KURAN'DA MATEMATİK HATASI VAR DİYEN KAFİRLERE, ASLINDA BUNUN
HATA DEĞİL BİR MUCİZE OLDUĞUNUN İSPATI
Bazı dinsizler saf insanların bilgisizliklerinden yaralanarak onları kandırıp Kuranı-Kerimde matematik hatası olduğunu
söylüyor, internet ve diger yayın organlarında türlü-türlü matematik oyunlarıyla guya bunu isbat etmeye çalışıyorlar.Bunların
en fazla ileri gidenlerinden
www.turandursun.com isimli sitede 29 nisan 2010 tarihli yazıya reddiye olarak ve müslümanların
imanlarında şüpheye düşmemeleri için burada onların söylediklerinin yalan olduğunu,bunun aslında Kurani-Kerimin bir matema-
tik mucizesi olduğunu teker teker ispat edeceğem. Hatta matematikçilerin Kurani-Kerimin bu ayetinden yola çıkarak matemati-
ğin olasılık bölümünde önemli bir kuralı bulabileceklerini ümit ediyorum. Sabırla ve dikkatle okuyacağınızı ümit ederek baş-
lıyorum.
KOnuya girmeden önce bu konunun daha iyi anlaşılması için örneklerle bir kaç şey söylemeliyim.Allahu teala ken-
disi sınırsız bir kudret, sınırsız bir ilim ve sınırsız bir güzel yaratma sıfatlarına sahib olduğu halde, bu dünya bir
imtihan yeri olduğu için bu dünyadakı mahlukları da, bu dünyaya ait işlerin hepsini de sınırlı yaratmıştır.Çünki eğer bu
dünya imtihan yeri olduğu halde bu dünyada da sınırsız ilmini,kudretini ve güzel yaratmasını gösterse idi, imtihan iptal ol-
muş olurdu.Yani, ya her kes görür imana gelirdi, yada sınırlı maddelerden oluşan mahlukat bu sınırsızlığın karşısında hay-
retden dayanamazdı. Nasıl ki,mesela bir üniversite sınavında sorulan sorular öğrencilerin gördükleri derslerden sorulur.
Eğer çok basit sorular sorulsa, o zaman her kes sınavı geçer, kimsenin hangi istidada sahib olduğunu bilemezsin.Ya da so-
rular öğrencilerin hiç birinin bilemeyeceği sorular olsa kimse sınavı geçemez.Aynı bunun gibi Allahu Teala bu dünyanı sınır-
lı yaratdığı için bu dünyanın işlerini de sınırlı yaratmış, fakat her iş için muhtelif yollar içinde bulunan en güzel bir
yol bırakmıştır.Yani, nasıl ki, bir noktadan diger bir noktaya gitmek için farklı yollar vardır ,ama en kısa olanı en düz
hat boyunca olanıdır.Aynı şekilde her iş için farklı yollar bulunmakla beraber, bu yollardan birisi en doğru olanı ve en
güzel olanıdır. Şimdi sen bana desen ki, bu noktadan başka bir noktaya gel bir düz hat boyunca gidelim,çünki en kısası bu-
dur.Ben de senin hakkında desem ki, yahu bu adam matematik hatası yapıyor,burdan oraya düz hat boyunca gitsek beş saat vak-
timizi alacak desem, her kes bana gülmez mi? Ve her kes bana demezmi ki, ey yalançı eğer bildiğin daha kısa olan bir yol
varsa göster, yoksa ebleh-ebleh konuşup insanların kafasını karıştırmaya çalışma.
Bu kabilden, Allahu Teala her konuda olduğu gibi, miras konusunda da bütün mümkün hallerin en doğru olanını,en kısa olanını,
en içinden çıkılabilecek olanını emretmiştir.Şimdi bu yalancı eblehler ise bu konunun saf insanların bakarak kolayca anlaya-
mayacağı ve hesap yapamayacağı bir konu olduğundan istifade ederek ,kurnazlık yapmakta, güya burda matematik hatası var diye
insanları kandırmaya çalışmaktadırlar.Halbuki,miras konusunda bu yalancıların dediği gibi payı paydaya eşitlemeye çalışsan
bu defa mirasçılara ekseriyyet itibarile ,önceki halden daha çok haksızlık yapmış olursun.
