Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Dinlerden Özgürlük > Özgür Düşünce Platformu > Agnostisizm

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 15-07-2010, 17:59
hur-kus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
hur-kus hur-kus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 24 Oct 2009
Mesajlar: 432
Smile Agnostik misiniz?

AGNOSTİK iseniz, teist ile ateist arasında yer almaktasınız.

Ateist, Tanrı’nın yokluğuna inanırken, teist ise, Tanrı’nın varlığına kuvvetle inanır ve O’nun, insanın işlerinde bir rol oynadığını kabul eder.

Agnostik ise, Tanrı’nın varlığına veya yokluğuna dair yeterli delil bulunmadığı fikrindedir. O, hükme varamayarak eğer varsa, Tanrı’nın bilinmez veya bilinemez olduğunu iddia eder.

Yunanca agnostos (bilin“mez”) sözcüğün olanlar var mı?

Yoksa siz de mi bir agnostiksiniz?

Acaba neden böylesiniz?

Belki de akılcı 20. yüzyılımızda, agnostiksizmin en akla yakın görüş açısı olduğu fikrindesiniz. Durum böyle ise, yüzyılımızda yaşayan insanların düşünüşlerine şekil vermeye katkısı olan bazı kişilerin sözlerini düşünüp, onların Tanrı hakkında neye inandıklarını ve O’nun varlığını neden kabul ettiklerini anlamaya sizi davet ediyoruz. Bu, kendi inançlarımız için var olan nedenleri biraz daha iyi anlamanız yönünden size yardımcı olabilir.
KİLİSELER
YÜZÜNDEN

Yunanca agnostos (bilin“mez”) sözcüğünden türetilen “agnostik” terimi 19. yüzyılda yaşayan İngiliz bilim adamı Thomas H. Huxley tarafından ortaya atıldı. Darwin’in evrim kuramının yaygınlaşmasına katkısı olan Huxley, kiliselerin, Tanrı ve var olanın kökeni hakkında özel bir “gnosis”e (bilgiye) sahip olduklarını iddia ettiklerini gördü.
O, bu gnosis’i neden kabul edemediğinin bir sebebini açıklayarak bir agnostik olduğunu söyledi:

“Hıristiyan milletlerin tarihi boyunca, bu kaynaktan [kiliselerden] gelen ikiyüzlülük ve gaddarlığı, yalanları, katliamları ve insan haklarının çiğnenmesini görebilseydik, Cehennem ile ilgili zihnimizde canlandırdığımız şeyler, bu görüşün yanında sönük kalırdı.”

Huxley’in evrim kuramını kabul etmesiyle, Tanrı’nın varlığına dair inancının sarsıldığına şüphe yok. Ama onun inancı, kendisine yardımcı olması gereken kiliselerin davranışları yüzünden daha da sarsıldı. Kiliselerin, yüzyıllar boyu yaptıkları şeyler, Tanrı’ya inanmak için bir yardım sağlamadı.

Siyasal kuramcı ve eğitimci olan sosyalist, Harold Laski, benzer görüşleri kaleme aldı. "Bir ortodoks Yahudinin evinde yetiştirildim; ama ayinin veya dogmanın benim için anlamlı olduğu hiçbir dönemi hatırlamıyorum” diye itiraf etti. Acaba neden?

Şöyle açıkladı:
“Hem İngiltere’de, hem de Amerika’da, teşkilatlanmış kiliselerin herhangi birinde, ilkelerine sadık kalmak üzere, adalet için ciddi bir mücadeleye girişecek kadar imanı olan kimseyi hiç göremedim.”

Ayrıca şunları da ekledi:
“Tarihin seyrinde kiliselerin, düşüncedeki aklın ve sosyal düzenlemedeki adaletin düşmanları olmaktan başka bir şey yaptıklarını göremedim.”

Acaba kiliselerin davranışı sizin de, Tanrı’nın varlığından şüphe etmenize yol açtı mı?

