Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Bilim > Fizik

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #21  
Alt 19-04-2024, 21:46
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.698

Onur Üyeliği 

Standart

Alvin her seferinde çarpıtıyorsun, ki üzüm yemek gibi bir niyetin olmadığı açık, işte bu noktaya ısrarla getirisen, ben de üzümü bırakır, bağ sopasını elime alırım, bir noktada fren yapman lazım. Daha dün ruhçuluk hezayanlarıyla kafamızı şektin, 50 paragraf yazıyorsun, lafazanlığı, kelime oyunalarını saldım çayıra mevlam kayıra, sonuç? Elde var sıfır, örnekleme şansı bile olmuyor... Birine cevap verirken bari anla da ver, kapasiteni aşıyorsa sor, sana burada madalya takmıyoruz ki böyle laf ebeliği yapasın.

Başlıkta yazan,her birini paragrafla, metaforlarla, neye dairliğini açıklayan benim, 1 paragraf DALGA DÜMEN (ZERRE İLGİSİ OLSA! O DA YOK) yazıp, cahil ahmaklığıyla hahahah, hühühühü, hohoho tarzında ilerleyen konuyu sabote eden sensin. Ali koş topu tut, koş Ali koş, Ayşe ipi tut tadında 3-5 kelime, ötesi yok.

Neyi irdeleyebildin de -ki çapın yetmiyor- elle tutulur bir şey yazmıyorum?
Eşeğe bile 5 kez izah yapılmaz.

Öznel idealist dar kafalı sığlığınla, sapı, samana karıştırmakla sergiliyorsun. Düşünemeyen papağanlığı bir halt sanıyorsun. Neyi ele aldında irdeledin de konuşuyorsun. sadece PROVAKE EDİP ÇIKTIN.

Git son cevabı bir daha oku, verdiğin bu cevap gibi hiç bir cevap yazdıklarıma dair olmuyor, algı sorunun mu var, afyon mu çekiyorsun, kompleks içinde misin, normal insan o kadar basit ifadeleri nasıl böyle alakasız yerlere çekebilir? KAÇ KEZ NE HALT ETTİĞİNİ İZAH ETİM, KAÇ KEZ, KAÇ KEZ, KAÇ KEZ, KAÇ KEZ, KAÇ KEZ, PROVAKATÖRLÜKTEN BAŞKA BİR HALT YAPMIYORSUN. Burada mevzu davranışınla, yaklaşımınla ilgili, söylediklerinle değil desem de söylediğin bir şey de yok.

Çarpıtmalrınla vakit israf etmek istemiyorum.

İndiğim zeminde elle tutup senin gözüne sokabilecek, al çok şeker diye uzatabileceğim bir parça gösterme şansım yok, çünkü o zemine dair şu an bunu yapabilme imkanı yok, bir çok kesin sandığın bilgiler dahi aslında ÇIKARIMDIR, sen daha ifade, izah ile tanım arasındaki farkı öğrenememişsin, bir dolu bilim insanı bir dolu varsayım atıp, tutuyor, kimi sicim diyor, kimi titreşim, kimi halüsünasyonla sanal zırvalıklar sayıklıyor, kimi kütle çekimi parçacığı arıyor, kimi karanlık madde arıyor, kimi kurguladığı teorisinde kaderini protonun bozunmasına bağlamış...

Ruh yerine koyup, maddeden ayrı, bağımsız parçaymış gibi tanrılaştırdığın, daha bu kavramın nasıl soyutlandığını bile bilmiyorsun, baskın gelme kafasıyla, o an işlenen detaya dair alakasız kişi isimleri, referanslar verip, gidin öğrenin edasıyla provake edip, bilim uzmanlığı satıyorsun. Enerjini bir kez olsun bize gösterdin mi? hani nerede, al avcuna getir inceleyelim, madem kafanda kerameti kendinden menkul bir varlık icadı var, görelim.

İnsaf, kasap et, koyun can derdinde.

1 elektronun spin değil, konum değiştirme anlamında hızı nedir?

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #22  
Alt 19-04-2024, 23:55
Alvin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Alvin Alvin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 May 2023
Bulunduğu yer: Munzur
Mesajlar: 340
Standart

1. "Benim gorusum" Gorusunun olmasi bir problem degil zaten, bu guzel bir sey. Paylas ki, gorusunu ogrenebilelim. Fakat asil mesele gorusunu bilimsel bir referans ile destekleyememen. Bunu temellendirememen. Kisilerin gorusu degil, bilim ne diyor, bilimin gorusu ne? Bunu ortaya koy. Koyduktan sonra da, fikrini acikla ve yorumla. Boylesi daha guzel olur. Cunku sen bilim yapan biri degilsin, anladigim kadariyla.

2. "fotonlar ya da eger fotonlarin kutlesi-alt parcacigi soz konusu ise" Fotonlarin bir kutlesi yok. Fotonlarin, kutlesiz olduklari kabul edilir. Bunu sadece ben soylemiyorum, Lawrence M. Krauss da boyle soyluyor. Der ki, "Elektromanyetik parcaciklarin, yani fotonlarin kutlesiz oldugu bilinmektedir. Fotonlar, ozel gorelilik teorisine gore isik hizinda hareket ederler ve bu durum, onlarin kutlesiz olduklarini gosterir." - Lawrence M. Krauss, "The Physics of Star Trek" kitabindan. Yani, genel bir "madde" diyorsun, sonra da, "eger fotonun kutlesiyse" diyorsun. Bu yanlis. Lawrence Krauss, teorik fizik ve kozmoloji alaninda arastirmalar yapiyor. Dolayisiyla, dikkate almak lazim. Fotonlarin alt parcacigi darken, neyden bahsediyorsun? Su ana kadar, en azindan benim bildigim kadariyla, fotonlarin altparcaciklari yok. "Standart Model: Temel Parcaciklar ve Kuvvetler", CERN'in (Avrupa Nukleer Arastirma Merkezi) resmi web sitesinden ornek vereyim. "Temel parcaciklar kendinden daha kucuk parcalara bolunemeyen parcaciklardir."
https://indico.cern.ch/event/449239/...tekinO_SMO.pdf

Senin, "kesin olarak vardir" dedigini iddia etmiyorum, cunku "eger varsa" diyorsun. Ve bu "eger" kosullu ifade uzerinden koskoca bir arguman kuruyorsun. Orayla suan ben ilgilenmiyorum.

