Tembel Yunus, Küle Oturan Ninova'lılar, Keneotu, Bitki Kurdu ve Bal Kabağı Üzerine Bir Güzelleme
Efendim, bu hikaye tam bizim eski meddahlarımıza uygundur aslında. Hikayemizin her tarafı ayrı bir zenginliktir. Nerden başlasak bilemiyorum doğrusu. En iyisi mi kitapların kitabı, mucizelerin mucizesi Hazret-i Kuran'dan başlayalım. Sonra da Hazret-i Tevrat efendimize geçelim. Ancak ne yazık ki Kuran'da Yunus'un tembelliği konusunda bazı ipuçları bulsak da oldukça yetersizdir. Yazılanların hepsini hemen buraya kopyalayabiliriz. İşte şöyle:
(Saffat Suresi)
139. Şüphesiz Yunus da gönderilmiş (elçi)lerdendi.
140.Hani o, dolu bir gemiye kaçmıştı.
141.Böylece kur’aya katılmıştı da, kaybedenlerden olmuştu.
142. Derken onu balık yutmuştu, oysa o kınanmıştı.
143.Eğer (Allah’ı çokça) tesbih edenlerden olmasaydı,
144.Onun karnında (insanların) dirilip-kaldırılacakları güne kadar kalakalmıştı.
145.Sonunda o hasta bir durumdayken çıplak bir yere (sahile) attık.
146.Ve üzerine, sık-geniş yaprakla (kabağa benzer) türden bir ağaç bitirdik.
147. Onu yüzbin veya (sayısı) daha da artan (bir topluluk)a (peygamber olarak) gönderdik.
148. Sonunda ona iman ettiler, Biz de onları bir süreye kadar yararlandırdık.
Burdan öğrendiğimiz şu. Yunus'un birden bire kaçması tutar ve bir gemiye kaçar. Herkes dağa kaçar, Yunus da gemiye kaçmış. Bir de kuraya katılmış, ama kaybetmiştir. Kumar borcu mu vardır, bilemiyoruz artık. Sonra birden zavallı Yunus'u bir balık yutar. Hikaye adeta rüyada parça parça görülen resimler gibidir, anlamak mümkün değil. Herhalde gemi kaza falan geçiriyor, yada gemiden düşüyor, sonra da balık yutuyor. Orda kıyamet gününe kadar kalır.
Bir önceki satırda kıyamete kadar orda kaldı dedik ama siz bakmayın bizim öyle dediğimize, aslında hasta bir durumdayken bir sahile atılır. Burasını anladınız değil mi? Ortada bir çelişki yok. Hem kıyamete kadar kalır, hem sahile atılır, bu durum Hazret-i Kuran'ın genel mantığı gereğidir. Böyle durumlar sık sık olur. Alışacaksınız artık. Bu arada Yunus hastadır, durumu fenadır, birden üstünde kabak gibi bir ağaç biter. Bu balkabağını görmediyseniz gidiğ bakın, devasa bir ağaçtır, altında oturup tavla mavla bile oynanır.
Şimdi Yunus neler yapmıştır. Gemiye kaçmıştır, bol bol tespih çekmiştir, kumar oynayıp kaybetmiştir, kabak ağacının *8O altında oturmuştur. Yaptıklarının hepsi bu olan bir adam için tembeldir diyebilir miyiz? Belki, en azından çalışkan olduğunu gösteren hiç bir iz yoktur.
Hikayenin orijinali çok daha zevklidir ve üstelik Yunus'un tembel bir adam olduğu gerçeğini güzel bir şekilde ortaya koyar. Merak edip okumak isteyenler için:
http://www.kutsalkitap.com/kkitap/?b=32
Efendim Tanrı bir gün Yunus'a bir iş verir. Der di: "Kalk, Ninova'ya git, ordakileri uyar, seni peygamber yaptım" Ama Yunus tembelin teki olduğu için çareyi ordan sıvışmakta bulur. Yafa'ya inip, ordan Tarşiş'e giden bir gemiye atlar. Parasını öder ve yola koyulurlar. Ama Tanrı Yunus'un yediği haltı elbette biliyordur. Bir fırtına çıkarır, gemiyi parçalanacak hale getirir. Gemiciler fırtına ile uğraşırlarken bizim tembel Yunus ne yapmaktadır dersiniz: Teknenin ambarında uyumaktadır.
