Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Turan Dursun > İlhan Arsel & Arif Tekin Makaleleri

 
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
  #1  
Alt 17-06-2013, 00:28
dilaver - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
dilaver dilaver isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 28 Sep 2006
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 12.080

Onur Üyeliği Başarı Ödülü Başarı Ödülü 

Standart Hz. Muhammed ve İçki 2

Nebiz, normalde bugünkü halk tabiriyle bilinen şarap demektir. Ancak en başta Hz. Muhammed ve yakın mesai arkadaşları bunu kullandıkları için İslam uleması buna karşı kurtuluşu bazı farklı tanımlarda bulmuşlardır. Burada önemli gördüğüm tüm bilgileri aktaracağım. Bakalım nebiz içki-şarap mı yoksa başka bir şey mi göreceğiz.

Bir kere Hz. Muhammed döneminde günümüzdeki gibi böyle modern bir içki-şarap türü yoktu. İnsanlar hurma, üzüm, kuru üzüm, pirinç, arpa, bal gibi maddelerden şarap-içki imal edip içerlerdi. Hz. Muhammed’in açıklamalarında şu gıdadan şu şekilde içki-şarap sağlanır diye herhangi bir bilgi yok. Mesela İbni Abbas, insan bir maddeden dokuz bardak içtiğinde sarhoş olmazsa helaldir, şayet onuncuda sarhoş olursa o zaman haram başlar tanımını yapmıştır. Burada bir kısa anımı eklemek isterim. Bir gün Arap ülkelerinden biriyle konuşurken (kendisi tahsil görmüş diş doktoruydu), ondan sordum: Sizde veya herhangi bir Arap ülkesinde biri “nebiz” dediği zaman ne anlaşılır? O, nebiz demek içki/alkol demektir dedi. Tabii ki bunu niçin sorduğumu bilmiyordu. O sırada yanımda kitap yoktu ki Hz. Muhammed’in nebiz içtiğini ona göstereyim. Ben hemen internet açıp ilgili kaynaklardan birini açtım ve bak sağlam İslami kaynaklarda Hz. Muhammed’in nebiz içtiği anlatılıyor; buna ne dersin, dedim. O zaman bunun üzerinde düşünmek lazım dedi ve olabilir ki o vakit onların örf-âdetlerinde nebiz normal bir meşrubatın adıymış şeklinde hemen yorum yapmaya başladı. Bunu anlatmakla, nebizin ne olduğunu bir Araptan öğreniyorum demek istemiyorum ve benim bu konularda onlara ihtiyacım da yok. Bununla, İslami kesimin darda kaldı mı ne gibi çarelere başvurduğunu belirtmek isterim.

Nebiz kelimesi orijinal anlamından uzaklaştırılınca doğal olarak yazarlar arasında anlam birliği oluşmamış, tanımı konusunda her kafadan bir ses çıkmıştır. (42)

İslam literatüründe nebizin tanımı
Önce Arapçada nebiz ne anlama gelir bundan başlayalım.
Nebiz, Mucem-i Vesit, Müncid’ü Tullab, Lisanü’l Arap, Mucem’ü Lügati-l Arabiye, Mucemü-l Gani ve birçok Arap sözlüğünde, “üzüm, hurma ve başka maddelerden yapılan sarhoş edici içecek” olarak tanımlanmıştır. (43)
Çok eskilerde A’rabinin/bedevinin birinden “Nebiz içer misin?” diye sormuşlar. O, “Aklımı yiyeni ben nasıl içeyim?” yanıtını vermiştir. Burada o zamanlardaki bir köylü Arabın sözünü kanıt olarak göstermiyorum. Maksadım, o dönemlerde ve şimdi de halk nezdinde nebizin şarap olduğunu belirtmek isterim. Kaldı ki eskilerden kalma çoğu şiirlerde hamr yerine nebiz işlenmiş ve zararları anlatılmıştır. Bir bakıma hamr ile nebiz eşanlamlı iki kelimedir demek daha uygun olur. (44)

Burada sözlük anlamına takılıp da bir sonuç çıkarmak elbette ki doğru değildir. Ancak sözlük anlamı da bir o kadar önemlidir. Kaldı ki kaynaklarda ciddi kanıtlar vardır ki, nebiz o zamanki içki ve şarabın ta kendisidir. Ama Hz. Muhammed içtiği için İslami yazarlar mecbur kalıp nebizin başka şeyler olduğunu öne sürmüşlerdir. Kanıtlar öylesine güçlü ki ne kadar zoraki savunmalar yapılırsa yapılsın gerçek gizlenemez.

