Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Felsefe > Felsefi Tartışmalar

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 27-07-2016, 13:16
Save The Day Save The Day isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 20 Feb 2016
Mesajlar: 859
Standart Ateistliğin aslında var olamayacağı gerçeği

Hiç kimsenin başka yanıt bulamadığı bir soru var. İlk ne idi? Biz maddesel bir evrende yaşıyoruz ya da en azından maddesel bir evrende yaşadığımızı görüyor duyuyor ve hissediyoruz. Peki bu maddesellik nasıl oluştu ve ya var oldu? Kendi kendine demek heralde verilebilecek en saçma cevap olur çünkü hiçliğin bir şey yaratması olanaksızdır. Her tarafından bakıldığında her türlü konu ele alındığında evrim ve daha niceleri için herşeyin başlangıcına bakıldığında ortaya tek bir sonuç çıkıyor. Yaratıcı olmak zorunda. Çünkü yaratıcı olmadan hiçlik hepliği oluşturamaz. Çünkü hiçlik hepliği oluşturabilecek hiçbir şeye sahip değildir. Neyse biraz da sizin fikirlerinizi alalım.
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 27-07-2016, 16:11
Save The Day Save The Day isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 20 Feb 2016
Mesajlar: 859
Standart

Siz ne düşünüyorsunuz?
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 27-07-2016, 18:54
kasarsis kasarsis isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 29 Dec 2006
Mesajlar: 146
Standart

Önermeni "yaratıcı" için de yaparsan yanıta yaklaşabilirsin.

Allahsız, dinsiz dediler; ama kitapsız diyemediler...
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 27-07-2016, 20:51
Save The Day Save The Day isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 20 Feb 2016
Mesajlar: 859
Standart

kasarsis´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Önermeni "yaratıcı" için de yaparsan yanıta yaklaşabilirsin.
Allah'ın bir yaratıcısı olursa onu yaratanın da bir yaratıcı olur onu yaratanın da olur bu böyle sonsuza kadar gider o halde kim asıl Allah?

Hem yaratılan bir şey Tanrı olamaz yaratılmaz bir acizlik göstergesidir bir şeye yaratılmış demek onu bir zaman kalıbına sokmak demektir ki Allah zaman ve mekandan münezzehtir eğer zamana tabii olsaydı doğması ve ölmesi gerekirdi doğan ve ölen bir şey Tanrı olamaz.

Bu evren nasıl ki doğdu ve ölecek aynı şekilde bu evreni doğan ve ölen biri yapamaz her daim var olan ve zamandan münezzeh biri yapmak zorunda.

Ayrıca Allah'ı biri yarattı mı sorusu sizin hastaneye gittiğinizde doğuracağınız çocuğunuzun erkek mi kız mı olacağını merak etmeleri gibi bir şey
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 27-07-2016, 23:26
fidato fidato isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 Jul 2015
Mesajlar: 63
Standart

Save The Day´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
hiçliğin bir şey yaratması olanaksızdır.
Hiçliğin olduğu nerden çıktı. Bu konuda bir emare veya kanıt var mı?

Ayrıca "ateistlik" "teistlik" olduğu için var. Bir önerme var teistlerde. Doğal olarak ona bir karşılık da ateistlerde var. İkiside bir fikir konusundaki tutum gereği sıfat almış insanlardır. Varlık yokluk bununla alakalı değil sanki... Yada soru mu hatalı?
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 27-07-2016, 23:38
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şuanda  online konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.698

Onur Üyeliği 

Standart

Save The Day´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Allah'ın bir yaratıcısı olursa onu yaratanın da bir yaratıcı olur onu yaratanın da olur bu böyle sonsuza kadar gider o halde kim asıl Allah?

Hem yaratılan bir şey Tanrı olamaz yaratılmaz bir acizlik göstergesidir bir şeye yaratılmış demek onu bir zaman kalıbına sokmak demektir ki Allah zaman ve mekandan münezzehtir eğer zamana tabii olsaydı doğması ve ölmesi gerekirdi doğan ve ölen bir şey Tanrı olamaz.

Bu evren nasıl ki doğdu ve ölecek aynı şekilde bu evreni doğan ve ölen biri yapamaz her daim var olan ve zamandan münezzeh biri yapmak zorunda.

