Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Felsefe > Etik, Estetik, Sanat, Politika, Bilim & Eğitim

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 17-07-2014, 22:58
Dialectics - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Dialectics Dialectics isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 15 Jul 2014
Mesajlar: 1.765
Standart Cennet, Cehennem, Sonsuzluk ve Sıkılmak...

Daha önce ifade ettiğim gibi herşeyin bilgisine ulaştığımız gün, mutlak bilgiye ulaştığımız gün herşeyin anlamını yitireceği gün olacak. Ne soracak tek bir sorumuz, ne itiraz edecek tek bir görüş, ne uğruna savaşacak bir bilgi ya da deneyim kalacak. Her türlü bilgiyi öğrenmiş, her türlü sevgiyi yaşamış, her türlü acıyı çekmiş, her türlü heyecana ve korkuya tanıklık etmiş olacağız. Sonsuzun kendisini tamamladığı an aslında kendisini sıfırladığı an olacak…

Mesela cenneti düşünüyorum. Hep saf mutluluk mu yaşanacaktı orada? Hiç kimse günah işleyemeyecek ise demek ki bir çeşit robota dönüşecek insanlık. Aynı şartlar altında aynı tepkileri veren… 72 huri de verilse, 172 huri de verilse sonsuzluğun herhangi bir anında o hurilerden sıkılınmayacak mı? O sonsuz günlerin herhangi birinde o bahçeler, altından akan nehirler vs. artık baymayacak mı? Diyecek ki bazı arkadaşlar "cennette onlara sıkılma yoktur" Nasıl mümkün olacaktır bu? Her gün hafızalarımız mı silinecektir, böylelikle aynı şeyi her yaşayışımızda aynı zevki alabilelim? Ya da full doz keyif verici kimyasalların etkisi altında sürekli uçmuş şekilde mi gezecektir cennet insanlığı?


Ya cehennem… Her gün aynı ateşe, aynı işkence yöntemleriyle azap çeke çeke günün birinde "acı" çekmekten de sıkılınmayacak mı? Belki de o işkencelere öylesine alışacaksınız ki sonsuzluğun herhangi bir gününde gerçekten ilk günlerdeki gibi "acı" çekebilmeyi dileyeceksiniz…

Tanrı, herşeyin bilgisine ulaştığında, herşeyi denediğinde, herşeyi yaşadığında artık sıkılmayacak mı? Belki de bu evrenin ve Tanrının en makus talihi "sıkılmak"tır… Bütün bu tekamül, evren, gizem, ölüm vb. sırf o "sıkılmak" durumundan kendini kurtarmak içindir…

Cennet ve cehennem sonsuza dek devam edip dururken, Tanrı yeniden bir kâinat yaratacak mıdır? Yarattığı yeni kâinattan sonra yeni bir cennet ve cehennem daha yaratacak mıdır? Yoksa zaten bir kere bunu yaptım, bir daha niye yapayım diyerek sonsuza kadar ilk yarattığı cennet ve cehennemdekileri mi izleyecektir?

Kâinat tek seferlik midir? Yoksa sürekli kendini tekrar edip duracak mıdır? Tanrı defalarca kendisini tekrar edip duracaksa, başladığı sıfır noktasından sonsuz noktasına her ulaştığında yine sıfır noktasına dönecekse, bu tıpkı kendini sürekli tekrar edip duran bir film gibidir…
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 17-07-2014, 23:16
knowledgetowisdom - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
knowledgetowisdom knowledgetowisdom isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 12 Feb 2014
Mesajlar: 649
Standart

güzel hususlar ifade etmişsin.

inanan birisi olarak buna benzer sorular beni de kıvrandırıyor zaman zaman.

cehennem demişken aklıma bir kaç ayet geldi:

20:124 = "Kim mesajımdan yüz çevirirse sıkıntılarla dolu bir hayata mahkum olur. Diriliş günü de onu kör olarak meydana çıkarırız." (maddi sıkıntıdan bahsetmiyor herhalde ve gözlerin körlüğünden de bahsetmiyor)

20:125 = "Rabbim," der, "Toplantı alanına beni niye kör olarak sürdün, oysa ben görür idim?" ( inanmayan insanın "rabbim" demesine dikkat!"

