Tekil Mesaj gösterimi
  #5  
Alt 05-06-2015, 15:22
Dialectics - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Dialectics Dialectics isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 15 Jul 2014
Mesajlar: 1.765
Standart

Türkiye'nin yine bir senaryonun içerisine sokulduğunu aslında görüyoruz. Umut bağlanan CHP ve HDP de açıkçası bu senaryonun yeni piyonları olarak beliriyor gibi görünüyor.

AKP, yürüttüğü politikalar ve yaklaşımlar ile vesayet rejiminin ezdiği muhafazakâr ve Kürt seçmeni kendi çatısı altında toplamayı başarmıştı. Tüm sağ partileri neredeyse yok ederek, dini söylemleri ve demokrasi vaatleri ile sağa meyilli Kürt toplumu dahil büyük bir çoğunluğun da desteğini aldı.

Ve işin doğrusu bu 17-25 Aralık olayları, cemaate açılan savaş, AKSARAY hatası filan olmasa herhalde herhangi bir oy kayıpları da pek söz konusu olmazdı. Şu şartlarda dahi AKP'yi 1 no'lu parti olmaktan edebilecek başka bir siyasi akım söz konusu değil. Kılıçdaroğlu'lu CHP'nin bunu başarması imkânsız. MHP taş çatlasa tepki oyları ile filan yüzde 20'leri görebilirdi en fazla. (SP-BBP ile işbirliği filan yapsa idi.)

Böyle bir ortamda CHP, AKP'den oy çalamayacağına göre; MHP'nin de AKP'den çalabileceği milliyetçi ve sağcı oy miktarı da yüzde 2-3'ler seviyesinde olabileceğine göre en akıllıca taktik HDP'nin yükselmesi idi. Dini söylemleri ile üst İslam kimliğini kullanmak suretiyle Kürt toplumundan destek gören AKP'nin oylarını azaltmak için, Kürt milliyetçiliğini temsil eden bir partinin ön plana çıkması; aynı zamanda Türk milliyetçiliğini temsil eden bir parti olan MHP'nin de kuşkusuz oylarını arttıracak ve kararsız ve milli hassassiyetlerdeki AKP seçmeni için de bir alternatif olabilecekti. Sol söylemlerle ortaya çıkan HDP, belki de küskün CHP'li seçmen için de bir alternatif olabilecekti, ama son zamanda onlar da işin içine birazcık Kuran katmayı yerinde gördüler. Bir de işin içine "HDP baraja giremez ise PKK tekrar hortlayacak" algısı sokuldu. Muhtemelen sırf bu korkudan ve tehditten dolayı bile, eski huzursuz günlere dönmek istemeyen doğudaki seçmen dahi oyunu HDP'ye vermeyi düşünüyor...

Bu konuda şu aşağıdaki yazıyı manidar buldum.

http://haber.sol.org.tr/turkiye/eski...cikladi-118621


Biraz alıntılar isek:
Dayatmalara mahkûm değiliz!

CHP'YE MAHKUM DEĞİLİZ...

Yönetimini AB’ci, Sorosçu işbirlikçilerin ele geçirdiği, varlık nedeni olan Cumhuriyetin ilerici değerlerini geliştirmek bir yana korumaktan da vazgeçen, neoliberal politikaları uygulayacağını vaat eden bir partinin iktidar olması ya da iktidar ortağı olması devrimcilerin tercihi olamaz. Önümüzdeki dönemde ABD emperyalizminin iktidar alternatifi haline gelmeye çalışan CHP yönetimi desteklenemez.

Yöneticileri partilerini halkın partisi yapmak için çalışmak yerine egemen sınıfların hizmetine sunuyorlar. AKP’yi yıkmak için kendi öz güçlerine güvenmek yerine HDP’nin barajı aşmasına umutlarını bağlamış durumdalar. CHP “ne yapalım, AKP’yi devirmek için başka çare yok” anlayışıyla da olsa desteklenmemeli. Halk 7 Haziran’da onların neoliberal politikalarına destek olmak zorunda değil.

HDP'YE MAHKUM DEĞİLİZ...

Diğer yandan ABD’nin Ortadoğu politikalarının Türkiye’de hayata geçirilmesine hizmet etmesi amacıyla kurgulanan “sol” görünümlü HDP’yi güçlendirmek için bir kısım solcunun kendilerini paralaması anlaşılır gibi değil.

...

Görevlerinden birisi oy oranı çok düşük olan Türkiye sosyalistlerini kafeslemek olan bir partinin barajı aşıp aşmamasını dert edinmek bize kalmamalı.

...

Anayasa referandumuna onay veren yetmez ama evetçi’leri ve boykotçuları halk hafızasına kaydetti. Bu politikaların Gülencilerin ve AKP’nin yargıyı ele geçirmesine hizmet ettiğini tarih yazacaktır.

