; bir aletin bozulmasından veya bir yemeğin bozulması gibi de değildir. Yani, bozulmanın anlamı açıklanmıyor.
4-Zekat vermek.
Bunu yalnızca zenginlik verilen kullarımız yapar. Garibanlar boynunu bükerek bu zengin kulların avuçlarına bakarlar. Bu onur kırıcı davranış karşısında Tanrı’nın bir bildiği vardır herhalde.
Zekat genellikle kendi malvarlığının kırkta birinin fakirlere verilmesi demektir. Başlangıçta bu kırkta bir oranı herkesi bağlasa da yine de toplumsal eşitsizliği gizlemeye yetmemektedir. Konuyu biraz açarsak, zenginin, orta halli bir zenginden aynı oranda zekat verse de ondan daha az zekat vermiş olur. Kırk bin koyunu olan orta halli bir zenginden bin adet koyun zekat verilse de, seksen bin koyunu olan diğer zengin iki bin koyunu zekat verse de ellerinde kendilerine kalan koyunların oranları aynı değildir...
Alıntı ile Cevapla