Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #111  
Alt 22-10-2007, 14:25
istavrit istavrit isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 13 Mar 2006
Mesajlar: 634
Standart Re: Bediüzzaman ve Milli Mücadele..

aliminyum kardesim,

tabiki dil degisime ugrar..iyide kurd saitin kullandigi dil degisen dil falan degildir, dupe duz baska bir dildir..

osmanli zamaninda saray edabiyati- halk edebiyati vardi..

bin yildir anadoluda turklerle yasayan kurd halki bugun bile turkce konusup ogrenememistir.

turkler osmanli zamaninda da anadoluda turkce konusuyordu.

said nursi ile ayni donemde yasamis dadaloglunun dili neden yalin turkcedir o donemde..
Kalktı göç eyledi Avşar illeri
Ağır ağır giden eller bizimdir
Arap atlar yakın eder ırağı
Yüce dağdan aşan yollar bizimdir.

1600 lu yillarin basinda yasamis karacaoglan dilini alip nereye koyacaksin..400 yil onceki dili gayet net anliyorken senin ayetullahin agdali dilini biz niye anlamiyoruz..

Vara vara vardım ol kara taşa
Hasret ettin beni kavim kardaşa
Sebep ne gözden akan kanlı yaşa
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm
Nice sultanları tahttan indirdi
Nicesinin gül benzini soldurdu
Nicelerin gelmez yola gönderdi
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm
Karac'oğlan der ki kondum göçülmez
Acıdır ecel şerbeti içilmez
Üç derdim var birbirinden seçilmez
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm

bu metini bugunki gencler bile cok iyi anliyorken senin hazretin dilini neden biz anlamiyoruz..?

su sorulara cevap bulmaliyiz..

said kurdi doguda bir halk cocugu olarak degilde sarayda bir elit olarak mi yasiyordu?

veya medreseler osmanlicami egitim veriyorlardi? (oysa din egitimleri arapca verilir biliriz)

said kurdi sarayli degilse, eserlerini!! yazdigi donemde halk osmanlicami konusuyordu..

bir metin'i dil ornegi icin copy-past yapmistim..kirptigimi soylemissin..
ne mesaj verdigini bilmedigim, ayrica hicte ilgimi cekmeyen bu metini neden kirpayim..

anlayamadiginiz icin ulviyet yukluyor olmayasiniz?

yalancılar,maymunlar,domuzlar,eşekler,pislikler!aş ağılıklar!canı çıkacasılar,Köpekler,Alçaklar,yabani eşekler,merkepler,susamış develer,geberesiciler,reziller,sapik Kişiler,beyinsizler,kofkütükler,zorbalar,soysuzlar ,Kahrolasılar,yalancılar,
HZ.ALLAH
Alıntı ile Cevapla
  #112  
Alt 22-10-2007, 15:23
okinono
Üye Değil
 
Mesajlar: n/a
Standart Re: Bediüzzaman ve Milli Mücadele..

İstavrit öyle bir yere kazma vurmuş ki

Bir el daha atsa fışkıracak mevzuuu.

Buna istavrit lüfer avladı dersek sanırım yanlış olmaz.

Bu yazının devamınıda bekliyorum şahsen ben.

Aliminyumu bırak, o şimdi soğuyor...

Selamlar...
Alıntı ile Cevapla
  #113  
Alt 24-10-2007, 17:43
Aliminyum Aliminyum isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 14 Jul 2005
Mesajlar: 661
Standart Re: Bediüzzaman ve Milli Mücadele..

Hiçbir şey yapamıyorsak Nutuk'u açıp bakalım;

"Memleketin her tarafında, anasır-ı hristiyaniye hafi, celi, hususi emel ve makasıdının temin-i istihsaline, devletin çökmesine sarf-ı mesai ediyorlar..."

