Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Genel Forumlar > Politika > Tarih

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 21-10-2013, 18:12
AbdullahAbdal AbdullahAbdal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 26 Sep 2013
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 118
Standart Osmanlı Hanedanı Rumdu. Doğu Roma Hanedan değişikliği

Osmanlının Türk olduğu palavradır..
Tarihte kanıtlarıda o kadar nettir ki.
Bunu görebilmek için, Atesit gözüyle yani bilimsel bir kafa yapısıyla tarihi okumak yeterlidir..

Osmanlının Rum olduğuna Yüzlerce kanıt sunacağım..
Kimse Türk olduğuna dair tek kanıt sunamaz..

Bu kadar nettir olay..


Olmayan Osmanlı devletinin 1453 te İstanbulu fethettiği palavradır.
Ulubatlı hasanın palavra olduğu gibi..

Osmanlının Bizans olduğu ve Hanedanın yüzde yüz Rum olduğu tartışmasızdır..Dikkat"" Eşleri değil kendileri Bizanslı Rumlardı.

İstanbulun sahipleri neden istanbulu fethetsin ?
Kısa bir ipucu vereyim..

Osman bey diye biri tarihi kaynaklarda yer almaz..
Türklerde kayı boyu diye bir boyda yoktur..

BİZANS KAYNAKLARINDA OSMAN BEYDE OSMANLI DA YOK..

Prof. Dr. Yaşar Yücel ve Prof. Dr. Ali Sevim in birlikte yazdıkları
Türkiye Tarihi I ve Türkiye Tarihi II

Bu kitabın 2.ci cildinin 2.ci sayfasında
“Osmanlı tarihinin karanlık noktalarından biri Ertuğrul beyin babası ve soyu sorunudur” yazmaktadır. Yine aynı sayfada “Söğütte böyle birinin yaşadığı, Selçuklunun akıncısı olduğu Selçuk namelerde ve Bizans kaynaklarında bulunmamaktadır” şeklinde yazmaktadır.

SELÇUKLU KAYNAKLARINDA OSMAN BEYDE OSMANLI DA YOK..

“Selçuklu sultanı II. Gyaseddin Mesut’un 1308 de ölümü üzerine Anadolu yönetimi, İLHANLI genel valisi Çoban’ın oğlu Timurtaş’a verilmişti. Timurtaş İlhanlılardan ayrılıp bağımsız olmak isteyen uç beylerini İlhan’a İteate davet etmişti. Bu Beyler arasında Osman bey’de olması gerekirse de kaynaklarda bu yönde bir bilgi yoktur.”

MOĞOL KAYNAKLARINDA OSMAN BEYDE OSMANLI DA YOK..

Moğolların Anadolu’yu işgali sonrası, 1314 yılında Moğol Noyanı Çobanın Sivas’ta huzuruna çağırıp bağlılıklarını bildirsinler dediği Anadolu beyliklerinin arasında Osmanlı beyliği diye bir şey yoktur.

Burada dikkat edilmesi gereken tarihçilerin 1299 da Osmanlı İmparatorluğunu kurmalarıdır.


Osmanlı tarihi uzmanı Prof.Mustafa Akdağ ise konuyu gayet net şekilde anlatmaktadır.

“Osmanlıların reisi olabilecekleri bir kayı aşiretinin yada diğer bir kabilenin mevcudiyeti tamamıyla hayal ürünüdür. Böyle bir varlığı kabul etmek için en ufak bir iz veya tarihi bir delil mevcut değildir.” Demektedir.(Türkiyenin İktisadi ve içtimai tarihi-S,144)

Ne Osmanlı kendini Türk saymıştır, ne diğer Türk devletleri onları Türk saymıştır.Osmanlı hiç bir zaman kendine ne Türk dememiştir,
Hiç bir zaman Türklüğü de kabul etmemiştir.

Zaten Türk devleti olsa, Resmi dili Türkçe olurdu. Osmanlı Arapça ve Farsça konuşmuştur.

Osmanlı Türkün eline ceset gibi terkedilmeden Önceki belgelerde Tek bir Türkçe kelime yoktur.

