Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Genel Forumlar > Politika > Tarih

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 10-12-2020, 13:28
ilahimasal ilahimasal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Oct 2017
Mesajlar: 3.462
Standart Hristiyanlar Mekke ve Medine'ye saldırdı mı?

İslam taraftarları ,İslam'ın sevgi ,hoşgörü ,merhamet dini oldugunu iddia ediyorlar. Hatta saldıran , savaş ilan eden olmazsa asla savaşmayız diyorlar.

Çok merak ettim ve sadece Google üzerinden araştırdığımda , hiç bir İslam dışı unsurun. Mekke ve Medine'ye saldırdığına , oraları işgal ettiklerine dair tarihi bir bilgiye ulaşamadım. Kitaplarda varsa , öğrenmek isterim

Google'dan , Mekke ve Medine'ye saldıranlar yazdığımda , ne gariptir ki
İslamcılar dan başkası çıkmıyor , yani İslamcılar kendi kutsal topraklarına saldırıp işgal etmekte çok mahirler.

Hristiyanlar ve Yahudiler hiç bir zaman İslam'ın kutsal şehirleri olan Mekke ve Medine'ye işgal için saldırmamalarına karşın ,İslamcılar peygamberleri dahil haleflerinin neredeyse tamamı , diğer tek tanrılı dinlerin kutsal şehirlerine saldırıp işgal edip , oranın halkını köle yapıp , mülklerine el koyup neredeyse tüm halkın inanç değerlerini asimile etmişler.

Başka dinlerin ve milletlerin neredeyse ellerinin uzadıgı her kutsal şehri işgal etmişler İstanbul dan , İspanya'ya , Afrika'dan orta Asya'ya , Avrupa'dan Hindistan'da olan tüm medeniyetlerin kutsal şehirlerine saldırmışlar.

Haçlı seferlerine atıfta bulunup , kutsal kudüsümüze saldırıp , işgal ettiler ve hatta bu gün ki İsrail devletinin elinde olan topraklar işga ettiler diyebiliyorlar

Halbuki İslamcıların kudusü sebepsiz yere işgal ettikleri bilinirken , kalkıp o topraklar bizim diyorlar. Tek gerekçeleri de , Muhammed dedikleri bir kişinin , ruyasında bir merkeple Kudüs'e gittiği hikayesinden başka bir şey değil.

İslamcıların bu kadar işgal girişimine rağmen , diğer din ve milliyettekilerin, İslam'ın tek kutsal toprağı olan Mekke ve Medine'ye bir kez olsun saldırmamaları , işgal etmek için girişimde bulunmaması nasıl açıklanabilirki?

Belkide hiç bir işe yaramayan verimsiz çorak bir toprak olmasından mı?

İslamcıların başkalarının kutsalına saldırmaktaki durumu ve diğer din milletlerin , müslümanların kutsallarına karşı olan bu saygısı gerçekten çok garip.
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 10-12-2020, 18:36
ilahimasal ilahimasal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Oct 2017
Mesajlar: 3.462
Standart

Muhammed denen kişinin sözde peygamber olmadığı dönemde , Mekke ahalisinin geneli putperest ve azınlıkta olduğunu sandığım , hristiyan, yahudilerden oluşan bir topluluk var.

Sözde peygamber olduğunu iddia eden Muhammed diye isimlendirdikleri kişi , Mekke'de sadece putperestlerle çatışırken , Medine dedikleri yere gitmesinden hemen sonra , hristiyan ve Yahudilerle de çatışmaya giriyor.

Ve ardından garip bir şekilde tüm inançların merkezlerine saldırmaya başlıyor.
Bu saldırılar genelde kin ve nefretle ortaya çıkan intikam duygusu ile yapılıyor.

Muhammed dedikleri kişi ve haleflerindeki kin, nefret intikam duygusunun , Mekke'de ki bir kısım putperestle olan çatışmasından kaynaklı olması pek mümkün görünmüyor.

İslamcıların , kin nefret ile intikam almaları , vahşet düzeyinde kan dökmelerinin bir nedeni olmalı!

1400 senedir kendi gibi olmayan topluluklara kan kusturuyorlar.

Kesinlikle psikolojik bir sorunları var.
Sanki kendi hayali hikayeleri olan , Allah , Muhammed hikayelerine inanmayanlar dan intikam alıyorlar gibi duruyor. Kendi yazıp çizdikleri bir hikayeye inanmayanlara nasıl olurda bu derece vahşi bir şekilde saldırırlar.

İslam'ın kendi içinde ürettiği tarihsel olaylara bakınca , kendi gibi olmayan toplulukların hiç bir suçları yok. Tek suçları , kendilerine ait bir medeniyetleri , birikimleri ve inançları var. Buda suç olamaz.

İslamcılar da hepimizin bildiği bir hal var. Kim onların Allah'ı yok dese ,o kişiye silahlı saldırıda bulunup kanını döküyorlar.
Halbuki. " Allah yok" demek bir düşünce ve fikirden başka bir şey deil.

Düşünceden dahi kin , nefret ve intikam ile sonuç almak da nedir?