İkinci olarak şunu söylmeliyim ki, Kurani-Kerim asla hata yapmaz, hatayı insanlar yapar.Hatta sahabeler ve onlardan sonra
gelen Büyük İslam Alimleri de hata yapabilir.Onların hatası kendilerine ait olarak kalır.Kurani-Kerime ait olmaz.Bu konuda
Peygamberimizin şöyle dediği rivayet edilir:"-"Hâkim içtihad eder ve isabet ederse kendisine iki sevap verilir. Eğer içtihad
eder ve hata edese ona bir sevap vardır." [Buhârî, İ'tisâm 21; Tirmizî, Ahkâm 2). İmam Şafiinin de şöyle söylediği rivayet
edilir:"Hadis sahih olunca, benim mezhebim odur. Böyle bir durumda, hadisle çatışan bana ait sözü duvara çarpın" (ez-Zü-
haylî,a.g.e., 1, 37; Muhammed Ebû Zehra, Kitabü'ş-Şafiî,149 vd.).
Şimdi konuya geçelim.Önce Nisa suresindeki ilgili ayetlere bakalım:
Nisa/11
Allah, size, çocuklarınız(ın alacağı miras) hakkında, erkeğe iki dişinin payı kadarını emreder. (Çocuklar) ikiden fazla
kız iseler, (ölenin geriye) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kız bir ise (mirasın) yarısı onundur. Ölenin çocuğu
varsa, geriye bıraktığı maldan, ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da (yalnız) ana ba-
bası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının hissesi altıda birdir. (Bu paylaştırma,
ölenin) yapacağı vasiyetten ya da borcundan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan, hangisinin size daha faydalı olduğu-
nu bilemezsiniz. Bunlar, Allah tarafından farz kılınmıştır. Şüphesiz Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Nisa/12
Eğer çocukları yoksa, karılarınızın geriye bıraktıklarının yarısı sizindir. Eğer çocukları varsa, bıraktıklarının dörtte
biri sizindir. (Bu paylaştırma, ölen karılarınızın) yaptıkları vasiyetlerin yerine getirilmesi, yahut borçlarının ödenme-
sinden sonradır. Eğer sizin çocuğunuz yoksa, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır. Eğer çocuğunuz varsa, bıraktığınızın
sekizde biri onlarındır. (Yine bu paylaştırma) yaptığınız vasiyetin yerine getirilmesinden, yahut borçlarınızın ödenmesin-
den sonradır. Eğer kendisine varis olunan bir erkek veya bir kadının evladı ve babası olmaz ve bir erkek veya bir kız kar-
deşi bulunursa, ona altıda bir düşer. Eğer (kardeşler) birden fazla olurlarsa, üçte birde ortaktırlar. (Bu paylaştırma va-
rislere) zarar vermeksizin yapılan vasiyetin yerine getirilmesinden, yahut borcun ödenmesinden sonra yapılır. (Bütün bun-
lar) Allah’ın emridir. Allah, hakkıyla bilendir, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir.)
Şimdi ise yalancı guruhun yazılarını onların yazdığı maddeler halinde önemlilik sırasına göre birer-birer aynen burada
yazacağım, sonra da bir yanıltmacadan ibaret olduğunu isbat edeceğim.
1) Yazılarının 6-cı maddesi şöyledir;
6. Kuran'daki Matematik Hatası: Malın Az Gelmesi -
Pay'ın Payda'dan Büyük Çıkması
Fakat bazı durumlar da var ki, ayetlerdeki oranları dağıtmaya çalıştığımızda, mal yetmiyor, pay paydadan büyük çıkıyor.
Ayetlerin hazırlanmasında belli ki bu durumlar düşünülememiş ve böylece çok bariz bir hata yapılmış. Meselâ birisi bize
"Şu pastanın yarısını Fatma'ya, yarısını Ayşe'ye, üçte birini de Hatice'ye ver" dese, muhtemelen bu kişinin ya şaka yaptı-
ğını sanarız, ya da zekâsından şüpheleniriz.
İşte ayetleri uygulamaya çalıştığımızda tam olarak bu absürt sonucun çıktığı birden çok durum (varis tablosu) var. Bu du-
rumlar, fıkıh kitaplarının "feraiz" (miras hukuku) bölümünde işlenmekte. Burada sadece iki tanesini örnek olarak ele almak-
la yetinebiliriz.
