Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam > Önerdiğimiz Başlıklar

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 31-10-2009, 16:15
VraeL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
VraeL VraeL isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 28 Mar 2009
Mesajlar: 1.840
Standart Semavi Dinlerin Sümer'deki Kökeni 2

SEMAVİ DİNLERİN SÜMER'DEKİ KÖKENİ -2

(Birinci bölüm için bkz. => Semavi dinlerin Sümer'deki Kökeni -1)

Semavi Dinlerin Sümer’deki Kökeni adlı yazım devam edecek demiştim. Kaldığımız yerden devam ediyorum da.

Geçtiğimiz yazımda daha uzun detaylı konulara yer verirken bu yazım daha ufak benzerlikler ve detaylar üzerine olacaktır. Bu yüzden kendimden pek fazla bir şey katmayacağım, Muazzez Hanım oldukça net ve öz bir şekilde bahsetmiş ve açıklamış bir çok konuyu.

Ayrıca geçtiğimiz yazım üzerine birçok eleştiri ve karşıt tez aldım. Bu tezler genel olarak semavi dinlerin tanrısı olan Allah’ın/Yehova’nın Sümerlere geçmişte bir din gönderdiği bu yüzden benzerlikler olduğu ve benzerliklerin arasındaki çeşitli farklıkların var olmasının sebebinin ise bu dinin zamanla yozlaştığı fikrine dayanmakta. Tabi bu tezlere dair karşıt tezlerimizde ayrı bir yazı olarak gelecek.

Benzerliklere başlayalım.


“İSA’NIN TANRININ OĞLU OLMASI” SÜMERLERDEN GELME


İsa ile ilgili bu başlığı Muazzez İlmiye Çığ’ın kitabındaki yazılanlara bakarak kendi anlatımım ile kaleme alıyorum.

Sümerler de çok ilginç bir anlayış var. Sümer rahibelerinin çocuk doğurması yasaktı. Evlilik serbestti ama çocuk yapmamak şartıyla. Çünkü rahibelerden doğan çocuklar “Tanrının Çocuğu” olarak görülüyordu. Bu anlayış ve Kuran’daki bir ayet İsa’nın neden “Tanrının Çocuğu” olarak görüldüğünü çok iyi şekilde anlamamıza yardımcı olmuş oluyor.

Âli İmrân Suresi, ayet 35-37:
"İmran'ın karısı şöyle demişti 'Rabbim karnımdakini azatlı bir kul olarak sana adadım. Adağımı kabul buyur. Rabbim onu kız doğurdum, ona Meryem adını verdim. Kovulmuş şeytana karşı onu ve soyunu sana ısmarlıyorum' dedi. Rabbi onu hüsnükabul gösterdi ve güzel bir bitki gibi yetiştirdi. Zekeriya'yı (teyzesinin kocasını) Rabbi onun bakımı ile görevlendirdi. Zekeriya onun yanına, mabede her gelişinde orada bir rızk bulur 'bu sana nereden geliyor?' derdi. O da 'Allah tarafından' derdi."

Yukarıdaki ayete baktığımızda Meryem’in zamanında Mabetler olduğu anlaşılmaktır. (Tevrat ve İncil'de de mabetlerin bulunduğu yazılı.) Meryem ise mabet’e adanmış ve Mabette yetişmiş bir kızdı. Bir şekilde (bazı kitaplara göre de nişanlısı Yusuf’tan) hamile kaldığında çocuğunu gidip ücra bir yerde doğurmuş olmalı, çünkü çocuğunun “Tanrının Çocuğu” diye öldürülmesinden korkuyordu. Böylece İsa’ya büyüyene kadar “Tanrının oğlu” olduğuna inandırılması, "ben Tanrının oğluyum" diyerek ortaya çıkmasına ve böylece öldürülmesine sebebiyet vermiş olmalı.

Muazzez İlmiye Çığ kitabında konunun sonunda şunları belirtiyor:
Mezopotmaya'da eski çağlardan başlayarak Yeni Babil devrine kadar adak olarak veya kıtlıktan korumak üzere çocuklar mabede verilirdi. Meryem hikâyesinde bu geleneğin sürdüğü anlaşılıyor. (L.O. Oppenheim, Ancient Mesopotamia, Chicago, 1964, s. 107.)”


