Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Bilim > Biyoloji > Evrim

Cevapla
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
  #1  
Alt 23-10-2012, 23:44
istatistik - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
istatistik istatistik isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2010
Bulunduğu yer: Antalya
Mesajlar: 3.058
Standart Harun Yahya ve Sahte Bilim

Harun Yahya (Adnan Oktar)'ın yaptığı ilginçliklere (iyimserliği bir kenara bırakırsak saçmalıklara) sosyal paylaşım sitelerinde dolaşan videolarından aşinayız. Ciddiyetle izleyen var mı bilmiyorum ancak, kendi adıma gülmek için izlediğimi belirtmek isterim. Bu videolarının yanında, yazmış(!?) olduğu pek çok kitap olduğunu biliyoruz. Bilimsellikten uzak olduklarını düşündüğümden hiç birini okumaya değer bulmadım. Ancak, bilimsel olduğunu düşünen kişilerin, kitaplarda yazılan iddiaları sıklıkla kullanmalarından dolayı, yazılanlara aşinalığım var. Mucize iddialarından evrimi çürüttüğü düşünülen saçma iddialara kadar pek çok yazısıyla bire bir ilgilenmişliğim, yanlış olduklarını ortaya koymuşluğum bulunmakta. Yazdıklarım, kendisine inanları ne kadar etkileyebilir bilmiyor ve merak ediyordum. Çünkü öylesine iddialar ve çarpıtmalar vardı ki, konuya uzak kişileri kolaylıkla yanlış yola sevk edebilirdi. Ancak, son okuduğum kitapta öyle bir bölüm ile karşılaştım ki, kendisine inananların da akıllarından şüphe etmeye başladım. Çünkü, birazcık mantıklı düşünebilen bir kişi, benim okuduklarımı okumuşsa, elindeki kitabı 1 sayfa daha okumadan bir kenara bırakırdı.



Okuduğum satırlar, Harun Yahya Safsatası ve Evrim Gerçeği (Bilim ve Gelecek Kitaplığı) isimli kitapta geçen ve Ender Helvacıoğlu tarafından kaleme alınan "Harun Yahya'nın Bilimin Yanıt Veremediği İddiaları. Dünya Böyle Alim Görmedi (Ayrıca Bkz: Bilim ve Gelecek Sayı 39)" bölümüne ait. Bire bir Ender Helvacıoğlu'nun kaleminden aktarırsak:

"Bu bir mizah yazısı değil. Benim öyle bir yeteneğim yok. Yaptığım şey sadece Harun Yahya'nın Yaratılış Atlası'ndan bölümler aktarmak. Bu atlas, yeteri kadar mizah unsuru barındırıyor. Hologram kapaklardan, kuşe kağıtlardan ve renkli fotoğraflardan gözleri kamaşıp evrim kuramına karşı güçlü bir yanıt verildiğini sananlara bazı gerçekleri göstermek istedik. İşte büyük alim Harun Yahya'nın müthiş buluşları!"

Yazının devamını okudukça, insanların nasıl kandırıldığını, dahası "aptal" yerine koyulduğunu kendi gözlerimle gördüm. Dahası, bu bölümlerin geçtiği Yaratılış Atlası'nın 2. Cildini indirip bizzat da teyit ettim(Bilimsel yöntem bunun gerektirir). Durum vahim. Akla mantığa sığmayacak iddialar, sanki bilimsel birer gerçekmiş gibi ardı ardına sıralanmış. İsterseniz lafı daha fazla uzatmadan, sizleri Harun Yahya'nın bilimsel(1) tespitleri ile baş başa bırakayım.

Nuh'un Buharlı Gemisi:

"Gönderilen elçiler, içinde bulundukları kavmin gelişmesine ve büyük değişim yaşayıp ilerlemesine vesile olmuşlardır. Peygamberler, Allah'ın ilhamıyla, detaylı ilmi bilgiye sahiptirler. Örneğin Hz. Nuh gemi yapma teknolojisini bilmektedir. Kuran'da yer alan bilgiden Hz. Nuh'un inşa ettiği geminin buharlı bir gemi olduğu anlaşılmaktadır. (En doğrusunu Allah bilir.) Bu bilgiye, ayette yer alan "... tandır feveran ettiği zaman..." ifadesiyle dikkat çekilmektedir.

