İslami literatürde “Şakku’s-Sadr” denen, gögsün yarılıp kalbin çıkarılarak kötülüklerden
arındırılması bahsi ilk olarak *İbn İshâk’ın (704–767) Sîretu İbn İshâk adlı *eserinde karşımıza çıkmaktadır . Hadis kitaplarında “şakku’s-sadr” hadisini bizlere kadar ulaştıran sahabi râvîler: Mâlik b. Sa’sa’ (?), Übeyy b. Ka’b (ö. 30), Ebû Zerri’l-Ğıfârî (ö. 31/32), Utbe b. Abdi’s-Sulemî (ö.87/705) ve Enes b. Mâlik’tir (ö. 93/711). Bu hadise Muhammed'in hayatıyla ilgili dört yerde karşımıza çıkmaktadır. Bunlar sırasıyla şöyledir :
Çocukluğunda (Sütannesinin Yanında) İken Meydana Gelen “Şakku’s-Sadr” Hadisesi :
* * *Muslim’deki (Haddesenâ) Şeybân b. Ferrûh (haddesenâ) Hammad b. Seleme (haddesenâ) Sâbit el-Bünânî (an) Enes b. Mâlik kanalıyla gelen rivâyete göre:
* * Rasûlullah (s.a.s.) çocuklarla beraber oynarken Cebrail(a.s.) gelip onu yakalayıp yere yatırdıktan sonra kalbini yarmıştır. Sonra kalbini çıkarıp ondan bir kan pıhtısı almış “Bu şeytanın sendeki payı / nasibidir” diyerek kalbini zemzemle altın bir tas içinde yıkadıktan sonra onu yerine koyup yarayı iyileştirmiştir. (Bunun üzerine) çocuklar sütannesine gelip “Muhammed öldürüldü.” dediler. (Sütannesi ve babası) onu benzi solmuş bir vaziyette buldular. Enes bu rivâyetin sonunda “göğsündeki yara izini ben görüyordum” demektedir. * Muslim, İman, 261
On Yaşında İken Meydana Gelen “Şakku’s-Sadr” Hadisesi
* * * (Haddesenâ) Abdullah (haddesenâ) Muhammed b. Abdurrahim Ebû Yahyâ el-Bezzâz (haddesenâ) Yunus b. Muhammed (haddesenâ) Muaz b. Muhammed b. Ubeyy b. Ka’b (haddesenî) Muhammed b. Muaz (an) Muaz (an) Muhammed (an) Übeyy b. Ka’b:
* * * Ebû Hureyre başkasının soramayacağı şeyleri Rasûlullah’a (s.a.s.) sormakta cesaretli birisiydi. Bir keresinde “Yâ Rasûlellah, nübüvvetle alâkalı olarak gördüğün ilk şey nedir?” diye sordu. Rasûlullah oturdu ve “Sen öyle bir soru sordun ki” dedi ( sanki onun cesaretini te’yid ediyordu). “Ey Ebâ Hureyre” dedi “Ben on yaşından bir kaç ay almışken sahrada bulunuyordum. Başımın üzerinde bir adamın diğerine “Bu o mu?” dediğini duydum. Sonra daha önce hiç kimsede görmediğim yüzler, daha önce hiç duymadığım kokular ve hiç kimsede görmediğim giysilerle bana doğru geldiler. Pazularımdan tuttular (öyle ki) hiçbirinin dokunuşunu hissetmedim. Sonra onlardan biri arkadaşına “Onu yanı üzerine yatır.” dedi. Çekmeden ve zorlamadan beni yan yatırdılar. Yine arkadaşına “Göğsünü yar” dedi. O da göğsüme doğru eğildi ve onu yardı. Görebildiğim kadarıyla bu yarma kansız ve acısız oldu. Sonra ona “Kin ve hasedi çıkar” dedi. O da kan pıhtısı/aleka şeklinde bir şey çıkartıp attı. Daha sonra ona “Şefkat ve merhameti yerleştir” dedi. Çıkardığı şey gümüşe benziyordu. Sonra sağ ayağımın başparmağını sallayıp “Salim olarak kalk.” dedi. Artık onunla küçüklere karşı şefkatli, büyüklere karşı merhametli olarak koşuyorum. *İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, IV, 556–7,
Hira Mağarasında Meydana Gelen “Şakku’s-Sadr” Hadisesi
