Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Felsefe > Felsefi Tartışmalar

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #21  
Alt 05-04-2024, 02:37
Alvin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Alvin Alvin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 May 2023
Bulunduğu yer: Munzur
Mesajlar: 340
Standart

spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Konuyu fazlasıyla dağıttım, kaldığın yerde devam edebilirsin

Dagitmadin. Aslinda, kafam cok daginik ve yorgun. Aksam devam edelim o halde.

"Happiness is a state of mind. It's just according to the way you look at things."
— Walt Disney
Alıntı ile Cevapla
  #22  
Alt 05-04-2024, 09:09
Alvin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Alvin Alvin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 May 2023
Bulunduğu yer: Munzur
Mesajlar: 340
Standart Ozgur irade meselesine iliskin kisa bir aciklama

Spartacus,

Bu konuyu daha once konustuk biraz fakat, biraz daha detaylandirmak istedim. Bugun eve surerken, aklima geldi bu olay ve yazayim dedim. Burada karsilikli konustugumuzu farz et. Kahvemizi icip, karsilikli sohbet ediyormusuz gibi dusun. Ben oyle bir moddan yaziyorum sana. Benim, ozgur irade kavramini reddetme sebebimi aciklayacagim. Ben neyi reddediyorum? Once bunu aciklayayim. Birincisi: Ben, dinlerin bahsettigi gibi bir ozgur iradeyi reddediyorum. Bu goruse gore, Tanri, insana bir ozgur irade vermistir ve insan ozgur iradesiyle secimlerini yapiyor. Ikincisi: eylemlerin hic bir sey ile baglantisi olmadan oylece kendiliginden oldugunu iddia eden ozgur irade anlayisini reddediyorum. Bunu birazdan aciklayacagim. Niye reddediyorum? Cunku modern bilimin isiginda bakarsak, insan davranislarinin arkasinda karmasik faktorlerin yattigini goruyoruz. Biyolojik, psikolojik ve cevresel etkenler bir araya gelerek insan davranislarini sekillendirir ve ozgur iradenin bir illuzyon oldugu gorulur. Acikca yazmaya calisacagim. Simdi sonuna kadar okumani ve varsa itirazini, sorunu yada yorumunu bildirmeni rica edecegim.

Biyolojik acidan baslayalim. Biyolojik olarak baktigimizda, beynimiz ve sinir sistemimiz uzerinde pek cok calismalar yapiliyor. Bu calismalar konuya isik tutuyor. Soyle ki, bunlar, bircok davranisin norolojik surecler tarafindan belirlendigini gosteriyor. Ornegin, genetik yapiyi dusunun. bu yapi insan davranislarini etkileyen onemli bir faktor. Ornegin, bazi genetik ozelliklerimiz saldirganlik egilimini artirabilir de azaltabilir de. Bu bilimsel bir gercek. Mesela arastirmalar yapiyorlar, belirli gen varyantlarinin agresif davranislarla iliskili oldugunu fark ediyorlar. Kisilik ozelliklerini etkileyen genetik faktorler yok mudur? Vardir elbette. Bunlardan bahsediyorum. Bu genetik ffaktorler yada farkliliklar, bazi durumlarda kisinin risk alma egilimi, duygusal tepkileri ve stresle basa cikma yontemleri gibi davranissal ozelliklerini etkiliyor. Mesela serotonin adi verilen bir norotransmitter var. Hatirlarsan, vaktiyle "serotinine baktir" demistin. Benim uykusuzluk ve yorgunluk problemim vardi gerci, de neyse, o farkli bir konu. Serotonin ruh halini etkiler. Nasil? Duygulari duzenler felan. Pek cok onemli bir rolu vardir. Serotonin seviyelerindeki degisiklikler depresyona katkida bulunabiliyor. Yada anksiyete gibi ruh sagligi sorunlarina da katkida bulunuyor. Dikkat problemine de sebebiyet verebiliyor. Bunun gibi pek cok sey ile iliskili. Serotonine benzer, dopamini dusun. Bu da bir norotransmitterdir. Dopamin de odul ve motivasyon sistemini etkiler ve dopamin seviyelerindeki artis ve-veya azalma, bagimlilik ve zevk alma uzerinde etkili. Bir kisi bir alisveris merkezine gidiyor diyelim, alisveris merkezinde gordugu indirimli bir urunu satin alirken, beyninin odul merkezlerinde dopamin salinimi artar. Bu artis, adamin o anki kararini etkiler ve alisveris yapma eylemini tesvik eder. Bu boyle. Bu boyle ama davranis sadece, biyolojik durumu tarafindan belirlenmedi, adam ayni zamanda o anda cevresinde bulunan diger etkenler tarafindan da etkilendi. (Etkilendigini farz edelim) Ornegin, gecmis deneyimleri, sosyal cevresi, maddi durumu, gibi cevresel faktorler de etkili oldu. Bu noktaya birazdan deginecegim. Dolayisiyla, biyolojik olarak derken, genetik yapinin yada beynin kimyasal saliniminin insan davranislarini belirlemede onemli bir role sahip oldugunu biliyoruz.

Yazarken biyolojik, psikolojik ve cevresel demistim. Simdi geldik psikolojik yonune. Psikolojik olarak hangi faktorler var mesela? cocukluk deneyimleri var mi? Var. Kisilik ozellikleri ve zihinsel saglik durumu gibi faktorler var mi? Onlar da var olabilir. Bunlar davranislari etkiler. Ornegin, bir kisinin depresyon, OCD veya anksiyete bozuklugu yasamasi, karar verme yetenegini ve davranislarini etkileyebilir. Benzer sekilde, cocuklukta yasanan travmatik olaylar veya olumsuz iliskiler, yetiskinlikteki davranislari derinden etkileyebilir. Nasildir? Soyle mesela bir kisi cocuklugunda aile ici siddete maruz kalmis olabilir. Ben ve ablam kaldik buna mesela. Babam bizi, ozellikle ablami kemeriyle ve alaturka tuvaletin icindeki hortum ile dovmustu. Erkek oldugum icin, ablami daha cok dovmustu. Yillarca oldu bu. Bu bir travmatik deneyimdi. Bu tur olaylar, kisinin kendine guvenini ve duygusal dengesini ciddi sekilde etkileyebilir. Yetiskinlikte, bu tur deneyimlerin etkisiyle insanlar iliskilerde guvensizlik yasiyorlar. Dusuk ozsaygi ve duygusal zorluklar yasiyorlar. Benim yetiskinligimde bu problemi pek yasamadim, pek takmadim ama yasanabiliyor. Karar verme sureclerinde bazi insanlarda bu olumsuz deneyimlerin izleri gorulebiliyor. Ornegin, adam var ki, cocuklugundaki travmatik deneyimler nedeniyle riskli kararlar almaktan kacinabiliyor veya kararsizlik yasayabiliyor. Bu durumda, kisinin ozgur iradesi, icsel psikolojik sureclerle iliskili hareket ediyor ve dis etkenlerden buyuk olcude etkileniyor. Yada bir is yerinde surekli olarak yogun is temposunda, rekabet ortaminda veya patronla-calisanlarla yasanan sorunlar, da stres seviyelerini artirabiliyor. Bu durumda, stres hormonlari yukselir ve beyindeki dusunme ve karar verme sureclerini etkiler. Bu hepimize oluyor. Yani, demem su ki, psikolojik etkenler de biyolojik etkenler gibi insan davranislarini belirlemede onemli bir rol oynar.

