Alvin´isimli üyeden Alıntı
Merak ettigim iki sey var. birincisi ozel, eger cok ozel bulmazsan cevap ver ama digeri yukaridaki ifadenle ilgili. Birincisi, sen secimlerde oy kullaniyor musun? Destekledigin bir parti var mi? Ikincisi, konseyler dedin. Bu konseyler karar aliyor veriyor dedin. Halk adina halkin iyiligi adina alinan bu kararlar fakat halkin katilmamasi diktatorluk olmaz mi?
|
Konseyler zaten halk oluyor...
Alvin´isimli üyeden Alıntı
Kuba vatandasin hangi siteye girip giremeyecegine hatta nerede balayi yapip yapamayacagina bile karisiyor. Yonetimi elestiri imkani da yok. Buna benzer pek cok hak ihlali var. Kuzey kore' de de boyle seyler misliyle var. Bu konuyu biraz aciklar misin?
|
Küba'da seçimlerle ilgili gerçek, ama asıl gerçeği Küba kongrelerini araştırdığınızda görebilirsiniz. Seçim sürecini (halk kongresi) Türkçe kaynak vardı ancak bulduğumda eklerim.
Umarım okursun...
https://www.kubadostluk.org/secmek-n...bada-secimler/
https://haber.sol.org.tr/sol-ceviri/...-gercek-218467
Küba kapitalist dünyanın internetine karışabilir, karışmakla da doğru yapıyor. (bu kararları alan halkın kendisidir). Çünkü Küba yüzyıla yakındır ambargo altında direniyor.
Küba tüm kapitalist dünyaya karşı direndi.
Küba'ya yapılan ambargonun yarısı dahi yapılmayan, petrol kaynaklarını paylaşmak isteyen 3-5 kodoman için işgal edilen(ki belgelendi) Irak'da 2.000.000 insan bu ambargodan etkilendi, çoğu bebek-çocuk olmak üzere 1.500.000 kişi hayatını kaybetti(ABD kuklası haline geitirlen Irak hükümetince verilen rakamlar, ABD savcısı Ramsey tarafından verilen rakamlar), bunların yarısı bebek-çocuk. Canlı doğan bebeklerde ölüm oranı binde 47-100 seviyelerine de ulaştı... Somali'de öyledir, kodomanalrın petrol savaşının sonu ortada(BP - petrol devlerinden- Somali'yi belirli yılalr arasında kendilerinin yönettiğini itiraf etmiştir)
Peki kaç yıl sürdü Irak ambargosu? 13 Yıl, normalleşme sürecini de ekle hala etkileri sürüyor olmalı...
İran, Afganistan, Somali, Türkiye vb. de kapitalist değil mi? Demek ki kapitalizm=Afganistan demektir.
Oysa ilk yazımda demiştim, bu şekilde, yanlı-taraflı ve gerçekleri, nesnel koşulları, konjonktürü gözardı ederek ele almak hem bilimsel değil, hem de doğru değil. Yanlış sorulara, doğru cevap vermeye çalışmaktan bıktım, bu örnekler ilk-el örneklerdir, kapitalizm, feodalizme karşı 500 yıl süren bir mücadeleyle gelebildi ve tam kuruluşu (aslında), ancak tüm dünya feodalizmi etkisiz hale gelmesiyle birlikte yüzyılları buldu...
K.Kore, Vietnam gibi ülkelerin tarihine bakın, Küba'da öyle, bu halklar çok uzak olmayan, geçmiş yüzyılda kapitalistlerce köle yapılmış halklardır. İşgal edilmiş, köle edilmiş bir halkın psikoloji ve bilincinin nasıl ve ne yönde olacağını da düşünmek gerekir.
Hatta Çin'de öyle. Tüm bu bölgeler, başta İngiltere, ABD olmak üzere köleleştirilmiş, sürekli çıakrtmaların, işgallerin yapıldığı-yaşandığı bölgelerdir. Dolayısıyla toplumun ve mücadelenin temel tepkisi özgürlük mücadelesi üzerinden şekillenmiştir. Ekonomik bir sistem tercihinden değil.