3. "Fotonlar ne isik(bu bir etki-tepkiye verdigimiz isimdir) ne de parcasidirlar." Spartacus, klavye basindan bilimsel tanimlarda, aciklamalarda bulunuyorsun, ama ifadeni dogrulayan bir tane bile kaynak vermiyorsun. CERN, diyor ki, "Elektromanyetik etkilesimlerin kuvvet tasiyici parcacigi." https://atlas.cern/glossary/photon Simdi diyeceksin ki, onlar, 2. Katmnadan bahsediyor, ben 1. Katmandan bahsediyorum. Onlar (CERN, NASA bilmem ney kurulusu) henuz benim seviyeme ulasamadilar, degerlendirme yapamiyorlar. Bunu elbette boyle demiyorsun, ama oaraya getiriyorsun. Kendini 1. Katmana, 2. Katmana baskalarini, 3. Yada 10 katmana eger varsa beni koyuyorsun. Burada bu davranisindan dolayi psikolojik bir tahlil yapmak lazim ama yapmiyorum. Kibarlik bende kalsin. Eger ben yanlissam, ve seni yanlis anlamissam, gel goster bakalim, sen neredesin bu kuruluslar hangi katmanda. Bilimsel olarak gostereceksin ama.

4. "Bosluk dedigimiz aslinda bu parcaciklarla doludur." Hangi parcaciklar? Bunu soylemiyorsun. Mistik hava katiyorsun. Elle tutulur, nesnel seylerden bahsetmen gerekir. Senin soylemedigini ben soyleyecegim ama once kisa bir alinti yapayim, Bilim ve Gelecek Dergisinden "Her ne kadar mukemmel "bosluk"a en yakin ortam olsa da, uzay tumuyle bos degildir. Uzayin degisik bolgelerinde, "bos"luk duzeyi, yani bulunan madde miktari, farklidir. Ornegin Dunya ile Mars arasindaki uzay ile Gunes ile Akyildiz (Sirius) arasindaki uzay ya da Samanyolu ile Andromeda Gokadasi arasindaki uzay, ayni boslukta –ya da dolulukta– degildir.

Dunya'da deniz duzeyindeki havada metrekupte yaklasik 1025 atom vardir. Gezegenler arasi uzayda, yani Gunes Sistemi'nin sinirlari icinde, metrekupte ortalama 5 ila 100 milyon (106-108) kadar atom olur. Bunun yaninda kilometrekupte 1.000 dolayinda toz parcacigi bulunur." https://bilimvegelecek.com.tr/index....-kadar-bostur/ Aslinda, uzayin boslugu gercekte pekcok temel bilesenle doludur. Bunlardan biri elektromanyetik radyasyon. Isik gibi elektromanyetik dalgalar, uzay boyunca yayilarak maddenin bulunmadigi bir ortamda bile mevcut. Bu uzayin boslugunu dolduran enerjidir. Bunun yani sira, uzay kozmik isinlar adi verilen yuksek enerjili parcaciklarla vardir. Bunlar da cesitli kaynaklardan gelir ve evrenin her kosesine yayilir. Bir digeri, atomlar ve molekullerdir. Ozellikle hidrojen ve helyum gibi basit elementler, uzayda yaygin olarak vardir. Yukarida Bilim ve Gelecek'in bahsettigi olay da buna bir ornektir. Bunla birlikte kara madde ve kara enerji gibi –henuz tam anlasilamamis--unsurlar da vardir. Bunlar da uzayin "boslugunu" doldur. Kara madde, gorunmez ve algilanamayan bir madde turudur ancak evrenin kutlecekimini etkileyerek galaksilerin donusunu kontrol eder. Kara enerji ise evrenin genislemesini hizlandiran bir enerji turudur ve evrenin buyuk bir kismini olusturur. 4. Numarali yazi, aslinda elestiriden cok, tamamlama ve aciklikl getirme amaciyla ifade edildi.

5. "Bosluk dedigimiz aslinda bu parcaciklarla doludur. Herhangi bir noktada etki edebilir bir etkilesimin tetiginde, dalga olusu, daha dogrusu yayilim-iletiye yol acarlar, bunlar radyo, isik, isi dalgalari olarak algilanir." Bu ifade bilimsel olarak dogru bir ifade dolayisiyla katiliyorum. Bosluk dedigimiz uzay aslinda bos degildir. Uzay, cok dusuk yogunlukta bulunan ancak kesinlikle 'bos' olmayan bir ortam. Yukaridaki 4. Numarali yazida, neyle dolu oldugunu acikladimsa da, tekrar etmekte fayda var. Uzay, elektromanyetik radyasyon ve diger parcaciklarla dolu bir yerdir. Bu parcaciklar arasindaki etkilesimler yasanir. Bunlar da dalgalarin olusmasina neden olur. Ornegin, bir isik kaynagindan yayilan fotonlar, elektromanyetik etkilesimlerle uzay boyunca yayilir ve ‘gozlemciye' ulasir. Benzer sekilde, bir radyo dalgasi, bir radyo vericiden yayildiginda, elektromanyetik alan araciligiyla uzay boyunca yayilir. Bu da bir alicida algilanir. Isi da bir tur enerji dalgasi olarak dusunulebilir. Bir cismin isi yaymasi, molekullerin titresimleri yoluyla cevresine enerji yaymasi anlamina gelir. Dolayisiyla, uzay 'bos' olarak adlandirilmasina ragmen, aslinda elektromanyetik radyasyon ve diger enerji tasiyan parcaciklarla doludur.

6. "Uzay da maddedir, madde ile doludur." Bu noktaya deginecegim fakat, bir elestiri olarak degil. Harvard soyle diyor: Evrendeki şu anda gözlemlenemeyen madde ve enerjinin yüzdesi: %95" https://www.cfa.harvard.edu/big-ques...-universe-made



NASA'dan alinti yapacagim. NASA DIYOR KI, Evrende bilim insanlarinin gozlemleyebildigi her sey, insanlardan gezegenlere kadar, maddeden olusur. Madde, kutlesi olan ve bir alani kaplayan herhangi bir madde olarak tanimlanir. Ancak, gorebildigimiz maddenin otesinde evrende daha fazlasi var. Karanlik madde ve karanlik enerji, evreni etkileyen ve sekillendiren gizemli maddelerdir ve bilim insanlari hala bunlari cozmeye calisiyorlar. Daha sonra devam ediyor ama buraya alintilamamin bir anlami yok. Link veriyorum: https://science.nasa.gov/universe/ov...s/#dark-matter