Bu kadar mi? Degil tabii. Cevresel faktorler de var dedik. Cevresel faktorler derken ne demek istiyorum? Mesela kulturel normlar, toplumsal beklentiler ve ekonomik kosullar...Bunlarin hepsi dis faktorlerdir, yani cevresel faktorlerdir. Bunlar bireylerin tercihlerini ve kararlarini sekillendirir. Ornegin, bir kisinin yasadigi toplumun degerleri ve normlari, onun hangi kariyeri sececegi veya hangi dini inanclara sahip olacagi konusunda etkili olmuyor mu? Oluyor. Baska bir ornek ile aciklayayim. Ornegin, bir is gorusmesine giden bir adayin karar verme surecini hayal edelim. Aday gidiyor gorusmeye. Bu aday cok cesitli cevresel faktorlerden etkilenebilir. Mesela trafik nedeniyle is gorusmesine gec kalma riskiyle karsi karsiya kalmistir, stres altinda olabilir ve-veya kararlarini hizlica almaya egilimli olabilir. Ayrica, is gorusmesinin gerceklestigi ortamin fiziksel ozellikleri de adayin kararlarini etkileyebilir. Ornegin, cok sicak veya cok soguk bir ortamda yapilan bir is gorusmesi, adayin odaklanmasini olumsuz etkileyebilir ve karar verme yetenegini azaltabilir. Yada is gorusmesinin gerceklesecegi sirketin lokasyonu ve cevresel kosullari da adamin karar verme surecini etkileyebilir. Cok uzaktadir, uymuyordur felan.

Benim bakis acimdan, insan davranislarini anlamak cok sayida faktoru goz onune almayi gerektirir. Belirli bir davranisi gozlemledigimizde -ne olursa olsun, hayranlik uyandiran, kinanacak, kizacak, bagiracak, veya ne olursa olsun- kendimize bir dizi soru sormaliyiz. Davranisi onceleyen noral aktiviteyi, etkileyen duyusal uyaricilari ve bireyin belirli tepkilere yatkinligini onceden belirleyen hormonal seyler nelerdir? Ancak, sorgulama burada durmaz tabii. Bireyin gecmis deneyimlerini, travmalarini ve noroplastisite yoluyla noral yollarini sekillendiren cevresel uyaricilari da goz onunde bulundurmaliyiz. Cocukluktaki yetistirme tarzi, prenatal cevre ve genetik yatkinliklar da insan davranislarinin sekillenmesine katkida bulunmuyor mu? Bulunuyor. Simdi bunlar, yalnizca izole olarak var olmazlar. Daha genis bir perspektiften, atalarimizin evrimlestigi kulturel ve ekolojik baglamlari da dikkate almaliyiz. Bu ortamlar sadece genetik mirasimizi sekillendirmekle kalmaz, ayni zamanda cocukluktan itibaren gelisimimizi dogrudan etkileyen ebeveynlik tarzlarini ve toplumsal normlari da etkiler.

Ozetle, evet bitiriyorum. Bu noktada sunu demiyorum: farkli disiplinler bir araya gelerek bizi kolektif biyolojik makineler yapmiyor. Demek istenen sey, bu disiplinlerin aslinda farkli olmadigi. Genlerden bahsettigimizde, dogal olarak, genler, davranis, evrim ve norobiyoloji, genetik cesitlilik ve noronal islevlerden bahsediyoruz. Cocukluk travmasindan bahsedince, epigenetik ve yetiskin egiliminden bahsediyoruz. Bunlarin hepsi de bizimle ilgili, bizi biz yapan seylerle ilgilidir. Ozgur irade-- secim yapma hurriyeti, izole degildir. Bir de son olarak sunu da eklemekte yarar var. Mesela tek basina noronlar da karar vermiyor. Noronlar, deneyimlerimizden, bilgilerimizden ve hatiralarimizdan etkilenirler. O noronlarda bile deneyim, bilgi hatira gibi seyler var. ornek olarak, bir kisinin alisveris yaparken hangi urunleri satin alacagina karar vermesini dusunelim. Bu karari verirken etkili olan noronlar, kisinin gecmis alisveris deneyimleri, ekonomik durumu ve su anda yasadigi duygusal durum gibi faktorlerle etkilesime girer ve karar almada bunlar da rol oynar. Ozgur irade, belirli bir anda ortaya cikan anlik bir karar gibi basit bir kavram degildir. O anlamda bir ozgur irade yoktur.

Benim itiraz ettigim budur.

Simdi yatiyorum. (yatmaya karar verdim cunku bir kac saate ise gidicem. Karar vermemde etkili olan seyler var. Izole bir karar yok ortada)

"Happiness is a state of mind. It's just according to the way you look at things."
— Walt Disney
Alıntı ile Cevapla
  #23  
Alt 05-04-2024, 13:26
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.697

Onur Üyeliği 

Standart

Alvin´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Spartacus,

Bu konuyu daha once konustuk biraz fakat, biraz daha detaylandirmak istedim. Bugun eve surerken, aklima geldi bu olay ve yazayim dedim. Burada karsilikli konustugumuzu farz et. Kahvemizi icip, karsilikli sohbet ediyormusuz gibi dusun. Ben oyle bir moddan yaziyorum sana. Benim, ozgur irade kavramini reddetme sebebimi aciklayacagim. Ben neyi reddediyorum? Once bunu aciklayayim. Birincisi: Ben, dinlerin bahsettigi gibi bir ozgur iradeyi reddediyorum. Bu goruse gore, Tanri, insana bir ozgur irade vermistir ve insan ozgur iradesiyle secimlerini yapiyor. Ikincisi: eylemlerin hic bir sey ile baglantisi olmadan oylece kendiliginden oldugunu iddia eden ozgur irade anlayisini reddediyorum. Bunu birazdan aciklayacagim. Niye reddediyorum? Cunku modern bilimin isiginda bakarsak, insan davranislarinin arkasinda karmasik faktorlerin yattigini goruyoruz. Biyolojik, psikolojik ve cevresel etkenler bir araya gelerek insan davranislarini sekillendirir ve ozgur iradenin bir illuzyon oldugu gorulur. Acikca yazmaya calisacagim. Simdi sonuna kadar okumani ve varsa itirazini, sorunu yada yorumunu bildirmeni rica edecegim.
Sevgili Alvin, ben de sohbet ediyorum, ama bazı hallerde insanlar yanlış anlıyor, cümlelerin karakterini benim psikolojim mi, yoksa ilgili cümle analizi mi belirliyor ayırt etmek gerekiyor. Felsefe alanında kitapik tartışmalardan ziyade gündelik dilde diri olmayı tercih ediyorum.

Dinlerin seçim şansı hikayesi, bir kılıftan ibaret, zira bir tanrı varsa ve insandan isteklerde bulunmuşsa, tanrı o an ölmüştür, ölen tanrıyı diriltmenin yolu da kıvırmaktır. Tanrı'nın istemesi, dilemesi, buyurması acz durumudur, dinlerden beslenen efendiler emir ve buyruklarını hegomanik ve tartışmasız kılmak namına tanrı adına sunarken, diğer taraftan ne dilerse o zaten gerçekleşir olan bir tanrı kudreti, çelişkisi nasıl çözülebilirdi? İmtihan, seçimlerde serbest bıraktı, yani insanın fendi, tanrıyı yendi.

