Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #21  
Alt 26-06-2023, 11:36
Muhyiddin Arabi Muhyiddin Arabi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 13 Mar 2023
Mesajlar: 87
Standart

Alvin´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Ornegin dersin ki, asagidaki bu bolumde, Elohim'in Yehova'dan farkli biri oldugu ve ayrica bir tanrilar konseyinin oldugu belirtilmekte ve bunun farkli metinlerle benzerlikleri islenmektedir.


Benim dusuncem ise su sekildedir.. gibi mesela. Yoksa bende de bezer kitaplardan bir dunya var. zaten internette ucretsiz PDF leri de var. sitedeki pek cok uyenin de Ingilizcesi var.


Yani sen ne anliyorsun, nasil bilgiyi harmanliyorsun sen bize onu soyle.
Bu arada sayenizde aşağıdaki kitabı öğrenme fırsatına kavuştum. Araştırmalarımda önemli bir kitap olduğunu düşünüyorum.

https://www.kitapyurdu.com/kitap/timaeus/577226.html

Çeviriyi olduğu gibi paylaşmayı daha uygun buluyorum. Özet yapıp kendi düşüncelerimi paylaştığımda metinde ne yazdığını tamamen gösterememiş olacağım. Benim önemsiz görüp, özetime dahil etmediğim veya yoruma değer görmediğim bir nokta başkası için değerli bir bilgi olabilir. Zaten paylaştığım yazının tamamı altın değerinde bilgiler içeriyor. En azından bana göre durum böyle.
Alıntı ile Cevapla
  #22  
Alt 27-06-2023, 00:04
Muhyiddin Arabi Muhyiddin Arabi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 13 Mar 2023
Mesajlar: 87
Standart

Timaeus kitabının incelemesinin yapıldığı bir yazıyı az önce bitirdim. Linkini aşağıya bırakıyorum.

https://dergipark.org.tr/en/download...e-file/1705723

Kitapta demiurge'nin bir yaratıcı olduğu ama onun da üstünde asıl bir Tanrı'nın var olduğu fikri savunulmuş. Ama demiurge de gereksiz görülmemiş.

Bazı alıntıları paylaşmak istiyorum:

- Şu halde, maddî dünyanın gerçek ideler dünyasının ezeli-ebedi yönlerini Demiurgos'un faaliyeti sayesinde kazandığı ve bu yönleri sonsuz bir hareket dizisi ve dolayısıyla değişme süreci içerisinde kaybettiği dikkate alındığında, o ezelî ebedî bir gerçekliğin zaman içinde hareket eden ve değişen gölgesi ya da kopyası olarak görülmek durumundadır. (Sayfa 5)

- Platon'a göre doğanın oluş süreci, Evrenin yapıcısı olan Tanrı'nın diğer tanrıları yarattıktan sonra ve gök âleminin yaratılışından sonradır. Evrenin yapıcısı diğer tanrılara hitaben şunları söyler: "… Alt tarafa gelince, doğa (ölümlüler dünyası) bu ölümsüz kısma ölümlü bir kısım ekleyerek canlı varlıklar yaratın, onları dünyaya getirin yiyecek verin üretin öldükleri zaman da onları tekrar yanınıza alın." (Sayfa 5)

Mezopotamya dininde Irkalla, Yeraltı Dünyası, tanrıça Ereşkigal ve onun eşi Nergal ya da Ninazu tarafından yönetilir. Hayaletler yeraltı dünyasına seyahat ederek bir süre geçirir ve genellikle yol boyunca engelleri aşmak zorunda kalırlardı. Yeraltı dünyasının mahkemesi olan Anunnaki her hayaleti karşılar ve sunularını kabul ederdi. Mahkeme kuralları açıklar ve hayalete kaderini ya da yerini tayin ederdi. (Bu paragraf başka bir kaynaktan) Anunakiler Plato'nun 'diğer tanrıları' olabilir mi? Dikkat edilirse evrenin yapıcısı ile diğer tanrılar birbirinden ayrı tutuluyor.


Linkten alıntıya devam ediyoruz:

- Ruha gelince; Ruh da ezeli ve ebedidir: Cisim yani madde zaten heyûla anlamında vardır. Öyleyse burada yaratmadan değil, yeni-Platoncu bir ifadeyle doğuştan bahsedilebilecektir.

- "İnsanın peşinden koştuğu tanrılar için Tanrılar; benim yarattığım tanrıların çocukları, yaratıcısı ve babası olduğum eserler, ben istemedikçe, parçalanamazlar. Bağlanan bir şey her zaman Çözülebilirse de, birleştirilmiş güzel bir şeyi, parçalamak ancak bir kültürün harcıdır.