"Çare-i halas ararken iki şey mevzu-u bahs olmayacaktı. bir defa itilaf devletlerine karşı vaz-ı husumet alınmayacaktı ve padişah ve halifeye can u baş ile merbut kalmak şart-ı esasi olacaktı."

onuncu yıl nutku ve gençliğe hitabenin asıl metinleri,
bursa nutkunun asıl metni,

yetmedi,

o dönemin meşhur dergisi sebilü'r reşad'ın orijinal metinleri,
Yakup Kadri'nin romanlarının orijinal metinleri,

vs...vs...vs...

Dil bakımından ne farkı var risaleler ile?
Fark tek; Risaleler ulum-u diniyeden bahsediyor, yani kelam-fıkıh-akaid-tasavvuf terimlerini de kullanıyor.
Sonra da geçmişten sadece Dadaloğlu'nu, Karacaoğlan'ı vs... Türkçe kahramanları gibi göstermeye çalışmakla dilinizin haysiyetini muhafaza etmiş olmuyorsunuz.
Öyle bir nesil yetişti ki gençliğe hitabenin orijinal metnini anlamıyor. Yani anlaşılmayan sadece Bediüzzaman değildir, Atatürk dahi kendi orijinal metinleriyle okunamıyor bugün.

Merak ettiğim şu?
Neden bu metinler sadeleştirilmeye çalışılır yani bugünün kelime haznesi kıt insanının seviyesine indirilmeye çalışılır da, insanlar o metinleri anlayacak seviyeye yükseltilmeye çalışılmaz?
Asıl bu sorunun arkasına düşün bakalım, neler çıkacak?

okinono, rica etsem de karnından konuşmasan? 26. Lema'nın neresine takıldın ya da neresi zoruna gitti de bana ödev vermeye kalkıyorsun. Haydi gereksiz gurur yapmayayım, bana dinimi
bir fasık dahi öğretebilir, vesileler sayısızdır diyeyim, ödevim neymiş tam söyle de çalışıp geleyim.
Ama ben de sana bir ödev vereyim,
Nutuk'un 2. Cildinin ilk 20 sayfası ile Sözlerden 1. Söz'ün (topu topu 2 sayfadır) orijinal metinleriyle bir karşılaştırmasını yap bakalım.Hangisinde Osmanlıca (gerçi osmanlıca diye bir dil yok, keşke sitede bir dilbilimci olsaydı) ibareler daha çok ve neden böyle?

yerseniz tabii.
Alıntı ile Cevapla
  #114  
Alt 24-10-2007, 18:26
sentello1453 sentello1453 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Aday Üye
 
Üyelik tarihi: 13 Mar 2007
Mesajlar: 1
Standart Re: Bediüzzaman ve Milli Mücadele..

Ben saidi el kürdi yüzünden ateist oldum zaten titredim ve kendime döndüm. çok iyi masal anlatır said halk arasında deli said olarakda bilinir.
Alıntı ile Cevapla
  #115  
Alt 25-10-2007, 00:46
istavrit istavrit isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 13 Mar 2006
Mesajlar: 634
Standart Re: Bediüzzaman ve Milli Mücadele..

sevgili aliminyum,

devlet gelenegi olarak ataturkun osmanlica dil kullandigini kabul ediyorum...

sorularimi atlamissin

ataturk devlet geleneginden gelir,

senin hazret hangi gelenekten gelir, bunu aciklarmisin?

yalancılar,maymunlar,domuzlar,eşekler,pislikler!aş ağılıklar!canı çıkacasılar,Köpekler,Alçaklar,yabani eşekler,merkepler,susamış develer,geberesiciler,reziller,sapik Kişiler,beyinsizler,kofkütükler,zorbalar,soysuzlar ,Kahrolasılar,yalancılar,
HZ.ALLAH
Alıntı ile Cevapla
  #116  
Alt 25-10-2007, 01:53
pante - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
pante pante isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 01 Nov 2005
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 8.936
Standart Re: Bediüzzaman ve Milli Mücadele..