Sonunda emrimiz geldiğinde ve tandır feveran ettiği zaman, dedik ki: "Her birinden ikişer çift (hayvan) ile aleyhlerinde söz geçmiş olanlar dışında, aileni ve iman edenleri ona yükle." Zaten onunla birlikte çok azından başkası iman etmemişti. (Hud Suresi, 40)

Tandır, halen çeşitli bölgelerde kullanılan bir tür ocaktır. Feveran etmek, fışkırmak ve kaynamak anlamındadır. Hz. Nuh'un gemisinin, tandırın feveran etmesiyle yani ocağın (kazanın) kaynamasıyla" hareket etmeye hazır hale geldiği anlaşılmaktadır. Nitekim Elmalılı Hamdi Yazır tefsirinde de, Hz. Nuh'un gemisinin "kazanla çalışan yani bir tür buharlı gemi" olduğu açıklanmaktadır. ( Harun Yahya, Yaratılış Atlası, Cilt 2, Sy:529)"




Evet, yukarıdaki satırlardan da görüleceği gibi, buhar makinesi teknolojisi, 1774'te James Watt'ın buhar makinesini geliştirmesinden ve 1776'da Fransız Claude François 13 m'lik bir tekneye Watt buhar makinesini monte etmesinden çok çok önceleri Hz. Nuh tarafından kullanılmış. Ancak, yeryüzündeki insanların çoğu yok olduğundan olacak, seyahat etme gerekliliği ortadan kalmış ve artık gereksinim duyulmayan bu teknoloji (nüfus yeniden artana ve insanlar dünyanın dört bir yanına dağılana kadar) unutulmuş. Ta ki, 1774'e kadar.



Süleyman'ın İleri Mühendislik Teknikleri:

Hz. Süleyman döneminde de, bu kutlu peygamber vesilesiyle bilim, sanat ve teknolojide çok önemli ilerlemeler sağlanmıştır. Örneğin Kuran'da Hz. Süleyman döneminde uçak gibi hızlı ulaşım araçlarının kullanıldığına işaret edilmektedir:

Süleyman için de, sabah gidişi bir ay, akşam dönüşü bir ay (mesafe) olan rüzgara (boyun eğdirdik)... (Sebe Suresi, 12)

Bu ayet-i kerimede ulaşılması oldukça uzak olan mesafelere, Hz. Süleyman döneminde kısa sürede ulaşılabildiğine dikkat çekilmektedir. Bu, günümüzdeki uçak teknolojisine benzer bir teknoloji kullanılan, rüzgarla hareket eden vasıtalara işaret etmektedir. (En doğrusunu Allah bilir.) Ayrıca Kuran'da, Hz. Süleyman döneminde "kaleler, heykeller, havuz büyüklüğünde çanaklar ve yerinden sökülmeyen kazanlar" yapıldığı haber verilmektedir. Ona dilediği şekilde kaleler, heykeller, havuz büyüklüğünde çanaklar ve yerinden sökülmeyen kazanlar yaparlardı.

"Ey Davud ailesi, şükrederek çalışın." Kullarımdan şükredenler azdır. (Sebe Suresi, 13)

Bu ayetten, Hz. Süleyman'ın çok gelişmiş inşaat ve mimari teknolojisi kullandırttığı anlaşılmaktadır. Ayette, Hz. Süleyman'ın emrinde bina ustaları ve dalgıçlar olduğu bildirilmiştir:

... Şeytanları da; her bina ustasını ve dalgıç olanı. (Sad Suresi, 36-37)

Dalgıç cinlerin Hz. Süleyman'ın emrinde olması, o dönemde deniz altındaki zenginliklerin işlendiğine işaret etmektedir. Deniz altındaki petrol, altın gibi kıymetli madenlerin çıkarılıp işlenmesi, insanlara faydalı ve kullanılır hale getirilmesi için çok yüksek bir teknoloji gerekmektedir. Hz. Süleyman döneminde bu teknolojinin kullanıldığına dikkat çekilmektedir.(Harun Yahya, Yaratılış atlası Cilt 2, Sy: 529)



Buradan anlayacağını gibi, Hz. Süleyman "kombo" yapmış, hem mekanik hem de mimari teknolojide çığır açmıştır. Dünya zerindeki ilk havacılık faaliyetlerini başlatan Süleyman, geliştirdiği mimari teknikler ile havacılık faaliyetlerinin ihtiyaç duyduğu yan hizmetleri de yapabilmiştir. Bunun la da kalmayan Süleyman, denizler fatihi Nuh'un şanını aşmak için denizin dibini de faaliyet alanlarına dahil etmiştir. Tüm bunları gördükten sonra, Musevi, Hıristiyan ve Müslümanlar arasındaki "Soyunu İbrahim'e Dayandırma" yarışı daha bir anlamlı gelmeye başladı. Süeyman'dan sonra, deniz altı faaliyetlerine son verilmiş olsa da, havacılık faaliyetleri bir süre daha devam ettirilmiştir. Nasıl mı? Açıklayalım:



