Bu konuda iki farklı yorumu aktararak tartışmayı derinleştirmeye çalışalım :
İlginç, ancak hukuksal açıdan mümkün bir durumla karşı karşıyayız.
Habere göre söz konusu yapılanmaya bir tahkim kanunu altında gidiliyor. Dolayısıyla haberin başlığı durumu çarpıtıyor.
Bildiğiniz üzere tahkim düzenlemelerinin amacı uzun ve masraflı olan mahkeme sürecinden kaçınmak. Özel hukuk, özellikle uluslararası ticaret hukukunda geniş uygulama alanı bulan bir uygulama. Bazı ülkelerde özel hukukun diğer alanlarında da tahkim imkanı var. Aile hukuku gibi. Daha az gelişmiş ülkelerde ise mahkeme-dışı çözüm yolları genelde enformel bir nitelik kazanıyor. "Mahalle baskısı", karakolda barıştırma vb. ülkemizde görülen durumlar mesela.
Tahkim tarafların çözüme hangi kurallara göre ulaşacağını da karar vermesine izin verme esnekliğini gösterebiliyor. İngiltere'de karşılaştığımız durum da böyle sanırım.
Cantenbury Başpiskoposu bu konuda önerisini Şubat ayında dile getirmiş ve ciddi tepki almıştı. Ancak Sunday Times'ın 14 Eylül tarihli haberi (
http://www.timesonline.co.uk/tol/news/uk/crime/article4749183.ece) durumun değiştiğini gösteriyor.
Başpiskoposun böyle bir öneri getirmesine şaşmamalı. Hükümetin bunu kabullenmesi ise
de facto bir durumu kontrol altına almak, hatta kısmen tersine çevirmeye yönelik bir hamle olarak görülebilir. Zira tahkim divanlarının kararları mahkemelerin önüne gelebiliyor.
Tabi hukuksal/stratejik boyutların ötesinden anlamlar içeren bir durum. Sosyolojik ve muhtelif ideolojik okumalara açık.
----------------
Ve digeri :
Koloniyalist ve emperyalist sistemin ve 'Bon pour Orient' yaklaşiminin günümüzdeki uzantisi. Britanya Imparatorlugunun çikarlarina halel gelmemesi koşulu ile, 'ne yaparlarsa yapsinlar' çözümü. Hiçbir zaman gerçek anlamda bütünleşemeyecek (tümleşemeyecek) bir 'üst' toplumun 'alt' toplumlari arasindaki farklilaşmanin, ayriklaşmanin iyice belirginleşmesine neden olacak bir çözüm. Amerika'daki siyah-beyaz ayriklaşmasinin Ingiltere'deki Hiristiyan-Müslüman izdüşümü.
saygılarımla