Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Turan Dursun > Turan Dursun

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 16-07-2010, 15:50
AerA - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
AerA AerA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 17 Nov 2009
Bulunduğu yer: Galactic Sector ZZ9 Plural Z Alpha
Mesajlar: 3.036
Standart

Sayın Hüdai Çakmak ;

"...bireyleri dolaysıyla toplumları derinden ve güçlü bir şekilde etkileyen dinin, toplumların en büyük örgütlenmesi olan devletten soyutlanması doğal devlet kavramıyla uyuşmaz."

Kanımca laiklik kelimesine anlamı dışında farklı anlamlar katmaya uğraşıyor gibisiniz.

Laiklik ; Devletin karar, idari organlarında bağlı bulunacağı kurallar bütününün asla ama asla Din kuralları olmayacağının izahatıdır. Bir devlet din kuralları ile yönetilecek olursa, hırsızın elini kesmeli, zina (kimi ne ilgilendiriyorsa) kırbaçla cezalandırılmalı devamı sürgün olmalı ve "inanmıyorum ,inanmayacağımda" diyen kişilerin peşine 3 aylar geçince düşülmelidir. Bütün bunların yanında farklı din ve meshepten insanların yan yana yaşayabilmesi ve devletin gözünde eşit hak ve özgürlüklere sahip olabilmesi için yine Devletin organları Tanrıdan bağımsız işlemelidir. Aksi takdirde "Devlet Fetvalarının" (İran ve Humeyni) önüne kimse geçemez.

Esen Kalınız.

Teoloji gece yarısı, karanlık bir mahsende, orada olmayan kara kediyi aramaktır. Robert A. Heinlein
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 19-07-2010, 14:03
Hüdai ÇAKMAK Hüdai ÇAKMAK isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 10 Jul 2010
Mesajlar: 138
Standart Laİklİk konusunda bİr cevap




Zannederim konuyu bilimsel değil de ideolojik yönden yaklaşıyorsunuz. Bireylerin düşünce ve inançlarına değer vermeyen, bunları temel almayan devletlerin doğal ve uzun ömürlü olmayacağı kesindir. Yakın tarih yapay devlet mezarlarıyla doludur.
İnsan hayatını derinden etkileyen din ve inanç gibi olguları bireyler ve toplumlar arasındaki uyum ve dayanışmayla görevli devletlerin yapılarından soyutlaması, görmezlikten gelmesi mümkün olabilir mi?
Böyle bir soyutlamanın bireylerle devlet arasında çatışmalara neden olacağı, sonuçta devletlerin yıpranıp yıkılacağı kesindir. Vatandaşlarının desteğini gerçek anlamda alamayan devletler hiç bir zaman uzun ömürlü olmamıştır.
Bir bakıma devletler idaresi altında tuttuğu bireylerin düşünce ve inançlarına değer vermek, bunlara uygun düzenler kurmak zorundadırlar. Buna mecburdur. Aksi halde vatandaşlarının desteğini kaybedip yıkılmaya mahkûm olurlar.
Henüz insanların yeterince çoğalmadığı eski dönemlerdeki aynı ırktan ve aynı dine bağlı bireylerden oluşmuş eski devletlerde farklılıklar çok az olduğundan bu tür sorunlar fazla yaşanmamıştır denilebilir. Genelde azınlıklar çoğunlukların tahakkümü altında kalmışlar, bu sorunu kaba güçle halletmişlerdir.
Fakat insanlar çoğalıp fikir ve inanç çeşitliliği bununla birlikte arttıkça, daha da önemlisi bireyler bilinçlenip örgütlendikçe bu durum çok büyük bir mesele olarak ortaya çıkar.
Devletler bu fikir ve inançlardan herhangi birisine taraf olamaz. Tam bir tarafsızlıkla davranmak; vatandaşlarına tam bir inanç, fikir ve vicdan özgürlüğü sağlamak zorundadırlar.
Fakat bu tarafsızlık kayıtsızlık değildir. Bir bakıma devletler vatandaşlarının bu özgürlüklerini serbestçe yaşamalarını sağlamakla da görevlidirler.
Devletin inanç ve vicdan özgürlüğü konusunda tarafsız kalması laikliğin doğru tarifi olur. Ateizmde bir çeşit inanç olduğundan laikliğin çerçevesine bu felsefede girer. Sonuçta laiklik bireylerin inanç ve vicdan özgürlüklerini serbestçe yaşadıkları, uygulanmasında devletlerin sorumlu olduğu yaşamsal bir düzenleme olarak karşımıza çıkar.
Nitekim TDK yayınladığı sözlüğünde laikliği savunduğumuz anlamda da tanımlamıştır.
Yazımızdaki başörtüsü ya da diğer adıyla türban sadece fikir ve inanç özgürlünün simgesi olarak alınmıştır. Şeriatla yada herhangi bir dinsel olguyla ilgisi yoktur. Zaten din hukuku benim işim değildir. Bilmediğim konularda ahkam kesmeme prensibime uygun olarak din hukukunu ne yerer, ne de savunurum. Sözü bilenlere bırakırım.
Ben sadece inanç ve vicdan özgürlüğünün gerçek anlamda yaşanmasını inanıyor ve savunuyorum.
Genç kızlarımızın kadınlarımızın başlarının zorla açtırılmasına karşı çıktığım gibi zorla kapattırılmasına da karşı çıkar, bütün gücümle de engel olmaya çalışırım. Özgürlüklerden korkmamayı öğrendiğimiz zaman gerçek medeniyete ulaşmış olacağız.
Saygılar.

