Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #2211  
Alt 16-02-2014, 19:58
knowledgetowisdom - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
knowledgetowisdom knowledgetowisdom isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 12 Feb 2014
Mesajlar: 649
Standart

aliyarasfal´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Dostum dur hemen bırakma; Alak nedir biliyor musun? Hadi buda benden sana kısa bilgi olsun, direk yargılarla bodoslama ateistlere dalmışsın başta amma, işte biz kişinin kişiliği üzerinden nasıl konuya yaklaştığını anlamaya gayret eder"genellemeden "kaçınırız. Amacımız seni bizce kalıplarla tanımlamak değil, siz hepiniz şusunuz demek değil, senin kendi söylediklerinle sergilediğin tavrın uyumudur. Tabi bu yazı ortamında zor.


Neyse alak sülük demektir köken olarak. Yumurtanın embriyo ilk hali sülüğe benzetlidiği içinde aynı anlamda kullanılmış, benzetme bir kelimedir arapçada. Arapların o günkü bilgisiyle yumurta, sperm hak getire olduğundan tanrılarının bilgiside o kadar.

Şimdilik saygımla gittim...

yok bir yere gitmedim genelleme yapmadım forumdaki maceralarımdan edindiğim izlenimi yazdım.

alak'ın bir anlamının da sülük olduğunu biliyorum ama asılı duran şey anlamını değil de sülük anlamını tercih etmeniz beni şaşırttı.

ne yani muhammed bir din uyduracak ve "ey insanlar tanrınız sizi sülükten yarattı" mı diyecek?

muhammed neden durup dururken alak kelimesini kullansın?

ben olsam hiç girmezdim o konuya..

benden sonrası tufan derdim... bana ne kendimi riske atayım tepki çekecek kelimeler kullanayım uydurduğum kitapta?


" Arapların o günkü bilgisiyle yumurta, sperm hak getire olduğundan tanrılarının bilgiside o kadar."


Yani sizin mantığınızla embriyo kelimesini kullanmayıp "alak" diyen cahil...

beyin kelimesini kullanmayan cahil...

durup duruken "demiri inzal ettik , indirdik" diyen cahil...

"Âdemoğlunun bildiği her şeyin bilmek istediğinden ibaret oluşu yüzünden biz insanlar birbirimize yardım edemiyoruz."
Alıntı ile Cevapla
  #2212  
Alt 17-02-2014, 00:35
mrdragon mrdragon isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 28 May 2013
Mesajlar: 899
Standart

knowledgetowisdom´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Tekrar ediyorum:

1-) Arapça'da "kalp" kelimesini ve etimolojisini iyi inceleyin.

2-) Arapça Türkçe gibi bir dil değil..

3-) Kuran ilk nazil olduğu zaman dilimi + kıyamete kadar tüm insanlara hitap ettiği için zamanlararası ortak bir dil kıvamı sunmuştur.

Dördüncü bir madde olarak da Fussilet 44 'ü siz eklemiş oldunuz...


Hepsini bir arada düşünün...Bulmanız ümidi ile...
1) arapça kalp kelimesi evrensel yaklaşımda olan tanrıyı bağlamaz. Kalp doğrudan cümle içerisinde düşünce organı olarak kullanılmıştır. Beyin görevini görüyor da,

Araplar öyle biliyor diye, tanrı aynı hatayı işlemek zorunda değildir.

2) Arapça türkçe gibi bir dil değildir elbette, bizde arap değiliz. Hali ile araplara sırf anlasınlar diye arapça inen kaynakta bizi bağlamaz.

Hani siz tüm insanlığa bir eser yolama derdinde olsanız, ilk sözünüz ne olurdu?

(apaçık kitap, arapça kitap, ataları uyarılmamış bir kavime inan kitap, mekke ve çevresine gelen kitap, öncekilerin dilleri yabancı olunca hali ile onları anlamıyoruz demiyesiniz diye arapçadan onları da doğrulayan kitap v.s.)

Yukarıdakiler yerine, sürekli tüm insanlığa evrensel nitelikte geldiğini dillendirmekle işe başlayacağınızı sizde biliyorsunuz. Sizin insan olarak düşündüklerinizi tanrı ne var ki düşünmekten aciz.

3) Zamanlar arası ortak dil kavramı?

Üzgünüm azizim, her zamana hitap etmek isteyen insan, kalp yerine akıl ve zekayı kullanır.

