Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 04-06-2006, 01:24
soro soro isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 15 Apr 2006
Mesajlar: 1.882
soro - MSN üzeri Mesaj gönder soro - YAHOO üzeri Mesaj gönder
Standart HIRSIZIN ELININ KESILMESI

Hirsizlik yapanin elinin kesilmesi Islam Dininin bir kuralidir.Kur’anda vardir ve inkari kufurdur.
Fakat meselenin detayini ogrenince zannimizdan daha farkli bir durum ortaya cikiyor.Gercekler holywood veya yesilcam filimlerinde gosterilenden farkli.Zira;bu hukmu uygulamanin bir cok hukuki kosullari vardir.Ve bir hirsizin elini kesmek kesmemekten hukuki sartlar acisindan daha zordur.Zaten oyle dikkatsizce bir uygulama olsa idi.Gerek Osmanlidan kalma sulalelerimizde cogumuzun birkac kolu kesik akrabalarimiz olurdu,soyisim alinirken de bircoklarimiz colakogullari ve colakgiller vs gibi soyisimleri almis olurduk.ve de ateist sitelerde osmanlidaki colaklik orani allana pullana anlatilirdi.nitekim gunumuz de lafzen de olsa dini rejimlerde nufusun belli bir orani eli kesik olsaydi,guya medeni dunya patirtiyi koparirdi.Ama boyle birsey yok.
Hirsizin elinin kesilmesi ile ilgili hukuki sartlari daha asagida kisaltarak ve guncel dile cevirerek Omer Nasuhi Bilmen’in “hukuk-u islamiye ve istilahat-i fikhiye kamusu”ndan alintiliyacagim.Ama bundan once
Hirsizin elinin kesilmesinin Ilahi hikmetleri acisindan Risale-i nurdan bir iki alintiyi yazacagim.
Ayrica hirsizi ne yapmali diye kendimize veya hirsiza degil,binbir guclukle sahibi oldugu ve belki de cok ihtoyaci oldugu malini veya parasini caldiran magdura sorarsak ki hak onundur,o bize elini kesmekle kalmayip daha baksa neler yapmamiz gerektigini soyler.
Din ise,toplum hayatinin saglikli devami icin ve sucun islenmeden once caydiricilikla onlenmesi icin gerekli cezayi takdir etmistir.
El kesme meseleri ‘sirkat haddi’ bahislerinde anlatilir.sirkat hirsizlik demektir.had ise ser’i cezasidir.
Hadden baska zararin karsilanmasi ve tazir denen daha basit nasihat ve azarlama gibi cezalar da vardir.Bu konuda risale-i nur’da;
“Bir zaman bir hâkim, bir hırsızın elini kestiği vakit eser-i hiddet ((hirsiza sahsi hiddetinin eseri olarak sert davranmis)) gösterdiği için, ona dikkat eden âdil âmiri onu o vazifeden azletmiş. Çünki şeriat namına, kanun-u İlahî hesabına kesse idi, nefsi ona acıyacak idi. Ve kalbi hiddet etmeyip, fakat merhamet de etmeyecek bir tarzda kesecekti. Demek nefsine o hükümden bir hisse çıkardığı için, adaletle iş görmemiştir………….”

“Adliyede adalet hakikatı ve müracaat eden herkesin hukukunu bilâ tefrik ((ayrim yapmaksizin )) muhafazaya, sırf hak namına çalışmak vazifesi hükmettiğine binaendir ki; İmam-ı Ali (R.A.) hilafeti zamanında bir Yahudi ile beraber mahkemede oturup, muhakeme olmuşlar. Hem bir adliye reisi bir memuru, kanunca bir hırsızın elini kestiği vakit o memurun o zalim hırsıza hiddet ettiğini gördü. O dakikada o memuru azleyledi. Hem çok teessüf ederek dedi: Şimdiye kadar adalet namına böyle hissiyatını karıştıranlar pekçok zulmetmişler. Evet hükm-ü kanunu icra etmekte o mahkûma acımasa da hiddet edemez, etse zalim olur. Hattâ kısas cezası da olsa hiddetle katletse, bir nevi katil olur diye o hâkim-i âdil demiş.”

