Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Felsefe > Etik, Estetik, Sanat, Politika, Bilim & Eğitim > Psikoloji

 
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
  #1  
Alt 19-11-2021, 02:01
Velhelebe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Velhelebe Velhelebe isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 15 Jan 2018
Mesajlar: 804
Standart Psikoterapi Yöntemleri

Çeşitli psikolojik rahatsızlıklar ve zorlu duygular var. En meşhuru depresyon ve anksiyete. Farklı terapi yöntemleri farklı görüşler ifade etmiş, onları özetleyeceğim ve hangisi ya da hangileri doğru tartışacağız. Tabi bu kendine yardım ve iyi hissetmekle mutlu olmakla ilgili pratik bir yönü de var.

Davranışçı psikologlar tamamen çevreciydi, yani genetik etkileri gözardı ettiler. Hatalı şartlanmalar neticesinde psikolojik rahatsızlıkları öğrendiğimizi söylediler, meşhur pavlovun deneyi vardır. Mesela bir fobiniz varsa davranışçılık size onun üzerine git ve maruz kal der, ardından kendini ödüllendir. Bu zaten herkesin bildiği bir şeydir. Yani davranışları değiştirme yoluyla terapi yapar, çeşitli nefes egzersizleri ve kas gevşetme yöntemleri önerir kaygıyı yatıştırmak için. Ya da bilinçli farkındalık önerir, yani yaptığın işe tam odaklanmak ve düşüncelere dalmama yöntemleri.


Bir de bilişsel psikoloji vardı, burdan bilişsel terapi çıktı. Bilişsel terapi der ki depresyon ve anksiyete tamamen çarpıtılmış mantıksız düşüncelerimizden kaynaklanır, düşüncenizi değiştirerek nasıl hissettiğinizi kontrol edebilirsiniz. 10 tane düşünme hatasını gösterir ve danışanları teşvik eder. Daha sonra bilişsel ve davranışçılık birleştirildi, bilişsel davranışçı terapi ortaya çıktı. Yani hem davranışçı egzersizler hem de düşünsel egzersizler vardır. Yani neredeyse bir filozof ya da mantıkçı gibi düşüncenin mantıklı olup olmadığını irdelerler, düşünceyi çürütmeye çalışırlar. Tabi fobilerde gene korkunun üzerine gitme vardır. Hatta anksiyete olduğunda onla savaşmayın anksiyeteyi daha da arttırın derler. Anksiyete kendi kendini yakacaktır böylece, çünkü anksiyetenin belli bir süresi vardır, yeteri kadar dayanırsan bitecektir denir. Bazıları da anksiyete anında gevşeme teknikleri önerir çünkü aynı anda hem kaygılı hem rahat olamazsınız. Böylece kaygı duyduğunuz ortamlarda eğer rahatlayabilir ve bunu alışkanlık haline getirebilirseniz korkunuz yok olacaktır denir, yani davranışçılıktaki şartlanma muhabbeti.


Tabi bir de psikanaliz var bildiğiniz gibi, freud ilk defa ortaya atmıştır ve daha öncesinde bi benzeri dahi yoktur. Freuda göre bilinçdışımız vardır, yani bilinçsiz bir benlik gibi, ben ikinci benlik diyorum. Bi normal hayattaki bilinçli benliğimiz var bir de bu davranışlarımızı yönlendiren bilinçdışı, aslında bilinçli sandığımız kararların arkasında da bilinçdışı vardır, yani farkında olmadığımız iç çatışmalar var çocukluktan kalan. Mesela id ego ve superego var. İd hayvansal dürtüler, ego benliğimiz, superego da ahlak ve vicdan kuralları. Superego ile id'nin bilinçaltında çatıştığını ve egonun da arabuluculuk yaptığını söylüyor freud. Ama bilinçdışında oluyor bunlar. Yani bir korkunuz ya da bir duygunuz varsa alakasız bir konudaki çocuklukta kalan çatışma ile alakası vardır diyor, sembolik bir şey. Çeşitli savunma mekanizmalarımız var bizi korumak için, mantıksallaştırma, yansıtma, inkar vs gibi. Tabi freud bastırmaya özel önem verir. Bastırılan duygular asla yok olmaz, farklı şekillerde açığa çıkar. Mesela oedipus kompleksi diye bir kompleksten bahseder freud. Küçük erkek çocuğu annesine aşık olur ve babasının yerine geçmek ister ama babasının onun cinsel organını keseceğineen korkar ve bu aşkını bastırır. Daha sonra farklı aşamalara geçilir tabi, babasıyla özdeşleşmek gibi ya da anneye düşman olmak vs. Eğer o aşamada takılı kalındı ve diğer aşamalara geçilmediyse kişilik oluşumu tamamlanmaz ve psikolojik sorunlar ortaya çıkar. Mesela sosyal fobinizin sebebi bile bu olabilir, tamamen alakasız görünen ve sembolik bir şey. Freud rüyaları, dil sürçmelerini ve o an aklına gelen her şeyi sansürsüz söyletme gibi şeyleri analiz ederek bilinçaltını keşfeder. Terapist kendisini hastanın annesi ya da babası rolüne koyar. Hasta terapistine bağlanır ve duygularını aktarır, terapist de ebeveyn rolünde geri duygu aktarımı yapar, buna transferans denir. Tabi belli bi aşamada terapist tarafsızdır ve hastanın kendini aşağılayan yorumlarına itiraz etmez ama zamanla hastanın bilinçaltını yorumlar ve aktarım yapar, karmaşık bir süreci var tam bilmiyorum. Bu arada psikanaliz çok geliştirildi ve psikodinamik yaklaşımlar açığa çıktı, cinselliğin önemi azaldı.