Ayrıca Allah'ı biri yarattı mı sorusu sizin hastaneye gittiğinizde doğuracağınız çocuğunuzun erkek mi kız mı olacağını merak etmeleri gibi bir şey
Evren dediğimiz nitelikçe, doğum, ölüm nitelikçe, yapıca...

zaman dediğin ortada olanın nitelik, biçim, yapı şu ya da bu değişkenliğinden soyutlanır hepsi bu, yani sandığın gibi bir tren rayı filan yok, her şey maddenin üzerinde gerçekleşiyor, ü.z.e.r.i.n.d.e böylece üzerindeki değişimlere bakıp siz doğum, ölüm diyorsunuz, ölende, doğan da aslında üzerinde gerçekleşen değişimler namına

Sonuç: Ortada yaratılmış, başlangıcı tayin edilmiş bir şey yok ki, daha doğrusu özde ne bir başlangıç ne de bir bitiş söz konusu, çünkü zaman mefhumu hareket-değişimledir, maddenin üzerinde, ortamında, ilişkilerinde değişim olur, aha zaman peydah olur, başlangıç bitiş vb, ne adına sadece ortada değişip duran varlığın, açığa çıkarttığı farklılıklar namına... yani doğan, ölen özünde nitelik, yapı, formdur, başlangıcı ve bitişi söz konusu olmayan, yani aslen zaman mefhumu-kavramıyla ele alınamaz olan mayadır-hamurdur, ortadadır sadece ve tek bir zamanı vardır, ona da ŞİMDİ diyoruz, yani sözle ifadesi zor olduğu için bu kavramları kullanıyorum, madde ne öncede ne sonrada ne geçmiş, ne gelecekte, ne milyar yıllar önce ne de milyar yıllar sonra, şimdi'de... değişim bünyevi, yani şimdinin üzerinde.... Bu ifadelerimi mevcut dil bilgimiz, kavramlarımızla ifade etmem çok zor, biraz düşünün, düşünmeniz şart, yoksa kavrayamazsınız. Ortada devinen bir hamuru düşünün, şekil değiştirdikçe siz şekile bakıp A, B, C diyorsunuz, böylece önce, sonra, zaman gibi kavramlara sahip oluyorsunuz, oysa hamur açısından önce, sonra yoktur, o öncelik sonralık niteliğe, biçime dairdir, yani aldığı şekile, hamur daima şimdi'dedir, önce sonra diye tanımaldığınız ise o şimdilikte gerçekleşen hareket-değişimlere dairdir...

ne bileyim bir deniz kenarı yapın, dalgaları izleyin, bir an için denizi maddenin bütünü olarak alın ve dalgalarıda değişken biçimler olarak, bakın hepsi farklı, önce, sonrası var, önce olan sonra olanı var(durduğunuz, baktığınız konuma göre), işte zaman da öyle açığa çıkar, peki ya denizin kendisinin öncesi, sonrası, bu saçma olurdu, öncelik, sonralık dediğiniz dalgalara göredir, bu bir metafor kavranmasını kolaylaştırmak için, o dalgalardan birisine biz evren demiş olalım, elbette kalıcı olmayacaktı ve elbette durduğumuz, baktığımız konum gereği, bir özne olarak öteki dalga, beriki dalga vb kıyasları yapıp, ilgili dalgaya bir başlangıç tayin edecektik, ama o dalgayı sağlayan ne? denizin-muhtevanın- kendisi, ortadalığı, zamandan azadeliği...

Tamam başka bir örnekle gidelim;
Elmayı orta yere koyun ve 1 ay gözlemleyin... Çürüyen ne? Elma, böylece yok olan ne? Madde yok oldu mu? peki değişim nerede gerçekleşiyor? Elmanın ü.z.e.r.i.n.d.e... yani elma dün, önceki gün, önceki günde değişmiyor aslında şimdide, mevcut verili koşulda, anda, bünyevi değişiyor, değişim geçmişte filan olmuyor, üzerinde oluyor, elma orta yerde zaman olarak sıfırda ama yapısı, niteliği şu ya da busu hareketli, değişken. yani elmanın muhtevası ne dün de, ne yarında, daima şimdi'de ve hareketli-değişiyor... Kısaca gözünüzü dikip baktığınız uçsuz bucaksız fiziğin bir zamanı, öncesi, sonrası yok, görmekte olduğunuz biçimler, nitelikler, bileşik, ayrışıklar vb'nin, yani biçimce, formca değişkenliğin öznece kıyasıyla elde edilen şeylerden birisidir zaman. Zaman aslında etken değildir, zaman öncül değildir, bu değişimlerden soyutladığımız sonuçtur denebilir. Elma çürümeden önce, çürüdükten sonra->zaman, iyi ama çürüme nedir?(çeşitli ilişkisel ve fiziki temellerde maddi değişim)

