Brian´isimli üyeden Alıntı
Biz de yükselmeye çalışıyoruz...Ama özgürlük anlayışımızda ne köle ne de efendi vardır. İkisi de yoktur. Çünkü efendinin ve köleliğin olduğu yerde özgürlük olmaz.
En büyük yükselme de özgürlüğün bizzat kendisidir...
Bizim sizden farkımızı şu: siz bireysel bir çapa içindesiniz. En önemlisi sistemin bir dişlisi ve çarkı olma gayret içindesiniz. Böyle bir durumda sistemi değiştirmezsiniz, özgür de olamazsınız...
Sadece sistemin çarkı ve dişlisi olabilirsiniz...Sistem sizi kullanır ve size ihtiyaç duymadığı zaman da sizi yok eder, kendinizi savunamazsınız bile...
Bizim ise böyle bir derdimiz yok...
Analoji kurmak gerekirse durum şuna benziyor:
Kısaca biz hapishane duvarlarını yıkıp özgürlüğe doğru kaçmak istiyoruz siz ise gardiyanlarla birlikte olup hapishanede daha iyi yer kapma derdindesiniz...
|
Sen sosyalizm diye sanıyorum cenneti düşünüyorsun. Orada tabi bal akan nehirler var. Meyveleri Allah yaratıyor, sana melek hizmetkarlar getiriyor. Kimseye çalışmamız gerekmiyor, tamamen özgürüz.
Anlamıyorsun ki her zaman üretmek zorundayız. Ve organize olmazsak anca herkes kendi arka bahçesinde buğday yetiştirip onu yer, kendi koyununu kırpıp ondan kendine çul yapar onu giyer, tezeğini de yakar. Yere de çukur kazıp tuvaletini de oraya yapar. Yakın bir dereden kendine su taşır. Toplumsal bir işbölümü olmadan olabilecek hayat sadece böyledir. Herşeyini kendin üreteceksin.
Eğer ki toplumsal işbölümü olacaksa o zaman senin "sistem" dediğin ve işte "seni ezer çiğner atar vs" diye kınadığın olay aynen geri geliyor. Çünkü "sistem" derken zaten bu işbölümü organizasyonundan bahsediyoruz. Başka nedir ki "sistem"?
Şimdi anlaman gerekiyor ki insanların bir kısmı belki sosyalizme gönülden inanıp, bunun niye önemli gerekli olduğunu anlayıp, kendi bencil arzularından vazgeçmeyi, ve toplum için çalışmayı, ortaklaşa yaşamayı kabul edebilir. Ama herkes bu şekilde olmaz bunu da biliyorsun. Herkes heyecanla ve şevkle sabah koşup sosyalist bir ülkedeki işine "bugün gene topluma katkımı yapacam" diye gitmeyecek. Belki sen öyle bir insansın. Ama biliyorsun ki herkes böyle değil. Büyük ihtimal toplumun çoğunluğu böyle değil. O zaman napılacak?
İşbölümü elzem olduğuna göre bu organizasyon insanların keyfine bırakılmayacak. Çünkü insanlara desen ki "ey insanlar, artık tüm mal mülk ortak olsun, hepimiz toplum için ortaklaşa çalışalım, ama bunu yapmak için zorlanmayacaksınız, artık polis olmayacak, devlet ve yasalar olmayacak, herkes bilinçli bir vatandaş olarak doğru davransın lütfen" işte eğer böyle desen insanlara, biliyorsun ki bu iş yürümez.
Ve mecburen devlet gene işin işine girmek zorunda. Bu da yani insanları bu işbölümüne, kooperasyona zorlamak şeklinde olacak. Ve senin dediğin o içinden kaçmak istediğin hapishane, ve seni kullanıp atan sistem bin beter olarak geri gelmiş olacak.
Yok dersen ki "ama bu şekilde devlet insanları bir 100 sene, 200 sene idare etse, yeni nesiller bunu içselleştirip belki artık komunist yaşamı sever, içlerinden gelerek yaparlar", ben de derim ki git bak bakalım biyologlara bir sor. Acaba evrim sürecinde ortaya çıkan insan beyni ve onun bütün temel doğası ve davranışları gerçekten de 200 senede buhar olup uçar mı? O insan doğası buhar olup uçmadan malesef devlet de buhar olup uçamaz.
Şimdi kapitalizm işbölümü sorununu nasıl hallediyor buna bakalım. Burada insanlar işbölümüne zorlanmaz. Çünkü zaten doğa insanları zorluyor. Adam bakıyor ki çalışmazsa aç kalacak. Ve işe girip çalışıyor. Sen onun kafasına bir silah dayamıyorsun. Ya da onu hapse atmakla tehdit etmiyorsun. İnsanlar kendi ihtiyaçlarını karşılamak için topluma katkı yapmaya kendi kendilerini mecbur hissediyorlar ve işbölümüne kendi ayaklarıyla dahil oluyorlar. Ve daha çok kazanmak için daha çok üretmeye, kendilerini eğitmeye ve geliştirmeye, toplumda işleri kolaylaştıracak yeni metotlar ve icatlar düşünmeye ve geliştirmeye kendilerini zorunlu hisediyorlar. Ki bu herkesin faydasına. Yani burada normalde çarpık ve uzlaşması zor olan insan doğası en verilmli şekilde toplumun faydasına kanalize edilmiş oluyor.
Bu şekilde ortaya çıkan sistem tabiki mükemmel değil. Ama en azından "hapishane" veya "kölelik" gibi mecazları illa kullanacaksak bu tabirler kapitalizmden çok sosyalizme yakışıyor. Bunu da eğer dürüst bir adamsan artık kabul et. Sosyalizm bugüne kadar 30 tane ülkede uygulandı. Git bak. Bugünkü Kuzey Kore'ye bak. Sonra da yüzün tutuyorsa gel Almanya, Amerika, İngiltere için "hapishane" de.
Sonuçta kapitalizm aynı Winston Churchill'in demokrasi için söylediği şey gibidir: "Demokrasi rezalet bir sistem ama mevcut seçenekler içinde en iyisi". Kapitalizm de böyledir. Bize düşen bu sistemi kendi içinde elden geçirmek, düzeltmek, yontmak, daha adil daha insancıl hale getirmek. Bu da modern sosyaldemokrasinin projesidir. Almanya, İsveç, Norveç gibi ülkelerde de bu ıslah edilmiş kapitalizm gayet güzel işliyor.
Siz de madem ilerici siyasette faydalı olabilecek gençlersiniz, komunist saçmalıkları bırakın da faydalı bir işin ucundan tutun. Muhafazakarlarla uğraşmak bir yana enerjimizi size harcıyoruz bir de.