Onların ikiyüzlülüklerinin ve yanlış davranışlarının tarihte kaydedildiği gerçi doğrudur. Ancak Tanrı hakkında başlıca bilgi kaynağı olan Mukaddes Kitabın, imanın böyle saptıralacağını önceden bildirdiğine de lütfen dikkat edin:

“Dinin tüm dış şeklini koruyacaklar, oysa onun anlamına çoktandır yabancı olmuşlardır.”—II. Timoteos 3:5, Knox

Aslında teşkilatlandırılmış dinin kusurları, Tanrı’nın var olmadığı sonucuna varmaya sebep değildir. Hasta bir kimse şarlatan bir doktor tarafından aldatılmışsa, bundan, kendisi için hiçbir tedavi yöntemi bulunmadığı sonucunu çıkarmamalıdır. Bunun yerine, gerçek bir doktor aramak gerekir.
Benzer şekilde, kiliselerin birçok insanı Tanrı’dan uzaklaştırdığı gerçeği, Tanrı’nın var olmadığı anlamına gelmez. Bu, sadece O’nun başka yerde aranmasının gerekli olduğu demektir.

BİLİNEMEZ
YOKSA BİLİNMEZ Mİ?

Bazıları Huxley’in, “agnostik” sözcüğünü Mukaddes Kitapta geçen bir kelimeye dayandırdığını söylerler.
Mukaddes Yazıların Resullerin İşleri kitabına göre, Resul Pavlus, Atinalılara va’zederken onlara, üzerinde “meçhul [Yunanca: Agnosto] Allaha” yazısı bulunan bir mezbahı hatırlattı. (Resullerin İşleri 17:23)
Pavlus, Atina’nın hikmetli adamlarınca bilinmeyen bu Tanrı’nın acaba bilinemez olduğunu mu söyledi?
Katiyen. Aslında devamen, Atinalılara o Tanrı’yı nasıl tanıyabileceklerini de açıkladı.

Bugün de Tanrı birçoklarına göre bilinmeyen Biri ise de, asla bilinemez değildir. Mukaddes Kitap, O’nun hakkında bazı bilgiler edinebilmemizin bir yolunu belirtir: “O’nun görülmez nitelikleri (YD) . . . . dünyanın yaratılışından beri yapılan şeylerle anlaşılarak açıkça görülüyor.” (Romalılar 1:20)
Meslekleri, “yapılan şeyler”i araştırmak olan kişilerin sözleri bu beyanı destekler.

20. yüzyılın en ileri gelen bilimsel kuramcısı olan Albert Einstein, Mukaddes Kitabın Tanrısına inanmıyordu.
Bununla beraber, evrenin yapısı hakkında yaptığı araştırmalar kendisinde, Tanrı’nın varlığını kabul etmeye zorlayan bir duygu uyandırmıştı.
Out
of My Later Years (Sonraki Yıllarımdan) adlı kitabında Einstein, doğanın temelinde yatan uyum hakkında bilgi edinme konusunu ele alarak şöyle demektedir: “Bu alanda başarıyla ilerleme kaydetmenin kuvvetli olgusunu tatmış olan bir kimse, varlıkta belirginleştirilen akılcılığa karşı derin bir saygı duyarak heyecanlanır.” Şöyle devam etmektedir:

“Bu anlayış yoluyla, insan, kişisel ümitle arzulanandan çok ileriye uzanan bir özgürlüğü elde eder; böylelikle de varlıkta beliren aklın, en derinliklerine kadar insanın yaklaşamadığı görkemliliğine karşı alçakgönüllü bir tutum kazanır.”
“Varlıkta belirginleştirilen akılcılık”ı ve ‘varlıkta beliren aklı görkemliliğini’ kabul ettikten sonra, var olan bütün şeylerin arkasında büyük bir Akılcı Zihnin ve Akılcılığın Kaynağı’nın bulunması gerektiğini kabul etmek için, pek uzun bir adım atmaya gerek kalmayacaktır.
Darwin’in bir çağdışı ve evrim kuramı ile en uygun türün artakalması doktrinin bir destekleyicisi olan A. R. Wallace, bu adımı atan biridir.
İnsanın hayvanlardan geldiğine kuvvetle inandığı halde, Wallace, insanda, insandan daha üstün Biri’nin var olması gerektiğini ispat eden bir şey gördü. Bu “Şey” insanın yüksek ahlak duygusu ve akli potansiyeliydi.
Wallace,
“bunun hiçbir şekilde ‘en uygun olan artakalır’ düşüncesine yükleyemem” diye yazdı.
Bunun yerine, bu nitelikler, “bize, kendimizden daha üstün varlıklarının bulunduğunun en sağlam ispatını sunar. Bu nitelikler ancak onlardan gelmiş olabilir ve biz, onlara doğru sonsuza dek gelişmekte olabiliriz.”

Oxford Üniversitesinde matematik profesörü E. A. Milne’nin araştırmaları, kendisini, Tanrı’nın varlığına kuvvetle inandırdı.
Çağdaş bilim, evreni yöneten yasaların karmaşıklığını ve güzelliğini artan bir açıklıkla gösterir.
Milne’ye göre, maddenin nereden geldiğini ve bu maddeyi yöneten yasakların Kimden kaynaklandığını açıklamak için, Tanrı’nın varlığını kabul etmemiz gereklidir. O şöyle dedi:
“Maddenin yaratılışı hakkında eğen bir sır varsa, bunu yöneten keyfi yasaların yaratılışı hakkında daha da büyük bir sır var demektir.”

Dolayısıyla matematikçi ve fizikçi Milne sonuç olarak:
“Agnostik olduğum dönemler olduğu halde, bunlardan daima kurtuldum. Bu evrenin Kadirimutlak Tanrı tarafından yaratılmış olduğuna kuvvetle inanıyorum”dedi.

AGNOSTİĞİN ZOR DURUMU

İnsanın doğuştan tapınmaya içgüdüsel bir gerek duyduğu söylenmiştir.

Agnostik ve ateist olduklarını savunanlar, durumlarını yakından incelerlerse, bir şeyin eksik olduğunu fark edebilirler.

Durumları, bir yetimhanede büyüyen ve ana-babasını hiç tanımadığı için bir şeyin noksan olduğunu hisseden bir çocuğunki gibidir.

Tanrı’ya kesinlikle inanmayan büyük matematikçi Bertrand Russell bile, hayatının sonuna doğru şunları itiraf etti:

“Garip sayılacak kadar mutsuzum, çünkü hayatımın yapısı karmaşık ve tabiatım ümitsizce karışıktır. . . . . Benim düşünce merkezim daima ve ebediyen müthiş bir sancı çeker; bu acayip, vahşi bir sancıdır, bu, dünyanın kapsadığının ötesinde olan bir şeyi aramaktır; bu şey değişime uğramıştır ve sonsuzdur, mutlu eden bir rüyet, bu Tanrı’dır , onu bulamam, onun bulunacağını da sanmam.”

Her şeye rağmen O bulunabilir.

Bugün milyonlarca kişi, sadece Tanrı’ya kuvvetle inanmakla kalmamakta, O’na güvenmektedir;
O’nunla kişisel bir ilişki kurmuştur.

Onlar, Tanrı’nın “görülmez nitelikleri” hakkında kendilerine daha derin bir anlayış kazandırdığı için, bilime minnettardırlar. (Romalılar 1:20, YD)

Böyle olmakla birlikte, Tanrı’nın insanlıkla ilgili davranışlarını kaydettirmiş olduğu Mukaddes Kitabı incelemekle, onlar imanlarını daha da derinleştirdiler.

