Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Bilim > Biyoloji > Evrim

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #11  
Alt 13-10-2009, 17:14
uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
uyar uyar isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 26 Jul 2009
Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 3.381
Standart

sevgili bunyas.....

kuş bir uçak mıdır??? kuşun amacı uçmak mıdır?? her uçan kuş mudur??

kuşu uçuran kanat mıdır??? neden bazı kuşların kanadı var ama uçamaz ozaman..?? kanada ne gerek var o kuşlarda madem uçmayacak??

yarasanın kanadı mı var??? kanadı varsa neden kör??? dışarıda uçacağına mağarada neden uçuyor???

sorular bilmez yeter ki doğru sorulsun

saygılar sevgiler... akıllar fikirler...

kuranı okuyun cunku okudukca allahin olmadigini daha iyi anlayacaksiniz .......
Alıntı ile Cevapla
  #12  
Alt 13-10-2009, 19:58
bilirkisi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
bilirkisi bilirkisi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 15 Sep 2009
Bulunduğu yer: ABD
Mesajlar: 59
Standart

Aziz Siddik Kardesim Bunyas,

Merak etme, sendeki rahatsizlik gecici. Yalniz biraz gayret gostermen lazim. Once rahatsizligini ogrenmen lazim: "Beynin yikanmis, bazi mantik devrelerin islemez hale gelmis"

Once kisaca Risale-i Nur'dan bahsedelim:

1. Herseyin ispatini iki kere iki dort eder katiyetinde yapmamistir. Yaptigi ispatlar ilkokul seviyesinde Aristo mantigini gecememistir.
Ornek: Tabiat risalesi. Ozetle sebepler, tesaduf, kendi kendine olus ve allah'in yaratmasi seklinde dort ihtimal vardir tabiatin ortaya cikmasina sebep olan. Ilk uc madde cok basit bir iki ornekle curutulur, dorduncusu de hic bir sorgulamaya tabii tutulmadan kabul edilmis olur. Bunu dinleyen kafir, tevbe eder musluman olur.... Lutfen biraz dikkat, biraz aklini kullan ve bu kadar kotu, derme catma bir ispat olmaz de en azindan, ateist ol demiyorum.

2. Pek cok Turkce gramer hatasi vardir. Bunlardan cogu sonraki baskilarda duzeltilmistir. Hadi Turkce anadili degil diyelim. Herhalde arapcasi iyidir diye kabul ederdim. Birgun bir arap arkadasa (dindardir) hutbe-i samiyenin arapcasini verdim. Pek de etkili bir tarzi olmadigini, arapcasinin mukemmel falan olmadigini soyledi.

3. Pek cok zayif hadis'ten yola cikarak, 19. mektubu hem de yaninda referans olmadan yazmistir. Yuzlerce uydurma mucizeyi zikretmistir bu eserinde. Halbuki sadece bu sitedeki forumlari takip etsen, hatta bazi islam alimlerini dinlesen sakk-i kamer konusunun bile ne kadar tartismali oldugunu goreceksin.

4. Risale-i Nurlar neden gunumuz Turkce'siyle yayinlanmaz: Kuran'in mealine karsi cikilmakla ayni arguman vardir, art niyet vardir. Cunku Risaleleri ogrenmek, ondaki o yuksek hakikatleri gorebilmek kolay degildir, ancak bazi "abi"ler hakkiyla yorumlayabilir. Ayrica acayip bir edebi uslupla (!) yazildigi icin tercumesi de mumkun degildir. ?

Cemaat:

Cemaat psikolojisi icinde, bazi seyleri kabullenmek cok kolaydir. Bir kere o cemaatin parcasi hissettigin andan itibaren yokus asagi hizlanarak devam etmek gibidir. Bir girdap icindesindir. Ama hissetmezsin. Ornek: "Yaa falanca abi ne guzel ders yapti. Gelecek hafta bizim komsunun cocugunu da getireyim, acayip etkilenecektir muhakkak" diye icinizden gecirirsiniz, sonra komsu cocugunda ayni etkiyi goremeyince sasirirsiniz. Problemin kendinizde degil de komsu cocugunda oldugunu dusunursunuz...

