Turan Dursun Sitesi Forumları
Geri git   Turan Dursun Sitesi Forumları > Genel Forumlar > Politika

 
 
Başlık Düzenleme Araçları Stil
Prev önceki Mesaj   sonraki Mesaj Next
  #1  
Alt 28-02-2007, 01:57
sargon - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
sargon sargon isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Onur Üyesi
Dinlerden Özgürlük Grubu Üyesi
 
Üyelik tarihi: 01 Aug 2005
Bulunduğu yer: Isvicre
Mesajlar: 6.665

Onur Üyeliği Başarı Ödülü Başarı Ödülü 

Standart 28 Şubat

Can Dündar'ın NTV'de yaptığı "Neden" adlı tartışma programının müdavimi oldum son zamanlarda. Bugünkü konu 28 Şubat'tı. Yine ilginç bir tartışma oldu. Programı seyretmiş olanlar olabilir, seyretmemiş olmayanlar ise aşağıdaki adresten yarın tartışmayı okuyabilirler.

http://www.candundar.com.tr/index.php?Did=4364


Sırayla katılımcaların değindikleri ve bana en önemli gelen kısımları aktarayım:

Em. General Tuncer Kılıç: Türkiye'nin demokrasiye daha çok zamanının olduğunu, bunun ancak eğitimle olabileceğini, demokrasiye erken geçildiğini, hala hurafelerle, dini bilgilerle yaşandığını, kısacası irtica tehlikesi olduğu sürece 28 Şubat gibi duyarlılıkların olacağını söyledi. Diğer katılımcıların 28 Şubat'ta oluşturulan Batı Çalışma Grubu için cuntacı, çete, gizli teşkilat değerlendirmelerine karşı ise BÇG'yi savundu. Bana en ilginç gelen değerlendirmesi ise Cumhuriyetin darbeyle kurulduğunu söylemesiydi.

Ömer Vehbi Hatiboğlu:
Refah Partisinin klasik savunusunu yaptı. Erbakan'ın askere razı olmadığı için, ABD'nin istediği ılımlı İslam modeline karşı çıktığı için ve yine ABD'ye karşı anti-ABD'ci bir İslam ülkeleri ittifakı girişimi içinde olduğu için uzaklaştırıldığını iddia etti. Yaşar Yazıcıoğlu'nun ABD Dışışleri Bakanlığından büyükelçiliğe gönderilen bir kripto notundan bahsetti. En ilginç kısmı bu kripto idi.

Hasan Celal Güzel: *Güzel'i pek tanımazdım. Hep ANAP'ın kurmayı olarak aklımda kalmış. O dönemde 28 Şubat'çılarla çatışmasını bu kadar yakından takip etmemiştim. Gerçekten 28 Şubat'çıların hukuk dışı uygulamalarına karşı örnek bir mücadele vermiş ve bu yüzden cezaevine girmiş. (İlginçtir 301. madde karşılığı olan 156. maddeden) Batı Çalışma Grubu'nun ordu içinde yasadışı bir cunta örgütlenmesi olduğunu, bunun suç olmasına karşın hiç bir işlem yapılmadığını, o dönemde hakim ve savcılara verilen brifinglerin de suç olduğunu, yargıya direk ordunun müdahale etmesi anlamına geldiğini, yine kitle örgütleri, yerek idareler, sendikalar ve bütün sivil kuruluşlara gönderilen ve herkesin fişlenmesini sağlayan bildirileri anlattı. Yani 28 Şubat'ta herkes fişlenmişti. Ayrıca gazeteciler için andıçlar hazırlanmış ve PKK'dan para alan gazeteciler diye bir sürü demokrat gazeteci teşhir edilmiş olduğunu belitti. En ilgi çekici konuşmacıydı bence.

