Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Bilim > Fizik

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 17-04-2024, 21:59
Yıldıztozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yıldıztozu Yıldıztozu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2014
Mesajlar: 4.242
Standart Nesneleri birbirinden uzaklaştıran güç ne olabilir?

Nesneleri birbirine yaklaştıran güç anlaşılmış gibi görünüyor. Buna önce kütleçekimi denildi, sonra uzay bükülmesinin sonucu denildi.

Nesneleri birbirinden uzaklaştıran güç anlaşılamadığı için ona karanlık güç veya karanlık enerji denildi. Galaksiler birbirinden uzaklaştığına göre çekim kuvvetine baskın gelen daha güçlü bir kuvvet var demektir.

Bu gücün ne olduğuna dair bir kanıt bulunmuş değil, ancak tahminlerde bulunabiliriz.
Bu gücü bulmadan maddeyi anladık diyemeyiz. Çünkü madde büyük ölçeklerde o güçle hareket ediyor. Belki de maddenin en temel özelliği o güç.

Benim tahminim evrenler olabilir. Evrenler arası etkileşimler bu itiş gücünü yaratıyor olabilir.
Görseldeki gibi evrenler arası bağlantılar vardır. Bazı evrenlerin enerjisi diğerine aktarılıyor olabilir. Fakat bu açıklama entropi ve zaman ilişkisini de etkiler. Genişleyen evrende entropi ve düzensizlik artar, bu da zamanın tek yönlü akmasını sağlar. Eğer farklı evrenlerde enerji daralması/aktarması varsa entropilerinin azalmasını açıklamamız gerekir.

[IMG][/IMG]

Madde insan tarafından anlaşılamadı ve muhtemelen hiçbir zaman anlaşılamayacaktır.
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 18-04-2024, 14:30
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.698

Onur Üyeliği 

Standart

Benim görüşüm;

Maddedir. Bu; fotonlar ya da eğer fotonların kütlesi-alt parçacığı söz konusu ise o parçalardır.
Fotonlar ne ışık(bu bir etki-tepkiye verdiğimiz isimdir) ne de parçasıdırlar.

Boşluk dediğimiz aslında bu parçacıklarla doludur. Herhangi bir noktada etki edebilir bir etkileşimin tetiğinde, dalga oluşu, daha doğrusu yayılım-iletiye yol açarlar, bunlar radyo,ışık, ısı dalgaları olarak algılanır.

Bir alıcı bu dalga etkisini aldığında, dalga boyu yolu bu parçacıklara etki edebildiği için, ilgili parçacıklar da -fotonlar- dalga ile tetiklidir, dolayısıyla etkilenen parçacıklar, alıcı yüzeyine de dokunur, çarpar, foton olarak.

bunu bir dalganın, sahil kumunu sürüklemesi gibi de düşünebiliriz.

Uzayı da sahil kumu gibi düşünebiliriz, ancak ne tam doludur ne de tam boş, aynen kum öbeğinin hava ile dolu olması gibi, boşluk ve parçalarla doludur. Uzay da maddedir, madde ile doludur.

.................................................. ................
.................................................. ................
.....................A.........................B.. ..............
.................................................. ................
.................................................. ................

Aradaki noktaları saf madde, parçacığı olarak düşünelim. A tarafında öyle bir etki oluşmalı ki, bu etki, bu parçacıkları(foton, madde parçaları) tetikleyebiliyor olsun -ki her form yapının, hatta atomun bile boş dediğimiz hacmi, bu parçalarla doludur, yani bir hamuru sıkarsak, içinde sadece atomik yapılar değil, madde parçacıklarını da harekete geçiririz, bu basınç ne kadar yüksek olursa, bu parçaların hareketliliği de o düzeyde artar, öyle ki ısı faktörü oluşturacak derecede bir tetikleme oluştuğunda ise maddenin ısındığını görürüz. Neyse, A tarafında öyle bir etki oluştu ki, bu etki, dalga olarak B'ye ulaşsın-bu alınan etki verilen tepki sonucu yaptığımız değrlendirmeye ışık, ısı, radyo frekansı vb. diyoruz. Daha üst düzey etkileşimler de ise, yani form yapı düzeyinde etkilerin oluşturduğu etkileşim, aktarımına ise ses diyoruz. Tüm bu etkilerin, etki bazlı oluşturduğu tetiklenmeye dayalı frekansları olur, ne kadar, nasıl bir etki-tepki o biçimde ifade eder, algılarız.