20:126 = Der ki: "Çünkü sana ayetlerimiz ve mucizelerimiz geldiğinde sen onları unuttun. Bugün de sen unutuluyorsun." ( burada kör ifadesinin göz ile alakasının olmadığına bir delil; unutulmak herhalde gözlerin görmemesi değildir; o mantıkla sağır veya kötürüm de olabilirdi pekala)

20:127= Sınırı aşanları ve Rabbinin ayet ve mucizelerine inanmıyanları işte böyle cezalandırırız. Ahiretin cezası elbette daha çetin ve daha süreklidir. ( işte en büyük ceza, hakikati asla bilememek...)

----
Kurandaki cennet cehennem gibi ölümden sonraki evreyi anlatan ayetler hep temsili...
Mesela ben şöyle düşünüyorum: Şu dünyadaki insana zevk veren şeyler ne kadar çeşitli değil mi? Öte yandan Kuranda cennet tasfirlerinde meyveler, ırmaklar, ağaçlar vs. var. İnkarcı bir bakış açısı ile "bunlara mı tav olacağım ben" denilebilir.

Ama paylaştığım ayet zannımca çok kritik bir fikir veriyor "cehennem" hakkında..

Kaldı ki cennet halkı ile cehennem halkı an be an iletişim halinde olabiliyor. Bunu bazı ayetlerden anlıyoruz.

"Âdemoğlunun bildiği her şeyin bilmek istediğinden ibaret oluşu yüzünden biz insanlar birbirimize yardım edemiyoruz."
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 17-07-2014, 23:34
Dialectics - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Dialectics Dialectics isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 15 Jul 2014
Mesajlar: 1.765
Standart

Sana bir soru sormak istiyorum knowledgetowisdom? Sence Tanrı, kâinatın içinde mi dışında mı? Kur'an bu konuda bir bilgi veriyor mu?
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 17-07-2014, 23:41
knowledgetowisdom - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
knowledgetowisdom knowledgetowisdom isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 12 Feb 2014
Mesajlar: 649
Standart

zaman ve mekan ile kayıtlı olmadığına göre...

elbetteki veriyor fakat önemini vurgularsan ilgili ayetleri uğraşır bulurum..

"Âdemoğlunun bildiği her şeyin bilmek istediğinden ibaret oluşu yüzünden biz insanlar birbirimize yardım edemiyoruz."
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 17-07-2014, 23:58
Dialectics - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Dialectics Dialectics isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 15 Jul 2014
Mesajlar: 1.765
Standart

Tanrı'nın kâianatın dışında olduğunu iddia eden dinler, Tanrı'nın "her yerde" olduğunu iddia edemezler. Şayet Tanrı k'ainatı yaratırken kâinatın dışında ise o zaman Tanrı en azından kâinatı yarattığı yerde değildir demektir. Bu da Tanrı'nın "heryerde" olduğu sıfatıyla çelişir.

Ancak İbrahimi dinlerin iması hep Tanrı'nın bir yerlerden bizleri izlediğidir. Tanrı ol demiştir ve evren ortaya çıkmıştır. Tanrı da şimdi kıyamet gününün gelmesini beklemektedir. 13.72 milyar yıldır Tanrı hiçbirşey yapmadan beklemektedir bu görüşe göre. Kıyamet kopup da, hesaplar görüldükten sonra, ruhlar cennet ve cehenneme yollandıktan sonra da Tanrı sonsuza kadar beklemeye mi geçecektir?

