Tekil Mesaj gösterimi
  #5  
Alt 19-11-2007, 08:58
dilaver - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
dilaver dilaver isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 28 Sep 2006
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 12.080

Onur Üyeliği Başarı Ödülü Başarı Ödülü 

Standart Re: Kültür meselesi..

olayı salt bir kültür meselesine indirgemek yanıltıcı olabilir kanaatindeyim. Kapitalizme geçişe demokratik devrim diyoruz, en şanlı örnegini Fransa yaşamış, ancak yaşadıktan sonra da bir şeyin farkına varmış burjuvazi. Kendisini takip eden sınıf onun aynı zamanda da kuyu kazıcısıdır. Bu yüzden bizim gibi ülkelerde devrim tamamlanamamış, çarpık bir kapitalistleşme yaşanmış.

* * Ulusal devrimimize başlayanlar 1930 lardan itibaren geri adım atmaya başlarlar. Bir demokratik devrimin birinci sacayagı dine karşı iken ve tanrının yerine insanın demokratik otoritesini getirirken, ikinci ayagı milliyetler meselesinin çözümünü ve son ayagı ise özgürlük ve hukuksal eşitlik ile demokrasiyi getirir. Bizde ise gerek burjuvazi ve gerek işçi sınıfının cılız olması bu devrimi bir halk devrimi olarak getirmedi. Üstyapısal olarak yukarıdan aşşagı olarak gelişti ve gerici yapıları tasfiye edecegine onları koruyarak onlarla birlikte gelişti.

* * * Din kurumu ve dine dayalı feodal sınıflar korundu. Din devlet denetimine alındı. Aşiret, agalık ve toprak köleligi sistemi yıllarca mevcudiyetini sürdürdü. Son on yıllarda çözülmeye başladı, o da tedrici olarak. Doguda hala büyük ölçüde varlıgını devam ettiriyor, siyasi partiler hala bu aşiret ilişkilerinden nemalanıyorlar.

* * * *60 yıllarda yükselen sınıf mücadelesi 12 eylül karşı devrimci cuntasına yol açtı. Ve yışşar sonra darbecilerin kendi agızlarından itiraf ettikleri ile başımıza ne tür çoraplar örüldügü ortaya çıktı. İslam özellikle ön plana çıkarıldı ve insanlara kulluk ve itaat bilinci aşılanmaya çalışıldı. Aşiret ve feodal ilişkiler devletin en üst kademelerine kadar taşınarak Susurluk olarak patlak verdi.

* * * * Hal böyleyken olaya bir Arap kültürü gözüyle bakmak meselenin özünü kavramamaktır diye düşünüyorum. İslamiyetin buradaki rolü tedricidir. İslamiyet sebep degil bir araçtır. Sömürü mekanizmasına en uygun oldugu için yeşertilip desteklenmiştir. Diyanetin tam da işlevi budur. Bu süreçten kurtulmak gerçek anlamda bir demokratik devrimle olur. Yani, laik, demokrat, ulusal meselelerini çözebilmiş bir ülke. Ancak buna önderlik edecek diri güçler kimlerdir, Türkiye milli burjuvazisi buna önderlik edebilir mi. Bu ayrı bir tartışma konusu, ama bunca zamandır önderlik edemedigi gibi artık komprodorlaşma sürecine girerek gericilikten beslendigi de bir gerçektir.


* * * * *saygılarımla

Çin'den İspanya'ya, Ümit Burnu'ndan Alaska'ya kadar
her mili bahride her kilometrede dostum ve düşmanım var
Dostlar, ki bir kere bile selamlaşmadık
aynı ekmek, aynı hürriyet, aynı hasret için ölebiliriz...

Nazım Hikmet

www.dilaverkom.blogcu.com
Alıntı ile Cevapla