Sevgili Higs, sorun ne yazdığında değil, aslında bizlerin nasıl yaklaşımıyla ilgili. Görmemiş olduğunu sanmıyorum, görmüş olmalısın,ama görmek ile bakmak arasında fark var...
Şöyle düşünelim, biz bir şeye olduğundan çok fazla hatda abartı düzeyde ilahilik yüklersek, o şey her ne ise kendisi olmaktan çıkar, bu sadece ilahilik değil, olağanüstlük eklediğimiz her şeyde geçerli. Bu bir kitap olsun, hangi sağlıklı insan psikolojisi, kitap denen şeyin, içinde harf ve rakamlardan mütevellit olduğunu, onun tapılacak değil, okunacak bir şey olduğunu idrak etmek yerine, dokunurken dahi korkarak, aman abdest aldım mı gibi putperest bir duyguyla ya da başka türlü insanüstü görmeme yetisiyle yaklaşır?
Öyle okuduğumuzu sandığımız bir kitapda, baban bir zebra, anan bir fil idi yazsa, kesin bunda bir misal var, burada demek istiyorki gibi şeyler dizeceğiz. Zira bize ne dediği değil, biz o şeye ne ilahilik, kutsallık atfettiğimizle ilgileniyoruz.. Eski zamanlarda da aynı değil mi? Gökten taş düşer, insanlara o taşın gökten yani tanrıdan gönderildiği söylenir. Altı üstü taş,, bir ilah parçası haline getirilir. Ona bakınca ne görür insanlar, taş mı ? ona taş diyenin kafasını kırarlar!
Birisi çıkıp, arkadaşlar etmeyin, bu sadece bir taş dese kim dinler? Hadi dinlediler, sonuç ne olur? O adam kendisini şeytana satmış denir. taşa İSİM bile verirler ki, taş dememek için...
Kur'an günümüzden 1200 yıl(1400 değil) önceki, bir bölgede-coğrafya da yaşayan, kabileler topluluğunun, merkezi otoriteye geçtiği dönemde, oluşturduğu yasa kitabından başka bir şey değil. Elbetde süreç daha eskiyle başlıyor, yani 1400 yıl önceleri kapsıyor, fakat o dönem saman alevi dönemi, ortada öyle etrafa yayılmış, kocaman devlet olmuş bir yapı yok, belkide küçük elit bir kastın gizliden gizliye, stratejiyi, politik zemini oluşturduğu dönemdir. Atıyorum Roma yı düşünün, Roma'nın efendileri kaybetmiş, kendileri efendi, toplum köle iken, hep Zeus adıyla hükmetmişler, ya da diğerleriyle, ama insanlar arık bu masallarla uymuyor. Tanrıların yeni yasalar yapması lazım, fakat tanrılar eskisi kadar önemsenmiyor, bu yasalarında DİKTE edilemeyeceği anlamına geliyor. O halde ufukda yeni bir din belirir, uzun bir süre alt yapısı oluşturulur vs.. Oradan baktığımızda bunun Hristiyanlık olduğunu görürüz...