Hüdai ÇAKMAK
Yazar
Tersinim Teorisi Kurgulayıcısı


Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 18-07-2010, 16:08
kitapsızım - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
kitapsızım kitapsızım isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 18 Jul 2010
Mesajlar: 147
Standart

Sorun Islamiyetin kendisinde.
Laik anlayış dini kabul etmektedir.
Ama Islam aleminin baskıcı anlayışı laikliği kabul etmemekte,
Islamı dünya düzeninin merkezine koymaktadır.

Benim Islamla bir sorunum varsa, onun benle sorunu olduğundandır.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 19-07-2010, 14:06
Hüdai ÇAKMAK Hüdai ÇAKMAK isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 10 Jul 2010
Mesajlar: 138
Standart

Sayın AerA'ya cevap....
..............................
Zannederim konuyu bilimsel değil de ideolojik yönden yaklaşıyorsunuz. Bireylerin düşünce ve inançlarına değer vermeyen, bunları temel almayan devletlerin doğal ve uzun ömürlü olmayacağı kesindir. Yakın tarih yapay devlet mezarlarıyla doludur.
İnsan hayatını derinden etkileyen din ve inanç gibi olguları bireyler ve toplumlar arasındaki uyum ve dayanışmayla görevli devletlerin yapılarından soyutlaması, görmezlikten gelmesi mümkün olabilir mi?
Böyle bir soyutlamanın bireylerle devlet arasında çatışmalara neden olacağı, sonuçta devletlerin yıpranıp yıkılacağı kesindir. Vatandaşlarının desteğini gerçek anlamda alamayan devletler hiç bir zaman uzun ömürlü olmamıştır.
Bir bakıma devletler idaresi altında tuttuğu bireylerin düşünce ve inançlarına değer vermek, bunlara uygun düzenler kurmak zorundadırlar. Buna mecburdur. Aksi halde vatandaşlarının desteğini kaybedip yıkılmaya mahkûm olurlar.
Henüz insanların yeterince çoğalmadığı eski dönemlerdeki aynı ırktan ve aynı dine bağlı bireylerden oluşmuş eski devletlerde farklılıklar çok az olduğundan bu tür sorunlar fazla yaşanmamıştır denilebilir. Genelde azınlıklar çoğunlukların tahakkümü altında kalmışlar, bu sorunu kaba güçle halletmişlerdir.
Fakat insanlar çoğalıp fikir ve inanç çeşitliliği bununla birlikte arttıkça, daha da önemlisi bireyler bilinçlenip örgütlendikçe bu durum çok büyük bir mesele olarak ortaya çıkar.
Devletler bu fikir ve inançlardan herhangi birisine taraf olamaz. Tam bir tarafsızlıkla davranmak; vatandaşlarına tam bir inanç, fikir ve vicdan özgürlüğü sağlamak zorundadırlar.
Fakat bu tarafsızlık kayıtsızlık değildir. Bir bakıma devletler vatandaşlarının bu özgürlüklerini serbestçe yaşamalarını sağlamakla da görevlidirler.
Devletin inanç ve vicdan özgürlüğü konusunda tarafsız kalması laikliğin doğru tarifi olur. Ateizmde bir çeşit inanç olduğundan laikliğin çerçevesine bu felsefede girer. Sonuçta laiklik bireylerin inanç ve vicdan özgürlüklerini serbestçe yaşadıkları, uygulanmasında devletlerin sorumlu olduğu yaşamsal bir düzenleme olarak karşımıza çıkar.
Nitekim TDK yayınladığı sözlüğünde laikliği savunduğumuz anlamda da tanımlamıştır.
Yazımızdaki başörtüsü ya da diğer adıyla türban sadece fikir ve inanç özgürlünün simgesi olarak alınmıştır. Şeriatla yada herhangi bir dinsel olguyla ilgisi yoktur. Zaten din hukuku benim işim değildir. Bilmediğim konularda ahkam kesmeme prensibime uygun olarak din hukukunu ne yerer, ne de savunurum. Sözü bilenlere bırakırım.
Ben sadece inanç ve vicdan özgürlüğünün gerçek anlamda yaşanmasını inanıyor ve savunuyorum.
Genç kızlarımızın kadınlarımızın başlarının zorla açtırılmasına karşı çıktığım gibi zorla kapattırılmasına da karşı çıkar, bütün gücümle de engel olmaya çalışırım. Özgürlüklerden korkmamayı öğrendiğimiz zaman gerçek medeniyete ulaşmış olacağız.
Saygılar.

