Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Dinlerden Özgürlük > Özgür Düşünce Platformu > Dinsel İnançlardan Nasıl Kurtuldum?

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #41  
Alt 15-05-2011, 08:01
paslıçivi paslıçivi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Feb 2009
Mesajlar: 3.080
Standart

Eğer ben müslümanken ateist olmuşsam bu ateistlerin benim görüşlerimden daha dogru oldugunu anladığım içindir.Ve birşeyi geride bırakmışımdır , islamı , hep dahada ileriye dahada ileriye gittim.
Bir bebek doğdugunda ateist olarak doğuyor ve o savunmasız haliyele aklı ve mantıki melekeleri tam olarak gelişmemişken herangi bir teistik inanca sokuluyorsa ve bu çocuk zaman içersinde doğruya ulaşamıyorsa ben ondan -akıl olarak- üstünüm demektir.
sevgili OffSpring..

bir bebek doğduğunda ateist olarak doğmuyor.. tabula rasa, düşüncesiz, zihinsiz olarak doğuyor.. yani "tanrı karşıtı" olarak doğmuyor, tanrı kavramından bihaber, tanrı kavramına karşı "nötr/bağımsız" olarak doğuyor..

ateizm; tanrı kavramına karşı
"nötr/bağımsız" olma durumu değil,
"karşı/negatif" olma durumudur..

teizm; tanrıcı olmak, bu inancın yanında ve savunucusu olmaktır..
ateizm; tanrıcı olmamak, bu inancın karşısında ve yanlışlayıcısı olmak demektir.

nitekim günlük yaşamında ve bu sitede bahsettiğim teist ve ateist insanların bu tutum ve davranış içinde olduklarını gözlemlersin..

sonra doğduğu zaman ve coğrafyaya göre sadece tanrı değil, bunun yanında ölüm sonrası yaşamlar(din), milli/etnik kimlik, ahlaki yapı, siyasi/poltik görüş vs daha yüzlerce kavramla donatılıyor benim ifademle o "safbilinç" olarak doğan yavrunun bilincinin üzeri kara bir bulut gibi "zihin" le kirletilip kapatılıyor..

bu zihnin içinde sadece tanrı yok, din var, milliyet var, politika var, ahlak var.. sen doğduğunda bunların hiç biri sende yoktu, sen sonradan ateist olmakla sadece bu "zihnin" "din ve tanrı " parçasını reddediyorsun ve genellikle diğer milli/etnik kimlik, ahlak, vs gibi parçalarının etkisindesin henüz.. (senin şahsına söylemiyorum, genellikle ateistim diyen insanlardan gözlemlediklerim bunlar)

ve ateist dediğimiz insanlar kendilerine yüklenen bu zihindeki din/tanrı parçacığının hala kölesi durumundalar.. sen doğduğunda din/tanrı kölesi değildin, bağımsızdın, özgürdün.. sana din/tanrıyı yükleyip "pozitiflediler", sonra senin bir şekilde beyin nörokimyan/konektomun uygun olmadığı yada sonradan değişmesi sebebiyle bu bu pozitiflikten "negatifliğe" geçtin..

senin ifadenle;
sen doğduğunda "0" dın..
sonra pozitiflediler. "+"
daha sonra negatiflendin.. "-"

yani doğduğun andaki bağımsızlığın/nötrlüğün/özgürlüğün "0" yok..

hala o zihin hapsinin/kafesin içindesin.. sadece pozitiften negatife geçtin..

zaman ve coğrafya gereği bende doğduğumda islamla kirletildim, 15-16 yaşlarına kadar tam bir müslüman gibi yaşadım ve islamın gereklerini yerine getirip ibadet ettim.. 20 li yaşlarda sizin gibi ateisttim, 2-3 sene sonra deist oldum, bu uzun yıllar sürdü, sonra panteist tarzı bir inanca geçtim, sonra agnostik oldum.. müslümanken islamın yanlışlığı/doğruluğnu düşünmezdim bile sadece dinime uygun yaşamaya gayret gösterirdim.. çünkü o zamanlar ne bu konuları konuşacak karşı taraftan insan vardı ne de internet gibi imkanlar..

müslümanken islam inancının yanındaydım, sürekli kendime ve çevreme pozitiflerdim..

islamdan çıkıp bundan 4-5 yıl öncesine kadar ki dönemde (ateizm, deizm panteizm agnostisizm) hep islamın karşısında yer aldım.. kendime ve çevremdeki insanlara bu dini yanlışlamaya çalışırdım yani negatiflerdim..