Tanrı'nın "heryerde" ise yapmış olabileceği tek birşey vardır: o da kendini bölmesi, dönüştürmesi. Şu an kainatta gördüğün en lüzumsuz varlıktan, en muhteşem şeye kadar herşey Tanrı'nın aslında ta kendisidir. Varsa eğer ruhlarımız, zekamız, atomlarımız hepsi aslında Tanrı'nın başka bir forma dönüşüp parçalanmış halidir. Ve Tanrı bu durumda izliyor olmak yerine bizzat tüm varlığı birebir deneyimliyor demektir. Bir seri katili, bir ağaç olmayı, bir imparatoru ya da bir fahişeyi... Hepsini bizzat Tanrı da yaşıyor demektir çünkü bütün bunlar zaten kendisinin parçalarıdır...

Tanrı herşeyi deneyimleyerek en nihayetinde mutlak bilgiye ulaşacaktır, şeytan olmadan şeytanın ne olduğunu, melek olmadan meleğin ne olduğunu başka türlü algılayamaz. Mutlak bilgiye, herşeyin bilgisine ulaştığı an da, aranacak, yaşancak, deneyimlenecek başka bir bilgi kalmayacağı için yeniden kendini parçalayacaktır, ya da diğer bir deyişle intihar edecektir...
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 18-07-2014, 17:41
knowledgetowisdom - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
knowledgetowisdom knowledgetowisdom isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 12 Feb 2014
Mesajlar: 649
Standart

Tanrı bir "yer" de olamaz. Bir "yer" de olmak bir kusurdur.. Kusurlu olan bir "yer" de olur...

Tez antitez sentez tuzağında düşmüşsünüz...

Bu yüzden size geniş bir spekülasyon tabanlı düşünme alanı açılmış ve bu alanda her şey makul gelebilir.

"Âdemoğlunun bildiği her şeyin bilmek istediğinden ibaret oluşu yüzünden biz insanlar birbirimize yardım edemiyoruz."
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 18-07-2014, 18:42
Dialectics - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Dialectics Dialectics isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 15 Jul 2014
Mesajlar: 1.765
Standart

knowledgetowisdom´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Tanrı bir "yer" de olamaz. Bir "yer" de olmak bir kusurdur.. Kusurlu olan bir "yer" de olur...

Tez antitez sentez tuzağında düşmüşsünüz...

Bu yüzden size geniş bir spekülasyon tabanlı düşünme alanı açılmış ve bu alanda her şey makul gelebilir.
Çok uçtun hocam. Gerçi dün de Kur'an da 1.5-2 milyarlık müslüman dünyasının göremedikleri mesajları görebildiğini iddia etmekteydin.

Şimdi sana cevaben peki o zaman Tanrı nerededir desem cevaben bana "o yerden ve zamandan müstesnadır" gibi bir tamamen soyut bir tartışmaya gireceksin. Bu tartışma muhtemelen devamında bizim Tanrı'yı mevcut halimizle asla anlayamayacağımız, asla idrak edemeyeceğimiz vs. gibi yerlere gidecek herhalde.

Allah'ın yarattığı evren 13.72 milyar yıldır nedensellik üzerine, sebep-sonuç, etki-tepki üzerine işliyorken, Allah'ın bütün bu nedensellikten müstesna olduğunu, bu zamanın ve mekanın kurallarından bağımsız olduğunu iddia edebilecek kadar senaryoyu uçurman, böyle bir kabule girmen "geri dönülemeyecek noktanın ötesine geçtiğinin" ilanıdır.

Bundan yüzyıllar önce hristiyan bir papaz da, dünyanın Tanrı'nın mucizelerine göre değil belli yasa ve matematiğe göre işlendiğinin artık ayyuka çıkması üzerine, "Nedensellik şeytanın fahişesidir" (Reason is devil's whore) demişti. Senin diyalektik düşünceyi bir tuzak olarak nitelemen de tıpkı o papazın davranışına benziyor.