Nebiz hakkında yapılan açıklamalardan bazıları şöyledir:
Fahrettin er-Razi: Nebiz, hurma, üzüm veya kuru üzümün üçte ikisi kayboluncaya (uçuncaya) kadar kaynatılıp sonra da ekşimesi için bırakılması haline denir şeklinde tanımlamıştır. (45)

İbni Kuteybe: Nebizin ne olduğu konusunda ihtilaflar çoktur diye başladıktan sonra birkaç farklı tanım getirmiş ve bir yerinde de, bazı fasıklar hamr (içki-şarap) haram değildir iddiasında bulunmuşlar. Bunların görüşü, tanrı ancak tavsiyede bulunmuş; değil ki yasaklamıştır şeklindedir dedikten sonra, hamr (şarap), yalnız üzüm şırasından yapılır ve o da ateş dokunmamak kaydıyla demiş; diğer maddelerden sağlanan ise, Kur’an’da adı geçen hamr sayılmaz, bu, ancak sarhoş bırakırsa haramdır demiş. (46)
İbni Kuteybe içeceklerle ilgili yazdığı özel kitabında nebizi şu şekilde tanımlamıştır: Kuru üzüm ile hurma suyundan yapılır ve ateşten uzak bir şekilde bir kaba bırakılır. Çok sertleşirse şarap olur, hafif ise nebizdir şeklinde tanımlamıştır. Dikkat edilirse Fahrettin Razi ile İbni Kuteybe’nin tanımları birbirlerine zıt: Biri ateşte kaynatılır diyor, diğeri ateşsiz diyor.
İbni Kuteybe nebiz aleyhinde şairlerden örnekler vermekle birlikte meşhur sahabe İbni Mesut’un nebiz içtiğini ve nebiz, ister kuru üzümden, ister hurmadan yapılsın, çok içilirse sarhoş edici bir madde olduğunu da belirtmiştir. (47)

İbni Abdirabbih: Nebiz, kabak ve ziftli kapta hazırlanıp sertleşen ve fazla içilince sarhoş eden maddeye denir. Sertleşmediği sürece zaten nebiz sayılmaz diyor. Ona göre nebiz sarhoşluk niteliğini taşıyan bir maddedir; aksi takdirde o maddeye nebiz denmez. Burada bir benzetme de yapıyor; nasıl üzüm şırası şaraba dönüşmediği sürece ona şarap denilmiyorsa, nebiz de sarhoşluk vasfını almıyorsa bir kere ona nebiz denmez diyor. Bu benzetmeden sonra eski şairlerden de örnekler vererek, “Nebiz öyle bir şeydir ki, bir sinek bile onun bulunduğu kabın yanından geçse kokusundan bayılıp yere yığılır, ölür” diyor. İbni Abdirabbih, hamr ile nebiz hakkında tartışmalar var dedikten sonra, “Benim yanımda her ikisi aynıdır, haramdır” diyor. Fesevi, Talha haramdır diyordu ve içmiyordu; ancak Zübeyir helaldir deyip içiyordu (bilindiği gibi Talha ile Zübeyir Hz. Muhammed tarafından cennetle müjdelenen on seçme sahabeden ikisi). Üstelik bunlar arasında herhangi bir kırgınlık da olmuyordu, samimi iki arkadaş gibi yaşıyorlardı diyor. (48)

Tahavi’nin yorumları daha ­farklı: Hamrın üzüm ve hurmadan yapıldığına ilişkin var olan hadisi yorumlarken, aslında hamr yalnız üzümden yapılır, hurmadan yapılan ise nebizdir; ancak sarhoş ederse ona da hurmadan yapılan hamr adı verilir diyor ve birkaç yorum getiriyor. (49)