“KUTSAL GÜN İNANCI”DA SÜMERLERDEN GELME


Direk Muazzez İlmiye Çığ’dan alıntı yapıyorum:

Sümerlilerde, okul tabletlerine göre 6 gün çalışma, 7.gün dinlenme var. Bu Yahudilere sabbat olarak geçmiş. On emirde “Sabbat’ı düşün, onu kutsal gün olarak gör!” deniyor. 6 gün çalışıp yedinci gün Tanrıya adanmış bir dinlenme günü oluyor. Yahudilere ve Kur´an’a göre Tanrı 6 günde dünyayı yaratıp yedinci gün dinlemiş. Bu günün cumartesi olması da Babillilerden geçmiş. Babilliler her ayın 7. gününde (Şapatu) bir kutlama yaparlardı. Bu üzgünlüğü ve nefis terbiyesini ifade eden ve Satürn gezegenine adanmış bir gündü, (Satürday, Satürn gezegeninden gelen bir gün adı, yani cumartesi). Satürn kötü güçlerin temsilcisi idi. Yahudiler bu günün anlamını değiştirerek onu neşeli bir hale koymuşlardır. Onlar cumartesi gününü Tanrıya dua ederek, kitaplar okuyarak çeşitli eğlencelerle geçirirler ve en ufak bir işe el sürmezler. İslamiyet’e bu gün Cuma’ya dönüştürülerek daha hafifletilmiş kuralla alınmıştır


“ÖRTÜNME VE BAŞ ÖRTÜSÜ”DE SÜMERDEN GELME


Muazzez İlmiye çığ bu konuda diyor ki:

Sümer tapınaklarında rahibeler genel kadın görevi yapıyorlardı. Bunlar Tanrı namına seks yaptıklarından kutsal sayılmış ve diğer kadınlardan ayrılmaları için başları örttürülmüştür.(24) Daha sonraları, İÖ 1500 yıllarında bir Asur Kralı, yaptığı bir kanunun kırkıncı maddesi ile evli ve dul kadınları da başlarını örtmeye mecbur etmiştir. Fakat kızlar, cariyeler ve sokak fahişelerinin örtünmesi yasak; örtünürlerse ceza var. (Prof. Mebrure Tosun-Doç. Dr. Kadriye Yalçav, Sümer, Babil, Asur Kanunları ve Ammi-Aduqa Fermanı, Ankara, 1975, s.252, madde 40.) Böylece meşru seks yapan evli ve dul kadınları da mabet fahişeleri düzeyinde saymışlardır.Bu gelenek Yahudilere geçmiş, dindar Yahudi kadınları evlenince saçlarını traş ettirip bir peruk veya başörtüsü ile başlarını örtmüşler. Hıristiyanlıkta rahibeler aynı şekilde başlarını örtüyorlar. İlginç olanı Tevrat'ın son yazıldığı zamana kadar Yahudiler arasında Tanrı namına fuhuş yapan kadın ve erkekler varmış. Tevrat Tesniye 23: 18'de "İsrailoğullanndan ve kızlarından kendilerini fuhşa vakfetmiş kimseler olmayacaktır. Kadınlar! Fuhşun ücretini herhangi bir adak için Allah'ın Rabbin mabedine getirmeyeceksin, çünkü bunların ikisi de Allah'ın Rabbe mekruhtur" şeklinde yazılıyor. Yahudi fahişeleri yüzlerine peçe koyuyorlarmış. (Tevrat, Tekvin 38:15.)(25) Bunun Araplarda da olduğunu duydum; ama yazılı bir kanıt bulamadım. İslam'a örtünme, erkekten kaçma şeklinde geçmiş. Buna karşın erkeksiz bir yerde Kur'an okunurken veya dua ederken kadınların başını örtmesi, Sümer geleneğinin bir devamıdır.

(24) Hartmut Schmökel, Kulturgeschichte des Altenorient, Stuttgart, 1961, s.37.
(25) Tekvin 38: 5-26'da bulunan hikâye bunu açıklıyor. Buna göre, Yahuda'nın oğlu ölüyor. Geleneğe göre gelinini ikinci oğluna veriyor. O da ölünce adam üçüncü oğluna almıyor gelinini. Buna kızan gelin dulluk elbisesini çıkarıyor. Yüzüne peçe takıp kendisini fahişe gibi yaparak kaynatası ile yatıyor. Karşılığında kadın adamın mührünü, kuşağını ve değneğini istiyor. Kadın gebe kalıyor; bunlarla, çocuğun kaynatasından olduğunu kanıtlıyor.

