Konu: Kulleteyn
Tekil Mesaj gösterimi
  #23  
Alt 30-09-2012, 04:54
Neva - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Neva Neva isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 03 Aug 2010
Mesajlar: 14.706

Başarı Ödülü 

Standart

- Akşamki çocuk var ya, şu herkesin "maşallah, subhanallah"
dediği küçük molla?!
-Hee?
- Sen, gel temiz döşeğe cullâ.
-Ya?!!!
Böyle konuşup kmıyacaklar. Ve alay edecekler:, "Molla molla gel
döşeğe çulla!" diye.
Ne^yse artık olan olmuştu. Şimdi birşeyler yapmalıydı.
Sidikli döşekten kalktı. Akşamdan kibritin nereye konduğunu
görmüştü. Kolaylıkla bulup aynalı lâmbayı yaktı. Her zamanki gibi
donu yoktu. Odada kimse bulunmadığı için şalvarını da giymeye gerek
duymadı. Sidiği yıkasa iyi olurdu. Sabaha kadar kururdu. Sidik sidik
kokmazdı. Böylece olayı da kimse bilmemiş olurdu, karşıda leğen ve
suyla dolu ibrik vardı. Davranıp aldı; götürüp yıkamaya koyuldu
döşekteki sidikli yeri. Ne var ki "yıkayım" derken kuru kesimlerini de
ıslattı. Hemen hemen tümüyle ıslanmıştı döşek. Çok kötü. İyice
"rezil" olacak. Yapılacak tek birşey kalmıştı: Erkenden kaçmak. Buna
karar verdi. Şimdi, sidiğinin kalanım da tamamlamahydı.
Kapıya yöneldi. Bu kez de şaşkınlıktan yine şalvarını
giymemişti. Öylece dışarı çıkıp bir kıyıda culluyacaktı. Kapıyı açar
açmaz, köpek havlamalarıyla karşılaştı. Hemen geri çekilip kapıyı
kapattı. Belki aradan, eşiğin oradan "attırabilirdi". Ama yapmadı bunu.
Neden ki, yaygın inanca göre: "Eşikten işeyenleri cin çarpar"dı.
Sidiğini tutamıyordu da. Ortadaki hasırı kaldırdı. Şeyini eline aldı ve
başladı; bahçesini sulayan bahçivan gibi orayı burayı sularcasma
işemeye. İyice bitirdi. Ama terslik son bulmuyor ki: Kapı gıcu-dayarak
açılmaz mi? Bir de ne görsün: Akşam, yatağını seren adam.
Kendisiyse "dal-daşşak". Bu da bir karabasan değil mi? Öyle korkunç.
Nc ki bir düş değil tümüyle bir gerçek.
Adam donup kalmışcasma durup bakıyordu şaşkın.
"Allah'ın belâsı bu herif de ncrden çıktı!"
Meğer, köpek havlaması üzerine uyanmış adam. Bir de ışığı
görüp, odanın kapısının gıcırdadığını da duyunca fırlamış. "Acaba
birşey mi var?" diye.
135
"Küçük Molla", iş işten geçmiş olsa da toparlandı. Büzüldü bir
yana. Öyle kalakaldı. Bir suçlu ohırak. Adam, ommçıplak durumunu,
orada-burada küçük gölcükler oluşturmuş olan sidiğini görmüş,
kokusunu da duymuştu. Ama döşektekini görmemişti dtıha. Neden ki,
biraz uzakta, kapmm arkasmdaydı. Döşeğin durumunu da görünce
kimbilir nc diyecekti. "Sidikli molla" Suçlu suçlu dururken bunu
düşünüyordu hep.
Adam ses çıkarmadan ilerledi. Konuşmuyordu ama, bakışlarıyla
konuşandan daha çok şey söylüyordu.
Terslik yine sona ermemişti:
Önüne bakmadan adımlarını atan adam, sidikli yerde ayağı
kayınca kapaklanıp düştü. Hem de ne düşüş! Dizleri, üstü-başının b\r
kesimi, elleri vc çenesi .sidikli çamura bulanmıştı. Öylesine ki "bir
alâmet"!
"Küçük molla", adamın bağıracağını, kızgınlığıyla belki de,
döveceğini düşünüyordu. Ama adam ne kızdı, ne de bağırdı. Tersine;
gülüyordu.
Adam bir daha düşmemek için önüne bakarak gidip ibriğe baktı;
içinde su yoktu. Yumuşak bir sesle vc şaşılası bir sevecenlikle
konuştu:
- "Birezdcn gelirim.
- Karnın açsa, gelirken ekmek, yoğurt getirim.
- Aç değilim.
"Küçük molla", aç olmadığını söylerken kendini tutamayıp
ağhyordiida.
- Ağlama, niye ağiirsin? Suç benim. Yatarken işetmeye
götürmcdim. Sen dc itten korhup dışarı çıhamaymca böyle olmuş.