Mukaddes Kitap, Tanrı’ya karşı bizde sadece safça bir inanç geliştirmez. Aksine, ispatlanmış bir iman geliştirmek üzere bizi teşvik eder. “İman, ümit edilen şeylerle teminatlandırılmış bir bekleyiş ve görülmemesine rağmen gerçeklerin sarih bir izharıdır.” (İbraniler 11:1, YD)

Görülmediği halde Tanrı’nın varlığının gerçekliğine dair bir inanç “yapılan şeyler”in incelenmesi ve özellikle Mukaddes Kitabın araştırılmasıyla elde edilebilir.

Eğer siz bir agnostik iseniz,

sizi, var olan delilleri tekrar incelemeye teşvik ederiz. Yehova’nın Şahitleri bunu yapmanıza yardım etmekten mutluluk duyacaklardır.

"İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın."
Jesus Christ


Matta 7:12

www.jw.org
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 15-07-2010, 18:08
AerA - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
AerA AerA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 17 Nov 2009
Bulunduğu yer: Galactic Sector ZZ9 Plural Z Alpha
Mesajlar: 3.036
Standart

Sayın Hür Kuş ;

Agnostik değilim, önce bunu ifade edeyim istedim.

Birde yazınızda :

"İnsanın doğuştan tapınmaya içgüdüsel bir gerek duyduğu söylenmiştir." dediğiniz bölüm varki bence bir insanın doğumundan geldiği söylenen bu olay, sadece çocukluk yaşımızdan itibaren yoğun bir Tanrı, peri, melek, cin v.b. trafiğine sıkışmamızdandır. Şu dinler çocukluğun körpe çağlarında ideolojilerini ekmeye başlamasalar doğuştan gelmediğide görülür elbette.

Ayrıca :

“Garip sayılacak kadar mutsuzum, çünkü hayatımın yapısı karmaşık ve tabiatım ümitsizce karışıktır. . . . . Benim düşünce merkezim daima ve ebediyen müthiş bir sancı çeker; bu acayip, vahşi bir sancıdır, bu, dünyanın kapsadığının ötesinde olan bir şeyi aramaktır; bu şey değişime uğramıştır ve sonsuzdur, mutlu eden bir rüyet, bu Tanrı’dır , onu bulamam, onun bulunacağını da sanmam.”

sevimsiz
olmuş. Neden derseniz Jean Messlier isimli rahipte ölürken tam tersini yapmış ve tüm yaşamı boyunca öğrettiği öğretinin mesnetsizliği üzerinde durmuştur.

Neyse esen kalınız.

Teoloji gece yarısı, karanlık bir mahsende, orada olmayan kara kediyi aramaktır. Robert A. Heinlein
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 18-07-2010, 16:20
kitapsızım - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
kitapsızım kitapsızım isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 18 Jul 2010
Mesajlar: 147
Standart

Başı sıkışınca teist, karnı doyunca agnostik, duası kabul olmayınca ateist olabilir insan.
Yolun bir yerinde de nihai bir karar verebilir.

Kendimden bilirim.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 18-07-2010, 17:44
Felsefeci 87 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Felsefeci 87 Felsefeci 87 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 09 May 2009
Mesajlar: 375
Standart

Hristiyanlık, bana kalırsa bir masaldır. Ama yehova şahitliği masal ötesidir, yalandır, iftiradır düzmece ve kandırmacadır.

http://gercekciisevilik.blogspot.com


Hristiyanlığın ve Kutsal Kitap'ın tahrifata uğramadığını iddia edenlere karşı en iyi yanıtı veren site.
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 18-07-2010, 18:36
hur-kus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
hur-kus hur-kus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 24 Oct 2009
Mesajlar: 432
Standart

Alıntı:
Gündelik Ekmeğimiz´isimli üyeden Alıntı
Evet senin suçun. Çünkü Sende akılolanb bir şeyi kullanmaman Tanrı'nın değil senin suçun. Çünkü araştırmıyorsun. Bilmiyorsun. Sadece işine gelen suırf eleştirmek ve kulp takmak için öte - beri yazıları okumuşsun hepsi bu. Ama Hristiyan tarihi, Hristiyanlık teolojisi hakkında hiçbir şey okumamışsın iki. Okumadığın tam olarak bilmediğin bir şeye inanmazsın tabiki de. Materyalist zırvalıkların gelip geçici zevkleri içinde ancak (...) gibi mutlu olursunuz heğsi bu. Dünyasal hayatın geçici zevkleri ile ancak tabiri caiz ise (...) bir zevk alırsınıuz o kadar.

