Konu: Kulleteyn
Tekil Mesaj gösterimi
  #20  
Alt 30-09-2012, 00:15
Neva - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Neva Neva isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 03 Aug 2010
Mesajlar: 14.706

Başarı Ödülü 

Standart

119

- Bir herifi kesmişlerdi, gördün çok korhtum.
-Noede?
- Derede, bir gö2enin orada.
-Gözlerinle gördün?
-Hee.
- Herif nasıl biriydi?
- Uzun bıyıhlı biri. İriydi de.
Hemen söze karışanlar oldu.
- Bir gözünde ağ vandı?
- Ona bahmadım.
Bir başkası:
-. Başında da kel vandı?
- Onu da görmedim.
Bir başkası:
- Yüzünde yara vandı?
- Onu da göremedim.
- Hele dur, niye görmedin?
- Korhtum, uhhat etmedim.
- Keçesi de vandı?
-Yohudu.
Bir başkası:
- Kursağı (kuşağı) vardı?
- Vandı.
-Gıtmızıydı?
-Hee.
Bir başkası:
-İriliği ne gadardı?
Orta boyludan biraz daha boyluca birini gösterdi:
- Şu emmi gadardı.
Odan, burdan sesler yüksekli:
- Çoban Cemil.
- Vallaha odur.
- Zeten (zaten) davarlanyla ğayboimuştu.
- Odur.o. Ğaybolmuş, on beş - yigirmi gündür arirlerdi.
- Herifin evini, ocağını yıhtılar. Beş "horanta"sı (nüfusu) ortada
kaldı.
- Yazıh oldu.
- Vazıh ki ne yazıh. Yapanlar Allah'tan bulsunlar.
- Kimler yapmıştu: acep?
- Kim olacak, kürt eşhiyalan yapmıştır.
- Ne bilirsiz, heç belli olmaz. Türkler yapmaz mı? Bizim
eşhiyamız yoh mu?
- Dorgı diyir, bizde de var.
- Acep niye yapmışlar ki?
- Kimbilir koyunlarına lamah eunişlerdir. Olardığı davarlara..
- Dorgi söylirsin Ellez Emmi de, herifin kellesini niye
kesmişler?
Yahya dayı karşılık verdi:
-Herhal, tanınmasın diye. Bunu yapanlar kismeleri görünce de
iclâşeden bırahıp kaçmışlardır. Oğul olmaz mı? Neler olmaz!
- Olur mu olur.
- Ya çoban Cemil degil de başhasıysa?
- Odur o, başhası maşhası degil.
Deminden beri dinleyen öğreüncn atıldı: '
- Gidilip getirilse daha iyi olmaz mı? Fenerler alınsın, arabayla
getirilsin.
- Hay babana rahmet örgetmen. En dorgusu bu.
Oda sahibi, bir adamına buyruğunu verdi:
- Ola Mcmmet! Süfü'yü, Hayrettin'i de al; atları koşun, gidin
getirin.
- Bulabilir miyih?
- Bulursuz, bulursuz. Kurbağah gözenin yukarısındaymış.
Bahsana çocuh, "kohirdi" diyir. Kohusundan bulursuz. Haydi geç
kalmayın, çcbik gidin gelin.
, Ve gittiler bulup getirmeye.
121
18
At arabasıyla gidenler gelene dek beklenecekti. Herkes ilgiyle
iyice öğrenmek istiyordu kellesi kesik adamın kim olduğunu. Bu arada
EUez Emmi hocaya döndü:
- Hoca onların gelmesi epey sürer. Sen hele birez kitap ohu
dinliyek.
Cemaat de bu öneriyi destekledi. "Kırk Sual" kitabından okunması
kararlaştırıldı. Duvarda asılı kitaplardan biri oydu. Getirip hocanın
önüne koydular. Camlı aynalı lambayı da yanına yaklaştırdılar.
Hoca okumaya başlayacaktı ki, birinin bir sorusu oldu:
- Hoca efendi, benim bir derdim var, onu hallet de kitaba sonra
geç. •
-Nedir derdin?