Peki A tarafında öyle bir etki oluşuyor ki, bu etki, A ile B arasında vakum görevi görüyor olsun, Yani A öyle bir etki vermekte ki, çevresinde bulunan parçacıklarda oluşturduğu etki, A ile B arasında paracıkların yer değişimine veya sıkışmasına veya da A çevresine doğru alan oluşturmasına dolayısıyla da bunun arada bir vakum oluşturmasına yol açıyor olsun, bu halde A ve B'nin etki şiddetine bağlı olarak verili durumda konumlanışı üzerine de belirleyici olacaktır.

Her ne kadar tam karşılamasa da, metaforu, suda belirli bir derinlikte yüzen bir parçacığın yakınına, daha büyük ve yoğun bir parça bırakırsak, küçük parçanın, büyük parçaya yakınlaştığını görürürüz, bu etki ani bir dalışla oluşmuşsa, aksine ittiğini-uzaklaştırdığını görebiliriz. Bir balina ağzını açtığında çevrede bulunan tüm parçaların, balinaya doğru hareketlendiğinii kapattığında ise ittiğini görürüz...

peki manyetik kuvvet? Bu öyle bir etki olmalı ki, parçalarda oluşturduğu dalgalanma, diğer parçalar üzerinden etki, böylece ortamda vakum alanı, basınç, bir nevi akışkanlık değişimleri oluşturuyor olsun, bu halde bu da yukarıda ifade ettiğim şekil ve açıklamlarla benzerdir. Kısaca maddi form yapılar, madde içerisinde(parçacık, foton deryası), kısaca "madde uzayı", madde deryasında yüzüyor gibidir. Uzay'ın da, aslında madden, bu bakımdan da bir nitelik olduğu ortadadır.

Peki ya ısı?

Isı ise öyle bir etki, dalga olmalı ki, bu dalga form-yapıların bağ dokusunu ya da yapısını parçalıyor olsun. İşte bu durumda form-yapı çözülümü gerçekleşir. Biz bunu ısı, acı olarak algılarız, ama aslında bu, form-yapıların çözülmesi, dolayısıyla organizma, atomik yapıların dağılmasıyla ilgilidir. Bu durumda, dağılan form yapılardan açığa-geriye, plazma (birbirinden ayrılmış elektron-proton çorbası) kalır. Etki sönümlenmesine bağlı olarak tekrar atomların, elektron yakladığı biçimiyle de yine hal-durum değişecektir, ancak bu durumda ilk ve çoğunlukla oluşan elementler -eğer burası Dünya ise, olası en kolay oluşan yapılar, örneğin karbondioksit vb. olacaktır. Oysa oluşan bu formların parçaları, daha önce bir hücreyi veya başka form-yapıları meydana getiriyordu. Yine aslında ısı dedğimiz de bir dalgalanmanın, form-yapılar üzerinde oluşturduğu etkiye bağlı olarak deforme olması, dağılmasıdır. Bir ortamın ısısı, ancak maddenin etkileşimler-tepkileşimler haline bağlıdır, bu ve doğadaki tüm etkilerden de foton diye ifade ettiğim parçacıklar, bünyevi değişim geçirecek düzeyde etkilenmez, etkilenemez. Bu parçalar form olmadığı ve kütle(sayılı parçalar) içermediği için, ısı da, ışık da tutmazlar. Bu parçalar, ne fiziken, ne de fikren parçalanamaz, sıkıştırıp, sabitlenemez. Bu parçalar üzerinde böyle bir kuvvet, ortam, hapsetme, sıkıştırma, çevresine duvar örebilme olanağı yoktur.