Kurtubi kendi tefsirinde daha farklı bir şey anlatıyor. Nebiz de dahil sarhoş eden her madde haramdır diyor ve devam ediyor: Ancak bakıyoruz İbrahim Nehai gibi bazı âlimler hem helaldir demiş, hem de içmişler. Bunu iki şekilde yorumlamak mümkündür. Ya nebiz helaldir deyip içenler dinde bir fetva/kanıt bulmuşlar, ya da kul günahsız olmaz misali, bunlar da içip tövbe etmişlerdir diyor. Kısacası, Kurtubi her sarhoş eden haramdır fikrini benimsiyor ve nebizi de bunlardan sayıyor. Unutmayalım ki bundan önceki bölümde birçok örnekle ispatlandı ki Hz. Muhammed nebiz içiyordu. Peki, bu açıklamalara göre ne diyeceğiz!(50)

İbni Abdilber’in bazı değerlendirmeleri var. Kendisi mezheplerin görüşlerini ekliyor. Ondan birkaç örnek vermek isterim. İmam Malik’in, bir insan sarhoş olsun olmasın; sarhoş eden bir madde içerse içki içmiş sayılır ve ona had cezası uygulanır dediğini belirtiyor ve bunu İmam Evzai’nin de söylediğini ekliyor. İmam Şafii ise, sarhoş eden bir maddeden ister az olsun, ister çok fark etmez; kullanan kişiye had cezası uygulanır dediğini yazıyor. İmam Süfyani Sevri’nin farklı bir görüşe sahip olduğunu, ona göre hamr (içki-şarap) ancak hurma ve üzümden yapılır; bunun dışındaki maddelerden yapılanı hamr sayılmaz diyor ve kanıtını da Nahl suresi 67. ayetine uygun olan (ki burada yalnız üzüm ve hurma isimleri geçiyor) “İçki ancak üzüm ve hurmadan temin edilir” hadisinden gösteriyor. Ayrıca Sevri’den, “Su içer gibi nebiz içebilirsin” cümlesini de ekliyor. İbni Abdilber bu konuda detaylı bilgiler sunuyor. (51)

Şeyh-ül İslam İbni Teymiyye, Medine âlimleri (tabii ki o zamanın âlimlerini kastediyor), sarhoş eden her madde haramdır fikrini savunuyorlardı; Kûfe âlimleri ise yalnız üzümden imal edilen içki-şarap haramdır; bunun dışında her madde helaldir; ancak sarhoşluk verdiği an haram sayılır demişlerdir diyor. Bir de Kûfe âlimleri, ancak yırtıcı kuşlar (kartal gibi) haramdır; Medine âlimleri ise uçan tüm kuşlar (kartal vs. dahil) helaldir demişlerdir diye aktarıyor. Görüldüğü gibi nebizle ilgili yapılan tanımlarda her kafadan bir ses çıkıyor. (52)

Mezhep lideri İmam Ahmet b. Hambel’den soruyorlar, nebiz hakkında bildiğin bir hadis var mı? Kendisi yemin içerek yanıt veriyor ve benim bildiğim tüm hadisler nebizin haram olduğunu gösteriyor diyor. (53)
İbni Hazm’ın açıklamaları daha farklı. Bölümün başında şöyle bir giriş yapıyor: Her ne madde olursa olsun, şayet çok içildiği zaman tek bir kişiyi sarhoş bırakırsa, artık tek bir damlası bile hamr (içki-şarap) sayılır ve bu, aynı zamanda çoğunluğun görüşüdür diyor. Burada içki ve nebiz konusunda birçok farklı görüşlere yer veriyor. İbni Abbas’tan şu rivayeti aktarıyor: Taze hurmadan yapılan nebiz de içki-şarap gibi haramdır diyor ve sonuçta, içkinin azı da çoğu da haramdır; ancak diğer içecekler insanı sarhoş bıraktığı an haram sayılır şeklinde görüş belirtiyor. (54)