Geçmiş Dönem Hava Ulaşımı:

"Uçmak tarihin her döneminde insanların en büyük hayallerinden biri olmuştur. İçi sıcak hava ile dolu bir balonla olan ilk uçuş 1780'li yıllarda bir Fransız tarafından gerçekleştirilmiştir. 1903 yılında ise Wright kardeşler ilk motorlu uçağı yapmışlardır. Bu, insanoğlunun göklerdeki yolculuğunun bilinen tarihidir. Ancak, araştırmacılar insanın uçuş tarihini çok daha eski tarihlere kadar götürmektedirler. Geçmiş medeniyetlere ait kalıntılar incelendiğinde, hava ulaşımının bildiğimiz tarihten çok daha eskilere kadar uzandığı anlaşılmaktadır. Mayaların kalıntılarında, Mısır piramitlerindeki resimlerde, Sümer yazıtlarında ve Japonya'da bulunan kalıntılarda çeşitli uçak, planör, helikopter benzeri araçlara, pilot giysili heykellere sıkça rastlanmaktadır. Bunlardan anlaşıldığı kadarıyla, günümüzden binlerce yıl önce de insanlar hava ulaşımını yapmakta, şu anda kullanılanlara benzer araçlar kullanmaktaydılar.



Geçmiş medeniyetlere ait hava taşıtı kalıntıları sadece Mısır ile sınırlı değildir. Resimdeki uçak modeli Güney Amerika, Colombia'da bir mağarada bulundu. Bu model, şu anda Smithsonian Institution of Washington DC müzesinde bulunuyor ve 1000 yıldan daha yaşlı olduğu tahmin ediliyor. Bu küçük heykelciğin aerodinamik yapısı, kuyruk bölümündeki kenarları çıkıntılı dümeni, günümüzdeki modern uçaklardan farklı değil.(Harun Yahya, Yaratılış atlası Cilt 2, Sy:554)"


Havacılık tarihi her ne kadar antik mısıra kadar dayansa da günümüz teknolojinden oldukça uzaktı. Çünkü, bu hava taşıtları uçmak için pilotlara gereksinim duymaktaydı



Antik Pilotlar:

"Dogu'lar boyutları 7-30 cm arasında değişen kilden heykelciklerdir. Şu ana kadar 3000 adet Dogu heykeli bulunmuştur ve MÖ 500 – MÖ 10.000 yılları arasında yapıldıkları tahmin edilmektedir. Bu tarihler, tüm eski medeniyetlerden, hatta Mısır ve Sümer medeniyetlerinden, daha eskidir. Dogu'lar Japonya'nın en eski medeniyeti olarak kabul edilen Jomonlar tarafından yapılmıştır. Elde edilen tarihsel kayıtlara göre Jomon halkı seramik kullanan ilk medeniyettir.62 Kyushu'daki Fukui Mağarasında 12.700 yıllık bir seramik parçası bulunmuştur.



Dogu heykelleri geçmiş medeniyetlere ait heykellerden oldukça farklıdır. Heykeller dikkatle incelendiğinde, Dogu kıyafetlerinin çok kapsamlı teknik donanıma sahip oldukları görülmektedir. Bu kıyafetler 20. yüzyılın ilk çeyreğinde kullanılan pilot ya da dalgıç kıyafetlerine benzemektedir. Dogu kıyafetlerinin üzerindeki zırh, insana hareket imkanı sağlayan eklem yerlerine sahiptir. Nefes alma bölümleri bulunmaktadır. Gözler özel bir gözlükle korunmaktadır. Çıkarılabilir eldivenleri bulunmaktadır. Özellikle de miğferler çok ilgi çekicidir; yuvarlak, hava kanallı, kulaklıklı, nefes alma düzenekli ve korunaklı gözlüklere sahip şekilde tasarlanmıştır.(Harun Yahya, Yaratılış Atlası Cilt 2, Sy: 557)"

Her ne kadar uçak teknolojisi geliştirilmiş olsa da günümüz uçak teknolojisinden oldukça uzaktı. Bir kere insansız hava taşıtları yoktu. Her uçak bir insana gereksinim duyuyordu. Günün koşullarında insan gücüne diğer alanlarda daha fazla ihtiyaç duyulmuş olacak ki muhtemelen bir süre sonra bu uçakları ne uçuracak ne de tasarlayacak insan bulunamadı. Bunun sonucunda da tıpkı Nuh'un buharlı gemisi gibi bu teknoloji de bir kenara atılıp zamanla unutuldu. Oysa bir bilgisayar sistemleri olsa, insansız hava aracı yapabilirler, mühendislik işlerin bir kısmını da bu bilgisayarlara aktarabilirlerdi. Ama olmadı. Çünkü bilgisayarın icadına daha 2000 sene vardı.