Paul Wittek’in başını çektiği bir grup araştırmacı,

Osmanlı hânedânının “Kayı boyundan gelmediğini” iddiâ etmişler ve Oğuz soyundan olmadığını yazmışlardır.

Tarihçilere göre Türklerde “kayı” diye bir boy yoktur.

Paul Wittek Bu iddiaların 15 yüzyılda II. Murad tarafından ortaya atıldığını ve bastırdığı paralara da kayı damgalarını işlettiğini yazmıştır. “O sıralarda Timur’un Osmanlıları küçümsemesi ve onların soylarının ne olduğunun belirsiz olduğunu söylemesidir. Timur’a öfkelenen Sultan II.Murad, Kendinin de soylu bir aileden geldiğini anlatabilmek için kayı boyu masalını uydurmuştur”
Osmanlının Tarih boyunca savaşıp aşağıladığı Türkler, Kahramanlık ve cesaret lazım olunca ecdad yapılmak istenmiştir.

Size şu masalı anlattılar sizde uyanamadınız.
"Etrafta onca Kral ve Prens varken,
Doğu Romanın Yarhisar prensi kızı Holofirayı 1299 yılında,
Bizans İmparatoru Andranikos kızı Asporça’yı 1323 yılında,
Bizans İmparatoru 6. John Kantakuzenus ve meşhur imparatoriçe İrenenin kızları Theodora’yı 1347 yılında 400 çadırdan oluşan koyun çobanı Osmanın oğlu Orhan’a eş olarak verdiler."


Bırakın Üç tane prensesi şehrin zengininin kızını bile vermezler adama...

Marmara bölgesinde 10 tane Bizans Prensliği varken,,
Hemde En az 300 Yıldır var olan Karaman Krallığı, Candaroğlu devleti, Hamidoğlu devleti benzeri büyük devletler varken

Siz bu masala inandınız.

Osmanlı padişahı diye anlattıkları..fakat ..adı aslında ..başka olan ilk Orhan dediklerinden başlayalım..Adı orhan falan uydurulmuş palavra..

Eşleri,,

1) Nilüfer Hâtun (Holofira): 1299.Bizans Yarhisar prensinin kızıdır;Nilüfer adını almıştır.Süleyman , I. Murad ve Kasım’ın annesidir

2) Asporça Hâtun: 1323 yılında evlenmişler, Bizans imparatoru Andranikos’un kızıdır. İbrahim de Bizans İmparatorununun torunudur.

3) Theodora Hâtun: 1347 yılında evlenmişlerdir.Bizans İmparatoru 6. John Kantakuzenus’un ve de sevgili karısı meşhur imparato-riçe İrene’nin kızıdır,
Halil Kantakuzenus’un torunudur.

Osmanlı padişahı denen Adam zaten İstanbulda yaşıyor sayılır.
Tarihi kayıtlarda önemli ziyaretler..

Evlenirken düğünleri hangi sarayda yapılıyordu acaba?

1-Bizans prensi Avrupa kıyısı üzerinde küçük Çimpe kalesini torunu Süleymana hediye etti.

2-Orhan 3 Şubat 1347 yılında İstanbula Bizans imparatoru Andranikosa torunu ibrahimi götürdü.

3-Orhan Halilin dedesi imparator Kantakuzeni Üsküdar da ziyaret etti.

1352-Orhan Cenevizliler’e marmarada serbest ticaret yapma imtiyazını verdi.!!! Marmarada???

* * *
Fatih Sultan Mehmed’in bahtsız şehzadesi Cem Sultan’ın soyundan gelenler şimdi geniş bir Katolik ailedir.
Bu ailenin bir kolu “Papalık Prensi” olmuş,bir diğer kol da Bizans’ın son imparatorluk hanedanı Paleologlar ile birleşmiş ve “Bizans Kontu”olmuşlardır.


Bizans imparatorlarının tahta geçeçek soyu kalmayınca, hanedana en yakın akraba olan,Roma İmparatorluğunu tahtını ele geçiren Fatih, Roma’nın yeni imparatoruydu.