Burada bile, yani kıvırmaya mecbur bırkma namına dahi, bir irade koyma durumu var, öyle değil mi? Bir yandan tanrı buyruğu diye insan iradesini kısıtlamaya çalışırken, diğer yandan da kısıtlamaya çalışılan bu iradeye başvurmak zorunda kalmışlık, işte bu bir çelişkidir. (Materyalist diyalektik açısından yeri geldiğinde söyleriz, çelişki olmadan gelişme, ilerleme, hareket anlam taşımıyor, bu durum; fikri, görüş temeli açısından da belirleyici. Her cümleyi ele alırken çelişki arıyorsam, çoklarının yanlış anladığı gibi bu psikolojik bir durum değil)

Bu konuda doğru kavranmayan "özgürlük" kavramı, iradenin mekanik-işleyişine, salt çevre-fiziğe odaklanıyor, doğrusu odaklanılması gereken "özgürlük" kavramıdır. İrade de, özgürlük de, zorunluluğa dayalı anlam kazanır. Yani temelde zaruriyet yatar, dolayısıyla iradenin özgürlüğü meselesi, iradenin doğasında değil, ortam-koşulla ilgilidir. zaten ortam demek, koşulu içeren demektir -genelde ortam ile mekan karıştırılır, oysa ortam koşul-olanaklarla, mekan biçimle ilgilidir.

Örneğin günümüz Türkiye'sinde neden hak, hukuk, özgürlükten söz etmek zorundayız? Madem insan(bu noktada irade=> kişiyi işaret eder) özgür olamaz, o halde derdimiz nedir? AKP neyi kısıtlamaktadır? Olmayan özgürlüğü mü? ister fiziki, ister kimyevi, istrer sosyal isterse de biyolojik açıdan bakalım, bu konuda bütün mesele özgürlük kavramının ya kavranamaması, yanlış temellerle ilişkilendirilmesi ya da ideolojik, MENFAAT temelli çarpıtılmasıyla ilgilidir. Bu menfaat bir yerde, ezilen, sömürülenlere kaderciliği egemen kılmak için iken, diğer yanda insan aczinin istismarı, teslimiyetinin, bilhassa duygu sömürüsüyle sağlanmasıyla(örneğin modern mitolojiler) ilgilidir.

İrade(burada mekanizma anlamını işaret eder) değil, koşullar, ortam,,,, özgürlükle ilintilenebilir. Burada bir seçen, bir de seçilen vardır. birisi A ise diğeri B'dir. B, A'ya içkin değilse, B'nin varlık koşulu, A'da aranmamalı, yani bu konuda yapılan hata bir yerde budur. Yine de form açısından-bu cümle biçimseldir- ayrı olsalar da, mesele açısından aralarında ilişki söz konusudur, B, A'nın istenci-gerekirliği-bilincinde anlam kazanmalıdır -bu halde iradeden söz ederken salt ortam, çevre değil, öznenin de koşulları(öznel koşul-> örneğin bilinç bu koşula girer) söz konusu olur.

1 Anlık resim çekip, hareketi durdurarak yapılan analizler, o an'ı, olguyu anlamak, kavramak, incelemek için yararlıdır, şarttır, ancak genellemelere varmak adına, dondurulmuş 1 an'ı esas almak ise yanılgıya yol açar.

İrade seçen ise, özgürlük seçilenle ilgilidir, ancak bu salt biçim olarak ele alınamaz, ilişkilidir de.

İnsanın kararlarında, biyolojik, kimyasal, fiziksel, mekanik, çevre, koşullar, şartlar, zaruriyetler ve bağlı olmak gibi çok geniş yelpazede etkenlerin olması, iradenin(mekanizma anlamıyla) özgür olup, olmayacağı meselesine dayanak olamaz, çünkü bu bakış açısı safsatadır(bir temele, ilişiğe, varlık koşuluna dayanmaması şartı, tersinden tanrılaştırma gayreti). Neden safsatadır, özgürlüğü her türlü koşuldan azade olarak kavramlaştırmış, oysa özgürlük kavramı koşullarla-ortamla anlam kazanır. Dolaysıyla her şeyin üstünde ve bağımsız bir irade arayış-anlayışı metafiziktir ve kendi, kendisini yoksayar, çürütür -o koşulda iradeden söz etmek de anlamsızdır, o da tanrı gibi ölmüştür, çünkü tanrı nezdine, metafiziğe taşınmıştır, dolayısyla ölüme mahkumdur. Aynı yöntemle bilinç de, düşünce de yok edilebilir, ölüme mahkum edilebilir, çünkü bunları anlamlı kılan halı, altlarından çekilip alınmıştır. Dolayısıyla özgür irade yoktur diyenler -iradeyi burada kişi değil mekanizma olarak ele almakla- bir mahkumiyet eksninde davranmak zorundadır.

Yani kısaca, özgürlük iradenin kendinde(mekanik olarak, doğasında) anlam taşımaz, ama o mekanizmanın işlevini yerine getirmesi için de, bir biçimde muhtaç olduğu özgürlüktür(ortamıyla). Ona(özgürlüğe) zaruriyetler dışında/ötesinde(üstünde, bağımsız), hiç bir mecburiyeti olmadığı bir koşulla hükmedemez, ancak onsuz da var olamaz, varlığın temel ölçütünden başlıcası bağlı olmakla ilgilidir, hükmetmek değil, ancak burada bağlı olmak ile bağımlı olmak karıştırılmamalıdır. Özgürlük bağlı olmak koşulundan yalıtılamaz, ancak bağımlı olma koşulu, özgürlüğü zedeler. yerçekimine bağımlı değil, bağlıyız, ama bu özgürlükten alıkoyamaz çünkü ortamda hareket şansı vardır ve bu(özgürlük) bizi bağımlı olmaktan kurtarır. Özgürlük salt "şu ya da bu" değildir, bağımlı olmaktan kurtaran koşul, olanağın varlığı da özgürlükle ilgili iken, bunu/seçimi yapabilme koşulu da(nesnel koşullar, organ-mekanizmalar kadar, farkındalık, dolayısıyla bilinç de->öznel koşullar da dahil) özgürlükle ilgilidir, seçimi kullanma kararı ise iradeyle. Eğer yer çekimi bizi tamamen bağımlı kılmış olsaydı-yani seçeneksiz bıraksaydı-, hareketin, dolayısıyla iradenin anlamı kalmazdı, bu bağlamda böyle bir mekanizma da ortaya çıkamazdı, varlık koşulu bulamazdı. Kısaca irade ne efendi, ne de köledir, ne zaman ki özgürlüğün koşulları anlamsızlaşmıştır, o halde irade, bir irade değil, varlık koşuluyla çelişen, anlamsız bir köledir ve bu salt nesnel koşulla değil, öznel koşulla da ilgilidir(örn:bilinç, hukuki koşulları gibi).

