28-10-2010, 23:37
|
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 10 Oct 2010
Mesajlar: 227
|
|
Bir film düşünün senarist ,yapımcı ve rejisör aynı kişi.
Film başlıyor tabiki bildik sahneler iyiler de var kötüler de .Her oyuncu kendisine ne rol verilmişse onu oynamış yani kimi oyuncu katil,düzenbaz,ırz düşmanı veya ateist kimi oyuncularda namuslu,iyilik sever veya inançlı.
Film bitiyor ve film yapımcısı kimilerini cehennme atıyor kimilerinide cennete alıyor yani cezalar ve ödüller.
şimdi bunun adil bir davranış olduğunu söyleyebilirmiyiz.
İslam dinine göre herşey önceden yazılmış ve bizde buna göre oynuyor isek bu cezalar adil olabilirmi? Ama bunada bir açıklama var ama ayetlerle tam olarak çelişki halinde.
aşağıda ayetlerden sadece iki tanesini koydum.
Diyanet Meali - el-İSRÂ : 13. Her insanın amelini (veya kader ini) boynuna bağladık. İnsan için kıyamet gününde, açılmış olarak önüne konacak bir kitap çıkarırız.
Diyanet Meali - el-AHZÂB : 38. Allah'ın, kendisine helâl kıldığı şeyde Peygamber'e herhangi bir vebâl yoktur. Önce gelip geçenler arasında da Allah'ın âdeti böyle idi. Allah'ın emri mutlaka yerine gelecek, yazılmış bir kader dir.
buda bir hadis:
Kütüb-ü Sitte - Hadisler 1600 : "Bidayette Allah vardı, O'ndan önce başka bir şey yoktu. O'nun Arş'ı suyun üzerinde bulunuyordu. Sonra gökleri ve yeri yarattı. Sonra zikr (denen kader defterinde ebede kadar cereyan edecek) her şeyi yazdı."
"Din kitaplarını okuyup anlayana ateist,okuyup anlamayana dindar denir" Nikola Tesla
|
29-10-2010, 19:23
|
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 28 Oct 2010
Bulunduğu yer: جَنَّةِ النَّعِ&
Mesajlar: 27
|
|
withoutreligion´isimli üyeden Alıntı
Bir film düşünün senarist ,yapımcı ve rejisör aynı kişi.
Film başlıyor tabiki bildik sahneler iyiler de var kötüler de .Her oyuncu kendisine ne rol verilmişse onu oynamış yani kimi oyuncu katil,düzenbaz,ırz düşmanı veya ateist kimi oyuncularda namuslu,iyilik sever veya inançlı.
Film bitiyor ve film yapımcısı kimilerini cehennme atıyor kimilerinide cennete alıyor yani cezalar ve ödüller.
şimdi bunun adil bir davranış olduğunu söyleyebilirmiyiz.
|
Örneğinle örtüşmüyor bu durum.. şöyle ki;
Bilindiği gibi filmde senaryo var.. ve oyuncular senaryo kitabında yazılanı oynuyor..
Dünya hayatı bunun tam tersi..
Bunu anlayabilmek için önce kaderin, kazanın ne olduğunu bilmek gerekir.. Dİlimin döndüğünce açıklayayım..
Kader ==> ALLAH’ın ezelden ebede kadar olacak şeylerin zaman ve mekânını, nasıl ve ne şekilde gerçekleşeceğini önceden bilip o takdir etmesidir..
Kaza ==> Allah’ın ezelde irade ve takdir ettiği şeyleri zamanı gelince yaratmasıdır..
Kaderi ikiye ayırırız..
Izdırari Kader: Bizim hiçbir şekilde dahil olmadığımız tamamen ALLAH'ın iradesiyle oluşan kaderdir.. ( küll-i irade..)
örnek: dünyaya ne zaman geleceğimiz, ailemizin kim olacağı vb. örneklerle çoğaltılabilir...