“Bir zaman bir adam, bir sahrada, bedeviler içinde ehl-i hakikat ((dindar ve dini hakikatlari kavramis )) bir zâtın evine misafir olur. Bakıyor ki, onlar mallarının muhafazasına ehemmiyet vermiyorlar. Hattâ ev sahibi, evinin köşesinde paraları oralarda açıkta bırakmış. Misafir, hane sahibine dedi: “Hırsızlıktan korkmuyor musunuz, böyle malınızı köşeye atmışsınız?”
Hane sahibi dedi: “Bizde hırsızlık olmaz.”
Misafir dedi: “Biz paralarımızı kasalarımıza koyduğumuz ve kilitlediğimiz halde çok defalar hırsızlık oluyor.”
Hane sahibi demiş: “Biz emr-i İlahî namına ve adalet-i şer’iye hesabına hırsızın elini kesiyoruz.”
Misafir dedi: “Öyle ise çoğunuzun bir eli olmamak lâzım gelir.”
Hane sahibi dedi: “Ben elli yaşıma girdim, bütün ömrümde bir tek el kesildiğini gördüm.”
Misafir taaccüb etti, dedi ki: “Memleketimizde her gün elli adamı hırsızlık ettikleri için hapse sokuyoruz. Sizin buradaki adaletinizin yüzde biri kadar tesiri olmuyor.”
Hane sahibi dedi: “Siz büyük bir hakikattan ve acib ve kuvvetli bir sırdan gaflet etmişsiniz, terketmişsiniz. Onun için adaletin hakikatını kaybediyorsunuz. Maslahat-ı beşeriye yerine adalet perdesi altında garazlar, zalimane ve tarafgirane cereyanlar müdahale eder, hükümlerin tesirini kırar. O hakikatın sırrı budur:
Bizde bir hırsız elini başkasının malına uzattığı dakikada hadd-i şer’înin icrasını tahattur eder. Arş-ı İlahîden nâzil olan emir hatırına gelir. İmanın hassası ile, kalbin kulağı ile, kelâm-ı ezelîden gelen ve “hırsız elinin i’damına” hükmeden “essariku…………….”ö (<5,38>) âyetini hissedip işitir gibi iman ve itikadı heyecana ve hissiyat-ı ulviyesi harekete gelir. Ruhun etrafından, vicdanın derin yerlerinden, o sirkat meyelanına hücum gibi bir halet-i ruhiye hasıl olur. Nefis ve hevesten gelen meyelan parçalanır, çekilir. Git gide o meyelan bütün bütün kesilir. Çünki yalnız vehim ve fikir değil, belki manevî kuvveleri -akıl, kalb ve vicdan- birden o hisse, o hevese hücum eder. Hadd-i şer’îyi tahattur ile ulvî zecr ve vicdanî bir yasakçı o hissin karşısına çıkar, susturur.
Evet iman kalbde, kafada daimî bir manevî yasakçı bıraktığından fena meyelanlar histen, nefisten çıktıkça “yasaktır” der, tardeder kaçırır.
Evet insanın fiilleri kalbin, hissin temayülatından çıkar. O temayülat, ruhun ihtisasatından ve ihtiyacatından gelir. Ruh ise, iman nuru ile harekete gelir. Hayır ise yapar, şer ise kendini çekmeğe çalışır. Daha kör hisler onu yanlış yola sevkedip mağlub etmez.
Elhasıl: Had ve ceza, emr-i İlahî ve adalet-i Rabbaniye namına icra edildiği vakit hem ruh, hem akıl, hem vicdan, hem insaniyetin mahiyetindeki latifeleri müteessir ve alâkadar olurlar. İşte bu mana içindir ki, elli senede bir ceza, sizin hergün müteaddid hapsinizden ziyade bize faide veriyor. Sizin adalet namı altındaki cezalarınız, yalnız vehminizi müteessir eder. Çünki biriniz hırsızlığa niyet ettiği vakit millet, vatan maslahatı ve menfaatı hesabına cezaya çarpılmak vehmi gelir. Yahut insanlar eğer bilseler ona fena nazarla bakarlar. Eğer aleyhinde tebeyyün etse, hükûmet de onu hapsetmek ihtimali hatırına geliyor. O vakit yalnız kuvve-i vâhimesi cüz’î bir teessür hisseder. Halbuki nefis ve hissinden çıkan -hususan ihtiyacı da varsa- kuvvetli bir meyelan galebe eder. Daha o fenalıktan vazgeçmek için o cezanız fayda vermiyor. Hem de emr-i İlahî ile olmadığından o cezalar da adalet değil. Abdestsiz, kıblesiz namaz kılmak gibi battal olur, bozulur. Demek hakikî adalet ve tesirli ceza odur ki: Allah’ın emri namıyla olsun. Yoksa tesiri yüzden bire iner.”


Istilahat-i fikhiye kamusundan:


HIRSIZLIGIN BAZI OZELLIKLERI:

1- Sirkat, lûgatde başkasının malini gizlice almakdır, mikdarı az olsun olmasın, haddi icab etsin etmesin.
2- Sirkat ya bir sahsin veya bir grubun hirsizlik mahalline gizlice girip caldiklari mali disariya cikarmasiyla diger sartlar da yarine gelirse haddi gerektirir.
3-En az hirsizlik miktari bir dinar,veya on gumus para veya kiymetince maldir.Bundan az miktar haddi gerektirmez.
HADDİ SİRKAT İCRASI İÇİN HIRSIZA AİD ŞARTLAR:
4-Sirkat buyuk bir suc olup,insanlar arasindaki etkileri de buyuktur.Dolayisiyla cezasi da buyuk olmalidir.Fakat cezasi buyuk oldugu icin had cezasi uygulanmadan evvel bazi sartlarin yerine gelmesi gerekmektedir.Hakim hemen cezayi uygulayamaz.
5-Hirsiz,akilli,balig,konusma ve gorme ozurlu olmayan bir kisi olmalidir.Dolayisiyla cocuklarin,zeka ozurlulerin,dilsizlerin ve korlerin yapacaklari hirsizliktan dolayi had lazim gelmez.
6-Hirsiz caldigi malin ortaklarindan olmamalidir.ortaklarindan ise had uygulanmaz.
Kamuya ait bir mali calan da hadde ugramaz.zira kisi kamu malina ortaktir.muhtac oldugu takdirde bu maldan ihtiyaci kadar kendine verilmesine hakki vardir.hirsizlik yoluyla alirsa diger tur cezaya carptirilsa da had cezasi vurulmaz.
7-Hirsiz ile mali calinan arasinda evladlik,analik,babalik,evlilik gibi akrabalik baglari olmamalidir.
8-Bir kimse, üvey babasının veya üvey anasının veya oğlu¬nun refikasının veya üvey evladının yahut kain validesinin hanesinden bir mali çalsa bakılır: Eğer o mal, kendi babasının veya anasının veya oğlunun veya zevcesinin ise hakkında bil'ittifak had lazım gelmez.
9- Kari kocadan biri diğerinin bir malini çalsa hakkında had lazım gelmez.
10- Dinen evlenmelerinde sakinca olmayan akrabalarin birbirlerinden hirsizligi diger sartlarin neticesinde had cezasini gerektirir.
11- Hirsizin kin erkek, hür, müslim ve muhtar olması şart değildir.
Binaenaleyh sirkatde bulunan kadınlar, köleler, zimmîler, mükrenler hakkında da sair şartlar mevcut olunca had icra edilir.