2 Bin Yıllık Bilgisayar

"1900 yılında Ege Denizi'nin batı girişinde, Crete ve Kythera adalarının arasında batık bir gemi bulundu. Gemi heykeller, amforalar ve çeşitli kalıntılarla doluydu. Bu, modern arkeolojinin ilk büyük denizaltı buluşlarındandı. Kalıntıların büyük bir bölümü, Hz İsa'dan bir süre önce yaşamış Yunanlı sanatçıların eserleri olarak tanımlandı. Fakat içlerinden bir tanesinin; kireçlenmiş, bronz bir eserin, hangi amaçla kullanıldığı tam olarak belirlenemedi. Ancak yıllar sonra yapılan araştırmaların ardından, bu tanımlanamayan kalıntının "hayret uyandıran, karmaşık bilimsel bir alet" olduğu tespit edildi.

İlginç alet, yavaş yavaş kurudukça, eski tahta kaplama kalıntısı ve içindeki parçaları çatladı ve ortaya dört tane düz-yatay parça çıktı. Dişli çarkın iç tarafında ise zar zor okunabilen bir yazı vardı. Bilim adamları bu aletin bir denizcilik aracı olduğunu doğruladılar. Alet hakkında sürekli yeni fikirler ortaya atılıyor, net bir sonuca varılamıyordu. İnsan eliyle yapılmış bu alet hakkındaki spekülasyonlar, 1951 yılında Yale Universitesi'nden Profesör Derek de Solla Price'ın araştırmalarına kadar sürdü.

Aleti tekrar oluşturabilmek için, Price ve Yunanlı çalışma arkadaşları, X ve Gamma ışınları kullanarak mekanizmayı incelediler. Mekanizmada katman katman, üst üste, çeşitli boylarda dişlilerin bulunduğunu keşfettiler. Olası dişli oranlarının uzun hesaplamalarını yaptıktan sonra Price hayret verici bir sonuca ulaştı: eski Yunan mucitleri Güneş, ay ve gezegenlerin geçmiş, şimdiki ve gelecekteki gerçek hareketlerini taklit eden bir mekanizma tasarlamışlardı. Antikythera Mekanizması 2000 yıllık bir ANALOG BİLGİSAYAR idi. Bu buluş evrimcilerin Helenistik dönemden önce sadece basit araçlar kullanıldığı yönündeki iddialarını tamamen altüst ediyordu.(Harun Yahya,Yaratılış Atlası Cilt 2, Sy:558)"




Bilgisayarın da kaderi buharlı gemi ve uçak gibi olmuştur. Kullanılacak yer bulunmadığından işlevsiz olduğu düşünülmüş ve bir kenara atılıp unutulmuştur. Dönemin ileri gelenleri öylesine dar görüşlüymüş ki bilgisayar gibi bir aletten yararlanmak yerine güneşe, yıldıza, ağaca, taşa bakarak yönlerini bulmayı tercih etmişler. Günümüzde de böyle değil mi? İnsanlarımız sırf kolaya kaçmak uğruna, medeniyeti, toplumu ileri taşıyacak olan pek çok imkana sırt çevirmiyor mu? Oysaki Mısırlılar elektriği, Bağdatlılar pili bulmuştu! Sırf bilim için, insanlık için. Nankör herifler!



