Tüm Çelişkiler Çözülse, İslam'a döner misiniz?

[hasan_]

Çoktandır mesaj yazamıyordum buraya, Tekrar hoşbulduk. Bir soruyla girişimi yapayım:

Bugün Kuran'ın anti-teizm argümanları olarak kullanılan ayetlerindeki tüm soru işaretlerinin Kuran lehine tasdik edildiğini düşünelim.

Kuran'da artık tek bir çelişki bile bulunamıyor olsun. Bununla birlikte Kuran iyiliği ve güzelliği öğütlüyor diye de düşünelim.

Bu durumda İslam'a döner misiniz?

[maddeoz]

Zaman hızla ilerliyor, ulusların, toplumların, bireylerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada asla değişmeyecek yargılar getirdiğini öne sürmek, aklın ve bilimin gelişimini reddetmek olur. * M. Kemal Atatürk.,
kurandaki çelişkileri çözdük, bugunun anlayışına göre doğru olanları ekledik, çıkardı, değiştirdik.
acaba 20 yıl sonraki anlayışımız aynı mı olacak?
basılmış binlerce, milyonlarca kitap, bilimsel makale, roman, deneme, şiir vs. varken neden kendimi tek bir kitapla sınırlı tutayım ki?
nerden geldiğini hatırlamıyorum ama şöyle bir atasözü vardı
''tek kitap okuyandan kork''.

[hasan_]

Ben de yine İslam'a dönmezdim. "Bir yerlerden" mesaj aldığını iddia eden insana ben kutsal demem, başka bir şey düşünürüm. Bilimsel açıdan hiçbir açıklaması olmayan bir hayale ben "%100 var" demem.

hasan_";p=&quot´isimli üyeden Alıntı

Kuran'da artık tek bir çelişki bile bulunamıyor olsun. Bununla birlikte Kuran iyiliği ve güzelliği öğütlüyor diye de düşünelim.Bu durumda İslam'a döner misiniz?

O zaman o artık 'Kuran' olmaz başka bir kitap olur. Başka bir kitabın dinine de islamiyet denmez herhalde, o dinin de başka bir adı olur.

[tayfur]

Şimdi Bilimsel Gerçeği olmayan şeylere İnanmam Diyen Arkadaslar Bence Bu noktada Yanlış Yapıyorlar..Çünkü Bilime ne kadar güvenebileceğimizde bir tartışma konusu..Çünkü bilim ne kadar gelişmiş olsa bile yine yetersiz kalıyor..Bir gün önce faydalı olduğu idda edilen bir kavram iki gün sonra zararlı gösteriliyor..
örnek:
---------------------------
Örneğin 1926'da kuantum fizikçisi Werner Heisenberg belirsizlik ilkesini ortaya atarak, "Evrendeki bir atomun yerini ve hareketliliğini aynı anda bilmek imkansızdır" dedi. Bu özetle şu anlama geliyordu; "Eğer aynı anda bir atomun konumu ve hareketleri ölçülemiyorsa, bu atomun gelecekte nerede olacağı ve nasıl hareket edeceği bilinemez." Yani Heisenberg'e göre atomlardan oluşan kainattaki nesnelerin hareketleri önceden belli değilse, o zaman kader kavramı da bilimsel verilerle açıklanamaz. Ancak Nobel ödüllü Ge-rard Hooft'un geçtiğimiz günlerde sonuçlandırdığı 10 yıllık araştırma, kader kavramına karşı çıkan bilim adamlarının dayanak gösterdiği teoriyi çürüttü.

New Scientist dergisine kapak olan araştırma kapsamında Hooft, "Bir parçacığın nerede ve ne hızla hareket ettiğini" aynı anda tespit etme olanağı sağlayan bir model geliştirdi. Hooft, bir atomun 43 saniye sonra nasıl hareket edeceğini önceden bilme kapasitesine ulaştı...Devamı..http://www.nethaber.com/?h=54407
---------------------------
Hayır burada kadere inanç hakkında bişeyler söylemiyecem..Benim için bir atomun aynı aynda hareketini bilmemek yada 43 sonra ne halde olacağını bilmekle kader olgusu açıklanamaz..
Burada değinmek istediğim şey..Bundan 10 yıl önce bilimsel olarak ispatlanmış bişeyin 10 yıl sonra başka biri tarafından tam tersinin ispatlanması..Ee bilimin bize gerçekten doğruyu söyleyip söylemediğini nasıl anlayacaz.."Hiç Bir Bilimsel Dayanağınız yok" Eee Senin Dayanağın vardıda noldu??Dayanağı gitti çöktü..Siz Demek İstediğimi anladınız..
Ha Asıl konuya dönecek olursak..ben zaten islamdayım..Tabi Ne Kadar müslüman olduğum tartışılır ama yinede inancım var..