CALINAN MALA AİD ŞARTLAR:
12-Mesrukun = çalınan şeyin mutlak mal olması, yani: mal’iyetinde şübhe olmayıb nasın ((insanlarin )) mal saydığı ve temevvül ((servet olarak sayilan mallari biriktirme)) için sakladığı bir şey bulunması şartdır.
Binaenaleyh altın, gümüş, inci, cevabir, demir, bakır, tunç,kalay ¬gibi şeyleri sirkat, haddi müstelzim olur. Çünkü bunlar, her vechile em¬valden maduddur.
Fakat mushafı şerifi, hadis kitablarını veya şiir ve edebe müteallik eserleri sirkat, haddi müstelzim olmaz .((gerektirmez)) olması şartdır.
13- Çalınan şeyin haddi zatında memluk ((sahiplenilmis mal )) olması şartdır.
Binaenaleyh madeninde bulunan altın, gümüş vesair cevahir gibi henüz kimsenin mâlik olmadığı mübah şeyleri ahz etmek, haddi müs¬tezlim değildir.((gerektirmez))
14 - Çalınan şeyde hirsizin sahiplik hakki veya suphesi olmamalidir
Kezalik bir kimse, borclusundan alacağı meblağa muadil veya on¬dan, zaid ve ayni cinsden bir meblağ sirkat edecek olsa --alacağına takas vaki olacağından-- hakkında haddi sirkat lazım gelmez,
15- Çalınan ot, saman, kamış, alelâde odun, kömür gibi şeyleri çalmak, haddi gerektirmez.
Kireç, kerpiç, kiremid, cam bardak, balçıkdan yapılmış desti gibi şeyleri sirkat de haddi müstelzim değildir
16- Çalınan mâl, her vechile tecavüzden masun olub sârik için ahz salâhiyeti, te'vil ve tenavili –ibahe-- şübhesi bulunmamak şart¬dır. Çünkü had, bir ukubeti mahzadır. Cinayeti mahzadan dolayı tatbik edilir. Gayri masum veya te'vil ve tenavül şübhesine mukarin bir mâli ahz ise bir cinayeti mahza değildir ki, bundan dolayı bir ukubeti mahza-nın tatbik edilmesi tecviz olunsun.
17- Calinan seyin had cezasini gerektiren seylerden olmasi sarttir.Mesela mushafi calmak had gerektirmez.gumusu calmak had cezasi gerektirir.gumus muhafazasiyla beraber Mushafi kasdederek hirsizlik gayesiyle calinirsa ikisi icin de had gerekmez.
18-: Çalınan malın süratle bozulur bir şey olmaması şartdır.
Binaenaleyh ağaç üzerinde bulunan veya başka bir ağaç üzerine asılmış olan hurma, üzüm, nar gibi taze meyvaları sirkat, haddi icab et¬mez,
19- : Çalınan şeyin en az nisab (bir dinar veya on gumus para su anda neye denk geliyorsa) mikdarında bulunması şartdır.
Binaenaleyh bir nisab mikdarından az olan bir mali çalmak, haddi icab etmez.
20-Çalınan şeyin mutlaka hirsizliktan korunmus bir yerde olmasi gerekir.Acikta birakilan bir malin hirsizligi haddi gerektirmez.
21- Bir kimse, içerisine girmeğe izinli olduğu bir dükkândan, bir haneden, bir hamamdan: veya sair böyle bir mahalden herhangi bir şahsa aid bir mâli çalsa hakkında had icab etmez.
22- Mer'adan hayvanları çalmak, haddi gerektirmez, ve¬lev ki yanlarında çobanları bulunmuş olsun…….Fakat hayvanatı muhafazalarına mahsus olan ahırlardan, ağıllar¬dan çalmak, haddi gerektirir. Zira bunlar birer muhafaza yeridir..
23-Sahralarda muhafızsız bir halde bırakılmış olan malları sir¬kat, haddi icab etmez. Fakat yanlarında sahipleri veya muhafızları bu¬lunduğu takdirde haddi gerektirir
24-bir kimse, bir hanenin dış kapısını çalsa veya haric¬deki bir çuvalı yarmaksızın içindeki eşya ile birlikte sirkat etse --bun¬lar, emvali zahireden olmakla-- hakkında had cezası tatbik edilemez. Fakat kapıyı açarak hane içerisindeki bir mâli veya çuvalı yararak için¬deki eşyayı çalsa hakkında had icra edilir. Zira bu takdirde mâli saklanani sirkat etmiş olur.
24- Bir kimse, bir malin saklandigi yere girib bir mali elde etdiği halde veya o malı harice atıb da daha kendisi harice çıkmadan yakalansa hakkında had icra edilemez. Çünkü o mala tamamen vaz'ıyed etmiş, maksad husu¬le gelmiş sayılamaz.
25-Bir kimse, bir hanenin duvarını delip içeri girmeden elini uzatarak bazı şeyleri çalsa hakkında had lazım gelmez. Çünkü mahalli hırza girmiş, hürmeti hırzı hetk etmiş değildir.
26- Bir şahıs, icinde mal olan bir haneye girip de müteaddid odalarından birindeki bir mali alarak hanenin sofasına çıkarsa bununla hakkında had lazım gelmez. ……..mal, tamamen harice çıkarılmadıkca sirkat tahakkuk etmiş olmaz.
27- Bir kimse, kapısı gündüzün dayalı veya açık bulunan bir hane içerisine girerek sirkatde bulunsa hakkında had lazım gelmez. Fakat geceleyin mürur ve ubur kesildikden sonra kapısı kapalı, fakat kilitlenmemiş bulunan bir haneden yapılacak bir sirkat, haddi müstelzim olur.
28- Bir kimse, gündüzün bir hanenin veya dükkanın kapısını anahtar ile açarak içerisinden sirkatde bulunsa bakılır: eğer içerisinde kimse bulunmamış ise had lazım gelmez.
29-Geceleyin yapılacak bir sirkatde baslangicta gizlilik şart ise de sonunda şart değildir. Fakat gündüzün veya akşam ile yatsı arasın¬da halkın henüz gidib gelmekde bulunduğu bir zamanda yapılacak bir sirkatde gizlilik, hem basinda ve hem de sonunda lazımdır.
30- Bir kimse, kiraya verdiği bir haneden kiracisinin bir malini çalacak olsa hakkında had icra edilebilir.
31-Kiraya veren, kiracisinin hususî ikametgâhına gizlice girib bir malini çaldığı takdirde bil'ittifak had lazım gelir. Çünkü o ikametgaha izinsiz girmeğe asla hakkı yokdur.
32-Bir haneye gizlice giren şahıs, elde etdiği eşyayı bir hay¬vana yükliyerek beraber harice çıkarsa hakkında had lazım gelir.
33- Hanelerin sathı da mahalli hırz sayılır.
Binaenaleyh damlardan nisab mikdari bir malı gizlice sirkat et¬mek, haddi icab eder.


