şöyle bir ekleme yapayım. belki bu soru etrafında daha somut konuşabiliriz.
yaşadığımız çağda artık hiç kimse insanın doğayı kontrol altına aldığı, bazı yerlerde doğayı ve hayvan türlerini yok ettiğini, kendi türüne yani insanlara karşı da eziyet ettiğini inkar edemez. biz bunu bugün çok rahat görebiliyoruz. peki bu düşüncenin en eski belirtileri ne kadar eskiye gider?
somut örnekler verirsek faydalı olabilir belki. forumda da çeşitli yerlerde tartıştık. homo sapiensin, homo neandertalleri yok ettiği, hatta soykırım uyguladığını düşünen bilim insanları var. bu bilinçli bir eylem midir? insan mö 30bin yılında insan olduğunu, doğayı ve diğer türleri tahakküm altına aldığını biliyor muydu?
fakat homo sapiens öncesinde yok olmuş başka insan türleri de var. o yok olan türleri de, homo sapiens'ten daha ilkel olan ilk insan türleri mi yok etti, onların faaliyeti de soykırım mıdır? tarihte en uzun yaşayan atamız olan homo erectus, homo sapiens'in olmadığı bir zamanda en az 2 adet insan türü ile aynı zamanda yaşadı. homo habilis ve homo ergaster. yaklaşık 2 milyon yıl önce. bunlar homo erectusa mı karıştı, homo erectus tarafından soykırıma mı uğradı, yoksa bir kısmı karıştı bir kısmı soykırıma mı uğradı? homo erectus soykırım uyguladığının bilince miydi? değilse, fakat homo sapeins'in soykırım uyguladığından eminsek, o zaman homo erectus'un öldürme faaliyetini rekabet yada zorunluluk; homo sapiens'in faaliyetini soykırım yapan sebep nedir? herhalde kasten öldürmüş olmasıdır, yani bilinç.
bugün bazı maden şirketleri maden aramak için bir bölgeye gidiyor, oradaki ağaçları kesip yeri kazmaya başlıyor ve taş çıkartıyorlar. işi bittiği zaman yeryüzünde açılmış kocaman bir krater görüyoruz. yerleşik tarıma geçen insanlar da demir baltalar ve ateşle yakma tekniği kullanarak ormanları tahrip ettiler, tarım arazisi açtılar. burada da tahrip söz konusu.
bugün kimse ormanların yok edilmesinin, doğanın tahrip edilmesinin, başka insanların ve hayvanların öldürülmesinin iyi bir şey olduğunu savunamaz. kimse ben bir insanı öldürmenin kötü bir şey olduğunun bilincinde değilim diyemez. peki ilkel insanlar için durum neydi?
insan ne zaman bilinç sahibi oldu? insanın bilinç sahibi olduğu tarih tam olarak hangi dönemdir? kaç yıllarıdır? mö 500 antik yunan filozofu demokritos bilincin ilk örneklerini sergilediği ana kadar insanlar için her şeyi yapmak mübah mıydı? bilinç sahibi olmanın kriteri nedir?
Türkü´isimli üyeden Alıntı
İnsanın insan olduğunu anlaması sorusu evrim olgusunu kabul etmiş birisi için çok saçma bir soru. Bu soruyu soran dönüp nerede hata yapıyorum diye kendisine tekrardan bir sorsun. İnsanın insan olma sürecinde (evriminde) olanın (her an insan) farkındalığı olur mu? Olmaz. İnsan evrimin zorlaması ile iradesiz bir şekilde gelişiyor.
|
Türkü´isimli üyeden Alıntı
Karşıdakinin kendisini bildiğini (anlamak) ve kendisinin karşıdaki tarafından bilindiğini (anlanmak) bilmek. Kısaca Empati. her canlı bir şekilde iletişim kurabiliyor. Her canlı ürüyor
Her canlı görüyor duyuyor... vs v.s. ama empati kurmak homoyu insan yapıyor.
|
aslında soru bana saçma gelmiyor. gerçekten merak ederek ve düşünerek sordum. bir yerlerde de bu sorunun akademik ve siyasi düzeyde tartışıldığını düşünüyorum. biz bugün bu soru etrafında tartıştığımız zaman mesela şunu diyebiliyoruz.