Atatürk'ün Nutukta kullandığı dilde Osmanlıca olduğu doğrudur.
Ama Atatürk, kısa zamanda bu Osmanlıca'dan kurtulmasını da bilmiştir.
Onun 1935 parti kurultayındaki konuşmasını dinlediniz mi hiç?

Dinlemek için dosyayı indirmeniz gerek:

http://www.divshare.com/download/147109-7a6

Sadece okumak için:

http://www.belgenet.com/parti/ata_090535.html
Alıntı ile Cevapla
  #117  
Alt 25-10-2007, 08:45
okinono
Üye Değil
 
Mesajlar: n/a
Standart Re: Bediüzzaman ve Milli Mücadele..

Alimnuym;

26.Lema peki. albakalım sana 26.lema.

Ama önce diğer soruların. Öğrenmek için sor anlatayımm.

1. Aç 1.sözü 2. sayfa. demişsin.

1.sözü ezbere bilirim. belki 1000 kez okumuşumdur. Sözler tek başına 1.söz de cem edilmiitir. Ve 1.Söz den 8. söze kadar olan hikayeler zaten Said Nursi'ye ait değil. İbrahim peygamberin sufhuflarında anlatılan hikayeler.

Ben şahısları asla savunmadım savunmama dfa. Beni ne Mustfa Kemal in şahsı ne de said nursinin şahsı ilgilendirir. Ama Mustafa Kemal askeriyede saray osmanlıcasını öğrendi diyelim; Said Nursi nerde öğrendi. 23. yaşına kadr türkçe bilmyene birisi nasıl oldu da birden Osmanlı sarayında tımarhaneden diyanetine memur oldu ve bir anda saray dilini öğrendi.

Ayrıca hangi osmanlı'ca da Allahîn sıfatları ile ona isimler verilmiştir *Bunları Osmanlıca da değil başka bir yerde aramalısın. Bukonu bu kadar daha açmamam merak edersen araştıtırsın. Süryaniceden başla.

Diyelim ki Said Nursi öğrenciliğinde yarızına kadr ezberlediği sözlük ile bütün kelimelleri öğrendi. Peki muhatap olduğu yerlerde ki kaç kişi aynı dili konuşuyordu. Osmöanlı kütüphanesi barladamıydı sav da mı?
Barla lahikasında ki talebelerin mektuplarını o gün bile kimse anlamıyordu. Ve o talebeler hagi tasavvuf derinliklerinden bağlanmöışlardı Said Nursi'ye.

Ayrıca Halk dili buydu dediğin anda zaten Risale i Nuru baştan coz yaparsın. Bu konuyu kendisi zaten bu bir elektrik hattıdır. Dil de kablosu, Bu kablo bile ancak çekiyor bu akımı diyerek daha önce sorulan bu soruyu cevaplamıştır. .

Bir kişinin fasık olduğuna Peygamber karar verememişte sen mi karar vereceksin. Fasık kelimesinin anlamını önce cehennem ashabı olmakla değil, insan olmakla direkt alakası vardır. Sözünü iade ediyorum., Bir daha da duymayım.

Şimdi gelelim 26.Lemaya;


"Kâf hâ yâ ayn sâd. Bu âyetler, kulu Zekeriya'ya Rabbinin rahmetini zikirdir. Hani o Rabbine gizlice niyaz ederek demişti ki: Ey Rabbim, artık benim kemiklerim yıprandı, başım ihtiyarlıkla tutuşup saçlarım aklandı. Sana ettiğim dualarımda da, ey Rabbim, ben hiç mahrum kalmadım." Meryem Sûresi: 19:1-4.

Bunun neden böyle olduğunu anlamak istiyorsan elinden az biraz bırak risaleleri de Kuran a bak. Ve mevzuyuuu öğren... Ya da buradaki *bilenlere sor.

Öyle herşey bedava olmaz. Ben malımı müşteri olmayana satmam. Ve uzucda satmam. Bir şey çağrıştıdımı sana.

Fasık kasıklardan belli olur. Ben yedim al biraz da sen bak tadına.