Kur'an'da Örtünmeyle İlgili Ayetler

A'râf Suresi, ayet 26-27:
"Ey Ademoğulları! Size çirkin yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise indirdik. Tekva (iman) elbisesi ise daha hayırlıdır. Ey Ademoğulları! Her mescide gidişinizde ziynetli elbiseler giyinin. Yiyin için, fakat israf etmeyin."

Nur Suresi, ayet 31:
"Mümin kadınlara söyle: Gözlerini korusunlar, namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere ziynetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini yakalarının üstüne örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları ellerinin altında bulunan, erkeklerden kadına ihtiyacı kalmamış hizmetçiler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına ziynetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları ziynetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar."



HAVVA’NIN KABURGADAN YARATILMASI”DA SÜMERDEN GELME


Muazzez İlmiye Çığ bu konuda şunları söylüyor:

Sumer'de, Dilmun adında, saf, temiz, parlak Tanrıların yaşadığı bir ülke var. Hastalık ve ölüm bilinmeyen yaşam ülkesi. Fakat orada su yok. Su Tanrısı, Güneş Tanrısına yerden su çıkararak orasını tatlı su ile doldurmasını söylüyor. Güneş Tanrısı söyleneni yapıyor. Böylece Dilmun meyve bahçeleri, tarlaları ve çayırları ile Tanrıların bahçesi haline geliyor. Bu cennet bahçesinde Yer Tanrıçası 8 bitki yetiştiriyor. Bu ağaçlar meyvelenince Bilgelik Tanrısı Enki her birinden tadıyor. Buna Yer Tanrıçası çok kızıyor, Tanrıyı ölümle lanetleyerek ortadan yok oluyor. Bilgelik Tanrısı çok ağır hastalanıyor. Diğer Tanrılar büyük güçlüklerle Yer Tanrıçasını bularak Bilgelik Tanrısını iyi etmesi için yalvarıyorlar. Tanrıça, Tanrının 8 bitkiye karşı hasta olan 8 organı için birer Tanrı yaratıyor. İlginç olan, yaratılan Tanrılardan beşi Tanrıça (bu doktorlukta ilk uzmanlaşmayı da göstermesi bakımından önemli). Hasta olan organlardan biri kaburga. Onu iyi eden Tanrıçanın adı, "kaburganın hanımı
anlamına gelen Ninti dir. Bu kelimede Nin hanım, ti kaburgadır. Ti'nin bir anlamı da hayat'tır.

Eğer ikinci anlamıyla tercüme edersek Tanrıçanın adı "hayatın hanımı" olur (31)

Bu hikâye Tevrat'ta da var: (Tekvin 2:5-23.)

"Ve henüz yerde bir kır fıdanı yoktu ve bir kır otu henüz bitmemişti; çünkü Rab Allah yerin üzerine yağmur yağdırmamıştı ve toprağı işlemek için adamı yoktu ve yerden buğu yükseldi ve bütün toprağı suladı. Ve Rab Allah yerin toprağından Adamı yaptı ve onun burnuna hayat nefesini üfledi ve adam yaşayan can oldu. Ve Rab Allah şarka doğru Aden'de bir bahçe dikti ve Adam'ı oraya koydu ve Rab Allah, görünüşü güzel ve yenilmesi iyi olan her ağacı ve bahçenin ortasına da hayat ağacını, iyilik ve kötülüğü bilme ağacını yerden bitirdi ve bahçeyi sulamak için Aden'den bir ırmak çıktı ve oradan bölünerek dört kol oldu: (Bunlardan ikisi Dicle ve Fırat-M.İ.Ç.) Ve Rab Allah baksın ve onu korusun diye Adam'ı oraya koydu ve Rab Allah Adam'a, 'bahçenin her ağacından ye, fakat iyilik, kötülük bilme ağacından yemeyeceksin, yersen ölürsün' dedi. Ve Rab Adam'ı yalnız bırakmamak için bütün hayvanları topraktan yaptı ve onlara ad koymak için Adam'ı getirdi. Fakat Adam yalnız idi. Rab Adam'a derin bir uyku
verdi, onun kaburga kemiklerinden birini aldı, ondan bir kadın yaptı ve onu adama getirdi ve adam dedi: Şimdi bu benim kemiklerimden kemik ve etimden ettir, buna nisa denilecek."

Bundan sonra yılanın kadını kandırarak yasak meyveyi yedirdiği ve bahçede olan Allah ile konuşmaları geliyor. Allah yılanı lanetliyor. Allah, Adem (burada Adam yerine Adem deniyor)(32) ve karısına giymeleri için kaftan yapıyor. Kadını ağrılı çok çocuk yapması ve Adem'i de toprakla uğraşması ile cezalandırarak onları Aden bahçesinden kovuyor. Buraya kadar nedense karısının adı verilmemiş. Ancak dördüncü babın başında, karısının adının Havva olduğu ve Habil, Kain'i doğurduğu yazılı.