MALI CALINAN KISIYLE ILGILI ŞARTLAR :
34-Mali calinan kisinin sirkat edilen mallar üzerinde bir gercek veya hukmi sahiblilik yetkisi olması şartdır.
Binaenaleyh bir kimse, bir mali sahibinin veya kendisine emanet veya borc bırakılmış olan kimsenin veya rehin birakilan kimsenin ve¬yahut satın almak üzere bulunan şahsın nezdinden sirkat edecek olsa hakkında had lazım gelir.
35- Mali calinan kisi ile hirsiz arasında yukarida bahsedilen akrabalik iliksileri olmamalidir.
MALIN CALINDIGI YERE AİD ŞARTLAR:
36-Hirsizligin dari adilde ((İslam hukukunun gecerli oldugu adalet saglanmis ulke)) vuku bulmuş olması şartdır.
Zaten İslam hukuku islemeyen yerde İslam cezalarini verecek mahkeme ve uygulama organlari olamaz.yetkisiz kisiler sadece sahsi hiddetlerinin esiri olarak icraat yapmis ve zulmetmis olurlar.
37- Sirkatin kıtlık seneleri haricinde vuku bulmuş olması şartdır.
Binaenaleyh aclik ve kitlik bulunan bir zamanda, ((ekonomik krizleri de hatirlatiyor)) bir yerde yapılacak bir sirkat, zararin tazminini , ta'zîr ((uyarma ve nasihat )) cezasını gerektirirse de haddi gerektirmez. Çünkü zaruret halinde başkasının malinden --bilahare tazmin etmek üzere-- zaruret mikdarı tenavül edilmesi mübah hükmünda bu¬lunur.

SİRKAT HADİSELERİNİN SURETİ SÜBUTÜ :
38- Haddi icab eden herhangi, bir sirkat hadisesi, ya itiraf ve kabul ile veya deliller ile sabit olur.
39-Bir şahıs, bir kimsenin mesela: yüz lira çaldığını itiraf etdikden sonra bu ikrarindan dönerek: «Hayır, vehm etmişim, diğer kimseden yüz lira çaldım» dese hakkında had icra edilemez.
40-Sirkat hakkında cebren vuku bulan ikrar, muteber değildir.
Binaenaleyh bir şahıs, vukubulan darp’a, tehdide, habse, aç bırakıl¬mak gibi bir suretle ta'zibe binaen sirkatde bulunduğunu ikrar etse bu¬na itibar olunmaz. Çünkü bu gibi haller, ikrarın ciddiyetine münafidir.
41-Sirkat hususundaki deliller, erkek, adalet, asalet ile muttasıf, en az iki mükellef kimsenin sirkat vukuu hakkında yapacak¬ları şahadetten ibarettir.
42-Hâkim, şahidlerden iddia edilen sirkatin mahiyyetini, keyfiyyetini istizahda bulunur, şahidlerin adaletini tetkik eder, şahidler tezkiye edilmedikce had icra edilemez. Çünkü had, telâfisi kabil olma¬yacak bir cezadır. Şu kadar var ki, tezkiye esnasında sârik, habs edilir. Zira sirkatle müttehem olduğundan firar etmesi melhuzdur.
42- Mali calinan kisi hazır olduğu halde şahidler kaybolsalar veya vefat etseler İmamı Âzama göre had icra edilemez.
43-Haddi sirkat hususunda bir şahadetin kabul edilebilmesi için hirsizlik olayindan buyana fazla bir zaman gecmemis olmalidir.
44-Bir şahıs, mali calinan kisinin gı¬yabında: «Ben bu malı çaldım, amma bunun kime aid olduğunu bilmi¬yordum» veya «kime aid olduğunu haber vermem» dese hakkında had icra edilemez.
Kezalik: şahidler: «Bu şahıs şu malı çalmışdır, fakat bu malın kime aid olduğunu bilmiyoruz» deseler şahadetleri makbul olmaz.
45-Şahidler, bir şahıs hakkında: «Bu, fülan kimseden mese¬la: yüz lira çaldı» diye şahadet etdikleri halde karardan evvel bu şahadetlerinden rücu ederek «Hayır, şu diğer kimseden yüz lira çaldı» diye şahadetde bulunsalar bununla haddi sirkate de, zararin karsilanmasina da hükm olunamaz