Türkçe üzerinden hadi yol alalım;

Size her türlü sorunu derinlemesine algılamanız için akıl verdim.
İnsan aklının ve zekasının doğrultusunda derinlemesine düşündüğü ölçekte sözlerimin gerçekliğini algılayacaktır.

Bir de tanrısal yoruma bakalım. Minokkolular, aklın ve zekanın kaynağını kaval kemiği diye,

Onların kaval kemikleri vardır onunla kavramazlar (her zamana hitap eden ortak dil kavramınız çuvallıyor.)

Alaktan bahseden tanrı beyinden bahsedebilse daha makbule geçerdi. (tabiki ortak dil derdi varsa bahsetmesine gerek yok o zaman kalbi de hiç dillendirmeseydi cehaleti açığa çıkmazdı.)
Alıntı ile Cevapla
  #2213  
Alt 17-02-2014, 00:56
knowledgetowisdom - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
knowledgetowisdom knowledgetowisdom isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 12 Feb 2014
Mesajlar: 649
Standart

mrdragon´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
1) arapça kalp kelimesi evrensel yaklaşımda olan tanrıyı bağlamaz. Kalp doğrudan cümle içerisinde düşünce organı olarak kullanılmıştır. Beyin görevini görüyor da,

Araplar öyle biliyor diye, tanrı aynı hatayı işlemek zorunda değildir.

2) Arapça türkçe gibi bir dil değildir elbette, bizde arap değiliz. Hali ile araplara sırf anlasınlar diye arapça inen kaynakta bizi bağlamaz.

Hani siz tüm insanlığa bir eser yolama derdinde olsanız, ilk sözünüz ne olurdu?

(apaçık kitap, arapça kitap, ataları uyarılmamış bir kavime inan kitap, mekke ve çevresine gelen kitap, öncekilerin dilleri yabancı olunca hali ile onları anlamıyoruz demiyesiniz diye arapçadan onları da doğrulayan kitap v.s.)

Yukarıdakiler yerine, sürekli tüm insanlığa evrensel nitelikte geldiğini dillendirmekle işe başlayacağınızı sizde biliyorsunuz. Sizin insan olarak düşündüklerinizi tanrı ne var ki düşünmekten aciz.

3) Zamanlar arası ortak dil kavramı?

Üzgünüm azizim, her zamana hitap etmek isteyen insan, kalp yerine akıl ve zekayı kullanır.

Türkçe üzerinden hadi yol alalım;

Size her türlü sorunu derinlemesine algılamanız için akıl verdim.
İnsan aklının ve zekasının doğrultusunda derinlemesine düşündüğü ölçekte sözlerimin gerçekliğini algılayacaktır.

Bir de tanrısal yoruma bakalım. Minokkolular, aklın ve zekanın kaynağını kaval kemiği diye,

Onların kaval kemikleri vardır onunla kavramazlar (her zamana hitap eden ortak dil kavramınız çuvallıyor.)

Alaktan bahseden tanrı beyinden bahsedebilse daha makbule geçerdi. (tabiki ortak dil derdi varsa bahsetmesine gerek yok o zaman kalbi de hiç dillendirmeseydi cehaleti açığa çıkmazdı.)

1-) Arapların o dönem tam olarak ne bildiğini bilmiyorum. Acaba hayvanın kafasını yardıklarında gördükleri beyaz şeyin işlevi neydi onlara göre?

başka bir atesitten de Allah inanmayanlara "beyinsizler" demiş bu nasıl Allah hakaret ediyor diye bir eleştiri duymuştum.

O da Allahın beyin denen organı bildiğini varsayıyordu.

Bence ortak bir ateist sözlüğü oluşturun öyle gelin ....

Bu arada yıl olmuş 2014 insanlar hala kalbi düşünme organıymış gibi cümle içinde kullanıyorlar; hem araplar hem türkler hem ingilizler hem fransızlar...

Ayrıca Kuranda sadece kalp kelimesi geçmez başka kelimeler de var...

söz oturup hepsini tek tek inceleyeceğim....