Belki Risale-i Nur dairesinde kendinizi cok iyi hissediyorsunuz. Ben de oyleydim bir zamanlar. Bildigim icin yaziyorum. Size su kadarini soyleyim: Hayat kitaplardan ogrenilmez! O hucre hapsinizden disari adim atin, iste gercek hayati o zaman yasamaya baslayacaksiniz...

Vesselam...
Alıntı ile Cevapla
  #13  
Alt 13-10-2009, 23:00
Ki-Adi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Ki-Adi Ki-Adi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 06 Jan 2009
Bulunduğu yer: Sakarya
Mesajlar: 717
Standart

bunyas´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Hücre o kadar detaylı bir tasarıma sahiptir ki, ünlü bilimadamı Fred Hoyle onu bir Boeing 747 uçağına benzetir. Hoyle'a göre nasıl bir uçak tesadüfen oluşamaz ise, hiçbir hücre de asla tesadüfen oluşamaz. Aslında bu örnek bile yetersizdir. Çünkü insanoğlu bilgi ve teknolojisi sayesinde dev uçaklar yapabilmektedir, ama hala tek bir hücre dahi yapamamıştır.

Bunyas efendi, evrime karşı çıkanların ağzına dolaşmış olan şu tesadüf lafı bakıyorumda seninde ağzına yapışmış. Evrim bölümünde yazmaya başlayan neredeyse her evrim karşıtı aynı şeyleri döndürüp döndürüp söylüyor.

Evrim hiç bir zaman tesadüf değildir. Evrendeki hiç bir şey tesadüf değildir. Hepsinin bir sebebi bir de sonucu vardır. Evrende hiç bir şey doğa üstü, metafizik kanunlarına göre işlemez.

Evrenin yaşı bulunana kadar bütün ibrahim dinlerine inananlar evrenin 6 günde yaratıldığına dair hiç bir şüphesi yoktu. O insanlara evren 6 günde değilde 13.7 milyar yıl lafı etseniz ki bu insanlar bugünde mevcuttur sizi kafirlikle suçlarlardı. Ne zaman ki evrenin oluşumu ve yaşı reddedilemeyecek noktaya ve kendi kitaplarınızda geçenlere kılıf uydurmayı başardınız evrenin 6 günde yaratıldığı iddianızdan vazgeçtiniz.

Evrende oluşan helyum atomundan galaksilere kadar bütün herşey metafiziğe uygun olarak mı oluştu yoksa evrende geçerli olan bilimsel kanunlara göremi oluştu? Elbetteki bilimsel kanunlara göre oluştu. Başlangıçı big bang olduğu söylenen olaylar dizisi sonuçunda herşey oldu. Eğer elimizde yeterli değişkenler olursa evrendeki herşeyi simüle edebiliriz. Bir zar attığımızda iki tane 6 gelmesi ilk bakışta tesadüf gelebilir fakat biz zarı tutuş açımız havanın direnci vb değişkenleri bilseydik zarı fincanda bile atsak ne geleceğini bilebilirdik. Evrende böyledir herşey tesadüf gibi gözükebilir fakat tesadüf değildir.

Evrimde bu evrenin bir parçasıdır. Evreni bir kenara bırakıp sadece dünyaya bakarsak evrimin sadece canlılar üzerinde değil gezegenin kendisinde de olduğu görebiliriz.

Dünya 4.5 milyar yıldan beridir sürekli değişmektedir. Sen bilirmisin Ay ilk oluştuğu zaman bir dünya günü sadece 5 saat olduğunu ve 4.5 milyar yıldan beri 5 saatten 24 saate kadar uzadığını? Ve bu uzamanın hala devam ettiğini? Sen bilirmisin Ay ilk oluştuğunda yaklaşık şimdiki uzaklığının yarısı kadar mesafede olduğunu ve 4.5 milyar yıldan beridir sürekli olarak dünyadan uzaklaştığını. Dünyadaki kıtaların sürekli yer değiştirdiğini, Dünyanın manyetik alanın kutuplarının belirli aralıklarla yer değiştirdiğini vb bir şeyin değiştiğini biliyor musun?