- Düğünlerde halay tutulir, oynanir. Bunun bir günâhı var mı?
- Hcibet var. Halayda gollarını galdınp oynayanın nikâhı-talâkı
gider.
- Ey hoca, öleyse burada kimsenin nikâhı yoh.
- Tövbe estafiruUah tövbe, ola sen ne diyirsin? ^
- Ele ya, buradakilerin hepisi gollarını da galdırmtş halay da da
oynamıştır. Bcikim zamanında .sen de oynadın ^urban olduğum.
- Tövbe tövbe..
- E müslümanlar, dilinizi niye yuttunuz, işte hoca işte siz!
Hanginiz halay tutmamışısa hocamn huzurunda galkıp desin, "halay
tutmadun, oynamadım" desin. Bunu diyecek erkişi var mı?
Sesler yükseldi:
- Köv olur da halay tutmayan olur mu?
- Sırası gelince hepimiz halay tutarız, gollarımızı da oynaünz,
göüimüzü, bacaklarımızı da.
Hocanın karşılığı sert oldu:
- Siz halay tutirsiniz, tutmirsiz bilmem. Ben kitabı, şeriaü
bilirim, onu sölirim. İşte gene diyirim ki, halay tutan, oynayıp
gollarını galdıran kişinin nikâhı, telâki gider, hemi de hep gider.
Başımız şeriale bağlı değil mi?
122
- Gurban olak Şeriate.
Bir başkasının da sorusu vardı. ^
- Hoca, efendi benim de derdim var.
- Seninki nedir?
- El hamduvHUah hepimiz "Şeriat evi"ndeyiz, "Şeriatta âr olmaz"
değil mi? '
-Hee.
- Şimdi benavradımın memelerini ememem mi?
- Emersen ola ki süt gaçar.
- Gaçarsa ne lâzım gelir?
- Avradın haram olur.
- Ey hele dur hoca, gurban olduğum hoca, avrat benim değil mi,
"hem emerim, hem gömerim"!
- Gömersin, ona şeriat izin verir, ama, emmeye gelince, işte
-<5rada Şeriat "dur" diyir.
Cemaattekilerin konuşmalarına göre "emme de olur gömme de
1^ olur" görüşü yaygındı. Ne ki hocanın fetvası kesindi, kimse karşı
çıkmadı aruk.
Biri daha sordu. Herkesin sevgi gösterdiği hemen belli olan iri
ikiyim biri.
- Gurban olim hoca, bir dc benimkini hallet.
- Seninki neymiş?!
- Bir misafirlikteyim. Gece güzel bir garı. Golu-bacağı açıh.
Garının altından girdim, üstünden çıhtım. Sonunda onunla yattım ve
yaplım. '
- Bu nasıl iş?
- Elini öptüğüm hoca, bu sadece bir düş. Olur değil mi?
- Hee. , • •
- "Berim gelmiş. Baktım ki donum-paçam batmış.
.• ;.--EecC? .
- "Ec"si beni aldı bir "talaş". Hemi de ne lalaş.
' -Niyce?'
123
- "Niye"si var mı gurban olduğum...
"Talaş"mın yani telâşının, kaygısmm gerekçesini anlattı: Sabah
namazını kılması gerekiyor, ama kılamıyor. Neden ki, "cünüb". Beli
geldiği için boy abdesti alması gerekli. Ev sahibinden su istese, boy
abdesti alacağını söylese, ev .sahibi kuşkulanacak. Neden ki genç kansı
var. "işi pişirdi, karımla yattı" diyecek. Cünüblüğünü ona bağlıyacak.
Boy abdesti almadığında da namaz kılınamayacak ve farz olan namaz
geçecek. Telaşı, işte bu iki arada, bir derede kalmasından.
Böyle güç durumda "Şeriat"in ne dediğini anlatmaya koyuldu
hoca.
- "Teyemmüm"ü (toprakla abdest almayı) caiz görenler var.
Amma en iyisi: fmam Ebu Yusuf un fetvası.
- Onun fetvası nasıl?