Aslında Hz. Muhammed döneminde nebizle hamrın eşanlamlı iki kelime olduğu bazı hadislerden de anlaşılıyor. Mesela, Ebu Bürde bu konuda açık bir hadis aktarıyor. Bit’ı, baldan yapılan nebiz; Mizr de arpadan yapılan nebizdir diyor. Ancak Hz. Muhammed bu ikisi hakkında sorulan soruya karşı, bir rivayete göre haramdır yanıtını vermiştir. Dikkat edilirse, burada geçen her iki içecek için nebiz terimi kullanılıyor, bunlar Buhari’de geçiyor ve Hz. Muhammed de bunlar için haramdır ifadesini kullanıyor. (55)

Bilgi olsun, konuyu ne kadar muğlak bir hale getirdikleri bilinsin diye değişik kesimlerden farklı tanımlar sundum. Yoksa benim için mezhepler, yorumlar bağlayıcı değildir. Ben, İslam’ın anayasaları durumundaki Kur’an ve sağlam kabul edilmiş hadislere bakıyorum, konuyu bu açıdan değerlendiriyorum.

İnsan nebizle ilgili yapılan tanımlara bakınca hayretler içinde kalıyor ve anlıyor ki tüm bu farklı açıklamalar Hz. Muhammed ve önemli sahabeler içtikleri için durum bu kadar karmaşık hale gelmiş.

Sıffın harbinde adamın biri Hz. Ali’nin nebizinden içip sarhoş olunca, Hz. Ali ona seksen kırbaç had cezası veriyor. Burada adamın içtiğinin nebiz olduğu açık belirtiliyor; bunu özellikle vurgulamak isterim. (56)

Zaten Hz. Ali’nin, ister hamr (içki-şarap), ister sert nebiz içmiş olsun, bana getirilen herkese had cezası uygulardım diye açıklaması var. (57)

Ben kaplar üzerinde durmak istemiyorum; ancak kaynaklarda bu konuda da hadisler çok. Mesela nebiz yaparken şu şu kaplar kullanılmasın diye bilgi var. Yalnız Hz. Muhammed’in bu sözünde de sabit kalmadığını görüyoruz: Zaman ­içinde bakıyor ki yasakladığı kapları millet kullanmazsa başka kapları yok; bu nedenle istediğiniz kaptan için; ancak sarhoş olmamaya dikkat edin şeklinde bir düzeltme yapıyor. Kaplarla ilgili gerçekten kabarık bilgiler var kaynaklarda. Buna somut bir örnek verip asıl konuya devam edelim. Abdullah b. Mugaffel, ben Hz. Muhammed’in testiden nebiz içmeyin yasağına da, daha sonra bundan vazgeçip milleti serbest bıraktığına da şahit oldum diyor. (58)

Uzun bir hadis var; onu da özetle ekleyelim. Enes b. Malik anlatıyor: Hz. Muhammed daha önce kabir ziyaretini yasaklamıştı. Hacda kesilen kurban etlerinin üç günde tüketilmesini, bazı kapların da kullanılmaması gerektiğini söylemişti. Daha sonra bunların yan etkilerini görünce her üçünü de serbest bıraktı diyor. (59)

Kurban etinin üç günde tüketilmesi konusunda, belki uzaklardan bir akrabanız, dostunuz gelir, o yüzden üç günden sonrasına da bırakılabilir diyor. Kabir ziyareti için de, gidip ziyaret ederseniz size faydası olur, ibret alırsınız şeklinde gerekçelendiriyor. Kaplar için de millet fakir, başka imkânı olmadığından tekrar izin veriyor. (60)

Asıl konuya devam. Tarihe bakıyoruz, içmek isteyenler farklı bir değerlendirmede bulunmuşlar, istemeyenler ise daha farklı. Örneğin; Malik b. Dinar’dan (h.131.ö) “Nebiz hakkında ne dersin” diye sormuşlar. O, hurmaya bakın ona göre konuşun. Yani hurma temizdir, dolayısıyla nebiz de temiz bir yiyecekten sağlandığına göre helaldir demiştir, oysa bu mantık yanlış. (61)