(Haddesenâ) Ebû Davud (Kâle: Haddesenâ) Hammad b. Seleme (Kâle: Ahberanî) Ebû İmran el-Cüvenî (an) racülin (an) Aişe:
* * Rasûlullah ve Hatice Ramazan ayında Hira mağarasında itikâfa girmişti. Rasûlullah mağaradan çıktığı zaman “Esselamü aleyküm” diye bir söz işitti. “(Melek) müjdeler olsun, selam hayırdır.” dedi. Sonra Cibril’i (a.s.) başka bir gün kanadının biri doğuda biri de batıda olduğu halde gördü ve ondan korktu. Ailesinin yanına gitmek istedi. Bu kez de Cebrail’i kendisi ile evinin kapısı arasında gördü. Rasûlullah “Sonra randevulaştık. Günü gelince randevuya gittim. Cebrail beni alıkoydu.” dedi. Tekrar ailesine dönmek istediği zaman Cebrail’i Mikail’le birlikte gördü. Cibril yere indi. Mikail ise gökyüzünde kaldı. (Daha sonraki gelişmeleri Rasûlullah şöyle anlattı
Cebrail beni aldı ve sırt üstü yere yatırdı. Karnımı yarıp içinden Allah’ın dilediğini (kalbi ) çıkarıp altın bir kap içinde yıkadıktan sonra onu karnımın içine tekrar koydu. Sonra beni kabı koruduğu gibi korudu. Sonra sırtıma dokunuşunu hissettiğim (bir) mühür vurdu. Sonra bana Rabbinin adıyla oku dedi. Ben hiçbir şey oku(ya)madım. Bunun üzerine hıçkırarak ağlayıncaya kadar
boğazımı sıktı. Sonra bana “(Ey Muhammed) yaratan Rabbinin adıyla oku. O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Bilmediği şeyi ...” ayetinin sonuna kadar okudu. Bundan sonra bir şey unutmadım. Sonra beni bir kişiyle tarttılar, ona ağır geldim. Başka biriyle tarttılar, ona da ağır geldim. Sonra yüz kişiyle tarttılar. Bundan sonra Mikail, Kâ’be’nin Rabb’i ümmetini ona tabi kıldı / kılacak dedi. Daha sonra evime döndüm. (Yolda) karşılaştığım ağaçlar ve taşlar bana “Selam senin üzerine olsun Ya Rasûlellah!” diyordu. (Öyle ki) Hatice’nin yanına girdiğimde bana “Selam senin üzerine olsun Ya Rasûlellah!” dedi *Tayâlîsî, Musned, Hadis no: 1539
İsrâ Gecesinde Meydana Gelen “Şakku’s-Sadr” Hadisesi
(Haddesenâ) Abdulaziz b. Abdullah (haddesenâ) Süleyman (an) Şerik b. Abdullah (ennehû kâle: semi’tü) Enes b. Mâlik:
* * Rasûlullah peygamberlik gelmeden önce bir gece Mescid-i Haram’da uyurken ona üç kişi (melek) geldi ve onu götürdüler. Onların birincisi “Hangisi o?” diye sordu. Diğeri: “Onların en hayırlısı olan ortasındaki.” dedi. Öbürü de: “Onların en hayırlısını alınız.” dedi. (Bütün bunlar) o gece oldu bitti ve bundan sonra başka bir gece gelinceye kadar onları bir daha görmedi. Onun kalbi görür. Gözleri uyur. Ama kalbi uyumaz. İşte bütün Peygamberler böyledir. Gözleri uyur. Ama kalpleri uyumaz. Onu taşıyıp zemzem kuyusunun yanına koyuncaya kadar onunla konuşmadılar. (Zemzem kuyusunun yanında) Cebrail onlardan Rasûlullah’ı (s.a.s.) aldı ve boğazıyla kasıklarının arasını, göğsünü ve karnını temizleyinceye kadar yıkadı. Sonra içinde altın suyuna benzeyen, iman ve hikmetin dolu olduğu, altından bir tas getirildi. Onu göğsüne ve boğazının damarlarına sıkıştırdı/doldurdu ve onu elleriyle sıvazladı. Buhârî, Tevhîd, 37
saygılarımla
devamı var