2-) Kuran sadece araplar anlasın diye inmedi elbette. O dilin o zamanki mevcut şartlarına göre kodlandı... Mesela bir kelimeye 5 ayrı anlam verilebilir. Ama bu 5 ayrı anlamdan (ister arap olun siter türk) hangisini tercih edeceğinizin algoritmasını yine kuran verir. Kafanıza göre o beş anlamdan birisini tercih edemezsiniz.

sanırım çevirmenlerin çoğunun düştüğü hata bizlere bu algoritmayı vermeden çeviri yapmış olmaları. hatta bazen kendileri de böyle bir algoritmayı dokümante etmedikleri için hata yapmışlar ve yapıyorlar çeviri yaparken (veya anlarken)

3-) kuranda sık sık akıl etmek de geçer, anlamak geçer, kalp ve türevleri geçer, gönül geçer, türevleri geçer, delilik -delirmek geçer vs. vs... yani bir "beyin" kelimesi geçmiyor diye bu yaygara nedir? bildiğim kadarıyla östaki borusu da geçmiyor.

düşünme işini kalp haricinde başka bir organa veren millet var mı? minokkolular dahil kaval kemiği çok extrem olmuş bence....

"Âdemoğlunun bildiği her şeyin bilmek istediğinden ibaret oluşu yüzünden biz insanlar birbirimize yardım edemiyoruz."
Alıntı ile Cevapla
  #2214  
Alt 17-02-2014, 01:46
mrdragon mrdragon isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 28 May 2013
Mesajlar: 899
Standart

1) Eski araplara göre beyinin işlevi hakkında ne yazık ki bilgi bulamazsınız konuya yabancılar. Eski araplar hakkında fazla eserimiz de yok ne yazık ki.

İlerleyen yıllarda, araplar içinden çıkan düşünürler adına ise beyinin düşünce üzerinde etkileşimlerini savunanlar olmuştur.

Kuran'ın arapça metninde beyin kelimesi kullanılmaz azizim.

Çevirmenler akılsızları-beyinsizler olarak çeviriyor. Tabi bu çevirmen eski dönemde yaşasaydı, kalpsizler diye de çevirirdi orası işin hoş yanı.

Ateist kardeşiniz ise, hali ile kendi dilinde olmayan kaynağı, türkçe okuyor ne yapsın. (yok bilen varsa adama kureyş lehçesi ile orjinal kuran dilini öğretsin.)

Evet kalp kelimesi geçmez. Kalbin cümle içerisinde hatalı kullanıldığı yerler geçer. İşte ben de bu neden ile kalp kullanmak yerine doğrudan akıl dese tek bir sorun olmayacaktı demekteyim.

Ama bunu dahi düşünemeyecek bir tanrıya iman eden sizlersiniz. Sonra o tanrıya hiç bilemediği evreni veriyorsunuz. Kurandaki küçük dünyasına rağmen...

2) Kuran üzerinden ben bir bulmacayım. Otur hesap yap, sağdan gir soldan çık beni çözümle zamana göre değiştir diyen ayet biliyor musunuz?

Apaçık bir kitabım diyor. Ayetlerimin hükmünü bükme oynama değiştirme diyor. Vicdanına ve aklına göre kıvırarak icra etme diyor. Ayetin içeriğinde tereddüte düşersen ben tekrar sana açıklarım diyor da diyor.

Aynı kitap araplara anlasınlar diye geldiğini de söylüyor. Her millete kendi kavminin dili ile peygamber yolladığını dillendiren kaynakta kurandır.

Bu bağlamda bir kelimeye 5 değil harekeleme işaretlerini kaldırırsanız 30'a yakın anlamda verebilirsiniz. Bu durumda, 10 kelimeden oluşan tek bir ayetin kombinasyonunu siz düşünün.

Hali ile kitabı hazırlayan tanrı baltalamış olur. İnsanlığa topluca seslenen bir tanrı düşüncesi üzerinden gittiğinizde, dileyen dilediği anlamı çıkartabilir.

Algoritma kısmına gelince, sahi nedir bu durumun algoritması azizim? 1400 yıl boyunca o ayetlere bakılarak nice kanlar döküldü de, cariyeler sıraya dizildi de, köleler boy boy dolaştırıldı durdu, kadınlar 2. sınıf vatandaş oldu. Bilimin kökü kazındı v.s.

3) Dediğim gibi, düşüncenin yerine kalbin kullanılması sorun oluyor. Doğrudan düşünce ya da akıl dediği yerlerde m.ö. 4000'lerde dahi sıkıntı yoktu. Düşünce ve akıl evrensel kalıba sığıyor. Hatalı olan Kalp kelimesinin kullanıldığı yerlerdir.