Yaratılmış bir varlık olduğunuz için, ölümsüz değilsiniz: ama ne parçalanacak, ne öleceksiniz. Size şimdi söyleyeceklerimi dinleyin: Göğün tam olması için, daha üç ölümlü soyun doğması gerekiyor... Eğer onları
kendim yaratsam onlara kendim can versem, Tanrılara eş olurlar. Hem evrenin tamamlanması, hem onların ölümlü olması için bu canlıları siz meydana getirmeye çalışacaksınız. Onlarda sizin peşiniz sıra gelmeye hazır olanlara hükmeden tanrılık bir şey bulunmalıdır: Ben size O'nun ilkesini vereceğim: Siz bu ölümsüz ilkeye ölümlü bir bölüm ekleyerek, canlı varlıklar yaratacaksınız. Öldükleri zamanda onları tekrar yanınıza alacaksınız" (Sayfa 7)

Platon Timaios'un değişik yerlerinde insanın varlığı hakkında pek çok bilgiye yer verir. Onun bilgi edinme yollarından biri olan duyumlardan yaratılış gayesine ve yaşadığı hayata göre yeniden dünyaya geri dönme/yeniden doğuş fikrine, biyolojik yapısından fizyolojisine doğrudan veya dolayı olarak insanı ilgilendiren hususları ele alır.
Platon felsefesinde insan türü ölümlü varlık sınıfında yer alır. İnsanın var olma sürecinde Tanrının çocukları devrededir. Bu tanrılar dört unsura şekil vererek insan vücudunu inşa etmişler ve ona ölümsüz ruhtan yerleştirmişlerdir:

"Tanrının çocukları ateş hava su ve toprak parçalarını alarak bunları küçüklükleri yüzünden gözle görülemeyen bir sürü kenetlerle birbirine eklediler. Böylece onları bir araya getirerek bütün bu parçalardan herkes için birer ten vücuda getirdiler. Kabartma ve alçalmalara uğrayan bir tene ölümsüz ruhun devirlerini yerleştirdiler."
Bu ölümsüz ruhun devirleri, ….hareketin altısına da tabi oluyorlardı. İleriye geriye, sağa sola, aşağıya yukarıya gidiyor her yanı
dolaşıyorlar." (Sayfa 16-17)

"Ruhlar alın yazısı gereğince tenlere yerleştirilince bu tenlerin de bazı kısımları üreyip bazı kısımları yok olunca her şeyden önce şöyle bir sona varılacaktı. Ruhlar kuvvetli izlenimler karşısında elbette aynı tabii duygunluğa sonra haz ve acıyla karışık sevgiye bundan başka da korkuya kızgınlığa ve bunlara bağlı yahut ta tabii olarak bunların karşıtı olarak ihtiraslara sahip olacaklardı. Bu ihtiraslara hâkim olanlar doğruluk, onların hükmüne girenler de eğrilik içinde yaşayacaklardı. Kendisine bağışlanan zamanı iyi kullanan bağlı olduğu gök cisminde yaşamaya dönecek, orada bahtlı bir ömür sürecektir. Buna aykırı hareket eden de ikinci doğuşunda kadın olarak doğacak, bu haliyle de kötü olmakta devam ederse kötülüğün çeşidine göre her yeni doğuşta yaşayışına en çok benzediği hayvanın kalıbını alacaktı. Bu değişmeler bu sıkıntılar sonradan varlığına katılmış olan ateşten,
sudan havadan ve topraktan ibaret o koca kitleyi kendi içinde aynı kalan ve benzeyen tözün hareketinin hükmü altına koymadıkça sona ermeyecek, bu hırçın düşüncesiz kitleyi, düşünce yola getirmedikçe, ilkin halinin kemaline dönmeyecektir." (Sayfa 26-27)


Forumda bugüne kadar yazdıklarım dahil olmak üzere şu an yazacaklarım ne kadar doğru bilemiyorum. İlla ki şu şudur, bu da budur gibi bir tutum içerisine girmeyi doğru bulmuyorum.

Plato'da en üstte bir evrenin yapıcısı bir Tanrı bir de onun altında yer alan ve Plato'nun ifadesi ile Tanrının çocukları olan bir grup var. İnsanı ölümlü olarak yaratan da bu alt grup. Döneminin inancına uygun bir şekilde Tanrının çocukları ifadesini kullandığını düşünüyorum. En tepedeki Tanrı ben yaratırsam ölümsüz olur o nedenle insanı siz yaratın demiş bu alt gruba. Çok sarsıcı bir ifade. Tanrının kurmayı tasarladığı düzen insanın ölümlü olmasını zorunlu kılıyor. Bu alt grubun liderliğini demiurge üstleniyor. Gnostisimzde bu varlığın adı yaldabaoth'tur. Plato bu varlığın varlığını reddetmiyor ama onu evrenin yapıcısı Tanrı olarak da kabul etmiyor.

İlerleyen bölümlerde reenkarnasyon inancını görüyoruz. Kötü işler yapanın sonraki bedenlenmesi kadın olur denmiş. Feminizme sağlam darbe indirmiş. Hatta kötü olmakta ısrar ederse hayvan kalıbı alacağı iddiasında bulunulmuş. Gnostisizmde de aynı inanç vardır. Ruh beden değiştirip durur ve tekamül sürecindedir. Ve burada Tanrısal bir amaç vardır.