A,B,C,D, burada 4 sembol var, seç birini dendiğinde, kişiyi, C'yi seçmeye mecbur bırakan ne olursa olsun, öncelikle bu noktada özgürlük koşulunun olmadığı iddia edilemez. Özgürlük tam da koşullarda aranacaksa, o halde nesnel bakımdan özgürlüğün koşulları mevcuttur. Şimdi sıra öznel koşulu irdelemeye gelir. Peki birini seçen kişinin C'yi seçmiş olmasında, seçen kendisi değil de, o an bunu dayatan ve başka hiç bir şans tanımayan bir irade ise, bu halde özgürlüğün koşulu yoktur, çünkü nesnel koşul olsa dahi öznel koşul sağlananamıştır, bu halde bu irade özgür değildir, zira başka birisi karar vermiştir.

Peki kişi C seçiminde, özgür irade yoktur diyenlerin iddia ettiği gibi, bilinç, farkındalık durumundan bağımısz, salt mekanik, duygularıyla hareket etmiş ve bu seçim kendisini özgür kılmak yerine esir haline getiriyorsa? İşte burada da bilincin , bilinçli tercihin önemi anlam kazanır.

Bu 2 paragrafta neden çevre vb. faktörlere girmedim, çünkü gerek görmedim, çünkü burada amacım, iddia edildiği gibi iradenin, bilinçten bağımsız olduğu görüşünün hem yanlış olduğu, hem de nesnel olduğu kadar, öznel koşulları da görmezden gelip, meseleyi salt bir mekanizmanın işleyişine indirgemiş olduğu için. Demek ki irade de, özgürlük de, bir çok ilişki bağlamı gibi, koşullardan(öznel koşullar da, örneğin bilinç, hukuk vb. dahil) bağımsız düşünülemezmiş, ilgili koşulalr yabana atılamazmış -yani iradi eylemler salt bir refleks gibi, bilinçten bağımsız gerçekleşiyor değil, hatta bilinçten bağımsız gerçekleşmesi de mümkün değilken-bir girdi-çıktı-aktı-yorum-algı şarttır->materyalist açıdan bilgi zemini, fizik-doğası-, biz özgürlüğü salt seçme eylemi ekseninde değil, salt nesnel koşul ekseninde de değil, öznel koşul(örn:bilinç, hukuk) ekseninde de, bir bütün olarak ele almaktayız. (bu ilişkiler karmaşık gibi gelebilir, aslında değil, çünkü burada biz ilişkilerin içeriği, anlam bakımıyla değil biçimiyle ilgiliyiz).

Kısaca ne irade ne de özgürlüğe verdiğimiz anlam, teke indirgemiş ve kapsamı salt bir davranışa bağlı değildir. Özgürlük isteğin, dileğin gerçekleşmesi değil, mecvudun sunduğu seçenek, olanaklarla ilgilidir ve eğer kişi seçimde bulunmak istiyorsa eldeki olanakları analiz etmek-kıyas- zorundadır ve aradığını bulamıyorsa, en azından mevcut koşulla mücadele etmek zorundadır-özgürlük talebi/zorunluluğun bilinci, bu zorunluluk, hem koşul açısından hem de o koşulun var olma-etme-gerçekliği-gerçekleştirme zorunluluğu bakımındandır. Bu bağlamda özgürlüğün koşulu yoksa, iradeden söz etmek de anlamsız, saçmadır. İradenin özgür olup, olmaması meselesi, iradi mekanizmanın indirgenmiş-mekanik işleyişiyle değil, temsil ettiği özneyle, kişiyle ilintilenmelidir, mekanik olarak yaklaşılırsa, o kendi başına muktedir ve diğer organlardan bağımsız, keramati kendinde menkul, hiç bir ilişkiye bağlı olmayan bir yapı değildir, olamaz da. Yine de o mekanizmanın işleyişi ve varlığı, özgürlük koşuluna bağlıdır-bağımlı değil-, yani bir seçenin olması için, seçilen, bir kıyasın-farkındalığın olması için fark-lar-ın , özgürlük koşulunun olması şarttır.

Diğer paragrafları ayrı ele alacağım, eğer bu irdelemeden sonra gerek kalıyorsa, zira ne demişsin;
"Benim bakis acimdan, insan davranislarini anlamak cok sayida faktoru goz onune almayi gerektirir. "
O halde;
İradeyi anlamlı kılan özgürlüğü anlamak için de...

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu

Konu spartacus tarafından (05-04-2024 Saat 15:14 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #24  
Alt 05-04-2024, 17:13
Khaos Khaos isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 12 Jun 2009
Mesajlar: 5.554
Standart

Şu an Düsseldorf havaalanındayım.
Artık, anarşiye homo sapiens denen maymuna inancımı tam olarak yitirdim.

Hep, nötr nihilist olabilmek için çabaladım.

İnsan denen bu türden ve bu türe ait olmakdan iğreniyorum.

İçtiğim espressoda 500 yıl önceki inkalının kanını görüyorum.

Sarhoşum, zaten Hollanda'da cigara içtim, şu an işidci gibi burayı patlatmakda tereddüt etmezdim galiba. Ahlaksızın dediğ gibi "götü delikli maymun" .
Alıntı ile Cevapla
  #25  
Alt 05-04-2024, 17:48
Alvin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Alvin Alvin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 May 2023
Bulunduğu yer: Munzur
Mesajlar: 340
Standart

Khaos´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Şu an Düsseldorf havaalanındayım.
Artık, anarşiye homo sapiens denen maymuna inancımı tam olarak yitirdim.

Hep, nötr nihilist olabilmek için çabaladım.

İnsan denen bu türden ve bu türe ait olmakdan iğreniyorum.

İçtiğim espressoda 500 yıl önceki inkalının kanını görüyorum.

Sarhoşum, zaten Hollanda'da cigara içtim, şu an işidci gibi burayı patlatmakda tereddüt etmezdim galiba. Ahlaksızın dediğ gibi "götü delikli maymun" .

Yurtdisinda olmana cok sevindim dostum. Fakat yasam sikintilari orada da olacak. Ancak, yasam daha adil daha insancil olacak. Dusseldorf havalimanini avucumun ici gibi bilirim bu arada

Bunun disinda ahlaksiz ne yazik ki algida problem yasiyor. Insani "götü delikli maymun" a indirgiyorsa, o da bir indirgemeci. Yani pek cok seyi kacirmis dogrusu.

Peki, simdiki dunyayi algilayisin ne, anlat biraz kafani toparlayinca.




Spartacus,

Yazini gozden gecirdim. Daha sonra daha dikkatli okumam lazim.

"Happiness is a state of mind. It's just according to the way you look at things."
— Walt Disney
Alıntı ile Cevapla
  #26  
Alt 05-04-2024, 17:58
Alvin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Alvin Alvin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 May 2023
Bulunduğu yer: Munzur
Mesajlar: 340
Standart

Bu arada, bir yada iki cumle ile ozgur irade tanimi yapar misin?

Aslinda yapma, yaziyi okudum yukarida.

"Happiness is a state of mind. It's just according to the way you look at things."
— Walt Disney

Konu Alvin tarafından (05-04-2024 Saat 19:00 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #27  
Alt 06-04-2024, 03:26
Alvin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Alvin Alvin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 May 2023
Bulunduğu yer: Munzur
Mesajlar: 340
Standart

ozgurluk ve irade konusu oldukca derin ve karmasik bir mesele. Oncelikle, burada dile getirilen noktalari anlamak icin birkac temel kavrami netlestirmekte fayda var. Ozgurluk, genellikle iradeyle iliskili. BU bir kisinin kendi secimlerini yapabilme yetenegini ifade eder. Ancak, bu ozgurlugun sinirlari ve kosullari konusunda cok cesitli goruslervar.