Bir ampulü yaktığımızda, foton parçaları bu ampülden çıkıp, etrafa saçılmıyor, saçılan sadece, sisteme giren, atılan elektronlar(bu da ısıya yol açan faktör). Aslında fotonlar, zaten içinde bulunduğumuz ortamda mevcut madde parçacıklarıdır. Fakat, ampül öyle bir etki oluşturmaktadır ki, bu parçacıklar deryasında dalgalanmaya, bu dalgalanma da parçacıklarda hareketliliğe yol açmaktadır. Eğer çok daha detaylı bir görüşe sahip olursak, esasında ampülün içerisinde bulunan tel, ortam her ne ise, üzerine yüklenen elektronlarla titrediği-tepkilendiği, süreğen yanan bir şey olmaktan ziyade, berlirli aralıklarla(frekans!) titrediği, dolayısıyla bu titreme etksinin saf madde parçacıklarına etki edebildiği oranda, dalga oluşumuna ve bu dalga oluşumun da alıcıları etkileceyek düzeyde olduğu sürece, hem ortamda bulunan parçaları titrettiği(foton), hem de ışık etkisi olarak algılanmasına yol açtığını görebilirdik diye düşünüyorum.

Paralel evrenler gibi kurgusal öngürülerin(paralel ifadesinden dolayı!) gerçekçi olmadığını düşünüyorum, zaten bu aşırı, kurgusal, hayali bir zorlama olurdu. Aslında sayı ile ifade edilmesi, yani nicel-ik olarak ifadesi anlamsız, nitel-ik olarak ifadesi anlamlı olan uzay-evren olarak adlandırılabilir. Bununla birlikte, form-yapıların yoğunlaştığı alanlara adalar denebilir, ya da illa farklı bir açıyla yaklaşılacaksa, evren dediğimiz uzamda yayılmış adalardan başka bir şey olmayabilir ve bunlara paralel evren demek yanılsama, ama komşular denebilir -ki ben yine de bunlara nicelik bakımından yaklaşılarak evren denmesini doğru bulmuyorum, bunlar adalardır, yani kendi başına evren değil, görece etrafı ve uzay-madde formlarının(paracıkların değil, form-yapıların) azlığı-yokluğuyla sınırlayıp, tanımlayan biz oluyoruz. Kısaca evrenin bir parçası, evrendendirler denebilir...

Neyse, görüşümü, gerekçeleriyle en anlaşılabilir ve basit dille ifade ettiğimi düşünüyorum...

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 18-04-2024, 16:37
Yıldıztozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yıldıztozu Yıldıztozu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2014
Mesajlar: 4.242
Standart

Spartacus anladığım kadarıyla yine madde kaynaklı bir dalgalanmanın itki etkisi yaratabileceğini ve bu şekilde galaksileri birbirinden itebileceğini ifade ediyorsun.
Tabi bence de bu karanlık enerji diye adlandırılan şey öyle bir gizemli bir güç değil, yine maddenin özelliğinden ve etkileşiminden kaynaklı ortaya çıkan bir itiş kuvveti.

spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Herhangi bir noktada etki edebilir bir etkileşimin tetiğinde, dalga oluşu, daha doğrusu yayılım-iletiye yol açarlar
Bunu big bang'e benzettim. Belli bir noktada/bölgede bir tetikleme sonucu yayılım-genişleme başlıyor.

spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Paralel evrenler gibi kurgusal öngürülerin(paralel ifadesinden dolayı!) gerçekçi olmadığını düşünüyorum, zaten bu aşırı, kurgusal, hayali bir zorlama olurdu.
Paralel evren ile çoklu evren farklı şeyler.
Paralel evren daha kurgusal. Önümde çay ve kahve gibi iki seçenek varsa bir evrende çay diğer evrende kahve seçiyorum diyor.
Ama çoklu evren sadece çok sayıda evren olduğunu söylüyor. Eğer big bang'i kabul edersek çoklu evrenler bana makul geliyor. Buna senin deyiminle çoklu adalar da diyebiliriz. Sürekli şişmeler meydana geliyor ve genişlemeye başlıyor. Belki sonunda içine çöküyordur sonra tekrar şişmeye başlıyordur.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 18-04-2024, 19:48
Alvin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Alvin Alvin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 May 2023
Bulunduğu yer: Munzur
Mesajlar: 340
Standart

Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Nesneleri birbirine yaklaştıran güç anlaşılmış gibi görünüyor. Buna önce kütleçekimi denildi, sonra uzay bükülmesinin sonucu denildi.

...