Bunların bir argümanları var ya hani !
" Sanatçı"
Şöyle diyelim; bir ressam resim yapıyor ve insanlara arz ediyor. Bu resimle ilgili insanlar fikir beyan edip yorumlarda bulunuyorlar. O resimi beğenmeyip eleştirenleri , resimin sahibi " nasıl beğenmezseniz, ölün , geberin, pislikler " , diye kin nefret ile intikam almaya çalışırsa , bu ressam hakındaki düşünceniz ne olurdu?

İşte bu örnekteki tavrı sergileyip bir resim için insan katledene vahşi , katil, canı , zalim, despot denir.

İslamcılar , Allah yok diyenlere ve ortaya kendi koydukları kitap , peygamber din dedikleri resme eleştiri getirenlere intikam ile saldırıp katlediyorlar.

Bu topluluğun rehabilite edilmesi gerekiyor. Ama nasıl?

İnançlarına saygı diye bir laf cambazlığı yapıyorlar ama inançlarını dayatmak gibi bir açık veriyorlar.

İnançlarının mükemel olduğuna dair ortaya koydukları noktada tebliğ ederken , inançlarının nasıl bir içeriği olduğunu insanlara aleni ve açıktan hiç çekinmeden ortaya seriyorlar.
Ortaya serdikleri bu şeyde insanlığın ezici bir çoğunluğu tarafından hem eleştiriye uğruyor hemde RED ediliyor.

Eleştirilip red edildikleri anda kin nefret intikam duyguları ile saldırmaya başlıyorlar.
Bu halleri ezik olduklarını, bu ezikliklerinide sağa sola saldırarak bastırmaya çalışıyorlar.
Dikkat ettiyseniz hep bir eziklik duygusu ile mağdur edebiyatı yapıyorlar. Ve ardından saldırıyorlar.

İnançlarını dayatmak için ortalığa sermeseler , kendi içlerinde yaşasalar , kimse eleştirmez , içine çomak sokup kokusunun yayılmasına sebep olmaz.
Ama işte o enteresan olan kin nefret ve intikam duygularını bastıramıyorlar.

Herkesin inancına saldırıp , kutsallarını işgal etme dürtüsü ile ezik bir yaşam oluşturuyorlar.

Bu hallerinden sebepte bir çok gerçek egemen gücün( kapitalizm) kullandığı araç oluyorlar.
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 11-12-2020, 03:54
karakedi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
karakedi karakedi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 18 Nov 2018
Mesajlar: 690
Standart

bence bunun bize böyle gözükmesinin sebebi islamın, hristiyanlığın aksine siyasi bir din olarak çıkması. hristiyanlıkta kilise devletin içindeki siyasi otoritelerden biriyken, islamda -kuran'la iç içe geçen- peygamber otoritenin kendisi oluyor. bu fark, bugün tanımların bu şekilde yerleşmesinin de sebebi: bir tarafta batı uygarlığı derken, diğer tarafta islam uygarlığı diyoruz.

dolayısıyla, benim nazarımda islam suçluyken hristiyanlık masumdur gibi bir durum yok. bütün dinler ve peygamberler, umudunu yitiren yoksulları cennet hayaliyle ikna edebilmesini becerebilmiş; bütün imparatorluklar insanlığa acı çektirmiştir. eğer bizans imp. için fizibıl olsaydı, onlar da mekke'yi dağıtmakta tereddüt etmezdi. acıma duygusu olmayan bir çağ bu.

mekke'nin gelişmemiş olması ve çölle çevrili olmasından dolayı bizans'ın dikkatini çekmediğini de söyleyebiliriz. bizans-pers imp. birbirini gelişmiş ordularla yok ederken, araplar kabileler arası kan davası, çatışma, kervan soyma gibi şeylerle kendi coğrafyalarında takılıyorlardı.arap yarımadasında gelişen yerler, antik çağda yunan uygarlığının deniz ticareti yaptığı güzergah: yemen krallığı, habeşistan krallığı vs gelişmiş. onun haricinde, bu coğrafya bizansın perslerin ilgisini çekmemiş. arapları bazı savaşlarda paralı asker olarak kullanmışlar, bir de ortadoğuya kervan ticaretine geliyorlar.

zaten çok kısa bir süreç bu. 632de muhammed ölüyor. 1-2 yıl içinde müslümanlar ortadoğu coğrafyasına ilk saldırısını yapıyor. 660da muaviye kudüs'te halifeliğini ilan ediyor. 50 yıl sonra da ilk kez ispanya'ya çıkıyorlar. yani muhammed'den sonra 80 yıl gibi kısa sürede avrupaya yayılacak kadar genişliyorlar. evet emevi iktidarı sertti, sahabeler kendi aralarında iktidar savaşı yaptı ama yine de, bütün bu hız ve yayılma katliam, esir alma, tecavüz, yakıp yıkma ile açıklanamaz. hatta, bazı önemli tarihçiler, müslümanların ortadoğudaki yayılmasının sanıldığı kadar şiddet içermediğini düşünüyor. bizans-pers savaşlarından yorulan ve eski yönetimin zulmüne uğrayan kitlelerin islam istilasına en azından tepkisiz kalarak destek olduğu, ticari ve ekonomik hayatın yıkım yaşamadan sürdüğü söyleniyor. ki bu tez bana daha mantıklı geliyor. aksi taktirde, hem sayıca az, hem de teşkilatlanma tecrübesi olmayan bu insanların bu kadar kısa sürede, bu kadar geniş ve baskın bir coğrafyaya yayılıp kalıcılaşacağını sanmıyorum.

