istatistik´isimli üyeden Alıntı
Sistemin bu hali ile işler olmadığını düşünüyorum. Çünkü sigorta görevi görebilecek bir kontrol mekanizması bildiğim kadarıyla bu sistem içerisinde bulunmamakta.
Bu sebeple mesai arkadaşları ile ya da amirleri ile ahbap-çavuş ilişkisinden bağımsız konumlanmış rehber öğretmenlerin okullarda bulundurulmasının öncelikli amaç olduğunu düşünüyorum. Bu tür şikayetler her zaman olabilir ve olmalıdır da. Ancak sorun ile ilgilenme işi gücü elinde tutan ve "testi kırılmadan çocuğu döveceksin" mantığına sağip bürokratik denetçilerden önce işin eğitimini almış uzman pedagoglarda olmalıdır. Daha adli tıp kurumlarımızda bile bunu sağlayamamışken iyi niyetle getirilmiş olabilecek bu sistemde bu gerekliliklerin sağlanmış olduğunu düşünmek zor.
Ayrıldığım nokta, niyet iyi ancak teknik yetersizlikler nedeniyle suistimale açık.
|
Benim itiraz ettiğim de bu zaten. Bu hattın doğrudan öğretmenleri ''cezalandırmak'' üzere kurulan bir komplo-vari yeni buluş sayılması. Size birkaç gün önce başıma gelen bir olay anlatayım:
Geçenlerde 6. sınıf öğrencilerime ''Aranızda bugüne kadar dayak yememiş kaç kişi var? '' diye sordum.
Sınıfta o an on erkek öğrenci vardı. Ve tamamı bir sefer de olsa dayak yemiş! Bu nedir biliyor musunuz? Apaçık bir ''mesleki yetersizlik'' sorunudur öncelikle. Her ne kadar ''karşı olsam da'' özel eğitim kurumlarında(örneğin dersanelerde) dayak vak'aları yok denecek kadar azdır. Oysa milli eğitime gelince durum değişiyor. Bu ciddi bir sorun ve duyarlılık gösterilmeli.
İşin kötü tarafı da şu: Birçok veli, öğrenciye atılan tokatı ve psikolojik şiddeti ''meşru'' görüyor. Daha ilköğretim çağındaki çocuklar, gerek aile-sosyal çevre; gerekse eğitim çevresi bağlamında bir şiddet sarmalının içine hapsolmuş durumda. Daha da felaketi şu: 6. sınıftan bir öğrencim dayak olayları söz konusu olduğunda
''Hocam biz de bazen hakkediyoruz'' diyebiliyor!
Bana bir zeusun kulu cinsel şiddeti ve tacizi hakkettiğini düşünen mağdur bir kadınla dayağı hakkettiğini düşünen öğrenci psikolojisi arasında büyük bir fark olduğunu iddia edebilir mi?
Zaman zaman suistimal edilecek dahi olsa, böylesi bir hat nereden bakarsanız bakın zaruri, gerekli ve olumludur. Kaba, çıplak ve psikolojik şiddetin böylesine toplumsallaştığı, adeta alelade bir meşruiyete sahip olduğu bir ortamın değişmesi gerekiyor. İster kadın ister erkek olsun, asgari duyarlılığı olmayan herkes bu şiddet sarmalının bir biçimde içinde maalesef.
Rehberlik servislerinin ''ahbap-çavuş ilişkisi''ne gelince... Çok açık söylüyorum: Cinsel taciz o derece yaygın ve travmatik ki rehberlik servisleri bunlardan korkuyor. Evet, korkuyor. Özellikle ''ensest'' vak'alarında suç bildiriminde bulunacakları zaman, adli süreçlerin de içinde yer alacakları için çocukların ailelerinden gelebilecek tehdit ve saldırılar öğretmeni korkutmaktadır. Bunun sayısız örneği mevcut. Sırf bu nedenle okul değiştiren ya da istifa eden öğretmenler var.
Bu konuda gerekli hukuksal alt yapı olmalı. Mevzuatlarda ciddi eksiklikler var. Örneğin öğretmenlerin ''tanık gizliliği'' ve ''güvenliği'' sağlanmalıdır. Bu konuda ciddi tedbirler alınmalı ve sosyolojik saha araştırmaları yapılmalıdır.
Bilmeyenler için söylüyorum: Cinsel şiddet vak'alarının suç motivasyonları üzerine yapılmış akademik çalışmalara göz atsınlar. Ayrıca, bu vak'aların hangi kaynaklardan geldikleri araştırılsın. Şayet bu araştırmalara göz atılırsa ''yakın çevre''nin (aile, komşu,arkadaş, fırsatçı eş-dostlar) ne denli kritik olduğunu göreceklerdir. Bu bağlamda, ''şiddet ve taciz'' vak'alarında öncelikle önlem alınması gereken yerler çocukların yakın sosyal ilişkide oldukları alanlardır...