Paylasimlar icin tesekkurler. Yazina iliskin benim gorusum su (bu bir check degil, sadece ana hatlari belirtmek icin numaralar koydum)

Yildiztozu, diyorsun ki, 1) "Nesneleri birbirine yaklastiran guc anlasilmis gibi gorunuyor. Buna once kutlecekimi denildi, sonra uzay bukulmesinin sonucu denildi." Evet, dogru. Katiliyorum. Fakat soyle ki, ortada bir kutlecekimi var. bu da genel gorelilik kuramina gore uzay-zamanin egrilmesinden kaynaklaniyor. Yani dogru. 2) "Nesneleri birbirinden uzaklastiran guc anlasilamadigi icin ona karanlik guc veya karanlik enerji denildi." Tamam, bu da dogru. Fakat sirf anlamadiklarindan dolayi soylenmedi. O nokta biraz detaylandirilabilir aslinda ama simdi girmeyelim. "Nesneleri birbirinden uzaklastiran guc" karanlik enerji. Simdilik bilinen yada soylenen bu. 3) "Galaksiler birbirinden uzaklastigina gore cekim kuvvetine baskin gelen daha guclu bir kuvvet var demektir." Galaksilerdeki genisleme, uzayin kendisinin genislemesiyle alakali. Bir de galaksiler aslinda uzayda birbirlerinden uzaklasmiyorlar. Bunun yerine, aralarindaki bosluk genisliyor. Fakat bu genisleme olgusunun tam olarak nasil gerceklestigi yada neden dolayi gerceklestyigi -karanlik enerji olarak adlandirilsa da- dogasi hala tam olarak anlasilamadigi icin, suan kesin bir sey soylemek mumkun gorunmuyor. Yazinin gerisine katiliyorum, fakat son cumlenin son kismi haris, diyorsun ki, "Madde ... muhtemelen hicbir zaman anlasilamayacaktir." Bu dogru olmayabilir cunku gelecek kismen belirsizdir. Kesinlikle anlasilmayacagini soylemek bir inanctir, bilimsel bir soylem degil. Suan anlasilmayabilir fakat atiyorum 500 yil, 1000 yil sonra da anlasilmayacak diye birsey yok.


* Sorgulamani cok begeniyorum. Kendine ozgu bir sekilde algilamaya calismak, okumak, anlamlandirmak cok guzel. Hosuma gidiyor

"Happiness is a state of mind. It's just according to the way you look at things."
— Walt Disney

Konu Alvin tarafından (18-04-2024 Saat 21:05 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 18-04-2024, 20:56
Alvin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Alvin Alvin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 May 2023
Bulunduğu yer: Munzur
Mesajlar: 340
Standart

Spartacus,

Tane tane, yavas yavas gitmekte yarar var. Fakat yazi biraz uzun olmasi ve agir bir konu olmasi sebebiyle yazinin tumunu ele alabilir miyim, bilmiyorum. Yine de bastan baslayalim biz. Bilmiyorum, sen, hangi deneyleri yapiyorsun evinde/ofisinde de bu tanimlari veriyorsun; ifadelerinin bir kismi dogru gorunmuyor.

Spartacus Turkce Sozluk'e gore, 1) "Fotonlar ne isik (bu bir etki-tepkiye verdigimiz isimdir) ne de parcasidirlar." deniliyor. ...-- 10-15 dakika dusundukten sonra---Aslinda, simdilik yazmamaya karar verdim. Bunun icin kusura bakma. Bunun icin zaman bulamayacagimi fark ettim. Lutfen, ilk once su foton tanimini tekrar control eder misin? Cunku sadece bu noktaya deginsek, en az bir sayfa yazi yazmam gerekecek.

Verdigin bilgileri yada tanimlari lutfen bir bilim kurumundan, bilimsel arastirmadan, bilim sozlugunden yada bilim dunyasindan kaynaklandirarak verir misin bir de. Boyle daha saglikli olur.