[hasan_]

Tamam da dediğiniz şey sadece bir varsayımmış. Bilimsel bir kanun falan değilmiş.

Ayrıca Bilim çevremizi en iyi bilebilme yoludur. Ben bunun dışında hiçbir yola itibar etmem. Tıpkı Atatürk'ün de dediği gibi:

"Hayatta en hakiki yol gösterici bilimdir"

Bunun dışında yol aramak beyhudedir. %100 kesin olmasa da beyhudedir. Çünkü alternatifi kesinlikle dogmalar olamaz.

Bence siz de bunu bir kez düşünün arkadaşım.

Bilmeyi mi tercih edeceksiniz yoksa inanmayı mı?

Tayfur:
Şimdi Bilimsel Gerçeği olmayan şeylere İnanmam Diyen Arkadaslar Bence Bu noktada Yanlış Yapıyorlar..Çünkü Bilime ne kadar güvenebileceğimizde bir tartışma konusu..Çünkü bilim ne kadar gelişmiş olsa bile yine yetersiz kalıyor..Bir gün önce faydalı olduğu idda edilen bir kavram iki gün sonra zararlı gösteriliyor..
--------------------------------------------------------------------------

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Bilim; Evrenin ya da olaylarin bir bölümünü konu olarak seçen, deneysel yöntemlere ve gerçeklige dayanarak yasalar çikarmaya çalisan düzenli bilgi.

Bilim kelimesinin Arapça karşılığı ilimdir. Osmanlıca'da da aynı anlamda kullanılmaktaydı. Buradan Türkçe'ye de girmiştir.

Bilimsel yöntem,dikkatli gözlem ve deneyler aracılığı ile teorilerin denenmesine dayanır.

Üzerinde herkesin birleşebileceği ortak bir tanım yapabilmek oldukça güç olmakla birlikte, bilim; kontrollü ve gözlem ve gözlem sonuçlarını, mantıksal düşünce yoluyla olguları, olayları açıklama niteliği olan hipotezler bulma ve bunları doğrulama yöntemidir.

Arapça bir sözcük olan ilim yerine bugün bilim sözcüğünü kullanmaktayız. Bilim, bilinen ve bilinmeyen fakat bilinmesi gereken ve bilinebilecek olan tüm evreni kapsamaktadır. Nitekim bugün, kavram ve kapsamı hakkında hiç birşey bilmediğimiz fakat yarın karşımıza çıkabilecek olan herşey bilimin kapsamı içindedir. Bilim temel olarak ikiye ayrılmaktadır:

Bilmektir: Eşya ve olaylar arasında varolan ilişkiler sistematiğine ilişkin bilinmesi gereken şeylerin hepsine bilim denir. Buna göre Alim (bilim adamı) cahil olmayan kimse demektir. Bu anlamda matematik, ahlak, dilbilgisi, ekoloji (çevre bilimi), astronomi, iktisat hepsi de bilimdir. Bunlardan birini veya birkaçını bilene alim yada bilim adamı denir. İngilizce'de Knowledge, Fransızca'da Connaissance bu anlamda bilimin karşılığıdır.
Doğrudan duyumlar ve deney yoluyla elde edilen bilgiler bilimin ikinci anlamını oluşturmaktadır: Bu yönüyle bilim, doğrudan deney yoluyla elde edilemeyen bütün bilgilerin karşısındadır. Metafizik (mutlak varlıkla ilgili olayların bilgisi), ahlak (iyinin ve kötünün bilgisi), irfan (kişisel ve içsel deneyimlerin bilgisi), mantık ve metodoloji bilimin dışındadır. Bilimin bu anlamı dikkate alındığı zaman Fransızca ve İngilizce'deki karşılığı science dir.
İlk anlamı ile ele alındığı zaman bilim insanlığın ilk ortaya çıkışıyla başlar. İkinci anlamda kullanımı ise Rönesans dönemindeki gelişmeler ile ortaya çıkmıştır. Bu konu tarihsel süreç içerisinde bilimsel düşünce tarzı başlığı altında ayrıca işlenecektir.
----------------------------------------------------------------------------
Sevgili Tayfur,
Bilime haksızlık ediyorsun.Mutlaka bilim hakkında fikrin vardır.Bu alıntıyı
da okuyup bu düşüncelerini gözden geçirmende yarar vardır.Dinle bilimi sakın
kıyaslamaya kalkma.Altından çıkamazsın.Din ayrı bilim ayrı.Elini vicdanına
koy ve dürüstçe soracağım soruya yanıt vermeni istiyorum.İnsanlığın bu günkü
seviyeye ulaşmasını din mi yoksa bilim mi sağlamıştır?