7. "Aradaki noktalari saf madde, parcacigi olarak dusunelim" diyorsun. Ornegin hepsini buraya aktarmayacagim. Lakin, metaforlarla yapilan aciklamalar bazen bilimsel gercekleri basitlestiriyor ve ve anlamayi kolaylastiriyor ancak bu; metaforlarin tam olarak bilimsel dogrulukla eslestigi anlamina gelmiyor. Yine de metaforda dogruluk payi var. Ozellikle, "icinde sadece atomik yapilar degil, madde parcaciklarini da harekete geciririz" kismi. Metaforun bu kismi, basinc altinda sikistirilan bir maddenin icindeki parcaciklarin hareket etmesini aciklamak icin kullanisli bir ornek. Burada, maddenin sikistirilmasi, icindeki parcaciklarin hareketine neden olur, ancak, bu hareketin dogrudan bir isi olusturmasi gerekmez. Isi, parcaciklarin kinetik enerjisinin artmasiyla iliskilidir, yani sadece parcaciklarin hareket etmesiyle degil, ayni zamanda hareketlerinin hizlanmasiyla da ilgilidir. Soyle diyorsun: "A tarafinda oyle bir etki olustu ki, bu etki, dalga olarak B'ye ulassin-bu alinan etki verilen tepki sonucu yaptigimiz degrlendirmeye isik, isi, radyo frekansi vb. diyoruz." Burada, ifadede, bilimsel bir aciklama yapmiyorsun. Sadece, bir etkinin bir noktadan digerine dalga olarak yayilmasi ve ardindan alinan etkinin cesitli tepkilere neden oldugunu aciklamaya calisiyorsun. –metaforik olarak tabii--. Gercekte, bir etkinin nasil yayildigi ve bu etkinin alindigi noktada nasil tepkilere neden oldugu, belirli fiziksel prensiplere dayanir. Ornegin, elektromanyetik dalgalar gibi isik veya radyo dalgalari, bir noktadan digerine dalga olarak yayilir ve bu dalgalarin alindigi noktada cesitli etkiler yaratir. Ancak, bu etkilerin dogasi ve nasil gerceklestigi, belirli fiziksel sureclere ve etkilesimlere baglidir. Bunlar, tabii anlatilmiyor yazinda. Yine de uygun bir ornek olarak kullanilabilir. Guzel. Yine ayni ornekten devam edersek, bir etkinin A ve B arasinda bir tur vakum olusturdugunu ve bu etkinin A ve B arasindaki parcaciklarin yer degisimi veya sikismasi gibi fiziksel etkilere neden oldugunu soyluyorsun. Ancak, bu ifade de bazi belirsizlikler var. Vakum denilen sey, genellikle bir alanda hicbir parcacigin bulunmadigi durumu ifade eder ve bir etkinin nasil bu tur bir vakum olusturabilecegi aciklamamissin. Ama neyse.

8. devam edecegim.

"Happiness is a state of mind. It's just according to the way you look at things."
— Walt Disney
Alıntı ile Cevapla
  #23  
Alt 20-04-2024, 00:13
Alvin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Alvin Alvin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 May 2023
Bulunduğu yer: Munzur
Mesajlar: 340
Standart

Benim, bagciyi dovmek gibi bir amacim yok, ama senin var. Hakaret edip, itham ediyorsun ve kendini oyle garip, anlasilir olmayan yerlere koyup, konuyu kisisellestiriyorsun. Bu hukuki bile degil.

15 ve 20. mesajlarima cevap vermektense yine itham etmissin, yine suclamissin.

Sen once

1. ne diyorsun, cumle kur, tez cumlesi?
2. bu dedigine bilim dunyasi ne diyor?
3. bunu da bilimsel kaynak ile arastirma ile referans destekle

Sen bunu yap.

"Happiness is a state of mind. It's just according to the way you look at things."
— Walt Disney
Alıntı ile Cevapla
  #24  
Alt 20-04-2024, 00:15
Alvin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Alvin Alvin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 May 2023
Bulunduğu yer: Munzur
Mesajlar: 340
Standart

Ben de sana bin kere anlattim. Saatlerdir ne yazdirtiyorsun. Herkesin bir hayati, yapacagi isleri gucleri, okulu vssi var. Ayip. Sana yazan, saatlerdir ugrasan biri icin, bu sekilde hakaret edici uslup kullanma. Iste bu ayip. Anlamiyorsan da, anlamiyorum de.

"Happiness is a state of mind. It's just according to the way you look at things."
— Walt Disney
Alıntı ile Cevapla
  #25  
Alt 20-04-2024, 00:18
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.698

Onur Üyeliği 

Standart

Alvin´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
1. "Benim gorusum" Gorusunun olmasi bir problem degil zaten, bu guzel bir sey. Paylas ki, gorusunu ogrenebilelim. Fakat asil mesele gorusunu bilimsel bir referans ile destekleyememen. Bunu temellendirememen. Kisilerin gorusu degil, bilim ne diyor, bilimin gorusu ne? Bunu ortaya koy. Koyduktan sonra da, fikrini acikla ve yorumla. Boylesi daha guzel olur. Cunku sen bilim yapan biri degilsin, anladigim kadariyla.
Sen bilim yapan mısın? Evet verileri, felsefik temelde -materyalist(bilimsel) kriterlerle- yorumlayanım.
Alvin´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
2. "fotonlar ya da eger fotonlarin kutlesi-alt parcacigi soz konusu ise" Fotonlarin bir kutlesi yok. Fotonlarin, kutlesiz olduklari kabul edilir. Bunu sadece ben soylemiyorum, Lawrence M. Krauss da boyle soyluyor. Der ki, "Elektromanyetik parcaciklarin, yani fotonlarin kutlesiz oldugu bilinmektedir. Fotonlar, ozel gorelilik teorisine gore isik hizinda hareket ederler ve bu durum, onlarin kutlesiz olduklarini gosterir." - Lawrence M. Krauss, "The Physics of Star Trek" kitabindan. Yani, genel bir "madde" diyorsun, sonra da, "eger fotonun kutlesiyse" diyorsun. Bu yanlis. Lawrence Krauss, teorik fizik ve kozmoloji alaninda arastirmalar yapiyor. Dolayisiyla, dikkate almak lazim. Fotonlarin alt parcacigi darken, neyden bahsediyorsun? Su ana kadar, en azindan benim bildigim kadariyla, fotonlarin altparcaciklari yok. "Standart Model: Temel Parcaciklar ve Kuvvetler", CERN'in (Avrupa Nukleer Arastirma Merkezi) resmi web sitesinden ornek vereyim. "Temel parcaciklar kendinden daha kucuk parcalara bolunemeyen parcaciklardir."
https://indico.cern.ch/event/449239/...tekinO_SMO.pdf
E be sefil, benim söylediklerime dair, neye açıklık getirmiş oldun? Üstelik cümlemi tırtıklamışsın. ben ne demişim, EĞER BU PARÇACIKLAR KÜTLESİZ İSE MADDENİN SAF HALİ(formsuz hal) OLABİLİR DEMİŞİM, açıklamışım da, sen nereye çektin şimdi? AHMAK.
Alvin´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Senin, "kesin olarak vardir" dedigini iddia etmiyorum, cunku "eger varsa" diyorsun. Ve bu "eger" kosullu ifade uzerinden koskoca bir arguman kuruyorsun. Orayla suan ben ilgilenmiyorum.
Ahmak, 5 kez izah ettim değil mi? Orada FOTON TARTIŞMASI YAPMIYORUM, MADDENİN SAF PARÇACIĞI kütlesizliği esasıyla FOTON DA OLABİLİR DİYORUM, çünkü ben karanlık madde aramıyorum. NE ALAKASI VAR ŞİMDİ ŞU İTİRAZLARININ? NEREDE E-DAİRLİK, E-GÖRELİK, NE DEMİŞİM, ne sayıklıyorsun,RESMEN ÇARPITIYORSUN.
100 KERE SÖYLEMİŞİMDİR 1 KELİMEYİ ALIP BERİNDEN anlam çıkartma, cümle bağlamına bak, mahiyete bak, fotonu tartışmıyorum orada, fotonu açıklama gayesi de yok, ben karanlık madde yerine, saf maddeyi esas alıyorum ve evet
"zaman, uzay ve kütle çekiminin maddeden ayrı bir varlığı yoktur" Einstein
Bana böyle bir alıntı yaptırman senin çiğliğindendir, ben KONUŞMALARIMDA(FORUMDA sesli DÜŞÜNÜYORUM, KONUŞUYORUM, planlı projeleri, herkesin anlamayıcı literatürle MAKALE YAZMIYORUM), bu tür alıntıları kullanmamaya çalışırım, , bu beni şu ya da bu görüşümde baskın hale getirmemeli, zaten illa haklı çıkarmaz.
Alvin´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
3. "Fotonlar ne isik(bu bir etki-tepkiye verdigimiz isimdir) ne de parcasidirlar." Spartacus, klavye basindan bilimsel tanimlarda, aciklamalarda bulunuyorsun, ama ifadeni dogrulayan bir tane bile kaynak vermiyorsun.
GERİZEKALI, PARANTEZ İÇİNDE AÇIKLANMIŞ YA, MAL. Işık değillerdir demişim, zaten yine tırtıkladığın cümlede metaforla da açıklanmıştır, ama bazı mallar metaforla bile anlayamamış. Mal, yine alakasız bir yere çekmişsin, bu ifadelerim için, doğrulayan bir kaynak araman bile sen cümleleri anlayamdığın, kavramlara dair de zerre bilgin olmadığını gösteriyor.