İbrahim Nehai zamanında Kûfe-liler nebizi çok içerdi. Bu konuda İbni Şübreme şunları söylüyor: Kûfelilerin müftüsü İbrahim Nehai olsa -ki hep için diyordu-, doktoru da Abdülmelik b. Ebcer olsa -o da hep nebizde fayda var diyordu- o zaman zaten kimse vazgeçmez diyor. (62)

Kur’an yorumcusu Şevkani nebiz hakkında şunları yazmış: İmam Ebu Hanife, Süfyani Sevri, İbni Ebi Leyla, İbni Şebreme/İkrime ve Kûfe âlimlerinden bazıları (daha önce de aynı bilgileri başka kaynaklardan ekledim), “Üzümden yapılan içki-şarap ancak haramdır; bunlar dışında ne varsa içilebilir/helaldir; ancak sarhoşluk başlarsa o zaman haram sayılır” demişlerdir. Demek ki bunlara kalırsa en tehlikeli olanı üzümden yapılan şarap ve içkidir. Hatta şu ilginç örnek de Hatib-i Bağdadi’nin kitabında var: İbni Haşrem, Veki’ adındaki kişiye, “Ebu Aliyye (h.110-193) nebiz içerken öylesine sarhoş olurdu ki, onu eşeğe bindirip evine bırakırlardı” diyor (demek istediği, nebiz o kadar sarsıcıymış). Veki’ şu karşılığı veriyor: Kûfelilerden biri içerken görsen ayıplama! Ancak Basralılar içerse ayıplamaya hakkın var diyor. Adam soruyor, bu da ne demek? Veki’ yanıt veriyor: Bu konuda İslam’da kesinlik yoktur. Basralıya göre haramdır, Kûfeliye göre ise helaldir ve ikisi de Müslümandır. O yüzden haram olduğuna inanan Basralılar içerse eleştir diyorum. Çünkü onların itikadında haramdır. Kûfeliler de din içinde kalarak içiyorlar, onların da helal olması yönünde argümanları vardır diyor. Aslında bu örnek olayı tam da şekillendiriyor: Ayet ve hadislerde bir netlik olmadığı için her gelen hesabına göre bir yorum yapmıştır. (63)

Hadisler var ki halife Ömer, nebiz içip sarhoş olanlara seksen kırbaç had uygulamış. Yani şu kesindir ki, o günlerde fazla içilen nebiz insanı sarhoş ederdi, içinde alkol vardı. Ayrıca Hz. Muhammed’in, nebiz içip sarhoş olanlara ceza uyguladığına ilişkin somut örnekler de var. (64) Nüayman adında biri içip sarhoş olunca Hz. Muhammed’e getiriyorlar, kendisi ona had (ceza) uyguluyor. İşte Buhari’de kaç yerde anlatılan bu olay kısmında, sarhoş olduğu için ceza uygulandı veya içmişti o yüzden had cezası verildi deniliyor. Yani hamr mı içmişti, yoksa nebiz mi; bu konuda açıklık yok. Demek ki o zaman önemli olan sarhoş olmaktı. Sanki bugünkü gibi modern içki-rakı, şarap mı vardı o zamanlar.

Hz. Muhammed’in şöyle bir açıklaması da var ve en başta Buhari’de bir-iki yerde geçiyor ki, helal bellidir, haram da bellidir. Ancak ikisi arasında şüpheli şeyler vardır. Siz bu şüpheler etrafında dolaşmayın, bunlardan uzak durun diyor. (65) Durum bu ise, peki kendisi neden bu şüpheli maddelerden (nebizden) uzak durmamış, niye kendisi içiyordu!

Şimdi nasıl İspanya şarabı, Fransa, İtalya şarabı diye söyleniyorsa, ilkel olmakla beraber o zaman da her memleketin şarabı hem ayrı ayrı isimler alırdı, hem de imal edildikleri maddeleri farklıydı. Mesela Medineliler yaş ve kuru hurmadan, İranlılar üzümden, Yemenliler bal ve arpadan, Habeşliler pirinçten imal ederlerdi. Daha bitmedi; İslami yazarların nebizi sanki normal bir içecekmiş gibi göstermeleri ve Hz. Muhammed’in sarhoş edici madde kullanmadığına ilişkin gösterdikleri zoraki çaba yeterli mi acaba; eminim ki sunacağım bilgiler bizi bu konuda bir sonuca doğru götürür.