Açtırma benim ağzımı otur oturduğun yerde de öğren. Sana mı kaldı Risale i nuru savunmak.

Ne bu yavv. dini kabul etmek için emeviyi *kabul et, risale okumak için alimünyumdan yemek ye...

Sizi Allah ıslah etsin....

Başka bir şey demem.

Vesselam.
Alıntı ile Cevapla
  #118  
Alt 25-10-2007, 19:42
Aliminyum Aliminyum isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 14 Jul 2005
Mesajlar: 661
Standart Re: Bediüzzaman ve Milli Mücadele..

istavrit hocam, Bediüzzaman, Medrese/Tekke ikilisinin oluşturduğu geleneğe mensup olmakla birlikte başlıbaşına özgün bir gelenek de oluşturmuştur. Eserlerinin dili ağır diye çöpe atılası değil.
Nitekim atılmıyor da. Hatta sadeleştirilmiyor da. Ancak sadeleştirilmeyen, metnin aslıdır, ya değilse önce asıl metni verip altında açıklamalı ya da sadeleştirilmişini veren kitaplar da var piyasada. Bu usul, risalelerin tahrifini önlemeye mütealliktir ki İbn Arabi, Abdulkadir Geylani Hazretleri gibilerin eserlerinin tahrifi, nasıl tahrif edildiği, bu tahriflerin sürecini dikkatlice incelediğimizde, risalelerin orijinal metinlerinin sadeleştirilmemesinin isabet olduğu ortaya çıkar. Tabi anlamak isteyenler için.

okinono kardeşim, sana Risalelerin dili saray dilidir diyen mi var?
Tımarhane meselesini ise 1. sözü 1000 defa okuduğunu iddia eden birisinin sair cahil cüheladan daha iyi bilmesi gerekirdi. O tımarhaneye aslında kimin gönderdiğini ve tımarhanede tabibin tuttuğu raporu vs..niye bunları saklıyorsun?

Süryaniceden ne başlayacam? Dillerin evrimine inanan sizlersiniz. Daha sonra kıvırıp bütün dillerin tek bir dilden türediğini güneş dil teorisi gibi ipe sapa gelmez teorileri hala daha ideolojik kaygılarla gündemde tutmaya çalışanlardan farkınız ne? Osmanlıcanın nasıl oluştuğunu bana öğretmeye kalkma. Osmanlıcanın başlıbaşına mücerred bir dil olduğunu iddia eden de sizsiniz. Saray Osmanlıcası diye bir osmanlıca türü mü var ki Atatürk veya Bediüzzaman öyle bir şeyi öğrenmiş olsun? Atatürk de içinde yetiştiği geleneğin dilini konuşur Bediüzzaman da...

fasık lafında da üstüne alınmaya gerek yoktu, umumi bir kaideyi ifade eden bir ibare olarak söyledim. alınganlığa gerek yok.

kim senin malına müşteriyse ona git ya da o sana gelsin, ben fanilerden ilim talep etmem, bu bir ikincisi, Bediüzzaman'ı ya da risaleleri savunmak da bana düşmez, bu ikisi kendilerini yeterince savunuyorlar zaten, burada yazmaya başladığım ilk günden beri şunu söyledim; bu foruma ne Müslümanlar İslam'ı savunmaya gelir ne de Ateistler ateizmi.. tamamen bir benlik meselesidir ki hepimiz kendimizi savunmanın derdindeyiz. ötesi laf-u güzaf.

her neyse ya, 7-8 sayfadır aynı mevzu, 80 sayfa daha olsa herkes bildiğini okuyacak,
kalın sağlıcakla.
Alıntı ile Cevapla
  #119  
Alt 25-10-2007, 20:03
okinono
Üye Değil
 
Mesajlar: n/a
Standart Re: Bediüzzaman ve Milli Mücadele..

Karaşimşek, abiyi hidayet *kapısına *kadar geçiriver bi zahmet hadi be hocam.
Malum biz yine makamda törledik.