İhtiyari Kader : ALLAH tarafından, insana, kendi iradesiyle, kaza ve kader sınırları içinde, dilediği gibi hareket edebilme ve seçme serbestliğinin verilmesidir.. ( cüz-i irade..)
burdan çıkarılacak sonuç: Levh-i Mahvuzda yazılı olanı, ALLAH yazdığı için biz yapmıyoruz.. Biz yapacağımız için ALLAH biliyor ve yazılı..
Yani insanın kaderi kendi elindedir.. (küll-i irade dışında gerçekleşen olaylar)
Öyle olmasaydı sınavın da bir anlamı olmazdı.. Cennet ve cehenneminde..
withoutreligion´isimli üyeden Alıntı
İslam dinine göre herşey önceden yazılmış ve bizde buna göre oynuyor isek bu cezalar adil olabilirmi? Ama bunada bir açıklama var ama ayetlerle tam olarak çelişki halinde.aşağıda ayetlerden sadece iki tanesini koydum.
|
Anlaşıldığı üzere herhangi bir adaletsizlik yok..
withoutreligion´isimli üyeden Alıntı
Diyanet Meali - el-İSRÂ : 13. Her insanın amelini (veya kader ini) boynuna bağladık. İnsan için kıyamet gününde, açılmış olarak önüne konacak bir kitap çıkarırız.
|
Yukardaki açıklamalarla bu ayette ne denilmek istediğini anladığını umuyorum.. burda da sorun kaldığını sanmıyorum..
yoksa ayetleri anlamadan herkes kendi mantığına göre yorumlayacak, mantığına uymayanı ya inkar edecek yok böyle bir şey.. kendi mantığımızla anlamlandırmayı bırakıp, ordaki mantığıyla anlamaya çalışmamız gerekir..
Ne anlamak istediğimiz değil, ne anlatmak istediği..
Aksi takdir de çelişkiler içinde saplanıp kalırız..
Bu da insanı küfre götürür..
Amacı çelişki bulmak olana çelişki çok..
çünkü kalbi mühürlü ve gözü perdelidir ve normaldir ki iki durum arasında çelişki bulması..
withoutreligion´isimli üyeden Alıntı
Diyanet Meali - el-AHZÂB : 38. Allah'ın, kendisine helâl kıldığı şeyde Peygamber'e herhangi bir vebâl yoktur. Önce gelip geçenler arasında da Allah'ın âdeti böyle idi. Allah'ın emri mutlaka yerine gelecek, yazılmış bir kader dir.
|
bu ayeti de tek başına cımbızla çeker gibi alıp buraya koyarsan "işte size bir çelişki buldum" heyecanı kursağında kalır eğer amaç buysa.. bir ayette ne anlatıldığını anlayabilmek için önceki ve sonraki ayetlere bakmak gerekir..
37. Hani sen Allah'ın kendisine nimet verdiği, senin de (azat etmek suretiyle) iyilikte bulunduğun kimseye, "Eşini nikahında tut (onu boşama) ve Allah'tan sakın" diyordun. İçinde, Allah'ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekiniyordun. Oysa kendisinden çekinmene Allah daha layıktı. Zeyd eşinden yana isteğini yerine getirince (eşini boşayınca), onu seninle evlendirdik ki, eşlerinden yana isteklerini yerine getirdiklerinde (onları boşadıklarında), evlatlıklarının eşleriyle evlenmeleri konusunda mü'minlere bir zorluk olmasın. Allah'ın emri mutlaka yerine getirilmiştir.
38. Allah'ın, kendisine farz kıldığı şeyleri yerine getirmesi konusunda peygambere bir darlık yoktur. Daha önce gelip geçen peygamberler hakkında da Allah'ın kanunu böyledir. Allah'ın emri kesinleşmiş bir hükümdür.
39. Daha önce gelip geçen o peygamberler, Allah'ın vahiylerini tebliğ eden, Allah'tan korkan, başka hiç kimseden korkmayan kimselerdir. Allah hesap görücü olarak yeter.
40. Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah'ın Resülü ve nebilerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.
Burda anlatılan konu senin çelişki aradığın konuyla alakasız.. evlatlıkların öz yerine geçemeyeceği ve boşanılan eşleriyle dilerse nikahlanabilineceği anlatılmaktadır.. ALLAHın emri budur..
withoutreligion´isimli üyeden Alıntı
buda bir hadis:
Kütüb-ü Sitte - Hadisler 1600 : "Bidayette Allah vardı, O'ndan önce başka bir şey yoktu. O'nun Arş'ı suyun üzerinde bulunuyordu. Sonra gökleri ve yeri yarattı. Sonra zikr (denen kader defterinde ebede kadar cereyan edecek) her şeyi yazdı."
|
Hala açıklamaya gerek kaldı mı bilmiyorum ama küçük bir örnekle bitireyim açıklamayı..
Bir bardağın yere düşeceğini bildiğinde kırılacağını da bilirsin değil mi, hadi bunu bir kağıda da yazmış ol..
bardak yere düştü ve kırıldı.. peki bu bardak sen düşüp kırılacağını bilip yazdığın için mi düşüp kırıldı, yoksa sen kırılacağını bildiğin için mi yazdın..
Budur..
"Sizi yeryüzünde halifeler yapan O'dur. Artık kim küfrederse, küfrü kendi aleyhinedir. Kâfirlerin küfürleri, Rablerinin katında kendilerine buğzdan başka bir şey artırmaz, kâfirlerin küfürleri kendilerine zarardan başka bir şey artırmaz. " (35:39)
Annemin Karnındaki Embriyo Ezan Sesleriyle Gelişti!..
|
29-10-2010, 20:10
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 31 Jul 2008
Mesajlar: 745
|
|
Melek-ül Sirac´isimli üyeden Alıntı
burdan çıkarılacak sonuç: Levh-i Mahvuzda yazılı olanı, ALLAH yazdığı için biz yapmıyoruz.. Biz yapacağımız için ALLAH biliyor ve yazılı..
(35:39)
|
hayatımda böyle saçma sapan cümle duymadım hem senaryo diil diyorsunuz hemde senaryonun alasını tanımlıyor ve kula cüzi iradeyle serbestlik verip yinede külli iradeyle tanrının yazdığı kaderi yaşayacak diyorsunuz. yani cüzi iradeyle kulağıyla kavağada çıksa değişen durum olmayacak. anlayan varsa beri gelsin.
Konu Nova tarafından (30-10-2010 Saat 03:00 ) değiştirilmiştir.
|
29-10-2010, 20:30
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 31 Jul 2008
Mesajlar: 745
|
|
Melek-ül Sirac´isimli üyeden Alıntı
37. Hani sen Allah'ın kendisine nimet verdiği, senin de (azat etmek suretiyle) iyilikte bulunduğun kimseye, "Eşini nikahında tut (onu boşama) ve Allah'tan sakın" diyordun. İçinde, Allah'ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekiniyordun. Oysa kendisinden çekinmene Allah daha layıktı. Zeyd eşinden yana isteğini yerine getirince (eşini boşayınca), onu seninle evlendirdik ki, eşlerinden yana isteklerini yerine getirdiklerinde (onları boşadıklarında), evlatlıklarının eşleriyle evlenmeleri konusunda mü'minlere bir zorluk olmasın. Allah'ın emri mutlaka yerine getirilmiştir.
38. Allah'ın, kendisine farz kıldığı şeyleri yerine getirmesi konusunda peygambere bir darlık yoktur. Daha önce gelip geçen peygamberler hakkında da Allah'ın kanunu böyledir. Allah'ın emri kesinleşmiş bir hükümdür.
39. Daha önce gelip geçen o peygamberler, Allah'ın vahiylerini tebliğ eden, Allah'tan korkan, başka hiç kimseden korkmayan kimselerdir. Allah hesap görücü olarak yeter.
40. Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah'ın Resülü ve nebilerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.
Burda anlatılan konu senin çelişki aradığın konuyla alakasız.. evlatlıkların öz yerine geçemeyeceği ve boşanılan eşleriyle dilerse nikahlanabilineceği anlatılmaktadır.. ALLAHın emri budur..
(35:39)
|
herkes kendi evlatlığıyla evlenmek için kuyruğamı girmiştide peygamber efendi bu olayda emsal olması için seçildi dünyada başka çözüme kavuşacak olay kalmamışmıydı da bu olay için beyfendi kendisini feda etti, madem öyle kadınlarada köleleriyle evlenme hakkı tanınabilirdi beyler cariyesiyle evlenebilirken kadınlar neden kölesiyle evlenemiyordu. libidosunu ilgilendiren konular hemde şahsına özel ayrıcalıkla ayet olarak iniyor. sizce neden? malum ben(inançsız olarak) anlama özürlüyüm alıcılarım devre dışı açıklarsanız memnun olurum.
|
29-10-2010, 20:31
|
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 02 Aug 2010
Mesajlar: 742
|
|
tüm iyilikler gibi tüm kötülüklerin de kaynağı insandır.
bir tanrı yoktur ki, bir şeylerin kaynağı olabilsin.
tanrı kötülüklerin kaynağı olmayı bile beceremez, çünkü insan tarafından yaratılmış bir kelimeden ibarettir.
|
29-10-2010, 21:17
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 31 Jul 2008
Mesajlar: 745
|
|
Melek-ül Sirac,
ben sana soruyorum, varmı kadınların kölesiyle evlenebileceği ayet.
Konu Nova tarafından (30-10-2010 Saat 03:02 ) değiştirilmiştir.
|
29-10-2010, 22:52
|
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 10 Oct 2010
Mesajlar: 227
|
|
Melek-ül Sirac´isimli üyeden Alıntı
Örneğinle örtüşmüyor bu durum.. şöyle ki;
Bilindiği gibi filmde senaryo var.. ve oyuncular senaryo kitabında yazılanı oynuyor..
Dünya hayatı bunun tam tersi..
Bunu anlayabilmek için önce kaderin, kazanın ne olduğunu bilmek gerekir.. Dİlimin döndüğünce açıklayayım..
Kader ==> ALLAH’ın ezelden ebede kadar olacak şeylerin zaman ve mekânını, nasıl ve ne şekilde gerçekleşeceğini önceden bilip o takdir etmesidir..
Kaza ==> Allah’ın ezelde irade ve takdir ettiği şeyleri zamanı gelince yaratmasıdır..
Kaderi ikiye ayırırız..
Izdırari Kader: Bizim hiçbir şekilde dahil olmadığımız tamamen ALLAH'ın iradesiyle oluşan kaderdir.. ( küll-i irade..)
örnek: dünyaya ne zaman geleceğimiz, ailemizin kim olacağı vb. örneklerle çoğaltılabilir...
İhtiyari Kader : ALLAH tarafından, insana, kendi iradesiyle, kaza ve kader sınırları içinde, dilediği gibi hareket edebilme ve seçme serbestliğinin verilmesidir.. (cüz-i irade..)
burdan çıkarılacak sonuç: Levh-i Mahvuzda yazılı olanı, ALLAH yazdığı için biz yapmıyoruz.. Biz yapacağımız için ALLAH biliyor ve yazılı..
Yani insanın kaderi kendi elindedir.. (küll-i irade dışında gerçekleşen olaylar)
Öyle olmasaydı sınavın da bir anlamı olmazdı.. Cennet ve cehenneminde..
Arkadaşım Eğer allah ne olacağını biliyorsa ve bildiği şeylerde oluyorsa insan iradesi nerede
benim verdiğim örnekteki film senaristi herşeyi yazmış ve oyuncuda oynuyor.aynen kader de olduğu gibi.