Beyinden bahsetmemesinin önemi yok. Yemek yerken ağız demesine gerek yok. yemek yemek bildiğimiz bir ortak eylemken kalpleri ile yerler derse sıkıntı olur.

Kalp harici insanlık düşünceyi nerede aramış? insanlık tarihini irdelemek gerekir. Kabilesel anlamda dil de arayanlar, ağızda arayanlar, mide de arayanlar bile olabilir. (Sonuçta bildikleriniz ve gözlemleriniz doğrultusunda fikirleriniz gelişir.)

Kalp daha yaygındır elbette, mısırlılar için kalp iyiliğin, kötülüğün ve düşüncenin kaynağıdır.

Bu nedenle, gücünü özellikle o bölgenin fikirlerinden alan, tevrat tabanlı sentezlenen kuran içinde kalbin düşünce organı olarak algılanması yadırganmıyor. (tanrının bilgeliği mısırın cehaletinde gizli.)

Oysa;

Krotōnlu Alkmaiōn, (Eski Yunanca: Ἀλκμαίων Κροτωνιάτης; Latince: Alcmaeon Crotoniensis) M.Ö. 500'lerde yaşamış hekim ve filozoflardan biridir. Sokrates öncesi düşünürlerin arasında yer alır. Onun düşüncesinde insan ve hayvan arasındaki temel ayrılık insanın düşünce yapısından kaynaklanır. İnsanın düşünmesi hafıza, tasavvur ve bilgilerden meydana geliyordu ki, diğer biyolojik canlılarda olmayan bir niteliktir bu ona göre. Filozofluğunun yanı sıra hekimliğinin de bu düşüncelerinde etkisi olmuştur. Alkmaiōn'un bir başka önemli yanı ise, beynin, düşüncelerin temel maddesi ve insan algılayışının merkezi organı olduğunu tahmin etmiş ve öne sürmüş olmasıdır. Platon'un diyaloglarında ismi geçmektedir.
Kısacası, putlardan farkı olmayan hayali tanrı bilgi adına fena şekilde çuvalladı.

Ekstradan Alak için; Platon ve aristonun m.ö. embriyo yaklaşımlarına bakabilirsiniz. kan pıhtısı diye çevirenlerinde neden öyle çevirdiğini algılarsınız. En azından düşük konusunda görsel deneyimleri olan insanların hamilelik sürecini neye istinaden değerlendirdiklerine karşın fikirleriniz değişir.
Alıntı ile Cevapla
  #2215  
Alt 17-02-2014, 02:16
knowledgetowisdom - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
knowledgetowisdom knowledgetowisdom isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 12 Feb 2014
Mesajlar: 649
Standart

teşekkürler....

en azından şu an tam olarak neyi tartıştığımızda anlaştık...

söyleyeceğim çok şey var ama vakit geç oldu...


sizden bir ricam var...

bana "akıl" denmesi lazım iken "kalp " denilmiş dediğiniz ayetlerden bir kaç tane yazabilir misiniz?

Çünkü : Allah size belki akıl edersiniz diye ayetlerini böylece açıklamaktadır. derken açıkça akıl etmek geçer. Yani " Allah size belki kalbinize yerleştirisiniz, kalbedersiniz vs. vs. demiyor....

Neyse siz ayetleri yazın algoritma benden söz...

algroitma dediniz ya; o algoritmayı çıkarmak için başlangıç noktalarım olsun..


Bu arada ben Sokrates'i çok severim ve bir elçi olduğuna kendimce inanırım

"Âdemoğlunun bildiği her şeyin bilmek istediğinden ibaret oluşu yüzünden biz insanlar birbirimize yardım edemiyoruz."
Alıntı ile Cevapla
  #2216  
Alt 17-02-2014, 02:35
mrdragon mrdragon isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 28 May 2013
Mesajlar: 899
Standart

Elbette;

hac 46: Ak "Hiç yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki; onların kendisiyle akledecekleri kalpleri olsun

Secde 9: Yarattığı her şeyi güzel yaratan, insanı başlangıçta çamurdan yaratan, sonra onun soyunu, bayağı bir suyun özünden yapan, sonra onu şekillendirip ruhundan ona üfleyen Allah'tır. Size kulaklar, gözler, kalbler verilmiştir. Öyleyken, pek az şükrediyorsunuz.