Caferrrr.... Yav ihale aç oğlum şu bez işine, böyle olmayacak *
Alıntı ile Cevapla
  #120  
Alt 25-10-2007, 23:27
metee - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
metee metee isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 26 Jul 2006
Bulunduğu yer: Yalnızca bir kez dilim tutuldu. Bir adam bana, "Sen kimsin?" diye sorduğunda.(Çamur ve Su )
Mesajlar: 468
Standart Re: Bediüzzaman ve Milli Mücadele..

NEYİN KAYBOLDUYSA KENDİN ARA


Nedir bu kaybolan nesnelerden alıp veremediğin diye soracak olursanız, size varoluşun anlamının kaybolanı aramada saklı olduğunu söyleyebilirim. İnsanoğlu yeryüzündeki uyanışına yaratılmış olduğunu farkederek varır. Ama iş burada bitmez, burada başlar. Çünkü yaratılmış olmayı kavramak aynı zamanda kişinin noksanını bilmesi demektir. Bu da bir arayışı gerektirir. Nedir noksan? Nasıl, neyle giderilir? Kaybolduğunu hissettiğimiz ister heybe olsun, isterse deve, arayış başlamıştır; büyük arayış.

Hikayemizde devesini kaybeden bir adam var. Bu adam devesini ararken yüksek düzeyde anlayış yeteneğine sahip üç dervişe rast gelmiş. Üç müdrik diyelim onlara. “Devemi kaybettim” demiş dervişlere; “Onu siz gördünüz mü?” Dervişlerin ilki; “Bir gözü kör müydü devenin?” diye sormuş. Adam sevinçle “Evet!” diyerek cevaplamış bu soruyu. İkinci dervişin “Ön dişlerinden biri eksik miydi?” sorusu karşısında devesini kaybeden adam heyecanlanarak “Evet, evet” demiş. Dervişlerden üçüncüsü “Bir ayağı topal mıydı?” diye sorar sormaz “Evet, evet” cevabını yapıştırmış. “O halde” diye konuşmuş dervişler, “Sen deveni bizim geçtiğimiz güzergâh üzerinde ararsan iyi edersin, onu bu yolda bulma ümidi vardır.” Kayıp devesinin peşine düşen adam bu üç dervişin kendi devesini görmüş olduklarına kanaat getirmiş ve alelacele dervişlerin geldiği istikamete koşturmuş.

Bulamamış adam aradığı yerlerde devesini ve ne yapması gerektiğini yine dervişlerden öğrenmek isteğiyle bu kez dervişlerin peşi sıra gitmiş. Anlayış sahibi üç ermişi akşam üzere bir istirahat menzilinde eliyle koymuş gibi bulmuş. Yine sorular karşısında kalmış adam: “Devenin bir yanında bal, öte yanında mısır mı yüklüydü?” demiş birincisi; adam “Evet” demiş. “Hamile bir kadın mı biniyor senin devene?” demiş ikincisi, yine “Evet” demiş adam. “Biz senin devenin nerede olduğunu bilmiyoruz” demiş üçüncü derviş. Bunun üzerine deveci, bu üç kişinin kaybettiği deveyi çaldıklarına kanaat getirmiş ve onları kadı karşısına çıkarıp başından geçenleri anlatarak üç dervişi hırsızlıkla suçlamış. Kadı, devecinin ifadesini yerinde bularak üç ermişi deveyi gasbetme suçundan hapse atmış.

Kısa bir süre sonra adam devesini arazide başıboş dolaşırken bulmuş ve dervişlerin salıverilmelerini temin maksadıyla mahkemeye başvurmuş. Daha önce dervişlerin kendi durumlarını izah etmeleri için bir fırsat tanımayı hiç aklına getirmemiş olan kadı, onlardan nasıl olup da deveyi hiç görmedikleri halde deve hakkında bu kadar çok şey biliyor olmalarını açıklamalarını istemiş. Dervişler, yolda devenin ayak izlerini gördüklerini, izlerden birinin silik oluşunun devenin bir bacağının topal oluşuna delalet ettiğini; yolun yalnızca bir yakasından ot yemiş olmasının tek gözünün körlüğüne delil olabileceğini; ısırdığı yaprakları yırttığına göre ön dişlerinden birinin eksik olduğunun anlaşıldığını söylemişler.