HIRSIZLIGIN HÜKMÜ VE HIRSIZLIK HAD’DININ MAHİYYETİ :
46-Sirkatin iki hükmü vardır, biri nefse, diğeri de mala te¬allûk eder. Nefse taallûk eden haddir. Mala taallûk eden de calinan malin geri verilmesi ve ziyan olmasi halinde karsiliginin tazminat olarak verilmesi.
Haddi sirkat ise sartlari mevcut ve usulü dairesinde sabit bir hır¬sızlık hadisesinden dolayı hırsız hakkında elini kesmek suretiyle yapılacak bir cezalandirmadir..
Hayati tehlike olmamasi icin butun onlemler alinir.Ayrica hirsizin normal hayatinda bir hastalik veya ozur dolayisiyla bir eli colak ise veya bas parmagi veya diger iki parmagi kesik ise,yurumede bir ozru varsa had cezasi uygulanmaz.
47-Birden fazla hirsizlik cezasi icin tek had uygulanir.
48-Mahkeme kararindan sonra kisi hirsizini afv edemez.
49-Haddi sirkati ikame edecek zat, veliyyül'emr ile onun ta¬rafından hadleri ikameye me'zun bulunan hâkimlerdir. Binaenaleyh bunlardan başkası bu haddi ikame edemez.
Şayed bir kimse, hakkında had icra edilmesine henüz hüküm veril¬memiş olan mahbus bir hirsizin sağ elini kasden kesecek olsa hakkında kısas lazım gelir.
50-Çalınan malın geri verilmesi ve tazmini meselesine gelince bir sirkat hâdisesi usulen sabit olduğu halde bazı sartlarin yerine gelmemesine binaen had icrasına imkân bulunmasa calinan malın her halde geri verilmesi lazım gelir.
HAD CEZASININ DUSMESI
51-Hirsizin had cezasindan once ikrarından donmesiyle etmesiyle had sakıt olur. Fakat bu halde çaldığını itiraf etmiş olduğu malı tazmin etmesi lazım gelir.
52-Hirsiz,ikrarindan sonra mülkiyet iddiasında bulunsa, yani: caldigi malın kendisine aid olduğunu dermeyan etse bununla had sakıt olur.
53-İki şahısdan biri: «Biz bu malı fülân kimseden birlikde çaldık» diye ikrar, diğeri ise bunu tekzib ile : «Hayır, biz öyle bir şey çalmadık» diye inkar eylese İmamı Âzama göre yalnız kabul eden hakkında had lazım gelir, diğeri hakkında lazım gelmez
54- Mali calinan kisinin hirsizin itirafini tekzib etmesi de haddi iskat eder. Şöyle ki : mal sahibi: «hirsiz yalan söylüyor, benim malımı çalmış değildir» dese hirsizdan had sakıt olur.
55-Hirsizin çaldığı malı henüz mahkemeye tevdi edilmeden sahibine geri vermesi de haddi iskat eder.
56-Sirkat hakkında şahadet vuku buldukdan sonra hirsiz kaçacak olsa bakılır: eğer derhal yetişilip elde edilirse hakkında had icra edilir. Fakat derhal elde edilemezse artık had icrası için takib edil¬mez.
Yukarıda da yazılı olduğu üzere her sirkat hâdisesinden dolayı he¬men had cezasının tatbik edilmesi, hikmeti şer'iyye bakımından pek istenen sey değildir. Bu cihetle hâkim tarafından hirsiza ikrarından geri donmesini sagliyabilecek bazı sözler söylenmesi mendubdur ki, buna (tel¬kini rücu) denir.
Bir hirsiz hakkında haddin sukutu ise onun cezadan büsbütün kur¬tulması demek değildir. Nitekim ta'zirat mebhasinde bu cihet görüle¬cekdir.
57-Mal sahibinin hirsizlik şahidlerini tekzib etmesi de had¬di iskat eder. Şöyle ki: mal sahibi: «bu şahidler yalan yere şahadet etdiler» dese artık had sakıt olur, icrasına imkan kalmaz.
58-çalınan malı sahibi daha aleyhine had ile hükmedilmeden hirsiza satsa veya hibe etse artık had icrasına mahal kalmaz.

Hukuki durumun ozeti bu.
Ne Allahin gayesi insanlari colak etmek ne de mahkemenin gayesi insanlari colak etmek.Hedef caydiricilik ve sosyal baris ve emniyet.
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 04-06-2006, 12:26
yenidendogus yenidendogus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 13 Mar 2006
Mesajlar: 59
Standart Re: HIRSIZIN ELININ KESILMESI

Ne Allahin gayesi insanlari colak etmek ne de mahkemenin gayesi insanlari colak etmek.Hedef caydiricilik ve sosyal baris ve emniyet.

Yani bu kadarına da pes. İlkel çöl bedevilerinin adetlerini bir dinin hükümlerini haklı çıkaracağım diye bu kadar vakit harcayıp bunca takiyye yapıp buralara yazmanın akla mantığa sığan tarafı nedir anlamadım. Yazı sonunda bir hırsızın elinin kesilmesinin hukuken doğru olabileceğini çıkartıyoruz.

Ne kadar anlatırsan anlat, bu hüküm Kuran'da geçiyor. Bunu hafifletip, kişisel yorumlarla insanların gözünü boyayıp şeriatı aklamanın gereği yok. Bal gibi de insanlar tarafından yazıldığı bu gibi hükümlerle de açık olan Kuran, insanlara sosyal barışı el ve kol keserek mi yerleştirecek?

Hırsızlığa uğrayan kişinin mağduriyeti bir yıl içinde giderilebilir. Veya çalınan malları iade olunabilir. Eli kesilen hırsıza elini kim iade edecek? Bu ömrü boyunca taşıyacağı ızdırabı, alemleri yaratan sonsuz kudret sahibi Allah mı ona reva görüyor? Bu nasıl bir allah? Ol dediği an da evreni yaratan Allah, yarattığı insanlar arasında hukuku ve toplumsal barışı sağlamak için bu tip uygulamalara mı başvuruyor? Tabi ki bu işin allahla bir ilgisi yok.

Bu hükümleri, insanlar tarafından yazıldığı apaçık olan bir kitaba yine düzeni ve toplumsal barışı(!) sağlamak adına türlü ilkelliklere başvuran 1400 yıl öncesinin teknolojiden hukuktan habersiz insanları(!) koymuş olmasın???
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 04-06-2006, 12:44
Şamanist Şamanist isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 28 Mar 2006
Bulunduğu yer: izmir
Mesajlar: 112
Standart Re: HIRSIZIN ELININ KESILMESI

yenidendogus";p=&quot´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Ne Allahin gayesi insanlari colak etmek ne de mahkemenin gayesi insanlari colak etmek.Hedef caydiricilik ve sosyal baris ve emniyet.

