Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > İbrahimi Dinler > İslam > Önerdiğimiz Başlıklar

 
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
  #1  
Alt 23-07-2008, 14:22
dilaver - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
dilaver dilaver isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Kıdemli Üye
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 28 Sep 2006
Bulunduğu yer: İstanbul
Mesajlar: 12.080

Onur Üyeliği Başarı Ödülü Başarı Ödülü 

Standart Miraç'ın Sümer Kökeni

Kiş kentinin Kralı Etena ile ilgili önemli, oldukça tanınmış küçük bir destan var. Tufan öncesi krallar listesinde Etena adı, felaketten hemen sonra hanedanın kralları arasında görülür; orada " çoban, göge çıkan, bütün ülkeleri birleştiren, kral olan, 1560 yıl hükmeden diye anlatılır. Bu adlandırma, bize göge uçuşuna dair hiç bir Sümer metni kalmamış olmasına ragmen, Etena'nın maceralarının eski kroniklerce bilindigini göstermektedir. Ayrıca uçuşunda başarılı oldugu da anlaşılıyor. Fakat uçuşu ile ilgili günümüze gelen daha sonraki Sami metni parçaları çogunlukla son Asur monarkı Asurbanipal'in kütüphanesinden geliyor.

Küçük destanın giriş bölümünde, günümüze kadar gelebilen biçimiyle, yüce kuş Güneş Kartalının bile suç işlemesini anlatarak başlar..

Kuş komşusu yılana "Gel" der "barış ve dostluk yemini edelim ve ona
uymayanın üstüne güneş tanrısı Samaş'ın laneti yagsın"

Güneş tanrısının önünde yemin ettiler ve yeminlerini lanetle mühürlediler. "Şamaş, Şamaş'ın sınırların aşana öldürücü darbeler indiren eliyle felaketin en büyügünü versin! Ölüler dagı ona girişini kapasın"

Sonra yavruları oldu ve dogdular. Yılanınki bir karaagaç gölgesinde, kuşunki bir dag dorugunda dogdu. Ve kuş yabani bir boga veya eşek yakaladıgında, yılan bundan yedi, çekildi ve yavruları yedi. Yılan yabani bir keçi veya antilop yakaladıgında, ulu kartal yedi, çekildi ve yavruları yedi. Ta ki bir gün kartal yavruları tüylenip de kötü düşünceler kuşun aklına düşünceye kadar.

"Aman" dedi "yılanın yavrularını yiyeyim." Yavrularından biri, "Ey babacıgım" dedi "bunu yapma, Şamaş'ın agına kurban olma."

Kuş gene de harekete geçti, yılanın yavrularını yuttu, yuvasını yıktı, yılan
baktıgında yavruları yok olmuştu. Bunun üzerine Şamaş'a gitti. "Elbette ey Şamaş, senin agın tüm dünyayı tutar; senin tuzagın bütün gökyüzüdür! Ve senin agından kim kaçabilir?" diye dua etti.

Güneş tanrı "Hazırlan" dedi "Daga çık, Saklanma yerin yabani boga yeri olsun. Karnını yar, içine gir ve yuvanı orda kur. Gökteki bütün kuşlar, aralarında senin kartalın da inecek, kuşkusuz hepsi içeri girmeyi düşünecekler. Kanadından yakala. Kanatlarını ve pençelerini kopar. Onu yol, bir çukura at ve orda açlıktan ve susuzluktan ölsün."

Yılan denileni yaptı ve çukurdaki mahvolmuş kuş Şamaş'a seslendi:
"Efendim, benim sonum bu çukurda mı geçecek. Elbette cezamı hakettim. Fakat bırak kartalını yaşasın, sonsuza kadar senin adını ulularım."

Güneş tanrı ona dedi : "Sen kötülük ettin, acıya neden oldun, tanrılar bunu yasaklamıştır. Yaptıgın utanılacak şey; yemin etmiştin. Ve gerçekten şimdi üstüne yemininin lanetini salacagım. Sana kimi gönderirsem onu al ve bırak seni elinden tutup götürsün.

Gelen adam çok yaşlı, dermansız çoban kral, Kiş kentinden Etena'ydı.Bu yaşlı adam "Ulu efendim Şamaş" diye dua etmişti. "Sen koyunlarımın gücünü ve tüm ülkede kuzularımı tükettin. Ben gene de tanrılara saygı duydum, ölüleri düşündüm, rahiplerin kurbanlarını eksik ettirmedim. Emredersen, Ulu Efendim, biri benim için dogum bitkisi saglasın. Dogum bitkisi bana ayan olsun. Onun meyvasını kopar Ulu Efendim ve bana bir çocuk bagışla."

Güneş tanrı "Daga çık" dedi. "Çukuru ara. İçine bak. Oradaki kuş sana
dogum bitkisi gösterecek. Ve Etena denildigi gibi yaptı.

Parça parça tabletlerin burasında öykü bölünüyor. Masal tekrar başladıgında yaşlı kral kartala binerek en aşagı gök katının kapısına varmış bile. Burada güneş, ay, fırtına ve Venüs gezegeni var. Kuş sürücüsüyle konuşuyor.