ortaçağ islam uygarlığına patolojik vaka gibi yaklaşma refleksi, bence, bugün islamın hala siyasi bir otorite olarak varlığını koruyor olması. hristiyan dünyasında olduğu gibi, bizde de laik iktidar islam üzerinde otoritesini kurabilseydi; hem islamın, hem hristiyanlığın ortaçağdaki durumuna daha farklı gözle bakabilirdik.

ben isterim ki
eğilsin dallar bereketten
ama insanoğlu başını eğmesin
utançtan yada güçsüzlükten
her şey eğilsin insanın önünde
ama insan, insana tutsak olmasın
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 11-12-2020, 14:04
ilahimasal ilahimasal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Oct 2017
Mesajlar: 3.462
Standart

Tekrar hoş geldin karakedi.

Söylediğinin aksine İslam kesinlikle bir din değil. İlk ortaya çıktığında bile bir din ( inanç) değil.

Hristiyanlık , Yahudilik ve aksine olan diğer tüm inançlar bir din ama İslamiyet değil.

Bunların içinden Hristiyanlığı ele alırsak , bizansın eline geçene dek 400 yıl boyunca bir öğreti olarak yoluna devam etmiş , Yahudilerle olan ufak tefek inanç çatışmaları haricinde insanlık için problemli bir halleri yok.

Ne zamanki bir otoritenin eline geçmişler o günden itibaren araç haline gelmişler. Bizansın elinde dahi işgal için kullanılmamışlar. Genel amaç olarak , toplumu bir arada tutabilmek için kullanıldıkları bir araç olarak dizayn edilmişler.
Bu ana kadar hristiyan ögretisi 400 sene boyunca ( çok uzun bir zaman dilimi). Saldırgan bir öğreti degil

Bizansın elindeki kullanışlı halleri diğer Avrupa coğrafyasındaki krallıklar içinde örnek oluşturup Avrupa'ya yayılması esnasında , İslamiyet denilen işgalci ve saldırgan topluluk ortaya çıkıyor. İslamcılar Mekkke ve çevresinde güçlenince , ilk saldırılarını sebepsiz yere hristiyan ve Yahudiler için kutsal olan Kudüs ve çevresine yapıyorlar. O zamana kadar Mekke ve Medine'ye bir kez bile saldırısı olmayan , hristiyan , yahudi , Mecusi, putperest , v.s nin tamamı İslamcı saldırgan tarafından katlediliyorlar.

Bu katliam hem fiziki hemde psikolojik bir katliam. Tek gerekçeleri de , İslam'ın yalanlarına inanmamak.

Hristiyanlar , yani Avrupa krallıkları İslami saldırganlı durdurmak için kendi aralarındaki ittifak ile bu saldırganları durdurmak ve işgal edilen inanç merkezlerini kurtarmak için tekrar Kudüs'e geliyorlar ve orada duruyorlar daha ileri gidip Mekke ve Medine'ye saldırmıyorlar.
İşte bu duruma İslami saldırganlar bu gün bile işgal olarak bakıyorlar. Tek sözleri ise , Muhammed dedikleri kişinin bir merkeple ruyasında Kudüs'e uçtuğu hikayesi.

Aslında İslami saldırganlık , bundan iki yüz yıl önce durduruldu. İslam'ın son halefi Osmanlı , batılı dediğimiz ve hem fikri hem teknolojik uyanışla bunları durdurdu.
Fikri uyanışları ,kendi içindeki sonradan ortaya çıkan otoriterleşmiş din baskısınıda durdurdu.
Hemde sanayi canavarını ortaya çıkardı , bu sanayi canavarı ile işgalci saldırgan islamcı son halefide durdurdu.
İslamcı son halefin , işgal ettiği tüm topraklarda tekrar ele geçirildi.

Ama bu gün halen , yağma talan ve işgal edebilecekleri hayali ile mahsenlerde toplaşıp tekrar dagılıyorlar.

Meleklerinin gelip yardım edeceği konusunu açmıyorum bile. Düşünsenize adamlar yağma ve talanlarında bile elinde kılıç olan melek hayali kuruyorlar.
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 11-12-2020, 22:24
tolonbey tolonbey isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Oct 2008
Mesajlar: 369
Standart

İşte böyleee,
Sayın İlahimasal,Yalnız islam degil dinlerln tümü uydurmadır.
Gel şu yazıya bir göz at.

SEMAVİ DİNLERİN KÖKENİ
Yazar: Çiğdem Sarıgül Kategori: İnanç Sistemleri 22 Temmuz 2015 9 Yorum 27,525 Görüntülenme



Prof. Muazzez İlmiye Çığ (Sümerolog);

Sümerliler Tanrılar dünyası üzerine pek çok efsaneler geliştirmişler,
-
şiirler
ilahiler,
törenler yaratmışlar
ve bunları ilk defa yazıya geçirmişlerdir.
-
Onların kurdukları dinler,
zamanla tek tanrılı dinlerin temelini oluşturmuştur.
Tek Tanrılı dinler dikkatle incelendiğinde,
diğer tanrıların tamamen yok olmadığını açıkça görebiliriz.-
-
Bu dinlerde
melekler,
şeytanlar,
cinler olarak varlıklarını korumaktadırlar.
-
Tek Tanrılı dinlerin temelini oluşturan Yahudi dininin ortaya çıkmasından en az bin 1,000 yıl önce Sümerliler varlıklarını yitirmişlerdi.