ama şimdi "islamın ve onun tanrısı allahın" ne yanındayım ne karşısındayım.. sadece islamın değil diğer tüm dinlerin ve tanrılarının ne de ölüm sonrası yaşam/yaşamların ne yanındayım ne karşısındayım..

ve sadece bana yüklelen din/tanrı hapsinden değil milliyetçilik(eskiden türk milliyetçisiydim), yöresel ahlaki yapı, siyaset, takım taraftarlığı vs büyük bir çoğunluğumdan arındım.. şimdi bu kavramların ne yanındayım ne karşısında..

çünkü tüm bunların insanoğlunun kendi yaşamına bir anlam ve içerik vermek için ne kadar önemli olduğunun farkındayım..

eskiden bu değerleri sahiplenip tutunan ve diğer insanlarla insani olmayan bir tutum ve davranış içinde olan kavganın aslında "kendimle olan kavga" olduğunu farkettim..

bunun akılla, zekayla direk bağlantısı yok, bu durum tüm bunların ve daha başak etkenlerin bir bileşkesi olan "bilinçaçıklığıyla" ilgili olduğunu farkettim..

nice akıllı zeki insanlar vardır ki hala kendi zaman ve coğrafyasının inancı içinde yaşarken..

diğer taraftan akıl ve zeka fakiri insanların inançsız olabileceğini gördüm ve gözlemledim..

ve bu bilinaçıklığı durmunun bir beyin nörokimyasal yapı/konektom meselesi olduğunun farkına vardım.. ve bunu bir tez halinde bu sitede ve yaşamımda insanlara aktarmaya çalışıyorum..

neyse bugünlük şarj bitti..


Alıntı ile Cevapla
  #42  
Alt 15-05-2011, 15:07
OffSpring OffSpring isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 15 Jan 2011
Mesajlar: 178
Standart

paslıçivi ;

İşte beklediğim an buydu

Kendini ve düşüncelerini net olarak ifade etmişsin. Şimdi bende düşüncelerimi ifade edeyim.

Sen düşünce yapısı olarak insanları 3 gruba ayırıyorsun.

0 lar + lar - ler.
Bana göre ise sadece iki grup vardır.

0 lar ve 1 ler.

Birisi ya basketbol oynuyordur yada basketbol oynamıyordur.
Şimdi senin görüşüne göre ilkel bi kabilede doğmuş basketboldan haberi olmayan birisi 0 olarak kabul edilir.
Ama gel gelelim ki her ne sebepten olursa olsun o birey basketbol oynamayandır.

Ben ya şuanda çayımı içerek sana cevap veriyorumdur yada vermiyorumdur.
Klavyem ya siyah renktir yada değildir.
Benim fikirim ya doğrudur yada yanlış.

O zaman sana bir soru: Mutlak ateizmin tanımı nedir?

Yani bir insan tanrı fikriyle hiç tanışmamış olsa bile nihayetinde tanrı inancına mensup olmayanlardandır.


Gelelim senin inançtan inanca savrulma durumuna. Sen bilgi ile hareket etmemişsin.
Sen inanmak ile hareket etmişsin.
"Gerçek" bir ateist ne teizme döner , ne panteizme , ne deizme.
Çünkü sen birşeyin imkansızlıgını anladıktan sonra tekrar imkansız olan birşeyi + leyemezsin.
Örnegin ben bir gün çıkıp dersem ki tanrı inancına dönüyorum kimse beni takmasın.Çünkü tanrı yok ve ben beynimden bir hastalık geçiriyorum yada çok fazla bunadım ne dedigimi bilmiyorum.

http://www.turandursun.com/forumlar/...ad.php?t=24422

Konuyu incele istersen.

Senin teizmden çıkp ateizme girme sebebin şu.

Hacıların hocaların sürekli "ataizm" i kötülemesi ve ona saldırması.
Hiçbir imam çıkıp demezki panteistler var şöyle aşagılık herifler böyle aşagılık herifler.
Hep ateizme saldırırlar.

Sende teistik inançtan çıkınca kendini bir anda ben teist değilsem neyim ? Ateistim noktasında buldun.

Halbuki sen hiç ateist olmadın.

Şuanda hiçbir gruba girmiyorum diyorsun ama bu mümkün değil.