Ozgurlugun, iradenin dogasindan ziyade, belirli kosullar altinda gerceklesebilecegi fikri ilginc. Aslinda, ibenim de ifade ettigim sey su: insanin hareketlerinin biyolojik, kimyasal, fiziksel, ve cevresel faktorlerden etkilendigi acik bir gercek. Dolayisiyla, her eylemimizin arkasinda belirli bir neden zinciri vardir. Ancak, buradaki temel soru su: Bu etkenlerin varligi, gercek anlamda bir ozgurlugun mumkun olmadigi anlamina mi gelir? Ozgurluk kavrami, genellikle toplumda bagimsizlikla iliskilendiriliyor. Ancak, belirli kosullar altinda dahi, ozgurlugun varligindan bahsedilebilir. Ornegin, yercekimi gibi evrensel bir kurala bagli olarak var olan belirli kosullar, insanin hareket ozgurlugunu kisitlamaz, aksine hareket etme olanagi saglar. Dolayisiyla, ozgurluk sadece bir secim yapma yetenegi olarak degil, ayni zamanda belirli kosullar altinda bu secimi yapabilme olanagi olarak da dusunulebilir. Ancak, ozgurlugun sinirlari ve kosullari konusu cok karmasik. Ornegin, bir kisinin secimleri, kisinin bilincli tercihleri mi yoksa icsel veya dissal etkenlerin sonucu mu olur? Bu konuda farkli felsefi gorusler var ve yuzlerce yildir tartisiliyor. Kimi filozoflar, insanin secimlerinin tamamen belirli bir neden zinciri sonucunda gerceklestigini savunurken -- benim gibi--, kimileri ise bireyin bilincli tercihlerinin var oldugunu ve bu tercihlerin ozgur iradenin bir gostergesi oldugunu one suruyor.

Birde irade ve ozgurluk kavramlarini anlamak icin, icsel ve dissal etkilesimlerin birlikte ele alinmasi gerekli. Oncelikle, bunlarin insanin irade ve ozgurluk kavramlari uzerindeki etkisi dikkate alinmali. Icsel kosullar derken, bireyin psikolojik durumu, duygusal durumu, dusunce surecleri ve bilinci gibi faktorlerden bahsediyorum. Ornegin, bir bireyin icsel kosullari, hangi secenekleri degerlendirdigini ve hangi yonde bir irade sergiledigini etkileyebilir. Ancak, sadece icsel kosullari ele almak, insanin karar alma surecinin tamamini anlamamiza yetmez. Dissal etkenler de buyuk oneme sahiptir. Dissal etkenler, bireyin yasadigi cevre, kultur, toplumsal normlar, ekonomik durum ve diger insanlarla olan iliskileri gibi faktorlerdir. Bu dissal etkenler, bireyin karar alma surecini etkileyebilir ve sinirlayabilir. Ornegin, bir bireyin ailesi veya toplumun beklentileri, onun hangi secenekleri degerlendirdigini ve hangi yonde bir irade sergiledigini etkileyebilir.

Bu noktada, oznel ve cevresel kosullarin etkilesimi de onemlidir. Oznel kosullar, bireyin kendi ic dunyasiyla ilgili faktorlerdir ve genellikle bilincle iliskilendirilir. Ornegin, bireyin duygusal durumu, dusunce surecleri ve bilinci, hangi secenekleri degerlendirdigini ve hangi yonde bir irade sergiledigini belirler. Bir ogrenci dusunursek, ogrenci OSS sinavina girecek olsun. OSS'yi gecmek icin, calismak zorunda. Ancak, son gunlerde –babasinin oldugunu farz edelim-- yasadigi duygusal bir kriz nedeniyle motivasyonu dusmus ve dikkati dagilmis durumda. Bu ogrencinin duygusal durumu, dusunce surecleri ve bilinci, sinavi nasil ele alacagina dair iradesini etkiler. Ogrencinin icsel-duygusal durumu, stres, veya uzuntu gibi duygularla belirlenmis olma olasiligi yuksek. Cocugun yasadigi duygusal durum, motivasyonunu ve odaklanma yetenegini olumsuz yonde etkileyebilir. Ornegin, babasini kaybetmenin verdigi uzuntuyle yada stresten dolayi sinaviyla ilgili olumsuz dusuncelere kapilabilir ve calisma istegi azalabilir. Dusunce surecleri de onemli. Ogrencinin sinavla ilgili dusunceleri, basarili olma veya basarisiz olma korkusu gibi faktorlerle de iliskili olabilir. Bu dusunceler, ogrencinin sinav stratejisi ve calisma planini belirlemede etkili olabilir ve bunlari da etkiler. Ornegin, basarili olma arzusuyla motive olan bir ogrenci, daha duzenli ve etkili bir calisma plani uygular ve OSS'yi gecer.

Son olarak, ogrencinin bilinci de karar alma surecinde onemli bir rol oynar. Bilincli bir sekilde farkinda olma yetenegi, ogrencinin duygusal durumunu ve dusunce sureclerini yonetme ve sinavla ilgili kararlar almayi kolaylastirabilir. Ornegin, ogrenci bilincli bir sekilde stresle basa cikma teknikleri uygulayabilir veya dikkatini dagitan unsurlari engellemek icin stratejiler gelistirebilir. Bu ornekler cogaltilabilir. bir bireyin duygusal durumu, dusunce surecleri ve bilinci gibi icsel faktorlerin irade ve ozgurluk uzerindeki etkisini gosterir.

Ancak, bu oznel kosullarin dissal etkenlerle de etkilesim halinde oldugunu unutmamak onemli. Ornegin, bir bireyin icsel dusunce surecleri, dissal cevresel faktorlerin etkisiyle degisebilir ve dissal etkenler, bireyin bilincini etkileyebilir. Yani ne diyorum? Diyorum ki, icsel dusunce surecleri, bireyin duygusal durumu, inanclari ve degerleri gibi faktorlerle yakindan iliskili. Ancak, bu icsel faktorler dissal cevresel etkenlerle de etkilesim halinde. ve bu etkilesim, bireyin iradesini ve ozgurlugunu belirler. Hirsiz bir cete tarafindan yonetilen Turkiye'de ekonomik ve sosyal seylerle ilgili yasanan zorluklar, bireyin duygusal durumunu ve dusunce sureclerini olumsuz yonde etkiliyor ve insanlar aklini kaybetme noktasina kadar gelmisler. Bu dissal stres faktorleri, bireyin zihinsel ve duygusal olarak yorgun hissetmesine neden oluyor ve bu da karar alma yetenegini etkiliyor.

