Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Genel Forumlar > Politika

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 06-06-2012, 23:58
upuaut - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
upuaut upuaut isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 21 Jan 2010
Bulunduğu yer: Ancient Egypt
Mesajlar: 3.976
Standart Acaba Cumhuriyetimiz ABD sayesinde mi kuruldu da, hala ona köpeklik yapıyoruz?

AKP'yi NATO mu iktidar yaptı?


AKP'yi NATO mu iktidar yaptı? Tayyip Erdoğan bu soruya "Türkiye'de NATO'ya karşı olan hiçbir parti iktidar olamadı" yanıtını verdi. Sözcü Gazetesi, Erdoğan'ın Pakistan yolculuğu sırasında geçen bu konuşmaların sansürlendiğini yazdı.

Başbakan Tayyip Erdoğan "Türkiye'de NATO'ya karşı olan hiçbir parti iktidar olamadı" dedi.

Sözcü Gazetesi, Tayyip Erdoğan'ın Pakistan ve Kazakistan ziyareti sırasında geçen çarpıcı açıklamaların sansürlendiğini yazdı.

Erdoğan, seyahat sırasında uçakta bulunan gazetecilere açıklamalar yaptı. Bu açıklamalardan biri Erdoğan'ın NATO ile ilgili sözleri oldu. TGRT temsilcisi Nuri Elibol, "AKP'yi NATO mu iktidara getirdi?" diye sordu. Erdoğan bu soruya karşılık, NATO karşıtlarının hiçbir zaman iktidar olamadığını söyledi.

Türkiye'de NATO'ya karşı olan hiçbir parti iktidar olamadı. Sol partiler hep karşı çıktı. Tek başına iktidara gelemedi. Ama sağ partiler destek verdi, iktidar oldular.

Erdoğan, "10 yıldır Keçiören'de otuyorsunuz. Sıkılmadınız mı" sorusuna da "Çankaya'ya taşınırız" yanıtını verdi.

Başbakan'ın basın müşaviri Lütfüllah Göktaş, gazetecilere bu açıklamaları yazmamalarını söyledi. Gazeteciler de konuşmayı yazmama kararı aldı.

Kaynak: Resmi tıklarsan, görürsün.

Arkadaşlar, haberi gördünüz. Biliyoruz, Türkiye NATO'ya 1952'de girdiğinden beri adeta NATO'nun, pardon ABD'nin uydusu oldu. Bilmediğim ya da bilmediğimiz şey ise, acaba uydulaşma sürecinin ne kadar geriye gittiğidir. Bilirsiniz; Mustafa Kemal Paşa Sivas Kongresi'ne ABD'li gazetecileri ve senatörleri çağırmıştı. Bu olay NUTUK'da geçer ama Mustafa Kemal Paşa böyle bir görüşmenin yapılmış olduğunu hatırlamadığını söyler. Yıllar sonra tarihin tozlu sayfalarında kalmış bu olayı Hulki Cevizoğlu "1919'un Şifresi" adlı kitabında çok ama çok geç bir zaman sonra açıklar. Bu olayın olup olmadığını merak edenler için şu kaynağı da verebilirim: "ABD'li Gözüyle Sivas Kongresi Amerikan Mandası ve Gazeteci L.E. Browne'in Faaliyetleri"

Ha anacığım, ne diyorduk? Bize okul hayatımızda Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi derslerimizde bu olaydan hiç söz edilmedi. Acaba neden? Okulda öğrenmediğim bu olayı Hulki Cevizoğlu'nun kitabından öğrenince bir sevindim, bir sevindim ki sormayın. Fakat en büyük sevincim bu olayın şu sonucu göstermiş olmasıdır: Ülkemizde "Atatürk" adına yapılan ne tür zorbalık varsa, bunları yapanlar bizden (Türk) değil, kesinlikle Amerikalıdır. Çünkü zorbalık Atatürk'ten değil, bu sahtekarlardan geliyormuş.