Allah dediğine bir yaratan aramıyorsun da, gelip, geçici nitelik-formlar için neden bir yaratıcı arıyorsun?

kendi mantığınla gidersek, ama yan çizmeden, Allah dediğin yaratılmadıysa nasıl var oldu? Oysa Evren yaratılmadıysa nasıl var oldu diyordun, bir şey yaratılmadıkça var olamıyorsa, tanrı nasıl varolsun.

Cevabın ise gerçekten mantıksız, çünkü alakasız, zira diyorsun ki, Tanrı yaratılsaydı, tanrılık vasfı mı kalırdı? iy ama o vasıflara sahip olabilmesi için de yaratılması gerekmiyor mu(mantığına göre)

daha doğrusu yüklediğin vasıf, sözde tanrının varlığından önce midir?

Neden hareket, değişim, ilişkiler ağında gözlerinin önünde her gün binlerce kez ceryan eden hareket, değişimler böylece sıfatladığın niteliklerin doğallığını görmüyorsun da, yerine illa daha da karmaşık bir tanrı koymayı yeğliyorsun.

her şey yaratılmıştır -> Bu bir önyargı, ön-kabul, bu kabulden sonra neden zihnini meşgul ediyorsun ki, zaten baştan şartlanmışsın, artık on kabulüne dayalı bir dolu şey üretmeye çalışmanın anlamı yok, çünkü mantıksal önermeler böyle olmaz, ön-kabule dayanıp sonuçta yine o kabule çıkmak çabası israftır.

Örnek vereyim;

Senin cevabın aynen şuna benziyor;

a.) Noel baba olmasaydı, çocuklara kim oyuncak dağıtırdı?

Sonra devam ediyorsun;

b.) Eğer çocukların oyuncakları varsa ve eğer ortada oyuncaklardan söz edebiliyorsak demek ki Noel baba sayesinde

farkındamısınız, bu tür mantık-sızlık bozacı ve şıracıdan beter oluyor...

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 28-07-2016, 01:14
Save The Day Save The Day isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Yasaklandı
 
Üyelik tarihi: 20 Feb 2016
Mesajlar: 859
Standart

spartacus´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Evren dediğimiz nitelikçe, doğum, ölüm nitelikçe, yapıca...

zaman dediğin ortada olanın nitelik, biçim, yapı şu ya da bu değişkenliğinden soyutlanır hepsi bu, yani sandığın gibi bir tren rayı filan yok, her şey maddenin üzerinde gerçekleşiyor, ü.z.e.r.i.n.d.e böylece üzerindeki değişimlere bakıp siz doğum, ölüm diyorsunuz, ölende, doğan da aslında üzerinde gerçekleşen değişimler namına

Sonuç: Ortada yaratılmış, başlangıcı tayin edilmiş bir şey yok ki, daha doğrusu özde ne bir başlangıç ne de bir bitiş söz konusu, çünkü zaman mefhumu hareket-değişimledir, maddenin üzerinde, ortamında, ilişkilerinde değişim olur, aha zaman peydah olur, başlangıç bitiş vb, ne adına sadece ortada değişip duran varlığın, açığa çıkarttığı farklılıklar namına... yani doğan, ölen özünde nitelik, yapı, formdur, başlangıcı ve bitişi söz konusu olmayan, yani aslen zaman mefhumu-kavramıyla ele alınamaz olan mayadır-hamurdur, ortadadır sadece ve tek bir zamanı vardır, ona da ŞİMDİ diyoruz, yani sözle ifadesi zor olduğu için bu kavramları kullanıyorum, madde ne öncede ne sonrada ne geçmiş, ne gelecekte, ne milyar yıllar önce ne de milyar yıllar sonra, şimdi'de... değişim bünyevi, yani şimdinin üzerinde.... Bu ifadelerimi mevcut dil bilgimiz, kavramlarımızla ifade etmem çok zor, biraz düşünün, düşünmeniz şart, yoksa kavrayamazsınız. Ortada devinen bir hamuru düşünün, şekil değiştirdikçe siz şekile bakıp A, B, C diyorsunuz, böylece önce, sonra, zaman gibi kavramlara sahip oluyorsunuz, oysa hamur açısından önce, sonra yoktur, o öncelik sonralık niteliğe, biçime dairdir, yani aldığı şekile, hamur daima şimdi'dedir, önce sonra diye tanımaldığınız ise o şimdilikte gerçekleşen hareket-değişimlere dairdir...