Öyleyse Sümer kültürünün etkisi İsraillilere nasıl ulaşmıştır?
Sümer Devleri güçlü dönemlerinde

Doğuda Hindistan,
batıda Akdeniz'e hatta Kıbrıs'a,
Kuzeyde Orta Asya'nın batısına,
Güneyde Mısır ve Habeşistan'a kadar genişlemişti.

İÖ 2400 yıllarında Sami bir ırktan olan Kral Sargon Sümer Devletini ele geçirerek bir Akad Krallığı kurmuştu.
Sonra yine Sami bir ırk olan Amoritler Babil Krallığını kurdular
ve eski Sümer Ülkesinin tümüne hâkim oldular.
-
Bu devirde Sümer dili ve yazıları çok gelişti.
Tüm Sümer mitolojisi birçok kopya halinde yazıldı.
Diğer kentlerdeki eğitim kurumlarına ve kütüphanelere gönderildi.
Sümer
eğitim tarzı,
dili,
efsaneleri,
edebi yapıtları Babil okullarında öğretilmeye devam edildi.
Sümerce en önemli dinsel lisan haline geldi ve bu durum İsa'nın doğumuna kadar devam etti.
-
Tek tanrılı dinlerin atası olarak kabul edilen Hz. İbrahim, Tevrata göre, Mezopotamyada Ur kentinden Filistine göçmüştür. Yani o bilgiyi taşımaktadır.
-
Sonra Babil Kıralı Nabukadnezzar İS 604-562 de Filistini ele geçirmiş ve tüm Yahudi bilginleri Babile sürgün etmiştir.
Bu bilginler Babil kütüphanesini inceleme olanağını bulmuşlardır.
Nitekim Tevrat, Babil sürgününden sonra yazılmıştır.
Sözlü kaynaklara dayanan Tevrat, İ.Ö. 5. yy (Pentauch) ve İ.Ö. 8. yy. da kaleme alınmıştır.
-

c0139575_1327311AY KÜLTÜ

Sümer dininde ay kültünün önemli bir yeri vardır.
Ayın göründüğü gün,
15 günlük olduğu ve görünmediği günlerde törenler yapılır.
Hatta bazı yiyecekler yenilmezdi.
İslamiyet'te de oruç ve bayramlar Ayın görünüşüne göre düzenlenmiştir.

ŞERİAT-HUKUK

Sümer Kanunu Babil kıralı Hamurabi'nin yaptığı kanuna temel olmuş,
ondan
Musa'nın Yahudi kanunu,
ondan da İslam kanunu etkilenmiştir.
-
Hamurabi'nin İ.Ö. 1750 de Güneş Tanrısından kanunu alışının hikâyesi
Musa'nın Tanrıdan kanunu alışına örnek olmuştur.
Sümer Babil hukuksal geleneklerinden çıkan sözler İbrani kanunu Talmudda aynen bulunuyor.

* Ortodoks Yahudilerin boşanma terimi halen Sümerce bir kelimedir.
-
* Sinagogda Tevrat okunurken dinleyenler
şallarının
saçaklarını dokundurarak onu izlerler.
Bu gelenek Sümer'de hukuksal bir belgenin onaylandığını göstermek için tabletlere elbise kenarıyla basılmasını hatırlatır.
-
* Musa'nın kanununda bulunan
ana babaya saygı,
kimseyi, öldürmeyeceksin,
zina yapmayacaksın,
çalmayacaksın,
yalan tanıklık etmeyeceksin,
komşunun karısına ve malına göz dikmeyeceksin gibi kurallar Sümer Kanununda da aynıdır.
-
Cariye hakları da tamamen aynıdır.
Yalnız Sümer kanunu daha insancıldır.
Göze göz dişe diş cezalar yoktur.
(islamdaki gibi)
-
* Sümer'de bekâret konusu önemlidir.
-
Yazılı tabletlerden birinde bir kölenin zorla bekâretini bozan,
ona 5 şekel ( İsrailde para birimi halen şekel) tahminen 40 gr. gümüş vermek zorunda.
Bir başka tablette bir kadın bakire olarak evlendiği kocasından tazminat alıyor ancak dul olarak evlendiyse bu tazminatın yarısını alıyor.
-
* Eski Sümerlerde taşlama cezası var.
-
İÖ 2200 lerde kral Lagaşın reformlarıyla kaldırılıyor.
Tevratta taşlama cezası var, Kuranda yok.
-
Sümer'de sosyal adaleti koruyan Tanrıça yılda bir kere insanları yargılar.
Bu inanış,
İslam'a Şaban ayının 15'inde Berat Kandili olarak girmiştir.

