Benim sürecim

[Şüpheci Dinsiz]

Sevgili Mileena,

Mileena´isimli üyeden Alıntı

-Şimdilik-Bu kadar. Höf, ne uzun oldu.

O kadar güzel anlatmışsınız ki, bir an aklınızın içindeymişim de ben yaşamışım gibi hissettim.

İzninizle (bunları vaktiyle yaşamış olduğunuz için cevaplayabileceğinizi düşünerek) size bir sorum olacak. Müslüman bir kadının "dünyaya kadın olarak gelmek" konusunda ne düşündüğünü bilmek isterdim. Örneğin dünyada ömür boyu erkeğe tabi olacak, bu durum cennette de devam edecek. Müslümanların psikolojisine göre kadın ne gibi bir suç işlemiş ki böyle bir yaşama ve ahirete mahkum edilmiş? Bir kadın bunu nasıl içselleştirebilir?

Sevgiler

[Mileena]

Aleph´isimli üyeden Alıntı

Hoş geldiniz.. Yaşadığınız süreci güzel özetlemişsiniz.. Dinler gerçekten çocuksu masallar ama maalesef halen inananlar var..

Peki süreç sonunda geldiğiniz noktayı yakınlarınızla ve arkadaşlarınızla paylaştınız mı? Paylaştı iseniz ne gibi tepkiler aldınız?

Henüz kimseyle paylaşmadım. Çevremde din ile ilgili konuşulduğunda da sessiz kalmayı tercih ediyorum.

[Mileena]

Barbar Sezo´isimli üyeden Alıntı

Bu Ayet, Hristiyanlığın barış düşüncesini temsil etmediğini, hatta inananları savaşa sevk ettiğini iddia eden argümanlar için sıkca kullanılır. Fakat ayetin devamını okursanız İsa, söz konusu ifadenin bir mecazı ifade ettiğini şu sözlerle belirtiyor; ''Çünkü ben babayla oğulun, anneyle kızın, gelinle kaynananın arasına ayrılık sokmaya geldim.(Matta 10:35) Yani kılıçla ifade edilen anlam, İsa'nın getirdiği inanç sebebiyle toplumun ve ailelerin bölüneceği şeklindedir.

Diğer yandan İsa'yı yakalamak için Yahuda İskariyot ile Romalı askerler Getsemani bahçesine geldiklerinde, İsa'nın öğrencilerinden birisi savaşmak için kılıcını çıkarınca İsa ona şu cevabı verir; ''.... Kılıcını yerine koy! ...Kılıç çekenlerin hepsi kılıçla ölecek. (Matta 26:52)'' Yani kendisi için da hi savaşılmasını teşvik etmediği gibi yasaklar.

Bu arada Kutsal Kitabı baştan okumaya çalışırsanız biraz uzun ve sıkıcı gelebilir size. Bu sebeple ilk başta Yeni Antlaşma bölümünü okuyup, İsa'yı ve yaşamını öğrenmeniz, Hristiyanlığı tanıma noktasında daha kısa ve öz bir yöntem olabilir.

Dediğim gibi kabataslak olarak baktığımda karşılaştığım bir şey bu.
Dinleri başlı başına birer sistem olarak düşünmekteyim. Yer yer de bulundukları bölgenin şartlarına göre oluşturulmuşlar. Tevrat öyle Kur'an öyle. Halbuki evrensel, hepimizi kapsayan konular için bunlara ihtiyacımız yok diye düşünüyorum. İnsan öldürmek gibi örneğin.

Tanrı konusuna gelince hiçbir fikrim yok. Tanrının varlığı için, her şeyin bir yaratıcısı vardır ve bu zincir en nihayetinde Tanrı'da biter düşüncesini okumuştum. Ateizmin cevabı ise madem bu zincirin bir sonu var bu illa da Tanrı olmak zorunda değil, evrenin kendisi de olabilir diye hatırlıyorum.

Bilim yanım hayli zayıf. Evrim konusunda da hiçbir şey bilmiyorum diyebilirim. O bakımdan biraz karışığım.

[Mileena]

Şüpheci Dinsiz´isimli üyeden Alıntı

Sevgili Mileena,


O kadar güzel anlatmışsınız ki, bir an aklınızın içindeymişim de ben yaşamışım gibi hissettim.