Olacağı buydu, ağlama. Ben çebik gelir, burayı da temizlerim gurban.
Sonra çıkıp gitti.
"Herif nc iyi herif. Kızmadı. Döşeği görse belki yine kızmaz..?"
Bir süre sonra adam geldi. Elinde ibrik, ekmek, yoğurt yerine de
sıcak süt vardı.
- Gel haydi gurban olim, al şu sıcak sütü iç epmekle!
136
Alıp sütünü içti. Ekmekten ısıra ısıra. Karnını doyurmuştu
"-Şükür, karnımı doyurdum. Ama herif döşeğin durumunu daha
görmedi. Görünce ne diyecek acaba? Suçun bende olmadığını
söylediğine göre, yine iyi davranacaktır..."
O böyle düşünürken, adam döşeğin durumunu görmüştü bile.
İslak döşeği katlayıp bir yana koydu. Yüklükten başka döşek çıkarıp
serdi. • - ,
-Haydi gel yat benim babam. Daha sabaha çoh var.
"Küçük molla", yorganın altında şalvarını çıkarıp yatmaya
hazırlanırken, adam da getirdiği sudan, yerdeki sidiklerin üstüne azar
azar döktü, çapıtlarla da olabildiğince kuruladı. Bir yandan da nasıl
uyandığını, nasıl geldiğini anlatıyordu. Ve
-Sen uyu şimdi... diyerek çıkıp gitti.
"Hızır mıydı bu herif? Yoksa evliyadan biri miydi? İnsan
kılığında melekti belki de. Yardım için gelmişti..."
- "Rabe kuro, rabe!" (kalk ulan kalk!)., diye uyandırılmamı.şu bu
kez. .
- "Kalk küçük molla kalk!"., diyerek uyandırmışlardı.
Vc bu kez Kartallı köyü'nde, camide degil; Esmcr'dc, Kasım
Aga'nın odasındaydı. Kahvaltısı da yanına getirilmişti. Ekmek,
yumurta ve süt. Kendisine bir de haber vardı:
- Tulak'a arabayla gideceksin. Seni bekliriz. Sen karnını eyce
doyur.
Karnını doyurdu. Gitmek için hâzır olduğunu söyledi. Gelip
aldılar.
137
19
üzerinde kimi boş, kimi yarışma dek dolu çuvallar bulunan bir
kağnı. Boyundurluklanna koşulmuş, yürümeye hazır, kuyruklarını,
kuru-yaş boklarla kaplı kıçlarının üzerinde sallarken nereye
gideceklerini biliyor gibiler. Dingilleriyle birlikte dönen, demir çember
geçirilmiş iki tekerlek. Muhtar, yanında bir-iki kişi daha. Atladılar
arabaya- "Küçük molla"ya da atlamasını söylediler. O da atlamaya,
çıkmaya çalıştı, ama başaramadı. Biri aşağıya indi, kucağına aldı ve
arabaya koydu onu.
- Haydi sür arabayı, geç galdıh..
Sürücüsü, arabayı sürdü. Taşla-kcrpiçle yapılı, duvarları ve önleri
tezeklerle kaplı evlerin arasından, çeşitli pisliklerin karıştığı
K>/-lu-topraklı yollardan, iz bırakarak yürüdü araba. Harmanların
yanından dolaşıp köyü arkada bıraktı. Bj.'.jnnı ve kuyruklarını
.sallıyarak-çekiyordu öküzler. Koşulu oldukları boyundurukların
alünda, uysal uysal.. Nice emekçiler gibi..
• -Havanın tatlı sıcaklığı, ninni gibi gelen "mazı" gıcırtıları ve
sürücüsün öküzlere: "-Haydi ho babam!" di)\.rck seslenişleri arasında
uyuyuvcrmişti. Sarsıntı ve gümbürtülerle de birden uyandı. İnişe
geçilmişti. Oldukça dikti iniş. Yol da taşlı ve yer yer çukurlu. Yine de
kağnı hızlanmıştı. Üstündekileri silkcleye silkeleye, paldır küldür
gidiyordu alabildiğine. Önde, iki yandaki "kop"ları, varıp varıp,
boyunduruk altındaki öküzlere vuruyordu. Kıçlarına kıçlarına ve arada
kalan kuyruklarına. Öküzlerde bu tatsız vuruşlardan kurtulmak için
koşar adıma geçmiş, "kop"ların tepelerine sıça svça gövdelerini öne
a u y o r a u o l a n c a hız-larıy \ a .
Uyanır uyanmaz, düşmemek için kağnıya yapışırcasına olduğu
yere sarıldı. Başı da önde.. Bir süre sonra varılan yer düzlük. Bir de
başını çevirdi ki ne görsün: Husso. Kartallı köyünden iki kişi daha İki
de jandarma. Meğer o uyurken yolda arabaya binmişler.
138
Alıntı ile Cevapla