Teşekkürler Sevgili K.C.
Bir zamanlar kitap-bilgi konusunda abur cuburluk yapmıştım. Neredeyse haftada 3-4 kitap bitirdiğim dönemler vardı. Abur cuburluk diye tabir ettim, çünkü ne kayıt tuttum, ne sistematik kayıt aldım, nede kaynak sakladım(saklayamadım daha doğrusu) nede yazarları hatırlıyorum. 3 Kez kütüphane kurdum üçününde sonu onları insanlara dağıtmak oldu.
Forumlarda böylesi konulara denk geldikçe, bende anlık mantık yürütümü oluyor. Mantıken böyle olmalıdır, olması gerekir dediğim çok şey oluyor, dönüp incelemeye başlıyorum ve çoğunlukla öyle çıkıyor. Bilgi aslında ezber yada kaynak değil, kişinin okuduklarına yaptığı muhasebe ile alınıyor ve ifade tarzınızda doğal olarak kaynağı aktaranla noktası virgülüne aynı olmuyor. Bir çok forumda ara ara ifade ettiklerimi yapabilirsem bir başlıkta düzenli bir şekilde yazmaya çalışacağım.
Bir hatırlatmayı gerekli görüyorum.
Birincisi Gece ile Gündüz Dünya açısından beraberlerdir, birbirlerine erişirde kavuşurlarda, zaten birlikteler. Sabahın mahmur aydınlığı(yarı) akşamın yarı karanlığı bunların buluma yeridir. Mutlu izdivaçlarıdır
Yörünge konusunda ise mucizevi ne görülüyor anlayamadım. Bu bilgi bundan 5-6000 yıl öncede biliniyordu, bilinebilir hiç bir şeyde mucize olmaz. Mucize diye bir şeyde yoktur, şaşışası ünlemlerimizde kullanırız, ancak bizim şaşılası farketmişliğimiz, farkettiğimiz şey her ne ise onu mucize yapmaz. Farkettiğimizde bilgi sahibi olmamızda, bilgiyide mucize yapmaz, bir eksiğimizi kapatmış oluruz
Sümerleri bırakın Hattilerde de Tanrılar insanları hizmet için yaratıyor. Aynen Kutsalcı dinlerin Kulluk için yaratması gibi. Daha doğrusu Dünya aslında Tanrıların Cenneti, yer altı Cehennem(ölüler diyarı), Gök yüzüde mekandır.
Gökyüzü hakkında uygarlıklar araştırma yapmak zorundaydı, ağır aksakda olsa her araştırmada belirli bilgiler elde edilir. Bu yüzyıllara varan bir birikimdir, yörünge ise MS 7. Yüzyıl için peynir mayalamaktan daha kolay bir bilgidir.