...
Çünkü tarih derslerinde 1938'den sonrası anlatılmazdı. 1938'de Atatürk ölmüş, zaman durmuş, tarih bitmiş gibiydi bizim için! Tarihimizin en yakın dönemleri adeta "karanlık çağ" gibiydi. 1071'de neler olduğunu bilirdik de, 1950'de neler olduğunu bilmezdik. 500 yıl önce yaşamış Fatih'i az çok tanırdık da, 60 yıl önce yaşamış Menderes'i tanımazdık. Sanki birileri 1938'den sonrasını öğrenmemizi istemiyor gibiydi.
...
Aslında bu işin temeli 1949 yılına kadar gidiyor. Çünkü tarih dersleri başta olmak üzere Türkiye'de, okullarda hangi derslerin, hangi kitapların, ne şekilde okutulacağına kadar eğitimle ilgili temel politikalara karar vericiler arasında 1949'dan bugüne ABD'nin çok önemli bir yeri vardır. "Nasıl yani?" dediğinizi duyar gibiyim!
Şöyle ki:
27 Aralık 1949 tarihinde
"Türkiye ve ABD hükümetleri Arasında Eğitim Komisyonu Kurulması Hakkında Antlaşma" imzalanmıştır.
Antlaşmanın 1. maddesine göre Türkiye'de
"Birleşik Devletler Eğitim Komisyonu" adıyla bir eğitim komisyonu kurulacaktır. Komisyonun giderleri Türkiye'nin ABD'ye olan borcundan karşılanacaktır. Komisyonun amacı,
"Eğitim programının idaresini kolaylaştırmaktır."
Komisyon, dördü Türk, dördü Amerikalı sekiz üyeden oluşacak, başkanı da
ABD büyükelçisi olacaktır. ABD'li üyeleri ABD dışişleri bakanı atayacaktır. Komisyon doğrudan doğruya ABD dışişleri bakanlığına bağlı ve onun denetiminde olacaktır. Komisyonun veznedarını bile ABD dışişleri bakanı onaylayacaktır.
Komisyon, yabancıların verecekleri burslar için hoca, araştırmacı ve öğrenci önerecek, eğitim programları düzenleyecek ve Amerikalıların Türk eğitim sistemi içinde nerede ve nasıl görev yapacaklarını belirleyecektir.
...
Bu eğitim anlaşmasının TBMM'de onanması için hazırlanan yasanın gerekçesinde şöyle denilmiştir:
"Amerika hükümeti, harpten sonra ordusunun elinde kalan fazla malzemenin satışı için müteaddit devletlerle anlaşmalar yapmış ve gerek bu devletleri mezkur satışların hasılatını dolar olarak ödemek külfetinden kurtarmak, gerekse bu vesile ile Amerikan kültürünü yaymak gayesiyle anlaşmalarla tahassul eden alacakların bu memleketlerde kültürel gayelere sarfını temin edecek kültür anlaşmaları imzalamıştır."
Bu 1949 tarihli eğitim anlaşması girişimini ABD senato üyelerinden Fulbright başlattığından bu tür anlaşmalara "
Fulbright Anlaşmaları" denilmiştir.
Türk eğitim sistemini her yönüyle Amerikalı uzmanların ve ABD dışişleri bakanlığının kontrolüne bırakan bu 1949 tarihli eğitim anlaşması Türkiye'nin herşeyden önce "
tam bağımsızlığını" kaybettiğini göstermektedir.
"
Amerikan kültürünü yaymak gayesiyle" imzalandığı açık seçik şekilde ifade edilen bu anlaşmadan sonra Atatürk'ün, Türk Tarihini, Türk Dilini, Türk Kültürünü açığa çıkarıp yaymak için geliştirdiği
Türk Tarih ve Dil Tezleri yok edilmeye başlanmıştır.
__________________________________
Sinan Meydan, El-Cevap, İstanbul 2013, İnkılap Kitabevi, s:25-26