Çünkü bir sınıflandırma varsa sen mutlaka bunlardan birine girmelisin daha demin dedigim olay.
Ya teistsindir yada non-teist.

Başka bir örnekle bi sınıflandırma yapalım.

Hayvanlar
Bitkiler
Bakteriler
Mikroplar

Eğer seni alıp bu gruplardan birisine sokamıyorsak gruplandırmalar eksiktir.Ya sen bilinen başka gruptansındır yada tek başına oluşturdugun bi grup vardır. Her türlü bu gruplandırma eksiktir.

Ben zannetmiyorum ki din ve tanrı konusunda bi grup eksik olsun.

Sen bu vakitten sonra mutlak ateistte olamazsın. Çünkü tanrıyla ilgilenmiyorum demek bile senin bi tabula rasa olmadıgını gösterir.

Öyleyse sen nasıl bi gruptansın ?
Ateistmisin?
Din/Tanrı konuları ile ilgilenmeyen misin?
Yoksa Din/Tanrı konularında kararsız olanmısın?

Nesin?
Alıntı ile Cevapla
  #43  
Alt 15-05-2011, 20:02
Natan Natan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 18 Sep 2006
Bulunduğu yer: usa
Mesajlar: 4.841
Standart

Değerli paslıcivi aslında bir agnostik de değil. Agnostizme yakın hissediyor kendisini. Herhangi bir "izm"le de kendisini ifade etmesi kendi algısına göre yanlıştır.

Ateizmi negatif bir inanç olarak algılaması bence bir yanılgı. Bize bir tanrı inancı dayatılıyor. Deniyorki "Zeus, Allah, Krişna, Rab vs . vardır." biz de bunu kabul etmiyoruz. Bize dayatılanı kabul etmediğimizde ise yine inançlı oluyoruz.. Hayır. Böyle olmamalı.

Ben heerhangi bir tanrıyı kabul etmiyorum, tanımıyorum. Yaşam ve ilişkimde tanrı diye bir varlık yok. Sadece bir kavram ,sözcük olarak mevcut. Bunun dışında bir anlamı yok.

Şimdi sen söyle. Açıkça söyledim. Ben -bu halimle-inançlı mıyım değil miyim?

saygılarımla
Alıntı ile Cevapla
  #44  
Alt 15-05-2011, 20:31
TUBA TUBA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 11 May 2011
Mesajlar: 1.653
Standart

ben açıkcası ne olduğumu bilmiyorum

o bahsettiğiniz -istlerden de anlamam

ama bildiğim birşey varki dinlerin hepsi uydurmadır ve tanrıyı da yaratan dinlerin ta kendisidir

dolayısıyla ben hiçbir dine tabi değilim ve dinlerin oluşturduğu tanrılara da inanmam

kimbilir,belkide uzaylılar bizi var etmiştir

tanrılarımız onlardır

şimdi kimileri bana diyecekki , peki onları kim varetti

bende sorarım onları vareden nasıl var oldu?
Alıntı ile Cevapla
  #45  
Alt 15-05-2011, 20:47
Natan Natan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 18 Sep 2006
Bulunduğu yer: usa
Mesajlar: 4.841
Standart

Tuba;

Bence varlık yokluk tartışmasından bilgi düzlemine kaymamız lazım. Tanrı'nın varlığına yönelik bir bilgi yok. Zaten ruhun (bilinç, fikir her ne ise ) maddeden bağımsız olarak var olması bilimsel açıdan da mümkün değil.

Tanrıları var eden insan beynidir. Sen hiç hayvanın tanrının varlığına dair bir önerme ortaya koyduğuna şahit oldun mu

Bu bir fikirdir. İnsanoğlu tarafından üretilmiştir. Bunun gerçekliği sadece budur.

saygılarımla
Alıntı ile Cevapla
  #46  
Alt 15-05-2011, 20:51
TUBA TUBA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 11 May 2011
Mesajlar: 1.653
Standart

sana kesinlikle o konuda katılıyorum zaten yazdıklarımdan da onu anlamış olman lazım diye düşünüyorum

ruh konusuna gelince ,ruh yoktur

canlıların hepsini diri tutan enerjidir
Alıntı ile Cevapla
  #47  
Alt 15-05-2011, 20:52
Natan Natan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 18 Sep 2006
Bulunduğu yer: usa
Mesajlar: 4.841
Standart

Bir şeyi eklemeyi unutmuşum, pardon.