Dissal etkenler ayni zamanda bireyin bilincini de etkiliyor. Ornegin, medya, kulturel normlar, toplumsal beklentiler ve diger insanlarin davranislari gibi dissal faktorler var. Bunlar bireyin algilarini ve inanclarini sekillendiriyor. Yani onlarin icsel dusunce sureclerini etkileyerek kararlarini ve eylemlerini yonlendiriyor. Yukarida soyle diyorsun: "ani temelde zaruriyet yatar, dolayisiyla iradenin ozgurlugu meselesi, iradenin dogasinda degil, ortam-kosulla ilgilidir. zaten ortam demek, kosulu iceren demektir -genelde ortam ile mekan karistirilir, oysa ortam kosul-olanaklarla, mekan bicimle ilgilidir." Bu goruse katilmakla birlikte, soyle diyebilirim: Ortam ve kosullarin, bireyin karar alma surecinde onemli bir rol oynadigi acik. Bu terimler genelde karistiriliyor. "Ortam"dan kasit, bireyin etkilesim halinde oldugu fiziksel veya sosyal alan anlasilmali. "kosullar" darken, bu ortamda etkili olan durumlari, etkenleri ve icsel faktorleri kast ediyoruz. "Olanaklar" ise bu ortamda mevcut olan imkanlardir. Seceneklerdir ve potansiyellerdir. Mekan ise bu ortamin fiziksel yapisini ve bicimini ifade eder. Ornegin, bir ofis binasinin icindeki odalarin duzeni, mobilyalarin konumu, isiklandirma sistemi vs. Bunlarin hepsi birbiri ile iliskilidir ve insan davranisini belirler, etkiler.


Soyle diyorsun: "iradi eylemler salt bir refleks gibi, bilinçten bağımsız gerçekleşiyor değil, hatta bilinçten bağımsız gerçekleşmesi de mümkün değilken-bir girdi-çıktı-aktı-yorum-algı şarttır-"

Tamam iste biz de bunu diyoruz. Bir dusunce deneyi yapalim. Bir adam hayal et. Karsimizdaki diyor ki, eylemler nedensiz bir sekilde olur cunku dogamizda bizim ozgur irademiz vardir diyor. Ben diyorum ki, hayalimizdeki adamin elinde silah var. Adam tetigi cekiyor. Fiziksel olarak, isaret parmaginin kaslari, bir noronun (yani ozellikle heyecanli bir durumda olmasi) hareket potansiyeli ile uyarilmis oldugu icin kasildi. Bu noron, sirasiyla onu uyaran bir onceki noron tarafindan uyarilmisti. Ve boyle devam ediyor gidiyor. Simdi burada noron karar vermiyor kendi basina. Bu adamin beyninde bu sureci baslatan bir sey bul, bir noronu bul mesela. Bu olayla iliskisiz, etkilesimsiz yani hicbir neden olmadan bir hareket potansiyeline sahip olan noron var mi? Yok. bu noronda diyelim, Beyin--karar alma mekanizmasi--adamin o anda yorgun, ac, stresli veya aci icinde olup olmadigiyla iliskilidir. Bu noronun islevi, adamin onceki dakikalarda yasadigi goruntuler, sesler, kokular ve her turlu deneyim ve algi vs ile iliskilidir. Bu noronun-beynin, zihnin vs. onceki saatlerden-gunlerden kalmis hormon akisiyla da iliskilidir. Sadece bu mu? O da degil. Adamin genlerinden veya cocuklugundaki deneyimlerle belirlenen bu genlerin duzenlenmesindeki omur boyu degisikliklerden etkilenmedigini soyleyebilir miyiz?
Yani, HERSEYDEN etkilenmistir. Bilincli yada bilincsiz. Bunun farkinda yada degil. nedensel bir zincir vardir. Bir etkilesim vardir. Bir iliski vardir.
.


Cok uzatmayayim, sonuc olarak, bir davranis neden oluyor diye soracaksak, mutlaka baska bir sebebe baglidir. Icsel, dissal, psikolojik, norolojik, genetic vs. Benim soyledigim bu; bunu cok iyi gozlemleyebiliyorum. Yani ortada olan birsey.


*Iki farkli zamanda yazdim. Dolayisiyla kendimi tekrar etmis olabilirim. Bilmiyorum.

"Happiness is a state of mind. It's just according to the way you look at things."
— Walt Disney

Konu Alvin tarafından (06-04-2024 Saat 04:17 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #28  
Alt 06-04-2024, 04:24
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.697

Onur Üyeliği 

Standart

Alvin´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Ozgurlugun, iradenin dogasindan ziyade, belirli kosullar altinda gerceklesebilecegi fikri ilginc. Aslinda, ibenim de ifade ettigim sey su: insanin hareketlerinin biyolojik, kimyasal, fiziksel, ve cevresel faktorlerden etkilendigi acik bir gercek. Dolayisiyla, her eylemimizin arkasinda belirli bir neden zinciri vardir. Ancak, buradaki temel soru su: Bu etkenlerin varligi, gercek anlamda bir ozgurlugun mumkun olmadigi anlamina mi gelir? Ozgurluk kavrami, genellikle toplumda bagimsizlikla iliskilendiriliyor. Ancak, belirli kosullar altinda dahi, ozgurlugun varligindan bahsedilebilir. Ornegin, yercekimi gibi evrensel bir kurala bagli olarak var olan belirli kosullar, insanin hareket ozgurlugunu kisitlamaz, aksine hareket etme olanagi saglar. Dolayisiyla, ozgurluk sadece bir secim yapma yetenegi olarak degil, ayni zamanda belirli kosullar altinda bu secimi yapabilme olanagi olarak da dusunulebilir. Ancak, ozgurlugun sinirlari ve kosullari konusu cok karmasik. Ornegin, bir kisinin secimleri, kisinin bilincli tercihleri mi yoksa icsel veya dissal etkenlerin sonucu mu olur? Bu konuda farkli felsefi gorusler var ve yuzlerce yildir tartisiliyor.
Özgürlüğün aranması gereken koşul-ortamdır, anlamı bilinç verir. Koşul yoksa, özgürlük olabilir mi? özgürlük bağımsızlık olarak değil, seçim yapabilme imkanı olarak, koşula bağlı genellenir. Doğru ifade budur, bağımsızlık ise, KISITLARLA ilgili anlam kazanır, kısıtlanıp, kısıtlanmadığı, nasıl, ne şekilde kısıtlandığı, bir iradenin başka bir iradeye mahkumiyet koşullarını dayatıp,dayatmadığı... Elbette bu durumda dahi iradenin, aksi yönde seçim yapabilmek gibi bir davranışta bulunup, bulunmamak, yapıp, yapmamak gibi bir seçeneği vardır, ancak imkanı var mıdır(işte yine koşul, özgürlük durumu anlam kazandı) ve bu imkan nesnel olduğu kadar öznel koşullara da -bilinç, farkındalık- bağlıdır.
Alvin´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Kimi filozoflar, insanin secimlerinin tamamen belirli bir neden zinciri sonucunda gerceklestigini savunurken -- benim gibi--, kimileri ise bireyin bilincli tercihlerinin var oldugunu ve bu tercihlerin ozgur iradenin bir gostergesi oldugunu one suruyor.
Birincisi genelleme, dolayısıyla konuyu bu kadar genel zeminden ele alıp, özel sonuca varmak arızalı görünüyor. Yani ön kabulü, yargısını haklı çıkarmak için seçilmiş bir yöntem gibi. bu biçim-zeminle genellediğinde her halükarda ön-yargı,yargı gibi sunulabilecektir