Hatırlarsanız, Eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz bir Ergenekon soruşturması sırasında "Ben Ergenekoncu değilim, Amerikalıyım" diyerek ağzından gerçeği itiraf etmek zorunda kalmıştı.

Bu durumda şu soruyu sormanın tam sırasıdır: O zaman bu zorbalar nasıl oluyor da, bizi yönetebiliyor?

Bunu da bugün Başbakanımız sayesinde öğrenmiş olduk! Kendisini tebrik eder, başarılarının devamını dilerim. Çünkü Hz. Ali'nin "Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum" dediğine benzer, "Gerçek benim efendimdir. Kimin söylediği önemli değildir, önemli olan gerçeğin söylenmiş olmasıdır."

AKHENATON döneminde II. RAMSES'in Anılması

7. Yusuf babası Yakup'u getirip Firavun AKHENATON'un huzuruna çıkardı ve Yakup AKHENATON'u kutsadı.

8. Firavun AKHENATON, Yakup'a, "Kaç yaşındasın?" diye sordu.

9. Yakup, "Gurbet yıllarım 130 yılı buldu" diye yanıtladı, "Ama yıllar çabuk ve zorlu geçti. Atalarımın gurbet yılları kadar uzun sürmedi."

10. Sonra AKHENATON'u kutsayıp huzurundan ayrıldı.

11. Yusuf babasıyla kardeşlerini Mısır'a yerleştirdi; AKHENATON'un buyruğu uyarınca onlara ülkenin en iyi yerinde, Ramses bölgesinde mülk verdi.

Konu upuaut tarafından (07-06-2012 Saat 00:05 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 07-06-2012, 00:28
Sesli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Sesli Sesli isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 13 Apr 2012
Mesajlar: 1.172
Standart

Atatürk hakkında dostlar gibi düşmanların da sözleri vardır. Ancak lafı dolaştırıp da Atatürk'ün Amerikan mandasından yana olduğunu anlatmaya çalışanları bilmezdik.

Sayın Cevizoğlu'nun pek sözüne güvenilir bir kişi olmadığını ve de bilgi düzeyinin oldukça düşük kaldığını hiç bir enerji istemeyen hava ile çalışan otomobiller hakkındaki yayınlarından açıkça bilmekteyiz. Bütün fizikçiler kendisine bir enerji vermeden hiç bir devinimin alınamayacağını ne kadar anımsatmışsa da bir türlü ikna olmamıştı. Sonradan çözüm günü görmüştük ki, sözünü ettiği bir tüpe basınçlı hava sıkıştırılmakta ve bu basınçlı hava otomobilin silindirlerini devindirmektedir.
Bu basınçlı havanın elde edilmesi için harcanan enerjiyi sayın Cevizoğlu pek enerjiden saymıyormuş! Daha sonra da kendisine sayın Ecevitin parti başkanlığı verilmeye kalkışılmıştı.

Şimdi bütün bunlardan sonra sayın Cevizoğlu kim? Atatürk kim? Atatürk'e karşı söz söylemeye yeltenenler kim diye düşünmek dahi gereksiz.

Hiç mandacı bir adam tutup da TÜRKİYE CUMHURİYETİ diye bir yeni devlet kurar mıydı? Giderdi ABD'ye ve onlaın uzaktaki bir eyaleti olurdu. Bugünkü hükümetlerin yaptığı gibi...
Her parti başkanı Amerikaya gidiyor, icazet almak için . Atatürkün adını anarken daha dikkatli olmak gerek...Atatürk sadece ulusundan icazet almıştı.
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 07-06-2012, 00:34
upuaut - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
upuaut upuaut isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 21 Jan 2010
Bulunduğu yer: Ancient Egypt
Mesajlar: 3.976
Standart

Sesli´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Atatürk hakkında dostlar gibi düşmanların da sözleri vardır. Ancak lafı dolaştırıp da Atatürk'ün Amerikan mandasından yana olduğunu anlatmaya çalışanları bilmezdik.