Hüdai ÇAKMAK
Yazar
Tersinim Teorisi Kurgulayıcısı


Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 20-07-2010, 09:10
AerA - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
AerA AerA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 17 Nov 2009
Bulunduğu yer: Galactic Sector ZZ9 Plural Z Alpha
Mesajlar: 3.036
Standart

Hüdai ÇAKMAK´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sayın AerA'ya cevap....
..............................
Zannederim konuyu bilimsel değil de ideolojik yönden yaklaşıyorsunuz. Bireylerin düşünce ve inançlarına değer vermeyen, bunları temel almayan devletlerin doğal ve uzun ömürlü olmayacağı kesindir. Yakın tarih yapay devlet mezarlarıyla doludur.
İnsan hayatını derinden etkileyen din ve inanç gibi olguları bireyler ve toplumlar arasındaki uyum ve dayanışmayla görevli devletlerin yapılarından soyutlaması, görmezlikten gelmesi mümkün olabilir mi?
Böyle bir soyutlamanın bireylerle devlet arasında çatışmalara neden olacağı, sonuçta devletlerin yıpranıp yıkılacağı kesindir. Vatandaşlarının desteğini gerçek anlamda alamayan devletler hiç bir zaman uzun ömürlü olmamıştır.
Bir bakıma devletler idaresi altında tuttuğu bireylerin düşünce ve inançlarına değer vermek, bunlara uygun düzenler kurmak zorundadırlar. Buna mecburdur. Aksi halde vatandaşlarının desteğini kaybedip yıkılmaya mahkûm olurlar.
Henüz insanların yeterince çoğalmadığı eski dönemlerdeki aynı ırktan ve aynı dine bağlı bireylerden oluşmuş eski devletlerde farklılıklar çok az olduğundan bu tür sorunlar fazla yaşanmamıştır denilebilir. Genelde azınlıklar çoğunlukların tahakkümü altında kalmışlar, bu sorunu kaba güçle halletmişlerdir.
Fakat insanlar çoğalıp fikir ve inanç çeşitliliği bununla birlikte arttıkça, daha da önemlisi bireyler bilinçlenip örgütlendikçe bu durum çok büyük bir mesele olarak ortaya çıkar.
Devletler bu fikir ve inançlardan herhangi birisine taraf olamaz. Tam bir tarafsızlıkla davranmak; vatandaşlarına tam bir inanç, fikir ve vicdan özgürlüğü sağlamak zorundadırlar.
Fakat bu tarafsızlık kayıtsızlık değildir. Bir bakıma devletler vatandaşlarının bu özgürlüklerini serbestçe yaşamalarını sağlamakla da görevlidirler.
Devletin inanç ve vicdan özgürlüğü konusunda tarafsız kalması laikliğin doğru tarifi olur. Ateizmde bir çeşit inanç olduğundan laikliğin çerçevesine bu felsefede girer. Sonuçta laiklik bireylerin inanç ve vicdan özgürlüklerini serbestçe yaşadıkları, uygulanmasında devletlerin sorumlu olduğu yaşamsal bir düzenleme olarak karşımıza çıkar.
Nitekim TDK yayınladığı sözlüğünde laikliği savunduğumuz anlamda da tanımlamıştır.
Yazımızdaki başörtüsü ya da diğer adıyla türban sadece fikir ve inanç özgürlünün simgesi olarak alınmıştır. Şeriatla yada herhangi bir dinsel olguyla ilgisi yoktur. Zaten din hukuku benim işim değildir. Bilmediğim konularda ahkam kesmeme prensibime uygun olarak din hukukunu ne yerer, ne de savunurum. Sözü bilenlere bırakırım.
Ben sadece inanç ve vicdan özgürlüğünün gerçek anlamda yaşanmasını inanıyor ve savunuyorum.
Genç kızlarımızın kadınlarımızın başlarının zorla açtırılmasına karşı çıktığım gibi zorla kapattırılmasına da karşı çıkar, bütün gücümle de engel olmaya çalışırım. Özgürlüklerden korkmamayı öğrendiğimiz zaman gerçek medeniyete ulaşmış olacağız.
Saygılar.