4.5 milyar yıldan beri dünya sürekli değişirken 3.5 milyar yıldan beri var olan canlılık neden değişmesin? Ve bu değişim neden evrende geçerli olan kurallar içersinde olmasın?

3.5 milyar yıldan beri canlılık izlerine rastlıyoruz. İnsanda dahil hepsinde ortak şeyler var. Hepsinin dnası var hepsi hücrelerden oluşuyor. Hepsinin enerjiye ihtiyacı var. Kısacası hepsi birbiriyle bağıntılı gözüküyor. Peki bu bağıntı nereden kaynaklanıyor? Neden bir maymunla bir insan arasındaki dna benzerliği çok yüksektir? Neden bütün hayvanlarda ki hücresi yapsı aynıdır? Bu yapı ortaklığı neden vardır? Evrim bunların cevaplarını verebiliyor peki sen bunların cevaplarını verebiliyor musun?

...sonuç olarak, şu ya da bu, bir zamanlar yoktan varolmuş zorundaydı...
Alıntı ile Cevapla
  #14  
Alt 13-10-2009, 23:55
emil - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
emil emil isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 26 Aug 2008
Mesajlar: 151
Standart

NE İNSAN NE DE EVREN RASTLANTININ ESERİDİR
"İnsan, evren ve bütün içeriği rastlantının eseri midir?"

Hayır. Evren asla bir eser değildir; evren bütün eserlerin etkenidir, kapsadığı varlıkların tümü bu etkenin zorunlu eserleridir ki bazen onun hareket biçimini bize gösterir, ancak seyrini çoğunlukla gizli tutar.

Gerçek etkenler hakkındaki bilgisizliklerini örtmek için, insanlar "rastlantı" kelimesini kullanırlar. Her ne kadar insanlar tarafından bilinmeseler de, bu etkenler kesin kurallara göre eylem ve etkide bulunmanın asla dışında kalmazlar; etkensiz asla bir eser yoktur.

Doğa öyle bir kelimedir ki, varlıkların, çeşitli maddelerin, sonsuz bileşimlerin, kombinasyonların, gözlerimizin tanık olduğu çeşitli hareketlerin toplam büyüklüğünün çokluğunu ifade etmek için kullanırız. Gerek organik, gerek inorganik bütün cisimler, gördüğümüz eserleri zorunlu olarak oluşturmaya özgü birtakım etkenlerin sonuçlarıdır.

Doğada hiçbir şey rastlantı olarak yapılmaz; orada her şey sabit yasaları izler. Bu yasalar bazı eserlerle etkenleri arasındaki bağlantıdan başka bir şey değildir. Bir madde zerresi başka bir zerreyle yanlışlıkla ya da rastlantısal olarak karşılaşmaz. Bu karşılaşma, sabit yasaların eseridir. Bu yasalar, benzer durumlarda zorunlu olarak yapmakta oldukları ve başka türlüsünü yapamadıkları için, her varlığın hareket etmesini gerektirir. Zerrelerin toplumsal rastlantısallığından söz etmek ya da rastlantıya bazı etkenler atfetmek, cisimlerin birbirleri üzerinde etki yapmaları, birbirleriyle karşılaşmaları yasaları hakkında bilgisiz olduğunu söylemektir.

Doğaya, varlıkların özelliklerine ve bazı nedenlerin birleşmesinden zorunlu olarak meydana gelmiş olan sonuca hiç aşina olmayanlar için her şey rastlantı olarak görünür. Güneşi, sistemimizin merkezine koyan, rastlantı değildir. Güneş, doğası gereği ve oluşmuş olduğu cevherin eseri olarak bu yeri işgal eder ve buradan, çevresindeki gezegenlerde bulunan varlıklara hayat vermek için ışıması zorunludur...