Roma adının neden Osmanlıya döndüğünü uzun uzadıya anlatırız. Ama topyekün bir İslam imparatorluğu imiş gibi yansıtmak ve Fatih’i de bir İslam mücahidiymiş gibi göstermek bir İslamcı propagandasıdır. Annesinin ve eşlerinin Türk ve müslümanmış gibi gösterilme çabası da bundandır.

Osmanlının Bizans olduğu ve Hanedanın yüzde yüz Rum olduğu tartışmasızdır..

Osmanlı resmi belgelerinde kendine ne zaman Osmanlı dediğini biliyormusunuz?

Konu AbdullahAbdal tarafından (21-10-2013 Saat 18:21 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 21-10-2013, 18:59
murted - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
murted murted isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Moderator
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 26 Sep 2008
Mesajlar: 2.848
Standart

Zaten Türk devleti olsa, Resmi dili Türkçe olurdu. Osmanlı Arapça ve Farsça konuşmuştur.
Resmi dili zaten Türkçe'dir. 1876 tarihli ilk anayasasında da bu aynen belirtilmektedir. Hiçbir dönem Türkçe'den başka da bir şey konuşmamıştır. Sadece medreselerde eğitim dili Arapça'dır. Devlet adamı yetiştirilen endererunda dahi eğitim dili Türkçe'dir. Devlet adamı olmanın şartı Müslüman olmanın yanında Türkçe bilmektir. Tüm yazışmalar Türkçe yapılmış, sarayda ve sokakta Türkçe konuşulmuştur. Osmanlıca denilen edebi dilin Arapça ve Farsça'dan kendini kaybedecek derecede etkilenmesi ayrı konudur. Osmanlıca bir edebiyat dilidir ve kimse sokakta ya da sarayda Osmanlıca konuşmaz.

Osmanlı'nın kuruluş tarihi tartışmalıdır ama farklı görüşler ancak 3-5 yıllık farklılık anlamına gelir. Ondan sonrası ise gayet iyi bilinmektedir.

Bu forumda iyiden iyiye İslam ve Muhammed'in kökenine dair tartışmaları sulandırmak için varolduğunu düşünmeye başladım. Yazdıkların akıllı adamın yazacağı şeyler değil, hiç kusura bakma.

No Religion No Cry

Ateizmi Anlamak için tıkla!
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 21-10-2013, 19:14
Nevandaar Nevandaar isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 23 Nov 2011
Mesajlar: 555
Standart

Bu tip iddialı kitapları okuyup ardından verdiği bilgileri(?) kesin doğru kabul ederek hareket etmeyi doğru bulmuyorum. Söylenenlerin bir kısmı veya hepsi doğru olabilir, ses getirmek amacıyla bolca çarpıtma yapılmış olabilir vesaire. Böylesine önemli bir konuda bu kadar ciddi ahkam kesebilmek için birilerinin yazdığı kitapları değil, yol yordam öğrenerek bizzat arşivleri araştırıp "yaptığım araştırmalar sonucunda şu şu kaynaklara dayanarak şu şu yolları izleyerek bu kanıya vardım" gibi sözler edilmeli.

Tarih üzerine(ana konusu nedir bilmiyorum) yüksek lisans yapmış bir arkadaşım Osmanlı'nın kurucu ailesi Ertuğrul Gazi ve çocuklarının kökenlerinin kesin bir bilgisi olmadığını, yani aristokrat diyebileceğimiz türden bir Türk aile soyundan gelmeyip Orta Asya'dan gelen diğer sıradan Türk aileler gibi olduklarını belirtmişti. Hatta, Yıldırım Bayezid ile Timur arasındaki yapılan Türkçe mektuplaşmalarda Timur'un Bayezid'e yazdığı mektuplarda, kendisi gibi soylu üst klasman bir aileden gelmediğini, senin nenen deden belli mi, neredeyse sen onun bunun çocuğusuna gelen ifadelerde bulunduğunu belirtmişti. İnternetten bulduğum birkaç mektupta bu tip ifadeler yoktu. Belki sansürlenmiş ve(ya) eksik olabilirler.