Görüldüğü gibi Tevrat'ta (bap 1:27) yaratılışın altıncı ve son gününde Allah insanı erkek ve dişi yaratmış olduğu halde, Adam'ı tekrar yerin toprağından, eşini de onun kaburgasından yaratıyor. Buna göre bap 2: 4-23'te anlatılanlar, Sumer hikâyesinden alınmadır.



Evet. Buradan sonra vereceğim benzerlikler ayrı ayrı başlıklar halinde değil, tek başlık altında olacaklar. Sebebi kısa olmalarından dolayı. Fakat kısa olduklarına bakmayın, oldukça çarpıcılar.



KISA KISA DİĞER ÇARPICI BENZERLİKLER

Bu başlık altında kendimden hiçbirşey eklemiyorum. Direk Muazzez Hanımın kitabından alıntı yapacağım.

Sinagoglar, Kiliseler ve Camiler:Sümer´de kralların nasıl sarayları varsa tanrıların da öyle evleri olmalıydı. Bunun için “Tanrı evi” adı altında görkemli tapınaklar, yanlarında Tanrılarla insanları yaklaştırdığı düşünülen basamaklı kuleler yapılmıştı. Daha sonra bu Tanrı evleri sinagoglara, kiliseler, camilere dönüştü.(3) Camilerin ve mineralerin üstündeki yarım ay, Sümer Ay Tanrısının sembolüdür.(4)

(3) Sümer´deki “Tanrı evi” deyimi, Kur’an´da “Allah mescitleri” (Tevde Suresi, ayet 17, 18) şeklinde bulunmaktadır. Sümer´de mabet ve saray anlamına gelen “e.gal” kelimesi Tevrat´da “hegal” olmuştur.
(4) Sümer dininde Ay kültünün önemli bir yeri vardır. Ayın ilk göründüğü gün, 15 günlük olduğu ve görünmediği günlerde törenler yapılır, hatta bazı yiyecekler yenilmezdi. İslamiyet’te de oruç ve bayramlar Ayın görüşüne göre düzenlenmiştir.

Musanın Tanrı’dan Kanunu Alışı:
Sümer kanunu, Babil Kralı Hammurabi´nin yaptığı kanuna temel olmuş, ondan Musa´nın ve Yahudi kanunu, ondan da İslam kanunu etkilenmiştir. Hammurabi´nin (İÖ 1750) Güneş Tanrısından kanunu alışı, Musa´nın Tanrıdan kanunu alışına örnek olmuştur. İlginç olanı İslam´da hukukun, anca Arapların Irak topraklarını ele geçirdikten sonra kurallaşmasıdır. Sümer, Babil hukuksal geleneklerinden çıkan sözler, İbrani kanuni Telmud´da bulunuyor. Ortodoks Yahudi´deki boşanma terimi Sümerce bir kelime. Sinagogda Tevrat okunurken dinleyenler şallarının saçakları ile onu izlerler. Bu, Sümer´de hukuksal bir belgenin onaylandığını göstermek için tablete elbise kenarlarıyla basılmasını yansıtmaktadır. (Samuel Noah Kramer, Cradle of Civilization, New York, 1967, s.160)

Tanrının 99 ismi:
Sümer Tanrılarının esas adlarından başka, niteliklerine göre diğer adları da vardı. Babilliler bu adlardan 50’sini yeni yarattıkları tanrı Marduk’a vererek tek Tanrı düşüncesine doğru bir adım atmışlardı.
İslam dininde de Allah´a verilen 99 ad, aynı geleneğin bir devamı gibi görünüyor.

Yer altı Dünyası ve Gölgelerin Yer altı Dünyasından Çıkması:
Sümerlilere göre ölüler “kur” adlı karanlık, dönüşü olmayan bir yer altı dünyasına gidiyorlar. Tevrat’ta bu; Şeol, Yunan’da Hades, İncil’de cehennem, İslam’da ahret olarak devam etmektedir. Sümerlilere göre burada tekrar dirilme yok. Fakat yer altı dünyası; oranın Tanrıları, rahipleri, ölenlerin gölgeleriyle oldukça hareketli bir yer. Buradan bazı özel durumlarda gölgeler yeryüzüne çıkabiliyorlar. Gılgamış´ın çağrısı üzerine arkadaşı Enkidu’nun gölgesi çıkarak iki arkadaş konuşuyorlar. Tevrat Samuel I:28’de Kral Saul’un istediği üzerine Samuel’in gölgesi yeraltından çıkıyor.