[Şamanist]

Aslında sorun 3 semavi dinin niteliğinden kaynaklanıyor. Bu dinlerdeki inanca göre kendi dinleri tüm dünyaya yayılmalı.Eee durum böyle olunca karşısında duracak olan insan çok oluyor.Mesela Budizm'in tüm dünyaya yayılma ya da yaydırma gibi bir amacı yoktur.Böyle olunca kimse de bu dinlere yüklenmiyor. Islam Hristiyanlık gibi dinlerde ise diğer dinleri yok sayma,küçümseme ve onları yok etme güdüsü vardır. Sorunun temeli burda geliyor bence.Yoksa hiçbir ateist gelip böyle bu dinleri eleştirme yoluna gitmezdi.Herkes dilediğine inanır kendi yolunda giderdi. Bu bahsettiğim dinlerin kendi aralarındaki rekabeti *işin içinden çıkılamaz noktaya getiriyor.

[K.C.]

Şu anki düşüncemle Hasan'ın sorusu için EVET diyorum.

mükemmel bir kutsal kitap olsaydı, insan fıtratına uygun bir yaşayışı, düşünceyi, duyguyu ihtiva ediyor olsaydı,
Ruhun en derinliklerine latif dokunuşlarla nüfuz ediyor olsaydı,
manevi bütün açlığımı giderecek bir kusursuzlukta olsaydı,
tüm zamanları kapsayacak ve gerçek olarak algıladığım hayatın hiç bir yönüyle çelişmeseydi aksine *gözlerimin önüne ve vicdanıma gerçek hayatı tanımama vesile olacak muhteşem *güzellikler serebilseydi...
.........
öyle bir kitabın indirdiği dine inanırdım. Şu anki düşüncemle inanırdım. Ama ileride nasıl düşünürüm kestiremiyorum.

Beni bir zamanlar inançlı yapan Kur'an'dı, içimdeki Kur'an yıkıldığında inançsız kaldım. Bu gün yukarıda anlattığım gibi düşünüyorsam bunun sebebi budur.

[liopleurodon]

Hayır burada kadere inanç hakkında bişeyler söylemiyecem..Benim için bir atomun aynı aynda hareketini bilmemek yada 43 sonra ne halde olacağını bilmekle kader olgusu açıklanamaz..
Burada değinmek istediğim şey..Bundan 10 yıl önce bilimsel olarak ispatlanmış bişeyin 10 yıl sonra başka biri tarafından tam tersinin ispatlanması..Ee bilimin bize gerçekten doğruyu söyleyip söylemediğini nasıl anlayacaz..

Yarı hoca imandan edermiş ya, yarım akılda böyle eder adamı.. Belirsizlik prensibi, atomaltı dünyadaki herhangi bir durumu, o duruma müdahale etmeden ölçemeyeceğimizi söyler. Bu yüzden de atomaltı seviyede belirlenememezlik söz konsudur, belirsizlik değil. Ne alakakadır ki bunu yok kaderle filan izaha çıkıyorsunuz? Bağlantı kurmaya kalkıyorsunuz?

Bilmiyor olmak seni ilgilendirir, senin sorunundur. Bu atomun 43, 43 bin, 43 milyar vs. yıl sonra ne yapacağını bilmediği anlamına gelmez. O atomun 43 Trilyon yıl sonra ne olacağı bellidir, merak etme, sorun senin onu ölçemiyor olmandır. Doğada yadsıyamacağın tek ilke, nedensellik ilkesidir. 43 Trilyon yıl sonra bile olacakların nedeni bugün olanlardır..

Bilimin gerçek olup olmadığını nasıl anlayacağız? Aslında güzel bir soru. Ama şu soruyu bir de din *veya kutsal dediğiniz kitaplar filan için sormayı düşündünüz mü?