Çok hikayeden tayyare olmuş sevgili Korelmiş.
Niye mi?
Herşey bir tarafa yazıyı okuyunca insan kendini tasarımını(!) kusurlu görüyor "rumen" sahibi olmadığı için. Ne pis bir mahlukatmışım ben diyor kendi için.
Bereket "rumen" imiz yok lakin her türlü Faz 1, Faz 2 biyotransformasyon reaksiyonlarını gerçekleştirebilecek enzim sistemlerimiz ve sentezleyen organ/organellerimiz var. Tıpki domuz gibi.
- Oksidasyondan sorumlu CYP450 enzim ailesine bende sahibim. Biraz zorlasak belki sende de vardır.
- NADPH / NADP ile bende redüksiyon yapıyorum
- Sistein amino asit konjugatı olarak bende metabolize edebilirim bir çok maddeyi.
- Sülfat havuzumda var, olmadı sülfat konjugasyonu yaparım.
- Glukronidasyon yapan insan bile var yahu
Rumenim yok ama, Enterohepatik Döngü yapabiliyorum. Metabolize ettiğim maddeyi karaciğerden safraya vererek ince bağırsaktan tekrar emilmesini sağlıyorum ve yine metabolize edebiliyorum. Komediye bak, yıpki domuz gibi. Hatta zorlasak sizde yapıyorsunuzdur bu işi.
Aflatoksinler ile ilgili bölümü nereden buldunuz bilmiyorum. Bazı doğru tespitler var. Lakin bırakınız domuz etini, baharatlardan aldığımız aflatoksinlerin metabolize edilmesi için Tanrınızdan bir "Rumen" dilemekten başka sanşımız yok mu?
Yazının genelinden elde edilen sonuç : "Rumen sahibi canlılar, Tanrının kayırdığı yaratıklardır. Gerisi her türlü toksine sahip/hastalıklı yaratıklardır." İnek Faşizmi denilen bu olsa gerek. Hindistan'da yok bu kadarı
Deveninde yok rumeni. Sütünden, etinden hatta sidiğinden faydalanılması gerektiğine dair hadisleriniz bile var. Bir oturmaya rumensiz kaç deve yersiniz Allah(!) bilir. Boş işlerle uğraşmayın.
Esen Kalınız