ESMAYÜL HÜSNA

Sümer Tanrılarının esas adlarından başka,
niteliklerine göre diğer adları da vardı.
-
Babil'iler bu adlardan 50'sini yeni yarattıkları Tanrı Marduk'a vererek tek Tanrı düşüncesine doğru bir adım atmışlardı.
-
Yani birçok vasfı taşıyan bir tek Tanrı.
İslam dininde Allaha verilen 99 ad (Esmayül Hüsna) aynı geleneğin bir devamı gibi görünmektedir.

AHİRET

Sümerlilere göre ölenler "kur" adı verilen karanlık, dönüşü olmayan bir yeraltı dünyasına giderler.
Tevratta bu yol Şeol,
Yunan da Hades,
İncilde cehennem,
İslamda Ahiret olarak devam etmektedir.

DİRİLİŞ

Sümerlilere göre yeniden diriliş yoktur.
Ancak çok özel durumlarda gölgeler yeryüzüne çıkabiliyor.
Gılgamışın çağrısı üzerine arkadaşı Enkidu'nun gölgesi yeryüzüne çıkıyor.
-
Tevrat'da da Samuel I.28 de Kıral Saul'un isteği üzerine Samuel'in gölgesi yer altından çıkıyor.

Yahudi dinine Babil tutsaklığı döneminden sonra Perslerin etkisiyle, Zerdüşt dininde bulunan ölülerin tekrar dirilebileceği,
cennet-cehennem ve Sırat köprüsü girmiştir.
-
Kuranda esasında Sırat köprüsü anlayışı yoktur.

ÜSTÜN KAVİM

Sümerliler kendilerinin Tanrılar tarafından seçilmiş üstün bir halk olduğunu yazmışlar.
Tevrat da Yahve,
Kuranda Allah,
İsrailoğullarını üstün bir kavim yapar. ( Tevrat 14:6/ Kuran Casiye ve Bakara Sureleri)

LEVH-İ MAHFUZ

Sümerler dünyadaki tüm olayların ve Tanrıların isteklerinin gökte yıldızlarla yazılı olduğuna inanırlardı.
Kuran'da aynı inanış Levh-i Mahfuz anlayışında devam eder.

SAYILAR

Sümer'de 7 sayısı çok önemlidir.
7 gün geçmek,
7 dağ aşmak,
7 ışık,
7 ağaç,
7 kapı gibi..
Aynı şekilde Tevrat ve Kuran'da da 7 sayısı önemlidir.
İslam'a göre cennetin 7 kapısı vardır.
Sümer Yeraltı dünyasının da 7 kapısı bulunur.

İLAHİLER

Yahudi dinsel törenleri Babil'den alınmıştır.
Şarkılar ve ilahiler Mezopotamya'da yeni yıl bayramlarında söylenen şarkılara benzemektedir.

ccKURBAN

Sümerliler Tanrılarından bir istekte bulunmak ya da bir beladan kurtulmak için ya da adak
karşılığında kurban keserlerdi.
Bu kurbanlar sakatsız ve hastalıksız olmak zorunda idi.
Kurbanlar için rahipler dua okurlardı.
Kurbanın sağ kalçası ve iç organları Tanrıya takdim edilir, gerisi etraftakilere dağıtılırdı.
-
İslamda kurbanlar aynı koşullarda kesilmektedir.
Dua okunur,
sakatsız hayvan kesilir,
sağ kalçası ve iç organları Tanrı yerine kurban sahibine bırakılır,
gerisi dağıtılır..

ŞABBATH

Sümerlilerde okul tabletlerine göre 6 gün çalışma,
7.inci gün dinlenme var.
Bu Yahudilere Şabat olarak geçmiş.
-
Bu günün Cumartesi olması da Babillilerden geçmiş.
Babil'iler her ayın 7. gününde (Şapatu) bir kutlama yaparlardı.
-
Bu nefis terbiyesini simgeleyen Satürn gezegenine adanmış bir gündü.
(Saturday Satürn gezegeninden gelen bir gün adı,
yani Cumartesi) Kuran'da bu gün Cumadır.

KİŞİSEL TANRI

Sümer yazarlarına göre her insanın ve ailenin bir koruyucu Tanrısı ya da Tanrısal baba yerine geçen iyi bir meleği vardı.
Tevratta "İbrahim'in Nahorun Allahı,
babaların Allahı hükmetsin" şeklinde bir cümle var.
Kuran da Kaf suresinde üzerinde bir koruyucusu ve denetleyicisi olmayan hiçbir kul olmadığı belirtilir.

KADIN:

Sümerliler kadınları bir tarlaya benzetirler.
Aynı deyim hem Tevrat hem de Kuranda vardır.

RAHİBELER TANRININ GELİNİ

Sümerlilerde rahibeler tapınaklara Tanrının gelini olarak çeyizleriyle giderlerdi.
Bu töre Hiristiyanlıkta devam etmektedir.
Törenlerde Meryem'in heykelinin taşınması,
Sümer törenlerinde Tanrı heykellerin taşınmasını anımsatıyor.