Sayın Cevizoğlu'nun pek sözüne güvenilir bir kişi olmadığını ve de bilgi düzeyinin oldukça düşük kaldığını hiç bir enerji istemeyen hava ile çalışan otomobiller hakkındaki yayınlarından açıkça bilmekteyiz. Bütün fizikçiler kendisine bir enerji vermeden hiç bir devinimin alınamayacağını ne kadar anımsatmışsa da bir türlü ikna olmamıştı. Sonradan çözüm günü görmüştük ki, sözünü ettiği bir tüpe basınçlı hava sıkıştırılmakta ve bu basınçlı hava otomobilin silindirlerini devindirmektedir.
Bu basınçlı havanın elde edilmesi için harcanan enerjiyi sayın Cevizoğlu pek enerjiden saymıyormuş! Daha sonra da kendisine sayın Ecevitin parti başkanlığı verilmeye kalkışılmıştı.

Şimdi bütün bunlardan sonra sayın Cevizoğlu kim? Atatürk kim? Atatürk'e karşı söz söylemeye yeltenenler kim diye düşünmek dahi gereksiz.

Hiç mandacı bir adam tutup da TÜRKİYE CUMHURİYETİ diye bir yeni devlet kurar mıydı? Giderdi ABD'ye ve onlaın uzaktaki bir eyaleti olurdu. Bugünkü hükümetlerin yaptığı gibi...
Her parti başkanı Amerikaya gidiyor, icazet almak için . Atatürkün adını anarken daha dikkatli olmak gerek...Atatürk sadece ulusundan icazet almıştı.
Hayır, Atatürk ile bir sorunum yok ama bu konudaki gerçeğin de bilinmesi gerekir, diye düşünüyorum.

AKHENATON döneminde II. RAMSES'in Anılması

7. Yusuf babası Yakup'u getirip Firavun AKHENATON'un huzuruna çıkardı ve Yakup AKHENATON'u kutsadı.

8. Firavun AKHENATON, Yakup'a, "Kaç yaşındasın?" diye sordu.

9. Yakup, "Gurbet yıllarım 130 yılı buldu" diye yanıtladı, "Ama yıllar çabuk ve zorlu geçti. Atalarımın gurbet yılları kadar uzun sürmedi."

10. Sonra AKHENATON'u kutsayıp huzurundan ayrıldı.

11. Yusuf babasıyla kardeşlerini Mısır'a yerleştirdi; AKHENATON'un buyruğu uyarınca onlara ülkenin en iyi yerinde, Ramses bölgesinde mülk verdi.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 07-06-2012, 21:50
Mutezile - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Mutezile Mutezile isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 19 May 2005
Mesajlar: 2.806
Standart

Bu tip tarihi değerdeki saptamaların, gizli saklı gerçekleri ortaya çıkarmanın..

ancak gerçek dahilere kısmet olduğu gerçeğini tekrar ve yine hayıflanarak, kıskanarak idrak eden bizler..

ve yine yüce rabbimin bu nadir dehaları ve onların üstün yetenek ve feraset kuvvetlerini biz naciz, kemter kullardan..

ırak tutmamalarını şu mübarek perşembe akşamında niyaz eder..

ellerinizden öperimm anacım

‘Barışı sabote etmek için Türklerle savaştık. Öldük ve öldürdük… Sevr Antlaşması ve ‘büyük Ermenistan’ hayali gözlerimizi kör etti. Kandırıldık ve Rusya’ya bağlandık… Tehcir doğruydu ve gerekliydi…’

''Askerî operasyonlara katıldık. Kandırıldık ve Rusya’ya bağlandık. Tehcir doğruydu ve gerekliydi. Gerçekleri göremedik, olayların sebebi biziz. Türklerin millî mücadelesi haklıydı. Barışı reddetmemiz ve silahlanmamız büyük bir hataydı. ''
Ovanes Kaçaznuni (Ermenistan'ın 1. Başbakanı)
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 07-06-2012, 22:54
upuaut - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
upuaut upuaut isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 21 Jan 2010
Bulunduğu yer: Ancient Egypt
Mesajlar: 3.976
Standart

Bu tartışmayı ilk mesajımda gördüğünüz gibi Başbakan Tayyip Erdoğan'ın "Türkiye'de NATO'ya karşı olan hiçbir parti iktidar olamadı" sözü üzerine açtım.