Cariyenin Hanımına Tavrı:
Sümer kanuna göre kısır bir kadının kocasına verdiği cariyesi çocuk doğurunca, hanımına karşı büyüklük taslayamaz, öyle yapmaya kalkarsa cezalandırılır. Tevrat ve Kur´an’da da yazıldığına göre İbrahim Peygamber’in kısır olan karısı Sara, cariyesi Hacer’i çocuk yapmak üzere kocasına veriyor. Cariye, çocuk doğurup kendisini üstün görmeye başlayınca, oğlu İsmail ile çöle götürülüp atılıyor kocası tarafından.(5)

(5) C.L Woolley, The Sumerians, New York, 1965, s.102; Hammurabi 146; Tevrat Tekvin bap 21: 8-21; Kur´an’da çeşitli sureler içinde.

Üstün Kavim:
Sümerliler, kendilerinin, Tanrılar tarafından seçilmiş üstün bir halk olduğunu yazmışlar. Tevrat’ta Yahve, Kur´an’da Allah, İsrailoğullarını üstün bir kavim yapmıştı. Tevrat Tesniye 14:6; Kur´an Casiye Suresi, ayet 16; Bakara Suresi, ayet 27.

Kadınların Erkekler İçin Bir Tarla Gibi Olması Benzetmesi:
Sümerliler kadınlarını bir tarlaya benzetmişler. Aynı deyim hem Tevrat, hem Kur´an’da var. Kur´an’da “kadınlarınız sizin için bir tarladır, tarlanıza nasıl isterseniz dilerseniz öyle varın” yazılı. (Bakara Suresi, ayet 223).

Sırat Köprüsü ve Cehennem:
Yahudilere, Babil tutsaklığından sonra, Perslerin etkisiyle, Zerdüşt dininden; ölülerin tekrar dirileceği, cennet, cehennem ve Sırat köprüsü girmiştir. (Hayrullah Örs, Musa ve Yahudilik, İstanbul, 1966, s.361) Kur´an’da Sırat köprüsü yok.

İslam’a göre cennetin 7 kapısı vardır; Sümer yer altı dünyasının da 7 kapısı bulunuyor.

Tanrı’nın Gökte Yer Alması:
Sümer tanrılarının gökte toplandıkları “duku” adında bir yerleri var. İslam inanışına göre de Allah yedi kat göğün üstünde Arş´ta oturuyor. (Hûd Suresi, ayet 7; Furkan Suresi, ayet 59; Secde Suresi, ayet 4.)

Muazzez İlmiye Çığ'a çalışmaları ve bizleri aydınlığa açılan kapılara 1 adım daha yaklaştırdığı için teşekkürü bir borç bilirim.

Saygılarımla Valzerk…

Konu ulpian tarafından (01-11-2009 Saat 06:09 ) değiştirilmiştir. Sebep: Yazarın isteği üzerine yazının birinci bölümüne link eklendi.
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 04-11-2009, 08:14
mongus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
mongus mongus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2009
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 821
Standart