BAŞ ÖRTÜSÜ

Sümer tapınaklarındaki rahibeler genel kadın görevi yaparlardı.
Bunlar Tanrı namına sex yaptıklarından kutsal sayılırlardı
ve diğer kadınlardan ayrılmaları için başları örtülü gezerlerdi.
-
- İÖ 1500 lerde bir Asur kıralı tüm evli ve dul kadınları başlarını örtmeye mecbur etti.
Bu bir ayrıcalıktı.
Kızlar,
cariyeler
ve sokak fahişelerinin ise örtünmesi yasaktı.
-
* Bu gelenek Yahudilere geçer,
dindar Yahudi kadınları evlenince saçlarını tıraş ettirip örtüye girerler.
Hristiyan rahibeler de aynı şekilde başlarını örterler.
İlginç olan Tevrat'ın son yazıldığı zamana kadar Yahudiler arasında Tanrı namına fuhuş yapan kadın ve erkekler olması.
Yahudi fahişeleri yüzlerine peçe takıyorlar.
-
* İslam'da kadın vücudu ziynet olarak tanımlanıyor.
İslamiyet'ten önce Arap kadınları yarı bellerine kadar çıplak gezerlermiş.
Hatta İslamiyetten sonra
cariyeler,
köleler
giyinmezlermiş.
Sadece evli kadınlar giyinirlermiş.
İlk dönemde sadece Muhammedin eşleri giyinirlermiş.
Kuran iffetli kadınlara giyinmeyi tavsiye ediyor.
Ceza filan yok.
-
* Kadınlar Muhammedin dinini ilk seçenler arasındaydılar.
Kuran kız çocuklarının öldürülmesini kesinlikle yasakladı.
Kadınlara miras ve boşanma konularında yeni haklar verildi.
Çoğu batılı kadın 19 yy a kadar böyle bir hakka sahip olmadı.
-
Ne yazık ki,
Hristiyanlıkta olduğu gibi din,
daha sonra metinleri kadınlar hakkında olumsuz yorumladı.
Kuran bütün kadınlara peçe zorunluluğu getirmez.
Yalnızca toplumsal konumlarının işareti olarak Muhammedin eşleri için bunu getirir.
(Bu paragraf başka bir kaynaktan)

TANRININ OĞLU

Bazı Sümerli rahibeler evlenseler bile çocukları olmamalı idi.
Kazara böyle doğan çocuklar öldürülürdü.
Çünkü bu kadınlar Allah' ın karısıydılar.
Doğan çocuklar da Tanrıların çocuğu sayılırlardı.
Sümerliler bir ölümlüden Tanrının çocuğu olmasını istemiyorlardı.
-
Ve Kurandaki bir ayet,
İsa'nın neden Tanrının oğlu olarak kabul edildiğine bir açıklık getirir: Ali İmran Suresinde İmran'ın karısı, "karnımdakini sana adadım…
Adağımı kabul buyur,
adını Meryem koydum..
Rabbi onu hüsnü kabul gösterdi…
Zekeriya onun yanına mabede her gelişinde ona rızk bırakır…" diye yazar.

Bu ayetten anlaşıldığına göre o zaman mabetler vardı.
Tevrat ve İncil'de bu açıktır.
-
Meryem mabede adanmış ve orada yetişmiş bir kızdı.
Bazı kitaplara göre nişanlısı Yusuf'tan hamile kalmıştı.
Oğlunu gidip ücra bir köşede doğurması Tanrının çocuğu olduğu için öldürüleceği korkusundan.
İsa büyürken Tanrının oğlu olduğu kendisine aşılanmış olduğundan "Ben Tanrının oğluyum" diyerek ortaya çıktı.
Ölümünün nedeni bu olabilir.

GÜNAH ÇIKARMA

Hristiyanlıkta olduğu gibi Sümer'de de günah çıkartan Rahipler vardı.
. Kırmızı elbise giyerlerdi.

KÂBE/PANTEON/AL-LAH/HAC

Arapların birçoğu gibi,
Muhammed de Antik Arap Panteon'unda,
adı sadece Tanrı anlamına gelen Al-Lah adlı ilahın Yahudi ve Hristiyanların Tanrısıyla aynı olduğuna inanmıştı.
Gerçekten de Araplar, Al-Lah'ın anımsanmayan bir zamandan beri putu orda olmakla birlikte,
kendilerine hiçbir peygamber veya vahiy göndermemiş olduğuna üzülmekteydiler.
-
Bütün Mekkeliler Arabistan'ın en önemli panteonu olan Kâbe ile övünüyorlar her yıl hacca geliyorlardı. MS 7. yy da. Kâbe etrafında tüm savaşlar yasaktı ve orada daima ateşkes vardı.

YARATILIŞ

Sümer efsanesine göre,
evrende ilk olarak Tanrıça Nammu adında uçsuz bucaksız bir su vardı.
Tanrıça o sudan önce bir dağ çıkardı.
Oğlu hava tanrısı Enlil onu ikiye ayırdı.
Üstü gök, altı yer oldu. …
-
* Tevrat Tekvin 1-2-9: Suların yüzü üzerinde Allah'ın ruhu hareket ediyordu.
Allah suların ortasında kubbe olsun,
sular ayrılsın dedi. A
llah kubbeyi yaptı. Altta olan suyu üstte olan sudan ayırdı ve Allah kubbeye gök- alttaki kuru toprağa yer dedi.
-
* Kuran Enbiya Suresi Ayet 30:ı, bütün canlıları sudan meydana getirdiğimizi bilmezler mi?" Gökler ve yer yapışık iken onları ayırdığımızı..