Bence Uzaylıların dünyaya DNA'yı getirmesi ve bu şekilde evrimi başlatması (canlılığın oluşumu ve gelişimi ile bugüne geliş) tarının bizi yarattğı düşüncesinden daha makul. Sonuçta Uzaylı yada dünya dışı yaşam mümkün olabilir. Bazı gözlemler mevcut. Fakat bu şekilde canlılığın ortaya çıkmasıyla ilgili bir bilgi yok. Bilginin olmadığı yerde varsayım ve iddalar, inançlar hüküm sürer..

saygılarımla
Alıntı ile Cevapla
  #48  
Alt 15-05-2011, 20:59
TUBA TUBA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 11 May 2011
Mesajlar: 1.653
Standart

evet henüz teknolojik seviyemiz dış gezegenleri (kendi güneş sistemimiz hariç) incelemek için çok gelişmiş değil

ama geçtiğimiz yıllar içinde nasa bilim adamlarının bir açıklamasını okumuştum bu konuyla ilgili

ve kendi dünyamızda bile asitin içinde yaşamın oluştuğunu keşfettiklerini bildirmişlerdi
dolayısıyla şimdiye kadar yanlış yerlerde hayat izleri aramış olduklarını ,silikon bazlı yaşamın dahi var olabileceğini ve tüm evreni daha farklı donelerle araştırmak gerektiğini vurgulamışlardı
Alıntı ile Cevapla
  #49  
Alt 16-05-2011, 08:05
paslıçivi paslıçivi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 07 Feb 2009
Mesajlar: 3.080
Standart

OffSpring´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster

İşte beklediğim an buydu

Kendini ve düşüncelerini net olarak ifade etmişsin. Şimdi bende düşüncelerimi ifade edeyim.

Sen düşünce yapısı olarak insanları 3 gruba ayırıyorsun.

0 lar + lar - ler.
Bana göre ise sadece iki grup vardır.

0 lar ve 1 ler.
sevgili OffSpring..

senin bahsettiğin "0" la benim bahsettiğim "0" çok farklı şeyler..

benim bahsettiğim sıfırda sadece "tanrısızlık" yok..

-dinsizlik
-milliyetsizlik/etnisitesizlik
-siyasetsizlik
-ahlaksızlık ( zamansal ve coğrafi yüklenmiş göreceli ahlaktan arınmak)

bunlar başlıcaları, daha bunun yanında ufak tefek bir çok "insandan öte" kavram var..

yani bir insanın annesinden doğduğu andan itibaren bu saydığım kavramlarla henüz kirletilmediği dönemden bahsediyorum.. yani belli bir yaşa kadar olan bebeklikten, çocukluktan.. bu ortalama 0-6 yaş grubudur..

bu yaş grubundaki bir çocuk henüz ebeveynlerinin elinde yoğrulmaktadır.. henüz dış dünyadaki diğer insanlar/medya/kitap vs tarafından yoğurulmaz, kirletilmez..

ama ortalama 3 yaşından itibaren beyin nörokimyası olgunlaşıp kayıt yapmaya başlar ve hafıza dediğimiz şey oluşmaya başlar..aile bu 3-6 yaş grubundaki bebekleri bazen aktif(genelde radikaller) bazen pasif olarak yüklemeye başlarlar..

aslında 0-3 yaş grubu bebekler bu bahsettiğim "0" grubuna girerler.. bu bebeklerin bir tanrısı, dini, milliyeti, etniği, ahlakı, siyasi görüşü vs yoktur henüz..

0-6 yaş grubu dünyanın hangi zaman ve coğrafya kesitinden olursa olsun bu bebeklerden/çocuklardan yüzlerce, binlercesini bir araya getirelim.. yani onlara küçük bir dünya adlı gezegene bırakalım.. birbirlerini hiç tanımadıkları halde hemen kaynaşırlar ve oynamaya eğlenmeye başlar.. çünkü hepsi ataları olan insanoğlu tarafından kirletilmemişlerdir henüz.. hepsinin tek derdi o "an"ı nasıl daha keyifli/neşeli/çoşkulu geçirmektir, henüz onlar varoluşun onlara sunduğu "doğal/mutlak mutluluğa" sahip insan yavrularıdır.. o yüzden bebeklik/çocukluk dönemi tutum ve davranışları evrenseldir..