Örnek 1: Kardeşleri olmayan bir adam (borç ve vasiyet bırakmadan) ölür. Geriye üç kız çocuğu, annesi, babası ve karısı kalır.
Bu durum için geçerli olan cümleleri okuyalım:
•Nisa/11'den: "(Çocuklar) ikiden fazla kız iseler, (ölenin geriye) bıraktığının üçte ikisi onlarındır."
•Nisa/11'den: "Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan, ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır."
•Nisa/12'den: (Karı için) "Eğer çocuğunuz varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır."
üç kız çocuğuna (toplam): 2/3 = 16/24
anneye: 1/6 = 4/24
babaya: 1/6 = 4/24
karısına: 1/8 = 3/24
toplam: 27/24 !
Böyle bir paylaşımı yapmak ise matematiksel olarak imkânsız. Çünkü pay, payda'dan büyük çıkıyor. Yani mal yetmiyor.
CEVAP
Öncelikle şunu söyleyeyim ki, bu yalancı guruhun Fatma,Ayşe ve Hatice diye verdiği örnek tamamen bir yanıltmacadan iba-
retdir, mirastaki durumla asla kiyaslanamaz.Çünki mirastaki durum tamamen olasılık meselesidir,yani miras alacak kişiler
miras bırakan kişiye göre sürekli değişmektedir.Kimisinin babası bulunmaz,annesi bulunur kimisinin babası bulunur üç kız
çocuğu bulunmaz ve saire.Yani, bu örneğe uyduracak olsak demeliyiz ki,Fatma,Ayşe ve Hatiçe üçü birden senede çok tesadüf
biraraya gelirler.Ya Fatma bulunmaz, Ya Ayşe gelmez, bazen de Haticeyle Ayşe ikisi birden bulunmaz.
Mirastaki durumla kıyaslanacak şekli ise şöyledir:
Fatma,Ayşe,Hatice ve Songül(mirasla ilgili örnekte 4 seçenek olduğu için burda da kolay anlaşılması için dört kişi seçtim)
her gün pasta yemeye namzed bulunurlar.Fakat bu dört kişinin aynı anda biraraya gelmeleri sedece senede iki defa olur.Sene-
nin diğer günlerinde bunlardan ya sadece ikisi,ya da üçü bir araya gelip pasta yemektedirler.Durum böyleyken birisi bize
dese ki,bu pastayı bu dört kişinin arasında her gün değişmez belli oranlarda böl, ama öyle böl ki, payların toplamı genel-
de paydaya ya beraber olsun, ya da paydaya yaklaşsın.Yani pastanın tamamına yakını bitsin.Durum böyleyken bizim düşünece-
ğimiz ilk şey şu olacak:
Bu dört kişinin dördü senede iki defa hep beraber biraraya gelir.Geriye kalan 363 günde bunlardan ikisi,ya da üçü birara-
ya gelirler.Eger biz her gün bunların dördünü de nazara alıp pastanın biteceği(yani payların toplamının paydaya eşit olaca-
ğı) şekilde oranlara ayırsak bu durumda senenin sadece 2 gününde pastanın tamamı bitecektir.Senenin geriye kalan 363 günün-
de ise payların toplamı hep paydadan daha küçük bulunacaktır.Çünki gelmeyen bir ve ya iki kişinin payı fazla kalacaktır.Ya-
ni pastanın bir kısmı senenin 363 günü boyunca fazla kalacaktır.Mesela;
Fatmaya: 5/8 =15/24
Ayşeye: 1/8 = 3/24
Haticeye: 1/8 = 3/24
Songüle: 1/8 = 3/24 verdik (daha iyi anlaşılması için rakamları miras konusuna uygun aldım)
Toplam: 24/24 Yani, pay paydaya eblehlerin istediği gibi eşit çıktı.
Şimdi Bakıyoruz: Senede iki defa , yani dört kişinin beraber bulunduğu zaman pay paydaya eşit olur.Yani pasta biter.Diger
363 günde ise aşağıdakı örneklerdeki durum olur; mesela;
Fatma gelmezse pastanın 15/24-ü fazla kalır
Ayşe gelmezse pastanın 3/24-ü fazla kalır
Haticeyle songül ikisi gelmezse pastanın 6/24-ü fazla kalır.