ÂDEM İLE HAVVA/ İLK İNSANLAR

Sümerde bilgelik Tanrısı Nammu yumuşak kilden şekiller yaparak ölümlülerin, tanrı suretindeki modelini yaratır.
Tevratta ve Kuranda bu olay çok benzer.
-
* Talmuda göre yaratılışın 6. gününde Âdem ile birlikte yaratılan kadının adı Lilith dir.
Lilith kendini Âdem'le eşit gören,
söz dinlemeyen,
yakaladığı erkeği bırakmayan bir dişidir.
-
Bu isim, Sümer Aşk Tanrıçası İnanna'nın ağacına yuva yapıp onu kestirmeyen cinin adıdır.

* Tevratta Allah daha sonra Âdemi topraktan, karısını onun kaburgasından yaratıyor.
-
* Kuranda Rahman suresi: Allah insanı pişmiş çamura benzeyen balçıktan yarattı..

CENNETTEN KOVULMA

Sümer'de Dilmun adında Tanrıların yaşadığı bir ülke var
. Hastalık ve ölüm yok bu ülkede.
Bu cennet bahçesinde Yer tanrıçası 8 bitki yetiştiriyor.
Bilgelik Tanrısı Enki hepsini tadıyor.
-
Yer Tanrıçası kızıyor.
Enki ise çok ağır bir hastalığa yakalanıyor.
Bunun üzerine Yer tanrısı 8 bitkinin her biri için bir Tanrı yaratıyor.
Hasta olan organlardan birisi kaburga.
Enkiyi iyi eden Tanrıçanın adı "kaburganın hanımı anlamına gelen Ninthi" Nin hanım, ti kaburga demektir.
Ti' nin bir anlamı da hayattır.. Yani Ninthi Hayatın hanımı olarak da tercüme edilebilir..

* Aynı hikâyenin benzeri Tevratta var.
Cennet bahçesi Aden ortasına iyilik ve kötülüğü bilmesini sağlayan hayat ağacını diker Tanrı.
Bunun meyvesini yemeyi yasaklar vs. Rab Âdemin kaburga kemiklerinin birinden kadını yapar. Ve adını Nisa koyar.

* Kuranda bu konu daha hafif geçer ama öz aynı kalır.
Görüldüğü gibi, Sümer ve Tevrat yaratılış efsaneleri oldukça paraleldir.
Bir cennet bahçesi, bilgelik ağacı,
yasak meyve ve lanetlenme!
Hayatın hanımı (Ninthi) İbranice tam karşılığı olarak Havva olmuştur.

* Âdemle Havanın çocukları olan Habil ve Kain Hikayesi de Sümerde çok benzer şekilde var.

KAN DENİZİ

Sümerde birine kızan bir Tanrı ülkeye çeşitli felaketler gönderir.
Ve bütün kuyuları kanla doldurur.
Çıkış efsanesinde Firavuna gönderilen felaketler ve Nil'in kana dönüşmesi gibi..

TUFAN

Tufan hikâyesinin aynısı,
Asur Kıralı Asurbanipal kütüphanesindeki bir tablette var.
Gılgamış Destanının son kısmını oluşturuyor.
Aynı şekilde,
Tanrı'nın cezası.
7 Günde gemi yapılıyor,
Tüm hayvanlardan ve biitkilerden 1 çift dolduruluyor. Geminin kapısı kapanır kapanmaz yerden sular fışkırıyor.

MERYEM-İSA

Sümer aşk Tanrısı İnana,
Akadlarda İştar,
İsrailde Astarta,
Yunanda Afrodit,
Romada Venüs ad ile saygı görmüş ve varlığını sürdürmüştür.
-
Bugün de İsa'nın annesi Meryem'e,
İnanna'ya ait nitelikler yakıştırılıyor.
O da İnanna gibi göklerin hâkimesi,
sosyal adaletin savunucusu, fakirlerin ezilenlerin koruyucusu sayılıyor.
-
Bazı çevrelerde Tanrıça seviyesine getirildiğinden oğlundan çok ona tapınıldığından,
annelerin,
savaşanların, üzüntü çeken ailelerin yardım için ona dua ettiklerinden söz ediliyor.

DUMUZZİ EFSANESİ

Dumuzzi Çoban Tanrısıdır.
Büyük zorluklarla aşk tanrıçası İnanna ile evlenir.
Sonra Tanrıça yer altı dünyasına gönderilir..
Sonra onun yerine Dumuzzi girer yeraltına.
Bunlar uzun hikâyeler ve Sümer Mitolojisi.
Ancak her yıl baharda dışarı çıkıp birleşirler.
Bu birleşmeyi zamanın kıralı ile baş rahibesi birleşerek kutlarlar. Büyük törenler yapılır. Ve yeni bir yıl başlar. Bunlar kutsal evlenme ve bereket törenleridir.

* Safevilerde Alinin yeniden dünyaya geleceği inancı da aynı efsaneden etkilenmiş olabilir. Dumuzi takvimimizde Temmuz adı olarak sürüyor. Musevilerde de Tammuz şekline. Temmuzun 17 sinde İsrail kadınları mabet kapısına giderek ağlarlar. Adeta Dumuzi'nin yeraltına götürülüşünün yasını utarlar.