Araf 179: "Kalpleri vardır, onunla kavrayıp anlayamazlar; gözleri vardır, onunla göremezler, kulakları vardır onunla işitemezler
Tevbe 87: Onların kalpleri mühürlenmiştir. Bundan dolayı kavrayıp anlayamazlar.
Mücadele 22: Onlar, öyle kimselerdir ki, (Allah) onların kalplerine imanı yazmış ve onları katından bir ruh ile desteklemiştir.
Nahl 22: Ahirete inanmayanlar var ya, onların kalpleri inkârcıdır ve kendileri de böbürlenen kimselerdir."
Nahl 108: "Onlar (kâfirler), Allah'ın, kalplerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimselerdir. Gafil olanlar da onların ta kendileridir.
Tevbe 64: Münafıklar, kalplerinde olanı kendilerine haber verecek bir surenin aleyhlerine inmesinden çekiniyorlar.
Feth 4: Müminlerin kalplerine; imanlarına iman katıp arttırsınlar diye, güven duygusu ve huzur indiren O'dur.
Şuara 194: "Onu, Ruh'ul Emin senin kalbine indirdi ki, uyarıcılardan olasın.
Şuara 89: O gün, ne mal fayda verir ne de evlat; ancak Allah'a selim (sağlıklı) bir kalple gelenler başka
Kaf 38: Hiç şüphesiz bunda, kalbi olan veya hazır bulunup kulak veren kimse için elbette bir öğüt (zikir) vardır.
Bakara 10: Kalplerinde hastalık vardır; Allah da hastalıklarını artırmıştır
Ahzab 12: Hani; münafık olanlar ve kalplerinde hastalık bulunanlar: Allah ve Resulü bize aldanıştan başka bir şey vaad etmedi, diyorlardı
Sokrates'i bende severim. Felsefeye ilgim vardır. İçinde tamamen düşünce barındırır.

Kimileri eski düşünürlere, zamanın ötesinde yorumlar katabildikleri için elçi gözü ile bakabiliyor ama, eserlerinde ve tarihte bunu destekleyecek verileri yok.

Oysa semavi dinlerin kitaplarının ortak bir elçi kavramı vardır. Tanrının tekliği, ve buna yönelik o dinin belirlediği şeriat düzenleri.

Hali ile içinde tehditler ve emirler barındırırlar. Oysa Yunan düşünürlerinde bunu göremezsiniz. Düşüncenin saf hayat bulmuş halini okursunuz sadece...
Alıntı ile Cevapla
  #2217  
Alt 17-02-2014, 04:33
Allaaaahhu Ekber Allaaaahhu Ekber isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 Feb 2014
Mesajlar: 15
Standart

Bu arada yıl olmuş 2014 insanlar hala kalbi düşünme organıymış gibi cümle içinde kullanıyorlar; hem araplar hem türkler hem ingilizler hem fransızlar

Kardeşşş şu senden kuote ettiğim şey, sen de akıl ya da beyin yerine cahil peygamber gibi KALP diyen şu yıl 2014'lük Türkler İngilizler ve Fransızlardan kesitler sunar mısın bi zahmet? Çok çok merak ettim kimmiş bunlar.
Çok fıkra anlatmışlar sana heralde. bi türk varmış bi fransız bi de ingiliz...

Te ALLAHIM yaaa...
Alıntı ile Cevapla
  #2218  
Alt 17-02-2014, 11:03
aliyarasfal - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
aliyarasfal aliyarasfal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 24 May 2010
Mesajlar: 2.935
Standart

knowledgetowisdom´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
yok bir yere gitmedim genelleme yapmadım forumdaki maceralarımdan edindiğim izlenimi yazdım.

alak'ın bir anlamının da sülük olduğunu biliyorum ama asılı duran şey anlamını değil de sülük anlamını tercih etmeniz beni şaşırttı.

ne yani muhammed bir din uyduracak ve "ey insanlar tanrınız sizi sülükten yarattı" mı diyecek?

muhammed neden durup dururken alak kelimesini kullansın?

ben olsam hiç girmezdim o konuya..

benden sonrası tufan derdim... bana ne kendimi riske atayım tepki çekecek kelimeler kullanayım uydurduğum kitapta?


" Arapların o günkü bilgisiyle yumurta, sperm hak getire olduğundan tanrılarının bilgiside o kadar."