Hüdai ÇAKMAK
Yazar
Tersinim Teorisi Kurgulayıcısı

Sayın Hüdai Çakmak ;

Konuya bilimsel yaklaşmak elde değildir. Tahmin edersiniz ki laik düzenin "Devlet Yapısında Olmaz" dediği kaideler bütünü bilimi, insan aklını aşağılar derecededir.

Laik bir devlet, bireylerin inançlarına değer verdiği için laiktir. Aksi halde Devletin Dini ne ise geri kalan vatandaşlarının vay haline.

"İnsan hayatını derinden etkileyen din ve inanç gibi olguları bireyler ve toplumlar arasındaki uyum ve dayanışmayla görevli devletlerin yapılarından soyutlaması, görmezlikten gelmesi mümkün olabilir mi?". Sayın Çakmak, elbetteki olabilir ve üniter devlet yapısına din sızmaya çalışmadığı oranda da harika bir şey olacaktır. Devlet yapısından soyutlamak zorundadır, aksi halde bu inançlardan hangisini içine almalıdır? İslam, Hristiyanlık, Judaism...birisi demez mi ki bende Zerdüştüm Devlet Zerdüşi olsun.

"Böyle bir soyutlamanın bireylerle devlet arasında çatışmalara neden olacağı, sonuçta devletlerin yıpranıp yıkılacağı kesindir. Vatandaşlarının desteğini gerçek anlamda alamayan devletler hiç bir zaman uzun ömürlü olmamıştır." Hangi vatandaşların desteğini almak istersiniz acaba? Türkiye tek tip insanın yaşadığı bir ülke değildir. Nasıl ki kanunlarımız aşırı milliyetçi söylemlerle şekillenmedi ise, Devlet yapısında "Gökten Geldiği Varsayılan" kanunlarla desteklenemez. Kaldı ki bu kanunlardan hangisini üniter devlet içine sokmak istersiniz. Museviliği sokalım ve ülkenin %90 ını Getholara kapatalım istersemiz. Gazze misali.

"Bir bakıma devletler idaresi altında tuttuğu bireylerin düşünce ve inançlarına değer vermek, bunlara uygun düzenler kurmak zorundadırlar. Buna mecburdur. Aksi halde vatandaşlarının desteğini kaybedip yıkılmaya mahkûm olurlar.". Söylediklerinizin tamamı laik devletlerin olmazsa olmazlarındandır. Devletin yasal dininin İslam olduğunu düşünün, Musevi vatandaşının düşünce ve inançlarına değer verir mi acaba? En baştan "Yanlış Din" inanırı değil midir ki bu şahıslar?

"
Fakat bu tarafsızlık kayıtsızlık değildir. Bir bakıma devletler vatandaşlarının bu özgürlüklerini serbestçe yaşamalarını sağlamakla da görevlidirler." Laik Devetlerde görevini başarı ile yerine getirmektedir zaten. Ve bu tarafsızlık tüm vatandaşlarına özlük haklarında eşit mesafede olmaktır ki siz hiç laik bir ülkede Dini için kayrılan bir grup gördünüz mü?