Kişisel fikrim ise bilgiyi aldığınız kitapların hatalı olduğu. Çünkü Avrupa için Osmanlı demek Orta Asya'dan gelmiş İslam'ı seçmiş Müslüman Türk demek. Gitgide Türklük bilincinden uzaklaşıp İslamlaşan Osmanlı'nın hanedan ailesi ezelden beri Rum olsaydı eğer Batı için Osmanlı = Müslüman Türk algısı olmazdı.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 22-10-2013, 00:06
AbdullahAbdal AbdullahAbdal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 26 Sep 2013
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 118
Standart

Nevandaar´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Bu tip iddialı kitapları okuyup ardından verdiği bilgileri(?) kesin doğru kabul ederek hareket etmeyi doğru bulmuyorum. Söylenenlerin bir kısmı veya hepsi doğru olabilir, ses getirmek amacıyla bolca çarpıtma yapılmış olabilir vesaire. Böylesine önemli bir konuda bu kadar ciddi ahkam kesebilmek için birilerinin yazdığı kitapları değil, yol yordam öğrenerek bizzat arşivleri araştırıp "yaptığım araştırmalar sonucunda şu şu kaynaklara dayanarak şu şu yolları izleyerek bu kanıya vardım" gibi sözler edilmeli.

Tarih üzerine(ana konusu nedir bilmiyorum) yüksek lisans yapmış bir arkadaşım Osmanlı'nın kurucu ailesi Ertuğrul Gazi ve çocuklarının kökenlerinin kesin bir bilgisi olmadığını, yani aristokrat diyebileceğimiz türden bir Türk aile soyundan gelmeyip Orta Asya'dan gelen diğer sıradan Türk aileler gibi olduklarını belirtmişti. Hatta, Yıldırım Bayezid ile Timur arasındaki yapılan Türkçe mektuplaşmalarda Timur'un Bayezid'e yazdığı mektuplarda, kendisi gibi soylu üst klasman bir aileden gelmediğini, senin nenen deden belli mi, neredeyse sen onun bunun çocuğusuna gelen ifadelerde bulunduğunu belirtmişti. İnternetten bulduğum birkaç mektupta bu tip ifadeler yoktu. Belki sansürlenmiş ve(ya) eksik olabilirler.

Kişisel fikrim ise bilgiyi aldığınız kitapların hatalı olduğu. Çünkü Avrupa için Osmanlı demek Orta Asya'dan gelmiş İslam'ı seçmiş Müslüman Türk demek. Gitgide Türklük bilincinden uzaklaşıp İslamlaşan Osmanlı'nın hanedan ailesi ezelden beri Rum olsaydı eğer Batı için Osmanlı = Müslüman Türk algısı olmazdı.
Kaynaklar kesin..
Yukardakinin tersini veya doğru olmadığını bulabilirseniz buyrun..
Bakın ben Osmanlı hanedanının Rum olduğuna dair Yüzlerce kanıt verririm diyorum..

Olmadığına dair tek kanıt veremezsiniz diye iddia etmişim..
sizce şakamı yapıyorum..
benim kaynak aldığım kitaplar islamcı osmanlıcı yazarlar..
Siz daha farklı kaynakta farklı yazan bulabiliyorsanız buyrun..hodri meydan..

Mantıktamı çalışmıyor..
yazıyı bir daha okuyun.. dikkatli okuyun..
Kaynağa bile gerek yok
Biraz mantığı zekası çalışan Ottoman yalanını yemezdi..