Jean Meslier – Sağduyu'dan alıntıdır...
Alıntı ile Cevapla
  #15  
Alt 14-10-2009, 10:51
bunyas - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
bunyas bunyas isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 28 Sep 2009
Bulunduğu yer: ist
Mesajlar: 75
bunyas - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

Hoyle, bir başka yorumunda ise şöyle der: "Aslında, yaşamın akıl sahibi bir varlık tarafından meydana getirildiği o kadar açıktır ki, insan bu açık gerçeğin neden yaygın olarak kabul edilmediğini merak etmektedir. Bunun (kabul edilmemesinin) nedeni, bilimsel değil, psikolojiktir." (Fred Hoyle, Chandra Wickramasinghe, Evolution from Space, New York, Simon & Schuster, 1984, p. 130)

Beşerin bulaşık eli karışmamak şartıyla, hiçbir şeyde hakikî nezafetsizlik ve çirkinlik görünmüyor.
Alıntı ile Cevapla
  #16  
Alt 14-10-2009, 11:22
bunyas - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
bunyas bunyas isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 28 Sep 2009
Bulunduğu yer: ist
Mesajlar: 75
bunyas - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

saroz´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster

Evrimin gerçekleşmesi için canlı gerekir. canlının evrim geçirebilmesi için üremesi gerekir.

Yeni nesil değişime uğrama gelişme potansiyeli taşır. çünkü önceki nesilden birikim ve tecrübeleri genler vasıtası ile alır.

Bu genlerin aktarımı sırasında mutasyonlar da yaşanır. olumlu mutasyonlar türün yaşama şansını arttırır.

Bu gelişme bazen milyonlarca yıl sürer. sandığınız gibi 1-2 saatte olmaz.

En kaba haliyle evrimin temel çalışması böyledir.
Evrim için canlı gerekir?
Canlı yoksa evrim olmaz öylemi.E o zaman ilk canlı? Evrilecek olan ilk canlı nasıl evrildi? Bu ilk canlı nereden geldi?

Gelişim ,sürekli mutasyon,milyonlarca yıl. Hani nerde sayısız ara geçiş formu fosili? Bilimsel deneylerle ıspatlandı diyorsun,bana fosil göster yada Darwin'i dinleyelim.
Darwin;
''Eğer gerçekten türler öbür türlerden yavaş gelişmelerle türemişse, neden sayısız ara geçiş formuna rastlamıyoruz? Neden bütün doğa bir karmaşa halinde değil de, tam olarak tanımlanmış ve yerli yerinde? Sayısız ara geçiş formu olmalı, fakat niçin yeryüzünün sayılamayacak kadar çok katmanında gömülü olarak bulamıyoruz... Niçin her jeolojik yapı ve her tabaka böyle bağlantılarla dolu değil? Jeoloji iyi derecelendirilmiş bir süreç ortaya çıkarmamaktadır ve belki de bu benim teorime karşı ileri sürülecek en büyük itiraz olacaktır.''(Charles Darwin, The Origin of Species, s. 172, 280.)


Bir Sitokrom-C'nin dizilimini oluşturmak için olasılık sıfır denilecek kadar azdır... Ya da oluşumunda bizim tanımlayamayacağımız doğaüstü güçler görev yapmıştır. Bu sonuncusunu kabul etmek bilimsel amaca uygun değildir. O halde birinci varsayımı irdelemek gerekiyor. (Ali Demirsoy, KalItIm ve Evrim (Inheritance and Evolution), Ankara: Meteksan Publishing Co., 1984, p. 61.)

Her bilginin kaynağı verilmiştir.