Piramitleri Aydınlatan Ampul

"Dendera'daki Hathor Tapınağı'nda bulunan bazı duvar resimleri, Antik Mısırla ilgili oldukça ilginç bir bilgiyi gün yüzüne çıkarmıştır. Resimde yer alan figürler, Antik Mısırlıların elektriği bildiği ve kullandığı ihtimalini gündeme getirmiştir. Söz konusu resim dikkatlice incelendiğinde, tıpkı günümüzdeki gibi yüksek voltaj yalıtımının o günlerde de kullanıldığı görülür: Ampul görünümündeki şekil dikdörtgen bir sütun (bu sütun izolatör olarak kullanıldığı tahmin edilen ve ced sütunu olarak adlandırılan bir sütundur) tarafından desteklenmektedir. Resimdeki şeklin günümüz elektrik lambalarıyla olan bu şaşırtıcı benzerliği, çok dikkat çekicidir. Tunsten ışığının kaşifi olan Dr. Colin Fink, Mısırlıların bundan yaklaşık 4300 yıl öncesinden, zıt kutupla bakıra elektrik kaplamayı bildiklerini söylemektedir.(Harun Yahya, Yaratılış Atlası Cilt 2, Sy: 560)"



Günümüzde" Ampulü buldun lanet olsun sana Edison" diyen dar görüşlü ve bilgisiz apolitik klavye politikacılarının(paradoks oldu gibi) bilmesi gereken önemli bir keşiftir bu! Ayrıca, "Piramiteri uzaylılar yapmış abi yeaaaa" diyen komplo teorisyenleri de görüp ibret alsın. Nuh buharlı motoru buluş, Mısırlı elektriği bulmuş, sen hala "Abi teknolojisi yok, kesin uzaylılar yapmış" diye ortalıklarda dolan. Cahil herif!



Bağdat'ta Bulunan Pil

"1938 yılında Alman arkeolog Wilhelm Konig tarafından bulunan vazo görünümündeki bir parça, "Bağdat Pili" olarak adlandırılmaktadır. Peki yaklaşık 2000 yıllık bir geçmişi olduğu hesaplanan bu parçanın pil olarak kullanıldığı sonucuna nasıl varılmıştır? Zira, eğer bu parçanın pil olarak kullanıldığı doğruysa –ki yapılan araştırmalar doğru olduğunu göstermektedir- medeniyetin sürekli ileri gittiği, geçmişteki toplumların ise geri koşullarda yaşadığına dair tüm teoriler yerle bir olmaktadır. Ağız kısmı asfaltla kapatılmış olan bu toprak kabın iç kısmında bakır bir tüp bulunmaktadır. Alt kısmından bakır bir diskle kapalı olan bu tüp içinde bir demir çubuk üst taraftaki asfalt kapak aracılığıyla tutturulmuştur.



NOT: Pilin içinin açıldığı şeklindeki resimler H.Y tarafından uydurulmuştur.(İstatistik)

Çubuk, tüpün içine doğru sallanır pozisyondadır, ancak hiçbir noktayla temas etmemektedir. Kabın bir elektrolitle doldurulması durumunda ise, akım üreten bir pil elde edilmiş olunur. İşte bu, elektrokimyasal reaksiyon olarak bilinen olaydır ve günümüzde kullanılan pillerin işleyiş mekanizmasından hiçbir farkı yoktur. Bağdat pili esas alınarak oluşturulan modellerle yapılan denemelerde 1.5-2 volt arasında enerji elde edilmiştir. Bu durumda önemli bir soru daha gündeme gelmektedir: Bundan 2000 yıl önce pil, ne için kullanılmaktadır?(Harun Yahya, Yaratılış atlası Cilt 2, Sy: 567)"




Tabi ki hiçbir şey için! Eğer bir yerlerde kullanılsa böyle bir teknoloji unutulup, binlerce yıl hatırlanmadan tarihin tozlu sayfalarında gömülü kalabilir mi? Oysa ki bir kullanım alanı bulunsa(mesela analog bilgisayar gibi), bu teknoloji unutulabilir miydi? İşte görüyorsunuz, yön bulmak için bilgisayarı kullanmak yerine ağaca, taşa bakan insanlar bizim gelişimimizi nasıl etkilemiş. Bizleri nasıl da cehalete, karanlığa ve geriliğe mahkum etmişler. Yazık. Kaybettiğimiz 2000 yılın hesabını kim verecek?



Buraya kadar yazılanlardan anlıyoruz ki: Geçmiş medeniyetler teknolojide ne kadar ileri gitmiş olsalar da bu buluşlarından birbirlerini haberdar edememiş olmaları nedeniyle varmış oldukları ileri medeniyet seviyelerinde fazla tutunamamışlardır. Halbuki , içlerinden bir tanesi çıkıp telefonu bulmuş olsa ve bu uygarlıklar birbirleri ile iletişim kurabilseler neler olurdu? Kim bilir belki de Nuh'un buharı gemisini kullanan Mısırlılara ulaşan Yunanlılar "Sizin gemiye bizim bilgisayarı takalım, hem sizde elektrik de var" derdi. Mısırlılar, "Lan uçağa da takalım, enerjisini de Bağdatlıların bulduğu pille sağlarız" derdi. Böylelikle, antik Amerikan uygarlıklarının pilotlarına mahkum olan Mısır medeniyeti, bu kadar kolay kullanılan uçaklar için kendi pilotlarını yetiştirmeye başlardı. Ama olmadı.