Senin yukarıdaki cümlene uygulayalım:
Senaryoda yazılı olanı senarist yazdığı için oyuncular yapmıyor, oyuncular yapacağı için senarist biliyor ve yazmış.
Ben böyle bir cümle kursam herkes güler.
Yukardaki açıklamalarla bu ayette ne denilmek istediğini anladığını umuyorum.. burda da sorun kaldığını sanmıyorum..
yoksa ayetleri anlamadan herkes kendi mantığına göre yorumlayacak, mantığına uymayanı ya inkar edecek yok böyle bir şey.. kendi mantığımızla anlamlandırmayı bırakıp, ordaki mantığıyla anlamaya çalışmamız gerekir..
Ne anlamak istediğimiz değil, ne anlatmak istediği..
Aksi takdir de çelişkiler içinde saplanıp kalırız..
Bu da insanı küfre götürür..
Evet kardeşim beni değerlendirirken öyle değerlendir.adıma ve imzama bak
Amacı çelişki bulmak olana çelişki çok..
çünkü kalbi mühürlü ve gözü perdelidir ve normaldir ki iki durum arasında çelişki bulması..
Evet çelişki çok ama görmek için aklını özgür bırakmak gerekir.
Hala açıklamaya gerek kaldı mı bilmiyorum ama küçük bir örnekle bitireyim açıklamayı..
Bir bardağın yere düşeceğini bildiğinde kırılacağını da bilirsin değil mi, hadi bunu bir kağıda da yazmış ol..
bardak yere düştü ve kırıldı.. peki bu bardak sen düşüp kırılacağını bilip yazdığın için mi düşüp kırıldı, yoksa sen kırılacağını bildiğin için mi yazdın..
Budur..
" (35:39)
|
1-arkadaşım sondan başlayarak vevap vereyim.
bir bardağın yere düşünce kırılabileceğini söylemek sadece bir tahmindir çünkü kırılmayabilir de ki bunun konumuzla alakası yoktur.
2-verdiğim ayetleri ve hadisleri kaderle ilişkili olduğu için koydum.
3-Diyorsunki külli irade ve cüzi irade bunlar kader hakkında cevap veremeyenlerin kılıflarıdır.
"Din kitaplarını okuyup anlayana ateist,okuyup anlamayana dindar denir" Nikola Tesla
|
30-10-2010, 14:44
|
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 28 Oct 2010
Bulunduğu yer: جَنَّةِ النَّعِ&
Mesajlar: 27
|
|
withoutreligion´isimli üyeden Alıntı
Arkadaşım Eğer allah ne olacağını biliyorsa ve bildiği şeylerde oluyorsa insan iradesi nerede
benim verdiğim örnekteki film senaristi herşeyi yazmış ve oyuncuda oynuyor.aynen kader de olduğu gibi.
|
Rakıbalığa verdiğim cevap silinmiş.. neyse..
ALLAHın ne olacağını bilmesiyle, insanın iradesinin olmadığı durumunu nasıl çıkardın..
Kaderi de kaza yı da anlattım arkadaş..
Özet şudur " ALLAH bildiği için biz yapmıyoruz.. Biz yapacağımız için ALLAH biliyor.. "
Kader sizin tanımladığınız şekilde değildir..
Külli irade ve cüzi irade, kader hakkında cevap veremeyenlerin kılıfları değil bizzat kaderin tanımıdır..
Gerçekten amacınız gerçek nedir öğrenmek için sorgulamak olsaydı.. Ama güya çürütmeye çalışmak için cımbızla ayetler çekip, kendinize göre yorumluyorsunuz..
bir ayet hakkında hüküm verebilmeniz için ayetin öncesini sonrasını, geçtiği surenin tamamını ve de o konuyla ilgili bütün ayetleri önünüze serip bakmanız gerekmektedir..
Mealleri karşılaştırıp, Tefsirleri açıp okumanız gerekmektedir..