Gezi direnişini darbecilikle suçlayan koronun üyeleri de unutulmayacaktır. Mayıs-Haziran 2013 Halk Hareketi’nden AKP iktidarını kimlerin kurtardığını da tarih yazacak. Bu direniş karşısında HDP’nin nasıl bir “kurtarıcı” olduğunu bir kez daha hatırlayalım:

31 Mayıs-Haziran 2013 direnişin zirveye çıktığı tarih. Eylemler İstanbul’dan Ankara ve diğer kentlere de sıçramış, işte tam bu sırada “solcu” Selahattin Demirtaş Gezi direnişine karşı politikalarını açıklıyor:

“Gezi Parkı’nda yaşananları barış müzakerelerinin karşıtlığına çevrilmesine izin vermeyeceğiz.”

“Kesinlikle ırkçı ve faşistlerle aynı etkinlikler içinde olmayız. Bizim tabanımız ne yapacağını bilir.”

“Faşist” dediği kimlerdi: AKP gericiliğine ve diktatoryasına karşı direnişe geçen halk kitleleri.

Bu politikayı uyguladılar. HDP-BDP- tabanını AKP karşıtı eylemlerden uzak tuttular. Türkiye’nin her yeri eylem alanı haline gelmişti. Yalnız bir bölge hariç. Türkiye’nin Güneydoğusu. Güneydoğu’daki tomalar Ankara sokaklarında boy gösteriyordu.

...

BDP kesimi Haziran Direnişine neden köstek olmaya çalışıyordu? Birinci neden; AKP ile anlaşma halindeydiler. Oysaki Gezi direnişi Kürt meselesini gündemin alt sıralarına iterek HDP açısından özerklik-federasyon şeklinde görülen çözümün zayıflamasına yol açacak gelişmeleri ortaya çıkarmaya başlamıştı. ABD’nin isteğiyle oluşturulan anlaşma ortamını bu hareket “torpilliyor”du. Hele de AKP iktidarı giderse bütün hesap suya düşebilirdi.

HDP-BDP’nin Gezi eylemleri karşısındaki politikasını AKP hükümeti de görüyor ve takdir ediyordu. 4 Haziran 2013’te Çankaya Köşkünde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le yaptığı görüşmeden sonra Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç şu konuşmayı yapıyordu:

“Muhalefet partilerimizin aklıselimi öne çıkararak, yatıştırıcı tavır sergilemelerini arzu ediyoruz ve bunun gerçekleştiğini görmekten de mutluyuz. MHP’nin, olayın başında beri tutumunu takdir ediyor ve kendilerine teşekkür ediyoruz.BDP’nin, olayın ilk anından itibaren takındığı tavrı takdir ediyor ve kendilerine teşekkür ediyoruz.”

Cumhurbaşkanlığı seçiminde RTE’nin seçilmesine dolaylı katkılarını sunmakla yetinmediler, bu kişiyi Meclisteki yemin töreni sırasında ayakta alkışladılar. (7 Haziran’da seçilecek solcu milletvekillerinin de bu tür törenlerde kimlerin önünde ayağa kalkacaklarını göreceğiz.)

Dün RTE’yi düşmekten kurtardığını söyleyecek kadar ileri giden bu hareketin liderinin yarın AKP ile doğrudan ya da dolaylı işbirliği yapmayacağını kim söyleyebilir?

Ben açıkçası CHP'nin de HDP'nin de görevlendirilmiş olmaya başladığını düşündüm. MHP'nin duruşundan emin değilim, olası bir koalisyon senaryosunda HDP'yi mi AKP'yi mi tercih edecektir bilemiyorum.


Şimdi yukarıdaki konu başlığındaki yazıyla ilgili olarak da, Erdoğan'a sunulan seçeneklerden bahseden bu tip yazılar dolaylı olarak "Bak AKP ABD'ye rest çekti; desteklemeliyiz o zaman" gibi bir mesaj mı vermeye çalışıyorlar diye de şüphe etmiyor değilim... Yani bu tip komplo teorilerini ortaya koyanlar hangi amaca hizmet etmeye çalışıyorlar? Bizden AKP'yi desteklemimizi filan mı bekliyorlar. Ya da "sevinin, kukla oynatıcısı eski kuklasından vazgeçti, sizin daha seveceğiniz kuklalar buldu" demeye mi getiriyorlar?

Velhasıl kafam çok karışık bir şekilde Pazar günü gidip bir oy vereceğim. "Hani oy vermezsem gidip yerime bir başkası oy verir" senaryosuna karşı belki de meclise girme ihtimali olmayanlardan birine vereceğim.

Bu kadar komplo teorisinin, senaryonun konuşulduğu, twitter'ın her tarafından istihbarat yağdığı bir ortamda insanın kafasının karışmaması da mümkün değil sanırım...

Bizler dünyanın şarkı söyleyip dans eden çöpleriyiz.

Konu Dialectics tarafından (05-06-2015 Saat 15:32 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla