Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 01-04-2010, 12:44
ulpian - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
ulpian ulpian isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Jul 2009
Mesajlar: 4.880

Başarı Ödülü 

Standart Kuran, Kardeş Katli ve Karga - Kuran'ın Yahudilikten Devraldıklarına İlginç Bir Örnek

1810-1874 yıllarında yaşayan Yahudi asıllı Abraham Geiger'in, "Was hat Mohammed aus dem Judenthume aufgenommen?" (Muhammed, Yahudilikten Neleri Devraldı?) adlı eseri, Kuran'ın Yahudi geleneğinden iktibas ettiklerini tespit ve teşhir eden önemli çalışmalardan biri.

Zamanının Prusya Kraliyeti Ren Üniversitesi ödülüne layık görülen bu eserin orijinal baskısının tamamını internetten okuyabiliyoruz. => tıkla

Bu eserde gözüme çarpan oldukça ilginç bir örneği (Sayfa 103-105) kendimce yorumlayarak ve geliştirerek ele almak istiyorum. Örnek, (üç monoteist dinin iddiasına göre) ilk insan Adem'in oğulları Habil ile Kabil arasındaki kardeş katli ve akabinde cesed defninin bir karga aracılığıyla insanlara öğretilmesi hikayeleriyle ilgili.



1. Kuran'daki Anlam Kopukluğu


Habil ile Kabil'in hikayesi Tevrat'ın Yaratılış 4 / 1-16 bölümünde geçiyor. Aynı hikayeyi Kuran, farklı bir versiyonla ve oğulların ismini anmadan, Maide Suresi'nin 27-31. ayetlerinde anlatıyor.



İlginç olan, Kuran'daki bu anlatımla hemen bu anlatımı takip eden Maide/32 ayeti arasındaki anlam kopukluğu:
  • Maide/31
    Derken Allah, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini ona göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. (Katil kardeş) "Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar da olamadım mı ki, kardeşimin cesedini gömeyim" dedi ve ettiğine yananlardan oldu.
  • Maide/32
    İşte bu yüzdendir ki İsrailoğulları'na şöyle yazmıştık: Kim, bir cana veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya karşılık olmaksızın (haksız yere) bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur. Peygamberlerimiz onlara apaçık deliller getirdiler; ama bundan sonra da onlardan çoğu yine yeryüzünde aşırı gitmektedirler.
(Bu arada: Bu ayet, İslam'ın insan hayatına ne kadar önem verdiğini göstermek için sıkça dile getirilir. Oysa hem ayette bir kavim -İsrailoğulları- eleştiriliyor, hem de bir sonraki ayeti okuyunca, insan hayatına verilen değerin göreceliği anlaşılıyor.)

Burada ilginç olan, Maide/32'nin "Min ecli zâlike" (bundan dolayı, işte bu yüzden, bu sebeple) ifadesiyle başlaması.

Bir önceki ayette anlatılan karga ve defin meselesinin, bir insanı öldürenin tüm insanlığı öldürmüş gibi olması ile hiçbir anlamsal ilgisi yok ki, 32. ayet ''İşte bu yüzden'' diye başlasın. Hangi ifade burada 32. ayette anlatılana sebep olarak gösteriliyor, belli değil.

Üstelik Sure'deki 31'den önce gelen ayetlerden de böyle bir ilişki çıkartamıyoruz. Maide Suresi'nde önce muhtelif konulara değiniliyor, 20. ayetten itibaren Peygamber Musa'dan ve Musa'nın kavmi ile yaşadığı sıkıntılardan bahsediliyor, 27. ayetten itibaren Adem'in bir oğlunun diğerini öldürmesi anlatılıyor. 31. ayet'te karga vasıtasıyla kardeş katiline cesedi ne yapacağının gösterildiği söyleniliyor. Ondan sonra birden bire ''işte bu yüzden'' diyerek, İsrailoğulları'na bir insanı öldürenin bütün insanlığı öldürmüş gibi olduğunun bildirildiğinden bahsediliyor.


2. Ayetteki Kayıp Halka

Bir insanı öldürenin bütün insanları öldürmüş, bir insanı kurtaranın ise bütün insanları kurtarmış gibi olduğu Yahudiliğin ana hukuk kaynaklarından olan Mişna'da geçiyor. Mişna, Yahudi inancına göre Tevrat'la birlikte kendilerine verilmiş, asırlar boyunca sahih raviler vasıtasıyla muhafaza edilmiş ve sonraları yazılı kayda geçilmiş. Bu inancın doğruluğundan bağımsız olarak, Mişna metninin her halükarda en geç 220 yılı civarında şu anki haliyle yazılı olarak bulunduğu kesin bilgilerden. Yani Mişna'nın şu anki metni her halükarda Kuran'dan dört-beş asır öncesine dayanıyor.
Mişna: Sanhedrin / 4:5'ten:
Kain hakkında, "kardeşinin kanları sesleniyor", yazılmıştır (Tevrat, Yaratılış 4 / 10). "Kardeşinin kanı" değil, "kanları" yazıyor. Kastedilen kardeşinin ve onun (doğamayan) neslinin kanlarıdır. (...) Bu yüzden, insan tekil yaratılmıştır ki, İsrail'in bir canını yok edenin tüm dünyayı yok etmiş, İsrail'in bir canını kurtaranın ise tüm dünyayı kurtarmış gibi olduğu bilinsin.
(bkz: İngilizcesi)

Görüldüğü gibi,
(1) Mişna metninde ''bir can = tüm dünya'' ifadesi geçiyor
(2) Bu ifade için bir sebep veriliyor
(3) Ve bu sebep de, Tevrat'taki Habil ile Kabil hikayesini anlatan cümlede ''kanlar'' geçmesi olarak gösteriliyor.

Kuran'da ise, aynı Yahudi kaynakları bağlamında olduğu gibi Habil ile Kabil'in hikayesi anlatılıyor ve yine bu bağlamda ''bir can = tüm dünya'' denklemi kuruluyor. Fakat bu denklem -ayet ''işte bu yüzden'' diye başladığı halde- herhangi bir sebebe dayandırılmıyor. ''İşte bu yüzden'' ifadesi tamamen havada kalmış durumda.


3. Genel Değerlendirme

- Maide/27-31'de anlatılan kardeş katli hikayesi Tevrat, Yaratılış 4 / 1-16 yer alıyor.

- Maide/31'deki karga hikayesi 800'lü yıllarda yazılı kayda geçen, ama çok öncelerinin Yahudi sözlü rivayetlerini derleyen Pirke De-Rabbi Eliezer'de geçiyor. Fakat bu kaynakta, karga cesedin napılacağını kardeş katili Kabil'e değil, babası Adem'e gösteriyor. (bkz.)

- Maide/32'deki ''bir can = tüm dünya'' denklemi, yine Yahudi kaynaklarından olan Mişna/4:5'te ifade ediliyor.

- Üstelik Mişna'da bu denklem için Tevrat'taki Habil-Kabil kıssasında geçen ''kanlar'' ifadesi sebep gösteriliyor. Oysa Kuran, bu denklemi aynı bağlamda kurduğu ve ayete ''işte bu yüzden'' diye başladığı halde, herhangi bir sebep vermiyor. ''İşte bu yüzden'' ifadesi tamamen ilintisiz bir şekilde ayetin başında duruyor.

Tüm bunlar, Muhammed'in farklı fırsatlarda çevresindeki Yahudilerden dinlediği Yahudi kıssalarını, kendisine anlatıldığı ve aklında kaldığı kadarı ile, bir şekilde bir araya getirerek taraftarlarına (''vahiy'' kılıfıyla) anlattığını muhtemel kılmakta.



4. Müslüman Savunmaları

Bu durum islam tefsircilerin de gözünden kaçacak değildi elbette:
  • Rivayete göre Medine yahudileri Hz. Peygamber'i ve sahabeden bazılarını öldürmek için tuzak peşindelerdi. Bu sebeple yüce Allah onlara adam öldürmenin ne kadar büyük bir cinayet olduğunu göstermek için Hz. Âdem'in iki oğlunun kıssasını anlattıktan sonra onların kutsal kitaplarında da haksız yere bir insanı öldürmenin bütün insanlığı öldürmek; bir canı kurtarmanın da bütün insanlığı kurtarmak gibi olduğunun yazılı bulunduğunu haber vermiştir. Bu talimat elimizdeki Kitâb-ı Mukaddes'te yer almamakta fakat Mişna'da (Sanhedrin, IV/5), "İsrail'den tek bir kişiyi öldürenin bütün ırkı öldürmüş gibi cezalandırılacağı ve İsrail'den tek bir kişiyi koruyanın Allah'ın kitabına göre bütün dünyayı korumuş sayılacağı şeklinde bir ibare bulunmaktadır.

    Yüce Allah gerek İslâm'da gerekse İslâm'dan önceki ilâhî dinlerde insan hayatının kutsal olduğunu bildirmiş, bu sebeple bir canı korumayı bütün insanlığı korumak kadar üstün bir fazilet saymış; bir cana kıymayı da bütün insanları öldürmek kadar büyük bir cinayet olarak değerlendirmiştir.

    Kur’an Yolu – Türkçe Meâl ve Tefsir, (Heyet: Hayrettin Karaman, Mustafa Çağırıcı, İ. Kafi Dönmez, Sadrettin Gümüş), Maide/32

Yani bu açıklamaya göre, ''işte bu sebeple'' ifadesinin açıklaması şu oluyormuş: Allah, insan öldürmenin ne denli vahim birşey olduğunu izah etmek için, önce Adem'in oğullarını anlatıyor. Ondan sonra ''işte bu yüzden bir canı alan tüm dünyayı öldürmüş gibi olur'' diyor.

Açıklamayı bu şekliyle alsak bile hiç de makul değil ''işte bu yüzden'' ifadesinin bu amaçla kullanılmış olması.

Üstelik, bu açıklama göz önündeki bağlamı çarpıtmakta. 32. ayet tam olarak ''bir insanı öldürenin tüm dünyayı öldürmüş gibi olduğunun'' İsrailoğulları'na vahyedildiğini söylüyor.

Sure'de Adem'in bir oğlunun diğerini öldürmesi konu ediliyor, sonra karganın cesedi napacağını gösterdiği anlatılıyor. Hemen ardından da ''işte bu sebeple, biz İsrailoğulları'na bir insan öldüren tüm dünyayı öldürmüş gibidir, demiştik'' deniliyor!

Ne yaparsak yapalım, buradaki ''işte bu sebeple'' ifadesinin makul bir yere oturduğunu söylemek pek mümkün gözükmüyor.

Ayetteki ''işte bu yüzden'' (veya ''bundan dolayı'') ifadesi zaten müfessirlere epey bir sıkıntı yaratmış.

Bir örnek:

  • Allah'ın "Bundan dolayıdır ki" sözü, "Yaptığın şey sebebiyle..." demektir.

    Buna göre şayet, mânanın böyle olması halinde şu iki soru sorulabilir:
    a) yani "Habil ve Kabil kıssası ile ilgili geçen şeylerden dolayı, İsrâilogullana kısası farz kıldık" demek olur ki bu müşkildir. Çünkü Kabil ve Habil hadisesi ile, İsrâiloğullarına kısasın farz kılınması arasında bir ilgi ve münasebet yoktur?

    b) "Kısas, bütün ümmetler için sabit olmuş bir hükümdür. Binâenaleyh bu hükmün İsrâilogullanna mahsus olduğunu bilhassa söylemenin faydası nedir?"

    Birinci soruya iki şekilde cevap verilmiştir:
    1) Hasan el-Basrî: "Bu öldürme hadisesi, İsrailoğulları içinde vuku bulmuştur, Hz. Adem'in oğulları arasında cereyan etmemiştir" demiştir. Biz bu hususu daha önce belirtmiştik.

    2) Bu öldürme işinin, Hz. Âdem'in kendi oğulları arasında olduğunu kabul ediyoruz. Fakat âyetteki, "Bundan dolayıdır ki..." ifâdesi, Habil ve Kabil kıssasına işaret etmemekte, aksine bu hadisede bahsedilen ve haram olan öldürme sebebi ile meydana gelen çeşitli zararlara işaret etmektedir. Mesela bu işaretlerden birisi, "Bu yüzden hüsrana uğrayanlardan olmuştu" ifadesidir. Birisi de "Artık o, pişman olanlardan olmuştu" ifadesidir. Binâenaleyh "Bu yüzden hüsrana uğrayanlardan olmuştu" âyeti, Kabil'in hem dinî hem de dünyevî bakımdan hüsrana (zarar-ziyana) uğradığına; "Artık o, pişman olanlardan olmuştu'' cümlesi de onun kalbinde, kesinlikle savuşturamayacağı birçok pişmanlık ve üzüntünün doğduğuna işarettir. Buna göre âyetteki "Bundan dolayıdır ki İsrâloğullanna hükmettik ki..." buyruğu, "Bu kıssada zikrettiğimiz haksız yere adam öldürme gibi çeşitli zararlara yol açan şeyler sebebi ile, katile kısas uygulanması hükmünü verdik" manasınadır. İşte bu, bu hususta en güzel cevaptır. Allah en iyi bilendir.

    Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, Maide/32

Bu ve bu gibi izah teşebbüslerini tatmin edici bulup bulmamak en nihayetinde kişinin kendi tercihine kalıyor galiba. Ama burada bir sıkıntı olduğunu, ''bundan dolayı'' ifadesinin nereye ilinti kurduğunun açıkça anlaşılmadığı inkar edilemez.

Oysa, ayetin asıl kaynağı olan Mişna'daki açıklamayı bu iki ayetin arasına koyunca, ''bundan dolayı'' ifadesi tabir yerindeyse cuk diye oturuyor. Belli ki, Muhammed dinlediği muhtelif Yahudi rivayetlerini kendince bir araya getirmiş ve buradaki ara halkaya ya ulaşamamış ya da unutmuş.

saygılarımla

Konu ulpian tarafından (02-04-2010 Saat 18:10 ) değiştirilmiştir. Sebep: resim linki yenilendi
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 01-04-2010, 12:53
nogada - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
nogada nogada isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 19 May 2009
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 2.318
Standart

Aynı anlama gelen farklı başlıkları temcit pilavı gibi değiştire değiştire,ama sonucu aynı yere gelecek şekilde,farklı başlıklarda eleştirip duruyorsunuz.

Tabiki benzerlikler olacaktır.Hepsi bir kökten türemiştir.Bu gün hristiyanlığın yada yahudiliğin tamamen asimile olmuş olduğunu söyleyen biri varmı?

Elbette bozulmayan aktarımlar da var.

Sümer içinde bunları söylediniz.Neden aklınıza kopyalanmış olduğu geliyorda,hepsinin aynı içerikte olduğu ve zamanla bazılarının tam metin olarak orjinalliğini koruyamadığı gelmiyor?

Saygılarımla...

Görmeyipte Korktuklarımız Sevmediklerimiz,Görmeyipte Sevdiklerimiz İnandıklarımızdır...!!!
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 01-04-2010, 12:59
ulpian - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
ulpian ulpian isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Jul 2009
Mesajlar: 4.880

Başarı Ödülü 

Standart

sayın nogada,

bu konunun forumda işlendiğini ben görmedim. Link verirseniz, o başlıktan da mutlaka faydalanmak isterim.

Yok eğer başlıkların netice olarak aynı yere vardığından bahsediyorsanız, evet farkedin artık, din eleştirisi yapan bir forumun İslam alt-forumunda bulunuyoruz. Burada non-teist üyeler tarafından açılan başlıkların büyük çoğunluğu mutlaka aynı neticeye varacaktır.

Ayrıca metni okumadığınız anlaşılıyor. Çünkü bu başlıkta konu edilen nokta, Kuran'da geçen bazı şeylerin Yahudi kaynaklarında geçiyor olması değil. Kuran'ın devraldığı şekliyle ayetlerde bir anlam kopukluğu olması!

Konuyla ilgili görüş ve yorumlarınız varsa, lütfen yazın.

saygılarımla
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 01-04-2010, 13:05
Ovidius - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Ovidius Ovidius isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 04 Aug 2009
Mesajlar: 660
Standart

Temcit pilavı deyince aklıma geldi.

TANRI: Ey insanoğlu( kadınları hesaba katmıyorum)Tüm kitaplarımda aynı olayları anlatıyorum gene anlamıyorsunuz,gene anlamıyorsunuz.
Sanırım siz okumaktan anlamayacaksınız.EBABİİİL çağır arkadaşlarını.

''Havva anan dünkü çocuk.ANADOLUYUM ben.
A.Arif
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 01-04-2010, 13:05
nogada - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
nogada nogada isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 19 May 2009
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 2.318
Standart

ulpian´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
sayın nogada,

bu konunun forumda işlendiğini ben görmedim. Link verirseniz, o başlıktan da mutlaka faydalanmak isterim.

Yok eğer başlıkların netice olarak aynı yere vardığından bahsediyorsanız, evet farkedin artık, din eleştirisi yapan bir forumun İslam alt-forumunda bulunuyoruz. Burada non-teist üyeler tarafından açılan başlıkların büyük çoğunluğu mutlaka aynı neticeye varacaktır.

Ayrıca metni okumadığınız anlaşılıyor. Çünkü bu başlıkta konu edilen nokta, Kuran'da geçen bazı şeylerin Yahudi kaynaklarında geçiyor olması değil. Kuran'ın devraldığı şekliyle ayetlerde bir anlam kopukluğu olması!

Konuyla ilgili görüş ve yorumlarınız varsa, lütfen yazın.

saygılarımla
Tam olarak bu konuyu ilgilendirdiği önemli değil sayın ulpian...

Bu konuya paralel bir çok konu işlendi.(Benzerlikler Anlamında)

İncilde yazıyor,Kurandada yazıyor,bu muhakkak onlardan araklanmıştır.
Tevratta yazıyor Kurandada benzeri var,bu muhakkak tevtattan esinlenmiştir.
Zerdüşte var,islamda var,kesin bu zerdüşt kopyasıdır.
Sümerler tabletlerinde var Kuranda var,Bu kesinlikle sümerlilerden çalıntıdır
Ve bunlar gibi benzer niceleri...

Neymiş meğerse Hz.Muhammet.

Bu gün iletişim ve bilgi çağının zirve yaptığı dönemde bile,yüzbinlerce insanın bilmediği şeyleri,nasılda öğrenmiş meğerse.

Meğerse ne kadar entelektüel biriymiş.Tüm din,kült ve tarihi biliyormuş meğerse yaşadığı yüzyılda,pes doğrusu.

Bunlar araklama değildir Sayın Ulpian,buna ne zaman tarafsız olarak bakacağınızı merak ediyorum...

Saygılarımla...

Görmeyipte Korktuklarımız Sevmediklerimiz,Görmeyipte Sevdiklerimiz İnandıklarımızdır...!!!
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 01-04-2010, 13:07
ulpian - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
ulpian ulpian isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Jul 2009
Mesajlar: 4.880

Başarı Ödülü 

Standart

Sayın nogada,

gerçekten okumuyor musunuz?!

ulpian´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Ayrıca metni okumadığınız anlaşılıyor. Çünkü bu başlıkta konu edilen nokta, Kuran'da geçen bazı şeylerin Yahudi kaynaklarında geçiyor olması değil. Kuran'ın devraldığı şekliyle ayetlerde bir anlam kopukluğu olması!

Konuyla ilgili görüş ve yorumlarınız varsa, lütfen yazın.
saygılarımla
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 01-04-2010, 13:23
cin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
cin cin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 Jan 2010
Mesajlar: 460
Standart

Sayın ulpian, kaleminize sağlık güzel bir konu,

Birde benim anlamadığım,

Ölüm muhammed'in sorunu olduğu zaman bütün dünya'yı öldürmek ile alakalı oluyorda,

Ölüm, Kafir lere inanmayanlara gelince neden hep " Vurun abalıya " oluveriyor

madem çok önemli, değerli Muhammed için 1 canın değeri,

a: Neden bütün dünya inanmayanlarına ölüm fetvası çıkarabiliyor,

b: Neden çok değerli olan o 1 canın değeri 1 adet köle azatı ve belli bir diyet ile sümen altı yapılıyor,

En iyisi Çağırsın EBABİLLL Arkadaşlarını bu böyle olmayacak

Saygılarımla

Cevabı Bilinmeyen oLanın Çözümü, Teoride Sonsuzdur,,
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 01-04-2010, 14:43
Alchindus Alchindus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Denetimdeki Üye
 
Üyelik tarihi: 27 Jul 2009
Mesajlar: 702
Standart



Evvela başlık içün tercih edilen ifadeye dair itirazımı kayda geçireyim!

"Kuran, Kardeş Katli ve Karga - Kuran'ın Yahudilikten Devraldıklarına İlginç Bir Örnek"

Bunu gördüğümde evvela aklıma fatih kanunnamesi geldi, başlığı okuyunca meselenin habil-kabil kıssası ve masum bir cana kıyılmasının hükmü olduğunu gördüm!

Pekiyi o vakit "Kuran" ile "Kardeş Katli" ifadelerini yan yana getirmenin hikmeti nedir!

Başlık eğer mazrufa uygunluk noktasından düşünülür ise şöyle olmalı değil miydi!

"Kuran, habil-kabil kıssası ve Karga - Kuran'ın Yahudilikten Devraldıklarına İlginç Bir Örnek"

Bunu söyledikten sonra şu genel itirazı izahatı ve bilinen gerçeğide zikredeyimki artık öğreniniz islam ve vahiy beşeriyetin bidayetinden bu yana varolmuştur ve kuran vahyin son merhalesidir!

İslam ve kuran, kendisinden önce gönderilmiş kitapların hükümlerinin kalktığını, bunların beşerce tahrifini zikreder ancak bu kitapların gönderildiğini inkar etmez bırakınız inkar etmeyi onları "tastik" ettiğini söyler!

Çünki onları gönderende kuranı vahyeden de aynı zat-ı cülcelaldir!

İmdi bu girizgahtan sonra ulpianın göremediği ve "kayıp" dediği halkayı kendisine göstermeye gayret edelim!
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 01-04-2010, 15:18
Alchindus Alchindus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Denetimdeki Üye
 
Üyelik tarihi: 27 Jul 2009
Mesajlar: 702
Standart

ulpian´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Üstelik Sure'deki 31'den önce gelen ayetlerden de böyle bir ilişki çıkartamıyoruz. Maide Suresi'nde önce muhtelif konulara değiniliyor, 20. ayetten itibaren Peygamber Musa'dan ve Musa'nın kavmi ile yaşadığı sıkıntılardan bahsediliyor, 27. ayetten itibaren Adem'in bir oğlunun diğerini öldürmesi anlatılıyor.
Maide suresinin oniki ve onüçüncü ayetlerinde israiloğullarından bahis edildikten sonra yirminci ayet ile musa ve kavminden yeni bir bahis açılıyor!

Bir zaman Musa, kavmine: "Ey kavmim, Allah'ın size verdiği nimeti düşünün; çünkü O, içinizden peygamberler gönderdi, sizi hükümdarlar yaptı ve alemlerden hiçbirine vermediğini size verdi.

Ey kavmim, haydi Allah'ın sizin için yazdığı Mukaddes Yer'e girin ve gerisin geri dönmeyin, yoksa zarara uğramış olarak perişan olursunuz." demişti.
Onlar: "Ey Musa, orada hepsi de zorba bir topluluk var ve onlar oradan çıkmadıkça biz oraya girmeyiz. Eğer onlar çıkarlarsa biz de gireriz." dediler.
Allah'ın her ikisine de nimet verdiği, Allah'a karşı gelmekten korkan iki er çıkıp şöyle söyledi: "Onlara kapıdan hücum edin, kapıyı tutun, oraya bir kez girdiniz mi kesinlikle galipsiniz, haydi Allah'a dayanın, gerçekten inanan kimselerseniz!"

Onlar: "Ey Musa, onlar orada bulundukça biz asla oraya girmeyiz! Haydi, sen Rabbinle git, ikiniz savaşın; biz işte burada oturacağız!" dediler.

Musa: "Ey Rabbim, görüyorsun, ben kendimden ve kardeşimden başkasına söz geçiremiyorum; artık bizimle o doğru yoldan çıkmış topluluğun arasını ayır!" dedi.

Allah şöyle buyurdu: "Artık orası, onlara kırk yıl yasak edildi. Oldukları yerde sersem sersem dönüp duracaklardır. Artık o yoldan çıkmış topluluğa acıma!"

Maide 20-26
Ne görüyoruz burada!

Peygamberlerine ve esasta o peygamberi gönderene isyan eden bir topluluk!

Peygamberine "sen rabbinle git, ikiniz savaşın, biz işte burada oturacağız" diyen bir topluluk!
Tam bu noktada kuran yirmiyedinci ayetin başında وَاتْلُ عَلَيْهِمْ diyor! "Onlara oku" buyruluyor! Kim bu onlar! Musaya iman ediyoruz diyenler, yahudiler, israiloğulları!

Bir de onlara Adem'in iki oğlunun başından geçen olayı hakkıyla oku! Hani ikisi, birer kurban sunmuşlardı da birininki kabul edildi, diğerininki edilmedi. Bu: "Ben seni kesinlikle öldüreceğim!" dedi. Diğeri: "Allah, ancak kendisinden korkanlarınkini kabul buyurur.

Andolsun ki, sen beni öldürmek için bana el uzatsan da ben seni öldürmek için sana el uzatacak değilim. Çünkü ben, alemlerin Rabbı olan Allah'tan korkarım.

Ben, hem benim hem de kendinin günahını yüklenip cehennemliklerden olmanı isterim. Zulmedenlerin cezası işte budur!" dedi.

Bunun üzerine nefsi ona kardeşini öldürmeyi kolay gösterdi de tutup onu öldürdü ve artık hüsrana uğrayanlardan olmuştu.

Derken Allah, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini göstermesi için yeri deşen bir karga gönderdi. O: "Eyvah, şu karga olup da kardeşimin cesedini gömemedim ha!" dedi ve artık pişmanlığa düşenlerden olmuştu.

Bunun için İsrailoğullarına kitapta şunu bildirmiş idik: "Her kim bir kişiyi, bir kişi karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuğu olmaksızın öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir adamın hayatını kurtarırsa, bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur." Andolsun ki, peygamberlerimiz onlara apaçık delillerle geldiler de sonra içlerinden bir çoğu, bütün bunların arkasından hala yeryüzünde bozgunculuk ve cinayette çizgiyi aşmaktadırlar.

Maide 27-32
Pekiyi burada ne görüyoruz!

İsmi zikredilmeyen iki adem oğlunun hikayesi! Bunlar habil ile kabil midir bu noktada kuranda bir sarahat yok amma kati olan bu kıssanın israiloğulları kıssası anlatılır iken yine onlara okunması emri ile söze dahil edildiğidir!

Kıssada ne var!

Kurbanı kabul edilmeyen oğul kurbanı kabul edilen oğula "seni kesinlikle öldüreceğim" diyor! Kurbanı kabul edilen oğul ise kendisine öldürmek içün kastedilse dahi kendisinin bunu karşısındakine yapmayacağını söylüyor ve bunu "Allah'tan korkarım" hikmetine bağlıyor!

Sonra da "Ben, hem benim hem de kendinin günahını yüklenip cehennemliklerden olmanı isterim. Zulmedenlerin cezası işte budur!" diyor!

Yani kıssa bir masumu katledenin kendi günahları ile birlikte başka günahlarıda yükleneceğini ifade ediyor!

Sonra katil olanın hüsrana uğradığı zikredilip katilin pişman olduğuda ifade ediliyor ve bu sadedde "Bunun için İsrailoğullarına kitapta şunu bildirmiş idik: 'Her kim bir kişiyi, bir kişi karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuğu olmaksızın öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur.'" deniyor!

İmdi burada ne gibi kayıp bir halka vardır!

İsrailoğullarının musaya ve rablerine isyanı zikredildikten sonra "onlara oku" denerek iki ademoğlunun kıssasının okunması emrediliyor! Bu kıssa genel kanaate göre habil-kabil kıssası!

Yani "onlara oku" denen yahudilerinde bildiği bir kıssa!

Bu kıssada masum, mazlum bir cana kıyanın kendi günahından başka günahlarda yükleneceği ifade ediliyor ve sonra deniyorki "bundan dolayı"

Yani kıssanın habil-kabil kıssası olduğunu düşünür isek beşeriyetin taa en başından, bidayetinden, işlenmiş ilk cinayetten bu yana katil kendi günahından başkaca günahları yüklenir! Bunu sizede anlattık ve şu hükmü size bildirdik!

"Her kim bir kişiyi, bir kişi karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuğu olmaksızın öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur."

Kayıp halka nerede muhterem!

ulpian´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
(1) Mişna metninde ''bir can = tüm dünya'' ifadesi geçiyor
(2) Bu ifade için bir sebep veriliyor
(3) Ve bu sebep de, Tevrat'taki Habil ile Kabil hikayesini anlatan cümlede ''kanlar'' geçmesi olarak gösteriliyor.
Mişnadan yaptığın iktibas bir tefsirdir yani tevrattaki hükmün tefsiri!

"Niçün bir masumu öldüren sanki bütün insanları öldürmüş gibi olmakta" sualine kendilerince verdikleri bir cevap!

Sana göre bu tefsire kurandan ulaşamadığımızdan kayıp bir halka vucuda gelmekte!

Acaba durum bu minvalde midir!

Kuranda geçen kıssada öldürülen mazlumun ağzından şu niyazı işitiyoruz!

إِنِّي أُرِيدُ أَن تَبُوءَ بِإِثْمِي

Maide 27
"Ben günahımı yüklenmeni dilerim" diyor öldürülen!

Elmalılı tam bu noktada şöyle der!