o yüzden bu çocuklar ne tanrı, ne din, ne milli kimlik, ne siyaset, ne ahlak vs, yüzünden biribirilerini eleştirmezler, suçlamazlar, yargılamazlar.. onlar henüz "kendilerinde(ilkelbenlik/nefs)" yaşamaktadırlar.. yani doğada bir hayvan yavrusundan farkları yoktur..

ama hiç bir insan yavrusu yoktur ki, bu saf/doğal/kendinde kalabilsin.. hangi zaman ve coğrafyada dünyaya geldiyse, önce ailesi daha sonra aldığı eğitim öğretim kurumları, dışarda oynadığı arkadaşları, evindeki televizyon, bilgisayar gazete vs gibi bir çok etken tarafından kirletilmeye başlanır..

ilkelbenlikte yaşayan bu çocuğa ikinci bir benlik yüklenir/oluşturulur, işte bu ikinci benliğin adı bilimsel(psikiyatrik) adı "ego" dur..

bu ego dediğimiz şey ilkebenliği(psikiyatrik adı ID dir) tımarlamaya, insan etmeye yarar.. yani bir insanda ego dediğimiz şeyin oluşabilmesi için türünün diğer bireyleriyle birlikte yaşayıp büyümesi lazım..

bir bebeği ormana bırakıp, insanlardan uzak ve bihaber yetiştirisen ego oluşmaz.. o ilkelbenlikte yaşamaya devam eder.. vahşi olur, medeniyetsiz olur, konuşmayı, düşünmeyi öğrenemez, dini, tanrıyı, milliyeti vs öğrenemez.. etrafında hangi canlı türü varsa onlar gibi yaşamaya başlar..

bir canlı doğduğu andan itibaren "yaşamda kal ve soyunu devam ettir" şeklinde bir dürtüyle donanmıştır.. ve bunun için ilk/primer ihtiyacı beslenme ve korunma için barınmadır.. bu beslenme ve barınma ihtiyaçalrını giderirken paylaşımcı değildir, adil değildir, sadece kendine ve kendi yavrularına öncelik verir..

benlik çeşitleri arasındaki en "bencil" benlik bu "ilkelbenlik/ID/nefs" tir..

şimdi gelelim "tanrı" kavramına..

tanrı dediğimiz kavram bu bize sonradan yüklenen oluşturulan benliğin/egonun sadece bir parçasıdır..bazı toplumların inançlarında tanrı olabilir de olmayabilir de, sayısı bir de olabilir birden çok da olabilir..

daha önce örneğini verdiğim gibi budizm dininde "yaratıcı tanrı" kavramı yoktur..

bizim batı dünyası insanın zihninde(semavi dinler) nasıl evren/varlık "sonradan oluştu" gibi önyargı/inanç varsa

doğu dünyasındaki insanların zihninde (budizm, hinduizm) evren/varlık zamandan bağımsızdır, "hep vardı ve varolacaktır", zaman kavramında bir başı sonu yok, önyargısı/inancı vardır..

o yüzdendirki;

bizim batı dünyasında hakim olan tek tanrılı dinlerin ölüm sonrası yaşam biçimi cennet/cehennem iken

doğu dünyasında hakim olan tanrısız ve çoktanrılı dinlerinde ölüm sonrası yaşam yeniden doğumlar/reenkarnasyon(budizm) ve karma yaşamlar(hinduizm) şeklinde "sonsuz yaşam" olarak biçimlenmiştir..

ister tek tanrılı olsun, ister çok tanrılı, ister tanrısız, dünyada gelmiş geçmiş tüm dinlerin ortak paydası "ölüm sonrası yaşamlardır"..

ve hepsindeki ölüm sonrası yaşamlarda bu yaşadığımız yaşamın mahkemesi ve infazı mevcuttur.. hepsinde ödül ve ceza yöntemi vardır.. bu ceza batıda cennet cehennem iken doğuda farklı niteliklere sahip yaşamlar ya da farklı varlıklar olarak tekrar doğumlar vardır..

hepsinin ortak amacı ilkelbenliği/nefsi tımarlamaktır.. yani özü hayvan olan bir canlı türünü(insanı) insanlaştırmaktır.. işte bu yüzden insanoğlu yavrusunu o doğduğu andaki ilkelbenlikte bırakamaz, zaten bu mümkün değildir.. işte insanoğlunun burda kullandığı şey, ego dediğimiz ikinci benlikolan sahtebenliktir..