18yy sonları ve 19yy başlarından itibaren, insanın homo sapiens'ten evrim geçirerek geldiği anlaşıldı. küsüratları yuvarlayalım. artık 1800 yılında biz kesin olarak insan olduğumuzu anladık. bu, darwin'in evrim teorisini ortaya atması ve bu teori baz alınarak ortaya atılan tezlerinin fenni bilimler yardımıyla ispatlanmasıyla sağlandı. yani, artık biz insan olarak tanrı tarafından yaratılmadığımızı, aslında tanrıyı da kendimizin yarattığını, doğadan gelen ve evrim geçiren bir hayvan olduğumuzu anladık.
bilim yoluyla bu şekilde oldu. bu sonuca, bir de akıl yoluyla ulaştık fakat bilim yoluyla ulaştığımız kesinlikte, ispat edilebilir şekilde değil. mö 500 yılında antik yunanda yaşamış olan demokritos'un temsil ettiği maddeci filozoflar insanın doğadan gelen bir hayvan olduğunu söylediler. fakat bu düşünceler topluma hakim olamadı. o dönemde, antik yunan toplumunda yaşanan siyasi çekişmelerden dolayı, toprak sahibi aristokratlar siyasi hayata hakim oldular ve sokrates, platon, aristoteles gibi köleci, idealist filozofların düşünceleri desteklendi. ve rönesansa kadar insanlık bir "bildiğini de unutma" sürecine girdi biliyorsunuz.
evrim geçirmekte olan bir canlı, evrim geçirdiğini anlar mı? anlamaz. bu konuda size katılıyorum. ama yukarıda dediğim gibi, geçmişte anladığımızı bildiğimiz bir tarih var. 1800 yılında bilim, mö500 yılında akıl yoluyla. bu anlayışın nüveleri daha eskiye gidiyor mu?
Nihilist´isimli üyeden Alıntı
sadece kelimelerle. sadece konuşarak. başkalarını kandırabildiğini farkettiğinde
|
Nihilist'in yaklaşımı üzerinde etraflıca düşünmeye değer olabilir mesela.
çünkü doğayı kandırmaya çalıştığınız zaman karşılığında göreceğiniz tepkiyi anlamanız çok uzun yıllar sürer. diyelim ki bir bölgeye girdiniz, orayı ihtiyaçlarınıza göre kullandınız, fakat aslında siz orayı tahrip etmiş oldunuz. biz ilkel insanların orayı tahrip ettiğini 21yyda ulaştığımız buluntu ve antropoloji vs gibi bilimlerle yürüttüğümüz fikirlerle görebiliyoruz. fakat ilkel insanlar görebiliyor muydu? yoksa doğanın onlara küstüğünü, doğayı kızdırdıklarını, özür dileyip doğanın başka yerlerine gitme zamanının geldiğini mi düşünüyorlardı?
mesela ilkel insanlar bir adaya girdiğinde, orada izole olmuş hayvanları avlayıp onların soyunun tükenmesine sebep olduğunda bu av faaliyeti midir, soykırım mı?
hayvanları kandırmanın, doğayı kandırmaktan farklı tepkileri var. ilk olarak tepkiyi daha çabuk görebiliyorsunuz. hayvan evcilleşebiliyor, o zaman tepki de almıyorsunuz. bazı bilim insanları ilkel insanların hayvan sürülerini bodoslama avlamadığını, aralarından yaşlı ve zayıf durumda olanları avladığını, genç ve hamile olanları sonra avlamak üzere bıraktıklarını düşünüyor. ona rağmen insan hayvanı avladığında, geliştirdiği inanç sistemiyle ondan özür diliyor (animizm). hayvanları organize olarak avlamış olmasının insan canlısı üzerinde yaratacağı travmayı, animizm bilinci oluşturarak hafifletiyor olabilir mi? o zaman halen daha, insanın kendini doğadan ayrıştırıp, aslında onu dönüştürüyor olduğunun bilincinde olmadığı bir dönemden bahsediyoruz.