Bu durumda bizim matematiksel açıdan düşüneceğimiz en doğru şey şu olur:Nasıl olsa bu dört kişi senede iki defa
hep beraber bir araya gelir.O yüzden bu 2 günde bu dört kişi pastayı kendi aralarında oranları nisbetinde bölebi-
lirler.Biz 363 gün boyu pastayı zayi etmeyelim.Çünki, bu dört kişiden üçünün ve ya ikisinin birarada bulunması senenin 363
gününe denk gelir.Bu oranları öyle seçelim ki, senenin 363 gününde bu dört kişiden üçü, alması mümkün olan en büyük
payı alsın.Ama bu dört kişiden herhangi üç kişinin paylarının toplamı paydayı geçmesin,yoksa yine önceki durum başka bir
şekilde ortaya çıkar.
Ve bu oranları arıyoruz.Karşımıza Kurani-Kerimin miras konusunda verdiği oranlar çıkıyor:
Fatmaya(üç kız kardeşe): 2/3 = 16/24
Ayşeye (anasına): 1/6 = 4/24
Haticeye (babasına): 1/6 = 4/24
Songüle (karısına): 1/8 = 3/24
Toplam: 27/24 yapar ama, senede iki defa
Aynen bunun gibi miras konusunda da mirasta hak sahibi olan kişilerden yukarıdakı örnekte verilen kişilerin, yani üç
kız çocuğunun(ve ya üçten fazla), annenin, babanın ve karısının aynı anda mirasçı olması gibi haller tesadüf denebilecek
kadar az vuku bulur.Ama bu dört kişiden herhangi üçünün veya ikisinin aynı anda mirasçı olması genellikle vuku bulan haller-
dir. Çünki, ölen bir kişinin genelde ya ana,babasından biri bulunmaz ve ya üç(veya üçten fazla) kız çocuğu olmaz veya karısı
olmaz.O yüzden de eğer bu kişilerin dördünün bir anda mirasçı olduğunu esas alaraq konuya baksak, kendimizi ve insanları
kandırmış oluruz.Örneklerle izah ediyim.
Üç kız kardeşe: 2/3 = 16/24
Anneye: 1/6 = 4/24
Babaya: 1/6 = 4/24
Karısına: 1/8 = 3/24
Toplam: 27/24
Kurani-Kerimdeki oranlar yukarıdakı gibidir.Şimdi bakıyoruz:Mesela,diyelim ki,her bin tane miras meselesinden birisinde bu
dört seçenekteki akrabaların hepsi bulunur ki, bu ekseriyyet itibariyle böyledir.Zaten Peygamberimizin ve hz.Ebu Bekrin dö-
neminde olmaması, ilk defa hz.Ömerin döneminde böyle bir durumla karşılaşılması da bunun delilidir.Geriye kalan 999 miras
meselesinde ise bu dört seçenekteki akrabalardan üçü ve ya ikisi bulunur diye düşünelim.Durum böyleyken payın paydaya eşit
olması için bu oranları şu şekilde değiştirmemiz lazım:
Üç kız kardeşe: 5/8 = 15/24
Anneye: 1/8 = 3/24
Babaya: 1/8 = 3/24
Karısına: 1/8 = 3/24
Toplam: 24/24 Pay paydaya eşitlendi ama her 1000 tanede 1 defa olur(1000 tanede bir taneyi konuyu anlatabilmek için
yaklaşık olarak yazdım.Kimse kesin rakam diye almasın)
Ama bu durumda bu dört seçenekteki akrabalardan üçünün payı azalmış oldu ve bu azalma her 999 miras meselesi için geçerli
olmuş oldu.Yani önceki halde 1000 miras meselesinden 999-da; örnek olarak;
üç kız kardeş 16/24 alacaktı şimdiki halde ise 15/ 24 almak zorunda kaldı.
anne 4/24 alacaktı şimdiki halde ise 3/24 almak zorunda kaldı
baba 4/24 alacaktı şimdiki halde ise 3/24 almak zorunda kaldı
karısı değişmez
Yani üç seçenekteki akrabalar her 1000 miras meselesinin 999-da daha az pay almak zorunda kaldı.Bu neyin hatırı için böyle
oldu.Sadece yalançı eblehlerin istediği payın paydaya eşit olması için mi?