Yani sizin mantığınızla embriyo kelimesini kullanmayıp "alak" diyen cahil...

beyin kelimesini kullanmayan cahil...

durup duruken "demiri inzal ettik , indirdik" diyen cahil...
Dostum bakın yine eksik bir algıyla dahilsiniz konuya. Sülük bu kelimenin asıl kökenidir(alak) Onun asılma, yapışma eyleminden esinle bu tür her olgu ve eylemide tanımlamada benzetme yoluyla kullanılıp değişik anlamlarda misyon olarak alak(sülük) kelimesine yüklenmiştir. Dillerin gelişimi, kelimelere anlam yüklemedeki etmenler, benzeşimli ilgi kurma esinlenme vesaire gibi konularla ilgili tüm mesele.

Neyse gelelim cahillik konusuna, her şeyi bilen biri size kalbinizle düşündüğünüzü söylerse , dünya evrenden önce yaratıldı derse, embriyoyu sadece alak ile ilişkilendirip, bir damla su ile oluştuğunu söylerse ki onunda erkekten atılan damla olduğunu, kadın yumurtasından söz dahi etmiyorsa, ana karnında et-eti kemiğe dönüş- kemiğe et giydirme olarak size embriyo gelişimini tarif ediyorsa, 7 kat gök-7 kat yer yaratıldığını ve ilk kata yıldızların süs diye asıldığını söylüyorsa, gökten rızk(yahudilere bıldırcın eti)-yağmur-demir- ıvır zıvır indirdiğini söylüyorsa hangi bilgeliktir bu?

Bu söylemler 1400 yıl öncesinde gayet bilgecedir çünkü içi inançla dolu bilgiler, doğruluğu değil inançla ve gözlemle bilinenin ötesinde içerik taşıyamaz. Bu gün içinse bilgelik değil tamamen bilimle çelişkili, bilgili bir kişinin söylemeyeceği sözler.

Şimdi her şeyi bilen tanrı 1400 yıl önce o devirdeki kadar bilip her şeyi doğru bilmesi savıyla nasıl becermiştir bu cehaleti işlemeyi? Nasıl becermiştir bu kadar akıl dışı, yanlış bilgi ile ilgili sözler etmeyi?

Hayır tanrı var diyorsunuz ama onun tek yanlış bilgi dahi vermeyeceğini ve söylemeyeceğini iddia edip bu kadar yanlışı oturup yok o öyle değil bazında sizler bize kanıtlamaya çalışıyorsunuz.

Mükemmel arapçayla kendini bir türlü doğru ifade edememiş, hep yanlış anlaşılan , bilgileri 1400 yıl önceki bilgileri aşamayan bir tanrı kavramına ne denirki.

Gökten demir indirmiş. Valla mı? Etde indirmiş, bak yağmurda. Hangi gökten? Yağmuru ilk gökten mi indirmiş? İlk göğe yıldızları güneşi ayıda asmış idi. Peki bıldırcın etini ve helvayı yahudilere nerden indirmiş? Melekler yapmıştır elceezleriyle.Gökte restorant mı varmış?

Demiri gökten indirmiş, ne olabilir, şu olabilir, uzaydan göktaşı düşmüş olabilir ve bu göktaşı demir çevheri içeriyordur, bu demiri işleyen ve göktaşından elde edip düşüşüne şahit olan bir toplum bunun tanrılardan gönderildiği şeklinde gayet güzel hikaye etmiştir, buda aynen kültürlerde yer bulmuştur.Muhammedin bunu kullanması mucize değil çünkü zaten olası senaryo ve gerçeklik bu. O devir için bilinmesi güzelde uzaydan değil, tanrıdan gelmesi komik.

Mantıklı değil mi? Hadi şimdi aynı mantığı olasılık üzerinden helva-bıldıcın eti-isaya inen sofra ve yağmur olarak bakalım.

Uzaydan yağmur, uzaydan et, yok yağmur atmosferden, yani aslında yine dünyadan, gökten ile ne kastettiğini bile bilmeyen tanrı.

Uzaydan helva? Uzaydan et? Uzaydan demir? Uzaydan Yağmur?


Şimdi doğru bilgiler eşliğinde eleyelim.

Uzaydan demir. Evet gayet mantıklı.

Uzaydan et,helva-sofra. Mantık ve akıldışı. Tanrı katındandır o. Hangi kat. Arş(taht) katı mı? Uzayda 7 kata rastlayanınız oldu mu?