Tahmin ettiğim kadarıyla siz hristiyanforum üyelerinden birisiniz. Ordaki kendini bilmez adminlerde, insanları bu şekilde yargılar ve onlara demediklerini bırakmazlar. Siz de o kişilerden birisiniz. Ayrıca, eğer bir Tanrı varsa herşeyin sorumlusu o, olmalıdır.. Ayrıca birçok hristiyan tanıdığım var, konuşmaları ve üsluplarıyla çok mütavazi ve saygılılar. Sizin yazılarınızı okuyorum, tamamen nefret ve kabul edememezlik mevcut. Hiçbir şeyi alttan almıyorsunuz, Hristiyan arkadaşlarımın bir çoğu, (inanmasam bile) incil'e dayandırdıkları hoşgörü ve sevgi açısından insanlara yaklaşıyorlar. Ama siz ve o hristiyanforum'da bulunanlar, tamamen tanrı kesilmiş onu bunu yargılıyorsunuz. Siz, kimsiniz ki insanları yargılayabiliyor ve onlar hakkında hüküm verebiliyorsunuz. Önce siz kendinize bakın.. Ondan sonra ahkam kesin...

__________________

Sayın Felsefeci,

inançlarınız farklı ama uslübünüz ne yazık ki Gündelik ekmeğimiz adlı üyeye çok benziyor...

Ruh ikizi gibisiniz...


Haksız mıyım....

"İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın."
Jesus Christ


Matta 7:12

www.jw.org
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 18-07-2010, 18:46
Felsefeci 87 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Felsefeci 87 Felsefeci 87 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 09 May 2009
Mesajlar: 375
Standart

hur-kus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Alıntı:
Gündelik Ekmeğimiz´isimli üyeden Alıntı
Evet senin suçun. Çünkü Sende akılolanb bir şeyi kullanmaman Tanrı'nın değil senin suçun. Çünkü araştırmıyorsun. Bilmiyorsun. Sadece işine gelen suırf eleştirmek ve kulp takmak için öte - beri yazıları okumuşsun hepsi bu. Ama Hristiyan tarihi, Hristiyanlık teolojisi hakkında hiçbir şey okumamışsın iki. Okumadığın tam olarak bilmediğin bir şeye inanmazsın tabiki de. Materyalist zırvalıkların gelip geçici zevkleri içinde ancak (...) gibi mutlu olursunuz heğsi bu. Dünyasal hayatın geçici zevkleri ile ancak tabiri caiz ise (...) bir zevk alırsınıuz o kadar.

Tahmin ettiğim kadarıyla siz hristiyanforum üyelerinden birisiniz. Ordaki kendini bilmez adminlerde, insanları bu şekilde yargılar ve onlara demediklerini bırakmazlar. Siz de o kişilerden birisiniz. Ayrıca, eğer bir Tanrı varsa herşeyin sorumlusu o, olmalıdır.. Ayrıca birçok hristiyan tanıdığım var, konuşmaları ve üsluplarıyla çok mütavazi ve saygılılar. Sizin yazılarınızı okuyorum, tamamen nefret ve kabul edememezlik mevcut. Hiçbir şeyi alttan almıyorsunuz, Hristiyan arkadaşlarımın bir çoğu, (inanmasam bile) incil'e dayandırdıkları hoşgörü ve sevgi açısından insanlara yaklaşıyorlar. Ama siz ve o hristiyanforum'da bulunanlar, tamamen tanrı kesilmiş onu bunu yargılıyorsunuz. Siz, kimsiniz ki insanları yargılayabiliyor ve onlar hakkında hüküm verebiliyorsunuz. Önce siz kendinize bakın.. Ondan sonra ahkam kesin...