Halbuki, Allahu-Teala hazretlerinin bu konuda emrettiği oranlar bu konu için altın oran denilecek oranlardır.Çünki, eğer
bu oranları bir tane artırsan daha da fazla karışıklık çıkar(diğer üç mirasçının payları da paydadan büyük olmaya başlar).
Yok, eğer bir tane azaltsan bu defa da miras meselelerinin ekseriyyetinde mirasçılar daha az payda almak zorunda kalırlar.
Şimdi bu yalancı eblehler matematik hatası diyorlar.Eğer bir şeye yanlış diyorsan, onun doğru olanı neyse,önce onu göste-
rip, sonra yanlıştır demen gerekiyor.Eğer gösteremiyorsan demek ki, doğrusunu gösterene kadar yalancısın.Miras konusunda
da, bu yalancılardan hepsini biraraya toplasan ve desen ki, madem yanlıştır, siz öyle oranları gösterin ki, bütün hallerde
pay paydaya eşit olsun.Gösteremezler.Çünki,bu işin en doğru yolu Kurani-Kerimdeki oranlardır.Başka oranlar vermeye kalksan,
ya mirasçılara haksızlık etmiş olursun, yada iş daha da karışır.Bu konuya dair yazılarındakı ikinci örnekte de aynı bu yön-
temle bakılsa yine aynı kandırmacanın olduğu görülür.
Demek ki, Allahu Teala her konuda olduğu gibi, bu konuda da bütün mümkün hallerden en doğru olanı hangisi ise onun ile
hükmetmiştir.Diger bütün mümkün hallerin sonucu daha yanlış rakamlar vermektedir.
Bu konunun daha iyi anlaşılabilmesi için daha basit bir örnekle bir daha anlatmak istiyorum.Miras konusunda oranlar miras-
çıların önemlilik derecesine göre verilmiş,mesela çocuklar daha önemli olduğu için onların payı diğerlerinden daha çok.Bu
örnekte ise insanların daha iyi anlaya bilmesi için oranları eşit olarak yazacağım.
Mesela: Bir matematik hocasının dört tane devamlı öğrencisi(POLAT,SUAT,FIRAT,NİHAT) vardır.Bu öğrencilerin her birisi hafta-
nın farklı günlerinde hocanın yanına ders almak için gelmektedirler.Yani,mesela;
Polat-pazartesi,salı ve perşembe;
Suat-salı, çarşamba ve cuma ;
Fırat-pazartesi,perşembe ve cuma;
Nihat-salı,perşembe ve cuma;
derse gelmektedir.Gördüğümüz gibi bu 4 kişiden 3-ü haftada 3 defa, 2-si de haftada 1 defa biraraya gelmektedirler.
Fakat bu 4 kişi birden senede sadece 2 defa, yani sınavlarda biraraya gelmektedir.Hayırsever birisi, hocaya şöyle der;
-Sana her gün 30 lira para vereceğim.Sen bu dört öğrencinin her birine değişmez bir rakamla öyle bir pay yaz ki, bu
para o oranlarla ayrılıb öğrencilere verildikten sonra paranın tümü ya bitsin, ya da az bir şey kalırsa onu da diğer muh-
taclara verirsin.Ama öyle yap ki, genel olarak öğrencilere verdiğin paraların toplamı,bu 30 liraya mümkün olan en yakın
rakam olsun.Yani, ya kalan olmasın, ya da kalan mümkün olan en küçük rakam olsun.Hoca önce 30 lirayı bu dört öğrenciye
eşit olarak bölmek ister.Yani, her birine 1/4 vermek ister ve bakar ki, bu durumda payların toplamı paydaya eşit olur.