Beşerin bulaşık eli karışmamak şartıyla, hiçbir şeyde hakikî nezafetsizlik ve çirkinlik görünmüyor.
Alıntı ile Cevapla
  #17  
Alt 14-10-2009, 11:40
tensiz.denek - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
tensiz.denek tensiz.denek isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 11 Aug 2008
Mesajlar: 1.139

Başarı Ödülü 

tensiz.denek - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

Sayın bunyas,

Fred Hoyle akıllı tasarıma inanan bir bilimadamıdır. Fakat bugün biizm bildiğimiz anlamda bir akıllı tasarımcı değildir. Altıntısını yaptığın kitap 1982 basımdır. Evrimin sözde antitezi iddia edilen "akıllı tasarım" ise 1989 yılında "pandas and people" (pandalar ve insanlar) ortaya atılmıştır yani arada 7 yıllık bir fark var.

Fred Hoyle, yaşamın uzayda bir yerlerde başlamış ve astroidler yardımıyla uzaya yayılmış olduğunu düşünmektedir. Bu bir düşünceden ibaretttir. Hoyle bu düşünceyi kanıtlayacak yeterli delile ne yazıkki sahip değildi.

Hoyle'ün Boing 747 benzetmesi "hoyle'ün yanlışı" olarak bilinir. Çünkü hiçbir evrimci bir 747'nin tek bir adımda bir 747 olabileceğine inanmaz.

Analoji yaparsak bir 747 yoktan varolamaz. Bugün kullanılan 747lerden (2009 747sinden) önce 747'nin bir eski modeli vardır. eski model ile yeni model arasındaki küçük farklar, gerçek hayatta aeronotik mühendislerinin yapay seçilim yapmalarıyla oluşur. Bir önceki modelde yeterince iyi çalışmayan veya güvenli olmayan bir parça, bir sonraki modelde kısmen değiştirilir. Bu değişiklikler zamanla biriktiğinde ve bir süre sonra 747'nin evrimine baktığımızda teknolojik açıdan uçağın çok daha gelişmiş olacağını görebiliriz.

Eğer bu 747 evrimini biolojik evrime uyarlarsak, mühendislerin yapmış oldukları değişiklikler mutasyonlara, mühendislerin de ihtimallerin arasından en iyilerini seçmeleri doğal seçilime benzer. Bizim açımızdan bu mutasyonlar rastlantısaldır, Biz eski modeldeki 747'den inip yeni modeldekine bindiğimizde sağda solda rastlantısal olarak yapılmış değişiklikler görürüz. Bu değişkilliklerin şans eseri olma ihtimalini hesaplarsak muazzam rakamlarla karşılaşmamız normaldir.

747'nin evrimini zaman çizelgesinde incelediğimizde 1985 747si 1987 747sine 2002 747'sinden daha çok benzeyecektir. Evrim kısaca budur ve evrim yoktan varoluşu hiçbir zaman kapsamaz. Evrim de herzaman varolanın değişmesi vardır. Hoyle'un yanlışı da budur.

Saygılar,

... sadece çok büyük bir zeka saçma düşüncelerin içine mantık üfleyebilir. [Milan Kundera]
Alıntı ile Cevapla
  #18  
Alt 14-10-2009, 11:51
tensiz.denek - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
tensiz.denek tensiz.denek isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 11 Aug 2008
Mesajlar: 1.139

Başarı Ödülü 

tensiz.denek - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

bunyas´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Evrim için canlı gerekir?
Canlı yoksa evrim olmaz öylemi.E o zaman ilk canlı? Evrilecek olan ilk canlı nasıl evrildi? Bu ilk canlı nereden geldi?
Bunu henüz bilmiyoruz. Bildiğimiz birşey var ki ilk canlının bir şekilde oluşmuş olduğu ve o andan itibaren evrilmeye başlamış olduğudur.
Evrimin olması için bir canlının varolması gereklidir. Dolayısıyla ilk canlının nasıl oluştuğunun bilinememesi evrimin bir antitezi değildir. Şematik olarak:

*************
A------B1--- ...
***|*********
***C1---C2--- ...
*************

Burad ABC canlıları temsil eder. Evrim denilen şey A B ve C arasındaki kesik çizgilerdir. "A ilk canlıdır" varsayımını yaparsak evrimin varolmaya başlayabileceği ilk nokta A'dan hemen sonraki kesik çizgilerdir.
Burada evrim bir fiildir, bir olaydır A ise bir öznedir. Eğer düzgün bir cümle kurmak istiyorsak hem özneyi hem yüklemi cümlenin içinde kullanmamız gerekir. Sadece bir özneyle veya sadece bir yüklemle düzgün bir cümle kuramayız.
Saygılar,

... sadece çok büyük bir zeka saçma düşüncelerin içine mantık üfleyebilir. [Milan Kundera]
Alıntı ile Cevapla
  #19  
Alt 14-10-2009, 12:10
bunyas - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
bunyas bunyas isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 28 Sep 2009
Bulunduğu yer: ist
Mesajlar: 75
bunyas - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

K.C.´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Olur.
Şöyle ki;

Uçağın 1000 parçası var diyelim. Hiç bir parçası birbirine benzemiyor ve birbirinin yerine geçemiyor. Yani bir parça ancak ait olduğu yere uyuyor ve konulabiliyor.

Tüm bu parçaları kocaman bir hangara yığıyoruz ve bunları yap boz gibi birleştirmeye çalışıyoruz.

Asırlar sonra tüm parçaları ait oldukları yerine yerleştirdiğimizde tesadüfen bir uçak yapmış olacağız.
Bumu daha kolay.? Yoksa Allah'ın hücreyi yaratmasımı? Allah'ı inkar edebilirsin, ama inkar edicem diye bu safsatayı kabullenme. Başka bir bahane bul.

bilirkisi
Yukarıda birinci sorunu cevabı yatıyor.
1) Allah'ı yaratır. İnkar edersen ,
2) k.c nin yorumu var , onuda kabul etmezsen,
3) ben yokum hiçbirşey yok de. Bunlardan başka izah olamaz.

İkinci soruna gelince. Risale-i Nur ARAPÇA değildir.Sen nasıl içinde bulundun anlamadım? Osmanlıca bilmiyorsan dinle; Osmanlıca yazılışı arap alfabesiyledir, okunuşu ise tamamen ,şu an okuduğumuz latin harfleriyle aynıdır. Gramer hatası; bu çok normal, 4000 sayfa kitap ,latin harfleriyle yazılıyor.Eski türkçede olan ,latin alfabesinde olmayan harfler çoğu zaman hataya sebep olmuştur. H , Şapkalı A, K vs gibi harfler.

Üçüncü sorun ise; Risalet-i Ahmediye'deki(19.MEKTUP) bütün hadisler ,Kutsi Kaynaklar adlı eserde ,ravilerine varıncaya kadar açıklanmıştır.
Al sana kutsi kaynakların cep versiyonu.
(http://www.nurpenceresi.com/index.php?oku=912)
Güle güle kullan
Buda kitabın orjinali.
http://www.engindagitim.com/kitapdetay.asp?id=368

Dördüncü sorun ise; Ben anlıyorum.Orta okul öğrencisi,lise öğrencisi,üniversite öğrencisi anlıyor.Anlaşılmasaydı ,okunmazdı.Bir lise oöğrencisini 1 ay boyunca risale okuyor.Zorlamamı var zannediyorsunuz.Eğer tek bir zorlama olsaydı aileleri göndermezdi.Bu gençler bu kitabı anladıkları için ,kafalarındaki soruların cevaplarını buldukları için bu kitap ları okuyorlar.

Veee CEMAAT;
Yukarıda saydığın bütün eleştriler ,sokakta ondan bundan duyduğum eleştriler. Asıl CEMAAT PSİKOLOĞİSİYLE HAREKET EDEN SENSİN. Bu eleştriler artık umuma mal olmuş.Dinden bi haber biri bile gelip sizin cemaat şöyle ,böyle atıp tutuyor.Elimden geldiğince cevap vermeye çalışıyorum.