* Ülkemizde de Mayıs başında kutlanan Hıdrellez şenlikleri, bazı köylerde mezarlıklarda yapılıyor. Bunlarda Sümer'deki kutsal evlenme törenlerin bir devamı gibi görünüyor. Şenlik Hızır ile İlyas Peygamberin bir araya gelmesi nedeniyle yapılıyor. Ayrıca Hıdrellez gecelerinde iki yıldızın birleştiğine, bu nedenle dileklerin gerçek olacağına inanılır.

* İsa'nın durumu da Dumuziye benziyor.
Dumuzinin dövülerek,
eziyet edilerek yer altına götürülüşü tekrar yeryüzüne çıkışı, İsa'ya yapılanlar ve her yıl onun yeryüzüne çıktığı düşüncesi, Dumuzinin serüvenini andırır.
-
--------Tolonbey:Evvettt,bütün dinlerin kökeni SÜMERLERDİR.

Kaynak: nina.bencoya.com

Resim Düzenleme: Çiğdem Sarıgül
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 12-12-2020, 13:29
ilahimasal ilahimasal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Oct 2017
Mesajlar: 3.462
Standart

Tolonbey

Yanlış anlamışsın

Din diye ortaya çıkan inançların hiç birinin iddiaları gerçek değil. Tanrı fikride zaten hayal mahsulü.

İslamiyet haricinde olan tüm inançlar kendince fikirler üretebilmiştir. Öğretileride , belli bir devlet otoritesinin eline geçene kadar din ve inanç olarak kabul edilip saygı duyulabilir.

Ancak İslamiyet için bu durum yoktur.
İslamiyet , kin intikam , nefret ile ortaya çıkmış , sonucunda ganimet elde etmek için ilk elden düzenlenmiş bir yapılanmadır.
Bir tek öğretisi yoktur.
Bir tek fikri yoktur
Bir tek gelişmişliği yoktur.

Zarar vermekten başka bir özelliği yoktur. Niteliksizdir.

Ortaya çıktığı andan itibaren etrafına toplasanların tek amacı , bu zararlı güç ile birlikte olup , bir başkasının malına canına namusuna saldırıp , bunuda sanki bir marifet gibi 1400 senedir kendi yazılı tarihlerini oluşturup anlatmaları da , kendilerinin bir din değil , öldürmek yok etmek , intikam almak için oluşturulmuş bir yapılanma olduğunun kanıtıdır.
Saldırmadıkları bir kültür , medeniyet, halk neredeyse kalmamıştır.
O kadar vahşilerki kendi aralarında dahi nefret ve kin ile intikam almaktan geri durmayıp birbirlerinin boğazını kesmişler.
Bu gün bile aynı yolu takip ediyorlar. Daha güçlü olanlara güçleri yetmeyince birbirlerini linç ediyorlar.

Bunlara bu sebepten din denmez.

Bunların işi sanayi devrinde bitmiştir. Öyle 40 tane harami toplayıp bir medeniyete artık saldıramazlar.
Sadece çukurların içinde güdüledikleri katilleri. Tek tek sağa sola salarak katliamlar yapabiliyorlar.

Diğer dinlerin yanına bunları koyup değerlendirmek çok büyük bir yanlıştır.
Yere bir sopa sokup ona tapınan bir bireyin inancı dahi din olabilir ama bunların inancı din olamaz.
İnsan öldürmeye güdülenmis bir yapıya din değil katil denir.

Onların bu yy daki ezik söylemleride işlerinin bittiğinin tarihde bir din değil katil olarak anılacaklarının delilidir.

O kadar eziklerki , kendi içlerindeki kavgayı , kâfir gavur dediklerine şikayet edip onlara bel bağlayacak derecede bitmişler.
Mekke ve Medine'de dertlerine çare aramak yerine , batı medeniyetine koşuyorlar.
Halbuki allahları Mekke'de ortaya çıkmıştı , Avrupa'da , abd de yada Kanada da değil.
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 13-12-2020, 19:14
tolonbey tolonbey isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Oct 2008
Mesajlar: 369
Standart

İşte böyleee,
İlahi masal,bir yöndeen haklısında,onları doğruya yönleendirenler din adamları degil o ülkelerin politikacılarıdır.
Bızım politikacılar halaaaa dinden nemalanıyorlar.
Nasıl olduysa bir ATATÜRK çıkarabildikde işleri düzeltti.Gdiş atatürkten önceye gidiştir.
Bu millet zehirlenmiştir.
Milletin kafa yapısını çevirmek nerdeyse mümkün degildir.
Aşırı sağcı gazatanın kadın yazarı bakın ne diyor.
Evliyim ikide çocuğum var.
Erdoğan bana gel CARİYEM oldese,adamımı,ikide çocuğumu bir kenara iter gider Erdoğanın CARİYESİ olurum.
Kadındaki CÜRETE bak,anlayışa bak.
Bunlardan bu millete ZARARDAN başka birşey gelmez.
FELLAHIN ALLAHI beynimizi DUMURA UĞRATMIŞIR
Dedeniz.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 04:48 .