Bilinç de, hatta canlı da, özgürlük de, nedenler zincirine bağlı değil mi? Nedenler zincirinden söz edildiğinde, zaten koşullardan da söz edilmiş olmadı mı? Bu halde bu zincire bağlı olmak, bilincin, canlılın ortaya çıkmasına engel mi? Yoksa aksine ortaya çıkmalarını mı sağlıyor? Demek ki meseleyi salt bu temelden ele alamayız, bu temel ortaya çıkmasını sağladığı gibi, dağılıp, yok olmasını da sağlar, bu noktada seçicilik, hatalı yargılara yol alır.
A sağlanan, B sağlayan ise, bu halde B, A'yı sağladığı gibi sınırlandıran veya ortadan kaldıran da olabilir. Eğer A, bilinci sağlıyorsa, bilincin, A'ya olan bağlılığı, bilinci anlamsız kılar mı? Eğer özgürlüğün de sağlayan koşulları varsa, bu koşulların varlığı özgürlüğü anlamsız kılar mı? Yoksa aksine anlamlı kılınmasının sağlayanı veya sağlamayanı mı olur(her iki durumuda içerir, bu durum görecelidir ve neye göre değişir? Koşullara göre)? Eğer iradenin sağlayanı nedenler zincirine bağlı olması ise, bu halde bu nedenler zinciri iradenin seçme şansını elinden mi alır, yoksa seçim yapmasının sağlayanı mı olur? Her ikisi de, burada, konu özgürlük olduğunda(iradenin her istediğini yapması özgürlük değil, metafiziktir, bu biçimde kafa yormaya değmez), ilk elde NEDEN, neyi SEÇTİĞİMİZ DEĞİL, seçim yapabiliyor olmamız önemlidir. Yine neyi seçtiğimiz değil, seçip, seçemediğimiz önemlidir. neyi ve neden seçtiğimiz konusunda ise bu biyolojik olduğu kadar, şart, koşul, bilince de dayalıdır.

Aynı atmosferi soluyan, Afganistan'da yetişmiş bir Afgan ile, Danimarka'da yetişmiş bir başkasının, verili ortamda davranışları, seçimleri daim aynı olabilir mi? örneğin dağcılık konusunda ustalaşmış birisi ile acemi birisi, bir dağ tırmanışında aynı seçimleri yapar mı?

İrade, bilinçten yalıtılamaz, bu bir düşünce değil objektif gerçektir. İrade hiç bir kıyasa dayanmaksızın var olabilir mi? Bunu salt öznel değil organik yapı açıdan da soruyor ve cevaplıyorum, hayır. buradaki bilinç ifadesi biçime dayalıdır, içeriğiyle igili değildir, yani bilincin konusu, düzeyi bu cümlede tartışma konusu değildir. Sıcak ile soğuğun, gece ile gündüzün.... farkındalığı, bilince edilmesi dahi iradeden önce gelmeli ve bu koşulların farkındalığı, tecrübesi ve edinilen bilinç de, iradenin o koşullara maruz kaldığında nasıl davranacağı, nasıl davranırsa doğru olacağı konusunda belirleyici hal alır. Bu organın ne tür kimyasal etkileşimlerde bulunduğundan bağımsızdır, zira bilinç faktörü, o etkileşimlere de etkiyecektir. Bilincin temelinde farkındalık yatar, dolayısıyla o farkındalık iradeyi de bağlar.

Neyse diyeceklerimi söylemiştim, özgürlük kavramını iradenin çalışma prensibinde aramak, ya da bu prensibin olmazsa, olmaz gereklerinde aramak nafiledir, mesele sistemin yapısıyla ilgili değil, nerede, hangi ortam, imkanlar ölçeğinde işlediğiyle ilgilidir. Bu bağlamda hem nesnel hem de öznel koşullar belirleyici rol oynar. Yani salt sebepler değil, bilinç,birikim, farkındalık durumu, çözüm ve yorumlama da önemlidir.

Örneğin bir insan, bir ilacın kimyasalına olan gereksinimini, hisleriyle kavrayamaz, gereksinimin gözlemlenmiş, tecürebeler ve sınamalardan geçirilmiş bir bilince gereksinimi vardır. Dolayısıyla bir teşhisin konması, kişinin salt hislerine bağlı ele alınamaz, kavranmasında etkendir, ancak o hisler, kişiye bir ilacı içmesi ve maddesinin ne olduğunu söyleyemez. Bir doktor söyler, kişi de içer veya içmez. Ne içmesi, ne de içmemesi salt hisleriyle ilgili değildir, kişi cahil, vurdumduyamz vs. ise başka, bilinçli veya konuya dair sorumluluk bilincine sahipse başka davranış gösterebilir.

Hasılı, hem özgürlük hem de irade açısından, nesnel, öznel koşullar(bilinç bu koşula girer) önemlidir. Konu iradenin yapısını tartışmak olmadığı veya tartışsak da bu minvalde belirleyici olmadığı için burada mekanizmanın, yani ilgili organın, kimyasını deşmiyoruz. o organ zaten ilgili işlevi, şu ya da bu etki, tetiklerle gerçekleştirmek için var. ya seçim yapma şansı yoksa? İşte o zaman iradenin yapısını değil, özgürlüğü, içinde olduğumuz ortamı, imkanları-koşullar- tartışacağız.

Şunu yapmak istiyorum, ama yapamıyorum? Sebep? Bunun sebebi, iradenin biyolojik yapısı, mekanizmasıyla mı yoksa koşullarla mı ilgili? Bu soru özgürlüğü kavramanın da, nerede aranması gerektiğinin de temelini oluşturur

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu

Konu spartacus tarafından (06-04-2024 Saat 10:22 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #29  
Alt 09-04-2024, 03:10
Alvin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Alvin Alvin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 May 2023
Bulunduğu yer: Munzur
Mesajlar: 340
Standart

"Bilinc de, hatta canli da, ozgurluk de, nedenler zincirine bagli degil mi?" diye soruyorsun. Evet, bilinc de, diger seyler de doganin karmasik bir urunudur, nedensel zincire tabiidir. Dogal nedensellik ilkesine dayanarak, bilinc orneginden gidersek, bilincin de dogal sureclerin bir sonucu oldugunu soyleyebiliriz. Evrimsel biyoloji, organizmalarin fiziksel ve zihinsel ozelliklerinin dogal secilim ve diger evrimsel mekanizmalar tarafindan sekillendirildigini soyler. Sadece bilinc degil, bircok organ ve sistemimiz evrimsel biyolojinin prensipleriyle aciklanir. Ornegin, insanda bulunan apendiks, atalarimizin cignenmesi zor bitkisel lifleri sindirmek icin gelismistir. Ancak, modern insanin beslenme aliskanliklari degistigi icin apendiks fonksiyonu onemsiz hale gelmis. Bu baglamdan bakildiginda, herseyde bir etki-tepki-etkilesim-gelisim-eleme-bozma-ilerlemevardir. Bunu bu sekilde ifade etmede bir sorun gormuyorum. Ardindan, soyle soruyorsun: "Nedenler zincirinden soz edildiginde, zaten kosullardan da soz edilmis olmadi mi?"