ne bileyim bir deniz kenarı yapın, dalgaları izleyin, bir an için denizi maddenin bütünü olarak alın ve dalgalarıda değişken biçimler olarak, bakın hepsi farklı, önce, sonrası var, önce olan sonra olanı var(durduğunuz, baktığınız konuma göre), işte zaman da öyle açığa çıkar, peki ya denizin kendisinin öncesi, sonrası, bu saçma olurdu, öncelik, sonralık dediğiniz dalgalara göredir, bu bir metafor kavranmasını kolaylaştırmak için, o dalgalardan birisine biz evren demiş olalım, elbette kalıcı olmayacaktı ve elbette durduğumuz, baktığımız konum gereği, bir özne olarak öteki dalga, beriki dalga vb kıyasları yapıp, ilgili dalgaya bir başlangıç tayin edecektik, ama o dalgayı sağlayan ne? denizin-muhtevanın- kendisi, ortadalığı, zamandan azadeliği...

Tamam başka bir örnekle gidelim;
Elmayı orta yere koyun ve 1 ay gözlemleyin... Çürüyen ne? Elma, böylece yok olan ne? Madde yok oldu mu? peki değişim nerede gerçekleşiyor? Elmanın ü.z.e.r.i.n.d.e... yani elma dün, önceki gün, önceki günde değişmiyor aslında şimdide, mevcut verili koşulda, anda, bünyevi değişiyor, değişim geçmişte filan olmuyor, üzerinde oluyor, elma orta yerde zaman olarak sıfırda ama yapısı, niteliği şu ya da busu hareketli, değişken. yani elmanın muhtevası ne dün de, ne yarında, daima şimdi'de ve hareketli-değişiyor... Kısaca gözünüzü dikip baktığınız uçsuz bucaksız fiziğin bir zamanı, öncesi, sonrası yok, görmekte olduğunuz biçimler, nitelikler, bileşik, ayrışıklar vb'nin, yani biçimce, formca değişkenliğin öznece kıyasıyla elde edilen şeylerden birisidir zaman. Zaman aslında etken değildir, zaman öncül değildir, bu değişimlerden soyutladığımız sonuçtur denebilir. Elma çürümeden önce, çürüdükten sonra->zaman, iyi ama çürüme nedir?(çeşitli ilişkisel ve fiziki temellerde maddi değişim)

Allah dediğine bir yaratan aramıyorsun da, gelip, geçici nitelik-formlar için neden bir yaratıcı arıyorsun?

kendi mantığınla gidersek, ama yan çizmeden, Allah dediğin yaratılmadıysa nasıl var oldu? Oysa Evren yaratılmadıysa nasıl var oldu diyordun, bir şey yaratılmadıkça var olamıyorsa, tanrı nasıl varolsun.

Cevabın ise gerçekten mantıksız, çünkü alakasız, zira diyorsun ki, Tanrı yaratılsaydı, tanrılık vasfı mı kalırdı? iy ama o vasıflara sahip olabilmesi için de yaratılması gerekmiyor mu(mantığına göre)

daha doğrusu yüklediğin vasıf, sözde tanrının varlığından önce midir?

Neden hareket, değişim, ilişkiler ağında gözlerinin önünde her gün binlerce kez ceryan eden hareket, değişimler böylece sıfatladığın niteliklerin doğallığını görmüyorsun da, yerine illa daha da karmaşık bir tanrı koymayı yeğliyorsun.

her şey yaratılmıştır -> Bu bir önyargı, ön-kabul, bu kabulden sonra neden zihnini meşgul ediyorsun ki, zaten baştan şartlanmışsın, artık on kabulüne dayalı bir dolu şey üretmeye çalışmanın anlamı yok, çünkü mantıksal önermeler böyle olmaz, ön-kabule dayanıp sonuçta yine o kabule çıkmak çabası israftır.

Örnek vereyim;

Senin cevabın aynen şuna benziyor;

a.) Noel baba olmasaydı, çocuklara kim oyuncak dağıtırdı?