Kaldı ki, Tanrı nedensellikten bağımsızsa onun gönderdiğini iddia ettiği kitapta neden nedensellik arayıp duruyorsun, buralarda açıklamalara girişiyorsun? Eğer Tanrı nedensellikten bağımsızsa zaten onun ayetlerini filan hiç yorumlamaya çalışmamız lazım değil mi? Biz nedensel varlıklar, nedensel olmayan bir Tanrı'nın söylediklerini nasıl algılayabiliriz ki?

Bu girdiğin nokta dediğim gibi kör noktadır. Çünkü sana ak ile karayı burada dev projeksiyona yansıtsak da sen bu zihniyetle "gördüğünüz ak değil kara, sadece biz algılayamıyoruz" dersin son noktada da...
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 18-07-2014, 21:17
iiilker99 iiilker99 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 18 Jul 2014
Mesajlar: 29
Standart

Arkadaşlar konuya odaklanalım.

Cennette sonsuza kadar kalacak olanların sıkılması sorununa geri dönelim. Eğer bir insan cennette sonsuza kadar yaşayacaksa, cennette yaşadığı için sıkılmaması gerekir. Ancak, Dialectics adlı arkadaşın da dediği gibi, cennette verilen nimetler çok fazla da olsa sınırlıdır.

Örneğin, bir adama cennette 100000000 köşk verildi. Adam her 100 günde bir köşkten sıkılıyor olsun. Bu adam 100000000x100=10000000000 günde tüm köşklerini kullanacak ve 10000000001. günde hiç köşkü kalmadığı için sıkılacak... Eğer sıkılması bir yolla önlenmişse ve olanakdışıysa, bu kişinin iradesinin önlenmesi ve insanların robotlaşması demek.

Burada sıkılmanın önlenmesi için şöyle bir şeyler olabilir:

1. Sonsuz sayıda, aynı nitelikte verilen nimetler.
Benim ilk aklıma gelen şey, zaman sonsuzsa verilen nimetlerin de sonsuz olmasıydı. Bu durumda bizim cennette sıkılan adamımıza sonsuz köşk verilecekti ve sıkılmayacaktı. Evet, böyle her şey güzel; ancak adalet sorunu var: Bir adam (adı A olsun), bir başka adamdan (adı B olsun) 2 kat daha fazla iyilik yapmış olsun ve 1 kat iyiliğe 100000000 köşk verilsin. Nimetlerin sonsuz olmadığı durumda 2 kat iyilik yapan A elemanına 200000000 köşk, 1 kat iyilik yapan B elemanına ise 100000000 köşk verilir. Adalet sağlandı, ancak ikisi de eninde sonunda sıkılacak. Şimdi sıkılmanın önlenmesi için nimetlerin sonsuz olduğu duruma bakalım: 1 kat iyiliğe sonsuz köşk verilsin, sıkıntının önlenmesi için. A elemanına 2*sonsuz=sonsuz köşk, B elemanına ise 1*sonsuz=sonsuz köşk verilir. Burada hiç kimse sıkılmaz, ancak A elemanı 2 kat iyilik yapıp B elemanıyla aynı sayıda köşke sahip olduğu için adil olmaz...

2. Sonsuz sayıda, ayrı niteliklerde verilen nimetler.
Az önceki olayda cennet halkı sıkılmasa da A elemanı hakkını bulamamıştı. Bu da Tanrı'ının adil olmasına aykırı. Öyleyse sonsuz sayıda, ancak nimet niteliklerinin iyiliklere göre belirlendiği bir durum nasıl olur? Bu kez her iki elemana sonsuz sayıda nimet verilsin, sıkılmamaları için. Ancak A elemanına 2 kat iyilik yaptığı için 2 kat daha değerli köşk verilsin. Örneğin, B elemanı demir köşk alırken A elemanı altın köşk alsın. Böylece hiç kimse sıkılmaz. Ancak niteliği niceliğe bağladığımız için kesin sonuçlar ortaya çıkmayabilir. Birisi 1.5 kat iyilik yapmışsa ne olacak? Altın-demir kırması bir köşk mü? Peki ya bir başkası 10 kat iyilik yapmışsa?

