İslamiyet öncesi KADIN
ESKİ TÜRKLERDE KADIN
Yabancı ve Arap kaynakların ortaya vurduğu bir tarihi gerçek şudur ki İslamiyeti kabul edene kadar Türk’lerde KADIN eşit hak ve özgürlüklere sahip bir değerdi. Ve şu mahakkak ki biz Türkler, Şeriat bataklığına saplandıktan bu yana özellikle iki güzel niteliğimizi yitirmişizdir ki bunlardan biri ‘akılcılık’ ve diğeri de ‘kadına saygıdır’
1) 7-8. Yüzyıllarda Orta Asya Türk Ülkelerinin Çoğu Kadın Hükümdarlarla Yönetilmekte: Eski Türklerde, özellikle Şamani döneminde, kadınlı erkekli dini toplantılar tertip edildiği, aynı yerde hep birlikte ayinler düzenlendiği, toplantıya katılanların bir daire halinde yere oturdukları, kadın ve erkeklerin mevki ve yaşlarına göre sıralandıkları anlaşılmaktadır. Yakut’larda ‘Isıah’ denilen ayinlerin yapıldığı ve bu ayinlerde kadınların ve erkeklerin el ele tutuşarak meydana getirdikleri dairede ‘hü hü’ diyerek raks ettikleri, hep birlikte kımız içtikleri ve dini merasimi yürüttükleri tarihi kaynakların ortaya vurduğu gerçeklerdir. (Ahmed Yaşar Ocak, Bektaşi Menakıbnamelerinde İslam Öncesi Motifler, 125.s.) Kadınlı erkekli bu tür toplantılar, her ne kadar Müslümanlığın kabulünden sonra da bir süre devam etmiş ise de, giderek yok olmuştur.
Buhara’nın Arap orduları tarafından işgalini nakleden Arap kaynaklarından öğrenmekteyiz ki Orta Asya’daki bir çok Türk Devletlerinde kadın, devlet başkanlığı sorumluluğu ile görevlendirilmiştir. Nitekim Buhara o tarihlerde, yani 8. yüzyılda, Toksan adındaki bir Hatun Sultan tarafından yönetilmekteydi.
Öte yandan M.S.720 yılında Gültekin (Kül-Tekin) için dikilen Tonyukuk ve 734 yılında Bilge Han adına dikilen Orhun Kitabelerinden anlaşılmaktadır ki, eski Türklerde kadın, siyasal, sosyal ve ekonomik alanlarda özgürlüğe sahi bir varlıktır. Hatırlatalım ki Bilge Hatun, ki Gültekin’in annesiydi, devlet yönetiminde pek başarılı işler görmüştür. Gültekin Han iktidarı, eşi Kutlulu Sultan ile birlikte kullanmıştır. (Günseli Özkaya Tutsaklıktan Özgürlüğe, Kadınların Savaşı 157,158.s.)
Belazuri’nin Fütüh Ül-Buldan’ında, Arap ordularının Buhara’ya yaptığı saldırılara karşı Buhara Melikesi Hınık Hatun’un nasıl karşı koyduğu anlatılırken onun, son derece dirayetli ve idareci bir kişiliğe sahip olduğu belirtilir. (Dr. Zekeriya Kitapçı, Müslüman Arap Ordularında Çarışan ilk Türkler” Diyanet Dergisi cild XII, sayı 4, s.239-244)
Üstteki yazılarda İlhan Arsel'in Şeriat ve Kadın kitabından yararlandım. Şimdilik o kitaptan aktarmaya devam edeceğim. Konuyla ilgili başka kaynaklar bildiren arkadaşlar da oldu. Sağ olsunlar. O kaynaklara ulaştığımda onları da buraya alacağım.
|