Bir evrim karşıtının, bana yarısı balık, kafası inek bir ara form gösterin demiş oluyorsun.

Senin benden istediğin bu.

4. "Bosluk dedigimiz aslinda bu parcaciklarla doludur." Hangi parcaciklar? Bunu soylemiyorsun.[/QUOTE]
mal yine tırtıklamışsın, söylemişim ya, parçanın saf hali olarak düşüğnebileceğimiz demişim. Mal, BİLİM KARANLIK MADDEYİ VARSAYAR DEĞİL Mİ, BU BİR VARSAYIMDIR. O VARSAYIMIMI ÖNCESİNDE VE GEREKÇEYİYLE YAPMIŞIM.

50 KERE ANLATMIİŞIM BULUNDUĞUMZ EMİN 1. BASAMAK, BİLİM O KONUDA 3. BASAMAKTA, GERİYE çeşitli yorum, düşünce, varsayımalr kalır, mal.

Sonra şu şöyle demiş ,böyle demiş diye ne zaman gelsen, hatrımdaki bilginin, kaynağını bulup getirmek zorunda bırakıyorsun, sonra görüyoruz ki, o, bu şu dediklerin, aksine senin önyargılarını yerle bir etmiş.

ben karanlık madde aramıyorum, benim varsayımımın ve görüşümün kaynağı bu. Sana da beğendirmek zorunda değiliz ve ifadelerim hiç bir bilimsel deneyle çelişmez, şu ya da bunun varsayıma uymayabilir, afedersin de çok da tüyümde, uymak zorunda da değil, herkesi kendin gibi teolijst sanma. Newton'un çıakrımlarıda deneyle ispatnır, ancak bu sadece o çıkarımın ispatı olur, daha alt veya geniş zeminde veya o an görülemeyen çelişkilerde durum değişir. CERN'in konumuzla ilgisi yok, SEN BİLİMDEN BİR HALT ANLAMIYORSUN, SANIYORSUN Kİ HER KADEME, ZEMİNDE, ÇIPLAK GÖZLE GÖRDÜĞÜN GİBİ GÖRÜLÜYOR DEĞERLENDİRİLİYOR, HAYIR, bazı deneyler ve bağlı varsayımlar ŞU YA DA BU BİÇİMDE oluşan etki, emareler, izler, verilen tepki eksenli yapılıyor, YANİ YORUMA AÇIK, bu durumu belirleyen ne benim ne de bir başkasının ne düşündüğü değil, verili koşulla ilgili. Big Bang'e, siim teorisine, holografik evren teorisine, karanlık madde varsayımına itiraz eden de bilim değil mi, dingil, sen teolist şartlanmalarınla her alanda, bir İncil, ayet,amentü bekliyorsun

HİÇ DEVAM ETME GERİSİNİ OKUMADIM, okumayı da düşünmüyorum

Sen bu adi çarpıtma, kırpıklama, KELİMELERİ CÜMLE BAĞLAMINDAN KOAPRIP, SANKİ O CÜMLEDE BEN O KELİMENİN DETAYI, İÇERİĞİNİ KONU ETMİŞİM GİBİ BİR ALGI OLUŞTURMA SAFTSASI, yöntemde ısrar ettiğin sürece bir yere varamazsın, rezillik, kepazelik, aymazlık.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu

Konu spartacus tarafından (20-04-2024 Saat 01:09 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #26  
Alt 20-04-2024, 00:25
Alvin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Alvin Alvin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 May 2023
Bulunduğu yer: Munzur
Mesajlar: 340
Standart

Sen dengeni kaybettin. iki gundur kufur ediyorsun. Bu sitede moderator yok mu? Medenice bir araya gelip karsilikli konusamayan biri var burada.



Sen, agresif bir adamsin ve kufurbazsin. Saygi sinirlarini gectin. Dolayisiyla bu sitede yazmamaya karar verdim. Ben sana senin yaptigin gibi --hak ettigin halde-- kufur etmeyecegim.


Uslubun bitirdi bu isi--


Ister hoscakal, ister kalma.

"Happiness is a state of mind. It's just according to the way you look at things."
— Walt Disney
Alıntı ile Cevapla
  #27  
Alt 20-04-2024, 00:58
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.698

Onur Üyeliği 

Standart

Alvin´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sen dengeni kaybettin. iki gundur kufur ediyorsun. Bu sitede moderator yok mu? Medenice bir araya gelip karsilikli konusamayan biri var burada.



Sen, agresif bir adamsin ve kufurbazsin. Saygi sinirlarini gectin. Dolayisiyla bu sitede yazmamaya karar verdim. Ben sana senin yaptigin gibi --hak ettigin halde-- kufur etmeyecegim.