bu anlatılan olaylara inanıcak kadar beyni kör birini tanısam bi daha konuşmazdım, ne kadar saçma ve ne kadar karmaşık şeyler bunlar , arkadaşım bu sümerlilerden kalma bir insan göster banada ona inanıyım, bak kala kala bir tek toprak altından insanlara ibret olması gereken toprağa gömülmüş yazıtları var ve bunların yanlış olduğunu bilmek için bugün onlardan hiç bir insanı görmememiz, soylarının olmayışı,bütün herşeylerinin toprak altında oluşu çok büyük bir kanıttır.helak edilen hiç bir kavim yokturki onlara bir haberci gelmesin,onlar kendilerine farklı tanrı edinir ,açıkca küfre gider,kendi kendine zulmederlerdi.Allah insanlara zulmedici değildi , insanlar kendi kendine zulmediciydi .bunların akıllı geçinenleri Allah'tan gelen haberleri yalanlayıp, çarpıtıp kendi çıkarlarına kullanarak,hem en güzel kadına sahip olmak hemde kendilerini yarı tanrı yada belirlediği sıfatta tanrı görüp, onlarıda buna inandırmışlarlardır bi şekilde çünkü bedbaht ve acizce yaşamak, her türlü ihtiraslarını tatmin etmek insanların hoşuna ve kolayına gitmiş ,gelen peygamberin haberini yalanlayıp ,onu bi şekilde ya kovmuşlar , yada döverek kendinden uzaklaştırmışlar , bunun üzerine üzerlerine azap inmiştir. bunlardan sonra gelen 3 semavi dinin kitaplarının ilk 2 si tahrip olmuş,insanlar yine çarpık bi inancın içine düşmüşlerdir.fakat sonsuz evrenin sahibi yüce Allah muhakkakki kendinin koruyabileceği ve insanlara kıyamete kadar ışık tutacak kanunlarını kuran-ı kerim adı altında , en üstün elçisiyle yaymıştır, iletmiştir.ve bu kitabın sayesinde bir çok nizam, insan hakkı,kişilerin yaşlarına, durumlarına, akrabalık derecelarine göre, kime nasıl davranılacağı,zengin ve fakirin dünyadaki mal varlığıyla Allah'ın gözünde bir olmuyacağı, yaptığı davranış ve inançlarıyla sorgulanacağını,kimin ne iyilik yaparsa onu, kimin ne kötlük yaparsa onu ahrette karşısında bulacağını bildiren ve insan mantığının ötesinde olmayan, en mantıklı ve insan kalbine en hoş gelen şeyleri vurgulayan kitaptır.sen hala sümerlerin yani azap verilerek yok edilen bir kavmin hikayelerini, insan hayatına en ciddi şekilde yaklaşan kitabı bir tutarsan kendine zulmedersin. bu kadar saçma hikayeye inanan insan aklımıdır diye kendime soruyorum ,bu tanrı oyunlarına inanıcağına,bu kadar düzmece , çarpık bir hayat yaşayan insan topluluğunun , tam olarak okunamayan yazıtlarına bile inanıyosan, ölürken ve öldükten sonra onlardan daha kötü şeylerle karşılaşabilirsin, benden sana tavsiyem bu anlattıklarımı iyi etüd et.5000- 6000 yıl önce yaşanan saçmalıklara değil , 1400 yıl öncesinden, bozulmadan günümüze gelen sapasağlam nizamı, ölçüyü veren tek tanrı inancını sapasağlam kılana inan. inanmıyosan bile o saçmalıklara kendini kaptırma.
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 04-11-2009, 13:12
ozgur_beyin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
ozgur_beyin ozgur_beyin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 07 Sep 2006
Mesajlar: 5.929
Standart

sevgili mongus bu site sana bir kaç beden büyük. çünkü sen sadece dogmalrın doğru olduğunu sanman gibi, bir açmazın var .boşyere kendini paralıyorsun.
ayrıca kendine ait bir fikrinde yok.
devletin ,mahkuma bedava verdiği avukat gibi ,sürekli savunmada kalıp islamı bize savunuyorsun.
uğraşman boşıuna biz dinleri geride bırakıp gemileri yakmışız. sen ise bize
- gemiler yanmadı kıyıda sapa sağlam duruyor .diye kandırmaya çalışıyorsun. ama biz yanan gemileri yanarken gördük.içinde muhammedin kitabıda vardı oda yandı
tıpkı iskenderiye kütüphanesinde yanan kitaplar gibi

sorun cahil olman değil , kendini alim sanman
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 04-11-2009, 14:19
mongus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
mongus mongus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2009
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 821
Standart

evreni okyanus, dünyayı deniz, gemileride içinde var olan sonsuz bilinmeyenlerdir,her tarihsel kalıtı kendi yaşam biçiminize mal ediyosunuz, anlattıklarım çok mantıklı, toprak altından 1000 yıllar sonra bulunan yazıtların birşeyler kanıtlıyacağını savunuyosunuz , bazı yazıtlardan ki tam çözülmemiş şeyler mevcut bu anlatılanlarda,ama şöyle bişeye asla rastlanılmamıştır bu yazıtlarda,hiç bir kavim yokturki kendilerine bir elçi bir haber gelmesin,böyle bir yazıt bulunmuşmu,bu da onların kendilerini ve inanış tarzlarını bir hayalcilikten öteye götürmez, bu gün onların yaşayış tarzına dair hiçbir mucize görülmemektedir.sonuçta benimde bir aklım var ve bende bu gerçeği aklımın yönüne göre tayin ediyorum, kuran-ı kerim ve islam inancının aklıma en yatkın yaşam tarzı olduğunu savunuyorum, sümerlerin yaşantı biçiminin tek tanrıyı inkar, sıfatlarını kendi hayal ekseninde gelişmiş ve kendilerinide, bazı ileri gelenlerinin, halklarını koyun gibi kullandığından bahsediyorum,bunlara inanıp inanmamak aklın seçtiği yoldur, senin aklın almaz benim aklım alır, sen yaratılış gereği insanın okuyabilme ve yazabilme yetilerini öğrendiğinden çünkü bunlar pratik işlerdir, soru ve , cevap ve eleştiri sunabiliyosun , fakat insanoğlunun bazı şeyleri idrak edemiyeceği, aklının kabul edemiyeceği gerçeklerde vardır.
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 04-11-2009, 14:31
mindar mindar isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 21 Sep 2009
Mesajlar: 431
Standart