Cok tesekkurler
Selamlar

"Happiness is a state of mind. It's just according to the way you look at things."
— Walt Disney
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 18-04-2024, 21:00
Yıldıztozu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Yıldıztozu Yıldıztozu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 22 Sep 2014
Mesajlar: 4.242
Standart

Alvin´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
"Madde ... muhtemelen hicbir zaman anlasilamayacaktir." Bu dogru olmayabilir cunku gelecek kismen belirsizdir. Kesinlikle anlasilmayacagini soylemek bir inanctir, bilimsel bir soylem degil.
''Muhtemelen'' dedim. Kesinlik kullanmadım.

Neden anlaşılamayacak çünkü şimdiye kadar yapılan bilimsel ilerlemeler hep oturduğumuz yerden yapılabilen şeylerdi. Dünyada deneyler yaptık, teleskopla gözlemler yaptık. Artık bunun sınırına geldik. Daha fazlası için evrenin uzak noktalarına ulaşmak, hatta varsa evrenler arası yolculuklar yapmak gerekebilir.
Sınıra ulaşmış gibiyiz. Cern'de sınırları zorlayan deneyler tasarlanıyor ama elde edilen sonuçlar sınırlı. Şimdi cern'in daha büyüğünü tasarlıyorlar, yine sınırlı veri elde edilecek muhtemelen. Yani artık daha fazlasına gidilemeyebilir.
Bir ihtimal de bilimsel yöntemlerin değişmesi, mesela uzaylı medeniyetleriyle uzaktan bir şekilde iletişim kurarak onların evren bilgilerini alıp bizimkilerle kıyaslanıp yeni sonuçlara ulaşılmaya çalışılabilir.
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 18-04-2024, 21:17
Alvin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Alvin Alvin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 May 2023
Bulunduğu yer: Munzur
Mesajlar: 340
Standart

Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
''Muhtemelen'' dedim. Kesinlik kullanmadım.

Neden anlaşılamayacak çünkü şimdiye kadar yapılan bilimsel ilerlemeler hep oturduğumuz yerden yapılabilen şeylerdi. Dünyada deneyler yaptık, teleskopla gözlemler yaptık. Artık bunun sınırına geldik. Daha fazlası için evrenin uzak noktalarına ulaşmak, hatta varsa evrenler arası yolculuklar yapmak gerekebilir.
Sınıra ulaşmış gibiyiz. Cern'de sınırları zorlayan deneyler tasarlanıyor ama elde edilen sonuçlar sınırlı. Şimdi cern'in daha büyüğünü tasarlıyorlar, yine sınırlı veri elde edilecek muhtemelen. Yani artık daha fazlasına gidilemeyebilir.
Bir ihtimal de bilimsel yöntemlerin değişmesi, mesela uzaylı medeniyetleriyle uzaktan bir şekilde iletişim kurarak onların evren bilgilerini alıp bizimkilerle kıyaslanıp yeni sonuçlara ulaşılmaya çalışılabilir.

Oncelikle dogru, ozur dilerim. Yanlis anladim.

Bunun disinda, gecmise bakildiginda, bilimsel kesifler ve ilerlemeler goz onunde bulunduruldugunda, bugun anlamlandiramadigimiz pek cok konunun gelecekte anlasilabilir hale gelebilecegini soylemek yanlis olmaz. Ayrica, bilimsel ilerlemeler genellikle daha gelismis teknolojiler ve teoriler kullanarak yapilan arastirmalarla elde edilir. Dolayisiyla, gelecekte imkanlar daha iyi olacaktir ve daha iyi isler basarilabilir. Son olarak, CERN ve benzeri arastirma kuruluslarinin simdilik sinirli veri elde edebilecegi mumkun, fakat gelecek icin "muhtemelen hic bir zaman" bir konuyu aydinlatamayacagini soylemek biraz abartili olur.

"Happiness is a state of mind. It's just according to the way you look at things."
— Walt Disney
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 18-04-2024, 21:58
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.698

Onur Üyeliği 

Standart

Alvin´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Spartacus,

Tane tane, yavas yavas gitmekte yarar var. Fakat yazi biraz uzun olmasi ve agir bir konu olmasi sebebiyle yazinin tumunu ele alabilir miyim, bilmiyorum. Yine de bastan baslayalim biz. Bilmiyorum, sen, hangi deneyleri yapiyorsun evinde/ofisinde de bu tanimlari veriyorsun; ifadelerinin bir kismi dogru gorunmuyor.

