Sevgili arkadaşlar,
İçinde bulunduğumuz ay enteresan olaylara sahne oldu. Birlikte rejimin altını oyan iki güç birbirine girdiler.
Medyadan izlediğim kadarıyla,
1 - "ABD'nin İran ambargosunu delen hükümetin ipini ABD çekti, bunu da Cemaat'in adamlarını kullanarak yaptı" diyenler var.
2 - "Cemaat RTE'yi partiden uzaklaştırmak istiyor, onun kibirinden, şuyundan buyundan bıkmış, Abdullah Gül'ü partinin başına getirerek iktidara oturmak istiyor" diyenler var.
3 - "AKP artık cemaate ihalelerden yeterince pay vermiyor" diyenler var.
ABD'nin bilgisi, desteği ve onayı dışında böyle bir müdahalenin yapılabileceğine inanmadığım için ABD'nin de oyunda olduğu 1+2 numaralı seçenekler ağır basıyor bana göre. RTE'nin Suriye misyonundaki yenilgisi, beceriksizliği, geçmiş tezkere yenilgisi, ABD çıkarına uymayan bilindik, bilinmedik diğer meseleler de rol oynamış olmalı.
Gezi olaylarında AKP'deki ve Cemaat'teki bazı korkan seslere rağmen hiç geri adım atmayan, şartları zorlayarak cesur kararlar veren ve iktidarını sürdüren RTE'nin güçlü iradesini de düşünürsek, RTE'nin partide tek güç haline geldiğini anlamak zor değil. AKP'nin gerisi figüran ve emir eri haline gelmiş durumda. RTE'nin şu anki psikolojisi, kendi iradesinin partiyi ayakta tuttuğu, haliyle gücü başka kimseyle paylaşmasının söz konusu olmayacağı şeklindedir. Artık AKP kurucusu olmak, Cemaatin adamı olmak hikayedir RTE'ye göre, yalnızca kendisi vardır, ayakta kalmak için herkes onun emir eri olmak zorundadır, Gezi olayları kendi kararlılığıyla aşılmıştır sonuçta, Balyoz, Ergenekon davalarının da sonuna kadar destekçisi olmuştur, kendisi olmayıp başkası olsaydı bunca hukuksuzluğu, faşizmi başka kim başarabilirdi ?
Bence RTE haklı, başka kimse başaramazdı.
--/--
Bundan sonra ne olur?
Pilot ve yardımcı pilot yolculuk sürecini ve olay anını iyi bilirler, kural dışı yollar, kural dışı yakıt kullanırlar, hatta neredeyse hiç bir kurala uymazlar, lastik patlar, araba yuvarlanır, yardımcı pilot arabayı terk eder, pilot kaldığı yerden devam edeceğini, kupayı tek başına kaldıracağını söyler, arabayı güç bela tekrar piste sokar, ama artık yardımcı pilotu yoktur, el yordamıyla bitişe ulaşacaktır. Bitişe ulaşması zordur, yetmezmiş gibi, ulaşsa bile yardımcı pilotun yolda olanları anlatarak pilotu diskalifiye ettirme ihtimali vardır. Yardımcı pilot indiği yerden patronu arar, bazı kural ihlalleri konusunda bilgilendirir, ama işinden olmamak için kendisiyle ilgili kısımları anlatmaz. Pilot durumdan haberdar olur, tüm olaylar için yardımcı pilotu suçlar. Yardımcı pilot yeri geldikçe yoldayken çektiği fotoğrafları, videoları gösterir. Pilot, yardımcı pilotu bitirmeye karar verir. Ne var ki, yardımcı pilotun bildiklerini o da bilmektedir, yolda beraber yedikleri bütün haltlar gözünün önünden geçer, merak ettiği ise, yardımcı pilotun elindekileri patrona vermeden önce ele geçirip geçiremeyeceğidir.
Bütün bu olanlardan sonra pilot ve yardımcı pilot kaybet-kaybet sarmalına daha derin girerler mi? Yoksa, eskisi gibi yine ekip olurlar mı?
Pilot, "zor" diye düşünür. Böylece yardımcı pilotun "inine" kadar girmeye karar verir. Yardımcı pilot elindekileri ininde saklayacak kadar saf mıdır, işte bunu zaman gösterecektir. İnine girer ve bulamazsa ne yapacaktır?
Belki de patronun başına bir iş gelmesinin tam zamanıdır.
--/--
Yılan ile yaşlı adam arasında geçen
bir hikaye vardır. Hikayenin sonunda yılan, yaşlı adama der ki: "Sende bu evlat acısı, bende de bu kuyruk acısı varken biz artık dost olamayız."
Sevgiler