Aslında bu söz kendi içinde büyük bir çelişki barındırır. Çünkü Türkiye NATO'ya 1952'de girdiğinden beri zaten NATO'ya karşı olamaz. Madem ki 60 yıldan beri NATO'nun bir üyesi, dolayısıyla bir müttefikisiyiz, o zaman Adnan Menderes Hükümeti'nden Tayyip Erdoğan Hükümeti'ne kadar hiçbir Türk Hükümeti NATO'ya karşı olamaz. Bu durumda Tayyip Erdoğan'ın "Türkiye'de NATO'ya karşı olan hiçbir parti iktidar olamadı" sözünün hiçbir geçerliliği yoktur. Öncelikle Başbakan'ın bunu bilmesi gerekir. Bilmiyorsa, Başbakanlık İşleri'nden önce tarihimizi öğrenmesi, ondan sonra konuşması lazım.

Burada hazır NATO'yu konuşuyorken Atatürk zamanındaki benzer örgütlenmelere bakmakta fayda vardır.

Bildiğiniz gibi Atatürk, 9 Şubat 1934'te Balkan Antantı ve 8 Temmuz 1937'de Sadabat Paktı kurulurken şu amaçlar gözetilmişti: Balkan Antantı ile;

1. Güçlenen Almanya ve İtalya’nın dünya barışını tehdit eden yayılmacı emelleri ve silahlanmaları Antant’ın kurulmasının en önemli nedenidir.
2. Türkiye bu antant ile Batı sınırının güvenliğini sağlamaya çalışmıştır.

Sadabad Paktı ile;

1. İtalya'nın (Mussolini), Asya ve Afrika’ya saldırma politikası Türkiye’yi İslam devletleri ile yakınlaştırmıştır.
2. Ortadoğu’da siyasal dayanışmayı amaçlayan çok taraflı ilk antlaşmadır.

ve her ikisiyle de bulunduğu bölgede barışı sağlama, dünya barışına katkıda bulunma ve savunma amacı gibi sebepler ile yapılmıştır. Bu da Türkiye’nin bölgedeki gücünü de kanıtlar.

Görüldüğü gibi, Atatürk bu örgütlerle Türkiye'nin sınır güvenliğini sağlamaya, dışarıdan gelecek tehlikeleri bertaraf etmeye, Ortadoğu'da siyasal dayanışmayı sağlamaya yani bölgede ve bu sayede dünya barışına katkıda bulunmaya çalışmıştır.

1. Bu örgütlenlemelerde hiçbir üye ülke, diğerinin iç işlerine karışmaz.
2. Üye ülkelerin hiçbirisi bu örgütlenmelerden birini yıkacak hükümet kurmaya gerek duymamıştır. Çünkü ilişkiler karşılıklı çıkar ve güvene dayalıdır. Bu nedenle bu örgütlenmelerde Tayyip Erdoğan'ın "Türkiye'de NATO'ya karşı olan hiçbir parti iktidar olamadı" sözünün söylenmesini bırakın, bahis konusu bile olmamıştır.

O zaman buradan şu sonuç çıkar: Tayyip Erdoğan'ın bu sözü NATO'nun amacı dışında, kendi siyasal çıkarı için şöylemiştir. Zaten Cüneyt Zapsu'nun kendisi için "Bu adamı deliğe süpürmeyin!" sözü, onun nasıl biri olduğunu özetler.

Benzer sözler Adnan Menderes ve Turgut Özal için de söylenmiştir. Tayyip Erdoğan ile bu ikisi "İhanet Triadı"nı oluştururlar.

Şimdi gelelim, şu Hulki Cevizoğlu "1919'un Şifresi" adlı kitabında söylediklerine.