din kavramı bu sahtebenliğin/egonun en güçlü, en fazla yaptırımı olan parçasıdır.. çünkü hiç bir zaman deneyimleme, gözlemeleme, sınama şansımız olmayan ölüm sonrasını kullanmaktadır..

dinler; ilkelbenliğin "sonsuz yaşama arzusu"ndan beslenir.. ilkel benlik ölmek değil yaşamak üzere kurgulanmıştır, ilkel benlik yaşamı seçer ölümü değil..

işte tüm dinler ilkelbenliğin bu yaşama arzusunu kullanarak ona ölüm sonrası yaşam/yaşamlar vaadeder.. bu teklif çok caziptir, insanoğlu ölümün farkına varmış tek canlı türüdüdr.. ölüm bir yokluktur, sondur, çünkü ölen hiç bir insan tekrar varolmamıştır, buna en sevdiği yakınları da dahildir.. ilkel benlik o yüzden bu ölümsonrası yaşamların cazibesine kapılır ve kabuleder..

işte tam burda bir tuzak vardır.. ilkelbenliğe ölümsonrası yaşamlar vaadedilip "gel gel" yapıp kandırılırken diğer taraftan karşısına "ödül/ceza" kavramları koyulur.. bu ödül/ceza gibi kavramları hiçbir zaman bu dünyada deneyimeleme şansı omayan insanoğlunun ilkelbenliği ölüm sonrası yaşamlarla beraber yanında bonus olarak verilen ödül/ceza yaptırımını da yutmak zorunda kalır..

işte içinde din/tanrı gibi kavrmların da olduğu bu "zihin/ego" dediğimiz ikinci ve sahte olan benlik; bebeklik/çocukluk çağında yani beyin nörokimyamızın biçimlenip/olgunlaşma sürecinde gerçekleştiği için kişi özüne/kendine yabancılaşmaya başlar.. biz insan yavrusunu "kendi"nden çalarız, "kendi"ne yabancılaştırırız, onu evcilleştirmke, tımarlamak adına bambaşka bir canlı türü kimliğine sokarız.. tüm bu olaylar gerçekleşirken ne yetişkin insanlar ne de bebekler bu devasa değişim/dönüşümün öneminin farkında değilleridr.. herşey hesapta iyi niyetle yapılmaktadır.. aslında bir facia yaşanmaktadır..

işte binlerce yıldır yaşamış olan ve halen günümüzde yaşamakta olan insanoğlu bu sahtebenlikte/egoda/zihinde yaşamaktadır.. kendinden/özünden çalınmış, kendine yabancılaştırılmış insanoğlu dolayısıyla özündeki "mutlak tatmin" de elinden çalınmıştır.. o yüzden egoda/zihinde yaşayan insanoğlu tatminsizdir.. tatmin arayışı içindedir.. kendisine yüklenen "hayata verilen anlam ve içeriğe" (teizm ve nonteizm düzeyi) sıkı sıkıya sarılmak, sahiplenmek ve savunmak zorundadır..

müslümanından ateistine, budistinden deistine, hristiyanından panteistine, satanisinden alevisine, ortodoksundan protestanına, hindusundan sünnisine, daha aklına gelebilecek ne kadar "hayata anlam ve içerik verme" şekli varsa artık;

hepsinin ortak noktası şudur....

benim hayata verdiğim anlam/içerik doğru,

benimkilerin dışındakiler batıl/bozulmuş/hurafe/yanlış..

şeklindedir..

peki bu durumun önemi nedir?

insanoğlunu insanlıktan çok uzak, insani olmayan bir yaşam biçimine itip kendi soyunu/neslini yokedecek düzeye getirmiş olmasıdır.. bugün süper güçlü devletlerin başına geçebilecek radikl dinci/milliyetçi/izmci bir iktidar elinde varolan nükleer silahları kullanmaktan çekinmeyecektir..

Einstein'e sormuşlar.

-3. dünya savaşı çıkacakmı diye?