Aslololan ruh ve tanrısal bir varlık. Bunu üstüne basa basa vurgulamış. Hallacı Mansur da Enel Hak derken bunu söylemek istedi diye düşünüyorum. Ölümden sonra ruh anunakiler tarafından yargılanıyor, plato'ya göre Tanrının çocukları tarafından, gnostiklere göre ise arkonlar tarafından yargılanıyor. Ruh gnostiklere göre arkonlar tarafından bedene hapsediliyor. Plato hapsetme ifadesini kullanmamış ama ikisi de temelde aynı şeye inanıyor. Ruh tekrar tekrar bedenleniyor.

Bu arada ölümlü olan beden. Ruh ölümlü değil. (Ölen beden imiş, aşıklar ölmez.)



Şimdi sorulara geçebiliriz.


- EL bir arkon mudur yoksa Plato'nun evrenin yaratıcısı olarak tasvir ettiği Tanrı mıdır?

- Kuran'da neden ben denmez de biz denir? Biz denen grup arkonlar mıdır? Ya da Plato'nun ifadesi ile evrenin yapıcısı olan Tanrının çocukları mı? Ya da Sümer Mitolojisindeki anunakiler midir? Yukarıda paylaştığım paragrafta, ruh bedenden ayrılınca anunakilerin ruhu yargıladığı ifade ediliyor.

- Hud süresindeki ben size onun tarafından gönderilmiş uyarıcıyım ifadesinde geçen ben kelimesi EL'e, O'nun kelimesi de Plato'nun evrenin yaratıcısı olarak kabul ettiği Tanrı'ya mı tekabül etmektedir? EL yani ALLAH, evrenin yapıcısı olan Tanrı'nın gönderdiği uyarıcı olduğunu mu söylemeye çalışmaktadır?

- Plato'ya bu bilgileri Eski Mısır rahipleri mi vermiştir? Bunu iddia eden kaynaklar mevcut.

- Hallacı Mansur neden Enel Allah dememiştir de Enel Hak demiştir. Hallacı Mansur'a göre, Hak; Plato'nun evrenin yapıcısı dediği Tanrı'ya, Allah da Demiurge'ye mi tekabül etmektedir?



Konu işte böyle derin olduğu için uzun makaleler paylaşmak zorunda kalıyorum.

Esenlikle...
Alıntı ile Cevapla
  #23  
Alt 27-06-2023, 11:52
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.708

Onur Üyeliği 

Standart

Muhyiddin Arabi´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
O başka bir tartışmanın konusu olsun. Konumuz EL. Bu yazıda, İslam'ın tanrısı bir ay tanrısı olarak ele alınmamış. Kökeni Ugarit mitolojisine dayanıyor. Hatta Antik Yunan mitolojisindeki Kronos'un da EL olabileceği, dolayısıyla Ugarit kökenli olabileceği dile getirilmiş. Forumda bu konuda hiçbir paylaşım göremediğim için bu konuyu açma gereği duydum.

Sonraki paylaşımlarımda YHWH kelimesinin kökeni üzerindeki incelemeleri paylaşma niyetindeyim. Onun da Eski Mısır kökenli ATEN/ATON (Atum değil. Atum daha çok RA ile ilişkili olan farklı bir tanrı.) olduğunu iddia eden kaynaklar var. (Encyclopedia of Gods)

Birinin kökeni Eski Mısır, diğerinin kökeni Ugarit olarak görünüyor. EL'in Sümer mitolojisinde bir karşılığı bulunduğunu iddia etmek şu aşamada güç.
El İlah'ın yer, yer kızlarıyla karıştırılmış olduğunu düşünüyorum.
Tarihsel kronoloji göz önünde tutulursa İbrahim ve Nemrud masalının konuya katkı sağlamayacağı açık.

Fırtına, yıldırım tanrılarını tek bir coğrafyaya indirgemek doğru olmaz -Ki El İlah bir çok bakımdan Sümer'in Enlil'i ile temel-ortak noktalara sahiptir, Enki'den de etkilenmiş olabilir, mitolojiler, coğrafyalara yayılmış, kahramanların hikayeleri bazı değişiklikler geçirmiş olsa da, temel işleri-güçleri, konumları aynıdır... (ve bu tanrıların, aslında çok daha evvel zamanlarda yaşamış kabile, aile liderleri olduğunu, göçler, krallığa geçiş yapılan dönemler ve sonrasında, hikayelerinin tekrar şekillendirildiğini düşünüyorum)

Sümer'in Enlil'i ile Yunan'ın Zeus'u, Hatti'in Taru(ki Hurri etkisinden söz edilebilir), Hitit'in Teşup(Taru) aynı-benzer tanrılara işaret eder. Sümer tabletlerinden, Sümerlerin kuzeyden gelen bir halk olduğu anlaşılmaktadır...

Bu Enlil


Bu Enki


Bu Teşup;


Boğa simgesinin ağır bastığı görülebilir.