Hadislerde Enes b. Malik’in, ben bu bardaktan Hz. Muhammed’e bal şerbeti, süt, su, nebiz gibi birçok içecek içirirdim anlamında açıklaması var. Bunu daha önce ekledim. Ancak bakıyorum Buhari burada da bir şeyler kesmiş, hadisi tam vermemiş. Buhari, Enes’ten aktararak, ben bu bardaktan Hz. Muhammed’e şundan ve bundan çok içirdim şeklinde işaret zamirleriyle geçiştirmiştir. İşte bu kadar bilgiler varken, artık Buhari gibilerin benzer sansürleri fayda vermiyor. (66)

Ebu Sait-el Hudri, adamın biri testi içinde nebiz içmişti, Hz. Muhammed’e getirildi. Adam, ben hurma ve kuru üzümden imal edip kabak içine doldurduğum nebiz içtim, hamr/şarap falan içmedim dediği halde, Hz. Muhammed onu elle tekmeledi, terlikle dövdü, yani ona had cezası verdi. Hz. Muhammed’in bu uygulamasını gördüğüm için o günden bu yana artık hayatımda nebiz içmem diyor. (67)

Buna yakın bir olayı başka bir sahabeden aktaralım. Anlatan İbni Ömer’dir. Sarhoş birini Hz. Muhammed’e getirdiler. Adam, ey peygamber ben içki içmedim; ancak kuru üzüm ve hurma suyu karışımından içtim dedi. Hz. Muhammed buna had cezası verdi ve bunların suyunu karıştırıp içmeyin dedi şeklinde bilgi veriyor. (68)

İbni Ömer farklı bir açıklamasında içilenin ne olduğunu net olarak belirterek şunu söylüyor: Nebiz içen birini Hz. Muhammed’e getirdiler; adam bundan sarhoş olmuştu. Hz. Muhammed ona had cezasını verdi diyor. (69)
İbni Ömer’den soruyorlar, “Biz sabahleyin hurma ve üzümden nebiz yapıp akşam içeriz, akşam yapıp sabah içeriz ne dersin?” İbni Ömer, bu içkidir, sakın bundan uzak durun diyor ve bunu iki-üç sefer tekrarlıyor. Hatırlanacağı üzere Hz. Muhammed ise, kendisine hazırlanan nebizi üç güne kadar kullanırdı, ondan sonra kalsaydı ya dökerdi, ya da hizmetlilerine verirdi. (70)

Adamın biri Abdullah b. Ö-mer’den soruyor: Biz akşam nebiz yapar, sabah içeriz ne dersin? İbni Ömer, çoğu sarhoş edenin azı da haramdır karşılığını veriyor ve kabul etmiyor. (71)

Talha (cennet müjdesini alan on kişiden biri) Kûfe’de halka, sakın nebiz içmeyin diyordu. Talha’dan soruyorlar, millete nebiz içirmez misin? O, ben evimde bir Müslümanın sarhoş olmasını istemiyorum, karşılığını veriyor. Demek ki nebiz sarhoş eden bir madde. (72)

Meşhur sahabe Übey b. Ka’b’den soruyorlar: Nebiz içersek ne dersin? (helal olup olmadığını öğrenmek istiyorlar) Übey, su için, süt için, bal kullanın karşılığını veriyor. Nebizle ilgili soru tekrarlanınca Übey, “Benden içki fetvasını mı almak istiyorsunuz?” diyor ve bunu iki kez tekrarlıyor. (73)
İbni Abbas, taze hurmadan yapılan nebiz haramdır diyor. (74)

İbni Ebi Şeybe Amir’den aktararak, düğünlerde sarhoş olmamak kaydıyla nebiz içebilirsiniz diye bir bilgi aktarıyor ve Bedir harbine katılan sahabelerin düğünlerde nebiz içtikleri bilgisini veriyor. (75)