Şakayı bir kenara bırakacak olursak, "yaratılış Atlası" gibi bilimsel olmaktan çok uzak kitapları okuyan insanların ne gibi iddialara maruz kaldığını görüyoruz. İşin kötü yanı, bizler ciddiye alıp neler yazdığına bakmadığımız ve karşı argümanlarımızı geliştirmediğimiz için bu iddialar karşılarında herhangi bir anti tez bulmuyorlar. Anti tezin olmaması ise insanlara "Karşı çıkılamayan bilimsel gerçekler" olarak pazarlanıyor. Burada bizim yapmamız gereken, her ne kadar saçma olursa olsun "Bunu da ciddiye alan çıkmaz" rehavetine kapılmadan, her türlü çarpıtmanın ve yalanın karşısında durmak. Çünkü içinde bulunduğumuz toplum, yıllarca cahil bırakılmış, kafası hurafelerle ve çeşitli hayallerle doldurulmuş bir toplum.

Dinler çoğunluğun korkusu ve azınlığın kurnazlığı üzerine kuruludur. (Stendhal)

SERBEST KALEM
Alıntı ile Cevapla
  #2  
Alt 24-10-2012, 00:10
rastaman - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
rastaman rastaman isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
 
Üyelik tarihi: 06 May 2009
Bulunduğu yer: kocaeli
Mesajlar: 649
Standart

Bilim daha önce anlam veremediğimiz birçok olguyu açıklıyor,dinler ise kaçacak yerleri kalmadığından ''henüz açıklanamamış olaylara'' sığınıyor.Bu geçmişte de böyleydi,şimdi de böyle.

''Gökyüzünde Allah'ın emrine boyun eğerek uçan kuşları görmüyorlar mı? Onları gökte ancak Allah tutar. Şüphesiz bunda inanan bir toplum için ibretler vardır.''Nahl 79

''Üstlerinde kanat çırparak uçan kuşlara bakmazlar mı? Onları (havada) ancak Rahmân tutuyor. Şüphesiz O her şeyi hakkıyla görendir.''Mülk 19

Kuşların havada nasıl uçabildiğini açıklayamayan 7.yy insanı için bu ayetler etkileyici olabilir,ama aerodinamiğin kurallarının çoktan belirlendiği 21.yy insanı için bir delil olamaz.

Dikkat edin,ne kadar net çözülmemiş olgu varsa hepsinin Hristiyan ya da Müslüman teistler tarafından sömürüldüğünü görürsünüz.

Bunlar da aynısını yapıyor,artık tutunacak başka dalları yok çünkü.
Alıntı ile Cevapla
  #3  
Alt 24-10-2012, 15:26
degreeoffreedom degreeoffreedom isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 21 Sep 2009
Mesajlar: 35
Standart

Sayın İstatistik,

Bütün bu aktardığınız yazıların içeriği konusundaki eleştirilerinize harfiyen katılıyorum. Bilim insanları ciddiye bile almıyor bunları. Bu kitapların üniversitelerde öğretim üyelerine gönderildiğini, bir kısmının kargo parasını gözden çıkarıp bunları iade ettiğini, göndermemiş olanların ise takoz olarak kullandıklarını belirtmek isterim. Ancak eleştirinizde haklısınız, her fırsatta bunların safsata olduğu açıklanmalı.

Olayın şu yönüne de dikkat çekmek isterim; bu yazılar, iki lafı bir araya getiremeyen H.Y. tarafından yazılmış olamaz. Olasılıkla, bilimin "b" sinden anlamayan ve bilimsel düşünme biçiminden yoksun, ancak en azından gramer kurallarını bilen bir ekip tarafından yazılıyor bunlar.
Alıntı ile Cevapla
  #4  
Alt 24-10-2012, 22:54
istatistik - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
istatistik istatistik isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 08 Mar 2010
Bulunduğu yer: Antalya
Mesajlar: 3.058
Standart

degreeoffreedom´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Sayın İstatistik,

Bütün bu aktardığınız yazıların içeriği konusundaki eleştirilerinize harfiyen katılıyorum. Bilim insanları ciddiye bile almıyor bunları. Bu kitapların üniversitelerde öğretim üyelerine gönderildiğini, bir kısmının kargo parasını gözden çıkarıp bunları iade ettiğini, göndermemiş olanların ise takoz olarak kullandıklarını belirtmek isterim. Ancak eleştirinizde haklısınız, her fırsatta bunların safsata olduğu açıklanmalı.