Yani bu kadarına da pes. İlkel çöl bedevilerinin adetlerini bir dinin hükümlerini haklı çıkaracağım diye bu kadar vakit harcayıp bunca takiyye yapıp buralara yazmanın akla mantığa sığan tarafı nedir anlamadım. Yazı sonunda bir hırsızın elinin kesilmesinin hukuken doğru olabileceğini çıkartıyoruz.

Ne kadar anlatırsan anlat, bu hüküm Kuran'da geçiyor. Bunu hafifletip, kişisel yorumlarla insanların gözünü boyayıp şeriatı aklamanın gereği yok. Bal gibi de insanlar tarafından yazıldığı bu gibi hükümlerle de açık olan Kuran, insanlara sosyal barışı el ve kol keserek mi yerleştirecek?

Hırsızlığa uğrayan kişinin mağduriyeti bir yıl içinde giderilebilir. Veya çalınan malları iade olunabilir. Eli kesilen hırsıza elini kim iade edecek? Bu ömrü boyunca taşıyacağı ızdırabı, alemleri yaratan sonsuz kudret sahibi Allah mı ona reva görüyor? Bu nasıl bir allah? Ol dediği an da evreni yaratan Allah, yarattığı insanlar arasında hukuku ve toplumsal barışı sağlamak için bu tip uygulamalara mı başvuruyor? Tabi ki bu işin allahla bir ilgisi yok.

Bu hükümleri, insanlar tarafından yazıldığı apaçık olan bir kitaba yine düzeni ve toplumsal barışı(!) sağlamak adına türlü ilkelliklere başvuran 1400 yıl öncesinin teknolojiden hukuktan habersiz insanları(!) koymuş olmasın???
Bilindiği üzere kleptomani denilen genetik bir hastalık vardır.Bu hastalığa sahip olanlar istemdışı olarak hırsızlık yaparlar.Yani bu adamı tedavi etmek varken ellerini kesmek çok saçma .genetik bozukluk olduğu kanıtlanan bu hastalığa sahip birisinin suçu ne şimdi?

Elbet bir gün Tanrı Dağı'na uçacağız
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 04-06-2006, 15:32
soro soro isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 15 Apr 2006
Mesajlar: 1.882
soro - MSN üzeri Mesaj gönder soro - YAHOO üzeri Mesaj gönder
Standart Re: HIRSIZIN ELININ KESILMESI

arkadaslar yine yazinin tamamini okumadan cevap vermissiniz.
kisaca,
el kesmek icin
hirsiz
hirsizlik mal
malin sahibi
hirsizlik mekani
sahidler
ile ilgili elliden fazla sart yerine gelmeli.
sonra hirsiz,itiraftan donerse
mal sahibi mali hirsiza satarsa,hibe ederse,
veya bu benim malimi calmadi derse,
sahidler vazgecerse
sahidler mahkemeye gelmezse,
hirsiz mali geri verirse
el kesilmez.
ve mahkeme el kesmekte acele etmeyip,hirsizin olayi reddetmesi icin firsat tanir.

ayrica bu kanunun gecerli oldugu bir toplumda hirsiz elinin kesilecegini bile bile niyehirsizlik yapsin.kleptomansa bunun tibbi bir tedavi gerektirdigini bilmeyecek kadar gerizekali mi muslumanlar.yapmayin bu kadari da ayip oluyor.

adam acsa,kitlik varsa vs vs bir yazimi okuyun tamamen.
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 04-06-2006, 15:41
K.C. - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
K.C. K.C. isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 02 Jun 2006
Mesajlar: 4.587
Standart Re: HIRSIZIN ELININ KESILMESI

sorogren";p=&quot´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
arkadaslar yine yazinin tamamini okumadan cevap vermissiniz.
kisaca,
el kesmek icin
hirsiz
hirsizlik mal
malin sahibi
hirsizlik mekani
sahidler
ile ilgili elliden fazla sart yerine gelmeli.
sonra hirsiz,itiraftan donerse
mal sahibi mali hirsiza satarsa,hibe ederse,
veya bu benim malimi calmadi derse,
sahidler vazgecerse
sahidler mahkemeye gelmezse,
hirsiz mali geri verirse
el kesilmez.
ve mahkeme el kesmekte acele etmeyip,hirsizin olayi reddetmesi icin firsat tanir.

ayrica bu kanunun gecerli oldugu bir toplumda hirsiz elinin kesilecegini bile bile niyehirsizlik yapsin.kleptomansa bunun tibbi bir tedavi gerektirdigini bilmeyecek kadar gerizekali mi muslumanlar.yapmayin bu kadari da ayip oluyor.

adam acsa,kitlik varsa vs vs bir yazimi okuyun tamamen.
merhaba sor öğren,
hırsızın elinin kesileceği durumları, yukarıda bahsettiğiniz şartları kim/kimler oluşturup koymuş? Bu şartlara uyulması gerektiğini Peygamber hadislerle mi açıklamış? Kur'anda şartlar yok da, sahih hadis getirirseniz sanırım daha inandırıcı olur.
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 04-06-2006, 16:44
Şamanist Şamanist isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 28 Mar 2006
Bulunduğu yer: izmir
Mesajlar: 112
Standart Re: HIRSIZIN ELININ KESILMESI

sorogren";p=&quot´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
arkadaslar yine yazinin tamamini okumadan cevap vermissiniz.
kisaca,
el kesmek icin
hirsiz
hirsizlik mal
malin sahibi
hirsizlik mekani
sahidler
ile ilgili elliden fazla sart yerine gelmeli.
sonra hirsiz,itiraftan donerse
mal sahibi mali hirsiza satarsa,hibe ederse,
veya bu benim malimi calmadi derse,
sahidler vazgecerse
sahidler mahkemeye gelmezse,
hirsiz mali geri verirse
el kesilmez.
ve mahkeme el kesmekte acele etmeyip,hirsizin olayi reddetmesi icin firsat tanir.