Onun bu kitapta bahsettiği konulardan biri de, Atatürk'ün Sivas Kongresi öncesinde görüşmüş olmasıdır. NUTUK'da Rauf Bey'in Amerika'da aleyhimize çıkan haberler üzerine Amerika'ya bir mektup gönderdiğinden bahsedilir. Atatürk ise ORİJİNAL NUTUK'da Amerika'ya böyle bir mektubun gönderildiğinden haberinin olmadığını söyler. Bu mektup daha sonra Zaman gazetesinin bir köşesinde Mustafa Armağan "Unutturulmak İstenen Mektup" makalesiyle ele alır. Linki tıkladığınızda, bu makalenin altındaki yorumlardan Atatürk'ün Amerikan Mandacılığı'nı mı benimsediği sorususuna yol açmıştır.

Hayır, böyle bir şey sözkonusu bile değil. Büyük Atatürk ama her konuda büyük olan Atatürk, Milli Mücadelemiz'de Amerika'da hakkımızda aleyhimide çıkan haberler üzerine kendisine bildirilmiş ve bundan dolayı derin bir üzüntü duymuş olacak ki, Rauf Bey'e bir emir vermiş ve o da bir mektup yazarak General Harbord Heyeti'ni Sivas Kongresi öncesi davet ediyor.

Bu heyetin Sivas'a gelişi 28 Eylül 1919 tarihli İrade-i Milliye gazetesinin 2. sayfasında şöyle geçer: “Üç general ve müteaddid küçük rütbeli zâbitandan mürekkeb Amerikalı General Harbord’un riyâseti altındaki hey’et, şehr-i hâlin 21. günü Sıvas’a muvâsalat etmiş ve bir gece kalarak Erzurum’a hareket etmiştir."

Biz Atatürk'ün bu heyetle görüşmesini şu kaynaklardan öğreniyoruz:

1. Nutuk,
2. Kâzım Karabekir’in Hatıratları,
3. Rauf Orbay’ın Hatıraları,
4. Sıvas Kongresi Tutanakları.

Bu görüşme hakkında Nutuk’ta geçen şu ifade kafaları karıştırmıştır:

"Kongre divan riyasetinin [başkanlığının] imzalarıyla bu yolda bir mektup tesvid olunduğunu [müsveddesinin hazırlandığını] hatırlıyorsam da, bu mektubun gönderilebilip gönderilmediğini pek iyi hatırlamıyorum. Esasen bu mektuba suret-i mahsusada [özel olarak] ehemmiyet atf etmiş değildim."

Bence, Atatürk'ün NUTUK'daki bu ifadesi gayet açıktır. Atatürk bu görüşmeden memnun olmamıştır; öyle ki hatırlamak bile istememiştir. Çünkü görüşme isteği kendisinden değil, Amerika'nın aleyhimizde haberler yaparak bizi rahatsız etmesinden dolayı ortaya çıkan hoş olmayan durumu sonlandırmak üzere gönderilen bir mektup vardır. Kendisi sadece bu heyetle görüşmüş ama bunun dışında başka bir görevde bulunmamıştır. Doğaldır; Atatürk 100'lerce görüşme yapıyor ve bunlardan birini hatırlamıyor. Belki de hatırlamak istemiyor, çünkü bu görüşmenin Milli Mücadelemiz'e doğrudan bir katkısı yok.

Asıl sorun, Atatürk'ün bu görüşmeyi hatırlayamaması değil, bir Cemaat gazetesi olarak bilinen Zaman gazetesinin bundan kendine bir paye biçmeye çalışmış olmasıdır. Atatürk isteseydi, zamanında bunların kökünü tamamen kazırdı ama bu gibi hinoğlu hinlerin kökünü kazımayı sonsuz güveni olan Türk Milleti'ne bırakmıştır. Olay bundan ibarettir.

Şimdi, bu olay nedeniyle suçlarımızı teker sayarsak şu sonuçlar çıkar:

1. Hulki Cevizoğlu'nun Atatürk'ü sevdiğinden hiç şüphem yoktur. O, yalnızca Cumhuriyet Tarihimizin karanlıkta kalmış yanlarını "1919'un Şifresi" adlı kitapta anlatmayı kendisine görev edinmiştir.