Fırtınayı durdurmak için herkes kendi tanrısına yalvarır, ama Yunus ambarda horlamaktadır. Geminin kaptanı gelip (putperest adama bakın siz) Yunus'u kaldırır. "Hey! Nasıl uyuyorsun sen. Kalk, tanrına yalvar, belki halimizi görür de yok olmayız" der. Bir kaptana bakın, bir de peygambere. *
Gemiciler putperest oldukları için tanrıların içlerinden birine kızıp fırtına çıkarttığını sanırlar. Tabii ki gelişmiş dinlerimizde böyle hurafelere inanılmaz. Tek tanrılı dinlerde tanrılar değil, tanrı birine kızdığı için fırtınayı çıkarır. İşte bu hurafelere inanan gemiciler bu inançlar aralrında kura çekip kimin yüzünden bu belaya uğradıklarını öğrenmek isterler. Kura da bizim tembel Yunus'a çıkar. Tamamen tesadüf. Yunus'a nereli olduğunu ve ne iş yaptığını sorarlar. O da cevaben. "İbraniyim, göklerin Tanrısı RAB'a taparım" der. Bu kısacık cevap üzerine gemiciler Yunus'un tanrısının verdiği işi yapmaktan kaçmak için gemiye "kaçtığını" hemen anlarlar. Bu putperestler zeki adamlar vesselam. Tabii hemen dehşete düşerler. "Neden yaptın bunu? Peki şimdi ne yapacağız?" diye hayretle Yunus'a bakarlar.
Şimdiye kadar ki olaylardan Yunus'un nasıl umursamaz, tembel bir adam olduğunu biraz anlamışsınızdır. Bu soruya verdiği cevap da aynı karakterdedir. Umursamaz bir şekilde "Beni kaldırıp denize atın" der. Bu olayda tembellik ve vurdumduymazlığın yanında bir fedakarlık olduğunu da kabul etmemiz gerekyor tabii. Çünkü fırtına Yunus yüzünden olmaktadır. Onu atarlarsa deniz durulacaktır. (Bu inanç yüzünden acaba denizlere kaç kişi atılmıştır şimdiye kadar?)
Putperest denizciler Yunus'un bu isteğini kabu etmezler yine de. Epey uğraşırlar ama bir türlü fırtına dinmez. Sonunda yapacak birşey kalmayınca, Yunus'u kaldırıp denize atarlar. RAB da boş durmaz, hemen oraya bir balık getirir. Yunus üç gün üç gece balığın karnında misafir edilir. O sırada da dua eder. Çeşitli çizgi filmlerde balığın karnında bir masa, sandalye ve yatakla, bişr de gaz lambası eşliğinde kitap okuduğu görülürse de bunlar kesinlikle hurafedir. Aslolan balığın karnında çokça tespih çekip dua okuduğudur. *
Balığın karnında ettiği dua Hazreti Tevrat'ta yer alır. Burda Yunus cehennemin dibinden sesleniyorum demez ama ölüler diyarının bağrından sesleniyorum der. Çünkü henüz cehennem keşfedilmemiştir, dolayısıyla dibi de yoktur. *RAB'da ölüler diyarının bağrından seslenen Yunus'un sesine cevap verir ve balık onu karaya kusar.
Yunus nereye kusulmuştur sorusuna burdan cevap arayabiliriz. Tarşiş ile Yafa arası bir yer olabilir. Tabii balığın karnında geçen 3 gün boyunca nerelere seyahat etmişlerdir, bilemiyoruz. Ama balığın karnından çıkar çıkmaz Tanrı bizim tembel Yunus'a tekrar aynı emri verir: "Kalk, Ninova'ya git" Artık Yunus'un yapacağı birşey kalmamıştır. Kalkar Ninova'ya gider. Kent o kadar büyüktür ki, ancak üç günde dolaşılabilir. Ama Yunus kente geldiğinin ertesi günü lanet yağdırmaya başlar. "Kırk gün sonra Ninova yıkılacak" der.
Gördüğünüz gibi Yunus bir gün bile sabredip üç beş kişiye propaganda yapmamıştır. Muhammed Mekke'de 13 yıl uğraşmıştı halbuki. Tembel Yunus ise bir günde cazımış, veryansına başlamış.
Not: Arkası yarın..