Önce böyle doğru olduğunu zanneder.Fakat sonra bakar ki, bu 4 kişi senede sadece 2 defa biraraya gelir, yani bu 30 lira
senede sadece iki defa kalan olmadan öğrencilere dağıtılabilecek.Geriye kalan 363 günde ise bu öğrencilerden ya üçü, ya da
ikisi biraraya gelmektedir.Bu durumdayken 30 liradan kalan para 2 gün hariç, sene boyu bu öğrencilerden birinin ve ya iki-
sinin paydalarına eşit olacak.Fakat hayırsever kişi 30 lirayı öyle oranlarla bölmesini istemişti ki, kalan para mümkün
olan en az rakama insin.Bu yüzden matematik hocası düşünür ve sonunda şu karara varır, der ki;
--BU İŞ BİR OLASILIK KONUSU GİBİDİR,YANİ,ÖĞRENCİLERİN SAYISI SENENİN 363 GÜNÜ SÜREKLİ 3 VE YA 2 OLARAK DEĞİŞMEKTEDİR. 4-Ü-
NÜN BİRARADA OLMASI İSE SENEDE SADECE 2 DEFA OLUYOR.O YÜZDEN BİZ EKSERİYYETE BAKIB HÜKÜM VERECEĞİZ.NASIL OLSA SENEDE İKİ
DEFA BU PARAYI ORANLAR DEĞİŞMEDEN HER ÖĞRENCİNİN PAYINI BİRAZ AZALTARAK HALLEDEBİLİRİZ.BİZ 363 GÜNÜ DÜŞÜNELİM.BEN BU ÖĞREN-
CİLERİN HER BİRİNE 30 LİRANIN 1/3-Ü DİYE DEĞİŞMEZ PAY YAZARSAM EN DOĞRUSU BU OLUR. ÇÜNKİ 1/3-Ü ARTIRIRSAM, YANİ 1/2 YA-
PARSAM BU DEFA ÜÇ ÖĞRENCİNİN PAYLARININ TOPLAMI PAYDAYI(30 LİRAYI) GEÇER. VE EKSERİYETLE 3 ÖĞRENCİ BERABER BULUNABİLDİĞİ
İÇİN BU ÖNCEKİNDEN DE KÖTÜ OLUR.YOK, EĞER 1/3-Ü AZALTIRSAM, YANİ 1/4 YAPARSAM, BU DEFA DA SENENİN 2 GÜNÜ HARİÇ DİĞER
363 GÜNÜ BOYU BU ÖĞRENCİLER DAHA AZ PAY ALMAK ZORUNDA KALACAKLAR.DEMEK Kİ, BU İŞ İÇİN EN DOĞRU KONULABİLECEK SABİT
RAKAM 1/3-TÜR DİYE MATEMATİK HOCASI KARAR VERİR.
Gördüğümüz gibi Kurani-Kerimin bu konuda verdiği oranlara sathi bir nazarla bakarsak, kendimizi ve başkalarını kandırmış
oluruz.Fakat işi cemiyyet hayatında tatbik etmeğe çalıştığımızda bu oranların ne kadar mucizevi bir şekilde seçildiğini
görebiliyoruz.Yalancı guruh da bu sathi nazardan istifade ederek insanları kandırabileceğini sanmaktadır.
Yalancı guruhun başka bir hilesi de şudur ki, miras konusunda nisa 11-12-ci ayetlerle, nisa 176-cı ayeti kıyaslamakta
ve guya her iki ayette ölen kişinin kardeşlerinden bahsetdiği halde farklı oranlar verildiğini söylemekte ve sanki her ölen
kişinin evli olduğunu veya karısı-kocası bulunmayan hiç kimsenin ölüp miras bırakmadığını gözlerden gizlemeye çalışırlar.
Ve bu konuda da işlerine gelen dini kaynakları göstermekte, işlerine gelmeyen kaynaklardan ise hiç bahsetmemektedirler.
Mesela, nisa 11-12.ci ayetlerin nazil olma sebebine ait olan şu hadisi gizlemeye çalışmaktadırlar;
Sa'd İbnu-Rabi(r.a) Uhud'ta şehid olunca, cahiliye örfüne göre erkek kardeşi bütün malına el koymuş, eşine ve iki kızına
bir şey bırakmamaştı.Sa'dın eşi,Allah Resulune gelerek; "Şu iki kızın babası Uhut'ta öldürüldü.Bunların amcası bütün malı
aldı.Bunlar ancak mal ile nikahlanır" dedi.Hz.Peygamber,"Bu konuda Allah hüküm verecektir" dedi.Bunun üzerine mirasla ilgi-
li ayetler indi.Allahın elçisi Sa'd'ın kardeşini çağırarak şöyle dedi:"Sa'dın iki kızına üçte iki ve eşine sekizde bir ver.