Spartacus Turkce Sozluk'e gore, 1) "Fotonlar ne isik (bu bir etki-tepkiye verdigimiz isimdir) ne de parcasidirlar." deniliyor. ...-- 10-15 dakika dusundukten sonra---Aslinda, simdilik yazmamaya karar verdim. Bunun icin kusura bakma. Bunun icin zaman bulamayacagimi fark ettim. Lutfen, ilk once su foton tanimini tekrar control eder misin? Cunku sadece bu noktaya deginsek, en az bir sayfa yazi yazmam gerekecek.

Verdigin bilgileri yada tanimlari lutfen bir bilim kurumundan, bilimsel arastirmadan, bilim sozlugunden yada bilim dunyasindan kaynaklandirarak verir misin bir de. Boyle daha saglikli olur.



Cok tesekkurler
Selamlar
Alvin ne anlatıyorsun kuzum? Bana tanım öğren edasıyla bir şeyler söylemişsin(ilk defa foton kelimesi duydun sanırım, acaba muhatabını da öyle mi sanıyorsun), okumadığını, anlamadığını yorumlama, anlamadığın yeri ise sor. Ki dikkat edersen saf madde parçasının kütlesi yoktur diyorum, eğer foton kütlesiz ise diye ekliyorum ve bu halde o saf madde parçacığı foton olabilir diyorum, anladın mı?
İster başla, ister başlama, yine tutarsız bir dolu kelime oyunu, muğlak lazıflar, temelini bilmediğin kavramları yanlış kurgulamalar dolayısıyla tutarsız yargılar, önyargılar, hem öyle, hem böyle noktasına varacak, sonunda aslında elştirdiğine varacaksan vakit kaybı olur.

Siz şöyle sanıyorsunuz, ampülü yakarım, etrafa fotonlar saçılır, söndürdün ne oldu o fotonlar, nere gitti? Öldü mü? İdrak edebilmen için gerçekten yeterince düşünebiliyor olman lazım, benimkisi iddiadır, başından böyle düşünüyorum demişim ve ne demişim, ampül etrafa sisteme kablo ile sokulan elektronları salıyor, titreşim ise, her mikronun mikronuna kadar bulunan saf madde parçacıklarının dalga etkisi oluşturmasına yol açıyor, aynen su'da oluşan dalgalar gibi...

Elbette foton ışık da, ışık parçacığı da değildir diyorum, ses'in, ses telleri veya titreşen maddelerin ses olmaması, sesin tam da ortamda oluşan basınç farkının alıcı veya muhatapa etkisi ve buna bağlı verilen tepkinin yorumu, eğer alıcıyorumlayamıyorsa da verdiği bir tepkinin olması gibi. Bu kadar yazıştık, hala daha basit bir soyutlama kavramını anlamayadın. Bunu söylemek istemem, ama senin bildiğin, okumuşluğun bildiğim yanında devede kulak değildir, sürekli yok şuna bak vs. gelme, muhatabına ben üstünüm, tepeden bakarım edasınıyla gelme, bu kafayla bir şey alamaz, veremezsin de. Bir konuda milyar kez düşünmüşüm, envai kaynak karıştırmışım, çelişeyim, çelişmeyim, sen 100 gram düşünmekle akıl vereceğini sanıyorsun ya da bu şekilde tici biçimde yaklaştığını hissettiriyorsun. Benimle tartışacaksan diri olacaksın, klişeyi, ezberi, safsata yöntemlerini atacaksın, içine dalacaksın, düşüneceksin, sonuç önceden belli değildir, içine daldığında sonuca doğru gidilecektir. Ya gir o denize, önce tepeden, tırnağa bir ıslan, ya da izlemlik, fotoğrafik, biçime dayalı yorumunu bırak.