sümerlerin yaşamını toplumsal ve bilimsel ilerlemelerini bugünün tekniği ile kazılardan çıkan metaryellerle ölçüyoruz diyelim.
muhammed döneminde nerde o teknik toprak altında bulunan şeyleri onlar daha önce mi bulmuşlardı bulup okuyup tekrar gömmüşler mi???
diyeceksiniz ki kulaktan dolma bilgiler rivayetler felan..
muhammedden onca sene önce yaşamış bi uygarlığın bilgileri nasıl kulaktan dolma bilgilerle gelir. biz bile yeni yeni öğrenebiliyorken onlar nasıl öğrenmişler ?
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 04-11-2009, 14:40
history - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
history history isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Sep 2009
Mesajlar: 88
Standart

sayın vrael

her iki çalışmanızı da dikkatle ve beğeniyle okudum..elinize sağlık

sümer<yahudilik<islamiyet..zincirleme
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 04-11-2009, 14:46
mongus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
mongus mongus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2009
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 821
Standart

mindar akılmı almıyor yada bir çıkar işimi var bunu çözemedim ben, ama hislerim ikisi üzerinde yoğunlaşıyo.saygılar , sevgiler kardeşim.
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 04-11-2009, 16:06
spartaküs68 spartaküs68 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 02 Sep 2009
Mesajlar: 92
Standart

mindar´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
sümerlerin yaşamını toplumsal ve bilimsel ilerlemelerini bugünün tekniği ile kazılardan çıkan metaryellerle ölçüyoruz diyelim.
muhammed döneminde nerde o teknik toprak altında bulunan şeyleri onlar daha önce mi bulmuşlardı bulup okuyup tekrar gömmüşler mi???
diyeceksiniz ki kulaktan dolma bilgiler rivayetler felan..
muhammedden onca sene önce yaşamış bi uygarlığın bilgileri nasıl kulaktan dolma bilgilerle gelir. biz bile yeni yeni öğrenebiliyorken onlar nasıl öğrenmişler ?
kültürler, başka kültür tarafından bir şekilde değişerek günümüze gelir
Bugün Türk Toplumu şamanist değil değil mi?ama şamanizmin getirdiği kültürü bir şekilde yaşıyoruz
taziye geleneği,ağaçlara çaput bağlamak,nazar boncuğu,merdiven altından geçmemek,şeytan kulağına deyip kendi kulağımızı çekip tahtaya vurmak
daha neler neler.Bu saydıklarımın hepsinin şaman kültürü olduğundan haberin var sanırım ama bilmeden yaşıyoruz o kültürü
şimdi anladın onu sen
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 04-11-2009, 16:14
AhbAp - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
AhbAp AhbAp isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 19 Sep 2008
Mesajlar: 2.804
Standart

Mindar ve Mongus,

Sizlerin Sümerliler üzerine herhangi bir araştırmanız ve bu araştırmalarınız doğrultusunda iddiaları yanlışlayacak önermeleriniz varsa, söyleyin biz de öğrenelim.

Aksi takdirde, itirazlarınız boştur. En azından Sümerlilerden başlayarak, Kuranın insan eliyle yazıldığı döneme kadar tarihsel ve dinsel açıdan Ortadoğu Mitolojisini incelediniz mi? Hangi benzerliklere ne açıdan karşı çıkıyorsunuz?

Aslında karşı çıkamıyorsunuz. Kusura bakmayın ama itiraz ettiğiniz şey hakkında hiçbir şey bilmediğiniz için çok komik şeyler söylüyorsunuz. "Tabletleri okuyup geri mi gömdüler?" Bak bunu hiç duymamıştım, bunu da duydum ya artık ne diyeyim!