Bu da MÖ 3.000-MÖ 7. Yüzyıla kadar varlığını sürdürdüğü ifade edilen Hurri Devleti için, MÖ 14. Yüzyıl Hurri-Mitanni devletiinin sınırlarını gösteren harita. (Hurriler'de, aynen Sümerler gibi, o bölgelere kuzeyden gelen bir Asya halkıdır -)




https://tr.wikipedia.org/wiki/Hurriler

https://tr.wikipedia.org/wiki/Hurrice

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #24  
Alt 27-06-2023, 15:06
Muhyiddin Arabi Muhyiddin Arabi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 13 Mar 2023
Mesajlar: 87
Standart

spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
El İlah'ın yer, yer kızlarıyla karıştırılmış olduğunu düşünüyorum.


https://tr.wikipedia.org/wiki/Hurriler

https://tr.wikipedia.org/wiki/Hurrice

Hocam siz yazınızda Ugarit'in EL'i ile mi yoksa İslam'ın EL-İlahı ile mi Enlil ve Enki'yi kıyasladınız onu tam olarak anlayamadım.

Allah kelimesinin kökenini Enlil olduğunu iddia eden hiçbir kaynağa rastlayamadım. Benim okuduğum bilimsel incelemelerde elohim ve Kuran'daki Allah Ugarit'in EL'ine dayandırılıyor. Dolayısıyla EL'i Ugarit metinlerindeki anlatı üzerinden Enlil ve Enki ile kıyaslamak daha doğru olur diye düşünüyorum. Tarihsel sıralamada, Mezopotamya bölgesi üzerinden gidersek önce Sümer, sonrasında Ugarit var. Ugarit'ten sonra da Musa'nın takipçilerinin inancı ortaya çıkıyor. Onlar da YHWH ve EL'e tapanlar olarak ikiye bölünüyor. Asur devleti EL'e tapanların devleti Isra-EL'i yıkınca onlar da YHWH'ye tapmaya mecbur kalıyorlar. Yukarıdaki yazıdan anlıyoruz ki İbrahim El Şaddai adını verdiği tanrısına tapıyordu.

Hatta makaledeki şu ifade çok ilginç: 'Şalem Kralı Melkisedek ekmek ve şarap getirdi. En Yüce Tanrı'nın [El Elyon] kâhiniydi ve İbrahim'i kutsayarak, "En Yüce Tanrı İbrahim'i kutsasın" dedi (Yaratılış 14:19)'

El Elyon Plato'nun Evrenin Yapıcısı olarak tanıttığı ve anlaşıldığı kadarıyla Plato'nun taptığı Tanrı'ya çok benziyor. Gördüğüm kadarıyla gnostiklerin EL ile bir problemi yok. Adamların tüm sorunu YHWH ile. Zaten araştırmacılar, YHWH'nin Eski Mısır tanrısı ATON/ATEN kökenli bir tanrı olduğunu iddia ediyor. Encyclopedia of Gods Kitabının yazarı olan Michael Jordan da bunlardan biri.

Peki Melkisedek tam olarak kimdir? ATON tam olarak hangi tanrıdır? Encyclopedia of Gods kitabında RA ile ilişkili olan ATUM'dan farklı olduğu belirtilmiş.

Bahsettiğim kitapta ATON/ATEN hakkında şunlar yazılmış:


ATEN (güneş diski)

Köken Mısırlı. Yaratıcı güneş tanrısı.

Bilinen tapınma dönemi MÖ 2000 civarından Mısır tarihinin sonlarına kadar, ancak MÖ 1362'den sonra çok az etkisi olmuştur.

Eşanlamlılar Aton.

Kült merkez(ler)i Başta Teb olmak üzere Heliopolis, Memphis, el-Amarna ve Nil vadisindeki diğer tapınaklar.

Sanat referansları Giza'daki anıt, Karnak ve el-Amarna'daki duvar resimleri.

Edebi kaynaklar çeşitli papirüsler, yazıtlar ve tabut metinleri.


Disk şeklindeki güneş olan Aten, Atum ya da RA'dan farklı olarak MÖ 2000 dolaylarında ve muhtemelen daha önceki dönemlerde de kendi başına bir numen [numen: bir şeye veya yere başkanlık eden bir ilah veya ruh (Collins) genellikle doğal bir nesne, olgu veya yerle özdeşleştirilen ruhani bir güç veya etki (Mariam Webster)] olarak saygı görüyordu. Heliopolis'te bir Aten kültü başlatan Amenhotep II, Tuthmosis IV ve Amenhotep III de dahil olmak üzere birçok firavun döneminde Aten'in etkisi artmaktaydı. Aten, tanrının onuruna Akhenaten adını alan Amenhotep IV'ün hükümdarlığı sırasında kısa bir süre için nihai üstünlüğe yükseldi. Akhenaten'in M.Ö. 1379'daki hükümdarlığı sırasında Aten, diğerlerini gölgede bırakarak Mısır'ın en yüce tanrısı haline gelmiştir.

Aten'in ikonografisi çok belirgindir. Kollarını uzatmış kanatlı bir güneş diski olarak başladı, ancak bu, uraeus (bkz. Wadjet) ile süslenmiş ve her biri bir insan eliyle biten güneş ışınları gibi ince kollarla çevrili bir güneş diskine dönüştürüldü. Bu ellerin kraliyet mensubunu işaret ettiği yerde yaşam sembolü olan ankh bulunur. Tanrı hiçbir zaman insan ya da hayvan şeklinde çizilmemiştir.