ayrica bu kanunun gecerli oldugu bir toplumda hirsiz elinin kesilecegini bile bile niyehirsizlik yapsin.kleptomansa bunun tibbi bir tedavi gerektirdigini bilmeyecek kadar gerizekali mi muslumanlar.yapmayin bu kadari da ayip oluyor.

adam acsa,kitlik varsa vs vs bir yazimi okuyun tamamen.
Valla senin dediğin gibi bir olay şu ana kadar olmuş değil. Binlerce küçük çocuğun eli kesilmiştir. İnsanların rahatsızlığı var mı yok mu hiçbir zaman bakılmamıştır.Bundan 10 sene önce Hacca gittiğimde küçük çocukların hala elleri kesiliyordu. Dini ne kadar yumuşatmaya çalışsanızda, takiye yapsanız da bu düzelmiyor. Islam 1300 yıldır anlaşılamıyor çok ilginç. Allahınz bir türlü müslümanları adam edemiyor

Elbet bir gün Tanrı Dağı'na uçacağız
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 04-06-2006, 17:26
korku korku isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 29 May 2006
Mesajlar: 54
Standart Re: HIRSIZIN ELININ KESILMESI

Şamanist kardeş bi şey merak ettim sen hacca gittin mi hakkaten??

"Bundan 10 sene önce Hacca gittiğimde küçük çocukların hala elleri kesiliyordu." demişsin

Acaba sen hacca mı gittin yoksa çocukların elleri nasıl kesiliyo onu mu seyretmeye gittin??
sonra ben yıllardır hacca giden gelenlerle konuşurum ama daha bugüne kadar hac mevsiminde işte ben şuraya gittimde orda çocukların ellerini kesiyolardıda vah vah *dien birine hiç raslamadım ama *sen yanlış yere gitmeyesin *:mrgreen:

Hani kızma ama sormak geldi içimden kusurabakma
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 04-06-2006, 17:33
korku korku isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 29 May 2006
Mesajlar: 54
Standart Re: HIRSIZIN ELININ KESILMESI

Sorogren kardeş gayet güzel açıklamışsın

selamlar
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 04-06-2006, 20:54
soro soro isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 15 Apr 2006
Mesajlar: 1.882
soro - MSN üzeri Mesaj gönder soro - YAHOO üzeri Mesaj gönder
Standart Re: HIRSIZIN ELININ KESILMESI

samanist ,el kesme sartlarinda bulug hirsiz icin gerekli sartlardan biridir.dolayisiyla cocuklarin doger butun sartlar saglansa bile hirsizliktan dolayi eli kesilmez.zaten mal sahibi malini geri alinca ve belki biraz da tazminat alirsa kimsenin elini kestirmez.ben 2001 de hacca gittim.dedigin seylerle ilgili birsey gormedim duymadim.sizi yaniltmislar galiba.



pante,islam hukukunun kaynagi sadece kur'an ve hadis degildir.bu konuda sihhati kabul edilmis omer nasuhi bilmen'in hukuk-u islamiye ve istilahat-i fikhiye kamusu'nda sunlar ozetle yazilidir.ilk yazim da zaten bu eserdendi:
"206 - Fıkıh, ibadata, muamelâta, ukubata ait bütün şer'î meseleleri ihtiva eden, islâm hukukunu Vücude getiren malûmatın heyeti mec¬muasıdır. Bunun mübtena aleyhi, istinatgâhı, yegane kaynağı da edillei erbaa denilen kitabullah ile sünneti nebeviyeden ve icmaı ümmet ile kı¬yası fukahadan ibarettir. İşte bu dört esas, fıkhın usulunü teşkil etmek¬tedir.
Maamafih ilmi usul, tefsir,hadis, fıkıh, belâgat, lisaniyat, ilmi âdâb gibi birçok ilimler ile de alâkadardır, bu ilimIerden de istimdat eder, bu cihetle gayet geniş mevzuları dairei tetkikine alır.
207 - Hükmü şer’î, bizim gibi kulların fiillerine mütealiik olup şarii mübinin hitabile sabit olan farziyet, vücub, nedb, ibaha, hıll, kera¬hat, hürmet, sıhhat, fesat, butlan gibi şeylerden herhangi biridir.
Mesela: mükellef bir insanın yaptığı bir ibadetin farz veya vacib ve¬ya sünnet oldıuğuna ve akd eylediği bir muamelenin sahih, nâfiz veya fâsid, gayri nâfiz bulunduğuna ancak şarii hakimin o husustaki beyanile muttali oluruz.
208 - Delili şer'î, kendisine sahih surette nazar edilmesi, bilinmesi, matlup olan bir hükme insanı kavuşturan nazmı Kur’ânîden veya Sünneti Nebeviyeden veya icma' ile kıyastan herhangi biridir.
Mesela: (...................)= kadınlardan size halâl olanlar ile ev¬leniniz.) nazmı şerifi, bir şer'î delildir. Buna nazar edince izdivacın meş¬rû, halâl bir muamelede olduğunu anlamış oluruz.
209 - Kitap ile, yani: Kur'anı Mübin ile Sünneti Nebeviyyenin ihti¬va ettiği delillere «edilleisemiyye» denir ki, bunlar, şarii mübinden sü¬butları ve birer hükmü şer'iye delaletleri itibarile şöylece dört kısımdır. Bu cihetle matlubu ispat bakımından kuvvetleri de mütefavittir.
(1) : Sübutu da, delâleti de kat'îdir. Bütün âyâtı Kur'aniyenin sü¬butu kat'îdir. Çünkü en muazzam, mükemmel bir tevatür, ile Resulü Ek¬rem'den kelâmı İlâhî olmak üzere menkuldür. Bunlardan müfesser ve muhkem denilen ayetlerin ise sübutları kat'î olduğu gibi delâletleri de kat'îdir.
(2) : Sübutu kat'î, delâleti zannîdir. Müevvel denilen ayetler ile tevatüren menkul olup elfazı müevvel bulunan hadisler gibi ki bunların sübutları tevatür ile olduğu cihetle kat'îdir. Fakat lâfızları müteaddit mânâlara şâmil olduğundan bunlardan hangi birine delâletleri zannîdir.
(3) : Sübutu zannî, delâleti kat'îdir. Haberi ahad kabilinden olup elfazı, müfesser veya muhkem olan ahadisi şerife gibi.
(4) : Sübutu da delâleti de zannîdir. Haberi ahaddan olup elfazı müteaddit manalar arasında müşterek olan ahadisi şerife gibi.

