Deist_tr´isimli üyeden Alıntı
Sevgili MRBEKTAS99,
Herhangi birini seçme mecburiyetiniz yok. Bir seçim yapmaya mecbur olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Öyle ise neden?
Kimsenin Tanrı hakkında bir şey bilmediğini biliyoruz. Ortada Tanrı hakkında somut olan, doğrulanmış hiç bir kanıt, veri yok. Kim ne söylüyorsa varsayımdır, çıkarımdır, uydurmadır. Bunların kendi içinde tutarlı olmaları uydurma oldukları gerçeğini değiştirmez.
Tanrılı dinler, ortaya büyük iddialar atarlar, onlara göre Tanrı peygamberler aracılığıyla insanlara ilahi emirler iletirler, bu emirlere de koşulsuz uymalarını isterler. Bazılarının kutsal metinleri vardır ve bu metinler Tanrı tarafından yazılmıştır. Elbette en genci 1,5 milenyum olan bu tür dinlerin hiç bir kanıtı yoktur, metinler ise, "Tanrı veya Tanrının bir meleği benimle temas kurdu" söyleminden başka bir dayanağı olmayan ve peygamber olduğunu iddia eden kişilerin sözleridir. İnsanlardan beklenen, Tanrıyı sabah akşam övmeleri, ona ibadet etmeleri, ona kurbanlar adamaları, ondan şefaat dilemeleridir.
Tanrısız dinlerde de durum pek farklı değildir. Tanrının yerini kutsiyet atfedilen bilge kişiler almıştır, kutsal metinler de bu kişilerin sözleridir. Felsefi açıdan diğer dinlere göre daha derin öğretiler içerseler de insanları belli kalıplara sokma, ibadet ettirme eğilimi bu dinlerde de bulunur.
Dinlerde kendini yenileme, güncelleme mekanizması yoktur ve küfür olarak kabul edilir.
Deizm, temelde Tanrının var olduğunu, ancak insanlarla temas kurmadığını, bu sebeple dinlerin gerçek olamayacağını savunan bir görüş olmakla birlikte, insanlara dayattığı belirli kuralları, kalıpları yoktur. Kişiler özgür düşünceleri ile -kendi algı düzeyleri kadar- Tanrıyı hayal eder, kendi kurgularını oluştururlar. Algı düzeyi, bilgi, bilinç ne kadar düşükse, dindarlığa yaklaşma o kadar fazla olur. Öyle ki, bazı Deistler "kendi dinini, kendi Tanrısını yaratıp ona tapıyormuş" gibi algılanır.
Agnostisizm, temelde Tanrının olup olmadığının bilinemeyeceğini savunan bir görüştür. Bunda eleştirilecek bir yan yoktur. Çünkü eldeki verilerle Tanrının varlığı veya yokluğu kesin bir şekilde deklare edilemez.
Ateizm, eldeki verilerle Tanrı kavramının insan uydurması olduğu sonucuna varıp, uydurulmuş bir kavramın insan hayatında yeri olmaması gerektiğini savunan görüştür.
Skepticism, yani şüphecilik, -bilindiği iddia edilen her bilgiden- şüphe edilmesi gerektiğini, insan aklının gerçek bilgiye hiçbir zaman ulaşamayacağını savunan görüştür.
Deizm, Agnostisizm, Ateizm gibi görüşler belirli kalıplara, kurallara, dogmalara bağlılığı reddederler. Bu görüşlere göre, insanın elindeki tek gerçek bilgi kaynağı bilimdir, bilimle elde edilen -doğruluğu kanıtlanmış verilerle- bildikçe yargılarını gözden geçireceklerdir.
--/--
İnsan bir dine, görüşe tabi olmak zorunda değildir. Ancak, bir insan fikirlerini -doğruluğu kanıtlanmış verilerle destekleyerek- oluşturmak zorundadır. Bu anlamda "ortaya karışık" biraz Ateist, biraz Skeptic, biraz Agnostik, biraz Deist olmanın, bazılarını eleyerek, harmanlayarak kendi özgün görüşümüzü oluşturmanın kimseye bir zararı olmaz.
Ama önce okumak, anlamak, bilmek gerek...
Sevgiler
|