İzninizle (bunları vaktiyle yaşamış olduğunuz için cevaplayabileceğinizi düşünerek) size bir sorum olacak. Müslüman bir kadının "dünyaya kadın olarak gelmek" konusunda ne düşündüğünü bilmek isterdim. Örneğin dünyada ömür boyu erkeğe tabi olacak, bu durum cennette de devam edecek. Müslümanların psikolojisine göre kadın ne gibi bir suç işlemiş ki böyle bir yaşama ve ahirete mahkum edilmiş? Bir kadın bunu nasıl içselleştirebilir?

Sevgiler

Şiddet,çok eşlilik,kendini hibe etme meselelerini düşünüp durmaktan sorunuz hiç aklıma bile gelmedi. Şöyle diyeyim okulda hep "Cahiliye Dönemi'nde kız çocukları gömülüyordu İslam geldi zulüm bitti." diye anlatılırdı. Fakat Kuran'da kadınların durumunu göz önünde bulundurduğumuzda anlıyorum ki bir kız çocuklarının gömülmediği kalmış. :/

[Mileena]

Ek olarak hepinize teşekkür ederim. Hoş buldum.

[kasarsis]

Hoş geldiniz

neredeyse öykü tadındaydı

bağdaştırmaların oldukça güçlü

öykü yazmayı deneyiniz bence

[Barbar Sezo]

Mileena´isimli üyeden Alıntı

Dediğim gibi kabataslak olarak baktığımda karşılaştığım bir şey bu.
Dinleri başlı başına birer sistem olarak düşünmekteyim. Yer yer de bulundukları bölgenin şartlarına göre oluşturulmuşlar.

Aslında Hristiyanlık, din olarak adlandırılan diğer sistemlerden farklı olması hasebiyle tam olarak bir dinsel fenomen olarak tanımlanamaz. Zira diğer dinlerde belirli ibadet kalıpları ve ritüeller ile Tanrıya ulaşma çabası vardır. Hristiyanlıkta ise bizzat Tanrı, insan bedenine girip çarmıhta, günahın bedelini bizzat kendisi ödeyerek insanlarla bir iletişim ve ilişki kurmuştur ki dolayısıyla burada insan Tanrı'ya değil, Tanrı insana ulaşmıştır. Bu diğer dinlerde pek görülmemiş bir durumdur.

Fakat yinede söylediklerinizde haklılık payı bulunmakta. Yine Hristiyanlık inancı üzerinden gidersek, Hristiyanlığın ortaya çıkışında değil belki ama sonrasında, özellikle de kitleselleştikden ve devlet dini haline geldikten sonra özellikle monarşik rejimlerin halk kitleleri üzerindeki tasallutuna meşruiyet sağlamak için kullanıldığı görülmektedir. Yani yoksul halk kitlelerinin aleyhinde bir rol oynamıştır.

Fakat bununla birlikte İlhan Arsel ise Şeriat Devletinden Laik Cumhuriyete kitabında, Avrupa'da ki Kilise kurumunun, doğrudan devlete bağlı olmaması hasebiyle onun iktidarını kimi zaman sınırlayabildiğini ve dolayısıyla bu yönüyle tarihte ilerici bir rol oynadığını söyler.

Dolayısıyla tarihsel bir olguyu ele alırken tek yönlü ve yüzeysel bir değerlendirmeye tabi tutmak yerine ( bunu sizi kast ederek söylemiyorum) çok yönlü ele alarak ve daha geniş kapsamlı olarak meseleye yaklaşmak gerekir diye düşünüyorum.

[dolekbas]

Sevgili Mileena;

Samimi itiraflarınız ve bunları ifade etme şekliniz için sizi tebrik ederim. En önemlisi üzerinizde yılların etkisi ile tonlarca ağırlığa erişmiş din baskısını aşamalı ve emin adımlarla hafifletmiş ve nihayet üzerinizden atmayı başarmışsınız. Ben her ne kadar sizinle aynı düşüncede olmasam da, başarınızı kutluyor ve hoş geldiniz diyorum.

Dinler konusuna takılmayalı çok oldu. Hala müslümanım diyebiliyorsam, bunu gereklerini yerine getirdiğim için değil, iyi yönlerini ideoloji olarak kabul ettiğim içindir.

Tanrı konusuna gelince, sanırım buna karar vermek sizi, dinleri reddetmekten daha çok yoracak. Bu konuda daha sonra tartışıp kafa kafaya tokuşmak üzere şimdilik hoşçakalın.

[ozgur canlar]

Hoşgeldiniz sayın mileena.Bir dinin tabii olması için akla mantıga bilim ve fenne uygun olması gerekmektedir.M.K.ATATURK