Sümerliler binlerce yıl önce yazılı kanunları ile mahkemeler kurup en ufak davaları bile kayıt altına alırken, Avrupa'da yaşayan insanlar, bırakın medeni bir gelişimi, tabiri caizse "nereye sıçacaklarını" bile bilmiyorlardı. Ortadoğunun o dönemde din, tarih ve edebiyat gibi konularda bariz bir üstünlüğü vardı, Ortadoğu o dönem, kendi çağının medeniyet lideriydi. Bu özellik, özellikle yeni kurulan devletler ve bu devletlerin topraklarını genişletmesiyle diğer toplumları etkiledi. Sümer dini, sadece bugün yaşayan tek tanrılı dinleri değil, Yunan ve Roma gibi dinleri dahi etkilemiştir. Savaşlar, göçler, ticaret vs gibi şeyler, inanışların, fikirlerin ve kültürlerin etkileşimini doğurmuştur. Yani kimsenin tablet bulup, okuyup geri gömme gibi birşey yaptığı yok.

Kuran, Ortadoğu mitolojisinden etkilenmiştir. İslam öncesinde Arabistan'daki pagan inançlar, Sümer ve devamı mitoslardan etkilenmiştir. Bu pagan dini bile İslamı etkilemiştir. En net özelliği, paganların baş tanrısı olan Al-İlah ve İslamın tanrısı olan Allah'ın aynı tanrılar oluşudur. Onlar da namaz kılar, abdest alır, kabe etrafında dönerek ibadet eder, ellerini iki yana açarak dua ederlerdi; tıpkı müslümanlar gibi. Ayrıca İslamiyet, geniş ölçüde Tevrat'tan etkilenmiştir. İslam'ın içinde Musevilik benzeri inançlar ve ibadetler de mevcuttur.

"Hadi lan oradan" diye bir çırpıda reddetmek yerine, "Yahu bu adamlar ne söylüyor? Şu bahsettikleri kaynakları bir karıştırayım bakayım ne yazıyormuş" diye neden merak etmezsiniz? Ne kaybedeceksiniz? Vereceğiniz klasik cevabı yazayım, "Benim safsatalara ayıracak vaktim yok". Paşa gönlünüz bilir, ister araştırın ister araştırmayın. Ama birşey biliyormuşsunuz gibi gelip burada kafadan itirazlar yazmayın. Yoksa Özgür Beyin isimli arkadaşın tespiti cuk oturur "Bu site size fazla büyük".

Burada tahmin yarışı yapmıyoruz, somut kanıtlardan yola çıkarak SOHBET ediyoruz. Bilgi sunun bizlere, fetva değil.

When You Kill A Man, You're A Murderer
Kill Many And You're A Conqueror
Kill Them All And You're A God!

----------------

war is over
(if you want it)
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 04-11-2009, 16:55
mindar mindar isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 21 Sep 2009
Mesajlar: 431
Standart

siz muhammed onlardan etkilenmiş biliyordur derken bunu sizde kaynaklara değil tahminlere göre yapıyorsunuz.
sizin şu eda dan vazgeçmeniz lazım bizim düşünce ve yorumlarınız gerçekci ve bilimsel sizlerin ki bilgi yoksunu yalanlar şeklindeki düşünceniz

bir de şunu da unutmayın çok eskiler için çok net bilgilerimiz olmamasına ragmen her devirde bir peygamber uyarıcı gelmiş olma ihtimali çok yüksek kuranın bahsettiği de bu.
sizin onlardan almışlar dediğiniz ritüellerde ola ki ozamanlarda veya daha önceden gelen bir dinin kalıntıları, uygulamaları olabilir.
çünkü Allahın nizamı aynıdır. Allah ırktan ırkan coğrafyadan coğrafyaya hükümlerinden genel itibarıyla değişiklik öngörmez. amaç aynıdır. kısaca özetleyeyim.
iyi insan ol başkalarının huzurunu bozma yardımda bulun muhtac olanlara
yalan söyleme dürüst ol insanca yaşa
yani özü budur bu işin.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Semavi dinlerin Sümer'deki Kökeni VraeL Önerdiğimiz Başlıklar 123 08-06-2015 08:18
Yaşamın Kökeni Akhenaton Evrim 12 09-11-2009 14:16
ibrahim aslında firavun muydu-semavi dinlerin kökeni hakkında wolvox İslam 28 06-04-2009 20:59
Evrensel ahlak mı, semavi dinler mi? İslam 12 28-08-2007 12:15

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 14:31 .