Ottomanlar ilk resmi olarak ne zaman Osmanlı olmuş biliyormusunuz?
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 22-10-2013, 00:24
AbdullahAbdal AbdullahAbdal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 26 Sep 2013
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 118
Standart

murted´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Resmi dili zaten Türkçe'dir. 1876 tarihli ilk anayasasında da bu aynen belirtilmektedir. Hiçbir dönem Türkçe'den başka da bir şey konuşmamıştır. Sadece medreselerde eğitim dili Arapça'dır. Devlet adamı yetiştirilen endererunda dahi eğitim dili Türkçe'dir. Devlet adamı olmanın şartı Müslüman olmanın yanında Türkçe bilmektir. Tüm yazışmalar Türkçe yapılmış, sarayda ve sokakta Türkçe konuşulmuştur. Osmanlıca denilen edebi dilin Arapça ve Farsça'dan kendini kaybedecek derecede etkilenmesi ayrı konudur. Osmanlıca bir edebiyat dilidir ve kimse sokakta ya da sarayda Osmanlıca konuşmaz.

Osmanlı'nın kuruluş tarihi tartışmalıdır ama farklı görüşler ancak 3-5 yıllık farklılık anlamına gelir. Ondan sonrası ise gayet iyi bilinmektedir.

Bu forumda iyiden iyiye İslam ve Muhammed'in kökenine dair tartışmaları sulandırmak için varolduğunu düşünmeye başladım. Yazdıkların akıllı adamın yazacağı şeyler değil, hiç kusura bakma.
Yazdığım şeyler akılsız adamların bilecekleri şeyler değilidir.
Koyun sürüsü için yazılmış bir saray tarihi vardır.
Bu tarih size gelmez..

Türkiye Cumhuriyetinden önce Türk diye bir kelime varmıydı?
Nereden çıktı bu kelime...?
Türk kelimesi ortada yokken dile nasıl Türkçe diyebilirsiniz?
İlk Türk kelimesi hangi tarihtedir.
Orhun abidesindeki Dil "Köktürük" dilimidir?
Oğuz dilimidir?

Kültür bakanlığımnızın görüşü ise şöyledir;internet sitesine girip bakınız!!!



"Türk" adının anlamı ile ilgili olarak çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Adları "Türk" sözcüğüne benzediği iddia edilen bazı toplulukların "Türk" milleti ile herhangi bir ilişkisi olmadığı bilimsel çalışmalarla ortaya konmuştur.



Bu çalışmalara göre, "Türk" sözcüğü; "güç, kuvvet, güçlü, kuvvetli, cesur, türeli (kanun ve nizam sahibi) ve türeyen, çoğalan" anlamlarına gelmektedir.



Tarihte "Türk" adıyla adlandırılan ilk devlet "Gök-Türk Devleti" olmuştur. Coğrafî ad olarak "Türkiye" kavramı, tarihte ilk kez Bizans kaynaklarında yer almaktadır. VI. yüzyılda "Türkiye", Orta Asya'yı ifade etmek üzere kullanılmıştır. IX. ve X. yüzyıllarda Volga'dan Orta Avrupa'ya kadar olan alana "Türkiye" adı verilmiş (Doğu Türkiye = Hazar ülkesi; Batı Türkiye= Macar ülkesi); XIII. yüzyılda Mısır ve Suriye de "Türkiye" olarak adlandırılmıştır. Anadolu ise XII. yüzyıldan itibaren "Türkiye" olarak tanınmıştır.


Anadili Oğuzca olan Oğuz çocuğu bu okullardan faydalanamazdı.
"Medreselerde eğitim verenler Arap veya fars kökenli veya bu iki halkın kültürü ile yoğrulmuş insanlardı." (İsmail Tokalak, Bizans-Osmanlı sentezi.s.95)
Bilim Allah'ın işine karışmak olduğu için bu medreselerde bilimsel eğitim verilmezdi. İslam ve Kurana Fizik, Kimya, Astronomi benzeri dersler uygun değildi.
Osmanlıda Medreselerde eğitim Arapça ve Farsça verildiği için, Halk bu dilleri anlamazdı. Türkler Kendileri gibi konuşan Yunus Emre, Dadaloğlu ve Karacaoğlan'ı anlayabilirdi.(D.Ahsen Batur-1200 yıllık sürgün)

Osmanlıda Hanedan, Siyasi yönetim, Saray ve Ordu Hıristiyanlardan oluşurken Medreseler de neden Arapça ve farsça eğitim veriliyordu ?