Akhenaten ilk olarak Teb'deki Karnak kompleksinde Amun'unkine bitişik olarak Aten için bir tapınak inşa etti. Asıl kült merkezi Teb'in kuzeyinde, Nil'in doğu kıyısındaki el-Amarna'daydı ve burada büyük bir mabet inşa edilmişti. Gökyüzüne (ve Aten'in ışınlarına) açıktı ve ana törenler şafak vakti yapılırdı. Akhenaten'in baskı uyguladığı Karnak'taki Amun-Re kültüne karşı çekişmeli bir rakip olarak hareket etti. Aten'e ait tüm tapınaklar, ikonografisinin çoğu gibi daha sonra yok edildi. Akhenaten sonraki döneminde saltanatını el-Amarna'dan yönetti. Kraliçelerinden biri olan Nefertiti de sadık bir Aten tapınmacısıydı.

Aten'in yüceltilmesi politikadan etkilenmişti (Amun-Re rahipliğinin gücü aşırı hale geliyordu) ve Akhenaten'in tek başına tanrıya erişimi olgusu ya da Aten'in bilgisine sadece kendisinin sahip olması olgusu dikkate değerdir. Aten tapınmasının tek bir yaratıcı tanrı kavramına artan ilginin bir sonucu olduğu ve tektanrıcılığın ilk tartışılabilir göstergesi olduğu da yadsınamaz. Kültün çok az detayı günümüze ulaşmıştır.



Peki ATUM kimdir?


Atum hakkında britannica şunları yazmış:


Atum, eski Mısır dininde, güneşin tezahürlerinden biri ve yaratıcı tanrı, belki de başlangıçta Heliopolis'in yerel bir tanrısı.

Atum'un efsanesi büyük güneş tanrısı Ra'ninki ile birleşerek Ra-Atum tanrısını ortaya çıkarmıştır. Ra'dan ayırt edildiğinde Atum, kaosun ilkel suları olan Nun'un içinde yaşayan yaratıcının orijinal formuydu. Yaratılışta kendini ve tanrıları doğurmak için ortaya çıktı. Batan güneşle özdeşleştirilir ve şafakta Khepri ve güneşin zirvesinde Ra olarak görünmek için gece boyunca yenilenmesi gereken yaşlı bir figür olarak gösterilirdi.

Kaynak: https://www.britannica.com/topic/Atum



Michael Jordan da şunları yazmış:


ATUM

Köken Mısırlı. Güneş tanrısı ve yaratıcı tanrı.

Bilinen tapınma dönemi Eski Krallık (MÖ 2700 civarı) ile Mısır tarihinin sonu (MS 400 civarı).

Eşanlamlılar Atum-Re.

Kült merkezi(leri) Heliopolis.

Sanat referansları özellikle Krallar Vadisi'ndeki (Teb) Yeni Krallık mezarlarında bulunan duvar resimleri, adak yazıtları, çağdaş heykeltıraşlık.

Edebi kaynaklar: Piramit Metinleri; tabut metinleri; Ölüler Kitabı, vs.

Atum, Hanedanlık öncesi kabile tarihinin parçalanmış bir ürünü olan Mısır'ın başlıca yaratıcı tanrısının çeşitli yorumlarından biridir. Atum Heliopolis'i bir başka güneş tanrısı Re ile paylaşmış ve sonunda onunla Atum-Re ya da Re-Atum olarak birleşmiştir. Tanrı ilkel okyanustan kendi kendini yaratmış ve mastürbasyon yoluyla Mısır kozmosunun sonraki iki büyük tanrısı olan Šu ve Tefnut'u üretmiştir; bunlar aynı zamanda dokuz Heliopolis tanrısından oluşan panteonun, Ennead'ın başlangıcını oluşturur. Atum genellikle insan şeklinde temsil edilir ve genellikle Yukarı ve Aşağı Mısır'ınkileri birleştiren bir taç giyer.

Boğa (EL de boğa ile tasvir ediliyordu), aslan, yılan ve kertenkele gibi çeşitli hayvanlar olarak temsil edilir. Atum, Mısır firavunlarının atası olarak kabul edilirdi.

Hem Atum hem de Re, boynuzları arasında güneş diski ve uraeus veya yılan taşıyan ilahi bir siyah boğa, Mnevis veya Mer-wer ile temsil edilir. Heliopolis'teki rahipler ile güneş tanrısı arasında şefaatçi olarak görev yapmıştır.


newworldencyclopedia çok fazla şey yazdığı için onun yazdıklarını paylaşıp kafa karıştırmak istemedim. Zira tepki gösterenler oldu.

Bu arada RE ile RA aynı tanrı. RA, Roma ve Yunanlıların verdiği isim.


Bahsettiğim kitap RE hakkında şunları yazmış:


RE

Köken Mısırlı. Yaratıcı tanrı ve güneş tanrısı.

Bilinen tapınma dönemi MÖ 3000 civarından Mısır tarihinin sonuna, MS 400 civarına kadar.

Eşanlamlılar Ra (Roma ve Yunan); Re-Atum; ReKhepri; Amun-Re.

Kült merkez(ler)i Heliopolis ve Nil vadisi boyunca başka yerler.

Sanat referansları heykel, taş kabartmalar, oymalar, duvar resimleri, papirüs çizimleri.