Uzaydan yağmur- Yanlış dünya atmosferinden.

İlk kattan mı yağmur? Gök 7 kat. İlk katta yıldız-güneş ay var. Atmosfer olamaz ilk kat, devam et bakalım ne uydurabilirsiniz dostum.

Şimdi hepsine gökten indirme amma hiç biri diğeriyle uyuşamayan gök kelimesi bazında masallar.

Cehalet değilde ne?

Beyin kelimesi hiç geçmez kuranda. Beyinsiz kelimesi türkçeye has bir kelime, arapçada zaten yok beyinsiz diye bir kelime.

Arapçada bizimkilerin (diyanetin özelllikle) beyinsiz diye çevirdiği kelime sefih (saf) saftirik kabaca, zekası düşük, anlamında bir kelimedir. Zaten saf kelimeside bu dilden türkçeye geçmiştir.

Dimağ; beyin arapçada.Kalpte bildiğiniz yürek türkçedeki. Oda zaten arapçadan dilimize geçmiştir, kalb.

Dostum mrdragon, aklı kullanmalıyız kalp yerine demiş ancak doğrusu beyni kullanmalıyız yerine kalbin. Aklı (soyut olguyu ) organ yerine kullanmak tam doğru anlam vermez.

Şöyleki

Araf 179: "Beyinleri vardır, onunla kavrayıp anlayamazlar; gözleri vardır, onunla göremezler, kulakları vardır onunla işitemezler
Tevbe 87: Onların beyinleri mühürlenmiştir. Bundan dolayı kavrayıp anlayamazlar.
Mücadele 22: Onlar, öyle kimselerdir ki, (Allah) onların beyinlerine imanı yazmış ve onları katından bir ruh ile desteklemiştir.
Nahl 22: Ahirete inanmayanlar var ya, onların beyinleri inkârcıdır ve kendileri de böbürlenen kimselerdir."
Nahl 108: "Onlar (kâfirler), Allah'ın, beyinlerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimselerdir. Gafil olanlar da onların ta kendileridir.
Tevbe 64: Münafıklar, beyinlerinde olanı kendilerine haber verecek bir surenin aleyhlerine inmesinden çekiniyorlar.
Feth 4: Müminlerin beyinlerine; imanlarına iman katıp arttırsınlar diye, güven duygusu ve huzur indiren O'dur.
Şuara 194: "Onu, Ruh'ul Emin senin beynine indirdi ki, uyarıcılardan olasın.
Şuara 89: O gün, ne mal fayda verir ne de evlat; ancak Allah'a selim (sağlıklı) bir beyinle gelenler başka
Kaf 38: Hiç şüphesiz bunda, beyni olan veya hazır bulunup kulak veren kimse için elbette bir öğüt (zikir) vardır.
Bakara 10: beyinlerinde hastalık vardır; Allah da hastalıklarını artırmıştır
Ahzab 12: Hani; münafık olanlar ve beyinlerinde hastalık bulunanlar: Allah ve Resulü bize aldanıştan başka bir şey vaad etmedi, diyorlardı
Şimdilik saygımla gittim...

Sorular sormuyorsan ya ölüsün ya da köle...

Konu aliyarasfal tarafından (17-02-2014 Saat 11:11 ) değiştirilmiştir.
Alıntı ile Cevapla
  #2219  
Alt 17-02-2014, 11:10
knowledgetowisdom - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
knowledgetowisdom knowledgetowisdom isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 12 Feb 2014
Mesajlar: 649
Standart

Allaaaahhu Ekber´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Kardeşşş şu senden kuote ettiğim şey, sen de akıl ya da beyin yerine cahil peygamber gibi KALP diyen şu yıl 2014'lük Türkler İngilizler ve Fransızlardan kesitler sunar mısın bi zahmet? Çok çok merak ettim kimmiş bunlar.
Çok fıkra anlatmışlar sana heralde. bi türk varmış bi fransız bi de ingiliz...

Te ALLAHIM yaaa...


Programımıza bir şarkıyla devam edelim :


"My Brain Says Stop, But My Heart Says Go!"

I'll do my best
Don't get upset
Sometimes my brain says no but my heart says yes
Oh!