Daha önce de ifade edildi ki, içmek isteyen ve İslami kaynaklarda içtikleri söylenen ashap hep lehte hadisler aktarmış; içmeyip yasaklanmasını isteyenler ise aleyhte hadisler işlemişlerdir... Mesela İbni Mesut, “Hz. Muhammed tarafından yasaklandığı zaman hepimiz hazırdık; ancak yasak kalktığı vakit ben vardım, siz yoktunuz” şeklinde hadis aktarıyor. Niye böyle? Çünkü İbni Mesut nebiz içiyordu. Çoğu hadisler bunun gibi benzer ihtiyaçlardan oluşmuştur. Mesela Hz. Muhammed’in, “Kim her sabah yedi hurma yese, o kim­seye o gün ne zehir zarar verir, ne de sihir” hadisi Buhari’de birkaç yerde ve Müslim’de geçiyor. (76)

Hadisi aktaran, Sad b. Ebi Vak-kas’ın oğlu Amr. Bu adam hicri 104. yılında vefat etmiş. Yani Hz. Muhammed’i görmemiş; ancak onun arkadaşlarını görmüş (buna tabiin denir). Kim bilir bu anlatan kişinin (Amr’ın) kaç tane hurma bahçesi varmış, hurmalar satılsın diye adamın böyle uydurma bir hadise ihtiyacı olabilmiş ve bunu uydurmuş olabilir. Kim bilir belki de Hz. Muhammed bunu söylemiş. Kısacası, olayların sebep-sonuç ilişkileri hem ayetlerin oluşması konusunda, hem de hadislerin ortaya çıkması konusunda önemli bir faktördür. Bunlar bilinmeden ortalıkta dolaşan bir metnin gerçek anlamı anlaşılamaz. (77)

Benzer bir örneği Ebu Hürey-re’den verelim. Bir hadise göre Hz. Muhammed bazı durumlarda insan köpek besleyebilir demiş ve şunlar şunlardır diye sıralamış. Ebu Hüreyre, Hz. Muhammed’in “Bir ziraatçı da köpek besleyebilir” ifadesini de ekler. Diğer sahabeler bunu duyunca, “Tabii ki Ebu Hüreyre ziraatçıdır, onun için böyle bir hadis lazımdır” diyerek onunla alay ederler. (78)

Tıpkı nebiz/şarapla ilgili hadislerde olduğu gibi, içmek isteyen hep lehte kılıfını uydurmuş, istemeyen de aleyhte hadisler uydurmuştur. Elbette ki böyle demekle Hz. Muhammed konu hakkında iyi değerlendirmelerde bulunmuştur da ondan sonra durum değişmiştir demek istemiyorum. Kendisi de işin içinden çıkamamış ve alkol, narkotik gibi konularda makul bir çözüm yolunu gösterememiştir; hatta içki-şarap nedir, nelerden temin edilirse sarhoş edici madde sayılır; bunu bilememiştir. Ancak insanlar sarhoş olunca ona getirilmiş ve kendisi ceza vermiştir. Diyelim ki dilsiz-sağır biri normal bir yemek veya içecek kullanıp midesine dokunup baygınlık geçirmiş olsaydı, sarhoş oldu diye Hz. Muhammed ona da had cezası verecekti; bu kesin. Çünkü o zaman tek kriter ve kanıt sarhoşluktu.

Nebizle ilgili Hz. Ayşe’den rivayet edilen ve en başta Buhari’de geçen şöyle bir hadis var: Hz. Muhammed’den, baldan yapılan, Yemenlilerin imal ettikleri ve adı “Bit’ı” olan nebizin helal olup olmadığı soruldu. O, sarhoş eden her şey haramdır yanıtını verdi diyor. Dikkat edilirse, Hz. Muhammed’den sorulan, baldan yapılan nebizdir; ancak buna karşı sarhoş eden madde haramdır yanıtını veriyor. (79)