“Arılar ve karıncalar yolun iki kenarında bir şeylere üşüşmüşlerdi. Bunların bal ve mısır olduğunu gördük. Bir konaklama yerinde çalılara takılmış uzun insan saçı gördük, devenin üstündeki kadındı. Yerde el ayası izi vardı, ancak doğumu yakın hamile bir kadın elini yere dayayıp otururdu.”

“Bütün bunları hırsızlıkla suçlandığınız zaman kendinizi temize çıkarmak üzere neden söylemediniz?”

“Çünkü devecinin devesini aramaktan vazgeçmeyeceğini ve onu çok çabuk bulabileceğini göz önüne aldık. Keşfettiği gerçeği ahlaki bir olgunlukla perçinleyecekti. Bizim salıverilmemiz için harekete geçerek cömertliğin, sorumluluk hissine sahip olmanın zevkini tadacaktı. Hadisenin göründüğünden farklı cereyan ettiğini gören kadı ise gözünde mantık yollarına güvenerek kestirmeden hükme varmanın değerinin düştüğünü görecek ve bir arayışa koyulmanın kıymetini takdir etmede daha üstün bir konum sahibi olacaktı. Kadı, doğru hükme varmanın tevazu ile arayışa neler borçlu olduğunu görecekti. Kendinde yargılamaya yetecek donatım olduğu zehabına kapılmanın gönül kırıklığını tadacak, birini suçlamadan veya bir iddiaya sahip çıkmadan önce kendi ölçülerini tartmanın kaçınılmazlığını kabul edecekti.”

“Bizim geçirdiğimiz deneyler şunu gösterdi ki, insan hakikati ararken bir gücü, bir yargılama gücünü kendinde hıfzettiği zannına kapılmamalı. Herkes kendi kaybettiğini kendi arasın. Bu arayışta diğerleri sadece arayanın neyi kaybettiğini hatırlatabilirler. Bunu nimet bilmeli. Senin noksanını tasvir edenler, senden bir şey gasbetmiş olmaz. Neyi kaybettiysen onu sen kendin ara.”

Neyi Kaybettiğini Hatırla’dan

İSMET ÖZEL'in bir yazısına yer vermek istedim...

Rastgele bir doğruya ulaşmaktansa,,,,,, yöntemli bir çabayla yanlışa ulaşmayı yeğlerim. DESCARTES

Bir fikrin tek çöküş nedeni onu bilmeyenler tarafından savunulması ve anlatılmasıdır... ...
Yalanla bataklık arasında hiçbir fark yoktur...... İkiside dibe doğru çeker.

Düşünüyorum,,,, öyleyse varım.... Descartes

Bu hayvanlar niye yaşıyor..Niye kendini savunuyor..Niye birbirlerine benziyor..
Güzel kardeş TANRI tek insanları yaratsaydı..Darwin olmayacaktı..

Hatam olmuşsa af ola..TŞKLR...

Kendine güveniyorsan bildiğini sorgularken, sorduğun sorunun cevabını aldığına tam tatmin olunca kadar sorgula o zaman istediğin cevaplar seni bulacaktır.......?

Cevapları uzaklaştırmak değil yakınlaştırmak daha iyi bir sonuç verecektir..

Sana prof'ler değil kendin olarak yetersin..Yeterki kendi bildiğini sorgularken M harfini değiştirerek değil..Değiştirmeden yapmaktır...M Harfi M kalacaktır..O zaman zorlanmazsın..



http://www.ismetozel.org

[Mt]METEE[/Mt]Kalp ne ile doluysa,dudaklardan 0 dökülür gider.Goethe
EVRiM HAYALGüCüDüR?...
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 12:47 .