Bilirsiniz; Hulki Cevizoğlu bir kitap yazmadan önce saatler süren açık oturumlar yapar ve ondan sonra bu açık oturumların sonuçlarını kitaplaştırır.

2. Ben de hata yapmadım, çünkü bundan sonraki maddede her şey netleşecek. Yalnızca, bu maddeki ülke yönetimi buhranı nedeniyle eğer Cumhuriyet Tarihimiz'de gizli kalan şeyler varsa, bunların aydınlanması yönünde alel acele bir hata yapmış olabilirim.

3. NATO'ya 1952'de girdiğimizden beri başımıza Adnan Menderes-Turgut Özel-Tayyip Erdoğan ihanet tiradı (üçlüsü) gelmiş ve herbiri en 10'ar yıl hüküm sürmüştür. Yani Türkiye'de NATO'ya üye olduğumuz 60 yılın yarısından fazlasında bunlar hükümet olmuşlardır. Bunlar kendi iktidarları için geçmişimizi karalamak dahil her türlü ihanette bulunmuşlardır.

AKHENATON döneminde II. RAMSES'in Anılması

7. Yusuf babası Yakup'u getirip Firavun AKHENATON'un huzuruna çıkardı ve Yakup AKHENATON'u kutsadı.

8. Firavun AKHENATON, Yakup'a, "Kaç yaşındasın?" diye sordu.

9. Yakup, "Gurbet yıllarım 130 yılı buldu" diye yanıtladı, "Ama yıllar çabuk ve zorlu geçti. Atalarımın gurbet yılları kadar uzun sürmedi."

10. Sonra AKHENATON'u kutsayıp huzurundan ayrıldı.

11. Yusuf babasıyla kardeşlerini Mısır'a yerleştirdi; AKHENATON'un buyruğu uyarınca onlara ülkenin en iyi yerinde, Ramses bölgesinde mülk verdi.
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 08-06-2012, 00:48
Sesli - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Sesli Sesli isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 13 Apr 2012
Mesajlar: 1.172
Standart

upuaut´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Hayır, Atatürk ile bir sorunum yok ama bu konudaki gerçeğin de bilinmesi gerekir, diye düşünüyorum.
Hangi gerçek? Mandacılıkla Atatürk'ün ilgisi ne? Mandacı bunca savaşı yönetir ve yedi düvelle savaşır mıydı?

Atatürk yıkılmış batmış bir devletin külleri üzerinden yani SEVR denilen bir beladan bu ülkeyi çıkarmış, kurtarmış bir kahraman, eğer bir takım gazeteciler Atatürk hakkında ileri geri konuşmuşlarsa, biz bu abuklamaları yutacak kadar saf mıyız?

Yatın kalkın, Atatürk'e teşekkür edein. Tabii TÜRKLÜĞÜ kabul ediyorsanız. Hayır diyorsanız, tüm düşmanlar gibi size de güler geçeriz...
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 08-06-2012, 08:04
upuaut - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
upuaut upuaut isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 21 Jan 2010
Bulunduğu yer: Ancient Egypt
Mesajlar: 3.976
Standart

Sesli´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Hangi gerçek? Mandacılıkla Atatürk'ün ilgisi ne? Mandacı bunca savaşı yönetir ve yedi düvelle savaşır mıydı?

Atatürk yıkılmış batmış bir devletin külleri üzerinden yani SEVR denilen bir beladan bu ülkeyi çıkarmış, kurtarmış bir kahraman, eğer bir takım gazeteciler Atatürk hakkında ileri geri konuşmuşlarsa, biz bu abuklamaları yutacak kadar saf mıyız?

