Sevgili arkadaşlar,
Konuya girmeden önce yararlandığım kaynakları vereyim.
1-
TÜRKİYE'DE ULUS İNŞASI VE DİL DEVRİMİ (1839-1936) Mehmet ÖZDOĞAN
2-
İsmail Beşikçi - Türk Tarih Tezi, Güneş-Dil Teorisi ve Kürt Sorunu
3- Wiki'den
İttihat ve Terakki,
Mahmut Esat Bozkurt,
İzmir İktisat Kongresi,
Türk Tarih Tezi,
Güneş-Dil Teorisi,
Mu kıtası
4- Avrupa Demokratik Halklar Konfederasyonu (AHDK)
Ne Mutlu Irkçıyım Diyene
5- İsmail Beşikçi - Cumhuriyet Halk Fırkasının programı ve Kürt Sorunu
6- Sait Yılmaz (21.yy Enstitüsü)
Kürtlerin Kökeni ve Kürtçülük
--/--
1. kaynakta, Cumhuriyetin kuruluş yıllarında ve hemen öncesinde Avrupa'daki ulus devlet ve milliyetçilik akımları hakkında genel bilgiler/anlayışlar verilmiş.
Buna göre Avrupa'da, özellikle Sosyal Darwinizmin etkisi altında (güçlü olan ırkların ayakta kaldığı, diğer aşağı ırkları domine ettiği tezi) olan "üstün beyaz ırk" düşüncesi hakim. Türkleri sarı (aşağı) ırktan gösteren çeşitli İngiliz/Fransız yayınları çıkmış. Osmanlı'ya tabi Avrupa'da milliyetçilik akımları baş göstermiş. Osmanlı Devleti, İttihat-ı Anasır projesiyle bu ayrılıkçı milliyetçileri birleştirerek devlet anlayışını eşitlikçi/laik yeni bir düzeye çıkarmak istiyor ama başaramıyor.
İttihat Terakki, İttihat-Anasır projesini baltalayan Osmanlı kökenli bir milliyetçi akım olarak ortaya çıkıyor. Babıali baskınıyla darbe yapıyor ve hükümeti ele geçiriyor. Türkçü Turancı bir çizgide olan İttihat Terakki, gerek Ermeni - Rum katliamlarında, gerekse Türkçü Turancı politikaları sebebiyle milyonlarca Anadolu Halkının ölümüne sebep oluyor. Alman/Fransız/İngiliz çıkarları için Rusya içindeki Ermenileri kışkırtması, Rusya'nın karşılık olarak Anadolu içindeki Ermenileri kışkırtması sonucu Anadolu'da 2.5 milyondan fazla Ermeni/Rum/Türk/Ezidi/Süryani/Kürt ölüyor. Türkçü Turancı politikaları gereği Almanya'nın yanında Osmanlıyı 1. Dünya Savaşına sokuyor, ağır bir yenilgiyle sonuçlanıyor. Osmanlı
parçalanıyor. İttihat Terakki kendisini feshediyor.
Cumhuriyetin kuruluşu sırasında
İttihat Terakki'nin kurucuları ve örgütü Kurtuluş Savaşında yer alıyorlar ve kurulduktan sonra ilk milletvekilleri ve bürokratlar içinde oluyorlar.
İttihat Terakki'nin kurucularından biri olan Ziya Gökalp, Türkiye Cumhuriyetinin Türk Milliyetçiliğiinin esaslarının kurucu babası oluyor. Öyle ki, Atatürk: "Benim biyolojik babam Ali Rıza Efendi'dir, ama fikirlerimin babası Ziya Gökalp'tir." diyor.
Atatürk'ün bir Fransız okulunda okumakta olan manevi kızı Afet (İnan) babasına bir Fransız kitabından; Türklerin sarı (aşağı) ırktan olduğunu yazan bir paragrafı gösteriyor. Atatürk bunun üzerine gerek meclistekilere, gerek bürokratlara, gerekse tarih akademisyenlerine durumu araştırmalarını söylüyor.
1. ve 2. kaynağa göre, sarı ırktan sayılmak Cumhuriyetin kurucularının oldukça ağırına gitmiş olmalı ki, hemen bir Türk Tarih Tezi, ve bu oluşturulan tezi dayanak göstererek Güneş-Dil Teorisi oluşturuluyor. Canhıraş bir şekilde Avrupa'ya Türklerin sarı ırktan olmadığı ispatlanmaya çalışılıyor. Kaynaklara göre, bu tezlere/teorilere (?) epey mesai ve para harcanıyor.
Türk Tarih Tezi'ne göre, tüm Avrupa, Çin, Hindistan, İran, Anadolu (Ermeni-Rum-Kürt-Hitit-Eti-Roma), Afrika ülkelerinin ataları Türktür, medeniyetlerini Türklere borçlulardır. Bu iddia kanıt olarak gösterilerek
Güneş-Dil Teorisinde de tüm dillerin kökeni Türk dilidir deniyor.
Dönemin koca koca profesörleri, ordinaryusları konuya memur ediliyor ve bilimsel antropolojik (?) çalışmalar yapıyorlar. Örneğin, 64.000 mezar kazılıyor, kafatasları çıkarılarak çevresi, burun uzunluğu vesaire ölçülüyor. Anadolu'nun her yanına araştrıma ekipleri gönderiliyor, insanların kafa çevreleri, burunları, boyları ölçülüyor, kan grupları tespit ediliyor.
Türk Tarih Kongreleri ve Türk Dil Kongreleri düzenlenerek bulgular konferans düzeninde paylaşılıyor. Önce Türk ırkının brakisefal (beyaz ırk) olduğu ispatlanarak (?) Avrupa'lı cahillere hadleri bildiriliyor, sonra Avrupalılığın kökeninin Türkler olduğu ispatlanarak (?) üste çıkılıyor, daha da sonra Avrupa dillerinin kökeninin Türkçe olduğu da ispatlanarak (?) üstünde zıplanıyor.
Bu kongrelere katılan tüm akademisyenler, ellerinde/dillerinde yağdanlıkla gelip Atatürk'e methiyeler düzüyorlar. Konuşmanın %70'ini methiye düzmek, %29'unu Türkü övmek, %1'ini bilimsel (?) bulguları anlatmak oluşturuyor.
Günümüzde hem Türk Tarih Tezi, hem Güneş-Dil Teorisi "bilimsel olmaktan uzak romantik girişimler" olarak değerlendiriliyor.
Kaynaklardan alıntı yaparak, yorumlanarak devam edecek.
Sevgiler