Uslubun bitirdi bu isi--


Ister hoscakal, ister kalma.
Aman bitirsin, zira senin yaptığın saygısızlık, insanfsızlık, sahtekarlık, bilinçli ÇARPITMA, cümleleri kırpıp 2, ya da 3 kelimesini alıntılayıp, üstüne yargı oluşturma-saptırma, söylediklerimin mahiyetini değiştirme, defalarca öyle değil, böyle söylüyorum dedirtip, yine aynı yönteme başvurma adiliği ile sürmesinden evladır.

SEN ÇAYINI ALIP SOHBET ETTİĞİNİ İDDİA EDİYORSUN, NE SOHBETİ RESMEN saçma, sapan taktiklerle, KELİME OYUNLARIYLA muhatabınla eğlenme tadında, TAŞAK GEÇİYOR, eğleniyorsun. ben düşüncelerimi,ister doğru, ister yanlış olsun -ki olabilir, seni eğlendirmek için dile getirmiyorum. AL CEVABIN BURADA...
5 KEZ, 5 kezzzzzzzzz bak benim düşündüğüm zemin-basamak 1 nolu, bilim o konuda 2. basamakta, bir dolu varsayım var, şunun ya da bunun varsayımına biat etmek zorunda mıyım?! DİNGİL, BEN SANA NASIL BİR BELGE SUNABİLİRİM? BUNU 5 KEZ DİLE GETİRMİŞİM, ancak bir adi buna rağmen hala daha bana belge getir diye sefillik sergiler. SEN KİMSİN, BİLİMİN MUTLAK OTORİTESİ Mİ? Yaptığın SAPTIRMA, saygısızlık, provakatif tutum, taşak geçmek, söylediklerimi BİLİNÇLİ OLARAK ÇARPITMANDA SORUN YOK, ama ben -sana öyle bir kaynak sunamam, konuyla ilgili çok çeşitli verilerden yola çıkarak bir varsayımda bulunuyorum ve BENCE demişim, ama sen BENCE DİYE BELİRTİLEN BİR CÜMLEDE 3 KELİMEYİ KIPTIĞINDA, bana her boku DEMİŞİM GİBİ söyletmiş oluyorsun-5 kez açıkladığım halde aynı teraneyi okumanın normal olduğunu mu düşünmeliyim? neyim ben, Ramazan davulu mu? Öyle değil mi?
Provake edip şikayet ediyorsun.
spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Ahmak, 5 kez izah ettim değil mi? Orada FOTON TARTIŞMASI YAPMIYORUM, MADDENİN SAF PARÇACIĞI kütlesizliği esasıyla FOTON DA OLABİLİR DİYORUM, çünkü ben karanlık madde aramıyorum. NE ALAKASI VAR ŞİMDİ ŞU İTİRAZLARININ? NEREDE E-DAİRLİK, E-GÖRELİK, NE DEMİŞİM, ne sayıklıyorsun,RESMEN ÇARPITIYORSUN.
100 KERE SÖYLEMİŞİMDİR 1 KELİMEYİ ALIP BERİNDEN anlam çıkartma, cümle bağlamına bak, mahiyete bak, fotonu tartışmıyorum orada, fotonu açıklama gayesi de yok, ben karanlık madde yerine, saf maddeyi esas alıyorum ve evet
"zaman, uzay ve kütle çekiminin maddeden ayrı bir varlığı yoktur" Einstein
Bana böyle bir alıntı yaptırman senin çiğliğindendir, ben KONUŞMALARIMDA(FORUMDA sesli DÜŞÜNÜYORUM, KONUŞUYORUM, planlı projeleri, herkesin anlamayıcı literatürle MAKALE YAZMIYORUM), bu tür alıntıları kullanmamaya çalışırım, , bu beni şu ya da bu görüşümde baskın hale getirmemeli, zaten illa haklı çıkarmaz.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #28  
Alt 20-04-2024, 06:55
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.698

Onur Üyeliği 

Standart

İlk mesajımda uzayın boş olmadığını düşünüyorum demiştim, bu halde;
Bu doğrulanmış mıdır? Evet.

Uzayın boş olarak düşünülemeyeceği ile neyle ne düzeyde nasıl sorusunu açıklamaz, bu soruya, önceki sorudan geliriz, ancak önceki sorunun cevabı, inceki sorunun cevabıdır, bu sorunun değil.Benim görüşüm; elbette 1.) madde ve 2.) çok çeşitli etkileşimler, titreşimler, bunlardan anlam kazanan dalgalanmalar vb. ile dolu, ancak ikinci şık, birinci şıkka bağlı olarak düşünülmeli. Buraya kadar geldikten sonra ifade ve izahlar da veya varsayımlarda farklı görüş, düşüncelerimiz olabilir.

Buradaki boş olmama durumu, enerji dalgalanmaları, titreşimler vb. ifadelerle dile getirilebilir-ki ifade edilmiştir, ancak bu yaklaşımı yeterli bulmadığım gibi eksik de buluyorum. yani nasıl sorusuna cevaplayabilmek için, çok daha derin gözlemlere sahip olabilmek gerekir. Yine de en nihayetinde, enerji ifadesi de maddeye bağlı anlam kazandığı için, temel zeminde uzayı maddeden ayrı ve bağımsız düşünemeyiz.

İşin bir kısmı, uzayın boş olmadı konusuyla ilgili, diğer kısmı ise neyle sorusunun yanıtının aranmasıyla ilgili, birinci yaklaşlım açısından(boş mu değil mi) şu şöyle demiş, dememiş burada görüş ve düşüncelerim açısından beni bağlamıyor...
Bilim ve Teknik, Aralık 2015 Diyor ki
Einstein o zamana değin bir dalga olarak nitelenen ışığın yapılan bir 120 deneyle bükülmesi ile parçacık gibi davranması sonucu ışığın da bir madde olduğu kanıtlanmıştır
Bazı anlatılarda amaç izah etmektir, sayfalarca izah, ifade için, çok çeşitli soyutlamalar, ölçü birim ve kavramları, yeri gelir benzetmeler vb. kullanırız. Onlarca, yüzlerce sayfanın aralarında ise yeri gelir yargılar, varsayımlar, çıkarımlar bulunur.

Benim temel daha doğrusu ifade biçimi zemininde ayrıştığım nokta, boşluk dalgalanmaları yönündeki yaklaşımları ret ediyor olmamdır, bir gözlemde herhangi bir parçacık görünememesi, orada parçacık olmadığı anlamına gelmez, anlık görünüp, anlık görünmemesini ise, parçacıkları görebilmemiz için, ilgili parçacıkların bir iş ortaya koyması, açığa çıkartması, haliyle bu durumda bir enerji salınımı(işin gerçekleşmesi), dalgası gerekir. Aksi taktirde görüntü elde etmek nasıl mümkün olacak? Burada görüntü, ancak ve ancak bir biçimde alıcıların tetiklenmesi veya girişim yüzeylerinde oluşan emareleri gözlemleyebiliriz....

Kısaca ilk mesajımda başından da ifade ettiğim gibi, uzay boş değildir, hiçlik kavramı, nesnel zeminde bir anlam ifade etmemektedir, bu halde uzay boş değilse neyle daha doğrusu nelerle doludur? Öncelikle maddeyle doludur, ardından ise maddeden mütevellit açığa çıkan çok çeşitli ilişkiler ve bağıl etkileşimler(iş), haliyle etkielşimelrle anlam kazanan çok çeşitli tireşimler, yayılımları, dalgalanmalarla doludur.

İşte tam da burada ben bir enerji ve dalgalanmasından söz edilecekse neyin enerjisi sorusunu sormaktayım, yani bir adım daha ileri atmaya çalışmaktayım. Güncel cevap "boşluk" olmaktadır, ben buna katılmıyorum, zira eğer bir çeşit etkileşimden boş olmadığı sonucuna varıyorsak, bu halde etkileşimleri yok saydığımzıda geriye boşluk kalır söylemi tutarlı değildir. Bunun da açıklamasını yukarıda yaptım. Zifiri karanlıkta saniyede 1 yanıp sönen bir ampul olduğunu ve ortamda da bir nesne olduğunu düşünelim, bizim nesneyi tespit etmemizin yolu eğer görme faktörü ise, ampül yandığında nesneyi görecek, ama söndüğünde göremeyeceğizdir. işte tamda bu noktada diyorum ki, biz bir çeşit çıakrımsal gözlemlerde salınım aralıklarına bağlı isek, bu halde her bir salınım aralğının, bir dolu, bir boş veri sunması kaçınılmaz olur..

Neyse; kısaca ilk mesajımda dile getirdiğim gibi, eğer ifadelerimle tutumlu olacaksam, uzay saf maddeyle doludur, bir çeşit madde deryası gibi ve bu madde, çeşitli biçimlerle formların oluşumunu, daha büyük parçacıkların açığa çıkışını da, temel materyali, muhtevası olmasını da sağlamakta, bununla birlikte bu görece büyük parçalar-yapılar, ilgili madde deryasında yüzer bir hale kavuşmaktadır. gerek temeldeki maddi etkileşim, titreşim ve dalgalanmalar, kısaca etki-tepki düzeyi, gerekse de büyük parçaların etki tepki düzeyi, bir çeşit harmoni oluşturmaktadır. Dolayısıla uzay stabil değil, dinamik bir yapı sergiler, bu gal, tireşimler, etkileşimler, çeşitli dalgalanmalar halini de temsil eder... örneğin elektron ve pozitron çiftleri foton etkileşimleriyle anlam kazanır(elbette bu durum için de olağanüstü koşullar vardır), foton önemli bir yer tutar, başından da ifade ettiğim gibi, maddenin saf hali kütlesiz olmak zorundadır ve eğer bu fotonsa, foton maddenin saf halidir denebilir, elbette denemeyebilir de, ancak şu an edindiğim veri fotondan daha alta inebilmeme müsade etmiyor, sonuç olarak bir biçimde form-yapıların oluşması gerekir.

Kütle çekimi konusunda da, uzayın bu halinin belirleyici olduğunu düşünüyorum, kimilerinin öne sürdüğü gibi ve günümüzde bilhassa Big Bang teorisiyile gittikçe belirgenleşen subjektif oldurmacılık, illa bu teoriyi doğru çıkartacak yaklaşımlardan hareketle, her bir eylemden sorumlu özel bir parça-cık anlayış ve arayışını doğru bulmuyorum... Zira kütle çekiminin de, tüm kuvvet eksenli çeşitli tanımlarımızın da kaynağında, etki-tepki bunun da kermaeti kendinden menkul, mustakil bir varlık biçimi olmayacağını, yani etki-tepkinin birvarlık değil, ancak bir varlığın gösterdiği davranışa bağlı soyutlanabilir olduğunu düşünüyorum....

Çok çeşitli çıkarımlar dahi, davranış eksenli olarak 1 deneyle kanıtlanabilir, yani deney, çıkarımlar birbiriyle çelişse, farklı da olsa destekleyebilir. Çünkü bu deney, davranış üzre yapılmış ve bu davranışa neyin yol açtığı konusunda çok çeşitli görüşler öne sürülebilir, işte o deney açısından bu soru, ilgili davranış ve sonular namına sebek zeminidir ki bu zemin daha alt bir zemin olmakla çok daha alt düzeyde ve çeşitli çıkarım, öngörüler, görüşler ve yeni deneylere gebedir.Bu düzeyde gözlemler ve deneylerin yapılabilirliği konusu ise o an için bir muammadır, dolayısıyla ilk deneyden elde edilen çıkarımlar(yani kaynağı ne soruusna arana yanıtlar) çeşitlilik arzedebilir. Bu sorun netleşene kadar bu konuda ben uzayın öncelikle boş olmadığı, maddeyle dolu olduğunu düşünüyorum, tüm diğer söylemler, ikincildir, yani ancak maddeye bağlı anlam kazanan kavramlarımızdır.

Örneğin elektrikle ilgili ifadelerim vardır, elektrik tellerinden geçen elektronun hızı telin kalınlığı, malzemesi, akıma vb. göre değişmekle birlikte, saniyede 0,024 cm iken, elektrik hızı saniyede 299.000.000 km'ye dahi çıkabilir. Bu nasıl mümkün oldu? Sisteme elektron dahil edilirse, sistemden de elektron çıkmaktadır, yani burada bir etki-tepki durumu söz konusu, yani sisteme giren elektron, diğer elektron üzerine bir etki oluşturmaktadır, diğeri, diğeri, bir diğerinin..., bir nevi burada,hız bakımından gerçekleşen, elektronun yol alması değil, etkinin aldığı yoldur.... Yani elektrik hızı, bu etki-tepki sayesinde anlam kazanıyor. Bilgisayar ağ sistemi vasıtasıyla, Türkiye'den, ABD'ye ping atılırsa, gidiş, yönüş, sunucu yükü, ara istasyonlar, hat trafiği, isteklerin filrelenmesi vs. ile değişmekle birlikte, 100-200ms(1 saniye=1000ms) olmaktadır. Kısaca bizim bilgisayarımızdan sisteme dahil ettiğimiz elektron ABD'ye gidiyor ve dönüyor değil, giden bir etki yayılımı, aktı gerçekleşiyor ve sonunda bir çıktıya yol açıyor. Daha önce verdiğim top örneği veya çubuk örneği gibi düşünülebilir. Bir ipe sıralı biçimde 100 top dizersek, ilk topa vurduğumuzda son topun sistemin dışına çıktığını görürüz... Kısaca elektrik hızı böyle anlam kazanmaktadır, sonuç olarak aslında bu da bir kuvvettir ve yine temelde yatan etki-tepkidir. Bir plastik malzemeyi-örn:tarak, bir kumaşa, saçımıza sürter ve yerde bulunan kağıt parçalarına doğru yaklaştırırsak, kağıt parçalarını kendisine doğru çektiğini görebiliriz, bu da bir kuvvettir ve tarak ile kağıt parçalarının arası boş değildir -yukarıdaki örnekte olduğu gibi, bu aktı, bir tel içinden geçmemektedir, bu noktada manyetik alan üzerine yoğunlaşmak zorunda kalırız -işte tam da burada o manyetik alanın etki alanı çerçevesinde, bir hokus-pokus değil, parçacık etkileşimi temelinde anlam kazandığını düşünüyorum -zaten evren öncelikle saf madde ile doludur ve bu halde bu durum tetiklenmeye -etki- hazır elektrik alan -iş- kapasitesi(enerji) taşır-...

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #29  
Alt 20-04-2024, 13:22
Yıldıztozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yıldıztozu Yıldıztozu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2014
Mesajlar: 4.242
Standart

Alvin;
Yazılı kaynak odaklı düşünüyorsun. Fotonu anlamak için Nasa'nın sözlüğüne bakmak gerekir gibi bir şartlanman var.
Unutma ki sözlük tanımları insan tarafından yapılır ve zaman içerisinde değişebilir.
Önemli olan evrenin foton tanımını anlamak. Evren bize fotonu ne olarak tanıtıyor, ona kulak vermek lazım. Bunu yaparken gerekirse kendi tanımımızı kendimiz yaparız. Felsefenin yarısı tanım yapma işidir.

Sadece orada burada yazanlara göre değil, kendi fikir ve tanımlarımızı üreterek ilerlersek evreni daha iyi anlayabiliriz.
Yazılı kaynak odaklı düşünürsen insan kaynaklı düşünmüş olursun. Evrene dayalı kendi tanımlarını üretirsen evren kaynaklı düşünmüş olursun.
Alıntı ile Cevapla
  #30  
Alt 20-04-2024, 16:16
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.698

Onur Üyeliği 

Standart

Agresif birisi değilim, hasılı şahsen beni tanıyan yok, tanısa zaten bu söyleminden dolayı üzülürdü. En önemli zaafım aşırı empati yapıyor olmam ve aşırıya kaçan vicdan, duygusallığım. Ama düşüncelerimde, görüşlerimde, bilimsel, veri odaklı, bilgi temelli bir konu üzerinde düşünürken, o konuya duygusal yaklaşma şansım yok.

İnsanları anlamak zor. Neden muhatabı böylesine ezme, mort etme şartlanmışlığı? Ele geçen ne?

"kldshkdgh dskhgkldshgklds weıoehgklsgkldshg kdhgkldhgsdhglsdgsdgdsg"
kaynak getir
Demek insafsızlıktır. Önce bir dolu şey söyleyim, cümleler içinden özenle 2 kelime seçip, bu 2 kelime üzerine muhatabın asla dile getirmediği bir biçimde yeni cümle kurup, sonra bunu yargı haline getirip, bir dolu mort etme lafını ettikten sonra kaynak isteyim. Bu; işte seni mort ettim, hadi git şimdi kaynak getir demektir(ki getirsem kendisi mort olacaktır ya bu da ayrı mesele). Yani burada kaynak ifadesi, kişi tarafından aslında, önceki giydirmesine destek babında bir istismar olarak kullanılmaktadır. Kaynak getirlemeceğine o kadar emindir ki, ben bu kadar şey söyledim, çarpıttım, saptırdım, böğrüne sapladım, kaynak söylemim bu çarpıtıp, böğrüne sapladığımı pekiştirmek içindir durumu sırıtıyor...

Hangi konuda yazmışsam, günlerce işkence çektim, çünkü muhatabın üzüm yemek gibi bir derdi yok, hiç bir cümöleyi cümle oalrak da okumuyor, yukarıdan aşağı göz atıp, gözüne takılan bir kelime oldu mu, direk üzerinden, muhatap adına bir dolu yargı, kurgu üretiyor. üzüm yemek olsa bir kez olsun 5-6 izaha rağmen öyle düşünmemiştim, o açıdan bakmamıştım, ne bileyim yanlış anlamışım der, ama ısrarla demiyor, yetmiyor, dozajı arttırarak ve uyarıldığı halde aynı çarpıtma, cümleleri kırpıp başka yerlere çekme, sonunda sert bir tavırla dile getirdiğim taktiklerle sürdürmeye devam ediyor. Ben bu niyet bozukluğuna nasıl bir anlam vermeliyim? Sahur vakti, ciğeri parçalanırcasına dövülen ramazan davulu muyum?

"Su şu, şu koşulda 100 derecede kaynar" demişim, dönüş şu şekilde oluyor
Su nedir biliyor musun, al bunu oku, git kaynak getir, su uçmaz kaynana olmaz, bu kaçmaz....
Cevap, o cümlede suyun ne olup, olmadığı tartışma konusu değildir, aslında konu ısının etkisi üzerineydi ve o bir örnekti.
Bırak, su, uçmaz, kapmaz, hem bu sodalı mı, tuzlu mu, kaynak mı, borlu mu, demir oranı ne, sertliği kaç, kaynak getir.
Arkadaşım ben sana su uçar demedim, suyun yapısını da tartışma konusu etmedim, böyle bir iddiam yok ki, ispat vereyim!
Su uçmaz, her su 100 derecede kaynamaz, bunu da bil yani

Aynı diyalog tam 5-6 kez daha devam eder, ama muhatap ilk cevapta yapmış olduğu çarpıtma ve saptırmayı hiç değiştirmeden, diyaloğu yine onun üzerinden sürüdürüyorsa, burada başka bir sıkıntı var demektir. Şu forumda son zamanlarda yazmam gerektiği halde -ki muhatab sonunda başta iddia ettikleriyle çelişen bir sonuca varmış olsa da- dönüp yazmadığım başlıklar var, çünkü bu eziyetten bıktım ve bilseydim bu şekilde dahil olunacak, buna da yazmadım....

Bir gün bir Hristiyan Rahip, Tao ustasıyla tartışır;
Rahip: Tanrın'nın her bir şeyi yaratma kudretine sahipse, İsa'nın Tanrı'nın oğlu olduğuna neden inanmıyorsun?
Usta: Ben bir tanrı olduğu ve her şeyi yaratma kudretine sahip olduğunu düşünmüyorum.


Ve diyalog 5-6 kalem tamamen bu minvalde ilerler ve rahip, en başta ne söyledi, dayattı ise sonuna kadar hep aynı şeyi söyler, cevap verildiği halde. Sonunda Usta, Rahib'e bir tokat atar ve tartışma biter. Nasıl olur, bu imkansız, Tao ustası asla böyle bişr şey yapmaz diyenler olacaksa nafiledir, bu tepki rahibin şahsına değil, diyaloğa, yapıp ettiğine, böylece kişinin kendine gelmesi içindir. Tao bir şeyi böyle yapmış olayım diye yapmaz, planlamaz, o an gerekli olmuş o an yapmıştır. Tao uyumak için uyumaz, uykusu geldiği için uyur, tao çalışmak için çalışmaz, çalışması gerektiğinde çalışır, Tao bir şeyi söylemiş olmak için söylemez, gerektiğinde söyler.

Bazı konular vardır, anormal iddialar içerir, bu anlamda kaynak gerektirir, kaynak demek illa doğruılayan değil, eleştirilendir de, bazı konular ise, kaynak gerektirmez. Örneğin bir cümlede "su 100 derecede kaynar" demişsem, bunun için kaynak getirmem, kaldı ki konu nasıl düşündüğüme dair ise, o an yazar çıkarım-yani kimse bana makale yazma görevi vermiş değil ki, 30 yıl veri edinmişim, katılmış, katılmamışım, sonuç olarak bir deryadan harmanlamış, A ya da B kişisine de saplanmamış, aksine ulaşabildiğim veriler, kaynaklarla harmanlamış, üzerinde yıllarca düşünmüşüm ve ben bir konuda görüşümü yazarken A ya da B den alıntı yapıp baskın gelmeyi doğru bulmuyorum, diri düşünceler sunduğum için, muhatabım da -BÜTÜN AMA BÜTÜN ENGELLEYİCİ SINIRLARI, ÖNYARGILARI, YARGILARI O AN BİR KENARA BIRAKIP- düşünsün istiyorum, ben burada rüşt ispatı için bulunmuyorum... Her cümleme, ki zaten BİLİNEN(sen bilmiyorsan o benim sorunum değil) her söylemime kaynak getireceksem, düşüncemi nasıl açıklayabilirim, nasıl yazabilirim, düşündüğümü kim söyleyebilir? papağan mıyım?

Kaynak istiyorsan, ilgili bölümü alır ve sorarsın, BU KONUDA BİR KAYNAK VAR MI, bu vargıya nasıl ulaştın DİYE, ÖNCESİNDE BİR DOLU YALAN, YANLIŞ çarpıtıp, asla iddia etmediğim ve söylemediğim ifadeleri de söylemişim gibi yapmak için cümlemi kırpıklayıp, 1-2 kelimeyi cımbızlayıp, GİYDİRİP, KAYNAK İSTEMİNİ MORT ETTİM EDASINA KURBAN ETMEZSİN.

Son yazımda; "elektron ve pozitron çiftleri foton etkileşimleriyle anlam kazanır(elbette bu durum için de olağanüstü koşullar vardır), foton önemli bir yer tutar, başından da ifade ettiğim gibi, maddenin saf hali kütlesiz olmak zorundadır ve eğer bu fotonsa, foton maddenin saf halidir denebilir, "

Bir zahmet git araştır, ya da insaf ilk defa duydum, bununla ilgili kaynak var mıdır diye sor, boncuklar mı dökülür?
çaba sarfet, madem ilk defa duyuyorsun, sen ilk defa duydun diye, neden muhatabını bok bilmeyen bir hadsiz olarak mimlemeye kalkıyor ve dalga geçme moduna giriyorsun? Sonrada haklı çıkmak için kaynak getir diyorsun, istedin mi? Sordun mu? hayır sadece çarpıtıp, muhatabın iddia etmediği şeyleri söyleyip, suratına mışıp, sıvazladın, amacın ne, derdin ne? felsefe-bilim alanında kendini otorite ve statüko ilan edip, böyle mi ilerleyeceksin, bırak bir adım, 1 mikron bile mesafe kat edemezsin.

Ha ışığın kaynağının maddi parçacıklar+etki yayılımı olduğunu, en nihayetinde madde olsa da, o parçalara ışık demenin-denmiş olsa bile- doğru bulmuyorum.

Tao daima isimsizdir bir faaliyet gösterince isim kazanır. Lao Tzu

Kim ne halt derse desin, ışığın bir etki yayılımı olduğunu, bir kara delik etrafından geçerken bükülüyor olmasından ziyade zaten o geçmezden evvel de orada hali hazır bir büküm olduğunu-yani orada çekirdeğe doğru tüm parçacıkları kapsayan dinamik bir akım, sürüklenme olduğunu(akar suya bırakılan çöpün akması gibi), kısaca şahsına münhasır-özel olarak çekilmediği, daha doğrusu hali hazır dinamik akıma kapıldığını(çekilmekten ziyade kapılmak, kütle çekiminden ziyade bana göre doğrusu akımı), kütle çekimin de buna bezner bir akım-olgu olduğunu), dolayısıyla bu akım halinde olan parçacıklara etki gelirse, akım halinde oldukları bir hal üzre yayılacağı için, açının da sürüklenmesi veya değişmesinin kaçınılmaz olduğunu, bizim ışık dediğimizin bu etki-girişimlerle elde ettiğimiz soyutlama olduğunu, bu bahiste madde olanın parçacığın kendisi olduğunu, bir ilişki-etki(yük, kuvvet!) durumunun yüksüz saf parçacığı etkilediğini, dolayısıyla bu etkinin de yüksüz parça tarafından barındırılamayacağı, aktaracağını (bu koşulda yüksüz, görece kütlesiz olmaktan çıkar), ancak bu durumun kütlesiz doğasıyla uyuşmayacağı, çelişkiye yol açacağı ve haliyle bu çelişkiden açığa, kaçınılmaz bir biçimde eylem, iş, hareket çıkacağını, dolayısıyla bu aktarımdan da bir alan oluşacağını düşünüyorum. Bu konuda kim ne söylemiş olursa olsun, ulaştığım bu derinlikte zerre önem arzetmiyor. Neden? Çünkü ışığın madde olduğuna dair kanıtın sağlayanı, tam da o parça olmaktadır, bir şey, bir şeyi sağlıyorsa, sağlanan, o şeyin(sağlayanın) yerine kullanılamaz(ikame edilemez). Yani o parçacık ve ilişki ağı, alaanı, girişimleri, ışığın madde olduğunu sağlayan kriter ise, o parçacığa ışık demek yanılgıdır. Zira o parçacık sadece ışıktan sorumlu değildir...

Tamam bilgesin, biz halt bilmeyen, hayatında bazı cümleleri ilk defa duyan yeni yetmeleriz, ancak
Gerçek akıl çok öğrenmekle elde edilmez,bilge istifçilik yapmaz. Lao
Bir testi yaparsın çamurdan, içindeki boşluktur onu yararlı kılan. Lao
(boşluğa imkan ver, yoksa alacağın-edineceğin bir halt olmaz)

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu

Konu spartacus tarafından (20-04-2024 Saat 19:16 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 19:23 .