"
Genç kızlarımızın kadınlarımızın başlarının zorla açtırılmasına karşı çıktığım gibi zorla kapattırılmasına da karşı çıkar, bütün gücümle de engel olmaya çalışırım.". Bariz bir şekilde bu zorla açtırma dediğiniz şeyde bir çarpıtma var gibi. Sadece "Kamu Binalarında" inancınızı resmeder biçimde gezemezsiniz. Aynı şekilde bir rahip, bir papaz T.C'de ki hiç bir kamu binasına cübbesi ile giremez. Kimsenin zorla açtırdığı yok. Olmadığı için artık ülkemin her yerinde "Kara Çarşafların Ardından Karanlık Sesler" gelmekte ya.

Esen kalınız.

Teoloji gece yarısı, karanlık bir mahsende, orada olmayan kara kediyi aramaktır. Robert A. Heinlein
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 22-07-2010, 09:32
Hüdai ÇAKMAK Hüdai ÇAKMAK isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 10 Jul 2010
Mesajlar: 138
Standart Laİklİk Üzerİne bİr cevap

LAİKLİK ÜZERİNE BİR CEVAP


Zannederim verdiğim cevabı kendi isteğiniz, savunduğunuz felsefe yönünden eğip büküyorsunuz.
Bireyler olmayınca devletlerin olmayacağı açıktır. İnsanların şu dini ya da bu dini inanmalarını, yaşamak istemelerini ise asla engel olamazsınız. O halde bu hırçınlık, bu karşı koyuş niye?
Bir şeylere inanma ve bunun paralelliğinde yaşamayı isteme insanların doğallığında vardır ve haklarıdır. Bu doğal haklarını engel olmaya çalışan devletlerin halini yakın tarih çok güzel gösteriyor.
Bir insanın inancını, yaşam şeklini özgürce seçip yaşamak istemesi kadar doğal bir şey olamaz. Bir insanın başını zorla açtırmakla kapattırmak arasında ne fark vardır söyler misiniz? Zorla başları kapattıran Humeyni ile zorla açtıran arasındaki fark nedir? Kamusal alan ne demektir? Bir kısım insanımızın diğerlerinden soyutlamak ne kadar doğrudur?
Karşıt fikirler, inançlar olmazsa kimin doğru düşündüğünü yada inandığını nasıl bileceğiz?
Kendilerini diğer insanlardan daha akıllı zannedenler genelde en büyük yanılgılara düşenlerdir. Özgürlüklerden korkmayalım. İnsanları doğallığına bırakın. Nasıl isterlerse öyle inansınlar ve yaşasınlar. Bu doğal haklarını engel olmaya çalışmayalım. Din ve vicdan özgürlüğü sağlayabilen devletler bu konudaki görevlerini layıkıyla yapmış devletlerdir. Hiç kimsenin, devlette dahil hiç bir makamın insanların inançlarını ve bu inançlarını yaşamasını müdahale etmeye, engel olmaya hakkı yoktur. Önce bunu kabullenelim. Gerisi kolaydır. Çözülmez zannettiğiniz sorunların kolaylıkla çözüldüğünü göreceksiniz.
Saygılar.
Hüdai ÇAKMAK
yazar
Tersinim Teorisi Kurgulayıcısı
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 22-07-2010, 13:31
axial
Üye Değil
 
Mesajlar: n/a
Standart

Sayın Hüdai çakmak.

Neden her mesajınızın altında tersinim teorisi kurgulayıcısı yazıyorsunuz bir anlam veremiyorum. Bunu yazdığınızda kendinizi daha bilimsel ve yüksekte mi görüyorsunuz. Bence görmeyin çünkü tam tersi komik görünüyorsunuz.