Geri kalan da senindir."(Tırmizi.Feraiz,3;İbn Mace,Feraiz,2).İşte İslamda ilk miras taksimi bu olmuştur.
Bu hadisten de anlayabildiğimiz gibi kardeşlere hisseleri eğer ölen kişi evli değilse, ya da eşi ve çocuğu bulunmazsa tam
olarak verilir.Eğer eşi ve çocuğu varsa önce onlar hisselerini alır, geriye bir şey kalırsa kardeşler alırlar.Bu konuyu
ispat eden başka iki hadis de şudur;
1)"Kız kardeşleri kızlarla birlikte bulununca,asabe(yani, geriye ne kalırsa onu verin) yapınız"(Buhari,Feraiz,12;
Darımi,Feraiz,4).
2)"Nassla(ayet-hadis) belirlenen payları sahiplerine ulaştırın.Kalan miktar en yakın erkek hısmındır."(Buhari.Feraiz,5,7,
9,10;Müslim,Feraiz,2,;Tırmizi,Feraiz,8).
Bundan başka Hz. Ebubekir'in bir hutbesinde, ölen kişinin mirasçılarının kimler oldukları hususunda söylediği şu sözleri
gizlemeye çalışmaktadırlar.Hz.Ebubekir demiştir;
"Dikkat edin, Allah teala Nisa suresinin baş tarafında mirasçıların paylarını izah eden ilk âyeti (onbirinci âyeti) çocuk-
lar ve ana baba hakkında indirmiştir. İkinci âyeti (on ikinci âyeti) karı koca ve anne bir kardeşler hakkında indirmiştir.
Nisa suresinin son âyetini ise anne baba bir erkek ve kızkardeşler hakkında indirmiştir. Enfal suresinin şu son âyetini
ise ölenin asabesi (ölenin baba tarafından olan akrabaları) hakkında indirmiştir.
Hz.Ebubekirin bu sözünün doğru olduğunu tasdik eden ve nisa 176-cı ayetin nuzul sebebi olan başka bir hadisi zikretmeden
geçemeyeceğim;
Nisa 11-12.ci ayetler inmiş fakat Nisa 176.cı ayet daha inmemişti.
Sahabeden hz.Cabir hastalanmış ve öleceğini zannetmişti.Bu esnada onun ne çocuğu, ne de babası vardı, sadece yedi kız kar-
deşi vardı.Hz.cabir sahih bir hadiste şöyle demektedir;
"Ben! Seleme (kabilesin) de (rahatsız bulunduğumda) Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Ebû Bekir'le birlikte yaya ola-
rak beni dolaşmaya geldiler. Beni aklımı kaybetmiş halde buldu.Bunun Üzerine su isteyerek abdest aldı.Sonra o sudan üzerime
serpti. Ben de ayıldım ve:" Malım hususunda ne yapayım yâ Resûlâllah? Bana ancak yedi kız kardeşim mirasçı oluyor" dedim.
Bunun üzerine:
«Allah size çocuklarınız hakkında erkeğe iki kadın hissesi tavsiye ediyor.(nisa 176)» âyet-i kerîmesi indi."(bütün
sahih kitaplarda geçer)
Bu hadisten de anlayabileceğimiz gibi, hz.Cabirin kız kardeşleri ana-baba bir kız kardeşleri olduğu için onların durumunu
hz.Peygambere sormuştur.Halbuki hz.cabir bu soruyu sorduğunda nisa 11-12.ci ayetler inmiş bulunmaktaydı.Eğer nisa 12.ci
ayetdeki kardeşlerle ilgili yer anne-baba bir kardeşlerle ilgili olsaydı hz.Cabir bunu niye sorsun ve bu konuda bir daha
ayet insin.Demek ki,her kes nisa 12.ci ayetlerin sadece anne bir kardeşlerle ilgili olduğunu biliyordu.
Hz.Ömerin kelale ile ilgili sözleri ise kelalenin hem babası,hem de çocuğu olmayan kişiye mi, yoksa sadece çocuğu olma-
yan kişiye mi denmesinde kararsız olmasından, sonra da Ebubekir ve diğer sahabelerin görüşünü kabul etmesinden başka bir
şey değildir.
Bu yalancılar ise biz müslümanların kendi dinimizi iyi bilmememizden istifade ederek bizi kandırmaya çalışmaktadırlar.