homo sapiens'in doğayı ve hayvanlara verdiği zarardan dolayı ekolojik katil olduğunu düşünen bilim insanları da var. o zaman, homo sapiens ekolojik katil olduğunun bilincinde miydi?
insanın kandırılması ise bambaşka bir olgu. bu sefer devreye farklı bilinç düzeyleri giriyor. geri alacağınız tepkiler çok farklı olabilir. doğa ve hayvanlardan farklı olarak çok ani reaksiyonlarla karşılaşabilirsiniz. ama ben bu reaksiyonu nasıl algılarım, bu sefer de Türkü'nün sonraki mesajında bahsettiği
empati olgusu giriyor devreye. şöyle ki: ben bir insanı kandırsam fakat karşı taraf tepki vermese, olayı kabullense onu kandırdığımın farkına varır mıyım? hayır, ancak tepki verirse anlarım. o zaman karşı tarafın verdiği tepkinin türü ve bu tarafta tepkinin nasıl algılandığı da önemli. homo sapiens dediğimiz zaman -bildiğim kadarıyla- bugün bildiğimiz anlamda konuşma yeteneğine sahip tek insan türünden bahsediyoruz. diğer insan türleri de konuşabiliyor fakat hem beyin yapısı olarak, hem gırtlak yapısı olarak sadece insan imgesel diyalog kurabiliyor. bu durumda farklı insan türleri arasında kurulabilecek empatinin sınırları var.
kandırabilmek karşılığında kandırılmaya karşı direnmek tepkisini oluşturacaktır diye düşünüyorum. yani hem kandıran, yaptığı eylemin doğaya aykırı olduğunun farkında, hem de kandırılan bunun doğaya aykırı olduğunun farkında olduğu için direnmektedir.
spartacus´isimli üyeden Alıntı
Sevgili karakedi
Homo Sapiens -> Bilen insan
Homo Sapiens Sapiens -> Bildiğinin farkında olan insan(bildiğini, bilen).
|
bildiğim kadarıyla bu ayrım artık geçerli değil. geçmişte bulunan bazı
homo türlerinin homo sapiensin alt türü olduğu düşünülüyordu. bu sınıflandırmanın yanlış olduğu anlaşıldı. şu an bilimsel literatürde tek alt tür var. o da homo sapiens idaltu. o da muhtemelen iptal edilip ya homo sapiens'e katılacak yada homo idaltu diye yeni bir tür oluşturulacak. o zaman homo sapiens sapiens kavramı da tarihe karışacak.
fakat dediğiniz ayrım evet sorumuzun cevabı olabilir. bildiğini bilen insan. homo sapiens sapiens biyolojik olarak bir farklılığa işaret ediyor mu, yoksa bu ayrım sadece kültürel olarak mı yapılıyor bilmiyorum. yada homo sapiensler hangi tarihten sonra homo sapiens sapiens olarak alt-türleşmeye başladı, bildiğini bilmenin gerçek hayattaki karşılığı nedir? bunları örneklendirebiliriz.
Yıldıztozu´isimli üyeden Alıntı
biz hiçbir zaman insan olmadık ki.
sadece kendimizi bir yerden sonra insan olarak tanımlamaya başladık.
daha önemli olan soru şu olabilir; insan ne zaman kendisinin hayvan olduğunun farkına vardı?
bunun cevabı da insandan insana değişir.
|
buradaki her iki görüşünüze de katılıyorum. insanın aslında hayvan olduğu, doğadan geldiğinin farkına varması ile; insanın doğadan farklılaşmış bir canlı olduğunun bilincinde olup doğaya ve canlılara verdiği zararı durdurmasıaynı odaya farklı cephelerden çıkan kapılar gibi düşünülebilir.
///
sonuç olarak, tarihte, insanın doğadan farklılaştığını anladığı ve doğaya verdiği zarara (tahakküme) karşı direnç gösterdiği kesit. sanırım bu şekilde tarif edebiliriz. bu kesit sizce tarihte kaç yılına, hangi döneme denk düşüyor olabilir?