USULÜ FIKHIN MEZUU VE GAYESİ

210 - Usulü fıkh ilminin mevzuu, şer'î hükümleri ispata vasıta olmaları itibarile Şer'î delillerdir. Bu ilimde bütün edillei şer'îyenin ah¬valinden bahsolunur. Kitabullah ile sünnetin ve icma' ile kıyasın, husu¬si ve müşterek vasıflarından bahsetmek bu ilme aittir. Şöyle ki: Kur'anı Mübinin nazmı celîlile ahadisi şerifenin elfazı mübarekesi; hass, âmm, müşterek, müevvel, hakikat, mecaz gibi kısımlara ayrılır. Kezalik: aha¬disi şerife; mütevatir, meşhur, haberi ahad kısımlarına münkasım olur ve bunlar; emirleri, nehiyleri ihtiva eder. İşte bütün bunların ahvalin¬den bahsetmek bu usul ilminin salahiyeti cümlesindendir.


(Kıyası fukaha) : Bir şeyde sabit olan hükmün, mislini -o hükmün illeti içtihadiyesini haiz olduğu cihetle- diğer bir şeyde de bir rey ve içtihat neticesi olarak izhar etmektir.
Bu halde (ahkamı şer'iye) denilince bundan kanunu İlâhî hükümleri mana¬sını anlamak lâzımdır ve bununla asıl Kur'ana, hadise, icmaa sarahaten müste¬nit olan hükümler kasdedilmiş olur. İslâm Müçtehitlerinin kıyas ve içtihat tari¬kile istinbat ettikleri hükümler ise (ahkamı fıkhiye), (mesaili fer'iyei ameliye) namile yad olunur. Şu kadar var ki bunlara da şer'î esaslara istinat ettikleri ci¬hetle ahkâmı şer'iye ıtlak olunmaktadır.
Demek ki, ahkamı fıkhiye, mesaili fıkhiye, esasen füruata ait, içtihada müs¬tenid hükümlerden,meselelerden ibaret ise de bu tabirIer, hem nass ve icmaa müstenit şer'î ahkâm ve mesaile, hem de içtihat ve kıyasa müstenit hükümlere; meselelere şamil, umumî bir unvan olarak istimal edilmektedir.


Delilin cem'i: edilledir. De¬liller, edillei şer'iye ve edillei akliye kısımlarına ayrılır. Edillei erbea, kitap ile sünnetten ve icmaı ümmet ile kıyası fukahadan ibarettir.

(İcma) : Lugatte ittifak, kasd, manasınadır: Istalahta: «Bir asırda bulunan İslâm müçtehitlerinin bir hükmü şer'î üzerine ittifak etmeleridir. Buna «İcmaı ümmet denir. Bir hükmi aklî üzerine ittifaka ve bilinmesi yalnız sarih nakle müstenit olan şeyler hakkındaki ittifaka icma adı verilmez. Âlemin hudu¬suna, kıyametin vukuuna ait ittifaklar gibi. Avamı nasın bir şey hakkındaki ittifakları da icma sayılmaz."
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 04-06-2006, 21:44
Şamanist Şamanist isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 28 Mar 2006
Bulunduğu yer: izmir
Mesajlar: 112
Standart Re: HIRSIZIN ELININ KESILMESI

korku";p=&quot´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Şamanist kardeş bi şey merak ettim sen hacca gittin mi hakkaten??

"Bundan 10 sene önce Hacca gittiğimde küçük çocukların hala elleri kesiliyordu." demişsin

Acaba sen hacca mı gittin yoksa çocukların elleri nasıl kesiliyo onu mu seyretmeye gittin??
sonra ben yıllardır hacca giden gelenlerle konuşurum ama daha bugüne kadar hac mevsiminde işte ben şuraya gittimde orda çocukların ellerini kesiyolardıda vah vah dien birine hiç raslamadım ama sen yanlış yere gitmeyesin :mrgreen:

Hani kızma ama sormak geldi içimden kusurabakma
Yalnızca Hacca gitmekle kalmadım 25 gün Suudi Arabistan'da yaşadım. O yüzden Suudi Arabistan'ı senden daha iyi bilirim.Ve kırbaç cezalarına çarptırılan insanlara bizzat kendim şahit oldum çok meraklıysanız anlatırım bir kaç hikaye sorun değil. Suudi Arabistan'da cezalara çarpıtırılan insanların videoları internette dolaşıyor rahatlıkla bulabilirsiniz.

Elbet bir gün Tanrı Dağı'na uçacağız
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Soru 13: Hırsızlık ve Zina Yapanlar La İlahe İllallah Derlerse Cennete Girerler mi? ALKA İlhan Arsel & Arif Tekin Makaleleri 0 05-12-2012 02:13
Ateistler neden hırsızlık yapmaz? AL-İLAH Ateizm 131 20-06-2011 14:46
Kadın haklarını savunduğu için idam cezası Whiteface Kadın & İslam 0 23-05-2009 19:39
türbanlılardan hırsızlık şovu.... KızıL Konu-dışı 5 07-09-2008 13:54
İslamda Baş Kesme no_religion İslam 31 05-09-2008 14:31

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 21:41 .