Bu sorunun cevabını bulmakla Osmanlının ne yapmak istediğini anlamak mümkün olacaktır. Anadolu halkına ve balkan halklarına ait olmayan bir dili kullanmanın amacı neydi?

Türkçe eğitim verilmemesinin nedenini biliyoruz. Osmanlı sarayı, dini kurumlara hakim olan Nakşibendiler ve Mevleviler Türklerden nefret ediyorlardı. Onların fikri şöyleydi;
"Rumlar bağ yapmaya, Türkler bağ bozmaya yararlar. Rumlar Dünyayı imar etmek, Türklerse yıkmak için gelmiştir" (Ahmet Eflaki-Ariflerin Menkıbeleri,s.166)
Şehzadeler Medreselere gitmezler sarayda özel hocalar tarafından eğitilirlerdi. Bu hocalar genelde Devşirme Hristiyanlar olurdu.

Şehzade anneleri Sırp Rum ve Kafkas halklarından oldukları için Türk kültüründen haberleri bile olmazdı.
Oğuzlar köylerde ve kırsal kesimlerde yaşadıkları için şehirdeki medreselerle hiç işleri olamamıştır. Devşirme hristiyan çocukları hem yeniçeri hemde sarayda başbakanlıklara ve paşalıklara yükselmek için bu okullarda eğitilmişlerdir..
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 22-10-2013, 01:04
AbdullahAbdal AbdullahAbdal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 26 Sep 2013
Bulunduğu yer: Trabzon
Mesajlar: 118
Standart

İSTANBUL KASİDESİ


Bu şehr-i Sitanbul ki bi misl ü behâdır
Bir sengine yek pâre Acem mülkü fedâdır

Bir gevher-i yekpare iki bahr arasında
Hurşîd-i cihan-tâb ile tartılsa sezâdır

Bir kân-ı niamdır ki anın gevheri ikbâl
Bir bağ-ı iremdir ki gülü izz ü alâdır

Nedîm

İstanbul 1930 a kadar costantinapolistir..
1930 dan önce bir şiirde istanbul ismi nasıl yer alır o ayrı bir tartışma konusudur..
Yukarda Türkçe denilen dilde yazılan bir şiir..ancak
Türkiye Cumhuriyeti kuruluncaya kadar ..Türk diye bir kelime yoktu..nasıl olduda osmanlı Türkçesi dedilerse

Osmanlının resmi belgelerinde Osmanlı 1900 yılına 30 kalaya kadar geçmez..
Bu tarihte Osmanlı olmuştur..


aşağıda ise Oğuzca bir şiir

Cennet cennet dedikleri
Birkaç köşkle birkaç huri
İsteyene Ver anları
Bana seni gerek seni

Yunus'dürür benim adım
Gün geçtikçe artar odum
İki cihanda maksudum
Bana seni gerek seni

Yunus Emre..
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 05-05-2014, 23:43
kut kut isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 14 Feb 2014
Mesajlar: 444
Standart

Arkadaşın bulunduğu yer: Trabzon yazıyor, belki kendisi köken olarak Trabzon Rumlarındandır

İletisinde birçok saçma sapan şey var, hangi birini düzelteyim bilemedim. Yazdıklarından birkaçı zaten bilinen şeyler, mesela Osmanlı devletinin kuruluşunun 1299 olmadığı bilinen bir şey, 1302 civarı kurulduğu biliniyor. Yine Osmanlıların kendilerini Kayı boyuna bağlama çabaları da kurgudur, bu da biliniyor ancak kalkıp da Kayı diye boy yoktur derseniz adama gülerler Divan-ı Lugat-it Türk'ü aç da bak kardeş, daha o kitaptan haberin yoksa Türk tarihi hakkında konuşamazsın.