Kur'an işte o kabile toplumundan merkezi otoriteye geçildiği, 700-900 yılları arasında, gökten gelen taş gibi, ilahi bir biçim verilerek oluşturulmuş, yasa, davranış vs kitabıdır. Özünde kendisinden 1600 yıl önce yaşamış
Sargon'un hayat hikayesinin bir kısmını alıp, giydirdikleri Musa efsanesinde olduğu gibi, Musa kimsenin görmediği, bilmediği bir yerde birilerinden kendisine gönderildiğini iddia ettiği 10 emiri alır gelir. Birileri bunları dikte emretti demeli ki, o yazdığı 10 emir, diğerlerince emir kabul edilsin,
dikte edebilsin... Yani bir göktaşına onca şeyi atfeden bir insanlığa karşı neden tanrılar kullanılmasın ki? iyi ve sonuç alıcı bir yol değil mi? (Günümüz yasaları ne kadar ilerlemiş, hukuk oluşmuş değil mi? Tevrat da örneğin yasa kitabıdır, tabi o dönem yasalar tanrısal olunca, her bir şeye de açıklama getirme çabası vardır. Fakat bu da foyayı ortaya çıkartabilir alanlardır. İlahdan geldiğini söyleyen hiç bir kitpda nesnel gerçek üzerine veri-bilgi edinemeyiz, zira insanlık bilimle öğreniyor bunları, yani o kitaplar yazıldığıyla kalıyorken, bilim sürekli insanlığın gelişiminin nüvelerini sunuyor.. Örneğin tanrı El-İlah dünyanın biçimi hakkında konuşmamıştır? Çünkü onu kulllanan insan henüz neye benzediğini iyi bilmediğinin farkındadır, hal böyle olunca yeryüzünden bahsederken üstde gök, altda yer gibi muğlak terimleri seçer. Bu tür gerçeklik boşluğunu ise efsanelerle doldurur, akıllıca bir yöntemle yazılmış kitaplardır bunlar. Yasa dışındaki her şeyi muğlak olan hikaye kitaplarıdır. yarısı hikaye, masal anlatımıdır, masal olduğu için de yok arkadaş burası böyle değil diyemezsiniz. Masalda şişeden cin bile çıkıyor, orasına öyle demişse öyledir.... Tüm masalları, dönemin bazı sorularına cevapları çıktığınızda elinizde, insanları yöneten, ama sürü psikolojisi üzerinden çobanlıkla yöneten belirli elit bir kast sistemine varırsınız. İşte ne yazdı, ettiyse, o kastın kaleminden çıkıyor. Yasaları onlar yapıyor,
sunumu ise tanrı bunu gönderdi diye yapıyorlar. yani tanrı yasa da değil, sunumda kullanılan bir araç sadece.. Düşün sen Zeus'a inanan birisin, aslında inancı geç, tapıyorsun(inanç tap mı diyor, hayır, inanmak ayrı, tapmak ayrı kavramlar..) neyse, o halde iken sana gelip, şunu yapmalısın, yapmalıyız diyorum, sen itiraz ediyorsun, bende sana diyorum ki Zeus söyledi, ve bu bir
emirdir!?. Din kabaca böyle ortaya çıkan bir sistemdir ve daha detayında ekonomi-politik yatar. tevrat okurken dikkat edin hep seslenilenler EFENDİLER dir. Onlara kölelerinizi, evcil hayvanlarınızı diye seslenen bir tanrı tipi vardır. O köleler kim? Toplum köleci toplumdur, insanın, insanı köle ettiği bir toplumdur ve efendiler azınlık, köleler ise çoğunluktur. yani ilk başta kast dediğim kesim o azınlıkdan başkası değildir ve kast sisteminde en önemli etken dinsel ayrıcalık, dini konum, rütbedir.
Tanrı size ekmeği ben vermedim mi? Sizi giydirip kuşatmadım mı? Size barınağı ben vermiyor muyum? Bana hizmet edeceksiniz!? derken, emin ol konuşan dönemin köle sahipleridir, ağa gibi düşünebilirsin. yani seslenilen, hitap edilen kitle bellidir, hitap edende! Tanrı yönetimi beyaza vermiştir denir, tanrı yönetimi şu SOYA verdi denir..... yani yönetimi, efendiliği, hükmetmeyi bile bunlara tanrı verir, bunalr nedir birisinin soyudur. yani aile merkezli bir soy. dedesinin, dedesidir..
böyle bir toplumda yasa kitabı nasıl olabilirdi? Cevap mı, işte mükemmel bir yöntemle sunulmuş tevrat oluyor.. Kur'an da kendi döneminin aynı ihtiyaçlarla sunumu yapılmış yasa kitabı. kaç yıl önce? 1200 yıl önceleri.. nesi var? harf ve rakamları. Nesi önde gidiyor, Zeus bunu emretti yönü... Bir kezde Zeus2un sözü olmadığını düşünerek, gerçekten de objektif bir biçimd, bir kitap gibi okunsun, aaaa ben burayı hiç görmemişim diyeceğimiz çok şey var. hatda bir gün gelir, yahu ben bu kitabın tümünü görmemişim deriz
Kısaca görmek başka bakmak başka diye düşünüyorum...
Bir link verecektim unutmuşum: Nice kutsal atfedilerek binlerce yıl öncenin emir ve buyruklarını veren dikte kafalı, soğuk, katı insanlardan daha güzel yazmamış mı?