Edebi kaynaklar Piramit Metinleri, tabut metinleri, vs.; Westcar Papirüsü.

Re, Mısır'ın güneş tanrısı ve yaratıcı tanrısının çeşitli tezahürlerinden biridir ve Hanedanlık öncesi dönemde parçalanmış bir kabile geçmişini vurgular. Efsaneye göre kendisini ilkel okyanustan çıkan höyükten yaratmıştır. Diğer tasvirlerde ise ilkel lotus çiçeğinden bir çocuk olarak ortaya çıkmıştır. Genellikle başında güneş diski taşıyan bir şahin şeklinde, kobra-tanrıça Wadjet'in yılansı formuyla çevrili olarak tasvir edilir.

Re aynı zamanda yeraltı dünyasının tanrısı olarak da algılanır. Bazı yazıtlarda "Osiris'teki Re, Re'deki Osiris" olarak bilinir ve bu durumda genellikle teknesinde bir güneş diskinin tepesinde koç başlı bir insan figürü olarak gezer ve kobra tanrıçası ona eşlik eder. "Re'nin Gözü" kavramı çok karmaşık bir kavramdır ve özünde Re'nin gücü ve mükemmelliği de dahil olmak üzere birçok şeyi ima eder.

Re kültü Heliopolis'te V. Hanedan hükümdarlarının kendilerini Re'nin oğulları olarak adlandırdıkları üçüncü binyılın ortalarından itibaren büyük önem kazanmıştır. Yeraltı tanrısı Osiris ile yakından bağlantılı olan bu kavram, güneş doğu ufkunun üzerine çıktıkça birleşik tanrının gündüzleri Re, gecenin başlangıcında ise batı ufkunun efendisi Osiris olduğu şeklinde şekillenmiştir.

Re'ye hatırı sayılır bir korku ile bakılırdı. Kobra unsuru onun anında intikam alma yeteneğine işaret eder. Buna karşın, insanoğlunu gözyaşlarından yarattığı söylenir. Bazı küçük tanrıların da Re'nin kendi kendini sakatladığı penisinden düşen kan damlalarından yaratıldığı söylenir (bkz. Sia).


Gördüğüm kadarıyla Mısır Kralı rahiplerin dini otoritesinden rahatsız olup kendi dini inancını oluşturmaya çalışıyor. Mısır Kralı da dini inancını aynı rahiplerinki gibi Güneş Tanrısı etrafında oluşturuyor. Dikkat edilirse; RE, Re-Atum, Amun-Re eşdeğer tanrılar olarak gösterilmiş. Bu tanrı, yani ATUM/RE/AMUN-RE; Rahipler Sınıfının tanrısı. Rahipler, krala karşı yürüttüğü mücadeleden başarıyla çıkıyor. Hazreti Yusuf Filminde de Yusuf taptığı tanrıya Aton diyordu. ATON İbrani inancında YHWH'ye dönüşüyor.


Aynı kitapta Sia hakkında da şunlar yazılmış.


Anlayış, anlama (yeteneği) idrak tanrısı. Mısırlı. Re'nin sağ elinde akıl papirüsünü tutarken tasvir edilen küçük tanrı. Güneş Tanrısı'nın teknesinde seyahat eder. Efsaneye göre Re'nin penisinden düşen damlalardan oluşan birkaç tanrıdan biriydi.

Konu Muhyiddin Arabi tarafından (27-06-2023 Saat 16:03 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #25  
Alt 27-06-2023, 16:38
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.708

Onur Üyeliği 

Standart

Muhyiddin Arabi´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Hocam siz yazınızda Ugarit'in EL'i ile mi yoksa İslam'ın EL-İlahı ile mi Enlil ve Enki'yi kıyasladınız onu tam olarak anlayamadım.

Allah kelimesinin kökenini Enlil olduğunu iddia eden hiçbir kaynağa rastlayamadım. Benim okuduğum bilimsel incelemelerde elohim ve Kuran'daki Allah Ugarit'in EL'ine dayandırılıyor. Dolayısıyla EL'i Ugarit metinlerindeki anlatı üzerinden Enlil ve Enki ile kıyaslamak daha doğru olur diye düşünüyorum. Tarihsel sıralamada, Mezopotamya bölgesi üzerinden gidersek önce Sümer, sonrasında Ugarit var. Ugarit'ten sonra da Musa'nın takipçilerinin inancı ortaya çıkıyor. Onlar da YHWH ve EL'e tapanlar olarak ikiye bölünüyor. Asur devleti EL'e tapanların devleti Isra-EL'i yıkınca onlar da YHWH'ye tapmaya mecbur kalıyorlar. Yukarıdaki yazıdan anlıyoruz ki İbrahim El Şaddai adını verdiği tanrısına tapıyordu.
Tüm bunlar ortak mitolojilere dayanıyor.

Örneğin Hattiler, Anadoluda yerleşiktir, ancak fırtına tanrılarının Enlil ile olan ilişkisine dahi erişmek mümkün.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Te%C5%9Fup

Farklı kültürlerde mitolojik hikayeler, iç, içe geçebilir, harmanlanabilir, adlar, kişiler, yerler değişebilir.

EL tanrı anlamına gelir, ÖZEL BİR KARŞILIĞI yok...