Kısaca bunlar detaylı konular, K.Kore sosyalsit değildir diyorsam,- bu bir tercihle ilgili değil, öncelikle çaresizliklerle ilgili. Kpaitalistler sömürgelerini kaybetmeyi hiç bir zaman hazmedemidler, daha da büyük sorunalrı var, sömürgelerin, özgürlük mücadelesi sonucu eğer herhangi bir ülke başarılı, örnek ülke olursa, kapitalistlerce sömürülen tüm diğer bölge, coğrafyaları kaybetme endişeleri var. Bu sebeple
Ambargolar, sabotajlar, suikastler süreğen başta ABD olmak üzere örgütlenir.
Medya süreğen yalan söyler, yalan üzerinden propagandalar üretir.
Küba'da diktatörlük varmış gibi gösterilir, ancak azıcık bilinçli olanın asıl diktatörlüğün kapitalist iktidarların temsil ettiğini görür(halkın yönetimde olmadığı, medya-para-kodamanlarca, kısaca sermayece belirlenmiş, ELİT BİR AZINLIĞIN iktidarı -diktatörlüğü- olduğunu görebilir).
Küba sosyalist demokrasiye -doğrudan, yerinde katılıma dayalı demokrasi- geçmeye çalışıyor, uzun yıllardır, ancak bu koşullarda o kadar uzun bir erime, sürece yayılıyor ki, başarı şansı çok düşüyor.
Castro'ya yapılan suikast girişimi sayısı 687'dir, böylesi bir ortamın herhangi bir kapitalist hatta ABD'de olduğunu düşün, ilk günden olağanüstü hal ilan edilir, bir çok şey rafa kaldırılır, ancak Küba bu koşullarda dahi seçimlerini sovyet(halk konseyleri, halk meclisleri) temelinden yapmaya çalışıyor. Parti seçime girmiyor(sosyalizmde seçim yalnızca halkın -EMEKÇİLERİN- kararı-işidir, partiler seçime giremez), kapitalist basın ise yıllardır tek parti seçimi yapıldı diyor, yani kaynaklarınız yalan üzerine kurulu iken, hala daha nasıl güvenebiliyorsunuz?. Bunu söylediğimde buradan yola çıkarak dahi, Küba'nın nasıl bir ortamda var olma mücadelesi verdiğ, buna karşın başta ABD olmak üzere kapitalizmin nasıl bir karaktere sahip olduğunu, nasıl sahtekar olduğunu, tüm dünyayı %1'in doyumsuz çıakrı için nasıl da cehenneme çevirdiğini görebilir.
Kısaca bildikleriniz, duyduklarınız, alışkanlıkalrınız, hayatınız, aslında yalan-lar-dan ibaret.
Kısaca var olan nedir, olması gereken nedir, nasıl yapmalı? Doğru sorular bu temelden gelmeli Alvin. İlk yazımda dile getirdiğim gibi en belkirleyici unsur toplumsal bilinçtir ve o bilinç değişimi normal koşullarda yarım-1 yüzyılı bulabilirken, Küba gibi işgal altında olan ülkelerde temel dayanaklar, emek, çabalar yerini dirence bırakmakta ve süreç sekteye uğramakta, yön değişmektedir
Oy verip, vermediğimi sormuşsun, elbette veriyorum. kapitalist dünyayı AKP iktidarı, muhalefeti sosyalizm gibi düşünün, bir metaforla. AKP nasıl yalşanlarla milyonalrı kandırıyor, muhalefeti şeytan ilan ediyorsa, kapitalizmin de tutumu bundan ibarettir.
Sosyalistler yaşadığı dönemde elbette oy verirler, yeri gelir protesto ederler, bu koşullara bağlıdır. Sosyalistler güdük de olsa kapitalizmde, temsili demokrasi koşullarını tercih ederler. Bu toplumsal bilincin, toplumsal örgütlülüğün, demokrasiyi anlama ve gelişimi için de daha fazla imkan sağlar. Kısaca aşırı sağ, sağ, gericiliğin, nesnel koşullar üzerinde belirleyici olmasından yana değil aksine karşısındadırlar.
Krallıkla yönetilen Rusya'da dahi, güdük de olsa Duma'lar vardır(krallık döneminin meclisleri). Orada RSDİP(Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi) seçilmiş sosyalist vekilleri de vardır. Sosyalistler verili koşullarda da, demokrasiden yanadır, mevcut koşullar-verili durumda güdük, kapsamı dar bile olsa, demokrasinin hiç olmadığı koşulları tercih etmezler...