Anlamak için bu şarttır..
Ayrıca Arapçaya da hakim olmanız gerekmektedir ki, Kuran-ı Kerim i tam anlamıyla anlayabilesiniz.. Çünkü Kuran-ı Kerim in kendisi Arapçadır.. Mealler arapçanın zengin bir dil olması ve cümle yapısının birebir başka dile çevrilmesi mümkün olmadığından ayetlerin tam karşılığını verememektedir.. Bir ayette geçen bir kelimenin birden fazla manası olabilir bu yüzdende o kelime diğer ayetlerde ne anlamda kullanılmış, bütününde çıkan anlam nedir, bunları iyice araştırıp anlamak gerekir..
yoksa iki ayet çekip "aa bak bunlar aynı konu ama sanki birbiriyle çelişiyor.. bak sen.. " şeklinde basit bir olay değildir..
O'nda bir çelişki veya yanlışlık bulmaya çalışmanız için dediğim gibi Arapçaya ve Kuran-ı Kerimin geneline hakim olmanız gerekmektedir..
İnanmadığınız Kur'anda anlatılıyor..
"O, sana Kitab'ı indirendir. Onun (Kur'an'ın) bazı âyetleri muhkemdir, onlar kitabın anasıdır. Diğerleri de müteşabihdir. Kalplerinde bir eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onun olmadık yorumlarını yapmak için müteşabih âyetlerinin ardına düşerler. Oysa onun gerçek manasını ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş olanlar, "Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır" derler. (Bu inceliği) ancak akıl sahipleri düşünüp anlar. " (3:7)
Muhkem ayetler, Kuran-ı Kerimin temelidir.. İnsanların kolayca anlayıp uygulayacağı hükümleri içerir.. Bizler bunları bilip uymakla yükümlüyüz..
Müteşabih ayetler ise, örneklemeler ve benzetmeler içeren ayetlerdir..
Bu ayetlerin asıl manası ALLAH katındadır.. Bize anlamamız ve bilmemiz gereken kadarı kadarı verilmiş.. bunun dışındakilere iman etmekten başka bir yükümlülük verilmemiş..
Bu müteşabih ayetleri yorumlamak da ancak ve ancak yukarda belirttiğim şekilde Arapça ya Kuran-ı Kerim ilmine hakim olanların işidir.. ve sadece yorumdur..
nokta..
Annemin Karnındaki Embriyo Ezan Sesleriyle Gelişti!..
|
30-10-2010, 15:02
|
Yasaklandı
|
|
Üyelik tarihi: 28 Sep 2010
Mesajlar: 170
|
|
halk-ı şer şer değildir, belki kesb-i şer şerdir. şöyle ki;
yaratılmış veyahut icat edilmiş herşey için görüşünüz yanlıştır. ateş binbir faide sağladığı halde dalgınlığı ve ahmaklığı yüzünden elini veya evini yakan bir adamın, ateş sırf zarardır hiçbir faydası yoktur demesi nasıl ahmaklıksa sizin sonuçtan sebebe varan söyleminiz öyle bir ahmaklıktır.
|
30-10-2010, 15:51
|
Üye
|
|
Üyelik tarihi: 11 Oct 2010
Mesajlar: 110
|
|
napalım biz arakadasım 1400 yıldır çevrilememis bir kitap nasıl evrensel oluyorsa.
sizin hocalarınız çevirdigi ayetlerle anca bu kadar oluyor..
yok tum ayetleri yatırcakmıskta falanca filanca yatırsak yıl sırasına gore zaten gayet anlamlı oluyor..
ilk once arapların allahını ovuyor sonra putları yakın diyince halk bunlara cepe alıyor. kendinizi savunun diyo gevurlara karsı sonrada taaruza geçın diyo eeee 100 kisyle ilk ayette taaaruza geçin demiycek elbette...
|
Yetkileriniz
|
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.
HTML-KodlarıKapalı
|
|
|
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 23:06 .
|