Tekrar iddia ediyorum
Uzayda maddeyi çeken, iten,hatta manyetik alan dediğimiz, her ne ise, temelinde yatan uzayın boş olmaması-madden olması!-, madde deryası olması, form-yapıların ise bu derya içeriisnde büyük parçalar halinde bulunması, çeşitli ilişkilerin bu madde deryasında çok çeşitli etki ve dalgalanmalar, vakum, basınç vb. ortamı oluşturduğunu, çekim, itim kuvvetinin de tam da o madde deryasında gerçekleşen dalgalanmalarla ilgili olduğunu söylüyorum. Kısaca uzay boşluk değil, bir deryadır(maddi) dolayısıyla en ufak bir noktada meydana gelecek bir hareketle, tüm çevresinde yaylım bir etki, dalgalanmalar oluşturacaktır diyorum. Bir radyo dalgası ile ışık dalgasını -ki madem fotonların sabit bir hızı var- farklı kılan ne? Elbette o madde deryasında meydana gelen etkileşimin, oluşturduğu etki, böylece etkiye bağlı dalga farkları, dolayısıyla etki-tepki farkı. Bu bir.

İkincisi ışık dediğimizin de, tam da o maddi deryada, yayılan bir dalganın etkisi olduğunu, Güneşten çıkan herhangi bir parçacığın 7 dakika bu yolu kat edip dünyaya ulaşmadığını, ancak dalga boyunda bulunan madde deryasındaki parçacıkları etkilediği için, algı yüzylerinde parçacık etkileri oluşturduklarını söylüyorum. Kısaca 7 dakikada bize ulaşan kopup gelen bir parça değil, madde deryasında gerçekleşen bir dalgadır. 1000 topu yanyana dizin, ilk topa vurduğunuzda, son top ne olur(işte eğer kütlesi yoksa, o halde saf madde olarak düşünebileceğimi dile getirerek foton dediğim o toplardır, son top da fotondur ve etki yüzeylerine temas eder, böylece hem dalga hem de parça etkisi alınmış olur)? 1000 km uzunluğunda bir çubuğu bir zemine yerleştirin, bir ucundan ittiğinizde diğer uçta ne gerçekleşir?

Isı içinde söylediğim yine aynıdır, yine bunun temelinde yatan etki-tepkidir ve dolayısıyla, bu etkileşim eğer atomlardan(bu da form-yapı!), üst formlara değin, form-yapıda dağılmaya yol açıyorsa, bunun sonucu olarak dağılan form yapıdan ayrışan parçacıklar(elektron, proton+nötron) ortamda serbest dolaşıma girdiği için, bu halde bu hal plazma hali olmaktadır. Dolayısıykla ortada dolaşan serbest elektronlar, yine ortalıkda olan başka elementlerin atomlarınca tutulduğunda, ilgili element başka bir elemente dönüşmektedir(doğru mu! evet, bu sebeple ısı, ateş form-yapıları dağıtır, yok eder gibi algılarız, oysa dağıtırken, dönüşüme yol açar). Yine serbest dolaşımda olan protonlar da, iser etrafta serbest dolaşımlı elektronlar isterse etrafındaki atomlar olsun, elektron ç-almaya başladığında, bu yine bir değişime yol açmaktadır, yeni bir element oluşur veya başka bir elemen elektron aldı veya verdi, başka elemente dönüşür, bu da diğer başka çeşitli etkileşim, tepkimelerde olduğu gibi ayrıca değişimi, işi(kapasitesine ise enerji deriz) anlamlı kılar. Bu sayede form-yapısı dağılarak kaybolan form yapılardan açığa ağırlıklı olarak karbonmonoksit oluşumlarının çıkmasına da açıklık getirir. Görünen evren bilinir ki %99 gibi oranlarda plazmadır.

Hakim, statüko Big Bang der, oturur bir çok tanımı buna, kurgulara uyacak şekilde yapar, ben ise hadi oradan derim, ahkam keserek gelme, sürekli BİR REKABET KOMPLEKSİ VE BAĞLI BİR HEYEYANDA GÖRÜYORUM SENİ ve tanımlarda maddi ilişkiler ve zemini esas almayı yeğlerim, doğru olan da budur...

Madde kütlesi olan cart, Curt der, ben hastır oradan, totoloji yapmışsın derim, çünkübu saçma tanım totolojidir.