3. Yenilenen nimetler.
Tamam, sonsuz nimetler yok. Olması gerektiği gibi A'ya 200000000, B'ye 100000000 köşk verelim. Ancak köşkler her gün değişsin. Daha da güzelleşsin. Örneğin, süslemeler çıkartılıp yerine yenileri takılsın. Böylesi adil olur, ancak olası tüm değişilik ve yenilemeler yapıldığında yani hiçbir bileşim kalmadığında yine sıkılırlar.


Kur'an'dan bununla ilgili şu ayetleri buldum:
Şüphesiz bu, bizim rızkımızdır, bitip tükenmesi de yok (38/54)

Ancak Rablerinden korkup-sakınanlar ise; onlara yüksek köşkler vardır, onların üstünde de yüksek köşkler bina edilmiştir. Onların altında ırmaklar akmaktadır. (Bu) Allah'ın va'didir. Allah va'dinden dönmez. (39/20)

Onların etrafında altın tepsiler ve testilerle dolaşılır; orada nefislerin arzu ettiği ve gözlerin lezzet (zevk) aldığı herşey var. Ve siz orada süresiz kalacaksınız. (43/71)


İlk ayette gördüğünüz gibi Kur'an'a göre sonsuz nimet verilecek. Nimetlerin nitelikleriyle ilgili bir ayet bulamadım.


Cehenneme gelirsek, orası zaten acı çekmek için. İnsanların acı çekmekten sıkılmaları da bir acıdır. Yani doğaldır.
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 18-07-2014, 22:16
Dialectics - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Dialectics Dialectics isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 15 Jul 2014
Mesajlar: 1.765
Standart

Kâinatta dualite prensibi vardır. Her şey zıttıyla anlam kazanır: Uzun-kısa, sevgi-nefret, madde-antimadde, dişi-erkek, iyi-kötü, pozitif kutup-eksi kutup, elektron-pozitron, pozitif spin-negatif spin vs. gibi dualite prensibine uymayan ikilik dışı hiç bir şey yoktur.

Ve aslında kâinatımızdaki her olay bu dualiteler arasındaki değer akışından başka bir şey değildir.

Dualitenin olmadığı yerde "özgür irade" kavramı da olamaz. Kötüyü seçebilme imkânının olmadığı yerde özgür iradeden bahsedemezsin. Dolayısıyla cennette özgür irade yoktur, hayvanlarda da özgür irade yoktur. Ancak bilinçli canlılar iyi ve kötü davranışlarda bulunabilir. Herhangi bir hayvan iyi ya da kötü davranışta bulunmakla nitelendirilemez. Çünkü bilinçleri yoktur. Yani cennettekiler işin aslı bir nevi hayvan misali bilinçsiz bir hale dönüşecektir. Her yeni gün sonsuza kadar önlerine yeni bir nimet sunulsa da bunun güzelliğini bilinçli olarak idrak edemeyeceklerdir. Sadece haz alan ama bunu idrak edemeyen ruhlar olabilirler en fazla...

Ayrıca süslemeleri değiştirmekle, elmanın yanına armut koymakla, 100000 huriden sonra farklı saç renginde bir huri daha seni mutlu etmez. Mutluluğun tek bir aracı vardır: anlam arayışı, amaç. Bununla ilgili olarak logoterapi hakkında araştırma yapabilirsin ya da İnsanın Anlam Arayışı adlı bir kitap var.. Kimisini aşık olduğu kadını elde etmek, kimisini kariyerinde yükselmek, kimisini başarı, kimisini güç mutlu eder.