Hoca açıkladı. "Düşü azan", bir başka deyişle "şeytan atlayan" ve
o yüzden beli gelen kimse, hemen davranıp "kjırii^"ını yakalıyacak,
ucundan tutup "yılanın başını sıkar gibi" sıkacak. Ve de bir şeyle
bağlıyacak. Böylece meninin çıkmasını önleyecek.
Ne var ki soruyu soran kişinin buna kafası yatmadı pek.
- Hele dur hoca, onu ben nasıl yatfâlarım o sıra? Haydi yabaladım;
"yılanın başını sıhar gibi" de onun başını şıhüm; bağladım yerinden
dolu dolu kopup gelen patlatmaz mı onu? Aman elini öptüğüm, bir
. servetimiz var, o da elimizden giünesin!!!
Gülüştüler. Hocada güldü. Ama karşılığını da verdi:
- Ey neydek, başımızın bağlı olduğu Şeriat iiylc diyir. Ucu sıkılıp
bağlandığında paüıyacah olsa Şeriat öyle diyer mi?
- Gurban olim o Şeriate. Amma, ben sıhıp mıhmam; bırahırım
çıhsm. Başımı derde sohmamam için o sabah namazını da gılmam,
olur-biter.
- Tövbe tövbe.. Sen "ibadeti tahfif ederek kâfir oiirsin", haberin
ola..
"İbadeti tahfif etmek", herhangi bir ibadeti hafife almaktır.
Gerçekten de Şeriat böyle hafife almayı "kâfiriik" sayıyordu. Soruyu
soran kişi küçümsüyor muydu ibadeti? Bu belli değil. Belli olan oydu
ki, adam "tek serveti" saydığım açıkça söylediği orasını, "şey"ini
124
önemsiyordu. Haksız da sayılmazdı. Onun için, cemaat hem hocaya,
hem de ona hak verdi.,
Başka .sorusu olanlar da vardı, ama Ellez Emmi:
T Haydi kesin artıh. Hoca sen de kitabını ohumaya başla., dedi;
sesler kesildi.
Okunacak kiiapla da sorular vardı. Adından da belli: "Kırk Suâl".
Ne ki soruları soranlar, müslümanlar değildi, kâfirler ve âsilerdi.
"Muhammed"in peygamber olup olmadığını anlamak için
soruyorlardı. Sorulara "cevap" veren de Muhammed'di.
Birinci soru:
- "Alemlerin yıuatılmasından haber ver yâ Muhammed"!
İkinci soru:
- "İlk yaratılan nedir haber ver yâ Muhammed"!
Üçüncü soru:
- "Göklerden ve yamuklardan haber ver yâ Muhammed"!
Dördüncü soru:
- "Arş'lan Kürsi'den haber ver yâ Muhammed"!
Beşinci .soru:
- "Arş'ı uışıyan meleklerden haber ver yâ Muhammed"!
Böyle sıralanıp gidiyordu sorular.,
Kırkıncı .soru:
- "Ahir zamanda âlemler nasıl harap olacak haber ver yâ
Muhammed"!
Eğer,,Muhammed peygaınbcrse, bunlardan haberi vardır. Öyleyse
anlatmalıdır. Vc "haber" veriyordu Muhammed. Dolayisiyle Esmer
Köyü'ndeki, daha nice köylerdeki, nice kentlerdeki, o çağdaki ve nice
çağlardaki m üs lümanlarm "haber kaynağı"ydı. Kimi yörelerde ve
çağlarda da "tek" haber kaynağı. Nereden geldin,.nereye gideceksin,
nasıl olmalısın, nasıl yaşamalısın, nasıl ekmelisin, nasıl biçmelisin,
neyi nereye vermelisin, neleri görmelisin, neleri görmemelisin, neleri
işitmclisin, neleri işitmemelisin, nesin, ne değilsin, o nedir, öbürü
nedir, kim iyidir, kim kötüdür, yerlerde ne var, gökte, göklerde ne var,
insanlar, hayvanlar, bitkiler, cinler, melekler ve nice nice "felek"ler..
Alıntı ile Cevapla