Sonra devam ediyorsun;

b.) Eğer çocukların oyuncakları varsa ve eğer ortada oyuncaklardan söz edebiliyorsak demek ki Noel baba sayesinde

farkındamısınız, bu tür mantık-sızlık bozacı ve şıracıdan beter oluyor...
Sevgili spartacus

Zamanı nasıl nitelendirirsen nitelendir burada konumuz maddenin nasıl var olduğu aslında bir bakıma. Sen madde hep vardır diyorsun. Şekil değiştirerek ilerliyor diyorsun. Peki o zaman senin dediğine göre evren oluşuyor genişliyor yok oluyor sonra yeniden aynı patlama yeniden bir var oluş vs vs. Neden yaşıyorsun öyleyse zaten var olmanın bir anlamı yok. Nasıl olsa yok olucaksın bir şekilde. Tabi bu yok olma senin maddesel bir şekilde biçim değiştirerek artık yaşamaman olucak hatalı anlaşılmasın. Hatta tüm dünyada nükleerleri ateşleyek kendi kendimizi yok edek direk kurtulak bu saçmalıktan. Ha 100 yıl yaşamışsın ha yaşamamışsın sonuçta öldüğünde bir anlamı olmayacak çünkü sen artık sen olmayacaksın. Bunları hatırlamayacaksın sen aslında var olmamış olucaksın çünkü ne sen olucaksın bunu hatırlayacak ya da yaşayan herhangi bir kimse. Tabi bi ihtimal daha var evren bozulup tekrar oluşmuyorsur evrenin içinde biz bozulup bozulup tekrar oluşuyoruzdur ancak o zaman da yine maddeyi yaratana ihtiyaç duyucaz. Aşırı saçma bir döngü ve insan aklı algılamaya yetmiyor belli. Bana sorarsan maddenin varoluşu maddeyle açıklanamaz o yüzden.
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 28-07-2016, 01:46
Khaos Khaos isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 12 Jun 2009
Mesajlar: 5.554
Standart

Save The Day´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sevgili spartacus

Zamanı nasıl nitelendirirsen nitelendir burada konumuz maddenin nasıl var olduğu aslında bir bakıma. Sen madde hep vardır diyorsun. Şekil değiştirerek ilerliyor diyorsun. Peki o zaman senin dediğine göre evren oluşuyor genişliyor yok oluyor sonra yeniden aynı patlama yeniden bir var oluş vs vs. Neden yaşıyorsun öyleyse zaten var olmanın bir anlamı yok. Nasıl olsa yok olucaksın bir şekilde. Tabi bu yok olma senin maddesel bir şekilde biçim değiştirerek artık yaşamaman olucak hatalı anlaşılmasın. Hatta tüm dünyada nükleerleri ateşleyek kendi kendimizi yok edek direk kurtulak bu saçmalıktan. Ha 100 yıl yaşamışsın ha yaşamamışsın sonuçta öldüğünde bir anlamı olmayacak çünkü sen artık sen olmayacaksın. Bunları hatırlamayacaksın sen aslında var olmamış olucaksın çünkü ne sen olucaksın bunu hatırlayacak ya da yaşayan herhangi bir kimse. Tabi bi ihtimal daha var evren bozulup tekrar oluşmuyorsur evrenin içinde biz bozulup bozulup tekrar oluşuyoruzdur ancak o zaman da yine maddeyi yaratana ihtiyaç duyucaz. Aşırı saçma bir döngü ve insan aklı algılamaya yetmiyor belli. Bana sorarsan maddenin varoluşu maddeyle açıklanamaz o yüzden.
sonunda nasıl da itiraf etmişsin bak.

dinci taifesi önce abiyogenezle/evrimle başlar.
garip olasılık hesapları üzerinden proteinlerin oluşmasının imkansızlığından dem vurur.
miller-urey'in basit bir karışıma elektrik vermesi sonucu organik pek çok molekül elde ettiğini öğrenince şok geçirir.
şempanze ile insanın aynı genin çalışmayan kopyasını taşıdığını öğrendiğinde ise yelkeni bi(n)g bange kıvırır.
tekilliğin yokluk olmadığını artık big bengcilerin de söylediğini, işitince şok üstüne şoka uğrar.

bu sıralama kesinlikle şaşmaz.