Ha sen eleştireceksen söylediklerimi alıp değerlendir, yazdıkalrıma göre olmayan, oradan buradan klişeler alıp, üstelik alakasız, karpuz tokuşturur gibi tokuşturma, zira senin heyben karpuz olabilir, ama ben ortaya karpuz koymuyorum, yazdıklarımı eleştir. Ali, veli, 49, 50 tıkıştırma.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 18-04-2024, 22:20
Alvin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Alvin Alvin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 May 2023
Bulunduğu yer: Munzur
Mesajlar: 340
Standart

Spartacus --"Foton ne isiktir ne de isigin parcasidir. Fotonlar bir etki-tepkiye verdigimiz isimdir." dedi ve bilime buyuk katki sagladi.

Arthur Holly Compton-- Sacilma deneyiyle, elektromanyetik radyasyonun parcacik dogasini ortaya koydu ve 1927'de NOBEL FIZIK odulunu aldi.



Ayrica, Albert Einstein, fotoelektrik etki uzerine yaptigi calismalarinda, fotonlarin isigin parcacik dogasini one surmus ve fotoelektrik etkinin aciklanmasinda foton kavramini kullanmistir ve soyle demistir: "Isik, enerji birimi paketlerinden meydana gelir. Bu paketlere foton diyoruz."


https://www.nobelprize.org/prizes/ph...compton/facts/




***


Photon, minute energy packet of electromagnetic radiation. The concept originated (1905) in Albert Einstein's explanation of the photoelectric effect, in which he proposed the existence of discrete energy packets during the transmission of light.


https://www.britannica.com/science/photon

"Happiness is a state of mind. It's just according to the way you look at things."
— Walt Disney
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 18-04-2024, 22:30
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.698

Onur Üyeliği 

Standart

Alvin´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Spartacus --"Foton ne isiktir ne de isigin parcasidir. Fotonlar bir etki-tepkiye verdigimiz isimdir." dedi ve bilime buyuk katki sagladi.

Arthur Holly Compton-- Sacilma deneyiyle, elektromanyetik radyasyonun parcacik dogasini ortaya koydu ve 1927'de NOBEL FIZIK odulunu aldi.

Ayrica, Albert Einstein, fotoelektrik etki uzerine yaptigi calismalarinda, fotonlarin isigin parcacik dogasini one surmus ve fotoelektrik etkinin aciklanmasinda foton kavramini kullanmistir ve soyle demistir: "Isik, enerji birimi paketlerinden meydana gelir. Bu paketlere foton diyoruz."

***


Photon, minute energy packet of electromagnetic radiation. The concept originated (1905) in Albert Einstein's explanation of the photoelectric effect, in which he proposed the existence of discrete energy packets during the transmission of light.


https://www.britannica.com/science/photon
Ben neredeyim, sen neredesin. Gerçi zorda olsa, öğreniyorsun, artık kütle, enerji=kerameti kendinden, madden ayrı bağımsız, ne idüğü belirsiz bir ruh havalarında değilsin, ha öyleysen yine söleyim, enerji iş kapasine denir, etkileyen, etkilenen bir parçacığın, oluşturduğu tepki=işi, bu halde bu durumda enerji paketi(iş kapasitesini) anlamlı kılar.
100000000 kez de deney yapsan o sonuca varırsın, farklı bir sonuca varacağını söyledim mi? daha okuduğunu anlayamıyorsun, bir şeyin NASIL DAVRANDIĞI BAŞKA, DOĞASINI nalmaya çalışmak BAŞKADIR, insanlar nasıl bu kadar rahat cahil cesaretiyle ahkam kesiyorlar anlamak zor. Daha hiç bir cümlenin minvalini bile anlayamıyorsun.
1000 topu yanyana dizin, ilk topa vurduğunuzda, son top ne olur(işte eğer kütlesi yoksa, o halde saf madde olarak düşünebileceğimi dile getirerek foton dediğim o toplardır, son top da fotondur ve etki yüzeylerine temas eder, böylece hem dalga hem de parça etkisi alınmış olur)? 1000 km uzunluğunda bir çubuğu bir zemine yerleştirin, bir ucundan ittiğinizde diğer uçta ne gerçekleşir?
O kadar bilinçsiz, kalın kafalı bir ezberci toysun ki, her cümlemi açıklamak zorunda kalıyorum, ilkokul çocuğunun bile anlayacağı düzeyde metaforları, hiç olmazsa mahiyetini anlayamıyorsun, o idealist, cahil, kendini kral sandığın ve önyargıların en önemli engelin.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 00:45 .