Yatın kalkın, Atatürk'e teşekkür edein. Tabii TÜRKLÜĞÜ kabul ediyorsanız. Hayır diyorsanız, tüm düşmanlar gibi size de güler geçeriz...
Kardeşim, sen beni "Ben Ergenekoncu değilim, Amerikalıyım" diyen Kemal Gürüz ile karıştırdın galiba. Atatürk'e, Türklüğe ihanet noktasında o kadar ilerde değilim. Herhalde son mesajımı okumadın galiba.

Ama şu da var güzel kardeşim: "Atatürk" adı öyle çevreler tarafından kullanıldı ki bu milleti kusma noktasına getirdiler. Oysa Atatürk ne onların kimsesi, ne de bir başkasın. Atatürk Türk Milleti'ne mal olmuş büyük bir şahsiyettir.

Ben bu durumun da, hani ister gerçek ister sahte olsun her bulguda "Bu, Ergenekoncuların işi" derler ya, "Amerikalılar'ın işi" olduğunu düşünüyorum. Çünkü ülkemizde son 60 yıldır ne tür kötülük olduysa, hep ordan gelmiştir.

Hodri Meydan

Bence, biz her şeyden önce son 60 yıldır Türkiye'deki tüm hükümetlerin Amerika'ya nasıl bağlı kaldıklarını ve halkımızın neden buna kayıtsız kaldığını tartışsak daha doğru olur.

Önce bu soruya doğru yanıt verelim, ondan sonra Atatürk'ün bu konuda yaptığını tartışalım. Eğer bu tartışmaya girersek; bir önceki mesajımda Atatürk'ün bir suçu olmadığını, bütün herşeyin bir Cemaatçinin tertibi olduğunu dile getirmiştim.

AKHENATON döneminde II. RAMSES'in Anılması

7. Yusuf babası Yakup'u getirip Firavun AKHENATON'un huzuruna çıkardı ve Yakup AKHENATON'u kutsadı.

8. Firavun AKHENATON, Yakup'a, "Kaç yaşındasın?" diye sordu.

9. Yakup, "Gurbet yıllarım 130 yılı buldu" diye yanıtladı, "Ama yıllar çabuk ve zorlu geçti. Atalarımın gurbet yılları kadar uzun sürmedi."

10. Sonra AKHENATON'u kutsayıp huzurundan ayrıldı.

11. Yusuf babasıyla kardeşlerini Mısır'a yerleştirdi; AKHENATON'un buyruğu uyarınca onlara ülkenin en iyi yerinde, Ramses bölgesinde mülk verdi.
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 08-06-2012, 14:18
Varta Varta isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 14 Sep 2008
Mesajlar: 54
Standart

upuaut´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Kardeşim, sen beni "Ben Ergenekoncu değilim, Amerikalıyım" diyen Kemal Gürüz ile karıştırdın galiba. Atatürk'e, Türklüğe ihanet noktasında o kadar ilerde değilim. Herhalde son mesajımı okumadın galiba.

Ama şu da var güzel kardeşim: "Atatürk" adı öyle çevreler tarafından kullanıldı ki bu milleti kusma noktasına getirdiler. Oysa Atatürk ne onların kimsesi, ne de bir başkasın. Atatürk Türk Milleti'ne mal olmuş büyük bir şahsiyettir.

Ben bu durumun da, hani ister gerçek ister sahte olsun her bulguda "Bu, Ergenekoncuların işi" derler ya, "Amerikalılar'ın işi" olduğunu düşünüyorum. Çünkü ülkemizde son 60 yıldır ne tür kötülük olduysa, hep ordan gelmiştir.

Hodri Meydan

Bence, biz her şeyden önce son 60 yıldır Türkiye'deki tüm hükümetlerin Amerika'ya nasıl bağlı kaldıklarını ve halkımızın neden buna kayıtsız kaldığını tartışsak daha doğru olur.