Ne zaman özel bir karşılık alır? çeşitli sıfatlar yüklendiğinde.

Örneğin tanrılar panteonunun en üstünde olan tanrıya kral, efendi, rab tanrı, tahtın sahibi, ilah vb. denebilir. Orada önemli olan panteonun tahtında oturup oturmaması, kral olup olmamasıdır. Çeşitli SIFATLARLA anılabilirler, örneğin Zeus'ın bir çok sıfatı vardır...
Zeus
Pantokrator(Her şeye gücü yeten), Aegiochos, Philoxenon, Hospites gibi.

Çok tanrılı dinlerde bazı şehirler farklı tanrı, tanrıçaları veya farklı sıfat isimlerini esas alabilirler, adlarına, sıfatlarına tapınak, sunaklar yapabilir, dua ederken çoğunlukla O'na dua edebilirler. Yani illa kral tanrı olması gerekmiyor, panteondan herhangi bir başka tanrı, tanrıçalar olabilir-yüklenen sıfatlara göre yerel tercihler değişebilir.

Efsanelere göre kişiler yer değiştirebilir, örneğin bir bölgede A kral tanrı iken, başka bir bölge mitolojisinde tahta oğlu B geçirilebilir vs...
Yani benzer, harmanlanmış mitolojiler açısından, Kral Tanrı, A iken, Kral tanrı B, C, D olabilir.

Aynı tanrıya farklı isimle tapan ve birbiriyle savaşan toplumlar olabilir...

https://tr.wikipedia.org/wiki/Ugarit

"Kazılar, dokuz odadan oluşan sekiz kapalı avlusu olan bir kraliyet sarayını ortaya çıkardı. Şehrin yapıldığı tepeyi taçlandıran iki ana tapınak vardı: Bunlardan biri Baal'a, "kral", El'in oğlu ve diğeri yumuşak doğurganlık ve buğday tanrısı Dagon'a adanmıştı.

Ugarit'ten çıkan en önemli edebi belge, Kenan Baal'ın din ve kültünün temelini oluşturan Baal döngüsüdür. Dini metinler arasında, ay tanrıçası Nikkal'a dikkat çeken bir ilahi de dahil olmak üzere Hurri şarkılar da vardır; bu buluntu dünyadaki en eski müzik notasyonudur."


Önceki mesajımda Hurriler'in bulunduğu bölgenin haritasını da eklemiştim...

Yani kültürler harman olmuş, o sebeple, bilhassa M.Ö 3.000 sonraları için, şu tanrı, %100 şuna aittir denemez. Örneğin Hititler'in baş tanrısı, aslında işgal edip, egemen oldukları Hattilere aittir.

Zeus'un babası gök(Sümer'de "An"),anası yer'dir(Sümer'de "Ki"), Enlil'in babası gök, anası yerdir, gök ve yerin birleşmesinden çocuklar meydana gelir... Kaynak, Bereket Kültü...

Bu konular açısından Tevrat'ı esas almak geçerli bir yol değil(M.Ö 6. yüzyıllarda kaleme alınmış, uydurmalar, kulaktan dolma, dezeformasyonlarla dolu olmalı) diye düşünüyorum. Neden Dicle-Fırat, Nil'den daha ağır basıyor? Çünkü konuyla ilgili coğrafya Mısır'a uzak kalıyor, haliyle yerleşik kültürlerin, inançlarındaki gelişim, değişimler açısından ilgili bölgede, Sümer, Babil, Hurri-Mittani, Roma(örneğin Baalbek'de Zeus tapınağı gibi) etkisi daha baskın oluyor.

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #26  
Alt 27-06-2023, 23:41
Alvin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Alvin Alvin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 May 2023
Bulunduğu yer: Munzur
Mesajlar: 353
Standart

Muhyiddin Arabi´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Bu arada sayenizde aşağıdaki kitabı öğrenme fırsatına kavuştum. Araştırmalarımda önemli bir kitap olduğunu düşünüyorum.

https://www.kitapyurdu.com/kitap/timaeus/577226.html

Çeviriyi olduğu gibi paylaşmayı daha uygun buluyorum. Özet yapıp kendi düşüncelerimi paylaştığımda metinde ne yazdığını tamamen gösterememiş olacağım. Benim önemsiz görüp, özetime dahil etmediğim veya yoruma değer görmediğim bir nokta başkası için değerli bir bilgi olabilir. Zaten paylaştığım yazının tamamı altın değerinde bilgiler içeriyor. En azından bana göre durum böyle.



Simdi onu bunu cevirme de, cevireceksen bize F. Bacon'in "The Great Instauration" adli calismasini cevir.

Bizim icin daha hayirli olur.

Onemli noktalari da Erken Donem Modern Felsefe'ye Giris basligina yaz guzel kardesim.

Turkce'de bunu cevireni gormedim.

"Happiness is a state of mind. It's just according to the way you look at things."
— Walt Disney
Alıntı ile Cevapla
  #27  
Alt 28-06-2023, 00:49
Muhyiddin Arabi Muhyiddin Arabi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 13 Mar 2023
Mesajlar: 87
Standart

Alvin´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Simdi onu bunu cevirme de, cevireceksen bize F. Bacon'in "The Great Instauration" adli calismasini cevir.