sonrada hayatın anlamından dem vurur.
madem varolmanın anlamı yok, neden yaşıyorsun demek bir itiraftır.
ben yaşayabilmek için yalan da olsa bir anlam uydurdum ve kendi yaptığım puta tapıp anlam üretip, diğer yandan sonsuz cennet ve huri hayaliyle avunuyorum demenin başka biçimidir.

elbetteki anlam diye bişey yok.
biz anlam yükler veya üretirirz.
ama zaten yaşamak için illa da anlam gerekli falan değil.
Alıntı ile Cevapla
  #9  
Alt 28-07-2016, 02:05
spartacus - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
spartacus spartacus isimli Üye şuanda  online konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 06 Apr 2006
Mesajlar: 12.698

Onur Üyeliği 

Standart

Save The Day´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sevgili spartacus

Zamanı nasıl nitelendirirsen nitelendir burada konumuz maddenin nasıl var olduğu aslında bir bakıma.
madde var olmadı...
Save The Day´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sen madde hep vardır diyorsun. Şekil değiştirerek ilerliyor diyorsun. Peki o zaman senin dediğine göre evren oluşuyor genişliyor yok oluyor sonra yeniden aynı patlama yeniden bir var oluş vs vs. Neden yaşıyorsun öyleyse zaten var olmanın bir anlamı yok.
Madde hep vardır, şekil değiştirerek ilerler demedim, demiyorum, hareket ve değişim bu da bünyede gerçekleşir o kadar, bir ilerleme, gerileme bahsinin benim ifade ettiğim zeminde hiç bir önemi yok...

neden yaşayıp, yaşamadığımı sormanla, atıyorum ısınan havanın genleşmesinin ne alakası var. Bu tür safsata sorular sormamalı ki hem kafa karışmasın hem de boşa emek sarfı olmasın... Ne alakası var? (arada bir kuru fasulye yemek, bazen yüzmek, su içmek, gezmek, eğlenmek, üzülmek, uyumak, merak, midemi hoş tutmak, bir sevgilimin olması, işemek ve hatta ölmek............................................. için yaşıyorum)

yani benim neden yaşayıp, yaşamadığım mı belirleyecek?
Save The Day´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Bana sorarsan maddenin varoluşu maddeyle açıklanamaz o yüzden.
Madde var olmadı ki, varoluşu diye bir saçmalık olsun.

OLUŞ-MAK -> Bu kavram, bir niteliğin-formun, bir halden, başka hale dönüşmesi için kullanılır o kadar...

Süt -> peynir olur -> peynir oluşur.
peynir hem bünyesindeki hemde ortamdaki diğer maddelerle, ortamla olan ilişkisi sonucu hızlı bir değişime uğrar, küf oluşur. Bizde küf olmadan önce, sonra diyerek zaman kavramına, önce-sonra, varolmak(!), başlamak, bitmek, yaşamak, ölmek gibi kavramlara sahip oluruz...

kaya yağmur, rüzgar, sıcak, soğuk ufalanır -> toprak olur, toprak oluşur.

Su donar -> buz oluşur, buz erir su oluşur...

Katı erir -> erime oluşur, eriyik olan donar -> katı oluşur.

Sizin tüm önce, sonra, oluşmak, olmak vb gibi kavramlarınız zaten yazımda belirttiğimden ibaret, yani öncesi, sonrası, başı, sonu şu ya da bunu gibi mefhumlar, maddeye dair değil maddenin biçimi, yapısı, niteliği, özelliği şu ya da busuna göredir, muhatap bellidir...

Siz tanrıyı kendisiyle açıklarken bunu hiç sorun etmemiştiniz, oysa şimdi, maddeyi maddeyle açıklamak diye bir sorundan söz ediyorsun, en iyisi yazdıklarımı biraz düşünün, gerçekten önce anlamaya çalışın...

Maddeyi maddeyle açıklamıyoruz, senin başlangıç, başlatan, yok var eden, yok var olan gibi zaman mefhumlu gerçekten ama gerçekten akıl-mantık dışı sorularının, neden geçersiz, yanlış sorular olduğunu kendimce ifade ediyorum, yani bu zemin maddenin hareket-değişiminden sonraki zemin, dönüp maddeye dayatılamaz.