Not: Bende yazsam mı acaba buhar jeneratörü kurgulayıcısı diye:
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 22-07-2010, 13:43
axial
Üye Değil
 
Mesajlar: n/a
Standart

Kendilerini diğer insanlardan daha akıllı zannedenler genelde en büyük yanılgılara düşenlerdir. Özgürlüklerden korkmayalım. İnsanları doğallığına bırakın. Nasıl isterlerse öyle inansınlar ve yaşasınlar. Bu doğal haklarını engel olmaya çalışmayalım. Din ve vicdan özgürlüğü sağlayabilen devletler bu konudaki görevlerini layıkıyla yapmış devletlerdir. Hiç kimsenin, devlette dahil hiç bir makamın insanların inançlarını ve bu inançlarını yaşamasını müdahale etmeye, engel olmaya hakkı yoktur. Önce bunu kabullenelim. Gerisi kolaydır. Çözülmez zannettiğiniz sorunların kolaylıkla çözüldüğünü göreceksiniz.
Konuya gelirsek eğer. Siz Türkiyede herkesin istediği gibi yaşayabildiğini düşünüyor musunuz? Mesela ateistler rahatça bir yerlerde çıkıp allah yoktur diyebiliyorlar mı?

Laiklik nerede kaldı peki. Bakın özgürlüklerin sınırı bir başkasının özgürlüğüne müdahele etmediğiniz sürecedir. İslam bunu sağlıyor mu? Neden doğduğumuzdan itibaren islam la pompalanıyoruz. Neden okullarda zorla kuran sureleri öğretiliyor? Neden diyanet kurumu en çok ödenek ayrılan kurum? Neden sabahın köründe ezan denen iğrenç bir adamın arapça çığlık atmasıyla uyanıyorum? Neden tayyip krizle ilgili ne düşünüyorsunuz diye sorulduğunda "hamdolsun allahın izniyle gibi tabirler kullanıyor".

Neden darwinle ilgili her yayın yasaklanmaya çalışılıyor?

Bu ülkede inanç ve özgürlükler sadece sizin için mi?
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 28-08-2010, 16:19
Hüdai ÇAKMAK Hüdai ÇAKMAK isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 10 Jul 2010
Mesajlar: 138
Standart

axial´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Konuya gelirsek eğer. Siz Türkiyede herkesin istediği gibi yaşayabildiğini düşünüyor musunuz? Mesela ateistler rahatça bir yerlerde çıkıp allah yoktur diyebiliyorlar mı?

Laiklik nerede kaldı peki. Bakın özgürlüklerin sınırı bir başkasının özgürlüğüne müdahele etmediğiniz sürecedir. İslam bunu sağlıyor mu? Neden doğduğumuzdan itibaren islam la pompalanıyoruz. Neden okullarda zorla kuran sureleri öğretiliyor? Neden diyanet kurumu en çok ödenek ayrılan kurum? Neden sabahın köründe ezan denen iğrenç bir adamın arapça çığlık atmasıyla uyanıyorum? Neden tayyip krizle ilgili ne düşünüyorsunuz diye sorulduğunda "hamdolsun allahın izniyle gibi tabirler kullanıyor".

Neden darwinle ilgili her yayın yasaklanmaya çalışılıyor?

Bu ülkede inanç ve özgürlükler sadece sizin için mi?
-------------------------------
Nacizane olarak pek çok siteye girip çıkıyorum. Çeşitli kişilerle yazışıyorum. Fakat evrim teorisi taraftarları ve ateistler kadar yergi, sövgü, karşıtları hor ve hakir görme edebiyatına meraklı gruplar görmedim. Açık açık ar damarları çatlamış kimileri tarafından milyonlarlarca insanın inandığı Tanrıya (haşa) küfredenler bile var. Daha nasıl özgürlük istiyorsunuz? İstediğiniz özgürlüklük yergi ve sövgü edebiyatının daha da genişletilmesi mi? Bana kalırsa iğneyi başkasına çuvaldızı kendinize batırınız. Biraz edep, biraz anlayış, biraz hoşgörü... Zannederim muhtaç olduğumuz bu üçünün karışımı olan sihirli iksir...
Tersinim
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 17-08-2010, 14:04
Hüdai ÇAKMAK Hüdai ÇAKMAK isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 10 Jul 2010
Mesajlar: 138
Standart

İnsan hayatını etkileyen en büyük ve güçlü olguyu dışlayıp yok kabul eden, içine almayan devlet sisteminin sosyal bir devlet olacağını zannetmiyorum. Bırakınız insanlar nasıl inanıyorlarsa öyle inansınlar ve inançlarına uygun yaşasınlar. Devlette bunun garantörü olsun. Bireylerin özgürlüğünden korkup kısıtlamayan çalışan devletler uzun ömürlü olmamıştır.

Tersinim
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 10:06 .