Beşerin bulaşık eli karışmamak şartıyla, hiçbir şeyde hakikî nezafetsizlik ve çirkinlik görünmüyor.
Alıntı ile Cevapla
  #20  
Alt 14-10-2009, 20:34
bilirkisi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
bilirkisi bilirkisi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 15 Sep 2009
Bulunduğu yer: ABD
Mesajlar: 59
Standart

Ey aziz dostum bil ki,
Ben Osmanlicayi da bilirim, merak etme, hatta mumkun olsa bu iletiyi arap harfleriyle de yazarim.

Evvela, zaten bu sitede de ve pek cok yerlerde defalarca tartisilmis. Risale-i Nur'larin herhangi bir orijinal hatta mantikli deliller getirmedigi gozler onune serilmistir. Eger risaleler kendi ifadesiyle kat'i olarak bir ispat yapabilmis olsaydi, ben ve benim gibiler bugun burda bu satirlari yaziyor olmazdi. Bu konu cok vakit alir.

Saniyen, Said Nursi'nin Turkceye hakimiyetinin ne kadar zayif oldugunu, hatta ilk baskilardan bu gune pek cok hatalarin duzeltildigini soylemeye calismistim. Bazi risalelerin orijinali ise arapcadir. Sana bir dip not; Tarihce-i Hayat'ta "Uzun bir ayriliktan sonra" baslikli meshur bir yazi vardir. Bu yazi tum risalelerin uslubundan cok farkli ve edebi bir sekilde yazilmistir. Sebebi ise yazan Esref Edip'tir. Hatta o yazida SN'nin sozlerinden alinti yapmistir, ama onlari da yine Esref Edib'in kendisi yazmistir. Senin gibi mudakkik talebe-i uluma daha ziyade misale hacet yok.

Salisen, bu mevzu da yine pek cok yerde tartisilmistir. Hatta musluman alimler tarafindan da tenkitleri mevcuttur. Seni onlara havale ediyorum. Tabii bir de hadis inkarcilari var.

Rabian, esrarli, satafatli cemaat jargonu olusturmak butun gruplar icin gecerlidir. Grup psikolojisini ve birarada tutma tekniklerini incelerseniz, bunun sadece RN cemaatine ait birsey olmadigini goreceksiniz. Cemaate yeni katilan kisileri etkilemek, henuz tenkit fakulteleri tamamen iptal olmamis yeni mensuplara, bak daha ogrenecek cok sey var, bu risalelerde ulasilmaz bir edebiyat var, aa bak kus ucuyor, gibilerinden oyalama tekniklerinden bir parcadir. Zamanla, sakirt olunur ve artik sorgulamanmadan kabul baslar. Is isten gecmistir tabii. Artik her turlu zirvayi, vay be ne guzel soylemis ustad, diye kafa sallamaya baslarsiniz.

Hamisen, cemaat psikolojisiyle falan hareket etmiyorum. Son iki yildir, cemaatleri tarafsiz bir gozle izlemeye calisiyorum bilakis. Vardigim sahsi neticeler ise hic bir cemaat fikriyle uyusmuyor. Herhangi bir gruba da ait hissetmiyorum kendimi. Agnostik/ateistlerin hur dusunceye sahip olduklarini, yani herhangi bir seyhe bagli olup herhangi bir kitabi takip etmediklerini de anlamissindir artik diye dusunuyorum.

Goruyorsun, "cennet ucuz degil, cehennem dahi luzumsuz degil" diye bir laf var, maalesef bizim gibiler cehennemi hak etmek icin belki sizden daha cok calisiyoruz, okuyoruz...

Vesselam...
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Uçak Teknolojisi Kur'an'da Mucize Yoktur 16 10-01-2010 18:20
Renk Nasıl Oluşur? kaanansay Biyoloji 0 07-10-2009 10:40
Tesadüfen oluşan bilinç!... arayis İslam 24 07-11-2007 16:34
Vatikan uçak şirketi kurdu... el-alem Konu-dışı 3 30-08-2007 21:17
hayat tesadüfen başlamıştır. harbiden bak. Aciz_bir_kul İslam 6 20-10-2005 15:26

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 15:10 .