Mümtazer Türköne: 28 Şubat'a en sert karşı çıkışlardan biri de ondan geldi. Konuşmasının en ilgi çekici kısmı 28 Şubat'ın yolsuzluk ve krizi getirdiği idi. 1997'den sonraki süreçte yolsuzlukların hızla arttığını ve hatta banka operasyonları yüzünden hükümetlerin devrildiğini iddia etti. Bu sürecin ise 2001 yılındaki krizle tamamlandığını sözlerine ekledi. Kemal Alemdaroğlu'na karşı söylediği sözler ise sanırım unutulmayacaktır. Kemal Alemdaroğlu'nun hukuk dışı uygualamalarından dolayı İstanbul Üniversitesini 141 milyar tazminat ödemek zorunda bıraktığını ve hukuk dışı uygulamaları yüzünden üniversiteden atıldığını söyleyip, "eğer laikliği savunmak Alemdaroğlu gibi kişilere kaldıysa bu ülkede her zaman iltica tehlikesi olur" dedi. 18 Şubat döneminde ise aslında irtica tehlikseini gösteren somut fazlaca bir delil olmadığını, irtica suçlamasıyla mahkemelere giden dosya sayısında sadece 22 kişilik bir artış olduğu argümanı da ilginçti.

Uluç Gürkan:
Bir CHP'li olarak 28 Şubatı savundu. Demokrasinin biçimi ile özünün birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, laikliğin demokrasinin özü olduğunu belirtti. 28 Şubat'ın bu özü savunmak için biçimden yapılmış bir fedakarlık olduğunu söyledi. Türköne'nin 28 Şubat ile yolsuzluklar ve banka operasyonlarını ilişkilendirmesine karşı çıktı. Bunun nedeninin 1994'teki 5 Nisan kararlarına kadar götürülmesi gerektiğini söyledi.

Benim tartışmadan çıkardığım sonuç ise şu: 28 Şubat'çılar kendilerini iyi savunamadılar. Tuncer Kılıç her ne kadar MGK Sekreterliği yapmışsa da konuşması zayıf birisi. Hele Cumhuriyetin darbeyle kurulduğu lafı devrilmiş bir çamdı. Uluç Gürkan sıkışıklığı biçim-öz tartışmasıyla aşmaya çalıştı, ama zayıf bir argümandı bu. Ortada yığınla demokratik, hukuksal olanak var. Bunların hepsini kullanıp da ülkedeki demokrasi (ki laiklilk bence bunun bir parçasıdır) elden gidiyorsa biçim-öz tartışması belki yapılabilir. Aksi taktirde cuntacılara, diktatörlük meraklılarına verilen destek olur bu. Kemal Alemdaroğlu ise tam bir yüz karasıydı bana göre. Üniversitelerin bu kadar demokratik kültürden uzak kişilerin ellerinde olması bence utanılacak bir durumdur.

28 Şubat karşıtları ise konuya oldukça hakimlerdi. Gerçi Vehbi Hatipoğlu aslında niyetinin pek de demokrasiyle falan alakası olmadığını ortaya koydu. Hatipoğlu'nun zihniyetinden bakıldığında 28 Şubat kendilerine karşı olduğu için kötüdür. Buna karşın Hasan Celal Güzel ve Mümtazer Türköne 28 Şubat'ın çok güzel fotoğraflarını çekip önümüze koydular. Bu ikili darbelere karşı tutumlarıyla tartışmaya ağırlıklarını koydular.

Evet yarın 28 Şubat'ın 10. yılı. Sizce 28 Şubat neydi?

"Daha önce ben televizyona bakıyordum, şimdi televizyon bana bakıyor
Mısırlı bir gösterici
http://sargon.blogcu.com/
Alıntı ile Cevapla
 

Önerilen Siteler

Etiket
başörtüsü, chp zihniyeti, din, laiklik, türban


Yetkileriniz
Yeni Mesaj yazma yetkiniz Aktif değil dir.
Mesajlara cevap verme yetkiniz aktif değil dir.
Eklenti ekleme yetkiniz aktif değil dir.
Kendi Mesajınızı değiştirme yetkiniz Aktif değildir dir.

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-KodlarıKapalı

Gitmek istediğiniz forumu seçiniz


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 12:01 .