It moves fast like it is whiplash
Everybody run and get a season pass
You think you understand it but you come up last
Should've just passed
Now you're standing in a big disaster
I'm here to let you know
Can't trust what you think you know
Don't follow that yellow brick road when your brain says stop but your heart says go
You move like the wind when my brain kicks in
Beats like a drum when my heart says some
I come so undone
Help me choose which one
I want to be smart but I wanna have fun
So I'll sing

I'll do my best
Don't get upset
Sometimes my brain says no but my heart says yes
Oh!

Turn it on like electric volts
Got your heart thumping like it was techno
Should've checked yes but you just checked no
Shooting from the get-go
But it's tricky when it gets so automatic
Super static
Just go when you know you know
Don't follow that yellow brick road when your brain says stop but your heart says go

I'm here to let you know
Can't trust what you think you know
Don't follow that yellow brick road when your brain says stop but your heart says go

Oh!

"Âdemoğlunun bildiği her şeyin bilmek istediğinden ibaret oluşu yüzünden biz insanlar birbirimize yardım edemiyoruz."
Alıntı ile Cevapla
  #2220  
Alt 17-02-2014, 19:48
Allaaaahhu Ekber Allaaaahhu Ekber isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 17 Feb 2014
Mesajlar: 15
Standart

Ehem ehem...

Bak şimdi, şurada ne demiş adam:

Beynim dur der kalbim git.
Bu şu demek mi? "Kalbimle düşünüp gitmemeyi seçebilirim"

Adam açık seçik demiş ki Beynim (mantığım) dur der kalbim (duygularım) git.
Şimdi sana soruyorum:
Herifin burada "Mantık" kavramını açık seçik ve özellikle fiziki olarak Beyin organına yüklediği gerçeğini nereye gizleyeceksin?

Herifin burada duygu kavramını özellikle mecazen kalp organına yüklediği gerçeğini hangi devekuşuna maal edeceksin?

Özellikle sana soruyorum 2:
Beyin vücutta neyi kontrol eder kalp neyi, bunu bilmemen mümkün olamaz herhalde, kaldı ki verdiğin kesit bir şarkıdan ibaret.

E şimdi şarkı, şiir nedir? Mecazlama sanatıdır. Onu zengin kılan da zaten mecazi kavramlardır.

Örneğin: Havada keskin bir soğuk kokusu vardı, burnumda deniz tuzu.

Şimdi konuya mantıken yaklaşırsan koku keskin olabilir mi sence? Mantığına yatıyor mu bu?
Koku farklı bir duyu organıyla algılanır keskinlik farklı bir organ ile.
Ancak ne dedik? Şiirlerde ve şarkılada teşbih,mecaz-ı mürsel falan filan çok yapılır.
E tutup da "bu mısra yanlış yazılmış, koku burunla algılanır" diyebilir miyiz?
Saçma olurdu değil mi?

Ha sen dersen ki Kuran arap yarımadasında seminerlerde düzenlenen şiirlerin bir kitapta toplanmış şeklidir, o halde tamam, Muhammet şiir kitabı yazdırmış olabilir veyahut şiir kitaplarını toplatıp kutsal kitap olarak bildirmiş olablir.
O zaman kalbin sık sık düşünce mantık duygu organı olarak kullanılması gayet olağan olurdu.
Ancak yine o zaman bu kitabın Tanrı tarafından gönderilmediği çıkarımına varılması kaçınılmaz olurdu.

Yok illa dersen bunu tanrı yazdırdı.
Derim ki:
Tanrı boş zamanlarında şiir mi yazıyormuş?
Kullarına -ona göre- doğru yolu bulmaları için şiir kitabı mı indirmiş?

O halde şunu tartışalım:
Kutsal kitabın üslubunun şiirsel düzeyde olması, kitaptaki Tanrı gerçeğine karşı etik düşer mi?

***

...cümle içinde kullanıyorlar...
"...lar..." sen şimdi "lar" çoğul ekine sadece tek bir şarkıyı örnek veriyorsan komedi...

Bu arada sadece ingilizceden dem vurmuşsun, Türk ve Fransızlardan da kesit "ler" bekliyoruz.

bu konuda evrensel düzeyde tinsel şarkı bulguları elde etmek istersen "onlineradyo" sitesini aç sabah aşkam dinle, belki rastlarsın.
belki...

bi türk kaldı bi de fransız.

saygılar...
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Kur-an'da sevgiye yer yoktur! YasasinBilim İslam 136 05-04-2015 00:56
ayetlerde neden kalpten bahsedilir? hak geldi İslam 47 27-07-2010 21:18

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 10:35 .