Olayın şu yönüne de dikkat çekmek isterim; bu yazılar, iki lafı bir araya getiremeyen H.Y. tarafından yazılmış olamaz. Olasılıkla, bilimin "b" sinden anlamayan ve bilimsel düşünme biçiminden yoksun, ancak en azından gramer kurallarını bilen bir ekip tarafından yazılıyor bunlar.
Dediğiniz gibi, bu saçmalıklar H.Y.'nın kendisi tarafından kaleme alınmıyor. Ardında çalışan oldukça geniş bir ekip var. Ancak, burada bilinmesi gereken, kullandıkları argümanlar orijinal değil. Amerikalı yaratılışçıların yıllardır kullandığı ve saçma oldukları bir çok kez kanıtlanmış, açıklanmış olan iddialar. Ancak, bizim ülkemizdeki bilimden uzak eğitimi göz önünde bulundurduğumuzda, söylenenler halkımız için bilimsel ve mantıklı gelmekte.

Dinler çoğunluğun korkusu ve azınlığın kurnazlığı üzerine kuruludur. (Stendhal)

SERBEST KALEM

Konu istatistik tarafından (25-10-2012 Saat 00:10 ) değiştirilmiştir. Sebep: imla
Alıntı ile Cevapla
  #5  
Alt 24-10-2012, 23:55
idontneedagod - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
idontneedagod idontneedagod isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Super Moderator
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 25 May 2012
Bulunduğu yer: izmir
Mesajlar: 1.053
Standart

istatistik´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Dediğiniz gibi, bu saçmalıklar H.Y.'nın kendisi tarafından kaleme alınmıyor. Ardında çalışan oldukça geniş bir ekip var. Ancak, burada bilinmesi gereken, kullandıkları argümanlar orijinal değil. Amerikalı yaratılışçıların yıllardır kullandığı ve saçma oldukları bir çok kez kanıtlanmış, açıklanmış olan iddialar. Ancak, bizim ülkemizdeki bilimden uzak eğitimi göz önünde bulundurduğumuzda, söylenenler halkımız için bilimsel ve mantıklı gelmekte.
Bundan daha vahimi de bu kaynaklara erişim, gercek bilimsel kaynaklara erisimden çok daha kolay. Yahu adam sokakta bedava kitap dağıtıyor, oraya buraya sergi açıyor.

Böylece daha önce konu hakkında bilimsel hiçbir altyapıya sahip olmayan insana söyledikleri her şey doğru geliyor.

altyazılandırdığım videolar

Herşey incelikten kırılır, insan ise kabalıktan kırılır.

Konu istatistik tarafından (25-10-2012 Saat 00:11 ) değiştirilmiştir. Sebep: alıntıdaki imla hatası düzeltildi
Alıntı ile Cevapla
  #6  
Alt 25-10-2012, 02:23
errata - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
errata errata isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 30 Sep 2007
Mesajlar: 2.207
Standart

Yakın yüzyıllarda toprağın üzerine çıkarılmış ilginç yapıdaki antik araç gereçlerin gerçekten belli bir amaç için birileri tarafından oluşturulmuş olma olasılığı var gibi. Bilimsel metodolojinin henüz var olmadığı antik çağlarda yaşamış, zekasıyla diğerlerinden ayrılabilecek insanların kendi bireysel çabaları ve problem çözme yetileriyle bir takım mekanizmalar üretmiş olması mümkün.

Nitekim Antik Yunan'a dair arkeolojik kazılarda bir takım karmaşık yapılı aletler, takvimler, hesaplayıcılar ve sayıcılar bulunabiliyor. Bu aletlerin en önemlileri ve bilinenleri zaman kavramının insanlar tarafından oluşturulabilmesini sağlamış çok basit, anlaşılır ve işe yarar su saatleri.

Ancak bu aletlerden ne kadar üretildiği, yaygınlığının derecesi gibi basit bilgileri edinebileceğimiz bir belge mevcut değil. Bu da aletlerin zeki insanlar tarafından dar bir çerçevede problem çözmek için kullanıldığı ve diğerleri tarafından umursanmadığı ve unutulduğu yönünde bir düşünce ortaya çıkarıyor. Zira aletlerin sistematiğini inceleyecek, işleyecek ve olası ilerleyişi/gelişimi sağlayabilecek bir bilim anlayışı henüz mevcut değil.