"Gek arkadaşım, seni daha ötelere, Anu'nun yüksek katlarına götüreyim. Gögsünü bana yasla. Ellerini kanatlarımın tüylerine, kollarını kanatlarımın omuzlarına göm."

İki saat daha çıktılar. Kuş bagırdı: "Aşşagı bak, arkadaşım, dünya nasıl
görünüyor! Tuzlu denizi okyanus sarmış. Ortasındaki kara da dag."

İki saat daha çıktılar. Kuş bagırdı: "Aşagı bak, arkadaşım, dünya nasıl
görünüyor! Tuzlu deniz karanın çevresinde geniş bir şeritten ibaret."

İki saat daha ve gene: "Aşagı bak arkadaşım, dünya nasıl görünüyor!
Tuzlu deniz bahçıvanın sulama çukurundan daha büyük degil."

Anu, Bel ve Ea'nın yüksek kapısına ulaştılar. Etena ve kartalı. Tablet gene kırılıyor ve devam ediyor:

"Gel arkadaşım, seni daha ötelere, tanrıça İştar'ın katına götüreyim.
Seni onun ayakları dibine bırakayım. Gögsünü bana yasla. Ellerini
kanatlarımın tüylerine göm."

İki saat daha ve kuş: "Aşagı bak, arkadaşım, dünya nasıl görünüyor.
Kara dümdüz görünüyor, koca tuzlu deniz de avlu kadar" dedi.

İki saat daha: "Aşagı bak arkadaşım, dünya nasıl görünüyor. Kara
küçük bir tümsek ve tuzlu deniz sepet kadar."

İki saat daha çıktılar. Fakat Etena bu kez baktıgında aşagıda ne kara
ne deniz göremedi."Aman arkadaşım, daha çıkma" diye bagırdı ve o
anda düştüler. İki saat düştüler, iki saat daha.

Bundan sonra metin dagılıyor.

Daha sonra Miraç olarak İslamiyete de yansıyan göge uçuş motifinin eski topluma yabancı olmadıgı anlaşılıyor. Sümer ve daha sonraki Babil mitolojisinde kralların göge uçarak tanrılara ulaşma ve ölümsüz olma çabaları var. Bu uçuşta da Etana nın göge uçuşu gerçekleştirerek tanrılar arasına katıldıgı anlaşılıyor.

İslamiyetin yayıldıgı cografya eski Sümer ve daha sonraki Babil/ Asur mitolojisiyle içiçe. Eski inanışlar halk arasında kabul görüyor ve nesiller boyunca anlatılıyor. Bu konuyla ilgili daha evvel Şakku Sadr hadisesinden bahsetmiştim :

http://www.turandursun.com/forumlar/...ead.php?t=5146

Miraç motifi de eski Sümer/ Babil inanışlarının Muhammede uyarlanmasından başka bir anlam ifade etmiyor. Egemene kutsallık kisvesi altında bir otorite saglama çabalarından başka bir şey olmayan bu çabalar bir devlet kurucusu olan Muhammed'e de yakıştırılıyor. O zamanki sistemde bir egemen ancak tanrının oglu, yakını ya da elçisi oldugu takdirde itibar görebiliyor ve toplum ancak bu temelde biat edebiliyor.

Eski Sümer motifinde göge yükselme, tanrılarla buluşma, gögün yedi kat olması ve tanrılarla buluşup itibar kazanma motifleri İslami miraçta da hemen hemen aynı temellerde bir araya getirilmiş. Yalnız burada hayvanlar farklı ve tanrıların yerini peygamberler almış.

Bu mitos bize aynı zamanda eski geleneklerin daha sonraki toplum ve kültür biçimleri tarafından nasıl kabul edilip, biraz farklılaştırılarak ileriki nesillere aktarıldıgını da gösteriyor.

Kutsal denilen hiç bir kitapta, Tanrının vahyi oldugu iddia edilen hiç bir kitapta o zamana kadar bilinmeyen yeni bir şey bulabilmek mümkün degil. Söylenen her sözün daha evvelki toplum/ kültür ve inanç biçimleri ile sıkı baglarını görebilmek mümkün. Ancak bu metinleri toplumların içerisinde bulundugu sosyo ekonomik koşullarla birlikte okumak gerekiyor. O zaman bu metinlerin yeni bir toplumsal sisteme geçişte ideoloji görevini üstlendigini ortaya koyabilmek için tanrıdan vahy almak gerekmiyor.

saygılarımla

Çin'den İspanya'ya, Ümit Burnu'ndan Alaska'ya kadar
her mili bahride her kilometrede dostum ve düşmanım var
Dostlar, ki bir kere bile selamlaşmadık
aynı ekmek, aynı hürriyet, aynı hasret için ölebiliriz...

Nazım Hikmet

www.dilaverkom.blogcu.com
Alıntı ile Cevapla
 

Önerilen Siteler


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 14:01 .