Bir hadis-i şerifte: "Söğüşen iki kişinin söyledikleri başlıyana aittir, zulme uğrayanı haddi aşmadıkça." Söğüşenlerin bütün söyledikleri başlayana aittir. Yani ilk başlayan hem aynen kendinin günahını, hem de sebep olduğundan dolayı arkadaşının günahının bir aynını yüklenir. Fakat mazlum (zulme uğrayan), haddi aşıp daha ileri gitmedikçe buyurulduğu gibi, burada da "benim günahım" demek, şayet sana karşı karşılık vererek el uzatırsam, gireceğim günahın bir aynı demektir. Şu halde biri tecavüz eder, diğeri de karşılık verir de, her ikisi de öldürülürlerse, başla yan iki cinayet diğeri de bir cinayet işlemiş olur. Beriki, karşılık vermeyecek olursa, bu bir cinayetten de kurtulur. Fakat katil yine iki cinayet yapmış ve iki günah yüklenmiş bulunur ki, birisi mazlumu öldürmek, diğeri kendini cezaya layık bulup ateşe atmak cinayetidir. Bundan başka "benim günahım" demek, muzafın hazfi ile yani beni öldürmek günahı, de bundan önceki günahın. Bu cümleden olarak, "kurbanının kabul edilmemesine sebep olan günahın" demek de olabilir ki, bu mânâ İbnü Abbâs, İbnü Mes'û d, Hasen ve Katâde hazretlerinden de nakledilmiştir.
Yine meşhur hadisler vardır!

İbn-i mesuddan rivayet edilmiştirki Hz. Muhammed şöyle buyurmuştur!

"Zulümle öldürülmüş hiç kimse yoktur ki, onun kanında Âdem'in ilk oğluna bir pay düşmesin. Çünkü adam öldürenlerin ilki odur." Tirmizi

Yine müslim ve nesaide geçerki Hz. Muhammed

"İslâm'da iyi bir çığır açan kimseye, bunun sevabı vardır. O çığırda yürüyenlerin sevabından da kendisine verilir. Fakat onların sevabından hiçbir şey noksanlaşmaz. Her kim de İslâm'da kötü bir çığır açarsa, o kişiye onun günahı vardır. O kötü çığırda yürüyenlerin günahından da ona pay ayırılır. Fakat onların günahından da hiçbir şey noksanlaşmaz." buyurmuştur!

İşte bütün bunlardan, yani kuran metninde kıssada mazlumun ağzından katilin kendi günahından başkaca günahlar yükleneceğinin zikrdedilmesi ve sünnet tarikiyle kötü bir çığır açanın takipçilerininde günahını yükleneceği ve hususen ademin büyük oğlu içün bildirilen hükümden mütevellid ortada kayıp bir halka yoktur!

Gerçeğe sadakat şart!
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 01-04-2010, 15:32
milomanara - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
milomanara milomanara isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 17 May 2008
Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 1.807
Standart

Sevgili ulpian,

Bu detayda eski metinleri incelemeye devam edersen, alimlerden olup yeni bir harici mezhep çıkaracağından şüphe ederim.

Kuran, daha önceki kitapların da Allah tarafından gönderildiğini ve tahrif olduğunu aslında orjinal metinlerin İslam itikatı üzere indiğini sayısız yerde belirtiyor zaten. Burada benim anladığım, İsrailoğullarına gelen hükmün tasdik olunduğu. Tabi bu, İslam nazarında İsrailoğullarına has hüküm geldiği çelişkisine yol açar ve Tevrat'ın bir kavme gönderilişini doğrular nitelikte ki, bu da sözü geçen en ciddi tahrifatlardan birinin aslında tahrifat olmadığı, Allah'ın gerçekten İsrailoğullarına hitaben kitap gönderdiği durumu var.

Açıkçası kerameti kendinden menkul bu metinler pek de ilgimi çekmiyor benim. Muhammed mi Andersen[1] mi dersen, Andersen derim. O kadar yani. Adam en azından masallarının tanrısallığı iddasında değil.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Etiket
adem, habil, habil ve kabil, havva, kabil, kain, kardeş katli, kayin, kayn, kuran'da anlam kopukluğu, kuran'ın devraldıkları, kuran'ın kökenleri, İslam ve yahudilik


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
İnsan'ın soyu bir kardeş katilinden mi geliyor ? aldostu İslam 5 18-06-2016 00:36
Evrime bir örnek emil Evrim 11 04-10-2009 10:52
Karaladıklarımdan bir kaç örnek mağripli Edebiyat 1 31-07-2008 12:33
Örnek İnsan Mevlana pante İslam 58 20-10-2007 16:56

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 05:53 .