Kendinizi 1900'lerin başında Osmanlı topraklarında ücra bir köyün yaptıkları anlaşılamayan "akıllısı" olarak hayal edin. Büyük ihtimalle yaptıklarıyla köylüleri şaşırtan, ancak kimsenin belli bir değer biçemeyeceği garip işlerle uğraşıyor olacaktınız. Zira insanların sizi değerlendirmesi, incelemesi veya takdir etmesi için dahi anlaşılır verilere ihtiyaçları olacaktır. 1900'leri değil de 2500 yıl öncesininin Antik Yunan'ını düşünürseniz olayların seyrini biraz olsun anlayabiliriz. Hiç paslanmayan bir tabak, kılıç veya kalkan sizi bilge veya büyücü yapabilir. Zira insanlar zekanızı takdir edebilecek anlaşılır verilere sahip olacaklardır. Ancak dünyanın yıldızlara olan mesafesini hesaplayan eksantirik bir hesaplayıcı büyük hitimalle sizin dışınızda kimse için bir şey ifade etmeyecektir ve siz öldükten sonra mezarınıza konacak bir süs eşyası olarak görülecektir..
Alıntı ile Cevapla
  #7  
Alt 25-10-2012, 02:25
Neva - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Neva Neva isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 03 Aug 2010
Mesajlar: 14.706

Başarı Ödülü 

Standart

istatistik´isimli üyeden Alıntı Mesajı göster
Ardında çalışan oldukça geniş bir ekip var. .
Genis ekip az olmus, global bir ekip var istatistik.(!)
Alıntı ile Cevapla
  #8  
Alt 25-10-2012, 03:35
sefaqwzx sefaqwzx isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üyeliğini Sonlandırmış
 
Üyelik tarihi: 06 Oct 2012
Mesajlar: 177
Standart

Herkese merhaba,
Ortada bir Harun Yahya değirmeni var, uzun yıllardır da epeyce etken. Hatta çoklukla görseli, maliyeti hiç de dert edilmeden magazinleştirme yöntemi kullanılarak çalışıyor. Etkin yöntemler konusunda hakkını teslim etmek gerek.

Elbette bu değirmenin bir daha doğrusu, epey bir kaynağı olmalı. Suud petrolünün kaynak olduğu konusunu bir kaç yerde okusam da net bir bilgim yok.

Ancak tv kanalındaki görselliği izlediğimde, zat-ı şahanelerinin danslarından pek hazzetmemekle beraber, kanalın makyaj, kuaför ve imaj mekırlarının ( bu sözcüğü de doğru düzgün öğrenemedim gitti) emeği karşısında "süphanallah" demişimdir.

Hatta bir keresinde tavşan masumiyetinde bir kızcağıza "Beni seviyor musun? " şeklinde bir soru da tevcih etmişlerdi teist ilminin dibi beyefendi. Tabi tavşancağız soruyu iştahlı gözükerek olumlulamıştı.

Şaka bir yana Richard Dawkins'in çalışmalarını çürütme amaçlı site kapatma davalarıyla, bu -içi boş, ama- pahalı atlas konusunda, kendisine verilen yanıtları aşağıdaki linkten ilgili arkadaşlardan henüz izlemeyen varsa izleyebilir.

Kabul edilmeli ki, Harun yahya gibi bir dans icracısı gelmiş geçmişler arasında pek yer alamamıştır.
İlmini onaylamayabilirsiniz, bari dansını ve magazinel üslübun, televoleleştirerek kitleleri ikna edilebileceğinin keşfini ve ve çevresine dizdiği hatunların her türlü masrafına kıyma bonkörlüğünü bari taktir ediniz

Ilgili video sitemizde mevcuttu. Tesekkurler.

http://www.turandursun.com/forumlar/...65&postcount=1

sağlıcakla kalınız.

Konu Neva tarafından (25-10-2012 Saat 06:19 ) değiştirilmiştir. Sebep: sitede daha once asilmis olan videonun linki eklendi.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Önerilen Siteler

Etiket
bilim, harun, sahte, yahya, yalan


Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Harun Yahya ve Bilim(Evrimci Hoca İddialara Kopmuş) Dark_Prince Multimedya 10 20-10-2011 17:19
Harun yahya n4n0_s3c0nD İslam 6 07-08-2011 05:32
Harun Yahya, HaberTürk'te! imhotep Konu-dışı 65 14-08-2009 11:11

Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 00:04 .