Tekil Mesaj gösterimi
  #1  
Alt 17-09-2010, 02:05
ExEgoist - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
ExEgoist ExEgoist isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 28 Aug 2010
Bulunduğu yer: Heryer
Mesajlar: 291
Standart Kuranı kaç kez ve nasıl okudunuz?

Merhaba,
Bildiğiniz gibi Kuran birçok çevirmen tarafından Türkçeye çevirilmiştir ve söz konusu çevirilere Kuran Meali deniyor.
Bir çok Ayette çeviriler arasında farklar dikkat çekiyor.
Yine bir çok Ayette çeviriler Orjinale sadık kalınmadan Yorum katılarak işleniyor...
İlk kez Türkçe Kuran okuyanların çoğu kez fark etmediği önemli bir "Okur YÖNLENDİRME" yöntemide Parantez içi anlamlandırma yönetemidir.
Örnek olarak (Ey Habibim) yada (Ey Muhammed) DEKİ...gibi eklemeler en masum uygulamalar...
Bunun dışında içinde "Beyt" geçen kelimeleri KAbe denilen Taş Binaya ithaf etme gayretleri göze çarpıyor...

Bu konuda başka örnekleride ilerleyen günlerde Arabca karşılıkları ile gündeme getireceğim...

Başlıktan da anlaşılacağı üzere benim öğrenmek istediğim,insanların hangi çevirileri TERCİH ettikleri ve bu tercihlerinin nedeni?
Ayrıca Kuranı baştan-sona okuyup-okumadıkları?

Çünkü biliyorum ki birçok Ateist genelllikle Bakara suresini bitiremeden yada tavsiye üzerine TEVBE suresini okur-okumaz Kuranı bir kenara atıyor ve internette tartışmalara katılıyor
Birde ilginç bir şekilde DİYANET Çevirisi/meali sanki bir GÜVENİLİR KURUMmuş gibi tercih ediliyor veya Referans gösteriliyor.

Öncelikle Piyasada bulunan meallerin tamamına yakınının İSLAMIN SUNNİ EKOLÜnü temsil ettiğini bilmekte fayda var.
Göreceli daha BAĞIMSIZ olan Sayın Edip Yükselin ve Muhammed Esedin çevirileri istisnadır...
Kuranın bir kez okunması KARAR VERMEK İÇİN erken diye düşünüyorum ve çevirilerin karşılaştırılması gerekmektedir.
Mevcud islami anlayışın kendisinin Kuran ile çeliştiğini düşünüyorum.
Tıpkı Yahudilerin Tevratın yanı sıra kendi "Din Adamlarının" yazdıkları Mişna gibi,İslam ulemasının derleyip topladığı Kutubi Sitte leri vardır.
Muhammedin ölümünden sonra kargaşa dönemi ve sonrasında 200 yıl sonra dahi sayısız Hadis(Söz),Rivayet ve Dedi-kodunun ortalıkta dolaşması sonucu
kendilerince "ilmi" yöntemlerle (Ravi şeceresi,Sahit tafsilatı,Güvenilirlik kriterleri v.s.) TOPLAMA sözlerdir.
Ehli Sünnet vel Cemaat denilen 4 Mezhepin ittifak halinde kabul ettikleri ve
6 Kitabda topladıkları bu sözler yukarıda belirttiğim gibi Kutubi Sitte adı altında Kutsallaştırılmıştır.
Bir dönem Hadis toplamak için Hayatları boyu seyahat eden ve Mekke-Medine Taif,Bağdat ve Küfe beldelerde dolaşan bir takım insanlar,topladıkları/Ezberledikleri Hadis Adedi kadar itibar görmüşlerdir.
Birçoğu mevcud iktidara (Emevi yada Abbasi)yaranmak ve kalan hayatını rahat yaşamak derdine düşmüştür...
Zaman içinde iktidarlar Halkı kontrol etmek için Hadis Siparişi dahi vermişlerdir.
Cuma namazında Hutbe okutmak ve Para basmak hükümdarlığın Alameti olmuştur.
İşte bu Cuma Hutbeleri Namaz öncesine alınmıştır ki Halk yapılan Propagandayı dinlemek zorunda kalsın.
Hutbeler günümüzde dahil sürekli halka itaatkar olmayı tavsiye etmiş ve Din kötüye KULANILMIŞTIR.
Gerçek Din ise Kuranda mevcud ve halkın okuması gereksiz bulunmuş, onun yerine İlmihal denilen toplama ve çoğu uydurma bir takım bilgiler halka dayatılmıştır.
"Kurana tahir/temiz olmayanlar dokunamaz" ifadesi alakasız olmasına rağmen Abdest ile ilişkilendirilmiş böylece okuma zorlaştırılmıştır.Oysa o Ayetin manası Temiz Düşünceler,yani Arınmış ve Önyargısız okumayı kast etmektedir.

Yukarıda bahsettiğim bu baskıcı ve faşist yöntemlere en güzel tepkiye nisbeten Farkındalığı yüksek kesimi temsil eden Türk-Alevi kesim tepki göstermiş ve birçok iftira ve zulme maruz bırakılmıştır.

Onlar Cem yani Toplanmalarını Saz eşliğinde yapmış Kültürlerini yaşatmış,Asimilasyona direnmişlerdir.
Onlara göre Saz, Telli Kurandır
Bence bunda bir mahsur yoktur,Kuranı doğru anlamış bir Aşık iki mısra ile bir kitabı özetleyebilmektedir.

Sevgive Saygılarımla...
UlUl
Alıntı ile Cevapla