Önce bu soruya doğru yanıt verelim, ondan sonra Atatürk'ün bu konuda yaptığını tartışalım. Eğer bu tartışmaya girersek; bir önceki mesajımda Atatürk'ün bir suçu olmadığını, bütün herşeyin bir Cemaatçinin tertibi olduğunu dile getirmiştim.
2.Dünya Savaşı'ndan sonra Sovyet işgali gerçek bir tehlikemiydi?...Eğer cevap evet ise Nato'dan başka bir alternatif varmıydı?...Halk'a gelince bu süreçlerde bir tavır koyacak yapılanma vamıydıki sesini çıkarsa idi...Gerçek burjuvası olmayan toplumlarda Devlete karşı, halkın boynu hep bükükdür...
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 08-06-2012, 15:39
upuaut - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
upuaut upuaut isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 21 Jan 2010
Bulunduğu yer: Ancient Egypt
Mesajlar: 3.976
Standart

Varta´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
2.Dünya Savaşı'ndan sonra Sovyet işgali gerçek bir tehlikemiydi?...Eğer cevap evet ise Nato'dan başka bir alternatif varmıydı?...Halk'a gelince bu süreçlerde bir tavır koyacak yapılanma vamıydıki sesini çıkarsa idi...Gerçek burjuvası olmayan toplumlarda Devlete karşı, halkın boynu hep bükükdür...
Kardeşim, gerçekten can alıcı sorular soruyorsun. Söylediklerinin tamamına katılıyorum. Ve fakat, eğer sen böyle bir süreç içine gireceksen, "Türkiye Cumhuriyeti" adı altında yeni bir devlet kurmayacaksın. Zaten bu yeni devleti kurarken, Mili Mücadele esnasında Lenin'e gidip silah almış ve bu silahlarla mücadeleyi, o da zar zor, kazanmışsın. O zaman da hep büyüklüğüyle övündüğümüz Atatürk'ün gerçekten bir "Baba" gibi ülkesinin geleceğini sağlam temeller üzerine kurması gerekiyordu. Batılılar, ona "ATA" adını vermemizle "Türkler'in Babası ya da Atası" olduğunun gayet bilincindedirler.

Bir baba nasıl ki kendi çocuklarının geleceğinin iyi olması için, sağlam temeller üzerinde bir gelecek tasarlıyorsa, aynı şekilde Atatürk'ün de Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceğini sarsılmaz bir temel üzerinde kurmalıydı.

Baba dediğimiz kişi böyle olmalı. Öyle, yol Sovyetler Türkiye'yi işgal edecekmiş de, sonra biz korkup NATO denilen bir saçmalığın şemsiyesi altına girip kendimizi kurtardık sanacağız. Geç bunları, boş işler.

Ne yazık ki biz Türk Milleti olarak iyi bir evlat olmadığımız için ve Atatürk de bu duruma önlem alamadığı ya da almış olsa bile bizi bir spastik çocuk gibi sorunlarımızla yüzüstü bıraktığı için hepimiz suçluyuz.

Şu söz Atatürk'e aittir:

"Bir millet esir yaşamaktansa, mahvolsun daha iyidir."

10 yıl geçti, başarı adına hala bir tık yok! Neden acaba? Başımızdakiler spastik de ondan. Halkın yarısı da öyle.

AKHENATON döneminde II. RAMSES'in Anılması

7. Yusuf babası Yakup'u getirip Firavun AKHENATON'un huzuruna çıkardı ve Yakup AKHENATON'u kutsadı.

8. Firavun AKHENATON, Yakup'a, "Kaç yaşındasın?" diye sordu.

9. Yakup, "Gurbet yıllarım 130 yılı buldu" diye yanıtladı, "Ama yıllar çabuk ve zorlu geçti. Atalarımın gurbet yılları kadar uzun sürmedi."

10. Sonra AKHENATON'u kutsayıp huzurundan ayrıldı.

11. Yusuf babasıyla kardeşlerini Mısır'a yerleştirdi; AKHENATON'un buyruğu uyarınca onlara ülkenin en iyi yerinde, Ramses bölgesinde mülk verdi.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Şeriat mahkemesi kuruldu Karlı Kayın İslam 16 27-02-2017 13:03
Site İçi Arama Motorumuz Kuruldu Servis Şartları & Site Duyuruları 1 01-09-2006 10:30

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 23:07 .