Nedenler zinciri kavramini biz burada, olaylarin ardisik ve nedensel iliskilerini aciklamak icin kullandik. Dolayisiyla, nedensel zincir kavramini anlamak icin kosullarin da goz onunde bulundurulmasi gerekir. Bir nedenler zinciri, bir olayin meydana gelmesindeki ardisik ve baglantili nedenlerdir. Bu olaylar olurken, olaylarin gerceklesmesini etkileyen kosullarin disarida birakilmasi soz konusu degil. Kosullar dikkate alinmasi lazim. Kosullar, bir olayin meydana gelmesini kolaylastiran, engelleyen, ortaya cikmasini yada ifade edilmesine olanak saglayan faktorlerdir. Ornegin, bir agacin buyumesini ele alalim. Agacin buyumesini saglayan nedenler zinciri, topraktaki besin maddeleri, suyun varligi, gunes isigi, uygun sicaklik ve genetik yapi gibi cesitli faktorler... Bununla birlikte agacin buyumesini etkileyen kosullar da vardir. Topragin yapisi, havanin nem orani, bitki hastaliklari, zararlilar, diger bitkilerin rekabeti gibi etkenler vb. Fakat kosullar ve nedensel zincir farkli kavramlardir, yani birbiriyle iliskilidirler. Fakat farkli kavramlardir. Kosul derken, bu terime bir aciklik getirmek adina soyle tanimlayabiliriz sanirim: Kosul genellikle olayin ortami, baglami veya cevresel etkenlerdir diyebiliriz. Ornegin, bir bitkinin buyumesi icin gerekli olan su, gunes isigi, toprak besin maddeleri gibi faktorler kosullardir. Nedensel zincir ise yine kosullarla cok yakindan ilgili, etkilesimli, iletisimli olarak bir olayin meydana gelmesindeki ardisik ve baglantili nedenleri ifade etmek icin kullanilir. Yani, bir olay oluyor dogada, bu olayin olusmasinda birbirini takip eden ve birbiriyle iliskili olan nedenler zincirini var. Bir yerde bir yangin var. Yanginin cikmasi icin ates, yanici malzeme ve oksijen gibi cesitli nedenlerin bir araya gelmesi gerekir. Bundan dolayi, bu olayda yani yanginin meydana gelmesi olayinda nedensel iliskiler vardir deriz ve buna gore aciklariz.

yada mesela bir bolgede bir suc oluyor diyelim. Aslinda ozellestirmeyelim de, kavramin kendisinden gidelim. Suc olayinda, sucu etkileyen, etki eden ve iliski olan kosullar olabilir. Mesela ekonomik esitsizlik, sosyal dislanma, egitim seviyesi, issizlik orani, toplumsal normlar vs uca egilimi artirabilir veya azaltabilir. Ama nedensel zincir dedigimizde, bir kisinin ekonomik zorluklarla karsilasmasi (kosul), bu bireyin issizlik nedeniyle gelir kaybina ugramasi (neden), gelir kaybini telafi etmek icin yasadisi yollar aramasi (neden), sonunda hirsizlik yapmasi (sonuc) olarak ortaya cikar. Niye cikmasin. Yukarida, her olayin bir onceki bir olayi takip ettigi ve bu nedenle belirli bir neden zincirine bagli oldugunu soyledik. Ozgurluk ise 'genelde bireyin kendi eylemlerini serbestce secme yetenegi' olarak tanimlansin. Eger her olay bir onceki olayin bir sonucuysa, bireyin eylemleri de nedenler zincirinin bir parcasidir. Bireyin normal kosullarda, secim yapma kabiliyeti vardir. Hatta 'ozgurce secim'yapabilir fakat, yapilan secimler genellikle bir onceki sosyal, biyolojik ve psikolojik etkenlere baglidir. Hepimizin kendi dusunceleri, degerleri, inanclari yada istekleri vardir, degil mi? Bunlar hesaba katildiginda eylemlerde bulunabilme ve kararlar alabilme yetenegimiz vardir deriz. Insanlar (eger agir bir zihinsel abnormal bir durumda degillerse) cesitli durumlar karsisinda farkli secenekler arasinda tercih yaparlar ve bu tercihlerini kendi iradeleriyle belirlerler. Zaten kisi bir robottur demedik. Sadece cevresiyle etkielsim icindedir; farkinda olsun yada olmasin dedik. Secim yapabilme bilinci olsun yeter.

"Happiness is a state of mind. It's just according to the way you look at things."
— Walt Disney
Alıntı ile Cevapla
  #30  
Alt 09-04-2024, 04:21
Alvin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Alvin Alvin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 May 2023
Bulunduğu yer: Munzur
Mesajlar: 340
Standart bir anektot

Esimin annesi, esim kucukken ona piyano ogrenmeye tesvik etmis. Esim de, cocuk haliyle ogrenmek istemiyorum demis. Annesi, "eger ogrenirsen piyano calip calmama konusunda secim yapabilirsin. Fakat ogrenmezsen secim yapabilme durumun da olmaz." demis. Esim de, "tamam ogrenecegim, ve kendi secimimi yapacagim" demis. Simdi bazi sabahlar, piyano sesiyle uyaniyorum. Bu anektodun onenli oldugunu dusunuyorum. 10 kardesten 8'i' cok iyi piyano calabiliyor. Dusunun ki, bir cocuga piyano calmayi ogrenmek icin tesvikte bulunuluyor. Bu durumda, cocugun piyano calmayi ogrenip ogrenmemesi onun kisisel tercihine bagli. Ancak, bu secim, ileride baska secimleri etkileyebiliyor. Bu durum, ieride piyano calma veya calmama secenegi arasinda bir secim yapma ozgurlugunu icerdigi icin onemli. Ancak, bu ozgurluk, cocugun piyano calmayi ogrenme karariyla basliyor. 10 kardesten 1'i ogrenmemeyi tercih ediyor. Esim, kucuk bir kasabada, tutucu bir hristiyan ailede yetisiyor, inancli olmaya devam ediyor (ne yazik ki), 5 dili var ve 4'unu cok iyi konusuyor ve Amerika'nin onemli universitelerinden birinde hukuk okuyor ve saygin bir hukukcu oluyor.

Kosullari, bana bakarsan cok kisitli olmasina ragmen, kendi secimlerini yapabiliyor ve gelecegini kuruyor. Bazilarimiz, kosullarimizi suclariz. Bu en buyuk yanlislardan biridir. Annemizi, babamizi, dogdugumuz yeri vs suclariz. Aslinda herkesin bir secme durumu vardir.Anneni, babani vs secemezsin, ama attigin adimlari bir olcude secersin. "egitim alamadim cunku fakir bir ailede buyudum, alkoligim cunku babam da alkolikti" mazereti mazeret degildir. Bir secimdir.

Aslinda burada onemli olan nokta, secim yapabilmenin bir kosula bagli olup olmadigi yada bir kosul ortaminin saglanip saglanmadigidir. Cocugun piyano calmayi ogrenme secenegi, dil ogrenme ve kendisini yetistirmesi onun kisisel tercihine, secim yapabilme yetisine ve 'ozgur iradesine' dayaniyor. Bu secimin sonuclari, gelecekteki secimlerini de etkiliyor ve bu da secim yapabilme yetenegini bir tur kosula baglar. Buradaki kosul, imkaninin olup olmamasi degil, kosul derken secim yapabilmeden bahsediyoruz. Yoksa istedigini yapabilme durumundan bahsetmiyoruz. Insanlar secim yaparlar fakat secimler dis etkenler ve onceki HERSEYDEN etkilenebilir.

Durum bu olsa da, her birey kendi secimlerini bilincli bir sekilde yapabilme ozgurlugune sahiptir, olmalidir.

"Happiness is a state of mind. It's just according to the way you look at things."
— Walt Disney
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Etiket
kant


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 19:09 .