Ancak Kur'andaki cennet tarifinde salt "zevk"e yönelik bir mutluluk anlayışı vardır, anlam ya da amaç işin içinde pek yoktur.
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 18-07-2014, 22:45
evrensel-insan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
evrensel-insan evrensel-insan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2008
Bulunduğu yer: Londra
Mesajlar: 22.832
evrensel-insan - MSN üzeri Mesaj gönder
Standart

Dialectics´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Kâinatta dualite prensibi vardır. Her şey zıttıyla anlam kazanır: Uzun-kısa, sevgi-nefret, madde-antimadde, dişi-erkek, iyi-kötü, pozitif kutup-eksi kutup, elektron-pozitron, pozitif spin-negatif spin vs. gibi dualite prensibine uymayan ikilik dışı hiç bir şey yoktur.

Ve aslında kâinatımızdaki her olay bu dualiteler arasındaki değer akışından başka bir şey değildir.

Dualitenin olmadığı yerde "özgür irade" kavramı da olamaz. Kötüyü seçebilme imkânının olmadığı yerde özgür iradeden bahsedemezsin. Dolayısıyla cennette özgür irade yoktur, hayvanlarda da özgür irade yoktur. Ancak bilinçli canlılar iyi ve kötü davranışlarda bulunabilir. Herhangi bir hayvan iyi ya da kötü davranışta bulunmakla nitelendirilemez. Çünkü bilinçleri yoktur. Yani cennettekiler işin aslı bir nevi hayvan misali bilinçsiz bir hale dönüşecektir. Her yeni gün sonsuza kadar önlerine yeni bir nimet sunulsa da bunun güzelliğini bilinçli olarak idrak edemeyeceklerdir. Sadece haz alan ama bunu idrak edemeyen ruhlar olabilirler en fazla...

Ayrıca süslemeleri değiştirmekle, elmanın yanına armut koymakla, 100000 huriden sonra farklı saç renginde bir huri daha seni mutlu etmez. Mutluluğun tek bir aracı vardır: anlam arayışı, amaç. Bununla ilgili olarak logoterapi hakkında araştırma yapabilirsin ya da İnsanın Anlam Arayışı adlı bir kitap var.. Kimisini aşık olduğu kadını elde etmek, kimisini kariyerinde yükselmek, kimisini başarı, kimisini güç mutlu eder.

Ancak Kur'andaki cennet tarifinde salt "zevk"e yönelik bir mutluluk anlayışı vardır, anlam ya da amaç işin içinde pek yoktur.
Aksine, dualite ve de karsitlik bir ana temelin iki uclaridir.

Dualite sadece bu ana temelin ortaya konmasinda yardimcidir.

Mesela tanri tek basina bir sey ifade etmez. Onu dualitiye yani tanriya inanc ve tanrinin varligina tasimak gerekir.

Burada da tanri varlik ve inanc dualitelerinin taraflari karsitlidir, yani varligin vari ve yoku; inancin inanmasi ve inanmamasi.

Kisaca olumlu ve olumsuz karsitligi, kendi basina degil; bir em temelinin karsitlaridir.

Mesela hak bir em temelidir. Hakli ve haksiz onun karsitliklaridir.

O yuzden dualite yani tamlamali ikilem, mesela tanri/varlik em temelini yani tanriyi varlik em temeline tasimada ve sadece bu temellerin sahipliginde bir var yok tarafina acilmaktadir.

Neyse bu konu epistemolojik bir konudur.

Evrensel-Insan - Yapılandırmacı Epistemoloji/Bilişsel Bilim/Qua Felsefesi/Serbest Düşünce/Devrimci Sorgulama/Zihinsel Devrim - Evrensel-Insan Zihniyeti
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Cennet, Cehennem, Kader Dünyalı_Adam İslam 56 04-09-2013 19:53
Cennet ve cehennem kemalistcan İslam 6 21-12-2012 16:07
cennet & cehennem axzel İslam 49 02-08-2010 01:10
CENNET'DE CEHENNEM'DE BURASI bayraktaro1 İslam 3 11-08-2007 12:02
cennet,cehennem hberent İslam 26 12-01-2005 16:35

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 14:18 .