Osmanlı devleti dediğimiz devlete biz bugün öyle diyoruz, yoksa devletin resmi adı Osmanlu Devletü değildi tabii devletin remî adı Devlet-i Âliyye "Yüce Devlet" idi, adında Osman mosman geçmezdi. Ayrıca Osman diye bilinen kişinin adı da Osman değildir, Ataman'dır ve kendisi şaman'dan dönme, sonradan Müslüman bir Oğuz'dur bu kesin bir bilgi, ama bizim Sünni devletimiz adamın adını Müslüman Arap adı olsun diye Osman yapıvermiş.

Bizans kaynaklarında adı ilk kez Atamanes diye geçer, bu da adının Ataman olduğunu gösterir. Yani adamın adı Arapça Uthman olsaydı (Osman Türkçeleşmiş biçimdir, Arapçada "o" sesi yoktur ve peltek s ile bu ad Uthman diye yazılır ve seslendirilir). Bizanslılar Uthmanes ya da Uthmanis falan yazarlardı, Atamanes değil.

Ayrıca Ataman Bey'in atalarının adları hep öz Türkçe; Ertuğrul, dedesi Kaya Han vb. kardeşlerinin de adları hep öz Türkçe; Gündüz Alp, Konur Alp, Kaya Alp, Savcı Bey vb. Kendinin adının Arapça Uthman olması biraz saçma olurdu, onun da adı Ataman idi.

Bir diğer görüşe göre adı Ataman değil Otman idi (daha sonraki devirlerde de Otman Baba vardır). Hatta batı dillerindeki Ottoman adının da Otman'dan kaynaklandığı iddia edilir. Yani iki görüş var, adamın adı ya Otman (ki tipik bir şaman adıdır), ya da Ataman, bu kesin ama bizim Sünni devletümüz, bunu kabul etmek istemez. Hepimiz şamandan dönmeyiz (eğer Oğuz iseniz).

Ayrıca bizlere Kayı Boyu Damgası diye yutturulan IYI biçimindeki simge de Kayı Boyu Damgası falan değil, Tengri simgesidir. Çünkü bu damgayı Kayı boyundan olmayan Bulgarlar ve eski Tatarlar da kullanırdı...

Eski Bulgarcada (Türk Dili olan Bulgarca, bugünkü Slav dili olan değil), Tangra da Tengri demekti. Bugün hâlâ Bulgaristan'da Slav olduğunu kabu etmeyen, Turkic olduklarını bilen ve Hristiyanlığı da red edip Tangracı/Tengrici olan Bulgarlar vardır ve Tangra Simgesini/Tengri Simgesini kullanırlar; IYI

Bulgar Bayrağı ile Tangra Simgesi



Tangra simgeli kolye



Tangra simgeli yüzük



Eski bir kayada rastlanan Tangra simgesi



Tangracı/Tengrici Bulgarlar yürüyüşte





Eski Bulgar Han'ı Kubrat'ın mezar taşı ve Tangra simgesi

Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 05-05-2014, 23:58
kut kut isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 14 Feb 2014
Mesajlar: 444
Standart

Bizlere Tengrici ve şamanist köklerimizi unutturmak için Sünni devletimiz her şeyi yapmış. Atamız Ataman'ın adını Arap adıyla değiştirip güya Uthman etmişler, bayrağımızdaki ve silahlarımızdaki Tengri Simgemizi Kayı Boyu damgası diyerek yalan söylemişler. Tekrar soruyorum Bulgarlar da Kayı mıdır?

Gelelim bizlere, Oğuzlara

Atamanlıların bayraklarında, miğferlerinde, yaylarında, kılıçlarında vb. Tengri Simgesi vardı







Bu Tengri Simgesinin asıl daha eski olan versiyonu yarım ay biçimindedir

Şuradaki yazıyı da okuyabilirsiniz

Daha arkaik olan Tengri simgesi



Bu aşağıdaki de 1453'te Konstantinopol bayrağı benimsenene dek kullanılan Tengri simgeli bir diğer Atamanlı Bayrağı