__________________

Sayın Felsefeci,

inançlarınız farklı ama uslübünüz ne yazık ki Gündelik ekmeğimiz adlı üyeye çok benziyor...

Ruh ikizi gibisiniz...


Haksız mıyım....

Hur kus, ben hiçbir zaman sözlerimi kimseden sakınmam. Normalde de çok iyi bi şekilde konuşurum. Ama böyle ukalaca tavır sergileyen insanlara karşı daha agresif ve daha sert davranışlar gösterebilirim. Ayrıca ben hristiyan değilim, ama o arkadaş hristiyan. Onun inancında bu şekilde davranış göstermek yok.. O yüzden bunu söylemeye çalışmıştım..

http://gercekciisevilik.blogspot.com


Hristiyanlığın ve Kutsal Kitap'ın tahrifata uğramadığını iddia edenlere karşı en iyi yanıtı veren site.
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 18-07-2010, 19:28
hur-kus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
hur-kus hur-kus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 24 Oct 2009
Mesajlar: 432
Smile

Felsefeci 87´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Hur kus, ben hiçbir zaman sözlerimi kimseden sakınmam. Normalde de çok iyi bi şekilde konuşurum. Ama böyle ukalaca tavır sergileyen insanlara karşı daha agresif ve daha sert davranışlar gösterebilirim. Ayrıca ben hristiyan değilim, ama o arkadaş hristiyan. Onun inancında bu şekilde davranış göstermek yok.. O yüzden bunu söylemeye çalışmıştım..

Sayın felsefeci dediklerinizi anlıyorum,

Ama bir YŞ olarak hakkımızda yazdığınız sözleriniz, ateistleri tenkit eden bir üyenin "Ateistler Şebektir" demesindeki usluba çok benziyor......

İnancımızı beğenmeyebilirsiniz hatta tenkit de edebilirsiniz; ama bunu Gündelik Ekmeğimiz adlı üyeden farklı biçimde yapmanız daha faydalı olur diye düşünüyorum.

Dikkat ederseniz söz konusu üyenin uslübünden diğer ateist arkadaşlar da rahatsız.

Bir süredir uzak kalmış olduğunuz forumda mutlu olmanızı dilerim.

Saygılarımla

"İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın."
Jesus Christ


Matta 7:12

www.jw.org
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 19-07-2010, 18:22
axial
Üye Değil
 
Mesajlar: n/a
Standart

hur-kus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster


Eğer siz bir agnostik iseniz,



sizi, var olan delilleri tekrar incelemeye teşvik ederiz. Yehova’nın Şahitleri bunu yapmanıza yardım etmekten mutluluk duyacaklardır.
Hocam ben öyleyim. Delillerin neymiş merak ettim doğrusu. Göster kurtar beni bu boşluktan. Malum boşlukları dolduruyorsunuz galiba. Kaç paraya doldurursunuz.
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 19-07-2010, 18:27
uyar - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
uyar uyar isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 26 Jul 2009
Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 3.381
Standart

evet hürkuş...

söyle bize yahovanın varlığı gösteren en önemli delil ne??

ama lafı gevelemeden bize en önemli bulduğun (bir) delili söyle bakalım...

kuranı okuyun cunku okudukca allahin olmadigini daha iyi anlayacaksiniz .......
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 19-07-2010, 18:34
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

Saygideger hur-kus;

Merak ettigim icin, soruyorum. Yahova, neye/kime sahit?

Saygilarimla;
evrensel-insan

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Şeriat Devleti ister misiniz? hasan_ İslam 15 29-06-2011 00:38
İran Farsi müzikleri sever misiniz dinler misiniz rostube Konu-dışı 9 17-02-2010 13:33
Kitaro sever misiniz? hiramusta Konu-dışı 2 21-10-2006 22:04
Biraz yer acar misiniz ? Ben geldim :D Deus Yeni Üyeler 9 03-08-2006 07:46

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 04:48 .