Gerçeklik terapisi var bir de. İnsan olarak belli ihtiyaçlarımız olduğunu söylüyor özgürlük, güç, eğlence, sevgi gibi. Sevgi dışında ihtiyaçlar tek başına karşılanabilirken sevgi karşılanamıyor ve başka bir insana ihtiyaç duyuluyor. Psikolojik sorunlar bu insan ilişkilerindeki bozukluktan kaynaklanır diyor, çünkü ihtiyaçlar karşılanamaz. İnsanlarla olan ilişkileri düzeltmeye çalışırlar, hiçbir tanı koymaz, direk bozuk ilişki ararlar bu terapistler, elbette karşıdaki değişmeyebilir ama sizin tavrınızı koymanız sizi değiştirecektir denir. İnsan kendi davranışlarından seçimlerinden hayatından sorumludura inanırlar.


Şema terapi de birçok yaklaşımı içine alan karma bir şey, ama daha çok bilişsel davranışçı terapiye yapın. Belli şemalarımız olduğunu söylüyor bunlar belli kişilik özellikleri gibi, bunlar erken çocukluk döneminde oluşuyor ve değişmesi zor oluyor, hayatın ileriki alanlarında sürekli kendini tekrar ediyor, çünkü tanıdık. Korkunun üzerine gitme, düşünceyi çürütme, olumsuz anıyı hatırlama, ebeveyne mektup yazma gibi önerileri var. Bana çok orijinal gelmiyor ve farklı pek önerisi yok ama kendini tanımak için şemaları tespit etmek iyi bir şey olabilir.


Kabul ve kararlılık terapisi de bilişsel davranışçı terapinin geliştirilmiş bir versiyonu. Duygu ve düşünceleri değiştirmeye onları kontrol etmeye çalışmaz, onlara yer açmayı ve birlikte yaşayabilmeyi öğretir, budizmden ciddi anlamda esinlenmiştir. Çünkü sen kontrol etmeye ve değiştirmeye çalıştıkça o düşünceleri beslemiş ve güçlendirmiş olursun, tekrar tekrar gelirler. Düşünce ve duygudan ayrışma teknikleri vardır, mesela komik bi çizgi film karakterinin sesiyle düşünceyi tekrarlamak gibi, ya da duyguyu kabul etmek için meditasyon teknikleri var. Yani çözümün kendisinin sorun olduğunu söyler, değiştirme çabası sorunun kendisi haline gelmektedir.


Metakognitif terapi: Bilişsel terapilerin bir üyesidir. Spesifik bir düşünceyi değiştirmeye değil daha üst düzey düşünceleri değiştirmeye çalışır. Mesela bunları düşünmezsem çözemem, düşünmeliyim, ya da kaygı tehlikelidir dayanamam gibi. Çoğu insanın aklına olumsuz düşünceler gelse de onları takmazlar, yani meta düşünceleri farklıdır, düşüncenin düşüncesi denebilir.


Stoacılık: Bir terapi yöntemi değil ama terapötik uygulamaları var ve bilişsel davranışçı terapiye esin kaynağı olduğu için değineceğim. Stoacılıkta kontrol edebildiğimiz ve edemediğimiz şeyler vardır. Kendi yargılarımız, davranışlarımız ve duygularımızı kontrol edebilirken şartları ve diğer insanları kontrol edemeyiz. Kontrol edemediğimiz şeyleri kontrol etmeye çalışma çabası kaygıya ve çeşitli rahatsızlıklara neden olur. Epiktetosun efendisi ayağını kırdığında ona bile tepkisiz kalabilmiştir, çünkü vücudu da kendi kontrolünde değildir, bunu içselleştirmiştir. Bir diğer ilke ise insanları rahatsız eden olaylar değil, onlar hakkındaki yargılarıdır, bu düşünce bilişsel davranışçı terapinin temel ilkesidir aynı zamanda. Epiktetosa göre olgun insan ne kendini ne başkasını ne de tanrıları suçlar.
Alıntı ile Cevapla
 

Önerilen Siteler

Etiket
anksiyete, depresyon, freud, psikoloji, terapi


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 14:23 .