Halbuki, ilk başta dediğim gibi; "İnsanlar hata yapar, Kuran hata yapmaz".
Şimdi başka bir maddeye geçiyorum.
1)3-cü maddede diyorlar ki;
3. Ayetlerleki İlk Tuhaflık
Allah neden kıyamete kadar bütün zaman ve mekânlar için detaylı bir şekilde mirasın tam olarak
nasıl bölüştürüleceğini emretsin?
Kuran çok daha önemli konularda, örneğin devlet başkanının nasıl tayin edileceği, "şûra"da yer alacak kişilerin nasıl,
kim tarafından belirleneceği, ibadetlerin tam olarak nasıl icra edilmesi gerektiği gibi konularda hemen hemen hiçbir somut
düzenleme bulundurmaz. Hukuk sistemi için mirastan çok daha mühim denilebilecek alanlarda bu kadar detaylı ayetler yok.
Hatta birçok alim bu durumu "İslam Hukukunun esnekliği ve evrensel olmasının bir gereği" olarak yorumlar ve Allah'ın kulla-
rına değişen şartlara göre (İslam'ın özüne sadık kalarak) somut kuralları değiştirmelerine izin vermekle ne kadar da rahmet-
li davrandığını söyler.
Hâl böyle iken, neden miras gibi nisbeten daha önemsiz, üstelik çok daha değişken olması gereken bir konuda bu kadar detay-
lı hükümler gelmiş? Neden müslüman toplumlara kıyamete kadar, ekonomik, sosyal, kültürel, demografik şartlar ne olursa
olsun, miras paylaşımını tam olarak bu şekilde yapmak emredilmiş? Ve neden bu paylaşım her zaman ve her yerde en âdil,
hatta tek âdil seçenek olsun?
CEVAP;
Bediüzzaman hazretlerinin bir-iki sözüyle başlayarak cevap vermek istiyorum
er ki:"Kuran-ı Hakim, Hakimdir.Herşeye, kıyme-
ti nisbetinde bir makam verir"."Çünki, medeniyeti-beşeriye harikalarının hakları, bahs-i Kurani'de o kadar olabilir.Zira Ku-
ranın vazife-i asliyesi; daire-i Rububiyetin kemalat ve şuunatını ve daire-i ubudiyyetin vezaif ve ahvalini talim etmektir.
Öyle ise; şu havarık-ı beşeriyenin o iki dairede hakları, yalnız bir zayıf remz,bir hafif işaret,ancak düşer.Eğer sarahatle
zikretse,sırr-ı teklif bozulur.O zaman her kes ister-istemez tasdik edecek.Müsabaka olmaz,imtihan fevt olur.Kömür gibi bir
ruh ile elmas gibi bir ruh beraber kalacaktır ".
Allahın bu konuya önem vermesinin sebebi insana ve kul hakkına ne derece değer verdiğinin göstergesidir.Sizin bu konuyu
önemsiz görmenizin sebebi ise kafir ve kibirli olduğunuzdan dolayı Allahın kullarına değer vermediğinizin göstergesidir.Bir
de eğer miras konusuna bu kadar önem verilmeseydi, bu defa sizin gibi yalancı eblehler yine sahtekarlık yapmaya başlayacak
ve diyecektiniz ki;-Madem Allah kul hakkına bu kadar önem verdiğini söylüyor, niye miras konusunu kesin olarak belirtip,
kullarının hakkını gözetmemiştir?
Son olarak bir şeyi daha söylemek istiyorum: Yalancılar diyorlar ki,"Kuranda ibadetlerin tam olarak nasıl icra edilmesi
gerektiği gibi konularda hemen hemen hiç bir somut düzenleme bulunmaz."
Bunun sebebi ise şu olsa gerek: Eğer Kuran-i Kerim her şeyi ayrıntılı olarak verecek olsaydı o zaman cildlerle bir ki-
tap olmak zorunda kalırdı.Ve Peygamberimizin de vazifesi bu ciltlerle kitabı yazdırmaktan ibaret olurdu.Yani, Peygamberimiz
bunları kendisi örnek olarak yaşayıb insanlara gösteremezdi.
nurulu_nuri@yahoo.com.tr
2 şubat 2012 perşembe