madde başlamadı, bitmedi, başlamayacak, bitmeyecek, var olmadı, dün diye bir şey yok(o senin hafızanda ard, arda dizdiğin sembollerden ibaret), yarın diye de bir şey yok, geçmiş yok, gelecek yok, sadece şimdi var ve gelecek dediğimiz şimdi verili koşulda mevcutun hareket, değişimlerle ortaya çıakrtacağı farklı nitelik, özelliklerden, böylece geçmiş de -> şimdide gerçekleşen hareket-değişimlerin, hafıza ettiğimizden farkı ile kıyasından başka bir şey olmayacak.

canlı ya da cansız ne önemi var, dinazorlar geçmişte mi kaldı?

o halde o yaktığınız petrol, doğal gaz neyin nesi, ya iskeletler?

iyide geçen ne, değişen ne, form, yapı, nitelik o kadar... Sorun, madde ortada, ama form ve yapılar eş-zeminde değil çünkü değişiyor hepsi bu, bizim önce ve sonralarımız da ilgili form, yapılara göre, nazaran anlam kazanıyor, o nedenle 200 yıl önce yaşadı dediğimiz insanla biz yüzyüze gelemiyoruz, çünkü şimdi o insan kemikleri, tozu, toprağı şu ya da bu kısaca muhteva farklı yapı, form arzediyor, ama madde açısından bakarsak geçmişte kalan hiç bir şey yok, şimdimizde(kemikler şimdi bizimle, ha bir gün o yapı-formda bozulacak, farklı niteliğe, biçime dönüşecek ama değişmeyen-gelip, geçmeyen, öncesi, sonrası olmayan öncede ve sonrada kalmayacak olan muhtevadır(madde, materyal, şekli, yapısı değişir)...

peki ben bir soru sorayım;

madem diyorsun maddenin bir varoluşu ve vareden ve madem İLLA ZAMAN MEFHUMU, BİR BAŞLANGIÇ zaafiyeti-zamanın yanlış yorumu-

O halde bir cevap bekliyorum

Allah maddeyi ne zaman yarattı? ya da ne zaman maddeyi yaratmaya karar verdi.

Unutmadan Allah'ın bir başlangıcı yok... Yani kabul maddeyi varoldurduysa, ve madem sende bir başlangıç tayin ediyorsun, o halde öncesi olmayan Tanrı, bu başlangıcı nasıl yaptı? (dipsiz kuyuya taş atarsan dibe düşer mi?)

Sersemler akıllıların 7 yılda cevaplandıramayacağı soruları 1 günde sorarlar.
-------
Korku ve menfaat dalkavukluğa yol açar.
-------
İnsan korktuğuna ya da arzuladığına çok kolay inanır. La Fontaine
-------
Öküz tahta çıkarsa padişah olmaz, saray ahır olur. Çerkes Atasözü
-------
Akıllı bizi arayıp sormaz, aptal bacadan akar.
------
Su dağları kemirir, vadileri doldurur.
------
Aslanlar kendi tarihçilerine kavuşuncaya kadar kitaplar avcıyı övecektir.
------
Hürriyet, başkalarına vermedikçe alamayacağımız tek şeydir. William Allen White
------
Belki söylendi herşey,/ belki de gece bekleniyor/ yazılsın diye aynı cümle. Tüm nedenleri yeryüzünün/ bir çakıltaşına takılıp kaldı. Esteban
------
Sıradan insan kendini evrenin merkezi yapmanın yolunu arar; bilge kişinin evreni onun merkezindedir. Lao Tzu
Alıntı ile Cevapla
  #10  
Alt 28-07-2016, 02:15
kasarsis kasarsis isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 29 Dec 2006
Mesajlar: 146
Standart

Kendiliğinden bir bilinç ve iradenin nasıl olanaklı olduğunu da açıklamanız gerekecek, hep var olan enerji (madde) ne ise bunda bir bilinç ve irade olamaz, hep var olmuş olanın değişmesi, çeşitlenmesiyle bilinç ve irade ortaya çıkabilir.

"Proton gibi parçacıkların kuantum mekaniği adını verdiğimiz doğa yasalarına göre hareket etmesidir.Ve sahiden tesadüfi bir şekilde ortaya çıkabilirler.
Kısa bir süreliğine ortaya çıkarlar ve başka bir yerde yeniden ortaya çıkmak için tekrar kaybolurlar."
-Stephen Hawking

Şimdi proton kendiliğinden oluştuysa ne gibi sorun kaldı ?

Allahsız, dinsiz dediler; ama kitapsız diyemediler...
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Etiket
ateizm, evren, ilk neden, madde, tanrı


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 10:52 .