Felâsife´isimli üyeden Alıntı
"Yarını olmayan insanlar" bunlar, sistemlerinde "yarın" diye bir olay yok.
Ama bu adamlarda Allah arıyorlar, işte bu çok komik.
Dehr zaten iman ettikleri, tapındıkları bir şeyde değilmiş, sadece kabul ettikleri bir güç, ya da bir bahane.
" Ancak bu düşünce tarzında dehr, ibadet edilecek bir mabud olarak değil, mutlaka hesaba katılması gereken kozmik bir güç olarak tasavvur edilmiştir."
Montgomery Watt, Modern Dünyada İslam Vahyi, çev. M. S. Aydın, Ankara 1982, s. 61.
Aslında dehr 'in bizde karşılığı var, o felektir, yani şarkılarda, ağıtlarda geçen, zalim felek, kahpe felek!
Şimdi kim feleğe iman eder, tapınır vs.
Fakat o tüm kötü işlerden sorumludur, zaten Araplarda bunu böyle anlamış. Amr b. Kamîe "Dehrin musibetleri bana göremediğim bir yerden okunu fırlattı. "
İyâs b. El-Erat "Dehr kanca gibi dişlerini batırmak için bekliyor."
Cureybe b. Eşyem "Bir kötülük zamanında dehr seni kötü dişleriyle ısırdığında, aynı şekilde sen de onu ısır."
İmriu'l-Kays "[Büyük babam] kral Hâris'in ve konaklar sahibi iyiliksever [babam] Hucr [un ölümünden sonra] ben nasıl dehrin surûfundan (kötülüklerinden) yumuşama beklerim?!"
Özetle sevgili Neva aynen şüpheli bir durum bu, dehri iyice anlamak lazım, ki dehr'i basit bir zaman gibi anlamak, bu adamların duygu/düşünce dünyasına hiç adım atmamak demektir.
Sevgiler
|
Hastasıyız İmrul Kays'ın. İslami kaynaklarda onun hakkında şu bilgiler verilir (Bkz. "
Mekke’den Ankara’ya uzanan askı"):
İmriulkays’ın lakaplarınan biri “Kayıp kıral”. Çünkü o bir Arap kıralının, Kinde hükümdarının oğlu. Fakat, yaramaz çapkın bir oğul! O yüzden babası ile arası açılmış, huzurdan kovulmuş; o da göçebe Araplar arasına karışmış, konup göçerek, avlanarak, yiyip içip eğlenerek, gününü gün ederek hayatını geçirmeye başlamış. Sasanilerden destek alan hasımlarının Kinde hükümdarı olan babasını öldürüp tahtını ele geçirmeleri üzerine babasının intikamını alıncaya kadar et yemeyeceğine, şarap içmeyeceğine, koku sürmeyeceğine ve kadınlara yaklaşmayacağına yemin etmiş. Fakat hasımlarıyla mücadelede edecek yeterli gücü olmadığından yardım almak için Şam valisinin aracılığıyla Roma İmparatoru Justinyan’a ulaşmış...
İmparator Justinyan şaire değer vermiş, ikramda bulunmuş ve destek vaad etmiş. Babasının tahtını elde etme konusundaki desteği hakkında rivayet muhtelif, maiyetine askerler verdiğini iddia edenler de var, eli boş gönderdiğini söyleyenler de. Elmadağ yakınlarında hastalandığı ve Ankara’da defnedildiği kabul ediliyor...
|
Bu hikayede söylendiği gibi İmrul Kays Kinde Hükümdarı Haris'in oğludur.
Ancak diğer taraftan,
Namara yazıtının ilk satırında İmrul Kays'ın Araplar'ın Kralı Amr'ın oğlu olduğu geçer:
1. This is the funerary monument of Imru'l Qais, son of ‘Amr, king of of the Arabs; and (?) his title of the honour was Master of Asad and Madhij.
Yine bu yazıtın son satırında İmrul Kays'ın ölüm tarihi M.S. 328'de Kaslul ayının 7. günündedir. Roma ise burada da Roma vardır!
İslam kaynakları, büyük bir olasılıkla bu İmrul Kays'ı anlatıyorlardı; ama farklı bir versiyonla!