Osmanlı Rum'dur iddiasını Konstantinopol'ün fethinden sonrası için söyleyebiliriz belki, ancak öncesi için asla. Ataman Bey, Tengrici olan, şaman bir Oğuz'du. Sonradan Müslüman olduğu iddia edilir, orası bizi bağlamaz, ancak kökenini inkar etmemeliyiz. Sünni devletimiz bu gerçekleri saklamaya çalışsa da boş. Soyu Oğuz olanlar atalarının kim olduklarını bilmelidirler.
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 06-05-2014, 00:29
kut kut isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 14 Feb 2014
Mesajlar: 444
Standart

Ataman adı ve ünvanı hakkında > Ataman

Otman Baba hakkında > Otman Baba

Yani gerek Ataman gerekse Otman adları o devirlerde mevcut ancak sözde Uthman'a dek Türklerde bir tek Uthman adı yoktur hatta Arapça ad yoktur (Ertuğrul, Sungur Alp, Baykoca, Kaya Han, Saru Yatu vb.) Belki gerçekten de Ataman, Müslüman olduktan sonra Uthman adını almış da olabilir. Ataman'ın adı daha Devlet-i Aliyye zamanında Uthman'a çevrilmişti zaten. Bu nedenle kalkıp da Osmanlı kaynaklarındaki عثمان yazımını delil olarak göstermeyiniz.

1375'a ait bir diğer Atamanlı bayrağı buldum, o da Tengri simgeli > burada
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 06-05-2014, 00:56
kut kut isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 14 Feb 2014
Mesajlar: 444
Standart

Eski devirlerde kullanılan bir diğer Tengri simgesi daha var, o da ay ile güneşi simgeler, aynı zamanda ebediyet simgesidir. Orkun Yazıtlarında dendiği gibi "Ödü Tengri yaşar, kişioglı kop ölgeli" yani zamanı ancak Tanrı yaşar (sonsuza dek) insanoğlu ölümlüdür. Bu nedenle bengülük "ebediyet" simgesi olan ay ve güneş aynı zamanda Tengri simgesidir de.

Moğol ve Buryat bayraklarında Tibet Lamaizmindeki simgelerle birleşse de kullanılır.

Buryat bayrağı (en üstteki od/ateş kısmını saymayın. O Lamaizm etkisiyle sonradan eklenmiştir)



Moğol bayrağı



Simgenin Tengricilikteki öz biçimi (1911–21 arası Moğol bayrağı)



Bu simge de eski boylarca kullanılırdı, Macarlar gibi Turkic olmayan ancak Turkiclerle yakın ilişkideki Ural halklarında da yaygındı.

Mesela Macarların atalarından Álmos'un (Almoş, Arpad'ın babası) resmedildiği şu betimlemede de Álmos'un atının başı üzerinde Tengri/bengülük simgesi vardır



Kimi görüşlere göre bu simgedeki güneş, zaman içinde ışıklı olarak yapılmaya başlanmıştır, yine Álmos'un bir temsili resmi üzerinden örnek verelim, Álmos'un başlığının üstündeki gibi



Buradan da ışıklı güneş dönüşerek yıldıza evrilmiş diyenler vardır.

Çoğu soyca Türk olan ancak Macarlaşmış Sekellerin bayrağında da bu simgeyi görürüz

Sekel Bayrağı



Özetle, üç temel Tengri simgesi vardır; Ay-Güneş (ışık yayan biçimde, yaymayan biçimde), Yarım ay, ve lYl

lYl'nın köşeli olanı da, yuvarlak biçimlisi de yaygınca kullanılmıştır.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Osmanlı,New Osmanlı,Barış,Marış,Los Palavros theatre Politika 6 18-11-2017 21:47
Fatih son Roma İmparatoru mu? Ratiönalism Tarih 7 22-03-2017 22:31
Roma'nın Çöküşü ve Kurşun Zehirlenmesi Teorisi Kozmik Perspektif Tarih 5 16-12-2013 20:31
Roma'nın Çöküşü ve Hıristiyanlığın Doğuşu sargon Tarih 35 24-02-2013 22:20
Roma Kilisesinin Hakimiyet Çabası ve Bina Edilişi digeri_1 Hristiyanlık 13 06-06-2009 16:11

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 07:34 .