Bizim icin daha hayirli olur.

Onemli noktalari da Erken Donem Modern Felsefe'ye Giris basligina yaz guzel kardesim.

Turkce'de bunu cevireni gormedim.
Simon Blackburn'un Ethics kitabından biliyorum. Felsefe kitaplarını çevirmek çok zor oluyor. İngilizce metinden çevirenin anladığı ile aynı çevirmenin çevirisinin anlattığı bambaşka şeyler oluyor. Yine de uğraşayım. Aslında sırada John Day'in Yahweh and the Gods and Goddesses of Canaan kitabı vardı. İlk önce bu kitabın hakkından gelebilirsem ona da bakayım.

Şu an yapmaya çalıştığım çeviriden örnek vereyim mesela. Progenitor ve patriarch arasındaki farkı Türkçe çeviride nasıl gösterebilirim onu düşünüyorum.

https://www.encyclopedia.com/literat...d-mythology/el

Metin işte bu.

EL'in karısı için progenitress denmiş yani dişi progenitor. Ama EL için patriarch denmiş. EL'in karısı Athirat'a daha derin bir anlam yüklenmiş. Baba, ata kelimeleri o derinliği sunmaya yetmiyor. Millet böyle böyle cahil kalıyor.

Athirat için Encyclopedia of Gods kitabı İslam öncesi Güney Arabistan'ın Ay Tanrısı olan Amm'ın eşi demiş. İşler iyice karıştı reis. Bir de Athirat çıktı başımıza. Amm için de Qataban kabilesinin koruyucu tanrısı demiş. O zaman EL'in araplardaki karşılığı Amm olmuş oluyor.
Alıntı ile Cevapla
  #28  
Alt 28-06-2023, 01:03
Alvin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Alvin Alvin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 May 2023
Bulunduğu yer: Munzur
Mesajlar: 353
Standart

Muhyiddin Arabi´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Simon Blackburn'un Ethics kitabından biliyorum. Felsefe kitaplarını çevirmek çok zor oluyor. İngilizce metinden çevirenin anladığı ile aynı çevirmenin çevirisinin anlattığı bambaşka şeyler oluyor. Yine de uğraşayım. Aslında sırada John Day'in Yahweh and the Gods and Goddesses of Canaan kitabı vardı. İlk önce bu kitabın hakkından gelebilirsem ona da bakayım.
Simon Blackburn‘ un o kitabini biliyorum. O kitap genel bilgi veriyor. Tam dokunamiyor meseleye. Etik ile ilgileniyorsan Pojman oku. Pojman cok iyi anlatiyor meseleleri. Zaten ikinci el alirsan bir kuruasan fiyatina 3-5 dolar birsey.

https://www.amazon.com/Ethics-Discov.../dp/1305584554

Benim favorim bu. Tavsiye ederim.

"Happiness is a state of mind. It's just according to the way you look at things."
— Walt Disney
Alıntı ile Cevapla
  #29  
Alt 28-06-2023, 02:06
Muhyiddin Arabi Muhyiddin Arabi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 13 Mar 2023
Mesajlar: 87
Standart

@spartacus


Aslen yaygın Sami dilinde basitçe "tanrı" anlamına gelen bir unvan olan El ('il), Süryani-Filistinli ya da "Kenanlı" panteonunun gri sakallı atasının özel adıdır. Antik Yakın Doğu'daki metinlerde El'e atıfta bulunulmasına rağmen, bu Batı Sami tanrısı yalnızca Suriye'deki Ugarit (modern Ras Şamra) kentinin Geç Tunç Çağı metinlerinde aktif bir mitolojik ve kült rolü oynar.

Kaynak: https://www.encyclopedia.com/literat...d-mythology/el


EL tanrı anlamına gelen bir unvan olabildiği gibi Ugarit ve Süryani-Filistin bölgesinin tanrısının özel adı da olabiliyor. Allah şimdi bu ikisinden hangisine giriyor. İlki ise, yani EL genel olarak tanrı anlamına gelen bir unvan ise Allah da genel olarak tanrı anlamına gelen bir unvandır. Etimolojik olarak kökeni şu tanrıdır diyemez hale gelirsiniz. Aslında kelimenin kökeni IL. Yahudilere IL, EL olarak geçiyor. Michael Jordan'a göre Allah kelimesi MÖ 300'de kullanılmaya başlanıyor. O güne kadar Araplar EL mi diyordu, IL mi diyordu onu kitapta yazılanlardan anlayamadım. Kitapta bu belirtilmemiş.
Alıntı ile Cevapla
  #30  
Alt 01-07-2023, 16:34
ilahimasal ilahimasal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Oct 2017
Mesajlar: 3.462
Standart

El il lah ın kökü bir kenara da , uyduruk bir kelime üzerine milyonlarca uyduruk hikaye yazıp insanları aldatmak !!
Tek bir kelime ve üzerine kurulan sahte yaşamlar.
Boş ve sahte bir kelimenin kökünü araştırmak insana ne kazandırabilir ki ?

El il lol lul lül komik ama
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 00:54 .