-3. dünya savaşını bilemem ama 4.dünya savaşı diye bir şey olmayacaktır demiş..


işte insanoğlunu binlerce yıldır "kendi türüne/insana" değil de "insandan öte" bu din, tanrı, milliyet, izmler, mal, mülk, iktidar, para vs tutunması, sahiplenmesi, savunması mutlak tatmininin elinden alınmış olmasındadır..

ama ne yaparsa yapsın, istediği kadar inansın, inamasın, istediği kadar mal, mülk, iktidar, güç sahibi olsun tatmin olmayacaktır.. dünyanın tek sahibi ve hakimi de olsa gözünü aya marsa güneşe galaksimize ve nihayetinde evrenimize dikecektir..

ultra zengin de olsa ferrarisini satıp dünyanın orasına burasına gidip tatmini arayacaktır.. yardım kuruluşlarına maddi yardım edecektir, çabası diğer canlılar değil kendi tatminsizliğini tatmin etme çabalarıdır..

dünyanın bilgisine de sahip olsa yetmeyecektir, hep bir tatminsizlik arayış içerisinde olacak ve bu arayış sürecinde diğer arayışta olanlar hem kendi türdeşleriyle hem varoluşla dalaşmaya, savaşmaya, kavgaya devam edecektir..

işte bu tam bir cehennemdir..

tüm arayışlar farkında olmadan kendini/özünü aramalardır..

bugünlük benden bu kadar..

verdiğim linki okudum, aydınlanmaya çok yakınsın aslında, yarın fırsat bulabilirsem yazarım..


Alıntı ile Cevapla
  #50  
Alt 16-05-2011, 13:55
OffSpring OffSpring isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 15 Jan 2011
Mesajlar: 178
Standart

paslıçivi;

müslümanından ateistine, budistinden deistine, hristiyanından panteistine, satanisinden alevisine, ortodoksundan protestanına, hindusundan sünnisine, daha aklına gelebilecek ne kadar "hayata anlam ve içerik verme" şekli varsa artık;
Ateizm bu saydığın diğer şeylerden çok daha farklıdır.
Asla bunları ateizm ile aynı kefeye koyamazsın.

Ayrıca ateizm hayata anlam içerik vermiyor. Ateizm gerçekleri kavramaktır. Diğer görüşlerin hepsi tanrı ile birlikte hayata bir anlam veriyor ; Non-Teist grup ise böyle bir amaç gütmüyor.
Ateizm tanrının var olmadığını söylüyor.
Burada asla ateizm ile budizm aynı kefede yargılanamaz.Ateizm ile islamda. Ateizm ile alevilikte. Yani diğer herşey...
Çünkü birisi beyazken diğer hepsi siyah. Siyahların içerisine bir beyaz koymaya gerek yok.

benim hayata verdiğim anlam/içerik doğru,
Kişisel olarak hayata verdiğim içeriğe gelince;

Absürdizmi bilirmisin?
Bana göre hayatın bir anlamı yoktur. Dolayısı ile hayatın anlamı ile ilgili verdiğimiz herşey yanlış olacaktır.
Plansız olan bir süreçte anlam olmaz.Onun "nasıl" oldugu vardır.
Bir dağ oluşurken dağa "oluşumunun anlamı nedir ? " diye soramazsın.ç
Nasıl oluştun ? Dersin , sonra inceleyip cevabını bulursun. Magma baskı yaptı öyle oluştum!

Hayatın bir anlamı yok. Dolayısı ile benim seçtigim anlamsızlık en seçkin anlamsızlıktır bana göre. Buda doğruyu bulma merakıdır. Başkasına göre eğlenmek/vaktini hoş geçirmek olabilir.

Ama şuda unutulmamalı , ben doğruyu bulurken hoş vakit geçiriyorum.

tüm arayışlar farkında olmadan kendini/özünü aramalardır..
Ben kendimi "özümü" aramıyorum.
Ben kendimi ölecek bir özne olarak görüyorum ve ölüme yaklaşırken vakit geçiriyorum.

Yukarda yazdıgın şeylere genel hatları ile katılıyorum fakat , ateizm konusundaki düşüncelerin hala yanlış.

Ateizm sorunları artıran birşey değildir. Ateizm sorunları çözer.
Ateizm gerçegin temsilcisidir.
Bu yönüyle ateizme karşı olmak gerçeklere karşı olmaktır.

Peki sen gerçeğin değerini biliyor isen niye ateizme karşı gelesin?
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Müslüman Oldum cyctec3 İslam 217 31-10-2014 23:01
Hizbullah katliamcısı: İslam’da pişman olunmaz Firestorm İslam 27 21-01-2011 12:42
ateist oldum insan oldum merhaba selim31gizemli Yeni Üyeler 33 10-11-2009 02:09
Yarattığıma pişman oldum tewderi Hristiyanlık 60 14-05-2009 01:15
Müslüman oldum jayjay Konu-dışı 13 10-08-2006 08:57

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 09:11 .