Zehebi, Veki’ b. Cerrah Kufi’ (h.197.ö) hakkında bilgi verirken, çok âlim, hafızası güçlü biri diye anlatır ve kaynağında ona otuz sayfalık yer ayırır. Sürekli Kur’an okuduğunu, senenin bayram günleri dışında da oruç tuttuğunu belirtiyor. İmam Ahmet b. Hanbel’in kendisi için, “Onun kadar ilim sahibi ve güçlü hafızaya sahip birini görmedim” dediğini aktarıyor. Kimileri, İmam Evzai kadar önemli bir âlimdir belirlemesinde bulunmuşlardır diyerek hakkında uzun uzadıya övgüler yağdırıyor. Ancak şunu da eklemekten geri kalmıyor: Kendisi nebiz içerdi. Keşke bunu da yapmasaydı diyor. Adı geçen kişi normal bir insan! Zehebi onun için, “Keşke nebiz içmeseydi” diyor. Zehebi gibi İslam âlimleri, normal bir insan olan Veki’ için keşke içmeseydi temennilerinde bulunuyorlar; ancak Hz. Muhammed içtiği halde ona çıt diyen yok. Burada bir örnek de Hz. Muhammed’in eşlerinden Sevde binti Zem’a’dan, ki aynı zamanda Buhari’de geçiyor. Sevde şöyle anlatıyor: Bir koyun/keçimiz ölmüştü, kesilmemiş murdar olmuştu. Biz onun derisini tabakladık ve yırtılana kadar hep içine nebiz bıraktık/nebiz kabı olarak kullandık diyor. Örnek bilgiler çoğaltılabilir. (80)

Burada şu söylenebilir: Hz. Muhammed içki konusunda bir taraftan hassas davranmış, içmek taraftarı olmamış; ama diğer taraftan kendisi nebiz de olsa içmiştir. Peki, bu durumda insanlar nasıl ona inanmışlar? İyi bir soru. Bir kere cahil olanlar zaten anlamazdı, Allah’ın peygamberidir, özeldir, bildiği bir şey vardır gibi düşüncelerle ikna olurdu. Bu hâlâ da geçerlidir, çoğu İslam ulemasının savunmaları zaten böyledir. Kimileri inanmadığı için hep onunla savaşırdı (Bedir, Uhud, Hendek vs.), bir kısmı da korkudan inanmak, susmak zorundaydı. İşin içinde bir de çıkar vardı (ganimet, talan, cariye vs). O yüzden bazı bireysel çıkışlar dışında kimse ses çıkaramıyordu. Günümüzdeki inananlar sanki daha mı farklı! İnanmak isteyen zaten bir şeyler uyduruyor.

Kur’an’da içki-şarap “Hamr” terimiyle geçiyor. Bu kelime Arapçada aklı perdeleyen, örten anlamına gelir. Dolayısıyla bu tanıma giren her madde haramdır şeklinde geniş bir mantık yürütülüyor. Bu tamamen uydurmadır, sahte bir yorumdur.. Çünkü bu isim öteden beri, henüz Kur’an ortada yokken Araplar tarafından takılmıştır; yeni icat değildir ki bundan mucizeler çıkarılsın. (81)

Çin'den İspanya'ya, Ümit Burnu'ndan Alaska'ya kadar
her mili bahride her kilometrede dostum ve düşmanım var
Dostlar, ki bir kere bile selamlaşmadık
aynı ekmek, aynı hürriyet, aynı hasret için ölebiliriz...

Nazım Hikmet

www.dilaverkom.blogcu.com
Alıntı ile Cevapla
 

Önerilen Siteler


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Hristiyanlıkta İçki Lusin Hristiyanlık 62 16-03-2017 20:15
İçki içen AKP liler sedatsert Politika 27 07-04-2016 21:42
Hz. Muhammed ve İçki 1 dilaver İlhan Arsel & Arif Tekin Makaleleri 1 17-06-2013 00:19
İçki'nin aşamalı olarak kaldırılması..... egmont İslam 32 19-12-2009 22:52
Ankara'da İçki Referandumu sinner Konu-dışı 1 16-09-2009 20:24

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 08:09 .